Suudi Arabistan'da iskambil şampiyonası

Darul_Beka

Profesör
Katılım
17 Kas 2013
Mesajlar
2,220
Tepkime puanı
175
Puanları
63
laik meczupların paylaştıklarını getirin buraya kopyala yapıştır yapın
dünyanın süper gücüydük
*** kadar bir toprağa razı olduk
o toprakta da ekmeğe muhtaç olduk
övün övün o dönemi
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,662
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
Ben kadir... Deli kadir uleyn... ( Her yerdeler yemin ediyorum her yerdeler... )



Balkan harbi, dünya savaşı, düşman işgali görmüş ve çökmüş bir imparatorluktan fabrikalar kuran, ağır sanayi hamleleri yapan, sanayisini geliştirmeye çalışıp uçak üretmeye başlayan bir devlete... Herhalde bir günde olamayacak bunlar. bak son 2 seçimdir yerli uçağımız göklerde ama gören yok!
üstelik bildiğim kadarıyla bu süreçte cihanharbi, çanakkale savaşı gibi badireler atlatmadık?

ekmeğe muhtaçsan bu tarlalara sayaç takalım diyen parayı betona gömen zihniyetin eseridir.
 

Darul_Beka

Profesör
Katılım
17 Kas 2013
Mesajlar
2,220
Tepkime puanı
175
Puanları
63
Ben kadir... Deli kadir uleyn... ( Her yerdeler yemin ediyorum her yerdeler... )



Balkan harbi, dünya savaşı, düşman işgali görmüş ve çökmüş bir imparatorluktan fabrikalar kuran, ağır sanayi hamleleri yapan, sanayisini geliştirmeye çalışıp uçak üretmeye başlayan bir devlete... Herhalde bir günde olamayacak bunlar. bak son 2 seçimdir yerli uçağımız göklerde ama gören yok!
üstelik bildiğim kadarıyla bu süreçte cihanharbi, çanakkale savaşı gibi badireler atlatmadık?

ekmeğe muhtaçsan bu tarlalara sayaç takalım diyen parayı betona gömen zihniyetin eseridir.

onlar ilkokul kitaplarında anlatılan masallardır
bir de dedelerinden dinle o günleri
ekmeğe muhtaç olduklarını asılan binlerce alimi sana anlatacaklardır
ancak ben seni aklı başında ortalama Müslüman sanıyordum
karanlık ve zülmü öven laik meczupların ağzı ile konuşan biriymişsin
Allah ıslah eylesin
islah olmuyorsan
o sevdiğin dönemlerdeki kişiler ile haşreylesin seni
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,164
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
@ihvanistanbul alıntı listende uçak fabrikası var
Orda üretilen jetleri de sn Erdoğan satıp ayakkabı kutularına sakladı
Geriye fabrika kaldı onu da seneye satarıg
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,662
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
@ihvanistanbul alıntı listende uçak fabrikası var
Orda üretilen jetleri de sn Erdoğan satıp ayakkabı kutularına sakladı
Geriye fabrika kaldı onu da seneye satarıg


Yok nefret ettiğimiz M.Kemal ölünce kapanmıştır.

"1941-44 yılları arasında ABD Türkiye’ye 95 milyon dolarlık savaş malzemesi vermiş ABD’den gelen malzemelere bir bedel ödenmemesine rağmen bu malzemelerin bakımı için her yıl bütçeden 400 milyon TL aktarılır ABD Yalman’a uçak sanayi konusunda temsilcilik verir.
Ne hikmetse yakınlarının acentesi olduğunu bile bile Fransızlar da Yalman’a acentelik verir. Bu acenteliğin uçaklarını alıp da Nuri Demirağ’ın uçaklarını almayan 1949’un Hava Kuvvetleri Komutanı şu vahim sözleri söyler: “Amerikan yardımından bedava uçak almak dururken uçak fabrikanıza sipariş verirsem yarın bu millet beni asar.â€￾ 1920’li ve 1930’lu yıllarda büyük fedakârlıklarla elde edilen savunma sanayi imkan ve kabiliyetleri kaybedilmeye başlanmış ve yurtiçi siparişleri azalmış ve tüm bunlardan dolayı askeri fabrikalar ve sivil teşebbüsler 15 Mart 1950’de- ki kanunla kapatılmıştır. Kaynak Yeniçağ: Uçak fabrikası Atatürk’le kuruldu, 1950’de kapandı"
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,164
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Yok nefret ettiğimiz M.Kemal ölünce kapanmıştır.

"1941-44 yılları arasında ABD Türkiye’ye 95 milyon dolarlık savaş malzemesi vermiş ABD’den gelen malzemelere bir bedel ödenmemesine rağmen bu malzemelerin bakımı için her yıl bütçeden 400 milyon TL aktarılır ABD Yalman’a uçak sanayi konusunda temsilcilik verir.
Ne hikmetse yakınlarının acentesi olduğunu bile bile Fransızlar da Yalman’a acentelik verir. Bu acenteliğin uçaklarını alıp da Nuri Demirağ’ın uçaklarını almayan 1949’un Hava Kuvvetleri Komutanı şu vahim sözleri söyler: “Amerikan yardımından bedava uçak almak dururken uçak fabrikanıza sipariş verirsem yarın bu millet beni asar.” 1920’li ve 1930’lu yıllarda büyük fedakârlıklarla elde edilen savunma sanayi imkan ve kabiliyetleri kaybedilmeye başlanmış ve yurtiçi siparişleri azalmış ve tüm bunlardan dolayı askeri fabrikalar ve sivil teşebbüsler 15 Mart 1950’de- ki kanunla kapatılmıştır. Kaynak Yeniçağ: Uçak fabrikası Atatürk’le kuruldu, 1950’de kapandı"
Hey maşallah
Onca sanayi üretim yaparken bir anda kaybolmuş

 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,923
Puanları
113
Ben kadir... Deli kadir uleyn... ( Her yerdeler yemin ediyorum her yerdeler... )



Balkan harbi, dünya savaşı, düşman işgali görmüş ve çökmüş bir imparatorluktan fabrikalar kuran, ağır sanayi hamleleri yapan, sanayisini geliştirmeye çalışıp uçak üretmeye başlayan bir devlete... Herhalde bir günde olamayacak bunlar. bak son 2 seçimdir yerli uçağımız göklerde ama gören yok!
üstelik bildiğim kadarıyla bu süreçte cihanharbi, çanakkale savaşı gibi badireler atlatmadık?

ekmeğe muhtaçsan bu tarlalara sayaç takalım diyen parayı betona gömen zihniyetin eseridir.

Bak 1925 de uçak yapan adamın başına gelenlere ...

İlk Türk uçağını imal eden, Türk Sivil Havacılık Okulu'nun kurucusu, İlk sivil uçağımız VECİHİ K-XIV ile ilk eğitim ve spor uçağımız VECİHİ K-XV imalatçısı aynı zamanda da ilk sivil havayolu şirketimiz olan Hürkuş Havayollarını'nın kurucusu olan Vecihi Hürkuş, 6 Ocak 1896 tarihinde İstanbul'da doğdu.
1. Dünya Savaşı'na katıldı. Yaralanınca, Yeşilköy Tayyare Mektebi'ne girdi ve Pilot Astsubay rütbesiyle mezun oldu. Birinci Dünya savaşı sırasında Ruslar'a karşı keşif uçusu yapan Vecihi Bey Ruslar'a esir düştü. Hazar Denizi üzerindeki Nargin adasından yüzerek kaçmayı başaran ve İran üzerinden Erzurum'a kadar yürüyerek yurda dönen Vecihi Bey, Yeşilköy'de bulunan 9. Harp Tayyare Bölüğü'nde görev aldı. Kurtuluş Savaşı'na katılan Vecihi Bey, özellikle İnönü ve Sakarya savaşı sırasında çok başarılı keşif ve destek uçuşları yaptı ve bir Yunan uçağını düşürdü. Vecihi Bey'e kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ve üç kez takdirname verildi. 1924'te ganimet olarak Yunanlılar'dan ele geçen motorlardan yararlanarak ilk Türk uçağını imal eden Vecihi Bey, 28 Ocak 1925'de "VECİHİ K-VI"adını verdiği uçağını uçurdu.

397489_238206642914234_1137949354_n.jpg
Vecihi K-VI28 Ocak 1925 te ilk uçuşunu gerçekleştiren Hürkuş, takdir yerine ceza almıştır çünkü o dönemde uçuş izni verecek bir kurum yoktur.1930′da Kadıköy’de bir keresteci dükkanı kiralayarak ilk türk sivil uçağı olan VECİHİ K-XIV'ü imal etmiştir.


394133_238206942914204_1140480079_n.jpg
Vecihi K-XIV

1932 yılında Türk Sivil Havacılık Okulu’nu açan Vecihi Hürkuş, burada “ilk Türk kadın pilotla” beraber 12 pilot yetiştirmiştir. Uçaklarla Tekel İdaresi ve İş Bankası'nın reklamlarını yapmıştır.
Atatürk, Rusya'daki sivil havacılık gözlemlerini aktaran Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bulca’dan basından takip ettiği Vecihi Hürkuş hakkında bilgi ister. Duydukları karşısında Atatürk ”Ya, öyle mi? O halde Türk Kuşu namı ile yeni bir çalışma yolu açın ve Vecihi’den faydalanın!" emrini verir.

401530_238207206247511_1126029985_n.jpg

Almanya’ya Weimar Mühendislik Mehtebine gönderilen Hürkuş, buradan başarıyla mezun olur fakat Türkiye'ye döndüğünde; "2 yılda mühendis olunmaz." cevabını alır ve tayyare mühendisliği ruhsatı başvurusu reddedilir.

Uzun süre havacılıktan ayrı kalan Hürkuş, 1947'de Kanatlar Birliği'ni kurar fakat birlik fazla dayanamaz.
Beş arkadaşıyla birlikte havadan zirai ilaçlama yapmak için 1951'de bir şirket daha kurmuştur. Fakat ortaklarıyla anlaşamayınca buradaki haklarından vazgeçerek şirketten ayrılır.
1952'de İngiltere'den bir uçak alır ve bu uçakla Paro bebek maması, Puro sabunu gibi bazı şirketlerin reklamını yapar.

378021_238207279580837_995236457_n.jpg

1954 yılında ilk sivil havacılık şirketimiz olan Hürkuş Havacılık şirketini kurar.

Türk Hava Yolları'ndan aldığı 8 adet uçakla THY'nin uçmadığı noktalara uçarak havayolu kargoculuğunu başlatmak istemiştir. Fakat aldığı uçaklar sabote edilince uçuşlarını gerçekleştirememiştir. Bugün onun anısına Freebird havayolu şirketi faaliyetlerini devam ettirmektedir.

Bütün bunlara rağmen yılmayan Hürkuş, Maden Tetkik Arama Şirketi için Güneydoğu Anadolu'da zor koşullarda toryum, fosfat ve uranyum arama faaliyetlerini sürdürmüştür.
Hürkuş, hayatının son dönemlerinde oldukça sıkıntı çekti. Borçlandırılan ve uçamayacak duruma getirilen uçaklarının üzerine vatana hizmet ettiği için kendisine verilen maaşa bile haciz konmuştur.

Ankara'da anılarını yazdığı esnada, beyin kanaması geçirmiş veApollo 11'in aya basmak için yola çıktığı gün hayata veda etmiştir.
Ertem Eğilmez’in yönettiği Gülen Gözler filminde, Vecihi Hürkuş’tan esinlenilerek, Şener Şen tarafından canlandırılan Vecihi karakteri yaratılmıştır.
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,923
Puanları
113
Vecihi Hürkuş ve İlk Uçağımız Hürkuş'un Gerçek Hikâyesi


Vecihi Feham 1896’da İstanbul’da doğdu.
Tophane sanat okulunu bitirdi.

1912 de Balkan Harbine katıldı, harbin sonunda Beykoz Serviburun esir kampı kumandanı oldu.
1914 yılında İstanbul-Kahire seferinde Fethi, Nuri ve Sadık Beylerin şehit olmalarından çok etkilenerek teyyareci olmaya karar verdi.


“Yeşilyurt Tayyare Makinist Mektebi’ni Küçük Zabit olarak bitirip Makinist olarak Bağdat cephesine gönderildim, orada uçak kazasında yaralanarak İstanbul’a döndüm. Bu kaza beklenildiği gibi kolumu kanadımı kırmadı, tam tersine kanatlanmak istedim ve pilot olmaya karar verdim. Bu karar beni tam 50 yıl göklere bağladı.”*

1916’da pilot olarak ilk uçuşunu gerçekleştirdi ve aynı yıl pilot diplomasını aldı.
1917 yılında Kafkas cephesine 7. Tayyare Bölüğü’ne atandı ve uçak düşüren ilk pilot oldu. Bir hava savaşında yaralanarak düşünce Ruslar’a teslim olmadan önce uçağını teslim etmemek için yaktı. Nargin adasındaki bir yıllık esaretinin ardından Azeri Türkleri’nin yardımıyla adadan yüzerek kaçtı.
1920’de Kuvva-i Hava-İyeci arkadaşlarıyla birlikte “sivil tayyareci” olarak kurtuluş savaşına katıldı.
1922’de kurtuluş savaşında son uçuşu gerçekleştiren Hürkuş, 3 takdirname alarak kırmızı şeritli İstiklal Madalyası kazandı.


“Savaş sonrası İzmir Seydiköy’de yeni tayyarecileri eğitmeye başladım. Savaşta çekilen yoklukları gidermek amacıyla havacılığı millileştirme düşüncelerim de bu dönemde başladı”*


Hürkuş’un kanatlanışıKurtuluş savaşında değişik marka, modelde uçakla uçan ve gerektiğinde bunları tamir ederek test uçuşları yapan Hürkuş’un zihninde ve kalbinde, özellikle kurtuluş savaşında bizzat tanık olduğu malzeme sıkıntısı neden kendi uçağımızın olmadığı sorusunu uyandırmıştır.
Bu soruların cevabını ise icatçı ve girişimci ruhuyla 1924 yılında ilk Türk uçağını yaparak verecektir.
Ve bu tarihten itibaren Vecihi Hürkuş’un kahramanlıklarla dolu pilotluk hikâyesinin yanına dik yokuşlar ve engellerle dolu “girişimcilik” hikâyesi eklenir. Vecihi kararlıdır. Dik yokuşları ve engelleri “kanatlarıyla” aşacaktır.

1923’te Hava Kuvvetleri Müfettişi Albay Muzaffer Bey’in tamir ederek uçurduğu uçaklardan birine “Vecihi” adını vermesiyle cesaretlenir ve uçak yapma projesini sunarak yapımı için onay alır.

“ilk uçağım Vecihi K6 uçağımın tasarımı ve yapımına Halkapınar Tayyare Atölyesi’nde başladım. Tasarım kriterlerim;

1- Tayyarenin nakil ve monte işlemini en az zamanda, en az el işi ile mümkün kılmak,
2- Keşif tayyaresi olmasına rağmen hızını 200 kilometrenin üstüne çıkarmak ve tırmanma kabiliyetini kaybetmemek,
3- Savunma silahlarının kolaylıkla kullanılabilmesi için görüş vasfını yükseltmek ve manevra kabiliyeti temin etmek.
(yazı ile VECİHİ K6 1- ekonomik 2- 200 km hız 3-tırmanma kabiliyeti 4-yüksek görüş ve manevra kabiliyeti)

Bu kriterler dünya havacılığına adeta bir meydan okumaydı”*
14 ayda tamamlanan Vecihi K6 uçağı 1924 yılında uçuş sertifikası almaya hazır hale gelmiş ancak yeterli teknik personel bulunamadığı için işlem gecikmiştir. Sonunda teknik ekibin başkanı “Vecihi biz sana bu lisansı veremeyiz uçağına güveniyorsan atla, uç ve bizi de kurtar” sözü üzerine Vecihi ilk tecrübe uçuşunu 28 Ocak 1925 tarihinde 15 dakika havada kalarak yapar ve emniyetli bir şekilde yere iner. Bu tecrübe uçuşunun o zamanki standartlara uygunluğunu ve yapılan işin büyüklüğünü Vecihi Hürkuş’ un şu sözleri anlatır:

“Şimdi boşlukta uçuyorum, berrak semada... Kendi elimle, kendi kafamla yaptığım kanatlar üzerindeydim. Süratim 180 kilometrelere yükselirken tayyarem tok ve hırçın tırmanışına devam ediyordu. Bu sürat bizdeki mevcut tayyarelerin hiç birinde yok. Kumanda hassasiyeti çok iyi, süreli yapabildiğim manevralar tayyaremin itaatinin tam olduğunu doğruluyordu. Uzun zaman kullanılmış bir tayyarede uçuyor gibiydim. 15 dakikadan sonra normal bir uçağın hassasiyetiyle indim ve kendimi etrafımı kuşatan arkadaşlarımın omuzlarında buldum.”*

Hürkuş’un savaşları
İzin almadan uçtuğu için cezalandırılınca, istifa ederek hava kuvvetlerinden ayrılıp Ankara'ya gider ve kurulmakta olan Türk Tayyare Cemiyeti'ne (T.T.C.) katılır.

Gazi Mustafa Kemal'in "İstikbal göklerdedir..." sözüyle havacı bir kuşak yetiştirmek için kurulan Türk Tayyare Cemiyeti, halkın bağışları ile yaşayan bir kuruluş olacaktı. Bunun için bir okul açmak, milli bir hava sanayi kurmak amacındaydı. Hürkuş, yaptığı uçağını geri alıp, T.T.C.'nin bağış toplama faaliyetlerinde kullanarak halka havacılık sevgisini aşılamak istiyordu ama uçağını geri almayı başaramadı.

Bu arada Hürkuş, Avrupa havacılığını incelemek için bir heyetle ikinci kez Avrupa'ya gider.
Potez 25 tipindeki rekor tayyaresiyle akrobasi uçuşundan sonra fabrika tarafından Atlantik Okyanus geçiş uçuşu yapması için teklif yapılır, fakat Fransız Aero Kulübü'nün baskısı ile teklif geri çekilir.
Türkiye'ye dönüşte 19 Ekim 1925'de Tayyare Cemiyeti Yönetim Kurulu istifa etmiş, cemiyetin tasarı ve projeleri suya düşmüştür. Elindeki tayyare, vasıta ve elemanları hava kuvvetlerine verilerek havacılıkla ilgisi kesilmeye çalışılır.

Milli Savunma Bakanlığı, Kayseri'de Tayyare Onarım ve Motor Anonim Şirketi (TOMTAŞ) adında bir fabrika kurmak için anlaşır. Hürkuş, TOMTAŞ'ın teklifini kabul ederek Almanya'ya gider. Hürkuş, Almanya'da Junkers A.20 tayyarelerinde bazı noksanlıklar bulur, onların düzeltilmesi ile Junkers A.35'lerin yapımını da üstlenir.

18 Temmuz 1926'da telgrafla memlekete çağrılır, Junkers A.35'in satın alınması için tecrübe uçuşu istenir. Junkers bu uçuşun özellikle Hürkuş tarafından yapılmasını, uçağının zamanın en modern ve yüksek ateş kudretinde iki kişilik av tayyaresi, savaşta her tarafa ateş saçabilme gücü olduğunun kanıtlanması için Fransızların gözde uçağı Nieuport Delage ile savaşını ister. 1 Ağustos 1926 da temsili savaş yapılır, savaşı Junkers A.35 ile Hürkuş kazanır.

Hürkuş yurda döndükten sonra, TOMTAŞ emrinde biri 14 kişilik 3 motorlu Junkers G.24, diğeri altı kişilik tek motorlu Junkers F.13 yolcu tayyareleriyle Ankara - Kayseri arasında ulaşım uçuşları yapar.
Tarih 1927'dir… Hürkuş'un bu uçuşlarının, yurdumuzda ilk hava yolları uçuşları olduğu düşünülebilir
16 Eylül 1926 tarihinde Türkiye'de ilk paraşüt gösterisi Ankara'da yapılır. Vecihi Hürkuş'un kullandığı Junkers F - 13 uçağından Alman paraşütçü Heinke'nin 700 m irtifadan yaptığı 178. atlayışını Ankaralılar Gazi Mustafa Kemal ile birlikte izlerler.
Milli havacılığımız için güzel bir başlangıç olan TOMTAŞ’ın 1928 yılında iflas etmesi üzerine Hürkuş, Türk Hava Kurumu'ndaki eski görev yeri olan Teknik Şubeye döner.

1930 yılı Sanayi Kongresi Ankara'da toplanmış, Halkevi'nde de Yerli Mallar Sergisi açılmıştır. Hürkuş burada yerli malı uçaklarının resim ve maketleri ile üstten kanatlı kapalı kabinli Vecihi K-XI tipi uçak modelinin minyatürünü sergiler ve büyük ilgi görür. Kurumda boş durmaz, yeni uçak model ve tiplerini tasarlamaya devam eder.

1930 yılı yıllık iznini iki ay ücretsiz olarak uzatıp Kadıköy'de bir keresteci dükkânını kiralayarak, üç ay içinde ilk Türk sivil uçağını, aslında ikinci uçağı Vecihi XIV uçağını inşa eder. İlk uçuşunu 27 Eylül 1930'da Kadıköy Fikirtepe'de büyük bir kalabalık ve basın topluluğu karşısında yaparak uçağı ile birlikte Ankara'ya döner ve Ankara üzerinde bir gösteri yapar. Başbakan İsmet İnönü ve bazı komutanlar tarafından uçağı incelenerek tebrik edilir ve uçabilirlik sertifikası verilmesi için İktisat Bakanlığı'na müracaat ederek müsaade istenir.

14 Ekim 1930'da, "Tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir" cevabı üzerine uçak Ankara’da sökülür, Demiryolu vagonları ile Haydarpaşa’ya, Sirkeci’den de Prag’a gönderilir.

Hürkuş 23 Nisan 1931'de Çekoslovakyalı yetkililer tarafından civardaki bir gazinoda düzenlenen bir törenle, başköşesinde "Yaşasın Türk Tayyareciliği" yazılı bir pankartla onurlandırılarak uçuş müsaadesini alır.

Bu arada Türk Hava Kurumu yeni bir turne planlar. Ankara'dan başlayan uçuş Aksaray, Konya, Manavgat, Antalya, Fethiye, Muğla, Aydın, Denizli, Uşak, Eskişehir, Adapazarı, İzmit ve Yeşilköy'de tamamlanır. Uçuş büyük bir başarıyla tamamlanmıştır. Kurum şubeleri bağışlarla zenginleşmiştir ama 3 Kasım 1931 tarihli telgrafla büyük yardımcısı makinisti Hamit'in işine son verilir. Hürkuş'a ödenen uçuş tazminatı kesilerek Vecihi XIV uçağı uçuştan men edilir. Bundan sonraki uçuşların Milli Savunma Bakanlığı tarafından verilecek uçakla gerçekleştirileceği bildirilir. Bu durum Hürkuş'un kurumdan tekrar ayrılmasına neden olur.

Gezileri sırasında gençlikte oluşturduğu uçma sevgisi ile bir havacılık okulu açmayı düşünür. 21 Nisan 1932'de İlk Türk Sivil Havacılık Okulu'nu kurar. İkisi kız olmak üzere 12 öğrenci kaydolur.
27 Eylül 1932'de eğitim ve öğretime başlanır. Okulun gayesi Türk gençliğini havacılığa alıştırmak, tayyareci kuşaklar yetiştirerek Türkiye Cumhuriyeti hava ordusunun yedek gücü olmaktır.
1933’te, ruhu idealist dimağı realist büyük Türk girişimcisi Nuri Demirağ, bir tayyare yapımı için Hürkuş’a 5.000 TL verir ve adı "Nuri Bey" olan “Vecihi XVI” kapalı kabin uçağı Türk havacılık tarihindeki yerini alır.

Aynı yıl tek satıhlı “Vecihi XV” uçağı da inşa edilir ve 30 Ağustos 1933'de iki Vecihi XIV, iki tane Vecihi XV ve Nuri Bey Vecihi XVI uçakları ile öğrencileri, İstanbul göklerinde gösteri uçuşu yapar. Okulda, bir de “Vecihi SK-X” adlı, uçak motoru ile çalışan deniz botu yapılmıştır.

Öğrencilerinden Sait Bayav, Tevfik Artan, Muammer Öniz, Osman Kandemir, ilk kadın tayyarecimiz Bedriye Gökmen ve kızı (yeğeni) Eribe yalnız uçmayı başarmışlardır. Vecihi Sivil Tayyare Okulu parasal sorunlardan ve yetiştirdiği öğrencilerin diplomalarına denklik verdirememiş olmasından kapanmıştır.

“1935 yılı başlarında Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bulca, çağrılı olarak Rusya'ya gider. Orada sivil havacılığın durumunu görür ve dönüşünde Atatürk'e anlatır. Atatürk, gezdiği her yerde kendisini havadan saygıyla izleyen, gazetelerdeki yazılardan izlediği Hürkuş hakkında da Fuat Bey'den bilgi ister. Aldığı cevaplar karşısında Büyük Atamız: "Ya, öyle mi? O halde Türk Kuşu namı ile yeni bir çalışma yolu açın ve Vecihi'den faydalanın!" emrini verir.”*

Hürkuş Ankara'ya çağrılarak başöğretmen sıfatıyla amatör gençleri çalıştırmaya başlar.
Türk Hava Kurumu, 1937 sonbaharında mühendislik eğitimi için Hürkuş'u Almanya'ya gönderir. Vecihi Hürkuş, Weimar Mühendislik Mektebi’ne ihtisas sınıfından başlatılmış, bir buçuk yıl sonra da mezun olmuştur.

“27 Şubat 1939'da Tayyare Makine Mühendisliği diplomamı aldım. Ancak kendi ülkemin yetkililerinin "iki yılda mühendis olunmaz" gerekçesiyle vermediği “Tayyare Mühendisliği Ruhsatnamesini” Danıştay kararı ile kabul ettirebildim.”*

Ne yazık ki tam bu sırada Türk Hava Kurumu'nda da yönetim değişmiş, vazifeleri başkalarına verilmişti. O günkü koşullarda teknik imkânın olmadığı Van'a tayin edilir. Bunun üzerine istifa ederek yine kurumdan ayrılır.


Hürkuş’un yalnızlığı
1942 Yılında “Vecihi Havada” kitabını yayınlar. Havacılıktan uzun bir ayrılıktan sonra 1947'de Kanatlılar Birliği'ni kurar ve aynı adı taşıyan dergiyi 12 sayı çıkarır ancak büyük çoğunluğu üniversite öğrencileri olan Kanatlılar Birliği fazla yaşayamaz.

1951'de beş arkadaşıyla birlikte havadan zirai ilaçlama yapmak üzere "Türk Kanadı" adı ile bir şirket kurar ancak ortaklarıyla çıkan anlaşmazlıklar üzerine Hürkuş, haklarından vazgeçerek şirketten ayrılır.
6 Ağustos 1954'de “40. Hizmet Yılı”nı kutlamak için Yeşilköy Uluslararası Havaalanı'nın salonunda "Türk Havacılar Bayramı" adıyla bir jübile yapılır.

29 Kasım 1954'de Hürkuş Hava Yolları'nı kurar. Türk Hava Yolları'nın seferden kaldırdığı uçaklardan sekiz tayyare Ziraat Bankası'ndan kredi ile satın alınmıştır. Bir takım güçlüklerle uğraşarak hava yollarının sefer yapmadığı yerlere seferler koyarak, izin vermediklerinde gazete taşıyarak çalışmak ister, ama kazalar, kaçırılmalar, sabotajlar sonunda Hürkuş Hava Yolları'nın uçakları uçuştan men edilir. Buna rağmen elinde kalan son uçağını (TC-ERK) da Maden Tetkik Arama Enstitüsü'nün emrinde kullanarak Güney Doğu Anadolu'da toryum, uranyum ve fosfat arayarak zor doğa koşullarında çalışır.

Gözleri ve kalbi göklerde olan Vecihi Hürkuş, insanların aya ayak basmak üzere dünyadan ayrıldığı gün olan 16 Temmuz 1969 tarihinde Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi'nde hayata gözlerini yumarken, kendi aklı ve elleriyle yaptığı ama ufukları göremeyen hoyrat eller tarafından kanatları kırılan tayyarlerinin ağır borçları nedeniyle vatana hizmet tertibinden şahsına bağlanan maaşı bile haciz altındaydı.


“HÜRKUŞ” olmak
Gezdiği yabancı ülkelerde havacılığa nasıl başladıklarını, nasıl atölyeler yaptıklarını çok iyi biliyordu. Her şeyden önce milli inanç ve teşvik bu yoldaki başarının tek çaresiydi. O da muvaffak olmak için buna muhtaçtı.

Elimizden alınamayacak tek özgürlük tavrımızı seçme özgürlüğüdür…
Vecihi Hürkuş, bundan 88 yıl önce ülkesini kanatlandırarak soyadını hak etti…

Onun özgürlüğü Milli bağımsızlığa giden tek yolun milli üretimden geçtiğine olan inancına ömrünü vakfetmekti.
Çünkü başkalarının kanatlarıyla uçmaya çalışanlar Hürkuş olamazlar…


http://www.bilgealtun.com/?pnum=216&pt=Vecihi+Hürkuş+ve+İlk+Uçağımız+Hürkuş'un+Gerçek+Hikâyesi
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,662
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
Hey maşallah
Onca sanayi üretim yaparken bir anda kaybolmuş



Bir anda kaybolmadı.

" ...memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"


Anlayın artık M.Kemali karalamak kimseye bir şey kazandırmıyor. Adam bugün milliyiz diyenlerden bin kat milliydi.
Yunan adalarını işgal etmiş, limanların özelleştirmelerle elinden çıkmış, köprüler ve yollar şirketlerin. Kitler gitmiş, eğitim yapboz tahtasına dönmüş, ekonomi bıçak sırtında ilerliyor hala ama hala anlamamak görmemekte ısrar ediyorsunuz.

Hadi M.Kemal zamanında yunan bi tane adamızı işgal etseydi? Suriye uçağımızı düşürseydi? Ya da pkk çıksaydı bak netice ne oluyordu... Efendiler sloganlarla devlet yönetilmiyor.


 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Atatürk'ü ve söylediklerimi anlayabilmeniz için yukarıda basit bir soru sormuştum.Tekrardan sorayım sizler de tekrardan düşünün.
Fetö Türkiye'ye getirilirse asalım mı?Yoksa almayalım mı?
Asarak zulüm mü yapmış oluruz.Asmazsak bir de elini öpelim mi?


Konu yeter miktar çığrından çıkmadan cevabımı yazayımda sonra kim ne derse diyebilir ...
Öncelikle aşağı yukarı aynı eğitim tedirsatını okuduğumuzu düşünüyorum ve gene üç aşağı beş yukarı aynı zeka seviyelerine sahip olduğumuzu hissediyorum ...
Bu anlamda engin anlayış yeteneğine güvenmezden evvel , Dünyanın bilmem kaç ülkesinde örgütlenip ,milyar dolarlık bütçeleri fonlayan , binlerle ifade edilen eğitim kurumuna sahip , ve uluslar arası diplomatik krizlere vesile olan bir örgüt ile Konyada Kapı cami imamı etrafında toplanmış "biz şapka giymeyük , biz şeriat isterük " diyen o güzide örgütü kıyaslamanı rica ederim ...

İnkilap tarihi kitaplarına inanmazdan evvel , çok basit düşünüşler ile cumhuriyet tarihi irdelemeni isterim ...
Misal onca isyan , kalkışma , çatışma !! olmasına karşın Aydın insan , cumhuriyet çocuğu Kubilaydan başka say bakalım kaç kahraman ismi sayabileceksin ...
Kubilay ve bekçi mehmet efendilerden başka verilen devrim şehitleri kimlerdir ...
Ama bu ülke evladı bilir ki binlerle ifade edilen sadece istiklal mahkemesi idamları vardır ...
Yüzbinlerle ifade edilen , Devrim kıyımları vardır ...

Hasılı güzel insan , ben bu tartışmalardan uzak duruyorum , kısır , sığ ve amaçsız ...
Atatürk bu ülkenin bir gerçeği diyorum , Lakin miyadı doldu , tarih sahnesinde birşeyleri sembolize etmeye devam edecek ...
Ben o sembolleri kanıksayamadım hiç bir zaman ...
Ve bundan ötesiyle de uğraşmak istemiyorum , lise yıllarım geçeli çok zaman oldu ...

Kanun maddesi ile korunan bir kişinin , kişiliğinin tartışılması bana komik geliyor ciddiyim :)
Zaten iyi birşey olsa kanunla neden koruyasın ki :)
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Konu ile bağım kalmamıştır , ilanen duyrulur :)
Başıma bir şey gelmeyecekse söylemek istediğim son şey ....
Yönetimmmmmm istifaaaaaaaaa
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,923
Puanları
113
Bir anda kaybolmadı.

" ...memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"


Anlayın artık M.Kemali karalamak kimseye bir şey kazandırmıyor. Adam bugün milliyiz diyenlerden bin kat milliydi.
Yunan adalarını işgal etmiş, limanların özelleştirmelerle elinden çıkmış, köprüler ve yollar şirketlerin. Kitler gitmiş, eğitim yapboz tahtasına dönmüş, ekonomi bıçak sırtında ilerliyor hala ama hala anlamamak görmemekte ısrar ediyorsunuz.

Hadi M.Kemal zamanında yunan bi tane adamızı işgal etseydi? Suriye uçağımızı düşürseydi? Ya da pkk çıksaydı bak netice ne oluyordu... Efendiler sloganlarla devlet yönetilmiyor.




Evet Tansu bacım kardak kayalıklarını acaip korumuştu :) 12 adanın 10 tanesini vermişler Lozanda onu kimse görmüyor. 10 metrekare kardaktan bile zafer çıkarmaya çalışıyor kimse bir şey demiyor iyi mi. :)
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,164
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Bir anda kaybolmadı.

" ...memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"


Anlayın artık M.Kemali karalamak kimseye bir şey kazandırmıyor. Adam bugün milliyiz diyenlerden bin kat milliydi.
Yunan adalarını işgal etmiş, limanların özelleştirmelerle elinden çıkmış, köprüler ve yollar şirketlerin. Kitler gitmiş, eğitim yapboz tahtasına dönmüş, ekonomi bıçak sırtında ilerliyor hala ama hala anlamamak görmemekte ısrar ediyorsunuz.

Hadi M.Kemal zamanında yunan bi tane adamızı işgal etseydi? Suriye uçağımızı düşürseydi? Ya da pkk çıksaydı bak netice ne oluyordu... Efendiler sloganlarla devlet yönetilmiyor.


Peki Ataya tapmak ne kazandırdı
Bu tektip kafatasçı anlayış sayesinde hala eğitimde dünya sonuncusu sayılırız
Okul mu yok öğretmen mi yok
Var tabi ama kafalara tabu yerleştirmekten fırsat kalmıyor ki
Kafalara şekil ver ihvan şekile girmeyeni de as
Urgan da bahçeliden bedava
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,662
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
Evet Tansu bacım kardak kayalıklarını acaip korumuştu :) 12 adanın 10 tanesini vermişler Lozanda onu kimse görmüyor. 10 metrekare kardaktan bile zafer çıkarmaya çalışıyor kimse bir şey demiyor iyi mi. :)

Muallim hocam bugün karaladığın lozanı yarın övmeyesin dikkat et. Malum bu iş bu aralar pek popüler.


Tansu çillerdeki taştaşların çeyreği şimdikilerde var mı? Yunan SON 15 YIL içinde KAÇ ADAMIZI İŞGAL ETTİ BİLİYOR MUSUN? TÜRK KARASULARINDA PETROL ÇIKARTIYORLAR HABERİN VAR MI? Varsa ve bu kanına dokunmuyorsa tebrik ediyorum istenilen seviyeye gelmişsin.
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,662
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
Peki Ataya tapmak ne kazandırdı
Bu tektip kafatasçı anlayış sayesinde hala eğitimde dünya sonuncusu sayılırız
Okul mu yok öğretmen mi yok
Var tabi ama kafalara tabu yerleştirmekten fırsat kalmıyor ki
Kafalara şekil ver ihvan şekile girmeyeni de as
Urgan da bahçeliden bedava

Kula tapılmaz. O kemalistlerin sorunu. Ben M.kemale tapmıyorum hatta dini saikler nedeniyle sevmiyorumda ama anlıyorum. Dikkatini çektimi bilmiyorum ama alıntılarım hariç kendi yazılarımda "Atatürk" ünvanını kullanmamaya gayret ediyorum. Evet türk başbuğudur ama Atası değildir. Tarihimiz onunla başlamaz.

Eğitim sistemine gelince hiçbir zaman iyi değildi ama hiç bir zaman şimdi ki kadar kötü de değildi. Sağolsun ak parti içine etti bıraktı. Sahi en son kaldırılan lgs miydi lys miydi niye kaldırıldığını bilen var mı?
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,164
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Muallim hocam bugün karaladığın lozanı yarın övmeyesin dikkat et. Malum bu iş bu aralar pek popüler.


Tansu çillerdeki taştaşların çeyreği şimdikilerde var mı? Yunan SON 15 YIL içinde KAÇ ADAMIZI İŞGAL ETTİ BİLİYOR MUSUN? TÜRK KARASULARINDA PETROL ÇIKARTIYORLAR HABERİN VAR MI? Varsa ve bu kanına dokunmuyorsa tebrik ediyorum istenilen seviyeye gelmişsin.
Kaç tane işgal ettiler
Tanımadığımız adalar mı varmış
Kayıp hazine adaları mıymış
Hala ölülerle yaşayıp sanal korkularla sanal politikalar üretiyorsun
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Hakpi , bu ihvan kardeş Sofi değilmiydi ??
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,662
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
Kaç tane işgal ettiler
Tanımadığımız adalar mı varmış
Kayıp hazine adaları mıymış
Hala ölülerle yaşayıp sanal korkularla sanal politikalar üretiyorsun


Sonra ihvan faşik, ihvan kötü...




https://tr.sputniknews.com/analiz/201702011027024782-turkiye-yunanistan-ege-adalari-isgal-kardak/


Ekbilgi:



ââ‚¬Å“İşgal olayı, 31 Aralık 2008’de Yunan Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı’nın helikopterle Aydın/Bulamaç Adası’na gelmesiyle ortaya çıkmıştır. Müteakiben Yunan Cumhurbaşkanı da Aydın/Eşek Adası’na gelmiş ve adada yapılan törenlere katılmıştır. Bu olaylar üzerine Genelkurmay Başkanlığı’na davet edilen Dışişleri Bakanlığı diplomatları, anılan adaların Türkiye’ye ait olduğunu beyan etmiş ve diplomatlardan birisi ’işgalin hükümetin bilgisi dahilinde yapıldığını’ itiraf etmiştir. 2004 yılından itibaren Yunan askerine teslim edilen adalar ile ilgili olarak, 2011-2016 yılları arasında, 5 yılı aşkın süredir, görsel ve yazılı basında yüzlerce haber çıkmıştır. Erdoğan ve AKP hükümetine destek veren Akit, TRT ve Yeni Şafak gibi basın kuruluşları da işgal konusunu haber yapmıştır. Erdoğan ve AKP iktidarları tarafından haberler sessizlik ile geçiştirilmiş bir kez bile açıklama yapılmamıştır. Böylece Erdoğan ve AKP iktidarları suçlamaları zımnen ve hukuken kabul etmiştir. Ayrıca CHP ve MHP Milletvekillerinin soru önergelerine verilen cevaplarda, bizzat Davutoğlu tarafından işgal kabul edilmiştir. TBMM’de 26 Mart 2015’te yapılan oturumda, dönemin Savunma Bakanı İsmet Yılmaz tarafından, ‘Lozan ve Paris Antlaşmalarına göre adaların hukuken Türkiye’ye ait olduğu ve adaların fiili olarak Yunan işgali altında olduğu’ beyan edilmiştir. Verilen somut örnekten anlaşılacağı üzere Dışişleri Bakanlığı’nın 242 Nolu açıklaması, Yılmaz’ın beyanları ile çok önceden yalanlanmıştır.â€￾

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/17-adanin-isgaline-skandal-aciklama-39943yy.htm


Kaynak Yeniçağ: 17 adanın işgaline skandal açıklama! - Ahmet TAKAN

Yunanistan, işgal ettiği 18 adayı silah deposu ve karakola dönüştürdü




 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,662
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
TBMM Genel Kurulunda devam eden Torba Kanun Teklifinin ikinci bölümünün geneli üzerinden yapılan görüşmelerde milletvekillerinin sorularına cevap veren Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ile MHP’li milletvekilleri arasında sözlü tartışma yaşandı.

"ÇOK ŞÜKÜR Kİ SİZ İKTİDARDA DEĞİLSİNİZâ€￾

MHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut’un “Ege’de 16 Türk adasında Yunanlıların hâkim olduğu, bayraklarını astıkları; İzmir’in karşısındaki kayalıklara yine bayraklarını diktikleri, Türk hava sahasını ihlal eden Yunan askerî helikopterine karşı müdahale etmeme emrinin verildiğini basından okumaktayız, Genelkurmayın internet sitesinde görmekteyiz. ‘Dışişleri Bakanlığının talimatıyla, bizim bilgimiz dâhilinde o adalar onlara verildi’ ifadesi neticesinde bu hava ihlalinin Genelkurmayın internet sitesinden kaldırılması resmî olarak talep edilmiştir. Bu konuyu açıklar mısınız?â€￾ şeklindeki sorusuna cevap veren Bakan Yılmaz, Ege Adaları’yla ilgili, Lozan Barış Antlaşması 12. maddesi ve Paris Barış Antlaşması 14. maddesinin hükümleriyle egemenliği devredilenler dışında hiçbir adanın egemenliği antlaşmalarla Yunanistan’a devredilmediğini açıkladı.
Bakan Yılmaz, “Bu ada, adacık ve kayalıkların egemenliği Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne halefiyet yoluyla intikal etmiştir. Hukuken, EGAYDAAK Türkiye Cumhuriyeti’nin hâkimiyetindedir. Antlaşmalarla gerçekleştirilen bu düzenlemeye karşılık Egemenliği Anlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıkların (EGAYDAAK) bir kısmı üzerinde, başından beri ama Osmanlı’dan bugüne gelinceye kadar bir Yunanistan’ın fiilî uygulamaları vardır. Ancak fiilî devlet uygulamaları onlarınyasal, hukuki statülerini değiştirmez. Bu, uluslararası mahkemelerin de vermiş olduğu karardır. Dolayısıyla, bu durumda EGAYDAAK’lar hukuken Türkiye Cumhuriyeti egemenliğindedir' dedi.

https://www.yeniakit.com.tr/haber/yunanlar-16-turk-adasina-bayrak-mi-asti-58638.html
 
Üst