Kuran yetersiz mi?Hadise muhtaç mıyız?

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Zina cezasının hükmü verenler ya da zinanın cezasının recm olduğuna inananlar hiç mi Kuran'a bakmamış?Maraza kendini gösterecekse bu insanlar Neden Allah'ın ayetlerine aykırı inanış içindeler?

"Varise vasiyet yoktur" sözünün bir ayeti nesh etmesi vs. bunlar bambaşka tartışma konusu tartışmak isteyen varsa buyursun.

Bunlar bize dinimizi hadislere göre düzenleyip Kuran ın hükümlerine aykırı davranma hakkı vermez değil mi?

Kur'an okurken herhangi bir kelimede veya cümlede tam olarak ne kast edildiği veya başkaları bu ayet için ne düşünmüştür diyerek baktığımız tefsirlere hadisleri de eklememiz sorun olmamalı değil mi?
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
"Varise vasiyet yoktur" sözünün bir ayeti nesh etmesi vs. bunlar bambaşka tartışma konusu tartışmak isteyen varsa buyursun.

Bu konu nedir bilmiyorum.Bahsettiğim zinanın cezası yanlışı hadisten çıkmadır siz de biliyorsunuzdur.Konumuzla alakası da var.Hadislerin nasıl bir faciaya yol açtıklarını görmek için en çarpıcı örnektir.



Kur'an okurken herhangi bir kelimede veya cümlede tam olarak ne kast edildiği veya başkaları bu ayet için ne düşünmüştür diyerek baktığımız tefsirlere hadisleri de eklememiz sorun olmamalı değil mi?

Hadisler din oluşturmak için dinin delili olarak kabul edilirse yukarıda belirttiğim gibi faciadır.

Söylediğiniz makul gibi görünse de hadis kesin bilgi içermediği için bir ayeti anlamak için kullanılamaz.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Yukarıdaki hikayede de aynen nakledilen hadis gibi Allah(haşa) insana benzetilmiştir. İkinci hususta nakledilen hadis gibi Allah (haşa) ademin durumundan haberdar değildir ve bu durumu tesadüfen görür. Dikkat edilirse bu hadis yukarıda geçen tevrattaki hikaye gibi şirk doludur. Peki hadis ilmini red etmek mi gerekir?
Hayır.
Çünkü Resulullah (asm) ın öyle hikmetli ve öyle öğüt veren nasihatleri vardır ki bu hadisler yolumuzu aydınlatan birer nurdur.
Örnek olarak şu verilebilir;
"Acemin Araptan, Arabın Acemden üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak takva iledir."
şimdi bu hadisi rededen bir zihniyet ne kadar doğru bir yol üzeredir. Dünya tarihine bakılırsa çoğu zulmün bu ırk ve soy yüzünden çıktığı aşikardır. Bunu red edebilen bir zihniyet ya ırkçıdır yada faşist. Hadis ilmini toptan red eder isek bu ve bunun gibi birçok hadisi de red etmiş ve Allah Resulünün değerini insanların gözünde küçültmüş oluruz.
vesselam...
YUkarıda örneğini verdiğiniz hadis gibi pekçok yanlış bilgi,yalan,iftira içeren hadisler vardır.Bunu hepimiz biliyoruz.Yanlışlarla dolu sözlerin içinden hangisinin hikmetli olduğunu nasıl anlayacaksınız?Öğüt veren ve hikmetli sözler Allah ın sözleridir.Kurandan daha hikmetli söz olmayacağına göre neden Resulün söylediğine emin olmadığımız sözlere kutsal muamelesi yapıyorsunuz?

Yolunuzu aydınlatan hikmetli sözler tüm dünyadaki atasözlerinde de mevcut.Atasözlerini de yolumuzu aydınlatan sözler olarak din oluşturmada ya da Kuran ı anlamak için kullanabilir miyiz?

"Acemin Araptan, Arabın Acemden üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak takva iledir." Bu hadisi Allah Resulü söylememiştir dediğimizde ya da söylemiştir dediğimizde,bu manayı Kuran da bulamıyormuyuz da ırkçı ve faşist olalım?

Allah Resulünün değerini Onun söylediğine emin olamadığımız sözlerle mi yücelteceğiz?Bu Onun tebliğ ettiği dine yalan karıştırmak,emin olan Resulullah a hakaret etmek değil midir?
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
YUkarıda örneğini verdiğiniz hadis gibi pekçok yanlış bilgi,yalan,iftira içeren hadisler vardır.Bunu hepimiz biliyoruz.Yanlışlarla dolu sözlerin içinden hangisinin hikmetli olduğunu nasıl anlayacaksınız?Öğüt veren ve hikmetli sözler Allah ın sözleridir.Kurandan daha hikmetli söz olmayacağına göre neden Resulün söylediğine emin olmadığımız sözlere kutsal muamelesi yapıyorsunuz?

Yolunuzu aydınlatan hikmetli sözler tüm dünyadaki atasözlerinde de mevcut.Atasözlerini de yolumuzu aydınlatan sözler olarak din oluşturmada ya da Kuran ı anlamak için kullanabilir miyiz?

"Acemin Araptan, Arabın Acemden üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak takva iledir." Bu hadisi Allah Resulü söylememiştir dediğimizde ya da söylemiştir dediğimizde,bu manayı Kuran da bulamıyormuyuz da ırkçı ve faşist olalım?

Allah Resulünün değerini Onun söylediğine emin olamadığımız sözlerle mi yücelteceğiz?Bu Onun tebliğ ettiği dine yalan karıştırmak,emin olan Resulullah a hakaret etmek değil midir?

hocan.YNÖ Allah tan belasını buldu sen de takipçiliğini yapıyorsun.... daha taharet almasını bilmessiniz gelip burda inanmadığınız din hakkında ahkam kesiyorsunuz.....
baktınız olmuyor işi sahtekarlığıa vurup, toplum o zamandan bu yana namazı birbirine bakarak kılıyor gibi kılıfa dolandırıyorsunuz... yahu öyle olsa sahtekarlığınız dahada katmerleşiyor... toplumun birbirinden bakarak kıldığı namaz şeklini kabul ediyorsunuz ( kılmasanızda) aynı toplumun aktardığı Hadisi Şerifleri cahil aklınızla inkar yoluna gidiyorsunuz.... siz ne Kur an a ne namaza inandınız ne de Hadisi Şeriflere.....ayn YNÖ gibi...

salat kelimesine bu ayette destek verme manasını YNÖ den başka hangi sapık verebilir...bütün alimler övme ve dua manasını vermişken.... Peygmbere düşmanlık yapılacakya....bir Peygamber niye övülsünki... hemde devam eden bir övme ile.... sizin inancınızda, haşa Peygamberlerin bir değeri olamaz değilmi... zaten sizin gibi insandı öldü gitti..zaten postacıydı da haşa... neyse...
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Mes'ele Kur'an'ın haricinde Kur'an aramak değildir, böyle bir niyyet hiç bir müslüman alimde olmamış zaten.

Lakin günümüzün Kur'an'cıları, olur bir gerekçe bulmak için ve arkasından da birilerine sataşmak ve kendi dediklerini ispatlamak için,

Alimlerin; Sünnet'i, icma'yı ve de kıyas'ı Kur'an'ın karşısında Kur'an olarak gördüklerini ifade ederler.

Böyleleri ya haindir, ya da cahildir.

Çünkü hiç bir alim Kur'an'ın karşısında Kur'an aramaz, o bilir ki Kur'an tek'tir O da Allah'ın Kitabıdır...

Lakin, alimler de kendilerine gelen soruları ve de ümmetin güncel mes'elelerini Kur'an'la çözüme kavuştururlarken,

İlmen daraldıkları yerlerde, bilgiye muhtaç olduklarında ve de izahat ve açıklama bazında zorlandıklarında,

Peygamber'e müracaat etmişler...

Sahabi'lere müracaat etmişler...

Sahabi'lerin, görüşlerine, uygulamalarına ve yorumlarına müracaat etmişler...

Kendilerinden daha bilgice alimlere müracaat etmişler... Vs...

Ve akabinden de "USUL"leri ekseninde güvendikleri ve de itimat ettikleri deliller muvacehesinde Kur'an'ı ve O'nun genel emir ve yasaklarını anlamaya çalışmışlardır...

Müslümanların büyük bir kısmı, bu ilmi muktesebattan yararlanmaya ve bilgi edinmeye gayret ediyorlar...

Bu şekilde bilgi edinme usulu yanlış mıdır doğru mudur, öldüğümüzde anlayacağız...

Çelebiler'e göre zinhar yanlıştır.

Bu da bir görüştür, dolayısıyla Çelebiler'in ifade ettiği usulü benimseyenler de olacaktır.

Var mıdır, bilemiyorum..?
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Çelebiler'e göre zinhar yanlıştır.

Bu da bir görüştür, dolayısıyla Çelebiler'in ifade ettiği usulü benimseyenler de olacaktır.

Var mıdır, bilemiyorum..?

böyle bir Usul varmıdır diye soracağım zira böyle bir Usul doğrumudur diye sormak şüpheden kaynaklanır oda insanı islamdan çıkartır......
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Bana kafir demiş Müfti Efendi

Tutalım Ben diyem ana müselman

Vardıkta yarın ruz-i cezaya

İkimizde çıkarız o sözde yalan

Nef'i
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
böyle bir Usul varmıdır diye soracağım zira böyle bir Usul doğrumudur diye sormak şüpheden kaynaklanır oda insanı islamdan çıkartır......

Benim hiç bir şüphem yoktur...

Kendisine tevdi edilen bir soruyu ya da ümmetin, iman, ibadet, muamelat, ukubat ve feraiz noktasındaki mes'elelerini,

Kur'an'la çözüme kavuşturmak isteyen bir alimin,

Bilemediğini, anlayamadığını, hüküm veremediğini ve de yorumlayamadığını,

"BİLEN"e danışması kadar doğru olan bir şey yoktur...

Benim bu bağlamda "ZERRE" kadar bir şüphem yoktur.

Hatta daha ileri bir şey söyleyeyim,

Bu usul "doğru"dan ziyade,

"ALLAH'IN EMRİDİR...!!!!!!!!"
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
tabi RUzi cezaya çıktığımız vakit Allah Rasulunun sözlerini nasıl inkar ettiğinin hesabını vereceksin....nasıl postacı seviyesine çeken imansızların safında olduğununda hesabını vereceksin... öldü gitti işi bitti muamelesininde...nasıl ayeti kerimelere işkembenden mana verme cehaletini gösterdiğininde.....
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Benim hiç bir şüphem yoktur...

Kendisine tevdi edilen bir soruyu ya da ümmetin, iman, ibadet, muamelat, ukubat ve feraiz noktasındaki mes'elelerini,

Kur'an'la çözüme kavuşturmak isteyen bir alimin,

Bilemediğini, anlayamadığını, hüküm veremediğini ve de yorumlayamadığını,

"BİLEN"e danışması kadar doğru olan bir şey yoktur...

Benim bu bağlamda "ZERRE" kadar bir şüphem yoktur.

Hatta daha ileri bir şey söyleyeyim,

Bu usul "doğru"dan ziyade,

"ALLAH'IN EMRİDİR...!!!!!!!!"

hangi zamanın aliminden ve hangi konudan bahsediyorsun..
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Tıb bir ilimdir.

Tıp doktoru da o ilmin müctehididir.

Ben doktor değilim ama Tıb ilmine müracaat edebilirim.

O ilme müracaat ettiğimde, anlayamadığım mes'eleleri,

Tıb ilminde ilmi müktesabata şamil olmuş bir doktora müracaat etmem yanlış mıdır..?

Çelebiler'e göre yanlıştır.

Herkes Tıb ilminden hareketle hastalığını iyileştirecektir.

Sonuç ne olur düşünebiliyor musunuz..?
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
hangi zamanın aliminden ve hangi konudan bahsediyorsun..

Burada ifade etmeye çalıştığım husus,

Bilemeyenin "bilen"e danışmasının Kur'an'ın özüne uygunluğudur.

Mesela, İmam Azam Ebu Hanife (R.alh), Kur'an'ı anlamada ve yorumlamada,

Peygamber'den faydalanmışsa.

Sahabi'lerden faydalanmışsa.

Sahabi'lerin icma gibi görüşlerinden faydalanmışsa.

Kendinden evvel gelip geçmiş müctehidlerin ilmi müktesabatından faydalanmışsa.

Ki faydalanmıştır...

İşte bu usul Allah'ın açık bir emridir...
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
dahada ilerisi, hastalığın yüzde yüz ilacını veren Hekimin reçetesini inkar ediyor.... yüzyıllardır kullanılıyor ve deva oluyor sen inkar etsen ne olur etmesen ne olur.. gözünü kapatan yalnız kendine karanlık yapar.... yahu bunlar zerre kadar Kur an ı bilseler içim gam yemeyecekte ...zaten Kur an ı hakiki manasını bilseler Peygambere iman şartınıda bilecekler ya...bunlar herhalde Peygambere imandan anladıkları evet böyle biri gelmiş tamam bu ismin peygamber olduğuna kerhende olsa mecburiyetten inanıyoruz..ama o kadar O nun söylediklerine iman etmiyoruz... işte bunlar bu kadar......
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Sadece Kur'an derler de,

Kur'an'ın ne dediğini anlamak için,

Kur'an'ın Türkçe tercümesine riayet ederler...

Kim terceme etti...

Ahmet ya da Mehmet...

Sen Ahmet'e müracaat ettiğinde şahane oluyor değil mi..?

---)))))
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Sadece Kur'an derler de,

Kur'an'ın ne dediğini anlamak için,

Kur'an'ın Türkçe tercümesine riayet ederler...

Kim terceme etti...

Ahmet ya da Mehmet...

Sen Ahmet'e müracaat ettiğinde şahane oluyor değil mi..?

---)))))

Bu konuda söylediğiniz en büyük yalan, Kuranı tercümesinden, anlamaya çalıştığımız yalanıdır.Kuranı mealinden anlamaya çalışanların sizler olduğunuzu da zina ayetindeki sopa için sorduğunuz sorudan anladık.

Sizler hadisleri savunurken bizleri mealcilikle suçladığınız halde Allah için söyleyebilir misiniz hayatınız boyunca bir meseleyi merak edipte bir hadisin Arapçasını okudunuz mu? Yoksa bizlere bu kadar yalan yere mealcilikle suçladığınız halde ömür boyu mealcilik yapan sizler misiniz?
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Sevgili red kardeşim kabir azabına sen inanmadığını söyledin az evvel. Ama bu konuda bir ayet var birlikte inceleyelim mi:

Allah o adamı, kurmak istedikleri tuzaktan korudu. Kötü azap Firavun'un adamlarını sardı. Onlar, sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün, 'Firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun' denir."

Yasin Suresi;

"Ve (sonra yeniden diriliş) sûru üflenecek; işte o zaman tümü kabirlerinden çıkarak Rablerine doğru koşacaklar!" 51


"Eyvah!” diyecekler, “Kim bizi (ölüm) uykumuzdan uyandırdı?” (Bunun üzerine onlara şöyle denecek “İşte Rahmân’ın vaad ettiği budur! Demek ki O’nun elçileri doğru söylemişlerdi!" 52


Ehl-i Sünnete göre kabir azabına inanmak vaciptir. Hani burada nerede kabir azabı? Eğer kabirde azap varsa Ahirete "hesap günü" denmesinin manası nedir? İki ayrı hesap mı olur.

Delil olarak getirdiğin "Firavunun sabah akşam ateşe sunulması" ayetine gelince. Bildiğim kadarıyla kabir azabına delil getirilen hiç bir hadiste kabirde yanmaktan hiç bir şekilde bahsedilmemektedir. Varsa böyle bir hadis görmek isterim. Olmadığından hareketle demek ki buradaki ateşten kasıt kabirdeki ateş değil ahiretteki cehennem ateşidir. Allah-u Alem.

Ayrıca Yasin suresi de çok açık bir şekilde kabir azabın'ın olamayacağını gösteriyor. Kabirde, yıllarca kalan insanların, herhangi bir ceza ve mükafata çarptırılmadıklarını anlıyoruz. Tam tersi dirilttikleri gün şaşkın şaşkın bakıyorlar. "Noluyo yaa..."diyorlar. "Bizi uykumuzdan kim uyandırdı" diyorlar. Allah için elini vicdanına koy, aklını kullan, bildiklerini bir kenara bırak; kabirde azap çeken birinin tepkisi böyle mi olur? Ne bileyim, "eyvah azap bitti ama hesap günü geldi çattı, daha büyük bir azap bizi bekliyor" derler. Hem adam kabirde azap görecek hem de uyandırıldıklarında "bizi uykumuzdan kim uyandırdı" diyecekler, yapmayın abim.

İnfitar suresi 4. ve 5. ayetleri, insanların gerçeği kabirde değil yeniden diriltecekleri gün anlayacaklarını açı açık ortaya seriyor. Kıyamet kopuyor, kabirlerin içi dışında getiriliyor ve kişi neyi kazanıp neyi kayıp ettiğini işte o gün anlıyor. Kabir azabı varsa bu ayetin anlamı kalmıyor demektir. Öyle ya "kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukur" ise kişi zaten burada daha hesap günü gelmeden neyi kazanıp neyi kaybettiğini biliyor demektir.

“Kabirlerin içi dışına getirildiği zaman, her can ne öne sürdüğünü ne geri bıraktığını bilir.” İnfitar 4.5.

Kişi zaten kabirde başına gelecekleri, cennetlik veya cehennemlik olacağını biliyorsa mahşerde yeniden sorgulamanın ne anlamı olabilir ki? Zaten nereye gideceği belli, kabirde bunu öğrendi, gideceği yere gönder gitsin.




 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Kabir azabına delil olduğu düşünülen ayetler zamanla alakalı ifadelerdir.Düşünün ki ölen kişi için zaman bizim algıladığımız gibi işlemiyordur herhalde.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir



Kişi zaten kabirde başına gelecekleri, cennetlik veya cehennemlik olacağını biliyorsa mahşerde yeniden sorgulamanın ne anlamı olabilir ki? Zaten nereye gideceği belli, kabirde bunu öğrendi, gideceği yere gönder gitsin.





bu mantıklı cümleler akıl süzgeciyle yapılmış açıklamalardır. Lakin kişi öldüğü an zaten nerenin adamı olduğu kendisine ayan oluyor. Bunu Kur'an ayetlerinden anlıyoruz:

Enfal

50,51. Melekler, inkar edenlerin yüzlerine ve sırtlarına vurarak, "Yakıcı azabı tadın, bu, kendi ellerinizle yaptığınızın karşılığıdır" diyerek canlarını alırken bir görseydin! Yoksa Allah kullara asla zulmetmez.


Bu ayetten açıkça anlıyoruz ki kişi eğer inkârcıysa ölüm anında bu kendisine belli oluyor. Şimdi sevgili kardeşim bu ayetle beraber açıklamalarını bir daha akıl süzgecinden geçirmeni rica ediyorum. Allah ayetlerini razı olduğu şekilde anlamayı nasip etsin. Âmin.
 

serhen

Asistan
Katılım
10 Ocak 2010
Mesajlar
234
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Yaş
44
Bu nasıl bir savunmadır ,ateş azap değil miş ::D ayette : (Öyle bir) ateş ki, onlar sabah akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir. ,bunu hangi mealden okursanız okuyun , kıyamette asıl büyük azabın olacağını, kıyametten önce de sabah akşam azap olacağını Allah bildiriyor

Kabir azabının varolduğuna dair , hadisleri ekleyelim

1) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Herhangi biriniz son rekâtte ki teşehhüdü bitirdiği zaman dört şeyden:
1) Cehennem azabından,
2) Kabir azabından,
3) Hayat ve ölümün fitnelerinden ve
4) Deccal’in şerrinden Allah’a sığınsın’ buyurdu.”
Müslim 588/130, Nesei 1309, Albânî İrva 350

2) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki kabrin yanından geçerken:
‘Dikkat edin! Muhakkak ki bunlara azap ediliyor. Hem de büyük bir şeyden dolayı azap edilmiyorlar. Onlardan biri söz taşırdı. Diğeri ise bevlinden (küçük abdestinden) çekinmez, sakınmazdı’ dedi.
Ravi dedi ki:
Sonra Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yaş bir hurma dalı istedi ve bu dalı iki parçaya bölüp, şunun üzerine bir parçasını ve ötekinin üzerine de bir parçasını dikti. Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Umulur ki bu hurma dallar kurumadıkça onlardan azapları hafifletilir’ buyurdu.”
Müslim

3-Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)'nin anlattığına göre, bir Yahudi kadın, yanına girdi. Kabir azabından bahsederek: "Seni kabir azabından Allah korusun!" dedi. Hz. Aişe de Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yanına girince Yahudi kadının söylediklerini anlattı ve kabir azabından sordu. Aleyhissalâtu vesselâm: "Evet, kabir azabı haktır. Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını hayvanlar işitir!" buyurdu. Hz. Aişe der ki: "Bundan sonra Aleyhissalâtu vesselâm'ın namaz kılıp da, namazında kabir azabından istiaze etmediğini hiç görmedim." [6] ] Buhârî, Cenaiz 89, Müslim, Mesacid 123; Nesâî, Cenaiz 115

Bera bin Âzib (R.A.)’ın anlattığına göre Rasulullah (S.A.V.) bir gün güneşin battığı sırada dışarı çıkmıştı ki bir ses işitti. “Bunlar Yahudiler! kabirlerinde azap çekiyorlar” buyurdu.
Buhârî, Cenaiz 86; Müslim, Cennet, 17; Nesai, Cenaiz, 114.

Kabir azabıyla ilgili daha çok hadis var, gerçi ayetle bile ikna olmayana hadis neyleyecek, sen olmadığına dair bir ayet ve hadis getirebiliyor musun , hayır , yasin süresinin o ayeti kabir azabı olmadığını sen kendin uydurdun,hani nerde olmadığına dair kelam var,bu kadar ayet ve hadise rağmen inkar edenin akından da şüph edilir, bu kabir azabını inkar eden zekeriyya beyazdı , hani şu tavuktan kurban olur diyen :D
 
Üst