Sakal, âdete ait sünnetlerdendir. Kâfirlerden de sakallı olanlar var idi. Buhari, Müslim, Nesai, Ebu Davud, Tirmizi’nin rivayet ettiği (Sünnet olan on şeyden biri sakal bırakmaktır) hadis-i şerifi sakalın sünnet olduğunu açıkça bildirmektedir. Sakalın bir tutamdan fazlasını kesmek sünnettir. Bir tutamdan kısa bırakmak, sünnete aykırıdır. Sünnet diye bir tutamdan kısa sakal bırakmak bid’attir. Böyle bid’at sakalı, haram işlemekten kurtarmak için, bir tutam uzatmak vaciptir [yani farzdır.] (Redd-ül muhtar)
İmam-ı Birgivi, Muhammed Hadimi ve Abdulgani Nablüsi hazretleri, fitneyi, (Müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları isyana kışkırtmaktır) diye tarif ediyorlar.
Fitneye sebep olmak haramdır. Sakal bırakmak sünnettir. Harama sebep olmak haramdır. Haram işlememek için sünnet elbette terk edilir. Çünkü dinimizin emri böyledir. Vatani vazife için askere giderken bir çok sebep yüzünden saç ve sakal kesme zorunluluğu vardır. Kesmeyen ne olur? Ceza görür, bir zarara uğrar.
Askerde, er, subay veya memur olarak görev yapsa oranın tüzüğüne uymadığı için elbette cezalandırılır. En az işinden ayrılır ki bu da bir zarardır. Yukarıdaki tarifte, zarara uğramanın da fitne olduğu bildiriliyor. Fitneye sebep olmamak için sünneti terk etmek sadece caiz olmakla kalmaz. Vacib, hatta farz olur.
Yahudiler bıyıklarını uzatır, sakallarını iyice kısaltırlar. Siz aksini yaparak onlara muhalefet edin.”( Ahmed, Müsned, V, 264; İbnu Hıbban, Sahih, No: 5476; Beyhaki, Sünen, I, 151; Bezzar, Müsned, No; 2970; Heysemi, ez-Zevaid, 166.)
Eskiden erkeğin yüzünde bıyığın da sakalın da ehemmiyeti büyüktü.Sakal yaşa başa göre bırakılırdı.Sakalı ağarmayan şeyhülislam olamazdı.
İlmiye sınıfına sakal kesmek yasaktı.
Sakalsız yalnızca 2 padişah vardı.Yavuz Sultan Selim han ile Sultan Mehmed Vahidüddin Han.
Şehzadeler padişah olana kadar sakal bırakamazlardı.Tahta geçince son bir sakal traşı olurlar ve bunu merasimle Bab-ı Ali’ye gönderirlerdi.
(Tarihi Hakikatler-1, Çamlıca Basım-Yayın)
Resulü buyuruyor:
"On şey vardır ki, bunlar fıtrattandır: Bıyıkları kısaltmak, sakalı bırakmak, misvak kullanmak, burnuna su çekip sümsürmek, tırnakları kesmek, parmakları yıkamak, koltukları yolmak, kasıkları traş etmek, büyük abdestten sonra taharet almak, ağıza su verip çalklamak." (Muslim, Taharet:361)
"Bıyıkları kısaltın, sakalı uzatın" (Tirmizi, 2764)
"Biz bıyıkları kısaltmak ve sakalı bırakmakla emrolunduk" (Tirmizi, 2765)
"Müşriklere muhalefet edin, bıyıkları kısaltın, sakalı uzatın." (Müslim,259)
Bütün peygamberler sakallı idiler.
Hadis-i şeriftede geçtiği gibi sakal, yaradılış icabı erkeklerde bulunması gereken bir kılıktır.
Hanefi, Mâliki ve Hanbeli mezhebine göre erkeklerin sakal bırakması vaciptir.
Bu üç mezhep imamı hadis-i şeriflerde geçen "veffirû, evfirû, v'afû" yani sakalı bırakın, sakal uzatın emiri vücup ifade ettiği için sakal vaciptir. Sakalı kesmekde haramdır. Yalnız Şafi mezhebine göre sakal sünnettir. Kesilmesi ise mekruhtur.
Sakal bırakmak için hanımdan izin almak gerekmez. Bu insanların uydurdukları bir sözdür. Bunun İslami bir kaynağı yoktur. Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de:
"Peygamber size neyi getirip verdi ise onu alın, size yasakladığı şeyden de sakının" (Haşr Suresi 7)
"Ey iman edenler, ve Resulüne itaat edin, işittiğiniz halde ondan dönmeyin." (EnfalSuresi 20) diye buyurmaktadır.
Farzları, vacipleri, sünnetleri yapmak için herhangi birisinden izin almak gerekmez.
Kaynak:
Büyük Kadın İlmihali, Rauf PEHLİVAN
Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei ve diğer hadis kitaplarında bıyığı kısaltmanın sünnet olduğu beyan edilmektedir. Dört mezhebe göre bıyığı Tamamen kesmek değil kısaltmak sünnettir [1] Şir’at-ül islam isimli kitabda “Bıyıkları kısaltmak sünnet-i râtibe’dendir. Yani müekked sünettir.” denilmiştir.[2] Sahabe’nin bıyıklarını tıraş ettiklerini bildiren bir haber mevcut değildir. Ancak ona yakın derecede kısaltmış oldukları Sahabe’den nakl edilmiştir. Muğıre bin Şu’be[3] diyor ki: “Rasülüllah (sav) bıyıklarımın uzadığını gördü ve misvakın üzerinde kalan kısmını kes” buyurdu. Bıyıkları yanlara doğru uzatmakta beis yoktur. Hz. Ömer (Ra) ve diğerleri bıyıklarını yanlar doğru uzatırlardı. Çünkü onlar ağzı örtmez, yemek bulaşığı onlara takılmaz. Bazı alimler bıyık kesmeyi (tahrimen)[4] mekruh ve bid’at saymışlardır.[5] Bıyıklar üst dudağın üst tarafıyla müsavi olacak şekilde ( yani üst dudağın kırmızı yeri görülecek şekilde ) kısaltılır. Kaş gibi olur. Bıyıkları tıraş etmek varid olamadı. Bazı ulema bunu mekruh ve bid’at gördü [6] Dar- ı harpte düşmana heybetli görünmek için bıyığını uzatmak menduptur[7]
“Sofiler (Dervişler) bıyıkları dibinden kırkmak sünnettir deyu itikad eyleseler (inansalar) şer’an mezburlara (adı geçenlere) nesne lazım olur mu? (bir şey lazım olur mu?) El- cevap: İfrattan içtinap etmek (kaçınmak) lazımdır. Mesnun olan ( sünnet olan) kaş miktarı kalınca almaktır. Ol dahi gazilerden ğayriyadir. Ğazilere uzatmak menduptur. Düşmana heybetli görünmek için.”[8]Hülasa bıyıkları kısaltmak sünnet olup tamamen kesmek tahrimen mekruh ve bid’attir.[9]
--------------------------------------------
[1] Elfıkhualelmezhebilerbea
[2] Şir’at-ül islam tercümesi S. 280
[3] Hudeybiyede bulunmuş Safaki kabilesine mensup bir sahabi olup bir kaç kere Kûfe valiliği yapmıştır.
[4] (tahrimen) ile kayıtladık çünkü İmam-ı Muhammed indinde bid’at tahrimen mekruh demektir. (Dürrülmuhtar- Reddülmuhtar C. 6 S. 337)
[5] İhya-ü ulumid-din C. 1 Sç. 104
[6] Tahtâvi S. 43 Hâniye ve Tahavi’den naklen
[7] Dürer C. 1 S. 323
[8] Ebussuud, Fetâva. Süleymeniye kütüb. Şehit Ali Paşa 1208 verak. 276/B
[9] Bıyık ile ilgili bu hükümler sakalı alan kişi hakkındadır. Hem sakal ve hem de bıyığı kesmenin hükmünün daha ağır olacağı izahtan varestedir.
BEYAZ SAKAL VE HESAP!
Halilü’r-Rahman’ın sakalına ilk ak düştü.
Hazret-i İbrahim (a.s), hayrette. Çünkü, bu diyarda, şimdiye kadar saçı, sakalı ağaran, görülmüş değildir.Soruyor:
— Yâ Rabbî, Halîline bu neden? Cenab-ı Haktan cevap:
(Yâ İbrahim, bu; vakârdır. Vakâr-ı İslâmdır, izzettir, aklın kemalidir, sükûndur. Celâlime yemin ederim ki, benim vahdâniyyetimi ikrar eden, bana ibadet ederek bu vakâra mazhar olan kullarımı, kıyâmet gününde hesaba çekmekten, ben hicap ederim.)
Hazret-i İbrahim yalvarıyor:
“’ım, benim vakârımı ve hilmimi ziyâde eyle”
Ertesi sabah, uykudan kalktığı zaman, ne görse beğenirsiniz? Sakalı; kar topu halini almıştır.
(Hz. İbrahim - Fazilet Neşriyat)
Sadakat forumdan derleme alıntıdır...