Silivri davaları, Fetö, birkaç popüler hocanın tutuklanması ve şimdi Adnan Oktar'ın üstüne çöküldü! Bu hassas süreçte herkes kendince yorumlar yapıyor.
Birkaç örnek:
Mezhepsiz tarikat düşmanı tipler: Erdoğan bu şirk yuvalarının hepisini kurutuyor, dolayısıyla bizden biri! diyor
Tarikat ehli arkadaşlar: Erdoğan sadece içimizdeki hainleri temizliyor, bizden biri! diyor
Ulusalcı kemalistler: Erdoğan şu sıra ilticayla mücadele ediyor, sonra icabına bakarız! diyor
Siyasal İslamcılar: Erbakan, Erdoğan'ı özel yetiştirdi, bu bir danışıklı döğüş! diyor
diiyor, diyor da diyor!!!
...
Şimdi geriye dönüp geçmişe bir bakalım, ne olmuş, ne oluyor, ne olacak? Sonra da genel manzaranın değerlendirmesini yapalım.
Ne demişti Hüseyin Kıvrıkoğlu, hatırlayın? 28 Şubat 1000 yıl sürecek! Bu öyle altı boş bir laf değil arkadaşlar. Bunu, bu projeyi bilen birisi söylüyor! Sonradan ''ya zafer sarhoşluğuyla söylenmiş bir laf'' falan dendi geçiştirildi.
...
28 Şubat -bir kenara yazın bunu- koca bir toplumu dönüştürme projesidir. Öyle sanıldığı gibi darbe falan değildir. 28 Şubat darbesi diye literatüre giren darbe bu yol haritasının ilk etabıydı. Ayrıca siz ne sanıyorsunuz, bu herif neye dayanarak ''1000 yıl sürecek'' diyebiliyor? Evet, ortada bir yol haritası var, ve bu yol haritasının ilk etabı Erbakan hükümetini devirmekti.
Sadece merak ettim! Neden 15 Temmuz'da ısrarla ''Demokrasiyi kurtardık'' vurgusu yapılıyor? Bunu hiç düşündünüz mü?
Neyse lafı uzatmaya gerek yok, zaten kimse okumuyor..!
Uzun lafın kısası:
Galiba biz Ilımlı İslâm projesinin tam göbeğindeyiz, ve bunu ruhumuz bile duymuyor. Veya bal gibi farkındayız da işimize gelmiyor.
Peki, ya Fetö? Unutmayın, her devrim önce kendi çocuklarını yer!
Bu noktada şu soru akla gelebilir: O halde Türkiye neden sınıf atlıyor? Cevap: Her proje niceliksel yok oluşa dayanmak zorunda değil. Niteliksel de yok edebilirler. Örnek; Çin'de büyüyor ama ruhen yok ola ola büyüyor!
DostunDostu