alitufan2003
Profesör
"..al sana bİr ayet daha!!!"
diyerek kuran ayetleri hakkında konuşmak hoş değil.mealcileri eleştiriyorsunuz ancak onlardan daha beter bir anlayışsızlık içindesiniz.
Bu ayetlerin hiçbirinin manası sizin anlattığınız mana değildir.
1-) "...al sana bİr ayet daha!!!" tabİrİ hoŞ deĞİl haklisin..
Fakat allah-u teala'nin salat-u selam getİrdİĞİ, alemlere rahmet olarak gÖnderdİĞİ efendİmİze en ufak bİr İmayi kabul edemİyorum. O nedenle Çok hİddetlenerek ve ÜzÜlerek yazdim. Fakat haklisin. O ekledİĞİm kelİmeler uygun kaÇmadi.allah'im affetsİn..
2-) fakat sana da Şu sorum var.bu ayetlerİn hİÇbİrİsİnİn manasi sİzİn anlattiĞiniz gİbİ deĞİl gİbİ bİr İthamda bulundun!! Hepsİnİ aÇiklamani İstİyorum.
bİz efendİmİzİ Çok severİz!!! KurtuluŞu da kuran-i kerİm ve sÜnnet-İ senİyesİnde buluruz!!!
allah-u teâlâ kullarına ona uymayı ve yolundan ayrılmamayı emir buyurdu:
“o peygamber’e uyun ki, doğru yolu bulasınız.” (a’raf: 158)
bu Âyet-i kerime, hazret-i allah ve resulü’ne uyanların doğru yolda olduğunu beyan ederken, ona uymayıp hafife alanların da doğru yolda olmadığını ilan ediyor.
Allah-u teâlâ Âyet-i kerime’sinde peygamber’ine itaati emretmektedir. Allah’ın emri esastır, mahlukun hükmü yoktur.
“peygamber’e itaat edin ki rahmete erdirilesiniz.” (nûr: 56)
allah-u teâlâ ona her defasında itaat edilmesini bizzat emir buyuruyor. Ancak ve ancak bu suretle rahmete eriştireceğine vaad-i sübhanisi var. Buna aykırı hareket edenler bu rahmet-i ilahîden mahrumdurlar. Bu Âyet-i kerime’dir. Bu Âyet-i kerime’yi inkâr eden kâfir olur.
“eğer siz gerçekten müminlerseniz, allah’a ve peygamberine itaat ediniz.” (enfâl: 1)
bu Âyet-i kerimeler mucibince, hazret-i peygamber’e itaat etmeyen ona itaatı hafife alan, dalga geçer gibi sözler sarfeden rahmet-i ilâhi’den mahrum kalmıştır.
Allah-u teâlâ ona itaatı kendisine yapılacak itaatla birlikte emretti. Ona yapılan itaatı kendisine yapılan itaat, ona muvafakatı kendisine muvafakat gibi saydı. İsmini ismiyle birlikte zikretti.
“peygamber’e itaat eden, muhakkak ki allah’a itaat etmiş olur.” (nisâ: 80)
buradan da anlaşılıyor ki, ona itaat etmeyip sünnet-i seniyye’sine riayet etmeyen, hadis-i şerif’lerini hafife alan kimseler gerçek imandan mahrumdurlar. Çünkü ona itaat allah-u teâlâ’ya itaattir.
allah-u teâlâ ona yapılacak itaati kendine yapılacak itaati kendisine itaatin ön şartı olarak kabul ettiği gibi ona duyulacak sevgiyi kendisine duyulan sevginin ön şartı olarak ilan ediyor. Ona sevgi beslemeyenlerin allah'a sevgilerinin olamayacağını beyan ediyor.
Binaenaleyh muhammed aleyhisselâm'ı kabul etmeyen bir kimse kâfirdir. "allah'a inanıyorum." ya da "allah'ı seviyorum." şeklindeki beyanları hükümsüzdür.
"resulüm! Onlara söyle: ‘eğer allah'ı seviyorsanız bana tâbi olunuz ki, allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve merhamet edicidir.'" buyuruluyor. (Âl-i imran: 31)
karanlıklardan aydınlığa çıkmak iman ile mümkündür. İman ise allah-u teâlâ'nın "peygamber"ine tâbi olmakla mümkündür. Zira allah-u teâlâ başka bir yol tayin etmemiştir. Peygamber'ine -sallallahu aleyhi ve sellem- iman etmeyen allah-u teâlâ'ya iman etmemiş demektir. Kâfirdir. Karanlıktadır, necistir.
"İman edip sâlih ameller işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, size allah'ın apaçık âyetlerini okuyan bir peygamber göndermiştir." (talâk: 11)
ona tâbi olup yolunda bulunanlar, allah-u teâlâ'nın zâtî tecellîsine kavuşurlar. İzinde ilerlemekle, bütün mertebelerin üstünde bulunan kulluk makamına ulaşırlar.
"sen olmasaydın felekleri yaratmazdım." buyuruyor. (k. Hafâ)
demek ki o feleklerden değil, felekler onun nûrundan yaratılmış. O sebeb-i mevcudattır, hem de ebul-ervahtır. Aynı zamanda âlemlere rahmettir.
Allah-u teâlâ Âyet-i kerime'sinde:
"biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik." buyuruyor. (enbiyâ: 107)
onun varlığı bütün varlıklara bir rahmettir. Kim bu rahmeti kabul eder, bu nimete şükrederse, dünya saadetine, ahiret selametine erer.
resulullah aleyhisselâm'ı İnciten,
allah-u teâlâ'nın salat ve sena ettiği, nurundan yarattığı efendimizi inkar eden ebedi ziyandadır!!!
Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz allah ve melekleri peygamber muhammed'e çok salât ve senâ ederler." (ahzap: 56)
peygamberine allah-u teâlâ'nın salâtı; onu en yüce makamda yâdetmesi, onu rahmeti ile rızâsı ile tebcil ve tebrik etmesidir.
allah-u teâlâ onu ne kadar çok seviyor ki; ona çok çok salât-ü selâm getiriyor, habib-i ekrem'ine olan sevgisini beşeriyete duyurmuş oluyor. Bunun içindir ki onu hiçbir beşerin anlaması mümkün değildir.
meleklerin salâtı ise; onun için allah'a duâ etmeleri, istiğfarda bulunmalarıdır. İnsanlarınki de öyledir.
Allah-u teâlâ habib-i ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ini çok sevdiği gibi meleklere de sevdiriyor. Bütün melekler ona hürmet ve tâzim gösteriyorlar.
Allah-u teâlâ iman edenlere hitap ederek, kendileri için en büyük rahmet olan peygamber'lerine salât-ü selâm getirmelerini, ona gönülden teslim olmalarını, saygı ve sevgi göstermelerini emir buyuruyor.
"ey inananlar! Siz de ona salât-ü selâm getirin ve tam bir teslimiyetle gönülden teslim olun." (ahzab: 56)
allah-u teâlâ onu ne kadar çok sevdiğini tüm beşeriyetine duyurur ve ona çok çok salât-ü selâm getirirken...
mahlukun lafina bakilmaz nokta!!!