Bravo. Çözdünüz büyük sırrı.
Mevlana aslında bir Hristiyan azizidir.
Bin yıldır bütün Müslümanları kandırıyoruz.
Şaka bir tarafa size bir anekdot aktarayım. Mevlana malumunuz bir Hanefi İslam alimidir. Ancak kendisi İsa Mesih'in sıradan bir insan olmadığını ancak melekler gibi ruhani bir varlık olduğunu Mesnevide kabul etmiştir. Mevlana Hristiyanlar'a hoşgörü göstermeyi öğütlemiştir. Burada "vay gavurdan fetva aldınız aha siz de gavur oldunuz." diyen zevatın aksine...
Vefat ettiği zaman Konya'daki Hristiyanlar ve Museviler cenazeye ellerinde Kutsal Kitaplarla eşlik etmek istemişler. Halk buna karşı çıkmış. Koskoca Mevlana'nın cenazesinde gavurların ne işi var demişler. Gavurları dövselerde sövselerde Hristiyanlar ve Museviler terketmemiş cenazeyi... Sonra mecburen müsaade etmişler. Sebebini sordukları zaman Hristiyanların ve Musevilerin açıklaması şöyle olmuş.
" Hayır, bu din padişahı bizim reisimiz sayılır. Biz, Musa'nın ve bütün peygamberlerin hakikatim, onun açık sözlerinden anladık. Kendi kitaplarımızda okuduğumuz peygamberlerin hareket ve kişiliğini O'nda gördük... Siz müslümanlar, Mevlâha'yı nasıl devrinin Muhammed'i olarak tanıyorsanız, biz de, zamanın Musa'sı olarak biliyoruz. Siz nasıl O'nun muhibbi iseniz, biz de O'nun muhibbi ve müridiyiz. O, "Yetmiş iki millet sırrını bizden işitir. Biz, bir perde ile yüzlerce ses çıkaran bir ney'iz.." demedi mi? Söyleyiniz; demedi mi?
Bir başka papaz ağlayarak:
— Mevlâna insanlığa, insanlar üzerinde inayet ışıklan saçan bir hakikat güneşidir. Güneşi bütün dünya sever, bütün âlem onun nuruyla aydınlanır. Siz. güneşi, bizden nasıl olur da mahrum edebilirsiniz? Bir Musevi:
-- Mevlâna ekmek gibidir. Herkes için ihtiyaçtır. Siz hiç ekmekten kaçan bir aç gördünüz mü?"
Sevgiler