Zaman maddenin kendisiyle birlikte var. Öncesinde zaman yok. Maddenin olmadığı mutlak bir boşluk düşün. Orada zaman da olmaz, çünkü yıpranacak bir şey yok, çünkü atom yok, etrafında dönen elektronlar yok...
Soru şu: Madde olmayan varlıklar hareket edebiliyor mu? Onların hareket etme vasıfları nasıl bir şey? Zira madde gibi a noktasından b noktasına hareket etmiyor olabilirler. Ebed ve Ezel kavramları bizim bildiğimiz zamandan çok farklı.
Ahirette ölüm yok. O halde yıpranma da yok. Orada yaratılacak olan maddenin vasfı bizim bildiğimiz maddeden farklı olsa gerek. Bizim bildiğimiz madde zamanın kölesi. Bu yüzden ebedi değil. Atomlar sabit kalmıyor. Yıllar geçtikçe çekirdeklerinde güç azalıyor ve elektron sayıları falan değişerek başka atomlara dönüşüyorlar. Uzayın git gide soğuduğu biliniyor.
Biyoloji denen mekanizmada ilginç olan şey ise güç istenci/kudret şevki... Haz alıyor, var olmak istiyor, yaşama içgüdüsü falan. Bu çok ilginç. Sorulması gereken soru, bu güdüler biyolojinin neresinde? Özünde mi yoksa niteliksel bir şey midir? Eğer bu istençler niteliksel ise Allah'ın yaratacağı yeni biyolojide eskime ve yıpranma da olmayacak, ve bu istençler ona yüklenecek. Lakin bu noktada yeni sorular geliyor akla: Eğer ölüm yoksa bu istençlerin kaynağı tüm anlamını yitiriyor, çünkü ölüm korkusu bütün bu istençlere anlam katan temel nitelik, belki tetikleyen ana kaynak!!! Cennetin sonsuz haz ve zevklerden ibaret olması, eğer kaybetmek yoksa, eğer çile çekmek yoksa, bütün anlamını yitiriyor. Normalde dünyada böyle bir ortam oluştursanız, yani acının çilenin ve ızdırabın olmadığı, herkesin kazandığı ve kimsenin kaybetmediği sonsuz hız ve haz ortamı oluştursanız herkes intihar ederdi, ama cennette olmayan tek şey kendini asacak bir ip! Bu durumda cennet belki hakikatte cehennemin ta kendisi olabilir mi? Sadece soruyorum. Belki Yunus'un “bana seni gerek seni” dediği noktayı arzulamak lazım, Allahu âlem.