Minel AŞK

Âwdil

Mim Lâmelif Vâv
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
1,397
Tepkime puanı
312
Puanları
0
Konum
Endülüs
Ağyarı âfâkidir aşk
Sitemdir sözler...
Yusuf yüzlü bir gece
Gömleğim önden yırtılmış
Rikâbına varamam ey..
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz


Sanma şâhım
/ herkesi sen / sâdıkâne / yâr olur
Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyâr olur
Sâdıkâne / belki ol / bu âlemde / dildâr olur
Yâr olur / ağyâr olur / dildâr olur / serdâr olur

Yavuz Sultan Selim


Şahım sen herkesi kendine sadık dost sanma
Sen herkesi dost sanma belki o düşmanın olur
Belki o kişi alemlerde sözü geçen olur
Dost olur düşman olur sözü geçen olur hükümdar olur.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Kayıt
503bar.gif


Korku salardı inceliğin acıman tevazuun
Dünya ve insan çıkmazlarına yumuşak bakışın

Nur sarnıçları ballar koydun çöllere ruh eşiklerine
Senden kaynıyordu yine sana kapılıyor ırmakların

Yamalı ve tertemiz elbiselerim olunca
Her gece mutlak uyanıp adını anınca

Bir gün elbette sofraya birlikte çökeriz
Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım

Sura vardıkça gövdelendim soyundum aşk duasına
Atılıyorum sırlarına açılıyor hücrelerim

Menzili çoktan geçtim ün saldı kayboluşum
Kendi kuytumda çalkıyor şerbetini ağzım



- Cahit Zarifoğlu
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Dönüş

Askerler dönüyor ihtiyar askerler,
Sulhun mavi daglarindan.

F.H.Dağlarca
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya


Edep; konuştuğun zaman dilini korumak,

Yalnız kaldığın zaman kalbini korumak,

Dışarıya çıktığın zaman gözünü korumaktır..
/ Sadi Şirazi




 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Rabbine dönüp 'benim büyük bir derdim var' deme.


Derdine dönüp 'benim büyük bir Rabbim var' de.
/Mevlana
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
images


Uzak nedir?

kendinin bile ücrasında yaşayan benim için..

gidecek yer ne kadar uzak olabilir?"

x



İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır akacak
ama kan kesilince damardan sıcak
sımsıcak kelimeler boşandı
aşk için karnıma ve göğsüme
ölüm için yüreğime sürdüğüm eczâ uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.

 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Rakîb olsun sevindi sâyesinde baht-ı bî-dâdın
Felekden çekdiğim cevr ile tebşîr eylemişlerdir



Yani;
Beni hep üzen bahtım hiç değilse rakîbi sevindirdi; öyle ki çektiğim ızdırâbı
birbirlerine müjdeliyorlar. Ben üzüldüm ama sevinen var…
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Fuzûlî dehrden kâm almak olmaz olmadan giryân
Sadef su almayınca ebr-i nîsândan güher vermez


Yani;
[Ağlamadan maksada kavuşulamaz dünyada. Sadef
de nisan yağmuru almadan inci vermiyor malûm.]
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Hecertü’l-halka turran fi hevake
Ve eytemtü'l- iyale li key erake
Velev katta'tenî fi'l-hubbi irben
Lema hanne'l- füadü ila sivake

Tecavez an daîfin kad etake
Ve cae raciyen yercü nidake
Ve in yekü ya müheyminu kad asake
Fe lem yescüd lima'budin sivake

İlahî abdüke'l- asi etake
Mukırran bi'z-zünubi ve kad deake
Fein tağfir fe ente ehlün lizake
Fein tadrud femen yerham sivake



Allahım, Senin uğruna her şeyi terk ettim,

Cemalim görmek için çoluk-çocuğu yetim bıraktım
Aşkınla beni parça parça etsen de, şu kalbim

Senden başkasına meyl etmeyecektir
Eşiğine gelmiş bu dilenciyi hoş gör

Hoş gör ki, o Senin davetinden ümitlenip
Sana koşmuştur Ey her şeyi bilen,

Her şeyden haberi olan Müheymin,
Kulun günahlara batmıştır, batmıştır ama

Senden başkasına da secde etmemiştir,
İşte, asi kulun kapma geldi, günahlarım i

İtiraf edip yalnız Sana iltica ediyor
Onu affedecek yalnızca Sensin; affetmez de kapından kovarsan

Senden başka kim var ki ona merhamet etsin"
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
B2A06qUIEAAnKaX.jpg


Vay benim halime! Keşke ben falancayı dost edinmeseydim! (Furkan/28)
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45


Hak ilminde bu alem, bir nüsha imiş ancak;
Ol nüshada bu adem, bir nokta imiş ancak!..

Ol noktada gizlidir nice nice bin derya;
Bu alem o deryadan bir katre imiş ancak!..

Ademliğini her kim bulduysa odur Adem,
Yoksa görünen suret bir gölge imiş ancak!..

Kim ol deme buldu yol, vasletti Niyazi ol;
Naci denilen fırka, bu zümre imiş ancak;


NİYAZİ MISRİ
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Alınyazısı Saati - Sezai Karakoç

Yeryüzüne ayı indir o bir şehir olsun
Yaklaştıkça büyüyen
Ayrıntıları setleri bahçeleri
Yumuşak çizgileriyle ortaya çıkan
İşte ben o şehri yaşadım yıllarca
İstanbulda parça parça
Çeşmelerinde ayı yaşadım
Servilerinde ayla birlik bölündüm
Ayla birlik yaralandım
İstanbul mezarlıklarını aydınlatan ayla
Soludum bölük bölük ahiretin
Keskin çizgili özgürlüğünü
Kanlı canlı özgürlüğünü ay kesmesi
İçtim sıcak bir yaz günü içilen buz gibi bir vişne şurubu benzeri
Kutsallığın ballı biberli çilekli çile kevserini
İstanbuldur bu otuz yıl kana kana yaşadığım
Taşlarına adeta resmim işledi
Ben İstanbulda dağıldım zerre zerre
İstanbul damla damla içimde birikti
Mermer tozu gelip gelip içimde oluştu bir şehir
Bu yeryüzünden ve gökyüzünden ötedeki şehirdir
O bir kılıçtır Doğudan Batıya uzanıp
Çin ipeğinden örülmüş şeytan kozasını bölen
Darbeleriyle Batı çeliğini lime lime eden
O Tanrının kılıç halindeki hilali
İslam ruhunun kristalleşmiş heykeli
İçimin sesi rüyamın öfkesi merhametimin şehri
İstanbula gel oruç günleri gez gör ve dinle derinden
Taştaki oymalarını incele bir er gözüyle
Semerkanttan kalkıp gelmiş erlerin gözüyle gör her yeri
Camileri mezarlıkları çeşmeleri ve sebilleri
Git Sümbülefendiye servilerden sor olan biteni
Merkezefendide tüket maddeyi yırt maddeciliğin kefenini
Bağdatta ebedi bağı ruhun ve ilahi hikmetlerin
Şamda son sınırı manevi medeniyetlerin
Kozmik bakış metafizik sezgi
Bağdattan dal, Şamdan yaprak Diyarbekirden çizgi
Hep İstanbulda kırık dökük
Parçalanmış silinmiş sönmüş
Hayaletler gibi kaçmış gizliliklere
Loş boşluklara sığınmış kan rengi bir huzur arzusu
Sabah Karacaahmette öten şafak kırmızısında savaş borusu
Sökün eder her sabah ufkun bir ucundan yeniçeriler
Su şırıltısından gök gürültüsüne değin
Bütün seslere düzen vermiş ebedi mehter
Yok olduysa bu şehir ruhu ruhuma sindi
Ben yaşadıkça o yaşayacak bende
Kimbilir belki o da dirilecek benimle
İslam Milletinin dirilişinde
O yeniden güneşin güneş ayın ay ve dünyanın dünya
İnsanın insan olduğu o günde
Ölümün biliyorum ey İstanbul diriliş içindir
Öyleyse indir ruhunun teslim bayraklarını indir göm toprağa
Doğrul ve kalk ayağa
Kemiklerinle etin arasında
Sonsuz güç topla korku ve muştuyla
Mucize muştusuyla
Yüreğim yırtılıyor çınlıyor ağlıyor yüreğim
Fırtına yaprak yaprak dökülüyor
Gecenin tüyleri savruluyor havaya
Ölümümü kutlayan Arz oğullarıyla
Mübarek toprağın anlamından bile yoksun
Taşın demirin mermerin ve tozun metafizik kadrine bile düşman
Kabus ruhumu çalmak isteyen hırsız
Madde dönüşür binbir şeye ama ruh kaybolmaz
Altın madeni gibi pırıl pırıl kalır ve solmaz

Ve ben kardan geldim ama denizi üstlendim
Denizi yüklendim adeta denizle evlendim
Denizle yaşadım denizle öldüm
Öldükten sonra denizin gözlerini gördüm
Denizden denize yükseldim
Birliğin şarkısını işittim dinledim derinliklerinde
Sedeflerinden yapılmış İstanbul camilerinin taşları
Beyaz güvercin kanadı köpüklerinde kubbelerini gördüm camilerin
-Ama gizleyerek saklayarak itiraf etmeyerek-
Bursadan gelen yeşil bu denizi boyadı gökten sonra
Ve trenler şifreli düdükleriyle trajedileri perdelerken
Dönüp bir köşeden ötede kaybolurken
Ben kayalarını denizin ahenkleştirdiği kıyılarda
Gerçeği koğaladım hayal meyal görünen kelimeler arkasında
Ve derken birden karaya sıçradım Ayasofya
Padişah türbeleriyle örtülmüş maskelenmiş şehzade mezarlarıyla
Kayboldu o deniz o kentle birlikte Rabbim bildir bana
olup biteni
O yeşil ötesi ışığı o güneşi tahlil eden su çizgisini
Ve sen ey Avrupa yerin dibine batacaksın bitmez tükenmez suçlarına karşılık
Ve derken Ayasofya yüzüme çarpan karanlık
Serin ve kilim nakışlı kızıl gözlü dev bir cam gibi
Ve kılıcımın ucunda Ayasofya küçük bir bilya gibi
Uçuyorum göklerin kubbesine bir ikram gibi
Gök sofrasında bir çeşni bir garnitür gibi
Kalk ve kavra ruhum bir kadavra gibi solan bu göksel yapıyı
Bir kartal taşırken yere düşmüş
Ve kalakalmış kaldığı yerde
Sonra karanlıklardan çıkan kartallar tünemiş üstüne
Yemişler ötesini berisini
Ey kozmiğin kemirdiği bir kent gibi yükselen yapı
Ey Allaha açılan ve kapanan ulu kapı
Bir at gibi soluyorsun kulelerinle
Deniz öfkenin köpükleriyle benekli
Gel barışın köprüsü ol içimizde dışımızda
Yeniden sularından içelim kana kana
Savaşabilirim bugün bütün dünyayla
Gerekirse
Ruhumuzun susadığı hakikat olan
Evrensel İslam Barışının zaferi için
Aşk için Tanrı hakikati aşkı için
Göğe çıkan İsa yere insin diye
-Fazla çıkardılar göğe-
Gel ey Muhammed ve İsa hakikati
Burada sizi bekleyen bütün bir insanlık var
Bulutlar yaralı insanlar zehir saçan fırtınalar
Kara-düşünce fırtınalarıyla yüklü kurşun levha havaları
Savaşırım doğudan daha doğu
Doğrudan daha doğru olanı bulmak için
Zulme karşı savaşabilirim
İnsan başı yalnız Tanrı önünde eğilecektir
Ebedi hakikat budur
Bunun için savaşırım ben
Bunun için kanım helal olsun
Şehrimin altına özgür Tanrı aşkını yazmak
İstanbulu yeniden Tanrı şehri yapmak
Bunun için savaşırım ben
Servi için savaşırım çınar için savaşırım
Tozlanmamış gün doğuşu için
Yıldızlar geceleri yeniden görünsün diye
Tuz deniz damlasında gülsün
Çam denizle gülüşsün
Su tenimizle barışsın
Ruhumuzla ışısın diye
Savaşçıyım ben atalarım gibi
İstanbul için savaşırım
Bağdatın dervişlik ortağı
Şamın kılıç kardeşi
Olan İstanbul için
Benim güneşimden öteye kimse gidemez
Benim güneşimin üstüne doğmadığı yaşam yaşam değil
"Benim duvarımdan yüksek duvar haraptır"
Gerçek özgürlüktür kölelik değil Tanrıya kulluk
İstanbul olacak yine gerçek özgürlüğün türküsü
Kıyamete kadar söylenecek türkü
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin

Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin

Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin

Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin


Nazım Hikmet Ran
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Verip aşkını vücûdumun bir damlasını deryâya döndürdün
Bu Mecnûn kulunu sana kavuşturup Leylâya döndürdün


Beni ayrılık çöllerinden alıp kavuşma meclisine koydun
Bana sunduğun kadehleri kırmızı şaraba döndürdün


Bu harâb olmuş gönlümü tecellîn ile yeniden şenlendirdin
Cehennem iken yerim lutfeyledin cennete döndürdün

Seni sevmenin tesellisi benim gönlümde saklıdır
Bana bu dünya mülkünü sen zindana döndürdün

Senin mum gibi parlayan güzel yüzüne pervâneyim ben
Aşk meclislerine attın beni deli divaneye döndürdün

Sezâyî'nin eline aşk kadehini verdin ey Mevlâ
Alıp da içen aşıklarını birer çılgına döndürdün

Senin gül yüzüne karşı ağlayıp inleyen gönlümü sultânım
Durmadan ağlayıp inleyen bülbül-i şeydâya döndürdün


Şeyh Hasan Sezâyî-i Gülşenî
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Vermeyen cânın sana bulmaz hayât-ı câvidân
Zinde-i câvîd ana derler ki kurbândur sana

Fuzuli

“Sana canını vermeyen ebedî hayata erişemez. Ebedî hayata erişen ona derler ki sana kurbândır.”


Âlemi pervâne-i şem’-i cemâlün kıldı ışk
Cân-ı âlemsin fedâ her lahza min cândır sana


Fuzuli


“Aşk bütün âlemi güzelliğinin mumu etrafında pervâne etmiştir. Sen âlemin cânısın. Her an sana bin cân fedâ olsun.”


 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Karanlik Duvarlar

I.

Önünü alamiyorum bu kör gidişlerin yollarda
Herkes bir yere gidiyor önünü alamiyorum
Çaresiz direniyorum bu dönüm noktalarinda kimse
elini uzatmiyor
Bir gürültülü yaşamaga gidiyor dünya boşalan
bir deniz gibi
Bu sesler ormaninda kaybolan bir çag bu.
Nereye gitsem hep apartmanlar çikiyor önüme
Alip başimi duvarlara çarpiyor bu yollar
Gidip gelmelerim bu dar sokaklarda
Insanlarin koşup doldugu bu dar yapilarda
Bir kisir döngüye girmek için bütün çabalar
Biz bunun için mi geldik.

II.

Kara agaç gibi bagliyim kati bir çag bu
Her şey bir makine düzenine gidiyor
-- düzen diyorlar beni çagiriyorlar --
Irmak yatagina siginiyorum sinirli bir çag bu
Baktigimiz her şeyde bir yalan kabugu
Bir mercek düzenine baglaniyor gözlerimiz.

III.

Şu zaman çikmazinda alip beni bir altmiş yaşa
bagliyorsunuz
Dogmadan ölüme yöneldik gerisi yok diyenler var
Sinirli yil oyunlarina inananlar var
Sizin güveniniz bir güneş düzeninde
Ben mezarlarin karanlik çagina dayaniyorum
Bir agaci büyütüyorum her yerimle
Bir agaci uyguluyorum -- her şey bir agaç düzeninde --
Yerde gökte ve her her yerde
Dallarinda ben agacin incecik köklerinde
Boguluyorum -- baglaniyorum --
Ben mezarlarin karanlik çagina dayaniyorum.

IV.

Şu dar odanin kati yalnizliginda
Ve her şeyin çiplakliginda
Durup bir pencereyi deniyorum
Gizliligin dişina çikiyorum
Araçlarin
Insanlarin
Şehrin ve meydanlarin ve kalabaligin ve herşeyin
Içimde yalniz ve yapraksiz
Bir kavak agaci büyüyor -- Çiplak ve göge dogru --
Ama küskün ama yalniz ama yapraksiz ve uzun
Bir aglama duvari bu.
Yatak ve yorganin kuru yalnizliginda
Ve aklin dar yalnizliginda
Şehrin ve herşeyin
Ve kalabaligin yorgunlugunda
Saçlarin ve parmaklarin
Ve gözlerin ve gecenin bu bulanik çaginda
Ve aynalarin sig görünümünde
Bunaliyorum.

V.

Susmanin kalesine siginiyorum
Önümde karanliktan duvarlar
Sirtimda insan yüklü bir gök var.



Erdem Bayazıt
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Kuşlar Gibi


-Ne şeker şeysin, diyor annem
Kuşlar gibi yiyorsun
Karıncalar uyanmadan
Erkenden kırlara gidiyorsun



Balığa, kiraza, elmaya
Gördüğüm her şeye kuş diyorum
Babam, kuşlara benziyorsun, deyince
Gözlerim kapalı gülüyorum



Mustafa Ruhi ŞİRİN
 
Üst