ne kadar kapalıyız ne kadar açığız karşı görüşlere

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
senin konuşma seviyende çok düşük

ömerusta'ya mealini de verdiğim hadis-i şerifin arapçasını latince yazamıyor.Anladım ki herhalde Kur'an okumasını bilmezdir.Eğer o Kur'an okumasını bilseydi o arapça hadisin latince yazılışını buraya "şıp" tiye yazardı.Şimdi kalkmış, kendisini aşan tehlikeli konuları burada paylaşmaya birde bize soru sormaya kalkışıyor.Buhari'den tırpanladıkları hadisleri bir de uydurarak lanse eden kafirlerin yorumlarının etkisi altında kalmış ki Allah muhafaza buyursun, hiçbir ilmi bilgisi olmadığı halde gelip burada bu konuları işlemesi onun cehaletini göstermektedir.Bu gibi konulara vakıf olmuş olsak da bunlar başka telden konuşup vereceğimiz bilgilere muhalefet edecekleri için bir şey yazmak da istemiyorum.

Hadis münkirleri yetmezmiş gibi şimdi de sıra ayetlerle oynamaya getirdiler ki, bunlar kanaatimce ya münafık ve müsteşrik olmuşlar veya ne yaptıklarını, neye ve kime hizmet ettiklerinin idrakinde değillerdir.Bunlar üstelik akıllarını şeytana kiraya vermişler, tıpkı müşrikler gibi düşünmeye başladılar.Eğer bunlar bu akılla ve bu fikirlerle yaşayıp, tevbe etmeden o şekilde ölürlerse aşağıda ki ayetlere muhatap olurlar:

HACC SURESİ-8 - İnsanlardan kimi de vardır ki ne bir bilgiye, ne bir delile, ne de aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışır.

9 - Allah yolundan şaşırtmak (saptırmak) için büyüklük taslayarak tartışır. Dünyada ona bir rezillik vardır. Kıyamet gününde ise ona cehennem azabını tattıracağız


10 - Ona "Bunlar, senin ellerinle kazandığın günahlar sebebiyledir" denir. Şüphesiz Allah kullarına zulmeden değildir.

Ömerusta kusuruma bakmasın ama anladığım kadarıyla Türkçe telâfuzu bile yazamıyor ki ona ben ne diyeyim şimdi?

Onun kelime dağarcığına ihtiyacı var.Önce oradan Türkçe yazmasını öğrensin sonra bize soru sorsun..

HEM DE ONA İMLASINI KOYMADAN BİR CÜMLE YAZDIRSAM HEMEN POÇALAYIP DURUR.İSTİYORSA YAZAYIM CEVAPLANDIRSIN.


 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
TÜRKÇE YAZMASINDA BİLE KUSURU OLAN BU ADAMIN BENİM KARŞIMA ÇIKIP DA KENDİSİNİ AŞAN MEVZUATTA LAF ETMEYE HAKKI YOKTUR.ÖNCE TÜRKÇE'SİNİ DÜZELTSİN SONRA BEN ONA CEVAP VERİRİM...

BEN ONA KARŞI ASLA KİBRİYÂT DA GÖSTERMİYORUM.ZİRA ÖNCE O HİÇ TEFSİR OKUMUŞ MUDUR DİYE ONA SORMAK İSTERİM.OKUMUŞSA HANGİ TEFSİRİ OKUMUŞTUR?

Kişinin ilmi bilgisi olup olmadığı, yazdıkları cümlede ki telâfuzlardan belli olmaktadır.
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
sen şimdi kadınlar hamamındaki kadınlar gibi lakırtı edip benimi eleştireceksin yoksa yukardaki hadisler yalan mı doğrumu onu mu söyleyeceksin
şimdi mevzu ben değilim ilmimde yok tüekcemde yok arapcamda yok ilmimde yok say o ataistler bir şeyler yazmış sende ilim tellalısın ya öt bakalım da görelim cevap verin cevap geviş getirmeyin cevap verinsene
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
sen şimdi kadınlar hamamındaki kadınlar gibi lakırtı edip benimi eleştireceksin yoksa yukardaki hadisler yalan mı doğrumu onu mu söyleyeceksin
şimdi mevzu ben değilim ilmimde yok tüekcemde yok arapcamda yok ilmimde yok say o ataistler bir şeyler yazmış sende ilim tellalısın ya öt bakalım da görelim cevap verin cevap geviş getirmeyin cevap verinsene

Biraz absürt konuşmasan iyi olur.Biz sokak çocukları gibi değiliz.İlmi mevzularda böyle konuşmalar kahvehane sohbetlerine dönüşür.

Bak, yine benim dediğime geldin.Sen gittiğin o kafirlerin sitesini rastgele mi buldun yoksa bilerek mi bu mevzuya girdin?
Bir paylaşım yaparken önce kendini aşıp aşmadığını kontrol edecektin, ama sen bunu düşünemedin...

Anladım ki sen o kafirlerin beyanatları senin aklını karıştırmış.Şimdi sen burada yaşı küçük üyeleri hesaba katmadın, direkt paylaşımlara geçtin.Her soruyu cevaplandırsam ikna olabilecek misin?Bak senin gibi olanlar hakkında Mevlamız ne buyuruyor.Sen bu ayetlerin ne demek istediğini ah keşke bir bilseydin.

ENÂM SURESİ-68.Âyetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur!. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler topluluğu ile oturma!.

69-Allah'tan korkup kötülüklerden sakınanlar üzerinde onların hesabından bir şey yoktur; fakat bir hatırlatmadır, olur ki sakınırlar.

70.Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felâkete dûçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.






 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
anlaşıldı sizler sorulan soruya cevap vere bilecek seviyede değilsiniz gölge etmeyin bari
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Ömerusta!. Şu ayetlerle sana gerçekleri anlatmaya çalışacağım...
Hicr-9: “Şüphesiz o zikri (Kuran’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz…”


Bu ayet kesinlikle doğrudur.Zira Allah, Kur'an'ı korumasaydı tıpkı diğer tevrat ve incil gibi birçok muharref olup parçalara ayrıldıktan sonra birbirini tutmayan kitaplar haline gelirdi.Sen de ki Kur'an'ın bir benzerisi dünyanın öbür ucunda ki bir müslümanda da var.Hiçbir harf ve noktalama işaretinde eksilme veya artırma diye bir şey olmamıştır.Eğer öyle olsaydı Kur'an'dan biz de şüphe ederdik..Allah buna karşılık Kur'an'ın bir benzerinin gelmeyeceği hakkında bak ne diyor:

İSRA SURESİ-88.قُل لَّئِنِ اجْتَمَعَتِ الإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى أَن يَأْتُواْ بِمِثْلِ هَذَا الْقُرْآنِ لاَ يَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهِيرًا

Meali:
De ki: Bu Kur'ân'ın benzerini getirmek için bütün insanlar ve cinler toplanıp da birbirine yardımcı olsalar, yine de onun benzerini getiremezler.

İngilterenin eski başkanlarından William Ewart Gladstone’un (ö. 1898) Lordlar Kamarasında pervâsızca sarf ettiği şu sözü, Batı dünyasının İslâma ve Müslümanlara bakış açısını anlamak bakımından ibretli bir misaldir: “Kur’an, Müslümanların elinde oldukça, onlara kesin olarak galip gelmemiz imkânsızdır. Ya bu Kur’an’ı Müslümanların elinden almalıyız, ya da onları Kur’an’dan soğutmalıyız!” İslâm'a ve Osmanlı'ya düşmanlığıyla bilinen İngiliz politikacı Gladstone, Müslümanları haçlı seferleriyle asırlardır mağlup edememelerinin sebebini çok iyi tespit etmiş ve Lordlar Kamarası'nda kürsüye çıkıp, sözü hiç uzatmadan: "Efendiler! Müslümanları Allah'ın Kitabı dedikleri şu Kur'an'dan koparamazsak onları hiçbir zaman asla mağlup edemeyiz" diyerek, Müslümanlara birlik ve dirlik veren şeyin Kur'an'a tâbi olmaları olduğuna dikkat çekiyordu. Evet, Müslümanlar Allah'ın Kitabına uydukları sürece asla yenilmezler; çünkü onlar, Allah'ın dinine yardım ederlerse Allah da mutlaka onlara zafer vererek yardım eder.


 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Gladstone'un bu sözü Hristiyan âleminde ciddi şekilde yankı buldu, önemsendi ve o günden bu zamana kadar bütün çalışmalarını; Müslümanların Kur'an'ı doğru şekilde anlamalarına ve Kur'an'a göre bir hayat yaşamalarına mani olmak maksadıyla evrensel bir politika üzerine yoğunlaştırdılar. Bu tespitlerinin zehirli meyvesini de kısa süre içinde toplamaya başladılar; neticede de günümüze kadar bu gerçeği fark etmiş olmanın kendilerince bir rahatlığını yaşıyorlar. Çünkü Müslüman olduğunu söyleyenlerin çoğu, Kur'an'ı hayat kitabı olarak görmek yerine işlemeli bezlerin içine hapsederek, çocuklarının ellerinin ulaşamayacağı duvarların en üst köşelerine koydular. Kasalara, vitrinlere ve müzelere kaldırdılar.

Kur'an'ı güzel sesle okumayı maharet sayarken anlamını ihmal ettiler. Hafızlar yetiştirdiler ama Kur'an ilimlerini öğrenmiş alimler yetiştirmediler. Kur'an'ı hastalara ve kabirdekilere okudular ama dirilere okumadılar. Kur'an'ı rukye kitabı, ilmihal kitabı, ilim, bilim ve sanat kitabı kabul ettiler ama Allah'ın dünyaya uzattığı kurtuluş ipi olduğunu görmediler. Kur'an'ın, insanları en doğru yola ileteceğini unuttular. Kur'an'ı anlamak için gerekli olan Arapça dili, dedelerinin kullandığı daha doğrusu anadilleri olduğu halde ne tuhaftır ki anadillerinden dahi vazgeçtiler. Bir Yahudi ve bir Hristiyan kendi muharref kitaplarına ve mukaddesatlarına hiçbir zaman sırt çevirmemiş olmalarına rağmen, 'Müslümanım' diyenler, İslâm'la bağlarını koparmayı medeniyet sandılar! Tarih boyunca ne Yahudi ne de Hristiyan bâtıl dinlerine sadakat gösterdikleri için galip geldiler. Bu durum insanlık tarihi boyunca sadece Müslümanlara nasip olan ve olacak olan İlâhî müjde ve Rabbanî bir vaad iken, yeni nesiller nasıl bir hayrın varisleri olduğunu idrak edemediler. Batı ve bâtıldan gelen insî ve cinnî şeytanların vesvese ve propagandalarını "kurtuluş reçetesi" sandılar!


Bu gerçeklerin yanında bir nokta çok önemlidir. En azından aklıselim insanlar açısından... Eski İngiliz başbakanlarından ve politikacılarından Gladstone'un tarihe geçen o konuşması, İslâm'ın "hak din", Kur'ân'ın "İlâhî kitap" ve Müslümanların da dosdoğru yol üzerinde olduklarının en açık bir itirafıdır! Zira; "Müslümanlar, Kur'an'a uydukları sürece onları asla mağlup edemeyiz" sözünün anlamı, "destekçileri Allah olan bir topluluğu yenmek imkânsızdır" demektir! Allah da ancak razı olduğu mü'min kullarına yardım eder.


Bu gerçeği asırlar sonra fark edip de, Müslümanları, Allah'ın Kitabından uzaklaştırarak şeytanın davasına hizmet etmek yerine akıllı insanların o Kur'an'a iman ederek İslâm'la şereflenmeleri beklenirdi. Ama bâtıl ehlinin gözünü taassup kör etmekte, kulaklarını sağır etmekte, akıllarını kullanamaz hale getirmekte ve bir gerçeği görseler dahi o gerçeği ifade ediş tarzları, yorum ve kıyasları kendilerine fayda değil, zarar verecek şekilde olmaktadır. Oysa -gayrimüslim dahi olsalar- sağlıklı insan aklının kıyası şöyle olmalıydı: Müslümanlar, Kur'an'a uyuyorlar ve tarih boyunca her koşulda bize devamlı galip geliyorlar. Araştırınca Kur'an ve Sünnet'e uymaları dışında savaş meydanlarında bizden farklı bir tedbirleri gözükmüyor. O halde onların bu zaferlerinin ardında o Kitabın rolü bulunmaktadır. O Kitap, böyle muazzam hayırlara vesile oluyorsa, bizim de o nimetten mahrum kalmamamız gerekir. Biz de içinde hayır ve bereketler bulunan Allah'ın Kitabına teslim olalım ve sadece Allah'a kulluğa yönelelim...


Ehl-i küfrün bu sonuca ulaşması gerekirken, onlar ters ve tutarsız mantık yürüttüler. "Ben yiyemiyorsam onlar da yemesinler" tarzında!.. Ve sonuçta şu kararı veriyorlardı: "Bu Mübarek Kitaba biz iman etmeyelim ama onların da iman etmelerini engelleyelim, inançlarını bozalım ve onların arkasındaki Allah desteğini ortadan kaldırıp eşit şartlarda onlarla savaşalım, mücadele edelim..." Ne kadar fâsid bir kıyas ve ne kadar zararlı bir düşünce! Demek ki akıl kendi başına insanları doğru yola iletmemektedir. İnsanları dosdoğru yola ileten vahiydir. Vahiysiz yol alan nefsi istikametinde gider. Kur'an ve Sünnet ile yol alan ise Allah'ın gözetim ve yardımı altında ilerler.
Son bir noktaya daha temas etmeden bitirmek olmaz. O da, İngilizler, bu projeleriyle Osmanlı'yı yıktıkları gibi, Osmanlı'nın torunlarını da Batı'cı gençlik haline getirdiler. Peki, Gladstone'un bu sözü, ecdadı mücahid ve mübarek mü'minler olan yeni nesillerin, "demek ki dedelerimiz, bu Kur'an'la muzaffer oluyorlardı; ne zaman ki Kur'an'la bizim bir alakamız kalmamış biz ne hallere düşmüşüz" diye düşünmeleri gerekmez mi? Bu gerçeği görmelerine, Gladstone'un sözü yeterli değil mi? Gladstone'un, tarihin karanlık sayfalarına kaydedilen o korkunç sözlerine, gayrimüslimler yüz asırdan fazla bir süredir titizlikle riâyet ediyorlar da, o söz, 'Müslüman' olduğunu söyleyen ya da dedeleri, Avrupanın göbeğinde Allah yolunda at koşturmuş olan nesillerin torunları için hiçbir şey ifade etmiyor mu?
Rabbimiz Sübhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:


"Gerçekten bu Kur'an, en doğru olan yola iletir; sâlih amellerde bulunan mü'minlere kendileri için muhakkak büyük bir mükâfat olduğunu da müjdeler."
(İsrâ: 9)
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
ömerusta sen galiba Allah resulü ve Kur'an'dan şüphe eder olmuş gibisin.O kafirlerin felsefesiyle İslam'dan şüphe mi etmeye başladın yoksa?!...
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
ömerusta şu yazımı hele bir oku ve ona göre düşün!Dikkat et İslam'a hem içeriden hemde dışarıdan saldırıyorlar.Sinsi İslam düşmanlar çoktur.Sen imanını kurtarmaya bak!"Acabalarla" cennete gidemezsin!

Senin küfre girmeni asla arzu etmem.Ahiretini mahf etmemeye gayret et!.O kafirlerin Kur'an hakkında verdikleri yalan yanlışlara sakın aldanma!.Onlar kendi tercüme ettirdikklerini çarptırıyorlar, hepsi bu!..

Allah'ın Kitâbı ve Rasûlünün Sünneti olmadan İslâm dininin esaslarını nasıl öğrenilebiliriz ki?..


Yüce Allah'ın Kitâbı, Allah Rasûlünün ve kendi dilleriyle Kur'an'ın nâzil olduğu Ashâb-ı Kirâm'ın tefsir ettiği şekilden başka türlü bir tefsir şekli nasıl mümkün olabilir? Sahâbîler, Kur'an'ı, günümüzde çocukların öğrendiği şekilde öğrenmiyorlardı. Onlar Kur'an'ı ihtivâ ettiği anlamlarıyla birlikte öğreniyorlar, anlayamadıkları şeyleri Allah'ın Rasûlüne soruyorlar ve anlayıp öğrendikleri şeylerle hemen amel ediyorlardı. Sahabe, Kur'an ve Hadislerde anlayamadıkları yerlerde "bana göre" diyerek kendi mücerred görüşlerine ve hevâlarından kaynaklanan vehimlerine dayanarak Allah ve Rasûlüne iftira etmiyorlardı.

Nasslar üzerinde bilgisizce dillerini, fiillerini ya da kalemlerini oynatmak asla onların vasıfları değildi. Onlar, zanna, vehme, hevâ ve heveslerine uymaktan tüm varlıklarıyla sakınmaktaydılar. Onlar bizlere sadece Kur'an'ın nazmını nakletmekle yetinmediler. Kur'an'ın nazmının yanında manasını da bize naklettiler. Sahabîler, akıl ve mantık oyunlarıyla oynayarak ve oyalanarak ömür tüketmediler. Onların döneminde felsefe ile kendileri başka vadilerde idiler. Onlar, Kur'an ve Sünnet vadisinin saâdetli cemaati idi. Onlar, İslâm adına öncelikle şunları kalplerine nakşettiler: İşittik ve itaat ettik, Allah ve Rasûlü en iyi bilir...

Rasûlullah'tan işittikleri karşısında "biraz düşünelim" demediler, itiraz etmediler, akıllarını öne alıp nakilleri tartışmadılar, hevâlarına uymayanları fâsid te'vîller ile iptal edip inkâr yoluna sapmadılar; Bazen akıllarının kavrayamadığı şeyler de oldu ama bunun nedeninin kendi akıllarındaki, kavrayışlarındaki ve ilimlerindeki bir zaaftan kaynaklandığını anlayacak bir olgunluğa sahip idiler.

Çünkü onlar biliyorlardı ki, gayb konularını da akıl ihata edemiyor, müteşâbih konular da böyle hatta kul, Allah'ı biliyor ama bilgisiyle O'nu kuşatamıyor... İşte bütün bunlardan dolayı onlar, her durumda: "Allah ve Rasûlüne itaat ettik" dediler.

Çünkü Allah ve Rasûlünün her hususta en iyi bilen olduğunu, itikâd olarak önceden kalplerine yerleştirmişlerdi. Bu nedenle ayrıca kalplerini mesken tutacak olan şek ve şüphelerle mücadele etmek durumunda kalmıyorlardı. Daha doğrusu kendi öz benlikleriyle çatışmadan huzur, esenlik, selâmet, birlik ve dirlik içinde Allah'a kulluk ediyorlardı. Onlar makam, mevki, şan, şöhret, itibar, kariyer, diploma, mezuniyet, doktora, at, araba, yazlık, kışlık, as, eş, iş için değil sadece Allah'a kulluk için yaşıyorlardı. Onları anlatmaktan dil de kalem de âciz kalır. Zira onlar ibâdet boyutunda insanlar idiler.

İsyan boyutundaki insanların dünyalık beklentileri ile, onların dünyadan beklentileri ya da gelecek hesapları arasında dağlar kadar uzaklık ve mesafeler bulunmaktadır. Onlar tüm güzellikleri, manevî ve ahlâkî erdemleri kuşandılar, gıpta edilen bir nesil inşâ ettiler. Hem de tarihte bir benzerine rastlamak mümkün olmayan bir çağın mümessilleri olarak... Çağın adı: Mutluluk (saâdet) çağı. Bu çağ, felsefî ideolojilerle ya da ideologların fikrî tartışmaları ve yönlendirmeleri ile, çok seslilik ile inşâ edilmedi. O çağın inşâsında, temel de, duvarlar da, çatı da hatta o binanın iç ve dış dizaynının her teferruatı da vahyin yönlendirmeleri ile vücuda gelmişti.

O çağın insanlarının mutluluk anlayışları, nefislerinin isteklerini tatmin etmek değildi. İlkel toplumlarda en yüce gaye kabul edilen bu davranışı onlar "ilkellik" olarak görmekteydiler. Ve onlar Allah ve Rasûlüne itaat ederek huzur ve mutluluğu elde etmişlerdi. Onların huzurlarını günah işlemek kaçırır idi. Zaman zaman günah işledikleri durumlar olursa, o günahlarının affedilmesi için bütün mesailerine tevbe ve istiğfâra teksif edecek şekilde ihlâs timsâli kimselerdiler. O mübârek insanlar, günahlardan sakınıp kaçmayı huzursuzluktan kaçmakla bir görürlerdi.

Onlar, huzuru, Allah'a teslimiyyette görmekteydiler. İşte bu erdemleri nedeniyle o güzel insanlar, Ümmet-i Muhammed için, örnek oldular. Âdeta gökteki yıldızlar gibi, kendilerini örnek alanlara ışık saçtılar. Kıymet ve faziletlerinden dolayı yüksek makamlara çıkmak istercesine yıldızların arasına karıştılar... Şu an birçok kimsenin çok uzağında kimseler haline geldiler!
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
yav hu dedik ya sizin kapasiteniz yetmez yukarda sorduğum bir soruya cevap istiyorum bırak benim ataistliğimi kominisliğimi faşisliğimi kafirliğimi müslümanlığımı
siz bir müslüman olarak yukardaki o kafirlerin verdiği hadisler doğrumu? yanlışmı ? ona bir kelime ile evet doğrudur hayır yanlıştır deme cesaretini gösterin yeter niye kaçıyorsunuz çünki daha dün bu hadislerin doğru olduğunu savunan sizler bu gün doğru derseniz ataisleri haklı çıkaracaksınız yanlış derseniz hadislerin vahi olmadığını uydurmaların ola bileceğini kabul edeceksiniz buda siz sünnetcilerin nefsine ağır geliyor
kaç gündür kıvranıp duruyorsunuz etmeyin kendinizle yüzleşin yanılmış ola bileceğinizi bir düşünün insan olduğunuzu unutmayın böbürlenmeyin aklınızı bastırmayın
çağır öbür arkadaşlarınıda lafonsu abdullahı cübeli tayfasını birde fakiriyide şu yazıya bir nokta koyun utanmayın bu hadisler uydurmadır deyinde kafanız yerden kalksın

http://www.youtube.com/watch?v=fQxzTrd0Yrg
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Yaw bu konunun burada işi ne ?
Forum bu bölüme “Sahabeler ve İslâmi Önderler “ demiş-diyor … Konuyu açanın daha doğru-dürüst okuma yazma bilmediği buradan belli !
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Yaw bu konunun burada işi ne ?
Forum bu bölüme “Sahabeler ve İslâmi Önderler “ demiş-diyor … Konuyu açanın daha doğru-dürüst okuma yazma bilmediği buradan belli !

Hangi konu nerde ve nasıl açacağını bilememiş galiba!..

Adamın yazım imlası hatalarla dolu,kalkmış bize soru soruyor.Böyle adamlar kafirlerin sitesinden çalıntı yapıp da burada paylaşmayı sevap olarak görüyor.Bilmiyor ki kendisi de boğuluyor açtığı konuda...

Hadislerin uyduruk olduğunu söyledik bize inanmadı bu adam!..

Kafirler, hadisleri çarpırtarak ve cımbızlayarak kitabına uydurmasında mahir olduğunu bu zavallım ömerusta bilmiyor.Herşeye sazan balığı gibi atlıyor.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
yav hu dedik ya sizin kapasiteniz yetmez yukarda sorduğum bir soruya cevap istiyorum bırak benim ataistliğimi kominisliğimi faşisliğimi kafirliğimi müslümanlığımı
siz bir müslüman olarak yukardaki o kafirlerin verdiği hadisler doğrumu? yanlışmı ? ona bir kelime ile evet doğrudur hayır yanlıştır deme cesaretini gösterin yeter niye kaçıyorsunuz çünki daha dün bu hadislerin doğru olduğunu savunan sizler bu gün doğru derseniz ataisleri haklı çıkaracaksınız yanlış derseniz hadislerin vahi olmadığını uydurmaların ola bileceğini kabul edeceksiniz buda siz sünnetcilerin nefsine ağır geliyor
kaç gündür kıvranıp duruyorsunuz etmeyin kendinizle yüzleşin yanılmış ola bileceğinizi bir düşünün insan olduğunuzu unutmayın böbürlenmeyin aklınızı bastırmayın
çağır öbür arkadaşlarınıda lafonsu abdullahı cübeli tayfasını birde fakiriyide şu yazıya bir nokta koyun utanmayın bu hadisler uydurmadır deyinde kafanız yerden kalksın

http://www.youtube.com/watch?v=fQxzTrd0Yrg
Akıl gerektirecek şeyler sorma kardeşim.

Akıl gerektirmeyen teslimiyet gerektiren şeyler sor mesela nasıl rabıta yapılır,nasıl vesile yapılır gibi.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Akıl gerektirecek şeyler sorma kardeşim.

Akıl gerektirmeyen teslimiyet gerektiren şeyler sor mesela nasıl rabıta yapılır,nasıl vesile yapılır gibi.

Sizler Kur'an'a değil, felsefenize göre hareket ediyorsunuz.Ben tarikat ehli değilim ama sizler ancak Kur'an'ın sade mealleriyle uğraşan ve peygamberi yok sayan ve ona ihanet edenlerdensiniz. Kur'an'a dar pencereden bakanlardansınız.Ufkunuz darlaşmış bundan haberiniz yok!.
Sizlerin fikirleri İslam'a göre hizmet değil, siyonistlerin istedikleri gibi bir müslüman modelisiniz.Tebrik ederim sizi..

Belki, sizin tam olarak niyetinizi bilmiyoruz ama Hz.Peygamberimizin arap oluşundan dolayı mı onu istemiyorsunuz yoksa? Yanılıyor muyum?O, Türk olsaydı daha mı iyi olurdu dersiniz?

DİKKAT ET!.YAHUDİLERİN, HZ.PEYGAMBERİMİZİ SIRF KENDİ SOYLARINDAN GELMEDİĞİ İÇİN, "ARAP" OLDUĞUNDAN DOLAYI ONA DÜŞMAN OLMUŞLARDIR.ONDAN ÖNCE Kİ PEYGAMBERLERİN BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞU SADECE İSRAİLOĞULLARI'NA GÖNDERİLİYORDU.BU YÜZDEN SESLERİNİ ÇIKARMIYORLARDI.BUNA RAĞMEN YİNE SAPIKLIKLARINA DEVAM EDİYORLARDI.
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
haydaaa bu yazı neyin nesi be müteşekkür kardeş oldumu şimdi peygamber efendimizi sevmemek ha on sus onsuz müslüman ola bilir mi ?
birde arap oluşundan falan laflar müslğüman ırkcı olurmu ?
sen bunları bize mi yazdın kafandaki kurguyamı yazdın yazık sanin bu düşüncene çok üzüldüm ben sizin bu kadar cahil olabileceğinizi düşünemedim
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
haydaaa bu yazı neyin nesi be müteşekkür kardeş oldumu şimdi peygamber efendimizi sevmemek ha on sus onsuz müslüman ola bilir mi ?
birde arap oluşundan falan laflar müslğüman ırkcı olurmu ?
sen bunları bize mi yazdın kafandaki kurguyamı yazdın yazık sanin bu düşüncene çok üzüldüm ben sizin bu kadar cahil olabileceğinizi düşünemedim

O yazıyı senin için yazmadım, çelebiler ve onun gibileri için yazmıştım.Bu adamlar Allah resulünü diline almak istemedikleri için onlar hakkında gönlümde hayli tezatlar oluştu.Bu adamların fikriyatı İslam'a uymuyor.Bunlar kuru bir mealle, "İslam budur" demeye getiriyorlar.Halbuki muhkem ayetlerinde sayısız fıkıh ilmi deryası mevcut olduğu halde hangi ayet niçin ve mahiyeti nedir onu araştırıp öğrenmemişler.Direkt ayetin meali ile kendi akıllarınca te'vil ediyorlar.Onlara" fıkıh nedir" desen bakalım ne cevaplar alırdın diye ben de merak ediyorum...Onların, fıkıh üzerinde çalışmaları var mıdır diye henüz denemedik.

Dini konuları kafamda hiçbir zaman kurgulamam.Ancak fıkhi ve ilmi yönünü araştırmayı yeğlerim..

çelebiler ve onun gibileri Kur'an'ın sadece yüzeysel zahiri yüzünü anlamaya çalışıyorlar.Oysa bazı ayetlerin bâtıni yüzü de vardır.Bunu onlara anlatabilmek çok zordur. Onlara burada birkaç ayet mealini versem onu anlatamazlar.Bu yüzden tartışma ortamı oluşmasın diye çoğu zaman bu ayetleri yazmıyorum..Çünkü yazacak olsam anlamadıkları cihetten bunun altından kalkamayacaklardır.En iyisi, yazmamaktır.
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
tamam bu kadar sapık rivayetleri kabul eden celebi günah keçisi çelebi at her şeyi onun sırtına benim sırtıma çık sırtar kendini kurtar

yukardaki hadisler doğrumu yalanmı hele bi diyinde kutulun laf cambazı sahte dinciler sizi
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
O yazıyı senin için yazmadım, çelebiler ve onun gibileri için yazmıştım.Bu adamlar Allah resulünü diline almak istemedikleri için onlar hakkında gönlümde hayli tezatlar oluştu.Bu adamların fikriyatı İslam'a uymuyor.Bunlar kuru bir mealle, "İslam budur" demeye getiriyorlar.Halbuki muhkem ayetlerinde sayısız fıkıh ilmi deryası mevcut olduğu halde hangi ayet niçin ve mahiyeti nedir onu araştırıp öğrenmemişler.Direkt ayetin meali ile kendi akıllarınca te'vil ediyorlar.Onlara" fıkıh nedir" desen bakalım ne cevaplar alırdın diye ben de merak ediyorum...Onların, fıkıh üzerinde çalışmaları var mıdır diye henüz denemedik.

Dini konuları kafamda hiçbir zaman kurgulamam.Ancak fıkhi ve ilmi yönünü araştırmayı yeğlerim..

çelebiler ve onun gibileri Kur'an'ın sadece yüzeysel zahiri yüzünü anlamaya çalışıyorlar.Oysa bazı ayetlerin bâtıni yüzü de vardır.Bunu onlara anlatabilmek çok zordur. Onlara burada birkaç ayet mealini versem onu anlatamazlar.Bu yüzden tartışma ortamı oluşmasın diye çoğu zaman bu ayetleri yazmıyorum..Çünkü yazacak olsam anlamadıkları cihetten bunun altından kalkamayacaklardır.En iyisi, yazmamaktır.
Ge le cek siiin sen de ge le cek siiiin.[emoji12] [emoji12]

Korkundan ayetleri bile yazamadın değil mi?

Sen de biliyorsun ayetleri yazarsan gerçeklerle karşılaşacaksın efendilerinin yalan söylediği ortaya çıkacak.

Kul olduğun efendilerin sen onları korusan da bir bir yıkılıyor.

Allah'ın ayetlerine karşı gelemezler sen de biliyorsun.

Korkma kurtul.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
Ge le cek siiin sen de ge le cek siiiin.[emoji12] [emoji12]

Korkundan ayetleri bile yazamadın değil mi?

Sen de biliyorsun ayetleri yazarsan gerçeklerle karşılaşacaksın efendilerinin yalan söylediği ortaya çıkacak.

Kul olduğun efendilerin sen onları korusan da bir bir yıkılıyor.

Allah'ın ayetlerine karşı gelemezler sen de biliyorsun.

Korkma kurtul.

Yahu ben , ne Afganici, ne Ali Şeriatici, ne Edip Yükselci ne kel Yaşar Nurici, ne, Zekeriyya beyazcı, ne Mustafa İslamoğlucu, ne Abdulaziz Bayındırıcı, ne Alparslan Kuytulcu, ne Eren Erdemci gibi sapıkların yolunda değiliz.Ben hiçbir tarikata, şeyhlere cemaate, mealcilere, selefilere; hasılı böylelerine bağlı değilim.Ucu,bucu,şucu da değilim.

BEN; HALİS, SAF, EHLİ KUR'AN VE EHLİ SÜNNET YOLUNDAYIM...

Başka bir arzun var mı?

Yine aynı yerinizde sayıyorsunuz.
 
Üst