Kuran yetersiz mi?Hadise muhtaç mıyız?

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Bu nasıl bir savunmadır ,ateş azap değil miş ::D ayette : (Öyle bir) ateş ki, onlar sabah akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir. ,bunu hangi mealden okursanız okuyun , kıyamette asıl büyük azabın olacağını, kıyametten önce de sabah akşam azap olacağını Allah bildiriyor

Kabir azabının varolduğuna dair , hadisleri ekleyelim

1) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Herhangi biriniz son rekâtte ki teşehhüdü bitirdiği zaman dört şeyden:
1) Cehennem azabından,
2) Kabir azabından,
3) Hayat ve ölümün fitnelerinden ve
4) Deccal’in şerrinden Allah’a sığınsın’ buyurdu.”
Müslim 588/130, Nesei 1309, Albânî İrva 350

2) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki kabrin yanından geçerken:
‘Dikkat edin! Muhakkak ki bunlara azap ediliyor. Hem de büyük bir şeyden dolayı azap edilmiyorlar. Onlardan biri söz taşırdı. Diğeri ise bevlinden (küçük abdestinden) çekinmez, sakınmazdı’ dedi.
Ravi dedi ki:
Sonra Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yaş bir hurma dalı istedi ve bu dalı iki parçaya bölüp, şunun üzerine bir parçasını ve ötekinin üzerine de bir parçasını dikti. Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Umulur ki bu hurma dallar kurumadıkça onlardan azapları hafifletilir’ buyurdu.”
Müslim

3-Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)'nin anlattığına göre, bir Yahudi kadın, yanına girdi. Kabir azabından bahsederek: "Seni kabir azabından Allah korusun!" dedi. Hz. Aişe de Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yanına girince Yahudi kadının söylediklerini anlattı ve kabir azabından sordu. Aleyhissalâtu vesselâm: "Evet, kabir azabı haktır. Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını hayvanlar işitir!" buyurdu. Hz. Aişe der ki: "Bundan sonra Aleyhissalâtu vesselâm'ın namaz kılıp da, namazında kabir azabından istiaze etmediğini hiç görmedim." [6] ] Buhârî, Cenaiz 89, Müslim, Mesacid 123; Nesâî, Cenaiz 115

Bera bin Âzib (R.A.)’ın anlattığına göre Rasulullah (S.A.V.) bir gün güneşin battığı sırada dışarı çıkmıştı ki bir ses işitti. “Bunlar Yahudiler! kabirlerinde azap çekiyorlar” buyurdu.
Buhârî, Cenaiz 86; Müslim, Cennet, 17; Nesai, Cenaiz, 114.

Kabir azabıyla ilgili daha çok hadis var, gerçi ayetle bile ikna olmayana hadis neyleyecek, sen olmadığına dair bir ayet ve hadis getirebiliyor musun , hayır , yasin süresinin o ayeti kabir azabı olmadığını sen kendin uydurdun,hani nerde olmadığına dair kelam var,bu kadar ayet ve hadise rağmen inkar edenin akından da şüph edilir, bu kabir azabını inkar eden zekeriyya beyazdı , hani şu tavuktan kurban olur diyen :D

güzel kardeşim bu uslüpla kabul edeceği varsa da kabul etmez. Biraz yumuşak yazalım. Döver gibi değil, sever gibi okşaya okşaya yazalım.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Bu nasıl bir savunmadır ,ateş azap değil miş ::D ayette : (Öyle bir) ateş ki, onlar sabah akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir. ,bunu hangi mealden okursanız okuyun , kıyamette asıl büyük azabın olacağını, kıyametten önce de sabah akşam azap olacağını Allah bildiriyor

Kabir azabının varolduğuna dair , hadisleri ekleyelim

1) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Herhangi biriniz son rekâtte ki teşehhüdü bitirdiği zaman dört şeyden:
1) Cehennem azabından,
2) Kabir azabından,
3) Hayat ve ölümün fitnelerinden ve
4) Deccal’in şerrinden Allah’a sığınsın’ buyurdu.”
Müslim 588/130, Nesei 1309, Albânî İrva 350

2) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki kabrin yanından geçerken:
‘Dikkat edin! Muhakkak ki bunlara azap ediliyor. Hem de büyük bir şeyden dolayı azap edilmiyorlar. Onlardan biri söz taşırdı. Diğeri ise bevlinden (küçük abdestinden) çekinmez, sakınmazdı’ dedi.
Ravi dedi ki:
Sonra Allah Rasulu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yaş bir hurma dalı istedi ve bu dalı iki parçaya bölüp, şunun üzerine bir parçasını ve ötekinin üzerine de bir parçasını dikti. Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Umulur ki bu hurma dallar kurumadıkça onlardan azapları hafifletilir’ buyurdu.”
Müslim

3-Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)'nin anlattığına göre, bir Yahudi kadın, yanına girdi. Kabir azabından bahsederek: "Seni kabir azabından Allah korusun!" dedi. Hz. Aişe de Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yanına girince Yahudi kadının söylediklerini anlattı ve kabir azabından sordu. Aleyhissalâtu vesselâm: "Evet, kabir azabı haktır. Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını hayvanlar işitir!" buyurdu. Hz. Aişe der ki: "Bundan sonra Aleyhissalâtu vesselâm'ın namaz kılıp da, namazında kabir azabından istiaze etmediğini hiç görmedim." [6] ] Buhârî, Cenaiz 89, Müslim, Mesacid 123; Nesâî, Cenaiz 115

Bera bin Âzib (R.A.)’ın anlattığına göre Rasulullah (S.A.V.) bir gün güneşin battığı sırada dışarı çıkmıştı ki bir ses işitti. “Bunlar Yahudiler! kabirlerinde azap çekiyorlar” buyurdu.
Buhârî, Cenaiz 86; Müslim, Cennet, 17; Nesai, Cenaiz, 114.

Kabir azabıyla ilgili daha çok hadis var, gerçi ayetle bile ikna olmayana hadis neyleyecek, sen olmadığına dair bir ayet ve hadis getirebiliyor musun , hayır , yasin süresinin o ayeti kabir azabı olmadığını sen kendin uydurdun,hani nerde olmadığına dair kelam var,bu kadar ayet ve hadise rağmen inkar edenin akından da şüph edilir, bu kabir azabını inkar eden zekeriyya beyazdı , hani şu tavuktan kurban olur diyen :D

Bu konu hadisleri dinin kaynağı olarak kabul etmemek için çok güzel bir örnek olmuş.

Kuran'da bahsedilmeyen kabir azabı meselesi hadisler ile uydurularak dine girmiş ve bu konuda pek çok hadis ve hikaye uydurulmuş.

Bu uydurulan hikayelerle insanlar korkutarak dine yaklaşmaları sağlanmak istenmişse de din dışı uydurmaların insanları dine yaklaştırmak yerine daha çok uzaklaştırdığı görülmektedir.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Kuran'da bahsedilmeyen kabir azabı meselesi hadisler ile uydurularak dine girmiş ve bu konuda pek çok hadis ve hikaye uydurulmuş.

.

Çelebi kardeşim aşağıdaki ayetten ne anladığını bize yazar mısın?





Enfal


50,51. Melekler, inkar edenlerin yüzlerine ve sırtlarına vurarak, "Yakıcı azabı tadın, bu, kendi ellerinizle yaptığınızın karşılığıdır" diyerek canlarını alırken bir görseydin! Yoksa Allah kullara asla zulmetmez.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Çelebi kardeşim bir de nisa 97:

Muhakkak ki melekler, kendi nesflerine zulmedenleri öldürürken : "Siz nerede (ne işte) idiniz?" dediler. (Onlar da): "Biz yeryüzünde zayıf (güçsüz) kimselerdik." dediler. (Melekler): "Allah'ın arzı (yeryüzü) geniş değil miydi? Öyleyse oraya hicret etseydiniz!" dediler. İşte onlar, onların varacağı yer cehennemdir ve (o) kötü bir varış yeridir.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
bu mantıklı cümleler akıl süzgeciyle yapılmış açıklamalardır. Lakin kişi öldüğü an zaten nerenin adamı olduğu kendisine ayan oluyor. Bunu Kur'an ayetlerinden anlıyoruz:

Enfal

50,51. Melekler, inkar edenlerin yüzlerine ve sırtlarına vurarak, "Yakıcı azabı tadın, bu, kendi ellerinizle yaptığınızın karşılığıdır" diyerek canlarını alırken bir görseydin! Yoksa Allah kullara asla zulmetmez.


Bu ayetten açıkça anlıyoruz ki kişi eğer inkârcıysa ölüm anında bu kendisine belli oluyor. Şimdi sevgili kardeşim bu ayetle beraber açıklamalarını bir daha akıl süzgecinden geçirmeni rica ediyorum. Allah ayetlerini razı olduğu şekilde anlamayı nasip etsin. Âmin.

İlgili ayetle ilgili 4 tefsire baktım ve İmam Kurtubiden alıntıyı getiriyorum. Demek ki farklı teviller varmış. Ama sen kesin böyledir diyorsun.

50. Meleklerin, o kâfirlerin yüzlerine ve arkalarına vura vura ve: "O yakıcı azabı tadın” diye diye canlarını alırken bir görseydin.

51.
"Bu, ellerinizin daha önce yaptıkları yüzündendir. Ve biç şüp*hesiz Allah'ın kullarına zulmedicl olmadığındandır."

Denildiğine göre, bununla yüce Allah,
Bedir günü öldürülmeyip geriye kalan kimseleri kastetmektedir. Bir diğer görüşe göre bu, Bedir günü öldürülen kâfirler hakkındadır.

"...Se, ...sa" şart edatının cevabı muhzuftur. Takdiri de: ... görseydin, sen çok büyük bir iş görmüş olacaktın, şeklindedir. Mücahid ve Said b. Cü-beyr'e göre, "Yüzlerine ve arkalarına” buyruğundaki "arkalarından kasıt, kinaye yoluyla onların ***-larıdır. el-Hasen'e göre ise sırtlarıdır. "Vura vura” anlamındaki kelime de hal mevkiindedir. el-Hasen ayrıca şöyle demektedir: Bir adam, Rasûlullah (sav)'a: Ey Allah'ın Rasulü dedi.
Ben, Ebu Cehilin sırtında ayakkabı bağı gibi birşey gördüm. Hz. Peygamber: "İşte o, meleklerin vurmasıdır" buyurdu.

Şöyle de denilmiştir: Buradaki vurmak ölüm esnasında olur.
Kıyamet gününde ateşe götürülecekleri vakit olması da muhtemeldir. "O yakıcı azabı tadın" buyruğu ile ilgili olarak el-Ferrâ şöyle demektedir: Yani, "melekler... tadın, derler" takdirinde olup, bu "derler" fiili lıazfedilmiştir.

el-Hasen der ki:
Bu söz kıyamet günü söylenecektir. Cehennem bekçileri onlara: Yakıcı (ateş) azabı(m) tadın diyeceklerdir. Rivayete göre, kimi tefsirlerde şöyle kaydedilmektedir: Melekler ile birlikte demirden tokmaklar vardı. Onlar, darbe indirdiler mi, yaralarında ateş alev alırdı. İşte yüce Allah'ın: "O yakıcı azabı tadın" buyruğu ile anlatılan budur.


 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Ayrıca kabir azabı ile ilgili rivayetlerde "yanmak" ile ilgili hadisler yoktur diye biliyoruz varsa getirin dedik, hani Firavun kabirde gece gündüz ateşe arz olunuyordu ya ama birileri dışarıdan gazel okudu.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
@lafons7275 Kardeşim kopya çekmek gibi olacak ama ben de bu ayetlerde kabir azabının varlığına dair bir bilgi göremedim.
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
YUkarıda örneğini verdiğiniz hadis gibi pekçok yanlış bilgi,yalan,iftira içeren hadisler vardır.Bunu hepimiz biliyoruz.Yanlışlarla dolu sözlerin içinden hangisinin hikmetli olduğunu nasıl anlayacaksınız?Öğüt veren ve hikmetli sözler Allah ın sözleridir.Kurandan daha hikmetli söz olmayacağına göre neden Resulün söylediğine emin olmadığımız sözlere kutsal muamelesi yapıyorsunuz?

Yolunuzu aydınlatan hikmetli sözler tüm dünyadaki atasözlerinde de mevcut.Atasözlerini de yolumuzu aydınlatan sözler olarak din oluşturmada ya da Kuran ı anlamak için kullanabilir miyiz?

"Acemin Araptan, Arabın Acemden üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak takva iledir." Bu hadisi Allah Resulü söylememiştir dediğimizde ya da söylemiştir dediğimizde,bu manayı Kuran da bulamıyormuyuz da ırkçı ve faşist olalım?

Allah Resulünün değerini Onun söylediğine emin olamadığımız sözlerle mi yücelteceğiz?Bu Onun tebliğ ettiği dine yalan karıştırmak,emin olan Resulullah a hakaret etmek değil midir?

Selamün aleyküm kardeşim
"Bir konu hakkında çekişiğinizde onu Allah' a ve Resulüne götürün." Ayeti gereği bir değerlendirme yapalım. Yukarıdaki ayette Allah tan kasıt kuran dır. Resulün den kasıt ise sünnet ve hadislerdir. Diğer bir ayette "O,( Muhammed) heva ve hevesinden konuşmaz." Ayeti gereği Resulün ağzından çıkan bütün sözlere kefil olan Allah değilmidir. Şimdi şöyle bir mantıkla cevap vereceksin; bu ayet ayetlerin sıhhati için vahyedilmiştir.Lakin dikkat edersen risalet döneminde söylediği bütün sözlere kefil olma durumudur bu ayet. Aslında toptan red etme yerine sorgulamak daha sıhhatli olacaktır. hadis ilmini sorgulamak için bir ilim dalı geliştirilmiştir. Bu lim dalının adı 'Rical' dir. Rical ilmi hadis ravilerini soyolojik açıdan inceleyen bilim dalıdır. Ravinin siyasi görüşünü, nefsi zaafiyetlerini, yalan ve yalancı şahitllik edip etmediğini ve onunda rivayet ettiği ravinin yukarıdaki kriterlere göre değerlendirmeye tutulduğu bir inceleme şeklidir. Bu ilimden yola çıkarak hadis beş gruba ayrılmışır;
1) sahih; rivayet eden ravilerin yalan ve yalancı şahiliğine rastlanmayan, ve kuran ile tezat teşkil etmeyn hadis türüdür.
2) kudsi; Allah ın Resulullah(asm) a vahiy yoluyla bildirdiği ve Allah ın kelamı olup ayet olmyan hadis trüdür.
3) mütevatır; 60 tan fazla ravisinin olduğu ve anlam değişikliği olmadan ortak rivayet edilen hdis türüdür. Bu hadis türü çok nadir bulunur.
4)merdud; ravilerinin nefsi eğilimi olup, yalan ve yalancı şahitliğine rastlanılan güvenilmeyen hadis türüdür.
5) yalan hadis; kuran la ters düşen hadis türüdr.(Resulullah kurana ters bir kelime bile söylememiştir)

hadis kavramını islamın içinden çıkarır isek Resulullah ın kendine özgü karakterini, kendine özgü bakış açısını ve kendine özgü huylarını( bunları yapmak sünnettir) yok saymış oluruz ki bu Resulullah ı pasifize etmek demektir. Birde bunları yok saymanın başka bir sonucu olarak kuran ayetlerinin tevilinin kişiye göre yorumlanması ortaya çıkar ki bugün ayet çarpıtmalarının katliam fermanı olduğu bir dünya da yaşıyoruz.Müslümanın müslümanı öldürdüğü bir ortamda öldürenin kaynağı "sadece kur an" demesidir.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Aslında toptan red etme yerine sorgulamak daha sıhhatli olacaktır. hadis ilmini sorgulamak için bir ilim dalı geliştirilmiştir. Bu lim dalının adı 'Rical' dir. Rical ilmi hadis ravilerini soyolojik açıdan inceleyen bilim dalıdır. Ravinin siyasi görüşünü, nefsi zaafiyetlerini, yalan ve yalancı şahitllik edip etmediğini ve onunda rivayet ettiği ravinin yukarıdaki kriterlere göre değerlendirmeye tutulduğu bir inceleme şeklidir.

Öyledir de bu durum yani ravilerin güvenirliği meselesi herkesin üzerinde ittifak ettiği bir mesele değildir ki. Birine göre sika/güvenilir olan bir ravi bir başka muhaddise göre, bakın dikkat edin "yalancının biri" olabiliyor.

Demek ki burada dikkatli olmak ve salt bununla yetinmeyip diğer kriterleri de dikkate almak zorundayız.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Çelebi kardeşim bir de nisa 97:

Muhakkak ki melekler, kendi nesflerine zulmedenleri öldürürken : "Siz nerede (ne işte) idiniz?" dediler. (Onlar da): "Biz yeryüzünde zayıf (güçsüz) kimselerdik." dediler. (Melekler): "Allah'ın arzı (yeryüzü) geniş değil miydi? Öyleyse oraya hicret etseydiniz!" dediler. İşte onlar, onların varacağı yer cehennemdir ve (o) kötü bir varış yeridir.

@RedveKabul kardeşim bu ayet ile ilgili tefsirlere de bir ara bakıp bizimle paylaşır mısın?
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0


Öyledir de bu durum yani ravilerin güvenirliği meselesi herkesin üzerinde ittifak ettiği bir mesele değildir ki. Birine göre sika/güvenilir olan bir ravi bir başka muhaddise göre, bakın dikkat edin "yalancının biri" olabiliyor.

Demek ki burada dikkatli olmak ve salt bununla yetinmeyip diğer kriterleri de dikkate almak zorundayız.
Selamün aleyküm
Nakli delilin önemi olduğu kadar akli delilin de önemi vardır.Bir önceki mesajımda belirtmiş olduğum hadis hakkında nakli bir reddiye ye ihtiyaç duymaksızın akla aykırı ve Allah ın sıfatlarına aykırı bir durum olduğu görülür. Böyle bir hadis için rical ilmine gerek kalmaksızın redetme yetisine sahibiz.
Bir hadis te medine sarımsakları hakkındadır;
"Medine sarımsağından yiyen kişiye Allah hastalık vermez ömrü boyunca"
şimdi yukarıdak hadisin nakli bir reddiyeye ihtiyacı varmıdır?
başka bir hadis;
" hz Musa nın kavmi Hz Musa nın erkekliğinden şüphe etmiştir. Hz musa bir gün nehirde yıkanırken elbisesini üstüne koyduğu taş hareket etmeye başlamış ve israil kvminin içine kadar gitmiştir. Hz Musa da elbisesini yakalamak için taşın peşine düşmüştür. Ve kaminin içine kadar gitmiştir. Ve bu durumda kavmi hz Musa nın erkek olduğunu o zaman anlamıştır!"
Şimddi bu bağlamda birinci hadisi bir sarımsak tüccarının uydurduğunu hiçbir kaynağa dayanmadan söyleyebiliriz.ikinci hadiste ise Allah ın peygamberini küçük düşürme eğilimi olduğunu ve bu hadisin israiliyat olduğunu nakli bir delile gerek duymaksızın söyleyebiliriz.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
@RedveKabul kardeşim bu ayet ile ilgili tefsirlere de bir ara bakıp bizimle paylaşır mısın?

Bir de bu ayet kardeşim:

“Allah’a yalan iftira edenden yahut kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken “Bana da vahyolundu.” Diyenden, bir de: “Allah’ın indirdiğinin benzerini ben de indiririm.” diyenden daha zalim kim olabilir? Sen zalimleri ölümün sıkıntıları içinde meleklerin de ellerini uzatarak: “Canlarınızı çıkarın! Allah’a karşı hak olmayanı söylediğiniz ve O’nun ayetlerine karşı kibirlendiğiniz için bugün alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız.!” derlerken bir görsen!” (En’am: 6/93)
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Ooooo lafons, ona bak buna da bak, yahu bu gidişle bayram seninle geçecek :)

Hani sen cuma namazından sonra çocukları AVM'ye götürecektin?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Sevgili @RedveKabul kardeşim bir ayet daha:

23:99 - Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında, "Rabbim, der, lütfen beni (dünyaya) geri gönder,"
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Sevgili @RedveKabul kardeşim bir ayet daha:

50:19 - Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldiğinde, "Ey insan! İşte bu senin öteden beri kaçtığın şeydir." denir.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Ayetleri getirerek haklı çıkmış olmuyorsun sevgili lafonscuğum. Bak az önce bunun böyle olmadığını ortaya koyduk. Hepsine tek tek bakmak gerek. Siyak, sibak, anlam bütünlüğü, tefsir vs.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
@lafons7275 kardeşim bu ayetler kabir azabı ile alakalı değil.Vefat etmiş kişi için zaman bize göre farklıdır.Bu ayetlere bu gözle bakmalısın.O zaman anlarız.

Ayetleri bir görüşe göre değil de anlatılmak istenen ne ise ona göre anlamaliyiz
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Ayetleri getirerek haklı çıkmış olmuyorsun sevgili lafonscuğum. Bak az önce bunun böyle olmadığını ortaya koyduk. Hepsine tek tek bakmak gerek. Siyak, sibak, anlam bütünlüğü, tefsir vs.

Güzel kardeşim ben haklı çıkmak adına o ayetleri koymuşsam Rabbim beni affetsin. Ben senin akıllı biri olduğuna güvenerek ayetleri yazıyorum. Fırsat buldukça tefsirlere bakarsın. Zaten en önemli işimiz Kur'an değil mi?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir




Kişi zaten kabirde başına gelecekleri, cennetlik veya cehennemlik olacağını biliyorsa mahşerde
yeniden sorgulamanın ne anlamı olabilir ki? Zaten nereye gideceği belli, kabirde bunu öğrendi, gideceği yere gönder gitsin.




Haklısın:


Kehf 105:

Onlar, Rab’lerinin âyetlerini ve O’na kavuşacaklarını inkâr eden, böylece amelleri boşa çıkan, o yüzden de kıyamet gününde amelleri için bir terazi kurmayacağımız kimselerdir.
 
Üst