AdigeBatur
Profesör
- Katılım
- 19 Eyl 2006
- Mesajlar
- 1,678
- Tepkime puanı
- 6
- Puanları
- 0
- Yaş
- 43
- Konum
- Ayıntab
- Web sitesi
- www.blogcu.com
-G-
-G-
gabâvet (A.) [ غباوت ] bönlük, dangalaklık, kalınkafalılık.
gabî (A.) [ غبی ] bön, dangalak, kalınkafalı.
gabn (A.) [ غبن ] kazıklama, alışverişte aldatma.
gaddâr (A.) [ غدار ] zalim, acımasız.
gadr (A.) [ غدر ] haksızlık, zulüm.
gaffâr (A.) [ غفار ] bağışlayıcı Tanrı.
gâfil (A.) [ غافل ] habersiz.
gaflet (A.) [ غفلت ] habersizlik, dikkatsizlik, dalgınlık.
gafleten (A.) [ غفلة ] dalgınlıkla.
gafûr (A.) [ غفور ] bağışlayıcı.
gâh (F.) [ 1 [ گاه .kâh. 2.yer ve zaman bildiren kelimeler türetir.
gâhî (F.) [ گاهی ] kimi zaman, bazen, arasıra.
gâhvâre (F.) [ گاهواره ] beşik.
gâib (A.) [ غائب ] bulunmayan, ortada görünmeyen, kayıp.
gâile (A.) [ 1 [ غائله .uğraşı, telaş, meşakkat. 2.savaş.
gâita (A.) [ غائطه ] dışkı.
galat (A.) [ غلط ] yanlış.
galebe (A.) [ 1 [ غلبه .baskın çıkma, ağır basma. 2.kalabalık.
galeyân (A.) [ غليان ] kaynama.
gâlib (A.) [ 1 [ غالب .ağır basan. 2.galip.
gâliba (A.) [ غالبا ] sanırım, belki.
gâlibiyyet (A.) [ غالبيت ] zafer, ağır basma, yenme.
galîz (A.) [ غليظ ] koyu, yoğun, kaba.
galle (A.) [ غله ] tahıl.
gam (A.) [ غم ] keder, üzüntü.
gâm (F.) [ 1 [ گام .adım. 2.ayak.
gâmız (A.) [ غامض ] çapraşık, güç anlaşılır.
gammâz (A.) [ غماز ] ispiyoncu.
gamnâk (A.-F.) [ غمناک ] kederli, üzgün.
gamze (A.) [ 1 غمزه .yanak çukuru. 2.çene çukuru. 3.süzgün bakış.
ganâim (A.) [ غنائم ] ganimetler.
ganem (A.) [ غنم ] koyun.
ganî (A.) [ غنی ] zengin.
ganîmet (A.) [ 1 [ غنيمت .savaşta düşmandan alınan her türlü eşya. 2.bedelsiz
kazanç.
gâr (A.) [ غار ] mağara.
garâbet (A.) [ غرابت ] gariplik.
garâib (A.) [ غرائب ] gariplikler.
garâm (A.) [ غرام ] tutku, aşk.
garaz (A.) [ غرض ] maksat.
garazâlûd (A.-F.) [ غرض آلود ] maksatlı.
garazkâr (A.-F.) [ غرضکار ] garazlı, maksatlı.
garb (A.) [ 1 [ غرب .batı. 2.Batı dünyası.
garben (A.) [ غربا ] batıdan.
garbî (A.) [ غربی ] garbî batı, batı ile ilgili.
garbiyyûn (A.) [ غربيون ] batılılar, Avrupalılar.
gâret (A.) [ غارت ] yağma.
gâretger (A.-F.) [ غارتگر ] yağmacı.
garîb (A.) [ 1 [ غریب .gurbette yaşayan. 2.yabancı. 3.kimsesiz. 4.tuhaf.
garibü’d-diyâr (A.) [ غریب الدیار ] gurbette.
garîk (A.) [ غریق ] boğulmuş.
garîze (A.) [ غریزه ] içgüdü.
garizî (A.) [ غریزی ] içgüdüsel.
gark (A.) [ 1 [ غرق .boğulma, suda boğulma. 2.batırma.
garrâ (A.) [ غرا ] parlak.
gars (A.) [ غرس ] ağaç dikme.
gasb (A.) [ غصب ] el koyma, zorla elinden alma.
gaseyan (A.) [ 1 [ غصيان .kusma. 2.kusmuk.
gâsıb (A.) [ غصيب ] gasp edici.
gasl (A.) [ غسل ] ölü yıkama.
gassâl (A.) [ غسال ] ölü yıkayıcı.
gâşiye (A.) [ 1 [ غاشيه .perde, örtü. 2.zar.
gaşy (A.) [ غشی ] bayılma, kendinden geçme.
gâv (F.) [ 1 [ گاو .inek. 2.öküz.
gavgâ (F.) [ 1 [ غوغا .kavga. 2.savaş.
gavvâs (A.) [ غواص ] dalgıç.
gâyât (A.) [ غایات ] gayeler.
gayb (A.) [ 1 [ غایب .gözle görülmeyen, gizli. 2.kayıp.
gaybûbet (A.) [ غيبوبت ] bulunmama, yokluk.
gâye (A.) [ غایه ] amaç.
gâyet (A.) [ 1 [ غایت .son. 2.çok. 3.son derece.
gayr -i mahsûs [ غير محسوس ] hissedilmeyecek şekilde.
gayr (A.) [ 1 [ غير .başka. 2.yabancı. 2.olmayan, değil.
gayr -i idrakî [ غير ادراکی ] idrak dışı.
gayr -i ihtiyarî [ غير اختياری ] elinde olmadan.
gayr -i kâbil [ غير قابل ] mümkün olmayan, imkansız.
gayr -i kâbil-i fehm [ غير قابل فهم ] anlaşılmaz.
gayr -i kâbil-i izâle [ غير قابل ازاله ] yok edilemez, giderilemez.
gayr -i kâbil-i mukavemet [ غير قابل مقاومت ] karşı konulmaz.
gayr -i kâbil-i tebdil [ غير قابل تبدیل ] değiştirilmez.
gayr -i kâbil-i tefrik [ غير قابل تفریق ] ayırdedilmez.
gayr -i kâbil-i telif [ غير قابل تأليف ] birleştirilemez, uzlaştırılamaz.
gayr -i mahdûd [ غير محدود ] sınırsız.
gayr -i mer’î [ غير مرئی ] görülmez.
gayr -i meşrû [ غير مشروع ] yasal olmayan.
gayr -i muayyen [ غير معين ] belirsiz.
gayr -i muhtemel [ غير محتمل ] ihtimal verilmeyen.
gayr -i muntazam [ غير منتظم ] düzgün olmayan, düzenli olmayan, düzensiz.
gayr -i müslim [ غير مسلم ] müslüman olmayan.
gayrendîş (A.-F.) [ غير اندیش ] başkalarını düşünen.
gayret (A.) [ 1 [ غيرت .çaba. 2.kıskançlık.
gayretkeş (A.-F.) [ 1 [ غيرتکش .gayretli. 2.kıskanç.
gayretmend (A.-F.) [ غيرتمند ] gayretli.
gayriyyet (A.) [ غيریت ] gayrılık.
gayyâ (A.) [ غيا ] cehennemdeki kuyulardan birinin adı.
gayz (A.) [ غيظ ] öfke.
gazâ (A.) [ غزا ] savaş.
gazab (A.) [ غضب ] hiddet, kızgınlık.
gazâl (A.) [ غزال ] ceylan.
gazanfer (A.) [ غضنفر ] arslan.
gazavât (A.) [ غزوات ] savaşlar, harpler.
gazel (A.) [ غزل ] lirik şiir.
gazelhân (A.-F.) [ غزل خوان ] gazel okuyan.
gazeliyyât (A.) [ غزليات ] gazeller.
gazelserâ (A.-F.) [ غزل سرا ] gazel şairi.
gazî (A.) [ غازی ] savaşmış, gaza yapmış.
gazve (A.) [ غزوه ] savaş, din savaşı.
gebr (F.) [ گبر ] ateşperest, ateşe tapan.
gedâ (F.) [ 1 [ گدا .dilenci. 2.yoksul.
geh (F.) [ گه ] kimi zaman, bazı.
gehvâre (F.) [ گهواره ] beşik.
gele (F.) [ گله ] sürü.
-G-
gabâvet (A.) [ غباوت ] bönlük, dangalaklık, kalınkafalılık.
gabî (A.) [ غبی ] bön, dangalak, kalınkafalı.
gabn (A.) [ غبن ] kazıklama, alışverişte aldatma.
gaddâr (A.) [ غدار ] zalim, acımasız.
gadr (A.) [ غدر ] haksızlık, zulüm.
gaffâr (A.) [ غفار ] bağışlayıcı Tanrı.
gâfil (A.) [ غافل ] habersiz.
gaflet (A.) [ غفلت ] habersizlik, dikkatsizlik, dalgınlık.
gafleten (A.) [ غفلة ] dalgınlıkla.
gafûr (A.) [ غفور ] bağışlayıcı.
gâh (F.) [ 1 [ گاه .kâh. 2.yer ve zaman bildiren kelimeler türetir.
gâhî (F.) [ گاهی ] kimi zaman, bazen, arasıra.
gâhvâre (F.) [ گاهواره ] beşik.
gâib (A.) [ غائب ] bulunmayan, ortada görünmeyen, kayıp.
gâile (A.) [ 1 [ غائله .uğraşı, telaş, meşakkat. 2.savaş.
gâita (A.) [ غائطه ] dışkı.
galat (A.) [ غلط ] yanlış.
galebe (A.) [ 1 [ غلبه .baskın çıkma, ağır basma. 2.kalabalık.
galeyân (A.) [ غليان ] kaynama.
gâlib (A.) [ 1 [ غالب .ağır basan. 2.galip.
gâliba (A.) [ غالبا ] sanırım, belki.
gâlibiyyet (A.) [ غالبيت ] zafer, ağır basma, yenme.
galîz (A.) [ غليظ ] koyu, yoğun, kaba.
galle (A.) [ غله ] tahıl.
gam (A.) [ غم ] keder, üzüntü.
gâm (F.) [ 1 [ گام .adım. 2.ayak.
gâmız (A.) [ غامض ] çapraşık, güç anlaşılır.
gammâz (A.) [ غماز ] ispiyoncu.
gamnâk (A.-F.) [ غمناک ] kederli, üzgün.
gamze (A.) [ 1 غمزه .yanak çukuru. 2.çene çukuru. 3.süzgün bakış.
ganâim (A.) [ غنائم ] ganimetler.
ganem (A.) [ غنم ] koyun.
ganî (A.) [ غنی ] zengin.
ganîmet (A.) [ 1 [ غنيمت .savaşta düşmandan alınan her türlü eşya. 2.bedelsiz
kazanç.
gâr (A.) [ غار ] mağara.
garâbet (A.) [ غرابت ] gariplik.
garâib (A.) [ غرائب ] gariplikler.
garâm (A.) [ غرام ] tutku, aşk.
garaz (A.) [ غرض ] maksat.
garazâlûd (A.-F.) [ غرض آلود ] maksatlı.
garazkâr (A.-F.) [ غرضکار ] garazlı, maksatlı.
garb (A.) [ 1 [ غرب .batı. 2.Batı dünyası.
garben (A.) [ غربا ] batıdan.
garbî (A.) [ غربی ] garbî batı, batı ile ilgili.
garbiyyûn (A.) [ غربيون ] batılılar, Avrupalılar.
gâret (A.) [ غارت ] yağma.
gâretger (A.-F.) [ غارتگر ] yağmacı.
garîb (A.) [ 1 [ غریب .gurbette yaşayan. 2.yabancı. 3.kimsesiz. 4.tuhaf.
garibü’d-diyâr (A.) [ غریب الدیار ] gurbette.
garîk (A.) [ غریق ] boğulmuş.
garîze (A.) [ غریزه ] içgüdü.
garizî (A.) [ غریزی ] içgüdüsel.
gark (A.) [ 1 [ غرق .boğulma, suda boğulma. 2.batırma.
garrâ (A.) [ غرا ] parlak.
gars (A.) [ غرس ] ağaç dikme.
gasb (A.) [ غصب ] el koyma, zorla elinden alma.
gaseyan (A.) [ 1 [ غصيان .kusma. 2.kusmuk.
gâsıb (A.) [ غصيب ] gasp edici.
gasl (A.) [ غسل ] ölü yıkama.
gassâl (A.) [ غسال ] ölü yıkayıcı.
gâşiye (A.) [ 1 [ غاشيه .perde, örtü. 2.zar.
gaşy (A.) [ غشی ] bayılma, kendinden geçme.
gâv (F.) [ 1 [ گاو .inek. 2.öküz.
gavgâ (F.) [ 1 [ غوغا .kavga. 2.savaş.
gavvâs (A.) [ غواص ] dalgıç.
gâyât (A.) [ غایات ] gayeler.
gayb (A.) [ 1 [ غایب .gözle görülmeyen, gizli. 2.kayıp.
gaybûbet (A.) [ غيبوبت ] bulunmama, yokluk.
gâye (A.) [ غایه ] amaç.
gâyet (A.) [ 1 [ غایت .son. 2.çok. 3.son derece.
gayr -i mahsûs [ غير محسوس ] hissedilmeyecek şekilde.
gayr (A.) [ 1 [ غير .başka. 2.yabancı. 2.olmayan, değil.
gayr -i idrakî [ غير ادراکی ] idrak dışı.
gayr -i ihtiyarî [ غير اختياری ] elinde olmadan.
gayr -i kâbil [ غير قابل ] mümkün olmayan, imkansız.
gayr -i kâbil-i fehm [ غير قابل فهم ] anlaşılmaz.
gayr -i kâbil-i izâle [ غير قابل ازاله ] yok edilemez, giderilemez.
gayr -i kâbil-i mukavemet [ غير قابل مقاومت ] karşı konulmaz.
gayr -i kâbil-i tebdil [ غير قابل تبدیل ] değiştirilmez.
gayr -i kâbil-i tefrik [ غير قابل تفریق ] ayırdedilmez.
gayr -i kâbil-i telif [ غير قابل تأليف ] birleştirilemez, uzlaştırılamaz.
gayr -i mahdûd [ غير محدود ] sınırsız.
gayr -i mer’î [ غير مرئی ] görülmez.
gayr -i meşrû [ غير مشروع ] yasal olmayan.
gayr -i muayyen [ غير معين ] belirsiz.
gayr -i muhtemel [ غير محتمل ] ihtimal verilmeyen.
gayr -i muntazam [ غير منتظم ] düzgün olmayan, düzenli olmayan, düzensiz.
gayr -i müslim [ غير مسلم ] müslüman olmayan.
gayrendîş (A.-F.) [ غير اندیش ] başkalarını düşünen.
gayret (A.) [ 1 [ غيرت .çaba. 2.kıskançlık.
gayretkeş (A.-F.) [ 1 [ غيرتکش .gayretli. 2.kıskanç.
gayretmend (A.-F.) [ غيرتمند ] gayretli.
gayriyyet (A.) [ غيریت ] gayrılık.
gayyâ (A.) [ غيا ] cehennemdeki kuyulardan birinin adı.
gayz (A.) [ غيظ ] öfke.
gazâ (A.) [ غزا ] savaş.
gazab (A.) [ غضب ] hiddet, kızgınlık.
gazâl (A.) [ غزال ] ceylan.
gazanfer (A.) [ غضنفر ] arslan.
gazavât (A.) [ غزوات ] savaşlar, harpler.
gazel (A.) [ غزل ] lirik şiir.
gazelhân (A.-F.) [ غزل خوان ] gazel okuyan.
gazeliyyât (A.) [ غزليات ] gazeller.
gazelserâ (A.-F.) [ غزل سرا ] gazel şairi.
gazî (A.) [ غازی ] savaşmış, gaza yapmış.
gazve (A.) [ غزوه ] savaş, din savaşı.
gebr (F.) [ گبر ] ateşperest, ateşe tapan.
gedâ (F.) [ 1 [ گدا .dilenci. 2.yoksul.
geh (F.) [ گه ] kimi zaman, bazı.
gehvâre (F.) [ گهواره ] beşik.
gele (F.) [ گله ] sürü.