Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri

aHuZaR

Can kayıp can firarda
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
6,438
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Konum
Gönülistan
Sevdalın şu dağı del dese,koşar,delersin!
İş Allah’a geldi mi, gücün yok, sendelersin!
N.F:kisakürek
.•´¯`•.¸¸.•´¯`((((Bir tebessüm et ))))¸.•´¯`•.¸¸.•.•´¯
•´¯`•.¸¸.•´(((( Bir Tesekkür et ))))¸.•´¯`•.¸¸.•.•´¯`•.¸
•´¯`•.¸¸.•´¯ (((( Bin sadaka olsun ))))¸.•´¯`•.¸¸.•.•´¯`•.¸
•´¯`•.¸¸.•´¯ (((( ALLAH razi olsun ))))¸.•´¯`•.¸¸.•.•´¯`•.¸
 

POYRAZ_38

Paylaşımcı
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
132
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
Kayseri
AHUZAR: senin imzanda çok güzel.üstad Akif'in dörtlüğü.bu aralar bu dörtlüğü çok kullanıyorum...çok da seviyorum...

saadet ve selametle...
 

mirya

Asistan
Katılım
31 Ara 2006
Mesajlar
314
Tepkime puanı
3
Puanları
0
canımı bağrında barındıran şehir ...
 
Katılım
22 Tem 2006
Mesajlar
930
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
29
Konum
Diyar-ı Mevlana
Web sitesi
www.doanforum.tr.cx
Zindandan Mehmede Mektup

"Ruhumun Zindanından Anneme" adlı şiir yazı işte neyse ondan esinlenerek aklıma geldiği için yazma gereği duydum nedense buyrun::

ZİNDANDAN MEHMEDE MEKTUP
Zindanda iki hece.Mehmed'im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam,boynunda yafta...

Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mi?..Belki ..Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...

Git ve gel... Yüz adım...Bin yıllık konak
Ne ayak dayanır buna ,ne tırnak!

Bir alem ki, gökler boru içinde.
Akıl almazların zoru içinde
Üstüste sorular soru içinde.

Düşün mü,konuş mu, sus mu ,unut mu?
Buradan insan mı çıkar,tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı,asıldı
Kaydını düştüler,mühür basıldı.
Geçti gitti,birkaç günlük fasıldı

Ondan kalan,boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

Müdür bey dert dinler,bugün"maruzat"!
Çatık kaş...Hükumet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş kim eder azat?

Anlamaz;yazısız,pulsuz,dilekçem...
Anlamaz!ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi,bir yırtıcı zil
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekun içinde yazıl ve çizil!

Insanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik,mintanlarla et.

Somurtuş gibi bıçak,nara gibi tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccademin yönünde şefkat

Beni kimsecikler okşamaz madem
Öp beni alnımdan,sen öp seccadem!

Çaycı getir ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim,senelik paydan!
Zindanda dakika farksız aydan

Karıştır çayını zaman erisin
Kopuk kopuk,duman duman erisin!

Peykeler,duvara mihli peykeler
Duvarda,başlardan yağlı lekeler
Gömülmüş duvara,bas bas gölgeler...

Duvar,katil duvar yolumu biçtin
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin

Sukut...Kıvrım kıvrım uzaklık uzar
Tek nokta seçemez dünyada nazar
Yerinde mi acep,ölü ve mezar?

Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz?
Güneşe göç varda ,kalan biz miyiz?

Ses demir,su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir.
Ne gelir ki elden,kader bu,emir...

Garip pencerecik,küçük daracık;
Dünyaya kapalı,Allah'a açık

Dua,dua eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış
Gözyaşı bir tarla,hep yoncalanmış

Bir soluk,bir tütsü,bir uçan buğu
İplik ki incecik,örer boşluğu

Ana rahmi zahir ,şu bizim koğuş
Karanlığında nur,yeniden doğuş....
Sesler duymaktayım;Davran ve boğuş!

Sen bir devsin,yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa,dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im,sevinin ,başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin,eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın elbet bizim,elbet bizimdir!
Gün doğmuş ,gün batmış ,ebed bizimdir

NECİP FAZIL KISAKÜREK
 

hakikat

Asistan
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
428
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Web sitesi
www.hakikatweb.com
N.F.K Sakarya

NECİP FAZIL KISAKÜREK

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir:
Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat:
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne?
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine:

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabb'im isterse, sular büklüm büklüm burulur.
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah, eyvah, Sakarya'm, sana mı düştü bu yük?
Bu dâvâ hor, bu dâvâ öksüz, bu dâvâ büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan:
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu?
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna?
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya.
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su:
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek:
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya, saf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz:
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya:
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!
 

emmargah

Profesör
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
3,348
Tepkime puanı
6
Puanları
0
üstadın dilinden sakarya dinlemek de ayrı oluyor;)

eyvallah kardeş...
 

POYRAZ_38

Paylaşımcı
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
132
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
Kayseri
YAR O ki

YÂR O Kİ...

Falan, dağın ardında;
Seslen, seslen, işitmez
Filân, toprak altında;
Gözyaşları diriltmez

Neye vardın, vardın da?
Ufuk varmakla bitmez.
Bir şey göster kadında,
Tılsımını eskitmez!

Yâr o ki, hep yâdında;
Ekslimez ve eskiltmez.
Murâdı murâdında,
Seni bırakıp gitmez.
 

mirya

Asistan
Katılım
31 Ara 2006
Mesajlar
314
Tepkime puanı
3
Puanları
0
paylaşımınız için tşk...
 

nevrah

Profesör
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
907
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Geçilmez



Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;
E
şten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez.
İçeride bir has oda, yeri samur döşeli;
Bu odadan gelsin diye ça
ğrılmadan geçilmez.
Eti zehir, ya
ğı zehir, balı zehir dünyada,
Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez.
Varlık niçin, yokluk nasıl, ya
şamak ne, topyekun?
Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez.
Kayalık bo
ğazlarda yön arayan bir gemi;
Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez.
Ne okudun, ne ö
ğrendin, ne bildinse berhava;
Yer çökmeden, gök iki
şak yarılmadan geçilmez.
Geçitlerin, kilitlerin yalnız O'nda
şifresi;
İşte, işte o eteğe sarılmadan geçilmez!



1983




 

Nur Cennet

Profesör
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
2,046
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
31
Konum
|...Kırlar...|
Necip Fazıl'ın sevdiğim şiirlerinden bir tane;;)

Anneme Mektup


Ben bu gurbet ile düştüm düşeli,
Her gün biraz daha süzülmekteyim.
Her gece, içinde mermer döşeli,
Bir soguk yatakta büzülmekteyim.
Böylece bir lâhza kaldıgım zaman,
Geceyi koynuma aldıgım zaman,
Gözlerim kapanıp daldığım zaman,
Yeniden yollara düzülmekteyim.
Son günüm yaklaştı görünesiye,
Kalmadı bir adım yol ileriye;
Yüzünü görmeden ölürsem diye,
Üzülmekteyim ben, üzülmekteyim.


Necip Fazıl Kısakürek​
 

POYRAZ_38

Paylaşımcı
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
132
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
Kayseri
MANSUR

Mercan mercan, uçuk dudağında kan,
İnci inci, soluk şakağında ter.
Ne baş yedi, ne kan içti bu meydan!
Bu meydan âşıktan canını ister.

Tatlıydı akrebin sana kıskacı,
Acıya acıda buldun ilâcı;
Diyordun, geldikçe üstüste acı:
Bir azap isterim bundan da beter.

Sana taş attılar, sen gülümsedin,
Dervişin bir çiçek attı, inledin,
Bağrımı delmeye taş yetmez, dedin,
Halden anlayanın bir gülü yeter..
1930
 

POYRAZ_38

Paylaşımcı
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
132
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
Kayseri
ZEHİR*

Çocukken haftalar bana asırdı;
Derken saat oldu, derken saniye...
İlk düşünce, beni yokluk ısırdı:
Sonum yokluk olsa bu varlık niye?

Yokluk, sen de yoksun, bir var bir yoksun!
İnsanoğlu kendi varından yoksun...
Gelsin beni yokluk akrebi soksun!
Bir zehir ki, hayat özü fâniye...
Mayıs 1983
* Son Şiiri
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
N.F.K.'ya ait beğendiğim bir beyitini de bendeniz ekliyorum.

YETER ALLAHTAN KORKMAK EĞER GAYE İLİMSE
VE CAHİL KALMAK İÇİN YETER GÜVENMEK NEFSE
 

nevrah

Profesör
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
907
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Dua



Bende siklet, sende letafet…
Allah’ım affet!


Lâtiften af bekler kesafet…
Allah’ım affet!


Etten ve kemikten kıyafet…
Allah’ım affet!


Şanındır fakire ziyafet…
Allah’ım affet!


Âcize imdadın şerafet
Allah’ım affet!


Sen mutlatsın, bense izafet!
Allah’ım affet!


Ey kudret, ey rahmet, ey re’fet!
Allah’ım affet!




1982


 

hakikat

Asistan
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
428
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Web sitesi
www.hakikatweb.com
Dönemeç

Dönemeç

Bir gündü, hava ılık
Ve cadde kalabalık

Bir kadın sapıverdi önümden dönemece;
Yalnız bir endam gördüm , arkasından, ipince.
Ve görmeden sevdiğim, işte bu kadın dedim,
Çarpıldım sendeledim.

Bir gündü mevsim bayat
Ve esmekte hayat.....
Dönemeçten bir tabut çıktı ve üç beş adam;
Yalnız bir ahenk sezdim, çerçevede bir endam.
Ve tabutta , incecik, o kadın var, anladım;
Bir köşede ağladım.....

Necip Fazıl Kısakürek
 
Üst