Öncelikle bu husustaki ayetleri iki grupta ele almak gerekmektedir. Çünkü Allah azze ve celle kâfirler için şefaat olmadığını bildirirken, Müslümanlar için şefaat olacağını bildirmiştir. Bunu daha yakından inceleyelim ve şefaatın kime mümkün, kime yasak olduğunu görelim
(Mü’min 18) Ey Muhammed! Onları yaklaşan kıyamet gününün tehlikesine karşı uyar. O gün, yürekler korkudan adeta gırtlaklara dayanmış, onlar da yutkunup dururlar. Zalimler
için ne candan bir dost, ne de sözü dinlenir bir şefaatçi vardır.
Ayetin Doğru Anlaşılması :
Ayetin muhatabı müşriklerdir.
Hesap gününde kafirler için hiçbir şefaat edici olmadığına açık bir delildir.
Bu ayetlerdeki mana açıkça şefaatı kafirlerden nefyederken, şefaatın mutlak olarak yokluğuna hükmetmek ve bu ayetleri delil göstermek ilimden bir zerre nasibi olan kimse için muhaldir.
(A’raf 53) Onlar kitabın bildirdiği sonuçtan başka bir şey beklemiyorlar. Sonucun geldiği
gün, daha önce onu unutmuş olanlar derler ki: "Rabbimizin peygamberleri bize
gerçeği getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek kimse varmıdır ki bize şefaat etsin,
yahut geriye çevrilsek de yaptığımız amellerden başka ameller işlesek." Doğrusu onlar
kendilerini zarara sokmuşlardır. Uydurdukları şeyler de onları bırakıp kaybolmuştur.
Ayetin Doğru Anlaşılması :
Ayetin muhatabı kıyametin kopacağını ve haşrolunacaklarını bile bile günaha dalan ve kendi uydurdukları (delilsiz) bir takım kurtarıcıları olacağına inanan kafirlerdir. Onlar da uydurdukları şeylerin bir işe yaramadığını gördükleri gün kafirler için hiçbir şefaatçı olmayacağını anlayacaklardır.
(Müddessir 48) Artık onlara, şefaat edeceklerin şefaati fayda vermez.
Ayetin Doğru Anlaşılması :
Ayetin muhatabı hesap gününü yalanlayan kafirlerdir.
Ayet, şefaat yetkisi verilen kimselerin o kafirlere şefaat etmeyeceğine ve onlar için hiçbir şefaatçı olmadığına delildir