selamunaleykum
Büyük büyük laflar etmicem. Ya da bişey iddia etmicem. Amacım bireysel bi gözlemimi paylaşmak.
Bi dostum vardı. Kendince hoş bi hayat yaşıyordu. Pek düşünmüyodu, yaşayıp gidiyodu. Sonra bi kız sevdi. Sevdi ama kavuşamadı, ilginç değilmi ben çok şaşırmıştım, onu hiç göremedi. yandı yandı tutuştu. Kavuşamama sebepleri tamamen kader dencek türden, ikisi de istedi ama ellerinden bişey gelmedi. Öyle ana baba istemedi falan da değil, diyorum ya Allahın takdiri yapcak bişi yok. Neyse efendim oğlanın eli ayağına dolaştı. Çaresiz hissetti kendini, ne yapacağını şaşırdı. Bu arada görmeden sevmek ne demekmiş, öğrendi. Sonra Rabbim lutfetti, oğlan Rabbim! kahrın da hoş lütfun da dedi ve Rabbisine sarıldı, gözyaşları ile inledi. Derken kalbinde bişeyler kıpırdamaya başladı. Sevdiceğimi kaybettim derken gerçek Aşkını buldu. Mecazi aşkın verdiği hüzün onu Rabbine yaklaştırdı. Hem de bu oğlanın bilgisi kıt, ibadeti 5 vakit idi o kadar başka yok.
Kıssadan benim hissem şu oldu: Adına ne derseniz deyin cemaat, tarikat, şeyh, hoca...Kişi sırf Rabbi adına samimi olur, sabır gösterir, tevekkül eder...se, bir kız arkadaş bile onun bu manada şeyhi olabilir, yani Allah dilediğini dilediği yöntemle hidayete erdirir. Kimi tasavvuf basamaklarını ağır ağır tırmanır, isterse sabah akşam zikir yapsın. Ama kimisi vardır ki çıkışı 90 derecedir hep dikine ve Rabbi ne kadar dilerse o kadardır. 1 saniyelik tefekkürün değeri meselesi. Ders almak isteyenin bir karınca bile -Allahın izni ve dilemesiyle- imanına vesile olabilir. Demem o ki, bazıları için tarikat vazgeçilmezdir, ilham almak için büyük şeyhler, ibretlik ve -Rabbim için herşey kadar olağan olmakla birlikte- olağanüstü haller gerektirir. Kimisi için ise bir söz, küçücük bir hadise, hatta bir bakış veya hal bile yeter: bakınız Hz Ebubekir, Hz Ömer gibi sahabelerin müslüman oluşları.
son olarak: Allah herkesi farklı zekada farklı duygusal kabiliyette... yaratmış. Allah bir sarhoşun yerde duran kelamına olan hürmetinden ve o kelamı alıp başının üstüne koymasından dolayı bile o kişiyi nice şeyhlere üstad edebilir. Tarikat sizi bi halkaya dahil eder, halkanın içinde olma emniyeti verir, o halkada kendinizi değerli ve ait hissedersiniz. Bir şeyhiniz vardır ve o anlattığını haliyle de yaşar, bu da sizi etkiler o şeyhi taklit edersiniz -iyi manada diyorum yanlış anlaşılmasın-. Ama görmeden sevmek, halka oluşturmamak, sınırlar çizmemek, araya basamaklar koymadan Rabbinin ve Peygamberinin dizinin dibinde Onların rahleyi tedrisinden geçmek. E bu da herkese nasip olmuyor. Tabi burdan tarikatler vs değersiz anlamı çıkmasın, ama bence ihlastan öte şeyh yok. Bu manalara tarikat vasıtası ile ulaşan çoktur, ancak en azından ben 1 kişi biliyorumki o buna ihtiyaç olmadan tırmandı inşaallah.
Vesselam...