Sizce Gelmiş Geçmiş En İyi Siyasetçi Kim

  • Konbuyu başlatan SaLtan
  • Başlangıç tarihi

Sizce Gelmiş Geçmiş En İyi Siyasetçi Kim

  • Atatürk

    Oy: 14 8.7%
  • Adnan Mendres

    Oy: 12 7.5%
  • İsmet İnönü

    Oy: 0 0.0%
  • Turgut Özal

    Oy: 20 12.4%
  • Bülent Arınc

    Oy: 4 2.5%
  • Necmettin Erbakan

    Oy: 54 33.5%
  • Recep Tayyip Erdoğan

    Oy: 52 32.3%
  • Abdullah Gül

    Oy: 3 1.9%
  • Adnan Kahveci

    Oy: 2 1.2%

  • Kullanılan toplam oy
    161

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Böyle bir soru ne derece doğru bilmiyorum?

Bir de siyasetçiyi neyle değerlendireceğiz o da belli değil..?

Lakin şu kadarını söyliyeyim,

Sağlık, inşaat, ulaşım ve diğer ifade edemediğim hizmetler bağlamında,

Dahası, hangi inançtan olursa olsun, "inanç özgürlüğü" getirmesi bağlamında,

Ve bir de şahsında eksiğiyle artısıyla, İslam'ı ikame etme anlamında,

Recep Tayyip ERDOĞAN, derim...

Merhum ERBAKAN, elbet - bence - iyi bir siyasetçiydi ama onu uzun zamandır yönetimde göremediğimizden onu ifade etmedim...

Yukarıda, Fakiri nikli olan Fakiri neden öyle bir yorum yapmış anlamadım...

Bu şahısın yazılarını, yorumlarını takip edin, göreceksiniz ki;

Kendisinde başka Sarı Çizmeli Mehmet Ağa yoktur..!!!

Güya adam beğenmiyor, oturmuş PC'nin başına ahkam kesiyor, adam olduğunu sanıyor, çok hizmeti varmış gibi...

İhvanforum'un en "Fakiri" bu nikli şahsiyettir, kendisini de nikiyle güzel ifade etmiş...

Eee yaş ilerleyince "bunaklık" da yazıya sirayet edermiş, beyinden...

NOT: ERDOĞAN'ın da hataları vardır lakin, Ülkesine güzel hizmetlerde bulunmuş gelmiş geçmiş en iyi siyasetçidir ERDOĞAN...
 

Serare

Profesör
Katılım
13 Şub 2010
Mesajlar
813
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Yaş
14
Kimileri başbakanımıza şiir yazıyor, kimileri şarkı yapıyor, hepsi bunu yaparken yıllarca duyulmayan sesleri duyan, feryadlara çare olan Başbakana taaa derinden yürekten dua ediyor. Hele de o Sibel Eraslan'ın Uzun adama ithafen yazdıkları... Okurken gözyaşlarına boğulmaktan alıkoyamıyor insanı. Biz yıllarca bastırılmış, yoksayılmış ruhlarız. Onun sayesinde ruhlarımız özgür dolaşıyor artık. Ben yaşadığım kadar bildiğimle konuşursam şu zamana değin hiçkimse bu denli umut olamadı bu kalbime. Ama başbakanımız başardı bu işi işte. Bana umut oldu, geleceğe ümitle bakmama vesile. Dünyadan kopmak, yok olmak isterken, kuruyan bir çiçekken, birden yeşeren, yeşermek isteyen bir çiçeğe dönüşüverdi bu ruh, bu beden.

Başbakanım; burdan da duyarsın sesimizi belki sen diye yazıyorum. Ülkemizi nerden nereye getirdiğini görüyorum. Artık başımız önde dolaşmıyoruz. Senin için yazıyorum. Hani sen üç çocuk diyordun ya bize, bizler sana karşı çıkanların neden karşı çıktığını bizleri bir asırdır kısırlaştırmak için ellerinden geleni nasıl ardlarına koymadıklarını biliyoruz. Ne kadar canavar olduklarını kanımızı, canımızı emen vampirler olduklarını... Onlara inat Allah'ın izniyle o üçü üçe katlayacağız.

Bizler kurumaya değil, yeşermeye, yeşertmeye geldiğimizi ve de isteyince gerçekten her yerin yemyeşil olacağına sayende inanıyoruz.

Bu sözler kendi kendini diri diri gömmek isteyen, Türklüğünden, insanlığından utanan ölümü bekleyen bir kalpten çıkan sözlerdir. Başbakanımın ne kadar iyi bir siyasetçi olduğunu siz anlayın.

Çok fazla anlattım, daha anlatırdım belki ama o kadar mahrem olmasın, bu düşüncelerim faydalı olsun diye paylaştım.

Artık gururla dolaşıyoruz, umutla bakıyoruz, esaretimizden çözülüyor ve dünyayı fethedecek Fatihler yetiştirmek istiyoruz.

Başbakanımız duysun!
Ona dua ediyoruz, yeter ki o hep böyle dik dursun biz dünyayı yönetecek Fatihler doğururuz.
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Mustafa Kemal Atatürk.

O bir Siyasetçi değil Ülkesinin halkının lideriydi...Tam bir vazife ve görev insanıydı..Vatanı için gözünü kırpmadan düşünmeden her türlü göreve icraya şartsız koşulsuz koşandı..Halkını dinleyen halkıyla iç içe olan halkının sorunlarına eğilim gösteren kendini değil köylüyü milletin efendisi diye lanse eden ve tüm dünyaya YURTTA SULH DÜNYADA SULH diyebilen ve başka eşi benzeri olmayan eşssiz değerli bir LİDER...

Mekanın cennet olsun güzel paşam ..

Böyle.
 

basayev

Asistan
Katılım
4 Şub 2014
Mesajlar
253
Tepkime puanı
1
Puanları
0
O bir Siyasetçi değil Ülkesinin halkının lideriydi...Tam bir vazife ve görev insanıydı..Vatanı için gözünü kırpmadan düşünmeden her türlü göreve icraya şartsız koşulsuz koşandı..Halkını dinleyen halkıyla iç içe olan halkının sorunlarına eğilim gösteren kendini değil köylüyü milletin efendisi diye lanse eden ve tüm dünyaya YURTTA SULH DÜNYADA SULH diyebilen ve başka eşi benzeri olmayan eşssiz değerli bir LİDER...

Mekanın cennet olsun güzel paşam ..

Böyle.

essiz liderinin kaleminden cikan su incilere ne diyorsun?

"Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. İslam ananesinde bu ayetlerin Muhammed'e Cebrail adında bir melek vasıtasıyla Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul olunur. Muhammed birdenbire Allah'ın Resulüyüm diyerek ortaya çıkmamıştır. O, Arapların ahlak ve adetlerinin pek fena ve iptidai ve islaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları islah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur." (1931 Yılında Basılan 4 Ciltlik Tarih Kitabı. Orta Zamanlar , cilt 2 s.f 90)

Vahiy ilham fikri Muhammed’den evvel de Araplarca meçhul değildi. Bütün iptidai kavimler gibi, Araplar da, şairlerin akıl erdiremedikleri kuvvetlerden ilham aldıklarına inanırlardı. Bu kuvvetler Araplar için cinlerdi. Cinler güya, kahinlere gaipten haber vermek kudretini ilham ederlerdi. Bu nevi itikatlar Arabistan da her zaman o kadar canlı ve derin olmuştur ki, Muhammed dahi cinlerin vücuduna samimi olarak inanmıştır.

Araplar şairleri bir kahin gibi telakki ederlerdi. Muhammed’in Musa, İsa, dinlerine dair öğrendikleri de, kendisinde bu itikadı kuvvetlendirmiştir. Bu peygamberler de melekler vasıtası ile ilham aldıklarını söylemişlerdi.

Muhammed, uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu. (1931 Yılında Basılan 4 Ciltlik Tarih Kitabı. Orta Zamanlar , cilt 2 s.f 90-91)

393730_225525674186289_221517504_n.jpg
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
essiz liderinin kaleminden cikan su incilere ne diyorsun?

"Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. İslam ananesinde bu ayetlerin Muhammed'e Cebrail adında bir melek vasıtasıyla Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul olunur. Muhammed birdenbire Allah'ın Resulüyüm diyerek ortaya çıkmamıştır. O, Arapların ahlak ve adetlerinin pek fena ve iptidai ve islaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları islah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur." (1931 Yılında Basılan 4 Ciltlik Tarih Kitabı. Orta Zamanlar , cilt 2 s.f 90)

Vahiy ilham fikri Muhammed’den evvel de Araplarca meçhul değildi. Bütün iptidai kavimler gibi, Araplar da, şairlerin akıl erdiremedikleri kuvvetlerden ilham aldıklarına inanırlardı. Bu kuvvetler Araplar için cinlerdi. Cinler güya, kahinlere gaipten haber vermek kudretini ilham ederlerdi. Bu nevi itikatlar Arabistan da her zaman o kadar canlı ve derin olmuştur ki, Muhammed dahi cinlerin vücuduna samimi olarak inanmıştır.

Araplar şairleri bir kahin gibi telakki ederlerdi. Muhammed’in Musa, İsa, dinlerine dair öğrendikleri de, kendisinde bu itikadı kuvvetlendirmiştir. Bu peygamberler de melekler vasıtası ile ilham aldıklarını söylemişlerdi.

Muhammed, uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu. (1931 Yılında Basılan 4 Ciltlik Tarih Kitabı. Orta Zamanlar , cilt 2 s.f 90-91)

393730_225525674186289_221517504_n.jpg

Milletimizin bu Mustafa Kemal'in eserinden haberi yok.Halâ kemalistlerin teranelerinin etkisinden bir türlü uyanamadılar.Vatan kurtulunca gerçek yüzü ortaya çıktı.Savaşlardan önce ki ile savaşlardan sonra ki halet-i ruhiyeti değişen bir kimseyi biz rahmetle anamayız.

 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
essiz liderinin kaleminden cikan su incilere ne diyorsun?

"Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. İslam ananesinde bu ayetlerin Muhammed'e Cebrail adında bir melek vasıtasıyla Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul olunur. Muhammed birdenbire Allah'ın Resulüyüm diyerek ortaya çıkmamıştır. O, Arapların ahlak ve adetlerinin pek fena ve iptidai ve islaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları islah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur." (1931 Yılında Basılan 4 Ciltlik Tarih Kitabı. Orta Zamanlar , cilt 2 s.f 90)

Vahiy ilham fikri Muhammed’den evvel de Araplarca meçhul değildi. Bütün iptidai kavimler gibi, Araplar da, şairlerin akıl erdiremedikleri kuvvetlerden ilham aldıklarına inanırlardı. Bu kuvvetler Araplar için cinlerdi. Cinler güya, kahinlere gaipten haber vermek kudretini ilham ederlerdi. Bu nevi itikatlar Arabistan da her zaman o kadar canlı ve derin olmuştur ki, Muhammed dahi cinlerin vücuduna samimi olarak inanmıştır.

Araplar şairleri bir kahin gibi telakki ederlerdi. Muhammed’in Musa, İsa, dinlerine dair öğrendikleri de, kendisinde bu itikadı kuvvetlendirmiştir. Bu peygamberler de melekler vasıtası ile ilham aldıklarını söylemişlerdi.

Muhammed, uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu. (1931 Yılında Basılan 4 Ciltlik Tarih Kitabı. Orta Zamanlar , cilt 2 s.f 90-91)

393730_225525674186289_221517504_n.jpg

Hz.Muhammed S.A.V Peygamberimiz Allahın biz insanlara gönderdiği en kutlu en güzel insandır..Bundan önce gelmiş tüm peygamberlerinde büyük övgülerine mashar olmuş güzel bir peygamberimizdir ...Peygamberlik vasıflarının ve değerli çalışmlarının ne kadar önemli ve mühim olduğunu dönemin her insanı bilir bilmektedir...Peygamberler hususiyetinde böylesi kutlu şahısları hiç bir mertebede aynı hizaya getirip tutmam tutamamda zaten...Peygamberlerin derecelerini Allah kendi güzelliğinden belirlemişse bizede değerli tüm peygamberleri bir hizaya koymak düşmez..

Gelelim Mustafa Kemal Atatürk ile değindiğiniz ifadelere...

Öncelikle bu güzel bir liderle ilgili bilgiler edinmek istiyorsanız Bu güzel liderin NUTUK unu okumanızı yada dinlemenizi istirham ederim..sonrasında ise Gerçekte esas nedir ne değildir bilemem ben sadece Ülkeme ve vatanıma hizmet edene bakarım...Ülkem için eşssiz sahip olduğu tüm değerlerini ortaya koyana yada koyabilene bakarım..

Din konusunda ise Allah insanları özgür bırakmıştır ve söylemiştir dini anlatın söyleyin ama asla zorlama yapmayı diye...Allahın hakim olduğu ve eşsiz sözleriyle belirttiği bir durumda ise asla karışamam ve insanlarıdaargılayamam çünkü bende aciz bir kulum bende beşerim bende hatalıyım ve yargılamam gereken birileri olursa ilk iş kendimden başlarım..Aynada önce kendime bakarım..

Söylenilen yada yazılan ifadeler konusunda ise dogru -yanlış bilemem sizlerin ifadeleri ve resimleriyle şunu söylemem gerekirse...Dünya hayatı bir sınav mekanıdır ve dünya hayatında her bir insan tektir her insan arı sorgulanır ayrı günahları görülür..

Her insan ve yaratılan (cinler) Bir gün Allahı görecektir Allahın huzurunda olacaktır...O adalet mihzanında yani terazisind her insan yaptığı söylediği işlediği her ne durum var is sözlü -sözel -sanal...hepsi huzurda olacaktır..O yüzden Allahın Hakim olan bir durumda bana söz ve laf düşmez...

Eğer ülkem soğuk savaş yıllarında düşmana söz dinletemiyor yada oturup kukla oluyorlarsa yada sömürülmeye razıysa çok güzel ir laf vardır...izninizle söylemek isterim..

"Köle oup yaşamaktansa onurumla kanımın ve nefesimin verdiği son deme kadar kahramanlarca mücadele ederim"..

Bu söz hiç bir daim unutmayın Bir gün gerçekte başımıza geldiğinde ülkeyi tek tek terkedenleri yada ülkeyi dilim dilim satanları görünce ya buda mı nasıl yapar dediğinizde o zaman birlik olabilmenin ne kadar zor ve vahim olacağını damarlarınızda hissedecek bu yetmezmiş gibi ülkenin din alimlrinin ve yazarlarının gerçek kimlikleri ifşa olunca ve birden 90 derece bir dönüşle ülkenin içinde yaşayan nasıl bir emici kan olduklarını gördüğünüzde oturup yerinde kalan bir insan olduğumuzda işte o anda bir kurtarıcı gelmesi için çok dua edeceğizdir..

Şunu unutmamak gerek...

İnsanlar her daim insan değildir insanlar içerisinde fesatlık öfke kin gibi bir çok husumetlerden beslenenler ve iyi bir polyana gibi gözükenlerde olacaktır polyanaların bir çogu aslında sizlerin iç vicdanından hareket edip gerçek emellerine ulaşmalarıdır ama gerçekte polyana olanlara ise selam olsun derim...

Hayatımızda ne yaşarsak yaşalım güzel insanlar benden önce şunu diyebilmelisiniz ÜLKEM...eğer menfaat sınırları içerisinde ülkemin bekası ve yüceliği hakim olacaksa olmalıdır çünkü ülke baki oldukça binlerce insanlara kuçak ve yardım şefkati uzatabilir ve umut dağıtabilirsin ama ülkenin bekası giderse yardım etmeyi bırak yardım isteyecek aciz duruma kadar düşersin sonrasında toplu bir helak ile karşılaşırsın..

İslamiyet çografyası dünya üzerinde bir kopuşluk bir yokluk ve arayışlık içerisinde devamında hiç olmadığı kadar en tembel yıllarını yaşamakta bununla birlikte birlik olabilmeyi başaramayacak kadar da malesef birbirlerine karşı kin öfke ve nefret dolu bir hizmet yarışındalar..

Gerçek hizmet nedir biliyormusunuz?.

Aciz bedenim çok kuvvetli ve endamlı değildir belkide çokça hatalarım mevcuttur ama bir genç kardeşiniz olarak şunu söyleyebilirim ki...

gerçek hizmet öncelikle insanları sevmek ve sevdirebilmekle başlar...
sonrasında yoksul fakir yetim bunları araştırıp yardım uzatabilmekle başlar..
Birliktelik olmakla devam eder..
Allahın gösterdiği kuralları anlatmak söylemekle devam eder...
gerçek hizmet Allahın dogruları adaleti ve yoluyla ilerler...samimi bir ihlas samimi bir dogruluk ve tevekkül oldukça önemlidir..

Son söz olarak şunları söylemek isterim..

Benim paşam Mustafa Kemal Atatürk tür Ülkeme hizmetlerinden ötürü kendisini eşssiz güzel bir lider olarak görmekteyim...

Hz Muhammed S.A.V peygamberim ise onun varlığıyla yani doğımuyla şereflenebilen güzel insanlarız tüm dünya olarak Alalhın övgülerine mazhar olmuş bu kadar güzel bir insan şereflendi...Kabul eden etmeyen ben buna bakmıyorum gerçek sözü ve noktayı Allah koymuş onun hükümleri karşısında ben bir hiçimdir...

Allah yüceliğini ve güzelliğini insanlar için çok kez sunuyor ve sunmayada devam ediyor ama insanların gözü hep bakan kör...ne görüyoruz nede gördüklerimize inanıyoruz...Dünyaya bir çok peygamberler mucize gösterdi emme o kadar mucizeye ragmen gözleriyle görmelerine ragmen insan yine inkar etti..

İnsanlık olarak ne zaman dönüpte önce aynada kendimize bakabiliriz işte o zaman gerçekle daha iyi yüzleşiriz tabi her insan aynaya bakabilirmi orası soru işareti..

Şunu demek isterim ki Peygamberlerin yeri gönlü bende çok çok ayrıdır çünkü Allah onları bizlerden üstün tutmuştur Allah üstün tuttuysa bende üstün tutmak için aciz bedenimle tüm peygamberler için aynısını yapmak için çabamı verebildiğimce gösteririm..

Gönül isterdiki bir gün güzel insanları güzel sözlere layık olarak anlatabilin ama bir gün inşallah...

Mustafa Kemal Atatürk ...ve Eşssiz kahraman güzel askerleri...

Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum...

Bu sözle bitirmek istiyorum...

Anlayacağınız şu olsun

ben zamanı ve o anın şartlarını yaşayamadığım için ne desem yalan olur ve üzerime vebal almış olurum....kendi günahlarım varken ve ne durumdayım kendimi bilemezken üzerime vebal alamam almakta istemem..

O yüzden az ve öz konuşmaya özen gösteririm..

Çünkü dünya hayatında kendimden başka hiç bir insana hayvana ve yaşayan diger tüm canlılara (cinler-bitkiler)..bilerek yada istemeyerek ne haksızlık nede üzmek istemem...

Her insan kendi hesabıyla başbaşa olacaktır...İşte bu hesap günü mizanda herkes görmek isteyeceğini görür ve gideceği mekana gider...

Sizlerden belkide tek şunu isteyebiliriz..

İnsanları kendinizden fazla düşünün iyi-kötü demeden bildiğiniz dogruları anlatın ve sizde güzel dogrular için ögrenme adına çaba verin ve yardım uzatabildiğiniz her insana el uzatın İnsanların umutlarını yeşertin İnsanlara güzel tohumlar dağıtın...Güzellik yolunda her birimiz yarışta olsun...(genel sözlerdir)..

Dediğim üzere ben benle sende senle ol sen bildiğini kendinle bende bildiğimi kendimle hesaba çekeyim ama gerçek olan ve bakiiebedi olan Allah olsun...gerisi fani dünyanın faniliği..her insan bir gün ölecektir yani fani olacaktır...hiç bir beden ölümsüz değildir..

O yüzden Hak ile Selam ve Dua üzerine diyorum..

Böyle.
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
siyaset şartlara göre değişir..tayyip erdoğanı siyasette çok başarılı görüyorum.
özal ile birlikte devletci anlayışdan ,28 şubatla birlikte kuru islamcılıktan uzaklaştı.
Dünya siyasetinin nasıl döndüğünü anlamış biri!

yıllar önce erbakanın izinde biz,fabrika açıyor ehli kufre hemen cihadı başlatıyorduk!:D

işler boyle değil!

siyaset ne zaman duracağını ,ne zaman vuracağını bilmedir..
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
siyaset şartlara göre değişir..tayyip erdoğanı siyasette çok başarılı görüyorum.
özal ile birlikte devletci anlayışdan ,28 şubatla birlikte kuru islamcılıktan uzaklaştı.
Dünya siyasetinin nasıl döndüğünü anlamış biri!

yıllar önce erbakanın izinde biz,fabrika açıyor ehli kufre hemen cihadı başlatıyorduk!:D

işler boyle değil!

siyaset ne zaman duracağını ,ne zaman vuracağını bilmedir..

"Oylarımızı bölmeyin!" diyen zat, aslında Milli Görüş'ten ayrılıp onu bölüp AKP'yi kuran bir siyasetçi "ben de milli Görüşçüyüm" demeye hakkı yoktur.Milli Görüş'ü hafife alan ayağına kurşun sıkmış demektir.Milli Görüş, tüm müslümanları tek bir ümmet çatısı altında toplamak isteyen adil düzeni temsil eden bir görüştür.AKP ise; liberal, kapitalist sözde muhafazakar olup halkın gözünde dindar gibi gösterip aslen Batı'cı ve ABD'ci olan, tıpkı ANAP çizgisinde yürüyen bir siyaset anlayışında olduktan sonra bu müslümanlara verebileceği bir şey yoktur.Kendi kendinize Tayyip'e dünya lideri sıfatı yaftalayan aslen AB ve ABD'nin güdümünde hareket eden bir kimse nasıl dünya lideri olabilir ki?.Dünya lideri hilafet makamında olan bir müslüman lider demektir.Tayyip Bey'de böyle bir halife olabilme sıfatı yoktur.

Tayyip Bey bir zamanlar "biz Milli Görüş gömleğini çıkardık İslamcı parti de değiliz" demişti.Lakin işine geldiğinde bal gibi İslamcı sıfatını kendisinde görmeye çalışan ve bu millete böyle yutturan zat safının nerde olduğunu net ve açık bir şekilde bildirmelidir.12 yıl boyunca bir kere olsun kendisini açık oturuma çağıran liderleri hiçe sayan bir kimse hesaplaşmaktan kaçan bir kimsedir.Demek ki hesaplaşmak onun için bir korku ve tereddüt içinde olmaktan kendisini hâla kurtarmış değildir.Mert, cesur , davasında haklı olan er meydanında kendisini göstermez mi?.Neden kaçar böyle bir ortamdan?..

Rahmetli Erbakan açık oturuma; Demirel'i,Özal'ı Türkeş'i ve Ecevit'i çağırıyordu.Demek ki rahmetli erbakan ürkek değil erkek olduğunu herkese ispatlamıyor muydu?İşte size bir açık oturum örneği?


Hani şimdi nerde böyle açık oturumlar?Biz Tayyip de diğer parti liderleriyle bir arada böyle açık oturuma katılma cesaretini bir kere olsun görmedik.Varsa delil göster bizde size hak verelim....
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
ben erbakana korkak demedim..erbakan hocam siyasi hataları çoktu.bu hatalar ondan filizlenen siyasetcilerin gözünü açtı diyebilirim..
erbakanın projelerinde ,ortak finansal yapılanma ve islam dinarı gibi ortak paraya geçiş çok önemliydi..fakat zamanı değildi..
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
kapitalist, kemalist şu bu.. Bu nasıl kemalisttir ki kemalistler onu devirmeye çalışıyor? Siz kemalizmi kelime olarak alıp saldırıyorsunuz. Kemalistler ise manasını alıp takiye yapıyor diye saldırıyor. İç çizgiler mi önemlidir dış çizgiler mi? Laf mı önemlidir icraat mı? Kalpten iman mı önemlidir dilden mi? Bu gibi nöansları bilmeyen adam hiç konuşmasın arkadaş.. Milli Görüş kelimesi bile aynı kaderi paylaşıyor. Mesele tamamen kemiyetci misin keyfiyetci misin meselesi. Kemiyetciysen bir şey diyemem fakat müslüman keyfiyetci olmalıdır.
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Son 300 yıldır bu ümmetin içinden çıkan en doğru teşhisi yapan lider rahmetli Erbakan hocadır. Dikkat ederseniz en doğru teşhis dedim. Sanayi meselesine değinen tek adam o. Harbiden başka yok. La bir tane olsa gam yemiyeceğim. Yok resmen yok oğlu yok. Ne tanzimat aydınları ne de cumhuriyet aydınları. Hiç birisi bu noktayı görememiş. Atatürk bile şapkayla kıyafetle harfle dille uğraşmış zavallı. Hep dış kalıp. Bunun tersi tepki olarak sarık, cübbe, sakalla karşılık bulmuş. Sünnet diyorlar. Aslında bence bu tavır devrimlere karşı oluşan bir tepki psikolojisi.

Niçin sanayi?

İnsanlık tarihi avcılıkla başlar. Avcı toplumuyuz yani. Tarımın yabancısıyız henüz. Mağara resimlerinde bunu görüyoruz. Avı en iyi yakalayan guruplar daha rahat hareket ediyorlar. Bu işi iyi beceremeyenlerle olan çatışmalarda galip geliyorlar. Gel zaman git zaman ekip biçmesini öğreniyoruz. Tarım toplumuna geçiş süreci başlamıştır artık. Tarım için bol su lazım. Nil, Dicle ve Fırat nehirleri etrafında yoğunlaşma başlıyor. İlk şehirler kurulmaya başlıyor. Artık göçebe hayattan yerleşik düzene geçiliyor. Vakit bollaşıyor. Bol vakit oluncada edebiyat, felsefe, mimari gibi sanatlar gelişiyor. Yazı icad ediliyor mesela. İhtiyaç var çünki. Bütün bu manzara karşısında avla geçinen topluluklarda var. Ama tarımla uğraşanları rahatsız ediyorlar. Baskın yapıp yağma yapıp çalıyorlar. Tarım toplumları savunmaya geçiyor. Silahlar icad ediyorlar. Düzenli ordular kurulmaya başlanıyor. Bunların hepisi ihtiyaçtan oluyor. Dikkat edin burası çok önemlidir! Bu ihtiyaçlara çare bulan kafalar hep hür düşünen akıllardır. Tefekkür, bilim, felsefe bunlar çok önemli. Yani durağan bir yapı yok. Hep ihtiyaca çare bulmada hür akıl ve buna bağlı zeka ön plandadır. Kaleler inşa ediliyor vesaire. Sonra avcı toplumlar tarihe karışıyor kökü kurutuluyor. Şehirlere katılanlar ve medenileşenler çok tabi. Fakat inat edip avcı toplumu kalacağım diye değişime kapalı olanlar yok oluyor. Bu inat ve ısrarın sebebi klişeleşmiş ve tabulaşmış inaç haline dönüşmüş kutsallardır. Malesef bu toplumlar bu kutsallarıyla birlikte tarihin karanlık sayfalarına gömülmüştür. Kızılderililerin akıbeti bile bundandır. Üstelik tariımdan sanayiye geçerken sömürü düzeni kuran toplumla çatışıyorlar. Yani arada artı bir basamak uçurum farkı var. Fark ne kadar çoksa hezimet o kadar acı.

Tarım toplumu demiştik. Şimdi matbuatın icadıyla bu tarım toplumu tekrar bir sıçrayış yapıp sanayi toplumuna adım atmıştır. Ham madde ihtiyacı doğdu ve çareler arandı. Sömürü düzeni çare oldu. Tarım toplum yapısıyla şekillenen düzenekler bu yeni düzen karşısında önce bir şoke oldular. Alışılagelmiş bir düzen var. Normaldir. Önce bu yeni düzeni anlayamadılar. Aslında kendi düzenlerini de anlamıyorlardı çünki gelenek olmuştu. Böööyyyle gelmiş böyyyle gider anlayışı. Üstüne üstlük bir de klişeleşmiş tabulaşmış kutsallarla içli dışlı olmuş nasıl anlasın ki. İnanıyor o kadar. Anlamaya gerek yok ki.

Anlamak adına tanzimat fermanları açıklandı, yenilikler yapıldı vesaire. Fakat işin ruhunu anlamadılar. Zamanı okuyamadılar. İkinci bir çatışma dalgası çoktan başlamıştı bile. Kuran'ın ilk emri olan İKRA neyi okumayı emrediyordu acaba? Kuran okumaktır diye yorumlayanlar kainatı bütün unsurlarıyla okumaya çalışmadı. Kör oldular.

Ta Erbakan hocaya gelene kadar ümmet sanayi toplumunun baskısı altında sarhoş gibi sendeledi durdu. Çareler aradı. Hasan el Benna'lar, Seyyit Kutuplar, Akif'ler, Abduh'lar, Said-i Nursi'ler ve daha niceleri hep çareler aradı fakat hiç birsi kendisiyle yüzleşemediği için açık seçik görünen şu gerçeği göremedi. Korktular. Kafir olmaktan korktular. Gerçek şu ki güçlü güçsüzü yener.. Evet. Delil mi istiyorsunuz. Allah'ın, başınızı kaldırın ve yarattıklarıma bir bakın, eksik göremezsiniz, dediği tabiyat kurallarından biliyoruz bunu. Türkçesi tabiyat kanunları. Başımızı kaldırıp Allah'ın yarattığı kainat düzeninde güçlünün güçsüzü yendiğini göremedik. Gözümüze soka soka aslan ceylanı parçaladı, büyük balık küçük balığı yuttu ama biz bütün bunları göremedik ve her şeyi iman gücüne bağladık. Oysa İstanbul'u fetheden Fatih'in ordusu iman gücü olarak Sahabeden kat kat alttaydı ama o muazzam topların karşısında bizans düştü. Siah gücü, sahabede ki iman gücünün yapamadığını yapmıştı. Oysa sayabe de fethe gelmişti. Ama geri döndüler. Ne güzel komutan? Bilime ve teknolojik üstünlüğe değer veren o komutan ne güzel komutan!!! İşte sır burada yatıyor. Yeni çağa adım atan avrupa ile birlikte bizde adım atabilirdik. Vakti gelmişti. Allah'ın Fatih'te sakladığı sır, ip ucu budur. Biz bu ip ucunu değerlendirmesini bilemedik. Fatih'e verilen ruh hemen akabinde söndü zaten. Tekrar eski bağnazlığa dönüldü. Yaptırdığı portresi bile caiz değil diye satıldı. Oysa zamanın ruhu buydu ve Allah bu ruha uyum metodunu Fatih'te bize göstermişti.

Boşuna övünmeyelim. Artık o tren kaçtı. Asırlar sonra bu meseleye değinen Erbakan hoca ise idamdan sonra gelen af gibidir.

Bu manda Erbakan hoca, kağnının tekeri kırıldıktan sonra yol gösteren adamdır. Kıymet içinde lüzumsuzluk..

Ol hikayet böyledir çünki..
 

Hattabi

Ordinaryus
Katılım
24 Ara 2013
Mesajlar
2,452
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Zamanımızdakiler söylüyorsanız , Başbakanımız derim.Geçmişden söylerseniz başka isimler de var tabiki
 

Ahmet

Çöl Aslanı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,764
Tepkime puanı
224
Puanları
0
Yaş
38
Recep Tayyip Erdoğan
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
halkı dinlemek şapka takmadığı için halkını katletmekmidir..

halkının yüzde kaçını dinlemiş..


bunlara uymayanları ise atatürk şu sözlerle tehdit ediyor;

"uygar ve milletlerarası kıyafet, bizim için, çok cevherli milletimiz için lâyık bir kıyafettir. onu giyeceğiz. ayakta iskarpin veya fotin, bacakta pantolon, yelek, gömlek, kravat, yakalık, ceket ve tabiatıyla bunları tamamlamak üzere başta siper-i şemsli serpuş. bu serpuşun adına şapka denir. redingot gibi, bonjur gibi, smokin gibi, frak gibi, işte şapkamız! isterseniz bildireyim ki, bu kadar yüksek ve önemli bir sonuca varmak için, gerekirse-baz%C4%B1-kurbanlar-da-verelim/"]gerekirse bazı kurbanlar da verelim!"


şapka fiyatları o kadar yüksektiki bir memurun alması kolay değildi. şapka almakta zorluk çeken memurlara “şapka avansı” adıyla bir yıl vadeli olmak ve ilerde maaşlarından taksit taksit kesilmek üzere borç verildi. "başlarda 50şer lira verilen avans daha sonra şapka fiyatlarının artması üzerine 80er lirayar çıkarıldı!"

ne kadar diktatör ve barbar şekilde gerçekleştirilmiş olduğu ortada. akabinde daha şapka kanunu yürürlüğe girmeden(!) muhalif olanlar bile asılmıştır. evet kemalizmin demokrasisi bu sayede gözler önüne seriliyor. ne kadar demokratik halen bunu savunanlar elini vicdanına koyup söylesin..

kadınların şapka giyme zaruriyeti yokken bile sadece ibret-i alem olsun diye ekmeğinin peşinde olan bohçacı bir kadın bile asılmıştır. düşüncelerini empoze etmeye çalıştıranların yürek sızlatan yönetim biçimi işte bu şekilde tezahür ediyor.

hatta diktatör rejiminin boyutunu açıklamak için şunu da belirmek lazım,

zamanın fransız “la presse” gazetesi de bu hususa değinmiş ve yayınladığı bir başmakalede şu sözlere yer vermiştir:

"bir memlekette ki, başına hükümetin istediğini giymeyeni asarlar, orada cumhuriyet olur mu? sizde (türkiye’de) millet meclisi mi var?"

varın siz düşünün. bunlara asılsız diyenler için buyrun;

kaynaklar;

- mete tuncay, türkiye cumhuriyetinde tek parti yönetiminin kurulması, sayfa 150.

- la presse gazetesi, 9 eylül 1928 nüshası.

- başbakanlık cumhuriyet arşivi, diyanet işleri başkanlığı katoloğu, 030.18.1.1.15.61.2.

- başbakanlık cumhuriyet arşivi, diyanet işleri başkanlığı katoloğu, 051.v35.5.44.6.

- başbakanlık cumhuriyet arşivi, diyanet işleri başkanlığı katoloğu, 051.v41. 8.67.20, (6.11.1926).

- başbakanlık cumhuriyet arşivi, diyanet işleri başkanlığı katoloğu, 051.v08.2.6.15; 051.v16.3.16.13; 051.v05.2.2.17.

O bir Siyasetçi değil Ülkesinin halkının lideriydi...Tam bir vazife ve görev insanıydı..Vatanı için gözünü kırpmadan düşünmeden her türlü göreve icraya şartsız koşulsuz koşandı..Halkını dinleyen halkıyla iç içe olan halkının sorunlarına eğilim gösteren kendini değil köylüyü milletin efendisi diye lanse eden ve tüm dünyaya YURTTA SULH DÜNYADA SULH diyebilen ve başka eşi benzeri olmayan eşssiz değerli bir LİDER...

Mekanın cennet olsun güzel paşam ..

Böyle.
 
Üst