Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Kıyamet Alametleri 12/02/2008 salı

İbn Mes'ud (r.a.)'dan rivayete göre, Nebi (s.a.s.)'in şöyle buyurduğunu işittim demiştir.

"Kendileri hayatta bulunup da kıyametin koptuğu zamana erişen kimseler insanların şerirlerindendir."

Müslim'in de Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayetine göre Rasûl-i Ekrem (s.a.s.): "Kıyamet ancak insanların şerirleri üzerine kopacaktır." buyurmuştur.

Ebu Hüreyre (r.a.)'dan bir rivayete göre de: "La ilahe illallah diyen hiçbir kişiye kıyamet kopmayacaktır." buyurulmuştur.

Bu rivayetlerin delaletlerine göre kıyamet ancak, kafirler, münafıklar, şerirler üzerine kopacaktır.

Salih müminler tamamıyla ölmüş bulunacaklardır.

Nitekim Ebu üreyre (r.a.)'dan yine bir rivayette:

"Kıyametin tekarrubu zamanında Allah Teâlâ latif bir rüzgar gönderecek ve gönlünde zerre kadar imanı olan hiçbir kimseyi bırakmayıp ruhunu kabzedecek." buyurulmuştur.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Kıyamet Alametleri 12/02/2008 salı

BİR SUAL:

Rasûl-i Ekrem (s.a.s.) "Ümmetimden bir taife kıyamet kopuncaya kadar Hakk üzerinde sebat edeceklerdir." buyurmuştur. Bu haber kıyamet koparken bir kısım müminlerin de hayatta bulunacaklarını ifade etmez mi?

CEVAP:
Yukarıdaki hadisler umum ifade ettiğinden Sahihayn'deki rivayetler tahsis olunmuştur.

Binaenaleyh kıyamet koparken halkın çoğu müşrik, münafık olacaktır.

Mümin az bulunacak demektir.

Bir rivayete göre Rasûl-i Ekrem (s.a.s) buyurmuştur ki: "Kıyametin yaklaşması alameti şunlardır; Zaman tekarrüb ve tevali eder.

Yıllar ay, aylar gün, günler de saat gibi hızla gelir geçer.

Cenab-ı Allah'a kulluk, hayırperverlik azalır, hercümerç çoğalır." Ashab-ı Kiram:

Hercümerç nedir? diye sormuşlar.

Rasûl-i Ekrem de iki kerre: Katl, katl, buyurmuştur.

Ebu Musa el-Eş'arî'den gelen rivayette de: "Ulemanın ve dini bilgilerin zevali ile cehlin şayi olması da kıyametin tekarrübü alametlerinden olarak bildirilmiştir.

03/1987 altınoluk
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

"Küfür" ve "Fısk" İsnadı 13/02/2008 ÇARŞAMBA

EBÛ ZERR el-Gıfarî-radıyallahu anh'-den Nebî-sallallahu aleyhi vesellem'in şöyle buyurduğunu işittiği rivayet olunmuştur:

"Hiçbir kişi, başkasına, bir fısk yani sapıklık isnadıyla "ya fasık" diye söz atamaz, atmağa hakkı yoktur.

Yine böyle küfür isnad edemez.

Şayet atar da attığı kimse atılan fısk veya küfrün sahibi değilse bu sıfatlar muhakkak atan kimseye döner."

Hadisteki "fısk" lafzı hak yoldan çıkmak manasına şer'î bir ıstılahtır.

Kehf Sûresinde "Şeytan Rabbının emrinden çıktı."(1) kavl-i şerifine göre emr-i Hakk' tan hurucun mahiyeti umumidir. Her veçhile sapıklıktır.

DEVAMI VAR
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

"Küfür" ve "Fısk" İsnadı 13/02/2008 ÇARŞAMBA

"Fısk"ın mahiyeti umumi olunca, herhangi kötü bir sıfatı başkasına isnat edip de isnad olunan kimse onunla muttasıf olmayınca, o kötü sıfatın isnat edene rücüu, hadisin hükmü iktizasıdır.

Bu cihetle hadis-i şerifin mazmunu umumi bir ahlak kanunudur.(2)

ŞECERE ashabından Sadık bin Dahhak (r.a.)'dan rivayete göre Nebi (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

"Her kim İslâm'dan başka bir millet adına and içerse o andığı millet gibidir.

Ademoğluna malik olmadığı malı nezretmesi de doğru değildir.

Her kim dünyada bir vasıta ile kendisini öldürürse kıyamet gününde intihar ettiği nesne ile azab olunur.

Her kim bir mü'mine lanet ederse o da onu öldürmek gibi günahtır.

Her kim de bir mü'mine küfür isnad ederse bu da onu öldürmek gibi günahtır"(3)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

"Küfür" ve "Fısk" İsnadı (devamı) 14/02/2008 perşembe

Ebû Hureyre (r.a.)'dan Rasûlullah (s.a.s)'ın şöyle dediği rivayet olunmuştur:

"Mü'min kişinin benzeri ekin nevinden bir sâk üzerinde biten taze ot gibi yumuşaktır.

Hangi taraftan ona rüzgar dokunursa onu eğer, fakat yıkılmaz yine doğrulur.

Doğrulunca rüzgardan yine eğilir fakat yine yıkılmaz doğrulur.

Hakk'tan yüz çeviren facir kişinin benzeri de sert çam ve dağ servisi gibidir ki Allah onu da dilediği vakit bir defada söker devirir"(4)

Ma'kıl bin Yesar (r.a.)'dan rivayete göre Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Hiç bir vali yoktur ki o müslüman ahali üzerinde icra-yı velayet ederken zulmederek ölür.

Muhakkak Allah Teâlâ ona cennet kokusunu haram kılacaktır"(5)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

"Küfür" ve "Fısk" İsnadı (devamı) 14/02/2008 perşembe

BUHARİ' de "Allah Teâlâ hazretlerinin sevdiği kulunu çeşitli musibetlere mübtela kıldığı ve bu suretle terfi-i derecata ve keffaret -i zünüba mazhar olacağı" rivayet olunmaktadır.

Abdullah b. Mes'ud (r.a.) derki "Ben Resûlullah (s.a.s) hazretlerinin hastalığında mübarek vücud-ı şerifleri hummadan şiddetle müteellim iken huzur-ı Risaletpenahi'ye varıp müşahedesinde: ?

Ya Rasûlallah, bu derecede hastalığınız herhalde siz Efendimiz'e iki kat ecir ve sevap olmak gerektir, dedim.

Resûlullah (s.a.s.) hazretleri de tasdik buyurarak: "Evet, hiç bir şey yoktur ki ona eza isabet etsin de Allah Teâlâ Hazretleri o müslümanın hatalarını ağacın yapraklarının döküldüğü gibi dökmesin, buyurdu.

Yani müslüman olunca hazen yaprağı gibi cümle günah dökülür.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
"Küfür" ve "Fısk" İsnadı (devamı) 14/02/2008 perşembe

"Küfür" ve "Fısk" İsnadı (devamı) 14/02/2008 perşembe

Hastalık sebebiyle ve beş vakit namazın edasıyla mağfiret olunan küçük günahlardır.

Büyük günahlar ise tevbe ve istiğfara ve hakların sahiplerine verilmesine muhtacdır.

Cumhur-u ulemanın re'yi budur.

Doğrusunu Allah bilir. (6)


Huruc: çıkmak Muttasıf: Kendisinde bir sıfat, bir hal bulunan. İsnad: Bir şeyi, birisi için yaptı diyerek söyleme İktiza: Gerekme Mazmunu: Manası, inceliği İcray-ı velayet: Valilik yapmak. Sak: Dal, sap. Terfî-i derecat: Yüksek dereceler. Kef-faret-i zünüb: Günahların affı: Müteellim: Acı duyan, içi sızlayan

Dipnotlar :(1) Kehf Sûresi: 50 / (2) Tecrid-i Sârih Terc. / (3) a.e. 12/150 / (4) a.e 12/660 / (5) a.e. 12/345 / (6) Zübdetü'l-Buhârî. 1041

10/1986 altınoluk
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Mes'uliyetin Sınırı 15/02/2008 cuma

İBN ÖMER (r.a)'dan mervidir ki:

"Hepiniz, raî, hamî ve muhafızsınız.

Ve hepiniz raiyyenizden mes'ülsünüz"

Yani her biriniz herhalde bu dünyada bir şey ile vazife-dar bulunduğunuzdan o şeyin hamisi, muhafızı olmakla o işten dolayı ahirette mes'ulsünüz.

Mesela hükümet reisi idaresi altında bulunan milletlerin hamisi bulunduğundan bütün raiyyesinden mesuldür.

Yani hudud ve ahkamın icrasından ikame-i cum'a ve cemaatten mes'ül demektir.

Bir hane sahibi erkek de hanesinin hamisi olup kendi hanesinin nafaka ve idaresinden ve hüsn-i muaşeretinden mes'uldür.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Mes'uliyetin Sınırı 15/02/2008 cuma

Kadın da kocasının hanesinde raiyyesi ve hamiyesi olup kendi raiyyesinden mes'uldür.

Yani hanesinin hüsn-i tedbirinden ve terbiye-i evladından ve kocasının malını muhafaza etmesinden ve kendi ırz ve namusunu muhafaza etmekten ve emanet ve hüsn-i muaşeretten mes'uldür.

Hizmetçi kendi efendisinin emval ve eşyasının raîsi ve muhafızı olup kendi raiyyetinden ve kendisine tevdi edilen işlerden ve hizmetlerden mes'uldür.

Bir kimse kendi babasının malının raîsi ve muhafızı olup kendi raiyyetinden ve vazifesinden mes'uldür.

Velhasıl cümleniz; her birerleriniz raî ve hamisiniz. Cümleniz mes'ülsünüz.1

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Mes'uliyetin Sınırı (devamı) 18/02/2008 pazartesi

Ma'kıl b.Yesar (r.a.)'dan rivayete göre Nebî (s.a)'in şöyle buyurduğunu işittim demiştir.

"Bir kul ki, Allah onu halkı görüp gözetmek üzere vali kılar da o, hayırhahane irşadıyla halkı muhafaza etmezse elbette o kişi cennet kokusu koklayamayacaktır."

İzahı:

ŞARİH Kastalani'nin Taberi'den nakline göre Hasan Basri Hazretleri der ki: Günün birisinde Muaviye, sefih, hunhar Abdullah b. Ziyad' ı Basra'ya vali gönderdi. Abdullah b. Ziyad kan dökmeye başladı.

O sırada ashab-ı kiramın ulularından Abdullah b.Mugaffel (r.a.) aramızda bulunuyordu. Bir gün bu büyük zât, vali İbn

Ziyad'ın yanma gitti ve ona:

İşlediğin şu fenalıktan vazgeç, dedi. O da:

Sen kim oluyorsun ki böyle emrediyorsun, diye karşıladı.

İbn Mugaffel onun yanından çıktı. Doğru mescide gitti.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Mes'uliyetin Sınırı (devamı) 18/02/2008 pazartesi

Biz, şu sefihin sözüyle halka karşı ne yapacaksın? dedik. "Ben iyi bilirim ki Ziyad, zina mahsulü bir piçtir.

Bu hakikati mescîdde halka ilan etmeden ölmek istemiyorum, dedi.

Fakat çok geçmedi vefatına sebep olan hastalığa tutuldu.

Hastalığı sırasında Vali Abdullah ziyaret için geldi.

İbn Mugaffel bu sırada Ma'kıl B. Yesar'ın bu hadisini valiye söyleyerek intibaha davet etti.

Ebû Hureyre (r.a.)'dan rivayete göre Nebî (s.a) şöyle buyurmuştur:

"Muhakkak ki siz imarete çok hırslısınız.

Halbuki fena idareciler için imaret kıyamet gününde nedamet olacaktır.

O cah ve mansıb ne güzel süt anadır.

Emmekle doyulmaz.

Fakat azil de memeden fena bir ayrılıştır ki hüznü çekilmez"

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Mes'uliyetin Sınırı (devamı) 18/02/2008 pazartesi

İzahı:

MEMURİYET, hüsn-i hizmet şartıyla çok iyidir.

Ebü Musa el-Eş'ari der ki: "Ben bir kere Resulullah'ın huzuruna girdim.

Hemşirelerinden ikisi de benimle beraber huzur-ı Risalete girmişlerdi .

Bunlardan birisi:

Ya Resulallah: Beni bir memuriyete tayin et, dedi. Diğeri de bunun gibi memuriyet istedi.

Rasul-i Ekrem (s.a.):

Biz memuriyet isteyen kimseye memuriyete haris olana vazife vermeyiz, buyurdu.

BUHARİ'NİN bir rivayetine göre, Abdurrahman b.Semüre (r.a.) der ki: "Resulullah (s.a) bana: Ya Abdarrahman, imaret talebinde bulunma .

Eğer senin istemenle imaret verilirse o vazifede Allah'ın inayetine mazhar olamazsın.

Eğer sen istemeksizin tevcih olunursa vazifende Allah'ın inayetine mazhar olursun, buyurdu.

Dipnotlar :(1) Zübdetü'l-Buharî, 151

01/1987 altınoluk
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Nimetin Kadrini Bilmek 19/02/2008 salı

KADRİ bilinmeyen ve şükredilmeyen nimetin soyulup alınacağı bilinmelidir.

Bu yüzden şükre ciddiyetle müdavim olmak ve Allah'ın bize lütfettiği en büyük nimet İslam ve ma'rifetten tesbihe muvaffakiyete ve lüzumsuz şeylerden korunmaya varıncaya kadar bütün nimetlerine şükredilmeli ki, bu sayede Allah'ın üzerimize nimetini ikmal etmesi umulur.

Çünkü işlerin en acısı ve en zoru yükselip düşmek, yakınlık kazandıktan sonra kovulmak, kavuştuktan sonra ayrılmaktır. (1)

İbn Abbas (r.a.)'dan mervîdir ki, "Bana cehennem gösterildiğinde ehl-i cehennemin ekserisinin kadınlar olduğunu gördüm. Çünkü onlar küfrederler: Soruldu ki;

- Ya Rasulallah, Allah Tealayı mı inkar ederler?

Kocalarına, akraba ve yakınlarına nankörlük ederler. Kendilerine yapılan in'am u ihsanları inkar ederler.

Mesela senden bir (zarar) görmüş olsa "Ben senden bu ana kadar hiç bir hayır görmedim" diye nankörlük ve inkar eder" (2)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Nimetin Kadrini Bilmek 19/02/2008 salı

KADRİ BİLİNMEYEN İKİ NİMET

İbn Abbas'dan rivayete göre, Nebi (s.a) şöyle buyurmuştur:

"İki nimet vardır ki, insanlardan çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır; sıhhat ve boş zaman."

Abdullah b.Abbas (r.a) der ki:

Bir kerre Rasul-i Ekrem (s.a.) omzumu tutup bana:

"Ey Abdullah, dünyada sen garip kimse gibi, yahut yolcu gibi (halktan, ihtirastan azade) yaşa! " buyurdu.

İbn Ömer de şöyle vasiyyet ederdi:

- Ey mümin, akşama erdiğinde sabahı gözleme, sabaha eriştiğinde de akşamı gözleme. Sıhhatinden bir kısmını hastalık zamanına ayır.

Hayattan bir kısmını da ölüm için faydalı kıl.(3)

devamı var
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Allah razı olsun abi...

Elimizde değilken Rabb'imize bize vermesi için yalvardığımız nimetler bize bahşedildikten bir süre sonra,o nimetin şükrünü eda etmeyi unutuyoruz.Bize verilen şeyin elimizde olmadığı zamanki acizliğimizi unutuyoruz.

"O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz.." (Mü'minun,78)
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Allah razı olsun abi...

Elimizde değilken Rabb'imize bize vermesi için yalvardığımız nimetler bize bahşedildikten bir süre sonra,o nimetin şükrünü eda etmeyi unutuyoruz.Bize verilen şeyin elimizde olmadığı zamanki acizliğimizi unutuyoruz.

"O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz.." (Mü'minun,78)


amin kardeşim ALLAH okuduklarımızla amel etmek nasip etsin cümlemize
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Nimetin Kadrini Bilmek (devamı) 20/02/2008 çarşamba

EBU HUREYRE (r.a)'dan rivayete göre Nebi (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Allah Teala altmış yaşına kadar yaşatıp ölümünü geri bıraktırdığı kimsenin özrünü izale ve reddeder.

Sure-i Fatır'da: "Duygulu bir kimsenin (Allah'ı) düşünüp bileceği kadar bir zaman sizi ömürlü kılmadık mı? Halbuki size peygamber de gelmişyi.

Bu ayet-i kerime gafil yaşayan ve halini İslah etmeyen kimseleri tevbihi muhtevîdir.(5)

Hazret-i Abudullah'dan mervidir ki, Rasulullah (s.a.) buyurmuşlardır: "Cennet" sizin birinize kendi halininin kayısının ayağına olan yakınlığından daha yakındır.

Cehennemde böylece yakındır."

Yani bir kimse yapacağı bir hayrı ve ibadeti cüz'iyat kabilinden bile olsa yapmalıdır.

Zira belki cennete girmesine sebep olabilir. Ve bir kimsede cüz'iyat kabilinden bir şeydir diyerek ma'siyet ve günah işlememelidir.

Çünkü belki o cüz'iyat kabilinden görünen ma'siyet o kimse için cehenneme duhülüne sebep olabilir.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Nimetin Kadrini Bilmek (devamı) 20/02/2008 çarşamba

ENES b.Malik (r.a.)'ten şöyle dediği rivayet olunmuştur. Bir kere Nebi (s.a.) bir takım çizgiler çizerek şöyle buyurdu:

"İşte bu çizgi insanın umduğu emeldir. Şu küçük, çizgilerde afetlerdir.

İnsan şu uzaktaki emelini beklerken en yakın olan ve kendisini ihata eden ecel ansızın gelebilir.(7)

İbn Ömer (r.a.) şöyle dediği rivayet olunmuştur. Rasülullah (s.a.) iki omuzumu tuttu:

"Ey İbn Ömer, sen dünyada bir garip gibi yahud geçici bir yolcu gibi ol!" buyurdu.

Bu hadisin ravilerinden Leys der ki: İbn Ömer bana şöyle dedi:

Ey Leys! Akşama erişince sabahı gözleme.

Sabaha erişince de akşamı bekleme sıhhat ve afiyet zamanından bir kısmını hastalık zamanına tahsis et. Hayatından bir kısmını da ölümün için ayır."

İkmal: Kemale erdirme, tamamlama. İhsan: iyilik etmek. Tevbih: Tekdir, azarlama. Fevtetmek: Kaçırma, kaybetme. İhata etmek: Kuşatma, sarma, etrafı çevrilme

Dipnotlar :(1) Ruhul-Beyan 1/704 (2) Zübdetü'l-Buhari, 169 (3) Tecrid-i Sarih Tere. 12/190. (4) Fatır; 37. (5) Tecrid-i Sarih Tere. 1/194. (6) Zübdetü'l-Buhari, 1101. (7) Tecrid-i Sarih 12/395.
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Peygamberimiz Hane-i Saadetlerinde 21/02/2008 perşembe

Fahr-i alem -sallallahu aleyhi vesellem-Hazretleri hane-i saadetlerine teşrif buyurduklarında vakitlerini üçe taksim buyururlardı.

Birincisi: Ancak Allah Teala Hazretlerine ibadete mahsustu.

İkincisi: Ehl ulyaliyle hüsn-i muaşeret ve onların işlerini tesviye idi.

Üçüncüsü: Kendisinin işlerine ve istirahatine aiddi.

Rasül-i Ekrem (s.a.) Hazretleri hane-i saadetlerinde kendi istirahatı için ayırdığı vakti, kendisi ile halk arasında taksim etmişti. O vakitte huzür-ı saadete havass-ı mukarrabin girip huzur-ı saadette her ne istifade ederlerse avama talim ederlerdi.

Bu vasıta ile avam da O'nun meclisinde hisseyab olurlardı.

Efendimiz (s.a.) ashab ve ümmetine müteallik olan hususatın hiçbirisini gerek havas ve gerek avam-ı ümmetinden gizlemez ve saklamazlardı.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendiden Hergün Bir Sohbet

Peygamberimiz Hane-i Saadetlerinde (devamı) 21/02/2008 perşembe

Salah ve takva sahibi ashabına cümleden evvel huzur-ı şeriflerine girmelerine izin verirlerdi.

Ve onlara teveccüh ve ikbal ederlerdi ki diğer insanlar da salah ve takvanın Allah ve Rasulü nezdinde makbul olduğunu bilip salah ve takvayı kazansınlar.

Herkesin dindeki fazlına göre dünya ve ahirete müteallik hayırlı işleri taksim edip, haseb ve nesebe göre taksim etmezlerdi.

Allah Teala'nın "sizin en keriminiz, Allah nezdinde en müttaki olanınızdır." kavl-i şerifi hükmünce takva üçtür.

1. Şirkten takvadır ki, avam-ı mümininin halidir.

2. Yasaklardan takvadır ki, havass-ı mümininin halidir.

3. Kalbine masivallah'ın dühülünden takvadır ki, ehlullah'ın halidir.

1987 altınoluk
 
Üst