abdullah birisi
Kıdemli Üye
evet, salavat tır...yaptığımızda dua dır... Allahümme ile başlar...
Mustafa İslamoğlu Nereye Koşuyor ?
- Konbuyu başlatan Kaptan
- Başlangıç tarihi
evet, salavat tır...yaptığımızda dua dır... Allahümme ile başlar...
Peki.
Bu Kurtubi isimli arkadaş istihza yaparak "Salat" etme "Yusallu" kelimesi üzerinde durmuş.
O Halde şu ayet ne diyor, buradaki mota mod aynı kullanılan "Yusallu" nedir, söyler misin bize, Kurtubi'de söylesin.
Ahzap 43:
Huvellezî yusallî aleykum ve melâiketuhu li yuhricekum minez zulumâti ilen nûr, ve kâne bil mu’minîne rahîmâ(rahîmen).
| 1. | huve | : o |
| 2. | ellezî | : ki o |
| 3. | yusallî | : salât eder |
| 4. | aleykum | : sizin üzerinize |
| 5. | ve melâiketu-hu | : ve onun melekleri |
| 6. | li yuhrice-kum | : sizi çıkarması için |
| 7. | min ez zulumâti | : karanlıklardan |
| 8. | ilâ en nûri | : nura |
| 9. | ve kâne | : ve oldu |
| 10. | bi el mu'minîne | : mü'minlere |
| 11. | rahîmen | : rahîm olan (Rahîm esmasıyla tecelli eden) Elmalılı: Sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için melekleri ile birlikte üzerinize rahmet ve bereket indiren O'dur ve O, müminlere çok merhametlidir. |
Ahzâb Sûresi 56. Ayet-i celilesinin tefsiri:
(Bu kaçıncı baskı baharı ? Jetonlarınız ne zamn düşecek ?)
Allah-u Teâlâ, kulu ve Resul’ü Muhammed Aleyhisselâm’ın fazilet ve meziyetini, şeref ve haysiyetini, yüceler yücesindeki mevkiini çok açık bir şekilde beşeriyete ilân etmiştir:
“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber (Muhammed)e çok salât ve senâ ederler.
Ey iman edenler! Siz de ona salât-ü selâm getirin ve tam bir teslimiyetle gönülden teslim olun.” (Ahzâb: 56)
Peygamber’ine Allah-u Teâlâ’nın salâtı; onu en yüce makamda yâdetmesi, onu rahmeti ile rızâsı ile tebcil ve tebrik etmesidir.
Meleklerin salâtı ise; onun için Allah’a duâ etmeleri, istiğfarda bulunmalarıdır. İnsanlarınki de öyledir.
Ne yüce mertebedir ki, onu yaratan ona salât-ü selâm getiriyor, sevgili Peygamber’ini anıyor. Ulvî makamındaki melekler de onun için mağfiret diliyorlar, senâ ediyorlar.
Bu nimet ve şereften üstün bir ikbal ve ikram düşünülemez.
Sonra da süflî âlemdeki insanlara Habib-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ine salât-ü selâm getirmelerini emrediyor.
Müminler bu sayede kendilerini zulmetten nura kavuşturan, ulvî ufukların kapılarını açan Peygamber’lerine; salât ve selâmlarını, hürmet ve tâzimlerini, övgü ve senâlarını, minnettarlıklarını arzetmiş oluyorlar.
Bu vesile ile de Allah katında itibar kazanmış, birçok ecir ve mükâfâtlara nâil olmuş oluyorlar.
Sâdık müminler asırlar boyu o Nur’un aşkında ve şevkinde yaşamışlar, ona karşı besledikleri muhabbet bağından bir an olsun ayrılmamışlar, salât-ü selâm ile tebcil etmekten geri durmamışlardır.
(Bu kaçıncı baskı baharı ? Jetonlarınız ne zamn düşecek ?)
Allah-u Teâlâ, kulu ve Resul’ü Muhammed Aleyhisselâm’ın fazilet ve meziyetini, şeref ve haysiyetini, yüceler yücesindeki mevkiini çok açık bir şekilde beşeriyete ilân etmiştir:
“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber (Muhammed)e çok salât ve senâ ederler.
Ey iman edenler! Siz de ona salât-ü selâm getirin ve tam bir teslimiyetle gönülden teslim olun.” (Ahzâb: 56)
Peygamber’ine Allah-u Teâlâ’nın salâtı; onu en yüce makamda yâdetmesi, onu rahmeti ile rızâsı ile tebcil ve tebrik etmesidir.
Meleklerin salâtı ise; onun için Allah’a duâ etmeleri, istiğfarda bulunmalarıdır. İnsanlarınki de öyledir.
Ne yüce mertebedir ki, onu yaratan ona salât-ü selâm getiriyor, sevgili Peygamber’ini anıyor. Ulvî makamındaki melekler de onun için mağfiret diliyorlar, senâ ediyorlar.
Bu nimet ve şereften üstün bir ikbal ve ikram düşünülemez.
Sonra da süflî âlemdeki insanlara Habib-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ine salât-ü selâm getirmelerini emrediyor.
Müminler bu sayede kendilerini zulmetten nura kavuşturan, ulvî ufukların kapılarını açan Peygamber’lerine; salât ve selâmlarını, hürmet ve tâzimlerini, övgü ve senâlarını, minnettarlıklarını arzetmiş oluyorlar.
Bu vesile ile de Allah katında itibar kazanmış, birçok ecir ve mükâfâtlara nâil olmuş oluyorlar.
Sâdık müminler asırlar boyu o Nur’un aşkında ve şevkinde yaşamışlar, ona karşı besledikleri muhabbet bağından bir an olsun ayrılmamışlar, salât-ü selâm ile tebcil etmekten geri durmamışlardır.
Kaptan
Mecra Yazarı
Rabbimiz Kuran'da vermis. İlgili ayetleri bir butun olarak tekrar oku sevgili fakiri. Ayetleri destekleyen baska ayetler de var. Zahmet olmazsa ac bak.
hirahos
Kıdemli Üye
- Katılım
- 9 Kas 2006
- Mesajlar
- 35,948
- Tepkime puanı
- 483
- Puanları
- 0
- Yaş
- 55
Hangi kitap, kaç no'lu rivayet?
Şunların şu zavallılıklığına bir bakınız !
Soru soruyoruz, verecek cevapları olmadığı için, verecekleri cevabı dahi bize araştırtmak istiyorlar !
Bir insan buı kadar parazit bir hayatı nasıl tercih eder ?
İşte Cevap Ahzap 43 'ü açıklar mısınız burada da Allah Ahzap 56'daki Yusallu ifadesini kullanıyor, ama tüm müminler için, buyrun açıklayın. Allah tüm Mü'minlere mi Salavat getiriyor bize de bunu mu emrediyor o halde?
Tapatalklandı.
“yusallû” fiilinin yani, Allahımız ın salât etmesinin ne olduğunu açıklamıştık ve demiştik ki; “Peygamber’ine Allah-u Teâlâ’nın salâtı; onu en yüce makamda yâdetmesi, onu rahmeti ile rızâsı ile tebcil ve tebrik etmesidir.” … Burada da aynı manâda kullanılarak yani, müminlere merhamet ve rahmet manasında kullanılmıştır. Her iki ayette de Rabbimizin salât etmesinin anlamlandırılmasında bir değişiklik yoktur. Sadece, Ahzâb 56. Ayette salât etmeyi yani, rahmet ve mağfireti Rasulullah (s.a.v.) için, 43 de ise, müminler için yapmaktadır.
Peki aynı manada kullanılıyor ise,
Azhap 56'da Mü'minlere siz de Allah gibi salat edin diyerek ne demiş oluyor Allah'û tealâ bize?
هُوَ الَّذِي يُصَلِّي عَلَيْكُمْ وَمَلَائِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَكَانَ بِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمًا
Sîzi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O'dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, mü'minlere karşı çok merhametli*dir.
Yüce Allah sürekli olarak size merhamet eder. İşlerinize ve sizin iyiliğinize ve yararınıza olan her şeye önem verir. Melekleri de, aynı şekilde, dua, istiğfar ve rahmet dilekleriyle sizin için yalvarırlar. İbn Kesîr şöyle der: Yüce Allah'ın salât etmesi, kulunu, melek*lerin yanında övmesidir. Bir görüşe göre, Allah'ın salâtı rahmet, meleklerin ki ise, dua ve istiğfar mânâsmdadır. O sizi, sapıklıktan hidâyete, isyan karanlıklarından itaat ve iman nuruna çıkarmak için böyle yapar. Allah, mü'minlere karşı çok merhametli*dir. Şöyle ki, onların az amellerini kabul eder, imanlarındaki samimiyetten dolayı günahlarından çoğunu affeder...
Sîzi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O'dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, mü'minlere karşı çok merhametli*dir.
Yüce Allah sürekli olarak size merhamet eder. İşlerinize ve sizin iyiliğinize ve yararınıza olan her şeye önem verir. Melekleri de, aynı şekilde, dua, istiğfar ve rahmet dilekleriyle sizin için yalvarırlar. İbn Kesîr şöyle der: Yüce Allah'ın salât etmesi, kulunu, melek*lerin yanında övmesidir. Bir görüşe göre, Allah'ın salâtı rahmet, meleklerin ki ise, dua ve istiğfar mânâsmdadır. O sizi, sapıklıktan hidâyete, isyan karanlıklarından itaat ve iman nuruna çıkarmak için böyle yapar. Allah, mü'minlere karşı çok merhametli*dir. Şöyle ki, onların az amellerini kabul eder, imanlarındaki samimiyetten dolayı günahlarından çoğunu affeder...
Ayrıca,
Derken Salâvatın tüm mü'minler için geçerli olduğunu söylemiş olmuyor musunuz?
Derken Salâvatın tüm mü'minler için geçerli olduğunu söylemiş olmuyor musunuz?
Benim oğlum bina okur, döner-gelir yine okur !
Ama, hiç okumayan bir muhtabınız olursa işte böyle papağan gibi aynı peyleri tekrar ederiz !
Müminlerin salât-u selâmılarıyla; kendilerini zulmetten nura kavuşturan, ulvî ufukların kapılarını açan Peygamber’lerine; salât ve selâmlarını, hürmet ve tâzimlerini, övgü ve senâlarını, minnettarlıklarını arzetmiş oluyorlar.
Bu vesile ile de Allah katında itibar kazanmış, birçok ecir ve mükâfâtlara nâil olmuş oluyorlar.
Sâdık müminler asırlar boyu o Nur’un aşkında ve şevkinde yaşamışlar, ona karşı besledikleri muhabbet bağından bir an olsun ayrılmamışlar, salât-ü selâm ile tebcil etmekten geri durmamışlardır.
Amca sanırım anlamıyorsun, Ahzap 43'de Allah salâvatın gerçek manasını, rahmet ve bereketi ile tüm mü'minleri kuşattığını söylüyor,
yani Salâtın Allah açısından ne manaya geldiğini bize net olarak açıklıyor. Ayrıca peygambere has değil tüm mü'minler için geçerli olduğunu söylüyor.
Siz de bunu kabul ediyorsunuz, bizde diyoruz ki, konuşurken gösterdiğimiz saygılı anma, okuduğumuz rahmet dûaları bunun sadece şekli birer parasıdır,
Allah rahmeti, bereketi ve Melekleri ile Resulune ve ümmetine salât ediyor ve aynını Mü'minlerden istiyorsa bunun kapsamı çok daha geniştir,
asli manada tüm imkanları ile Resulullah'a ve Allah'ın davasına sahiplenilmesinden, fedâkarlıktan kaçılnılmamasını tavsiye yollu emretmektedir.
Salâvat güzeldir, hayır ve rahmetle anmak güzeldir, ama bilmem kaç bin salâvat okumak salat emrinin karşılığı, ruhu ile örtüştüğü ameli değildir.
Delilleri çok açık...
Siz Ahzab 43'de Allah tüm Mü'minlere Salât ediyor diyorsunuz, sonra dönüp Ahzab 56'da bu okuduğumuz salavat'tır deyip, Mü'minlere de salat edildiğini, edilmesi gerektiğini devreden çıkarıyorsunuz.
Anlamamış gibi yapmanızı anlıyorum, sizin gibi bir zihne soğuk duş etkisi yapıyordur bu tür işler.
Sonra neden hadis eleştiriyorsunuz diyorlar, adamlar salâvata bu manaları verebilmek için öyle hadisler uydurmuşlar ki akıllara zarar,
şu kadar salavat okuyanın 40 yıllık günahı silinir, şu kadar huri verilir, şu kadar saray inşa edilir.
Şu hadise bakın,
"Üzerime bir defacık Salâvat-ı Şerife getiren kimse için Allah Teala görevli meleklere: Bu kulumun üç gün içerisinde meydana gelen günahlarını yazmayınız emrini verir."
Bu inanan bir akıl sahibi var mıdır acaba? peygamber Salavat-i Şerife demiş, 3 günlük günahı silinecekmiş...
Allah'ın dinini ne hale getirmişler diyince düşman biz oluyoruz, varsın Allah düşman olmasın , siz olun kabulumuzdür.
Salât-u Selâm getirme hususundaki bütün hadis-i şerifler, makbulümüz ve kabulümüzdür. Biz bu konudaki hadis-i şeriflerin hepsini amel-i salih kapısının birer anahtarı kabul ederiz-ediyoruz. Peygambere salât-u selâm getirmeyi “zül” veya “boş iş” kabul edenleri biz asla müslüman olarak görmeyiz !Şu hâlde, bütün bu açıklamalardan sonra indimizdeki yerini sen kendi kendine belirleyebilirsin !
O zaman tüm müslümanlara salavat okumanız lazım.
Ayrıca Allah salat et diyor, sen salavat diye okuduğun şeyde Allah'ım salat et diyosun.
Allah salat et diyor sen karşılık olarak Allah'ım sen salat et diyorsun bu kısır döngüyü bile anlamıyor güya ibadet sanıyorsunuz.
Senin indindeki yerimin benim açımdan yolda üstüne bastığım toz tanesi kadar önemi yok.
Salâvatı basit bir tesbihata indirgeyen bu uyuşmuş zihniyete karşı hakkını savunduğumuz Allah'ın indindeki yerimiz önemli.
Salavat'ın geleneksel üzere nasıl çarpıtılıp uyumuş beyinlere morfin olaran zerkedildiği meydana çıkmış oldu böylece.
Kurtuluş26
Profesör
Tüm hadisleri inkar eden birine niye anlatmaya uğraşıyorsun ki?
Bazı kuraniyyuncular namaz kılmıyor.Öyle sapmışlar daha ne olucak?Sünnete değer vermeyenlerin değeri nedir?
Peygamber Efendimiz(s.a.v) değerini bilmeyenin değeri nedir?