tabiyki veririmbakara 123-48-254.
Öncelikle bu husustaki ayetleri iki grupta ele almak gerekmektedir. Çünkü Allah azze ve celle kâfirler için şefaat olmadığını bildirirken, Müslümanlar için şefaat olacağını bildirmiştir. Bunu daha yakından inceleyelim ve şefaatın kime mümkün, kime yasak olduğunu görelim.
Haberler hususunda nesh de olmayacağına göre bu ayetlerin bazısı bazısını nesh etmiştir de denilemez.
ŞEFAATI KÂFİRLER İÇİN NEFYEDEN AYETLER 13 ayet
Kâfirler için şefaat yoktur. Zira onlar taptıkları evliya veya cinler veya melekler kendilerine şefaat eder diye inanmakta ve onları kesin şefaat edici yüce kabul etmekteydiler. Bu yüzden de onları razı etmek için yalvarmakta, kurbanlar kesmekte, adaklar sunmakta ve onlara dua edip yardım istemekteydiler. İşte kendisine şefaat edilmeyecek olan zümre bu kafirler ve müşrikler zümresidir.
وَاتَّقُوا يَوْمًا لَا تَجْزِي نَفْسٌ عَنْ نَفْسٍ شَيْئًا وَلَا يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلَا يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ
bakara 48) Ve öyle bir günden korkun ki, o gün hiç kimse kimsenin adına bir şey ödeyemez.
Kimseden şefaat kabul edilmez ve kimseden fidye alınmaz. Onlara yardım da edilmez.
Ayetin Doğru Anlaşılması :
Kur’anın doğru anlaşılmasında bir usuldür, ayetin sıyak ve sıbakı (öncesi ve sonrası) ayetin anlaşılmasında çok önemlidir. Ayetleri bir anlam bütünlüğü içerisinde değerlendirmekle doğru bir anlayışa ulaşılabilir. Aksi halde Kur’andan mü’min-kâfir herkes kendi inancına uygun bir cümle bulup cımbızla çekerse bu usulsüzlük binlerce ayrı anlayışın çıkmasına sebep olur . Maksat en doğru anlayışa ulaşmaksa bu iş bir usul dairesinde yapılmalıdır.
Bakara 48 ayeti kendinden önceki ve sonraki ayetlere de baktığımızda İsrâiloğulları hakkında olduğunu görüyoruz ve onlar Muhammed aleyhisselam zamanında kâfirlerdi. Öyle bir günden korkun ki demek iman etmeyenlerin korkması gereken hesap gününü hatırlatıcıdır ve Yahudilerin kendi atalarının ve kendi soylarından olan peygamberleri Musa’nın kendilerine şefaat edeceğine inanmalarını yalanlamak içindir. Hristiyanların isa aleyhisselam’ın kendi günahlarını da yükleneceğine ve kendilerine böylelikle şefaat edileceğine inanmalarını ve benzeri inanışlar da yalanlamaktadır.
وَاتَّقُوا يَوْمًا لَا تَجْزِي نَفْسٌ عَنْ نَفْسٍ شَيْئًا وَلَا يُقْبَلُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلَا تَنفَعُهَا شَفَاعَةٌ وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ
123) Öyle bir günden sakının ki, O gün hiç kimse, kimsenin adına bir şey ödeyemez.
Hiç kimseden fidye kabul edilmez ve hiç kimseye şefaat fayda sağlamaz. Onlara bir
taraftan yardım da edilmez.
Ayetin Doğru Anlaşılması :
Bu ayet de Bakara 48’de olduğu gibi Yahudiler hakkındadır ve bir önceki ayette muhatabın kimler olduğu açıkça zikredilmiştir. Yine kafirleri korkması gereken hesap günüyle korkutulmuşlardır ve kendilerine şefaat edileceğini zannederek avunmamaları, bunun kafirler için imkansız olduğu hatırlatılmıştır. Ayetteki tehdit kafirler hakkında umumidir ve bazı kafirlere şefaatın ulaşacağı gibi bir hususi nass da yoktur. Kafirler hakkında umum manada gelen bu ayet sadece mü’minlere şefaatın olacağıyla ilgili ayetlerle tahsis edilmiştir