Kürtler en çok toprak koparır ama muhalifler suriyenin tümünü hedefliyor ki bu iranin istemediği durum.
Lübnan ile bağlantısını kaybederse jeo-stratejik avantajını kaybeder. Eğer israil 33 gün savaşında lübnanda yenildiyse bu yüzdendir.
Beyrut
Lübnan'daki Şii alimlerden ve Hizbullah örgütünün ilk Genel Sekreteri Şeyh Subhi Tufeyli, son dönemde İsrail ile Hizbullah arasında yaşanan gerginlikleri, Körfez bölgesinde ABD ile İran arasında kapalı kapılar ardında yürütülen diyaloğun bir parçası olarak yorumladı.
Hizbullah örgütünün kurucu isimleri arasında yer alan Tufeyli, AA muhabirine Lübnan ve bölgesel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İsrail-Hizbullah arasında son dönemde patlak veren gerginliğe dair Şeyh Tufeyli, "Hizbullah-İsrail gerginliği, ABD-İran gizli diyaloğunun bir parçası." dedi.
Washington yönetiminin Hizbullah'a yönelik yaptırımlarını hatırlatan Tufeyli, ABD’nin hizmetine ihtiyaç duyduğu bir dönemde Hizbullah'ı gerçek anlamda hedef almayacağını söyledi. Tufeyli İsrail-Hizbullah gerginliğinin de Körfez bölgesinde ABD ile İran arasında kapalı kapılar ardında yürütülen diyaloğun bir parçası olduğunu savundu.
ABD'nin, attığı adımlarla Hizbullah'ı zayıflatmadığının farkında olduğuna dikkati çeken Tufeyli, örgütün önünde çok sayıda alternatifin bulunduğunun Washington tarafından bilindiğini söyledi.
Tufeyli, "(İsrail'in) Düşmanın kuzey sınırlarını koruma görevini üstlendiği bir dönemde Hizbullah'ın zayıflatılması ne ABD ne de siyonistlerin çıkarına olacaktır." diye konuştu.
Lübnan'ın şu anda doğrudan Hizbullah'ın kontrolüne girdiğini savunan Tufeyli, Baabda Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Hükümet Sarayı ve Parlamento Başkanlığına gitmenin yolunun Hizbullah'ın onayından geçtiğini ileri sürdü.
Hazreti Hüseyin benzetmesine tepki
Şii alim, Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık makamlarındaki yerini korumak isteyen herkesin Hizbullah'ın politikalarına bağlı kalması ve Tahran'ın önünde boyun eğmesi gerektiğini iddia etti.
Tufeyli ayrıca Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah tarafından İran dini lideri Ali Hamaney'in, Hazreti Hüseyin'e benzetilmesine de tepki gösterdi.
Tufeyli, tepkisini şu şekilde ifade etti:
"Bu, Lübnan'daki gafil Şiileri kandırma politikasının bir parçası. Bu zamanın Hüseyin'i olan kimsenin, aç halkını baskı altında tutması, Kum ve Meşhed kentlerindeki üst düzey din adamlarına karşı kötü muamele etmesi mümkün değildir. Zamanın Hüseyin'i ayrıca, ABD'nin Afganistan ve Irak'taki savaşına hizmet eden asker olması, Suriye'deki Rus savaş uçaklarının arkasında duran asker olması, Lübnan'daki savunmasız insanlara karşı zulme ortak olma ve hırsızlar ile suçluların yanında durması ve Lübnan'ın güneyindeki düşman siyonistlere koruma görevini üstlenmesi mümkün değildir."
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, geçen hafta Aşure Günü vesilesiyle destekçilerine hitaben yaptığı konuşmada, İran'ın dini lideri Ali Hamaney'i Hazreti Muhammed'in torunu Hazreti Hüseyin'e benzettiği yönünde ifadeler kullanmıştı.
"Yüzyılın Anlaşması ABD-İran müzakerelerinin temel maddesidir"
ABD yönetimi tarafından Filistin'e dayatılan "Yüzyılın Anlaşması" meselesine de değinen Şii din adamı Tufeyli, "Siyonistlere ait Yüzyılın Anlaşması, ABD-İran arasındaki müzakerelerin temel maddesidir. ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İlişkilerinden Sorumlu Müsteşarlığı David Schenker'in Lübnan'daki temaslarını da bahsi geçen müzakereler çerçevesinde ele almak gerek." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Avn'ın skandal ifadeleri
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın 31 Ağustos'ta Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili kullandığı skandal açıklamaya dair de konuşan Tufeyli, "Avn'ın kullandığı skandal ifadelerin İran, Körfez'deki siyonistler ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'yi memnun etme amacı taşıdığını" savundu.
Şeyh Tufeyli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Lübnan'da Cumhurbaşkanı'nın, Haçlıların bölgeye yönelik saldırılarının sonuçlarını desteklemesi; Haçlı askerlerinin kültüründen bir parça olmasının yanı sıra halihazırda asil İslami kimliğe bağlı, halkları savunan, Müslümanları bir araya getirerek yeniden kalkınmalarını sağlama çağrısında bulunan Türkiye'ye karşı saldırının bir parçasıdır."
"Hizbullah'ın Suriye'deki varlığı mezhep çatışmasını körüklüyor"
Hizbullah'ın Suriye'deki iç savaşta Beşşar Esed rejimi saflarında yer almasına şiddetle karşı çıkan Şii alim Tufeyli, bu durumun bölgede mezhep çatışmasını beslediğine dikkati çekti.
Tufeyli, Hizbullah'ın, İran'ın istekleri doğrultusunda Suriye'de savaşmasının Şii-Sünni çatışmasına kapı aralayacağını ve işgalci İsrail'e karşı direniş cephesinin bitmesine yol açacağını öngörüyor.
Şeyh Tufeyli kimdir?
Lübnan merkezli Hizbullah örgütünün kurucularından ve ilk genel sekreteri olan Şii din alimi Şeyh Tufeyli, 1988'de İsrail ve ABD tarafından gerçekleştirildiğinden şüphelenilen bir suikast girişiminden kurtuldu.
Tufeyli, 1992'de Hizbullah'ın Lübnan genel seçimlerinde yer almasıyla ilgili bir tartışma sonunda örgütle yollarını ayırma kararı aldı.
İranin birincil endişe ve amacı bunlar ise turkiyenin amaçları ne sen söyle
Adalet dağıtma amacı mı
Yoksa suriye yi uydu devlet haline getirmek miydi
Abd ve israil emellerini gerçekleştirmek değil, bu net olsa da
Batının oyununun işlemesinde turkiyenin payı da var başlangıçta
En başta suriye isyanına karşı çıktım bu forumun arşivleri kaldıysa orda yazdıklarım bellidir.
Ha madem bir ülkede isyan başlatıyorsunuz tez zamanda nihayete erdirin ki insanlar acı çekmesin
Ya masaya oturun yada esadi devirin
İnsanlık insanlıktan çıktı (deyimi bilerek tepetaklak yaptım)
Yeter artık
Mesele İran ın kendi jeo stratejik gidişatı ise zaten burada bahsettim şii hilali diye ayrıca.Olay sadece suriye ile sınırlı değil ki Yemen,Irak....
Türkiye nin amacı belli değil mi?Bir tarafta sıfır mülteci sorunu ile boğuşan İRAN ,diğer tarafta milyonlarca mültecinin umut kapısı TÜRKİYE.....İran ın stratejisi 0 mülteci,Türkiye nin stratejisi ülkede milyonlarca mülteci ,bir ülke hem isyan başlatacak hem de milyonlarca mülteciyi kendi ülkesinde barındıracak , akıl işi değil. Bak en başta isyanına karşı çıktım diyorsun da ,senin karşı çıktım dediğin zamanda İran dahil esed gitsin diyorlardı.isyanı başlatan biz değiliz ki,Türkiye sadece 7-8 ay diplomasi yaptı ,sulh namına ,bu arada Esed hem öldürmeye devam etti hem de binlerce mültecinin Türkiye ye gelmesine neden oldu.Bu şartlar altında nereye kadar hadi diplomasi yapalım diyeceksin akın akın insanlar Türkiye ye geliyor.Bu esnada ayrıca batı ,Esed karşıtı muhalifleri silahlandırılıyor bir de bu muhalif denilen yapı olduğu gibi Türkiye sempatizanı adamlarda değil ,arap baharı dalgasına karışık ideolojik gruplardan oluşan muhalif bir yapı ,kendi içlerinde organize bir bütünlükleri de yok ,kaç tane grup vardı sahada.
Bu batının oyunu neden hep İran a yarıyor da başlangıçta payı var dediğin kağıt üzerinde müttefik ülkeler yüzünden sıkıştırılan hep biz oluyoruz?Abd ve İsrail in amacı ne * Bölgenin coğrafyanın karışık olması,buna sahada hizmet eden kim İRAN!Türkiye bölgede sınır hattında 3 harekat düzenliyor ,batın cazgırlık yaparken İran sahada bize karşı operasyon yapmaya kalkıyor?Daeş in bölgede saldırmadığı ,eylem yapmadığı 2 ülke var İsrail-İran?Bu pkk nın hamiliğini bile yapan İran-Abd-İsrail?
Ortalığı yıktılar;
"İran ABD üslerini bombaladı, İran ABD üslerini bomladı" diye.
Ne oldu sonra? Üslerin boş olduğu, tek bir ABD'li gavurun gebermediği anlaşıldı. Allah'tan internet çağındayız da her şeyi hemen öğreniyoruz.
İran ın kendi çıkarları vardır,stratejisi vardır meselem onların kan gölü stratejisi değil ki!Adamların stratejisi ortaoğduyu karıştırmak.kendi açılarından bunu uygun görmüşlerdir uygularlar beni ilgilendirmez.Ama bu strateji ile kime hizmet ettikleri açık!