Sakal bırakmakla ehli sünnet olunmaz ..

.::zeynep::.

{MİLLİ GÖRÜŞ}
Katılım
25 Eyl 2009
Mesajlar
711
Tepkime puanı
152
Puanları
0
Konum
Karaman

buyrun;


SÜNNET
Peygamber efendimizin yapılmasını övdüğü, yahut devam üzere kendisinin yaptığı veyahut yapılırken görüp de mani olmadığı şeylere “Sünnet” denir. Sünneti beğenmemek küfürdür. Beğenip de yapmayana azap olmaz.

Sünnet iki çeşittir:
Sünnet-i Müekkede: Peygamber efendimizin devamlı yaptıkları, pek az terk ettikleri kuvvetli sünnetlerdir. Sabah namazının sünneti, öğlenin ilk ve son sünnetleri, akşam namazının sünneti, yatsı namazının son iki rekat sünneti böyledir. Bu sünnetler, asla özürsüz terk olunmaz.

Sünnet-i gayri müekkede: Peygamber efendimizin, ibadet maksadı ile ara sıra yaptıklarıdır. İkindi ve yatsı namazlarının dört rekatlık ilk sünnetleri böyledir. Bunlar çok kere terk olunursa, bir şey lazım gelmez. Beş-on kimseden birisi işlese, diğer Müslümanlardan sakıt olan sünnetlere de “Sünnet-i alel-kifaye” denir. Selam vermek, ezan okumak gibi.
 

.::zeynep::.

{MİLLİ GÖRÜŞ}
Katılım
25 Eyl 2009
Mesajlar
711
Tepkime puanı
152
Puanları
0
Konum
Karaman
Bu benim soruma cevap değil ki...

Ben hangi sünnetin terki haramdır diye soruyorum...

Şu halde sünneti bölümlere ayırmak gerekecektir.
Farz olanlar: Allah’ın mutlaka yapmamızı veya terk etmemizi istediği her şeydir. Allah’ın emir ve yasaklarını en iyi şekilde uygulayıp örnek olan Peygamberimizdir. Biz de ona uymak suretiyle en üst seviyede Peygamberimize uymuş oluruz. Namaz kılmak, Oruç tutmak, Zina etmemek, haram yememek gibi.

Vacip olanlar: Dinimizin vacipleri. Mesela gece namazını 3 rekat olarak kılmak vaciptir.

Nafile olanlar: İbadetleri yaparken farz ve vaciplerin dışındaki yaptığımız şeylerdir. Mesela namaz kılarken Kur’andan bazı süreleri okumak farz, ama subhaneke duasını okumak nafiledir.

Adab olanlar: Bunlara da edeb diyoruz. Yemek yerken, yatarken, camiye, tuvalete girip çıkarken (v.b.) günlük işlerimizi yaparken Peygamberimiz’e uyarsak o işi adabına uygun yapmış oluruz.

Demek ki Sünneti farz, vacip, nafile ve adap diye ayırabiliriz. Sünnetin en yükseği ve en faziletlisi bu sıraya göredir.

Bunu bir insanın vücudu gibi düşünebiliriz. İnsanın yaşaması için gerekli organları vardır. Beyin, kalp, kafa vesaire. İşte iman etmemiz gereken esaslarda ruhumuzun beyni kalbi gibidir.

Vücudumuzun gözü, kulağı, eli, ayağı vesaire duyu organları vardır. Farzlar da bunun gibidir. Ruhumuzun gözü, kulağı, eli, ayağıdır. Farzları yapmayan elsiz, ayaksız, gözsüz, kulaksız bir insan gibi eksiktir.

Vücudumuz da bir de parmak, kaş, saç gibi güzellikler ve süsler vardır. Bunlar olmasa da yaşarız. Ama olduğu zaman daha mükemmel insan oluruz. Bunun gibi sünnetin nafile ve adab kısımları da ruhumuzun süsü ve güzelliğidir. Yapsak çok sevabı var, yapmasak günahı yok.

Özetlersek, farz ve vacip kısımlar mutlaka yapılması gereken sünnetlerdir. Nafile ve adap kısımlar ise yaparsak çok sevabı var.

Haramların durumunu sorarsan o da vücudunuzu aids, zehir ve ateş gibi öldürücü şeylerden koruduğumuz gibi ruhumuzu da öldürücü ve zehirleyici haramlardan korumamız gerekir.


SÜNNET-İ MÜEKKEDE

Hz. Peygamber (s.a.s)'in devamlı olarak işleyip nadiren terkettiği; farz ve vacib olmayan amelleri. Buna Sünnet-i hüdâ adı da verilir (Seyyid Şerif el-Cürcânî, et-Ta'rifât, Beyrut 1403/1983, s. 122; Damad, Mecme'ul-enhur, İstanbul 1328, I, 12; İbn Abidin, Reddü'l Muhtar Kahire 1272-1324, I, 70).

Fukahâ'dan bazıları ise sünnet-i müekkede'yi Hz. Peygamber (s.a.s)'in terketmeksizin yaptığı ameller olarak anlamışlardır (İbn Nüceym, el-Bahru'r-Raik, Kahire 1311, I, 17-1
icon_cool.gif
.

Sünnet-i müekkedeleri yerine getirme dini hayatı kemale erdirmeyi ifade eder (Seyyid Şerif el-Cürcânî, a.g.e., s. 122). Zira bu tür sünnetler farz ibadetlerde yapılması ihtimal dahilinde olan kusurları telâfi için meşru kılınmışlardır (İbn Âbidîn, a.g.e., I,191). Hz. Peygamber (s.a.s) "sünnetimi terkeden şefaatime nail olamaz" buyurmuştur. Buna göre sünnet-i müekkedeleri alışkanlık haline getirerek terketmek doğru değildir ve Hz. peygamber Efendimizin şefaatinden mahrum kalma neticesini doğurur.

Ancak buradaki terkten maksat özürsüz olarak sünnet olan fiili işlememekte ısrar etmektir. Mesela bir kimsenin abdest azalarını bir defa yıkamakla yetinip bunu âdet haline getirmesi böyledir ve bunu yapan günahkar olur (İbn Abidin, a.g.e., I, 70-71). Yoksa alaışkanlık haline getirmeyenlar günahkar olmazlar.

Sünnet-i müekkedeleri yerine getiren kişi ise sevap kazanır (Cürcânî, a.ge., s. 122). Meselâ sabah namazının farzından önce iki rekat, öğle namazının farzından önce dört rekat, sonra iki rekat, akşam namazının farzından sonraki iki rekat ile yatsı namazının farzından sonra kılınan iki rekatlık namazlar sünnet-i müekkede'ye örnektir (el-Mevsılî, el-İhtiyâr, İstanbul 1987, 465; Alaüddin el-Haskefî, ed-Dürrül-Müntekâ (Mecma'ul-enhur kenarında) I,130).

Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s) günde belirtilen bu on iki rekat sünneti kılmaya devam eden kişiye Allah Teala'nın cennette bir köşk bina edeceğini haber vermektedir (Tirmizî, Salât, 189; Nesâî, Kıyâmül-leyl, 66; İbn Mâce, İkâmet, 100). Ayrıca cemaatle namaz kılmakta sünnet-i müekkededir. Özürsüz olarak cemaati terketmeyi Hz. Peygamber'in hoş karşılamadığı nakledilmiştir (el-Mevsılî, a.g.e., I, 57; Damad a.g.e., I,107).

Bunlardan başka Necaset olduğu zannedilen ellerin yıkanması (İbn Abidin, a.g.e., I, 75). Abdest alırken misvak kullanmak (a.g.e., I, 77); yine abdest alırken ağız ve burnu iyice yıkamak (a.g.e., I, 79); Parmakları hilallemek (a.g.e., I, 80); Abdest alırken, abdest azalarını üç defa yıkamak (a.g.e., I, 80); Ezanı yüksekçe bir yerde okumak (a.g.e., I, 257) sünnet-i müekkede'nin örneklerindendir.

SÜNNET-İ GAYR-I MÜEKKEDE

Hz. Peygamber (s.a.s)'in bazen yapıp bazen de terkettiği ameller. Bu gruba giren sünnetleri yerine getirmek sevap kazandırır. Terkeden ise ceza, kınama ve azarlamaya müstahak olmaz (Seyyid Şerif el-Cürcânî, et-Ta'rifât, Beyrut 1403/1983, s. 122; İbn Nüceym, el-Bahru'r-Râik, Kahire 1311, I, 17-1

Yatsı namazı ve ikindi namazlarının ilk sünnetleri sünnet-i gayr-ı müekkede dir. Hz. Peygamber (s.a.s)'in giyinişi, oturup kalkması, taranması ve ayakkabı giymesi vb. hareket ve tavırlarını ifade eden sünnet-i zevaidlerde bu gruba girer (İbn Âbidin, Reddül-Muhtâr, Kahire 1272-1324, I, 321).


http://i450.photobucket.com/albums/qq228/bizim-radyo/pano/03-04-2009-cuma_03.jpg
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
Sakal sünnetse, traşı nasıl haram oluyor peki?

biliyordum bu cevabı alacağımı..peki sünnei terk etmek haram değilse namazların sünnetlerini terk etmek yada onların yerine kazan varsa kaza kılmanın hükmü ne ?

birde bıyık bırakmakta vacipmidir hocam..

birde sakala vacip diyen kaynakları yazarsanız faydalanırız..
 

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
biliyordum bu cevabı alacağımı..peki sünnei terk etmek haram değilse namazların sünnetlerini terk etmek yada onların yerine kazan varsa kaza kılmanın hükmü ne ?

birde bıyık bırakmakta vacipmidir hocam..

birde sakala vacip diyen kaynakları yazarsanız faydalanırız..

4 Mezhep müftüsü Ali Haydar Efendi sakal bırakmanın vacip olduğunu söylemektedir. Hatta çok malumatı olduğundan dolayı Mahmud Efendi'ye korkmadan farz demesini söylemiştir. Çünkü sakal ile alakalı hadisler manen mütevatirdir. Tevatür derecesindeki hadisleri inkarın insanı küfre götürmesinden korkulur.
 

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
biliyordum bu cevabı alacağımı..peki sünnei terk etmek haram değilse namazların sünnetlerini terk etmek yada onların yerine kazan varsa kaza kılmanın hükmü ne ?

birde bıyık bırakmakta vacipmidir hocam..

birde sakala vacip diyen kaynakları yazarsanız faydalanırız..

Sünneti terk etmek haram değilse demişsiniz, ben sakal bırakmanın vacip olmasından, bir tutam kadar uzatılmasının ise sünnet olduğunu söylüyorum...

Müekked ve gayr-i müekked sünnetler vardır. Zorunlu hallerde her iki sünnet de terkedilebilir. Ancak özellikle müekked sünnetleri zorunlu bir hal olmadıkça terketmemek gerekir.

Sünnet-i müekkedeleri terketmek harama yakındır ve Hz. Peygamberin şefaatinden mahrum kalma neticesini doğurur.

Şâfiî mezhebine göre de, üzerinde kaza namazı borcu olan bir insanın, bu namazları kılıp borcundan kurtuluncaya kadar gerek beş vakit namazların sünnetlerini, gerekse diğer nafileleri kılması mekruhtur. Çünkü bir an önce kazaların kılınıp bitirilmesi gerekir.

Mütevatir hadislerde bıyık bırakmak değil, bıyıkları kısaltmak olarak geçer...
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
bakınız sayın cümle mühendisi alimlerin görüşlerinde ihtilaflar olabiliyor ,bunda sanırım hemfikiriz..

bu durumda tasavvufa inana bir yere bağlılığı olan insan mürşidinin yolundan gider o ne derse onu yapar bu sakal konusuda böyyledir,alimlerin bazısı sünnet,bazısı vacip demiş sakala,bunları tek tek buraya koymayalım tekrardan..

mahmut efendi hazretlerinin sohbetler kitabını okudunuzsa orda dikişli fanilaya bile yani hazır atletlere gönlü hoş olmuyor efendi hzretlerinin ve kendisinin elle dikilmiş fanila giydiğini yazıyor ..cübbesiz sarıksız olmayı tasvip etmiyor,çarşaf konusu o keza manto olur diyen birsürü alim vardır, bununla beraber bu durumda olmayan birçok cemaati müslümin vardır ..

yani velhasılı kelam herkez kendi yoluna kendi müridine baksın deriz..diğerine dil uzatmayız..
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Almazlarmı hiç sevap,tabiki alıyorlar zira sakal sünnet..

sünnete uymak için sünnet üzere bırakılan sakalın sevabını Rahman verecektir,lakin gösteriş için bıraktıysaki bizler kalbini bilemeyiz assla sevabı olmaz hatta günahı olur..

sünnetleri yerine getiremeyebiliriz lakin assla küçmsememek ve red etmemek lazım..bu küfürdür..

Bende yillardir sakalliyim sünnet diye biraktim demekki cok sevap aldim.

Benim sakalim 1cm Pegamberimizin sav sakali 10 cm uzundu.

Sevap bakimindan fark edermi?
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
Bende yillardir sakalliyim sünnet diye biraktim demekki cok sevap aldim.

Benim sakalim 1cm Pegamberimizin sav sakali 10 cm uzundu.

Sevap bakimindan fark edermi?

özür dilerim garezinemi yazdınız sordunuz ?

biz size samimiyetle yazmıştık..

sayın maksut ibrahim insanlar birçok sevap alabildiği gibi bir çırpıda tüm sevaplarınıda verebilir-kaybedebilir,sevabım çok diye güvenmeyeceksin,günahım çok diye ümitsiliğede düşmeyeceksin,çabalama -gayret olacak,ne sevabı nede günahı küçük görmek lazım..sakalın sünnet üzere bırakılma konusunu forumdan bulup güncelleyeyim okuyunuz..
 

Cümle Mühendisi

Ordinaryus
Katılım
2 Tem 2006
Mesajlar
4,181
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Konum
İzmir
Web sitesi
muhammedesad.blogcu.com
bakınız sayın cümle mühendisi alimlerin görüşlerinde ihtilaflar olabiliyor ,bunda sanırım hemfikiriz..

bu durumda tasavvufa inana bir yere bağlılığı olan insan mürşidinin yolundan gider o ne derse onu yapar bu sakal konusuda böyyledir,alimlerin bazısı sünnet,bazısı vacip demiş sakala,bunları tek tek buraya koymayalım tekrardan..

mahmut efendi hazretlerinin sohbetler kitabını okudunuzsa orda dikişli fanilaya bile yani hazır atletlere gönlü hoş olmuyor efendi hzretlerinin ve kendisinin elle dikilmiş fanila giydiğini yazıyor ..cübbesiz sarıksız olmayı tasvip etmiyor,çarşaf konusu o keza manto olur diyen birsürü alim vardır, bununla beraber bu durumda olmayan birçok cemaati müslümin vardır ..

yani velhasılı kelam herkez kendi yoluna kendi müridine baksın deriz..diğerine dil uzatmayız..

Evet, alimlerin bazı meselelerde ihtilafı vardır. Ancak sakalı traş etmenin haram olduğu hususunda ihtilaf değil, 4 Mezhep İmamının ittifakı vardır.
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
Evet, alimlerin bazı meselelerde ihtilafı vardır. Ancak sakalı traş etmenin haram olduğu hususunda ihtilaf değil, 4 Mezhep İmamının ittifakı vardır.

ne diyeyim ,haklısın diyorum yeniden..

demekki bunca cemaat lideri önderi,ilmihal yazarları hata etmişler yanlış aktarmışlar..sakala sünnet diyenler hata etmişler..Allah onları affetsin ..

haram işleyenlerin ardından gidenleride mevlam affeyyesin,onları siyasi yada dini lider kabul edenleride..

: )
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Evet, alimlerin bazı meselelerde ihtilafı vardır. Ancak sakalı traş etmenin haram olduğu hususunda ihtilaf değil, 4 Mezhep İmamının ittifakı vardır.
Getirin bakayım bu (Kiminiz ittifak dersiniz kiminiz icma dersiniz.)fetvaları.
kadınlara benzemek niyeti ile sakal kesmek haramdır.Birde sultan emredince ve müslümanların çoğunluğu sakallı iken sakal kesmek haram olur.Fetvasını genellleme yapmak ilmi değil indi bir görüştür.
 

_Nihade_

Gafleti eyLe Heba
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
2,061
Tepkime puanı
581
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ankara
Askeriyede bi görevli eşime yahu şu bıyıklarını kessen daha genç görünürsün demiş.
Eşimde şu cevabı vermiş, bıyığımı kesince çocuklar bana baba demiyor demiş,
Görevli şaşırmış; niye ki,
eşim;Annelerininde bıyığı yok ya karıştırıyorlar demiş...:eek:leyo:
 
Üst