İnsanlık bitmiş, diyorlar. İnsanlık bitmedi, tam tersine arttı. Modern Çağ, insanın birebir insan olarak hareket ettiği çağdır. Nesli tükenen ve biten, insan-ı kâmillerdir. İnsan, artık kemâl yolculuğu yapmıyor. Böyle bir yolculuktan dahi haberi yok artık. Biten bu!!!
İnsanın ne olduğunu anlamak için, içinde “insan” kelimesi geçen tüm ayetlere bakmanız yeterlidir.
Hümanizm ha? Al işte, gör! Allah'ın tarif ettiği insanı sen al merkeze koy. Ne olacağını bekliyordun? Her şey ortada.
Kurtuluşumuz insanda değil, insan-ı kâmil merkezli bir medeniyet fikrindedir. Tam bu noktada şu soru akla geliyor? Ya insan-ı kâmil, insanı ezerse? Dikta tarzı bir rejim olmaz mı bu? Evet, insan zaviyesinden bakınca böyle. Çocuk zaviyesidir insanın zaviyesi. İnsan-ı kâmil, insana karşı anne gibidir. Anne gibi, çocuğunun selametini düşünür. Anne gibi dünyada yaşar ama dünyayı yaşamaz. Bu noktayı iyi anlamak lazım. Yani insan-ı kâmillerin insanları ezdiği, sömürdüğü bir dünya gibi algılamamak lazım. Zaten zalim olsa insan-ı kâmil olmazdı.
Bunun böyle olduğunu hemen örneklendirelim: Hz. Ömer (ra)'ın hilafet dönemidir. Halife Ömer, bir sahabenin evinde misafirdir. Sahabe, sofra kurar ve donatır. Halife Ömer, sofrada bulunan her şeyden yer fakat bal şerbetinden içmez. Ev sahibi sahabe sorar: “Ya Ömer, bal şerbetinden içmedin?” Halife Ömer cevap verir: “O bana haram, siz için!” Sahabe: “Nasıl yani?”. Halife Ömer: “Ben halifeyim, ümmetten mes'ulüm, bu bal şerbeti bütün müslümanların sofrasında bulunmadığı sürece ben bu bal şerbetini içemem”...
Bu mudur? Evet, tam da budur.