"hz isa geri gelmeyecek" diyen hoca benzerleri"

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
Bu döküman hangi konudaydı sanırım ben görmedim. Linki varsa yazabilir misiniz.

©sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 16 / 2007, s. 1-28

tefsir

HZ. İSA’NIN VEFATI, REF’İ VE NÜZÛLÜ BAĞLAMINDA
M. ZAHİD KEVSERÎ’NİN
İLGİLİ KUR’AN AYETLERİNE YAKLAŞIMI

(Bu makale, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Düzce Belediyesi tarafından 24-25 Kasım 2007 tarihleri arasında Düzce’de tertip edilen Uluslararası Düzceli M. Zâhid Kevserî Sempozyumu’nda sunulan “M. Zahid Kevserî’ye Göre Hz. İsa’nın Vefatı, Ref’i Ve Nüzûlü İle İlgili Ayetlerin Yorumu” başlıklı bildiri metninin bazı tashihlerle birlikte gözden geçirilerek geliştirilmiş halidir.

Doç.Dr., Sakarya Ü. İlahiyat F. Tefsir Anabilim Dalı Öğretim üyesi, [email protected].)


http://www.if1.sakarya.edu.tr/dergi/dergi_16/muhammedaydin.pdf

Giriş

Muhammed Zâhid Kevserî (ö.1952), İslâmi ilimler sahasında son devrin en meşhur âlimlerinden birisidir. O, hadis ve fıkıh gibi çeşitli ilimlerde tebarüz ettiği gibi Kur'an ilimlerinde de ve özellikle tefsir ilminde otorite sayılması gereken âlimlerdendir.

Kevserî, Hz. İsa (a.s)’nın vefatı, ref’i/yükseltilmesi/kaldırılması ve nüzûlü ile ilgili itirazlara cevap vermek için müstakil bir çalışma yapmıştır. Bu çalışma Ahiret’ten Önce Hz. İsa (a.s)’nın Nüzûlünü İnkar Edenin İddialarına Seri Bir Bakış” manasına (Nazra Abire Fî Mezaimi Men Yunkiru Nüzûle İsa Aleyhisselam Kable’l-Ahire) adında yayınlanmıştır.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Galiba alıntıladığımız yazıyı çok hızlı okumuşunuzki, yazıdaki zuhruf/61 ayetinden bahsedilirken bu ayetin tefsirinde ihtilaf edildiğini belirtiyor..ama siz sanki imam Maturidi nuzülü isa da ''ise'' diyerek şübhe gösterdiği gibi tamamen saptırma bir açıklama yapmışsınız...Zuhruf/6ı de ihitilaf edildiğ baglamında ayetin mealinde ki''ise'' nin imam Maturidiinin sanki nuzülü isada kesinlik yok demiş gibi aksettirmeniz, doğrusu şaşılacak bir şeydir..!!!bir muallimin okuduğunu böyle anlamasıda çok garib bir durum değilmi?imam Maturidiye ait nakillere niye dikkat etmediniz.biz bu kısımları tekrar vererek bu saptırmaya cevab vermiş olalım:
 

.''

Halbuki alıntıladığımız yazıda buna cevab verilmişti. şöyleki:'
 
'Nuzul-i İsa (a.s) meselesinin hem Ehl-i Sünnet imamları tarafından "erkân-ı imaniye" cümlesinden olarak görüldüğünü, hem de gerek İmam el-Mâturîdî'nin, gerekse İmam el-Eş'arî'nin ve onlardan sonraki Ehl-i Sünnet Kelam alimlerinin eserlerinde yer aldığını biliyoruz. Ehl-i Sünnet'in iki imamı el-Mâturîdî ve el-Eş'arî'nin, nüzul-i İsa (a.s) meselesini erkân-ı imaniye arasında gördüğü ve bu sebeple bu meseleye eserlerinde yer verdiği, keza daha sonraki ulemanın tavrının da farklı olmadığı, onların eserlerine müracaatla kolayca tesbit edilecek bir husustur.Sözü fazla uzatmadan İmam el-Mâturîdî'nin tavrına bakalım. Yakın zamana kadar elimizde sadece Kitâbu't-Tevhîd'i bulunduğu ve orada da herhangi bir tasrihat yer almadığı için İmam el-Mâturîdî'nin bu mesele hakkındaki tavrının olumsuz olduğu şeklinde bir kanaatin yerleşmiş bulunduğu görülüyor.

Ancak bu kanaat yanlıştır. Zira İmam el-Mâturîdî'nin, nüzul-i İsa (a.s) meselesine, neşri devam eden Te'vîlâtu'l-Kur'ân'ın birçok yerinde değindiği ve hatta zaman zaman ilgili rivayetlerden bir kısmını da zikrettiği görülmektedir.
[1] Daha önceki bir yazıda[2] bu nokta hakkında bir miktar detay verdiğim için burada onları tekrara lüzum görmüyorum. O yazıyı kaleme aldığım sırada ilgili cilt neşredilmediği için İmam el-Mâturîdî'nin 43/ez-Zuhruf, 61 ayeti hakkındaki tefsirine muttali olamamıştım. Daha sonra yazma nüshadan konuyu tetkik imkânı hasıl oldu. (Katkı sağlayan kardeşime teşekkür ederim.) Özeti şöyle: İmam el-Mâturîdî, "O, kıyamet için bir bilgidir" mealindeki 43/ez-Zuhruf, 61. ayetinin tefsiri esnasında şunları söyler: "… Bu ayetin tefsirinde ihtilaf edilmiştir. İhtilaf edenlerden bir kısmı, "Burada kastedilen İsa aleyhisselamdır.Onun gökten inmesi kıyamet için bir bilgi ve alamet olacaktır" demiştir. Buna göre bu ayet, daha önce geçen, "Biz onu İsrailoğulları için bir örnek kıldık" (43/ez-Zuhruf, 59) ayetiyle bağlantılı olur. Böylelikle sanki şöyle buyurulmuş olmaktadır: Biz onu örnek, yani ayet ve ibret kıldık. Ve biz onu kıyamet için de bir bilgi kıldık" (…) "Ve bana uyun; doğru yol budur" cümlesi üzerinde dururken de şöyle der: "… Eğer "O kıyamet için bir bilgidir" cümlesinden kasıt İsa aleyhisselam ise sanki şöyle buyurulmuş olmaktadır: "O (İsa) kıyamet için bir bilgi ve alamettir. Binaenaleyh o huruç etmeden ve (gökten) inmeden önce bana ittiba edin."[3]

İmam el-Eş'arî'nin konu hakkındaki tavrına gelince, yine daha önceki bir yazıda da naklettiğim gibi[4] o, üzerinde Selef'in icma ettiğini belirttiği itikadî meselelerin 42.si meyanında şöyle der: "Aynı şekilde Deccal, İsa b. Meryem'in nüzulü ve Deccal'i öldürmesi konusunda rivayet edilen haberlere (iman konusunda da icma etmişlerdir.)"[5]Yine o, "Ashâbu'l-Hadîs ve Ehlu's-Sünne"nin itikat umdelerini sayarken, "Müslümanlar'ın devlet başkanlarının salahı için dua etmeyi, onlara silahla karşı çıkmamayı, fitne dönemlerinde mukatele etmemeyi benimser, Deccal'in çıkacağını ve İsa b. Meryem'in onu öldüreceğini tasdik ederler"[6] dedikten ve daha birçok madde zikrettikten sonra sözlerini şöyle bağlar:"Bütün bunlar, onların (Ashâbu'l-Hadîs ve Ehlu's-Sünne'nin) emir ve amel ettiği, benimsediği hususlardır.

Onların, zikrettiğimiz bütün bu itikat ilkelerine biz de inanır ve onları benimseriz…"
[7]Şu halde nuzul-i İsa (a.s) meselesi hakkında, "bu mevzu Maturidî ve Eş'arî gibi Ehl-i Sünnet imamlarının eserlerinde işlenmemiş ve ele alınmamıştır" ifadesinin isabetli olmadığını, gerçeği yansıtmadığını söylemek durumundayız. İmam el-Mâturîdî'nin, nüzul-i İsa (a.s) meselesine Te'vîlâtu'l-Kur'ân'ın muhtelif ciltlerinde muhtelif vesilelerle yer verdiğini gösteren örneklerden bir kısmını daha önceki yazılarda görmüştük.Bugün konuya buradan devam edelim: İmam el-Mâturîdî, 3/Âl-i İmrân, 49 ayetini tefsir ederken şöyle der: "Hz. İsa (a.s)'ın hayatı baştan sona mucizeyle donatılmıştır. Zira O, diğer insanlardan farklı biçimde babasız olarak dünyaya gelmiş, beşikteyken konuşmuş, (…), başka birisi O'na benzetilmiş ve bu suretle öldürülmüş, O ise göğe kaldırılmıştır. Bütün bunlar mucizedir…"[8] Aynı surenin 54. ayetinin tefsiri esnasında şunları söyler: "Tuzak kurdular: Yani İsa (a.s)'ı yalanladılar ve öldürmeye azmettiler. Allah da, İsa (a.s)'ı ref etmek ve içlerinden birisini O'na benzeterek öldürmelerini sağlamak suretiyle mukabil tuzak kurdu.."[9]

Orada da açıkça görüleceği gibi et-Teftâzânî’nin bahse konu ifadeleri en-Nesefî’nin, "Hz. Peygamber (s.a.v)'in kıyamet alametlerinden olarak haber verdiği Deccal, Dabbetü'l-arz ve Ye'cüc-Me'cüc'ün çıkışı, İsa (a.s)'ın gökten inişi, güneşin batıdan doğması haktır" şeklindeki ifadeleri üzerine söylendiği için, en-Nesefî’nin de bu meselede farklı düşünmediğinin açık olduğunu ayrıca belirtmeye gerek yoktur. Yine et-Teftâzânî'nin, Şerhu'l-Makâsıd'daki ifadeleri, gerek nüzul-i İsa (a.s), gerekse zuhur-i Mehdi (a.s) meselesinde gayet sarihtir.
[17] Şöyle der: "İmamet meselesine eklenecek hususlar arasında Mehdi'nin hurucu ve İsa (a.s)'ın nüzulü de vardır ki, bu ikisi kıyamet alametlerindendir. Bu babda ahad da olsa sahih haberler varit olmuştur.

Zira İmam Ebû Hanîfe'den itibaren hemen bütün Akaid kitaplarına girmiş ve Ehl-i Sünnet ulema tarafından ittifakla nakledilegelmiş olan bu inancın mutlak olarak ahad haberler üzerine ibtina ettiğini düşünmek isabetli değildir. İbnu'l-Hümâm'ın konuyla ilgili ifadesi de şöyle:; "Deccal'ın hurucu, İsa b. Meryem (a.s)'ın gökten inmesi, Ye'cüc-Me'cüc'ün ve Dabbe'nin hurucu… gibi kıyamet alametleri haktır; bu hususlarda sarih ve sahih nasslar varittir."
[18]ed-Devvânî, el-Akâidu'l-Adudiyye şerhinde Efendimiz (s.a.v)'den sonra peygamber (Nebi) gelmeyeceği konusunu işlerken şöyle der: "İsa (a.s)'ın nüzulü ve Efendimiz (s.a.v)'in şeraitine tabi olmasına gelince, bu da Efendimiz (s.a.v)'in "Hâtemu'n-Nebiyyîn" olduğunu tekit eden hususlardandır."[19]Nüzul-i İsa (a.s) meselesinde Ehli Sünnet Kelam alimlerinin tutumunun ne olduğu sorusunun cevabının alabildiğine net olduğu, yapılan iktibaslarla sanırım anlaşılmıştır. ''
Bu alıntıyla fethullah hocaya nın şu sözüne de cevab verilmiş oldu:

 
Mesîh ve Mehdî ile alakalı hadis-i şerifler ve ümmetin kabulü esas alınınca nüzûl-ü İsa'ya ve zuhur-u Mehdî'ye inanmak Efendimiz'e îtimadın ve güvenin ifadesidir denilebilir. Fakat bu mevzu Maturidî ve Eş'arî gibi Ehl-i Sünnet imamlarının eserlerinde işlenmemiş ve ele alınmamıştır. Ayrıca fer'î bir konu olduğundan ve âhad habere dayandığından dolayı bunu inkâr küfre sebep olmadığı için ilk dönem akaid kitaplarına da yansımamıştır
sayın Muallim yoksa siz fethullah hocanın şu sözünemi katlıyorsunuz:''

Hz. İsa'nın ahir zamanda nüzûlü konusuna da genişçe temas edilen sitede, Gülen Hocaefendi, bu konudaki görüşleri değerlendirerek, Hz. İsa'nın şahıs olarak nüzûlünü ilahî hikmete ters gördüğü için, şahs-ı manevi olarak, yani Hz. İsa'ya inananların İslam'a yaklaşması şeklinde yorumlayanları daha makul bulduğunu belirtiyor'' bak.

http://tr.fgulen.com/content/view/8172/11/ :)
 


 

Allah razı olsun. İsa As.'ın bedeni ve ruhuyla semaya alındığı, ölmediği ve kıyamete yakın geri dönerek Şeriat-ı Muhammediyye'nin bir ferdi olarak İslam'a destek vereceği, güneş kadar açık ve ortadadır. Bakmasını bilen herkes görebilir. Lakin muhtemel bazı evlerin perdesi çekili olduğundan sanki ihtilaf varmış gibi bir görüntü ortaya çıkabiliyor.

Muhterem, bu nefis alıntının dipnotlarını da verseniz de arşivimize alsak (Belki vardır ama karşılaştırmadığım/bakmadığım için her ihtimaline binaen arşive alalım) Fi emanillah.

(Bu arada Fethullah Gülen adına yazılanlar doğruysa, yani o sözler kendininse, forumdaki muhibban bu makalenin aslını Gülen'e ya da yakınlarına ulaştırsınlar ki bu ciddi hatadan dönebilsinler.)
 

Son.Fedai

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
6,367
Tepkime puanı
136
Puanları
63
Yaş
54
Konum
Gaziantep
Web sitesi
www.elibolyazilim.com
İlgili PDf dökümanından konu başlığı altında geçen tartışmalara örnek ve cevaplar

1. Kevserî’yi, - kendisinin de belirttiği gibi - Hz.İsa (a.s)’nın vefatı, ref’i ve nüzûlü hakkında yazı yazmaya iten sebep, Kahire’de 1943 yılında “Risale” adlı derginin X.yıl ve 462.sayısında Mahmut Şeltût (ö. 1963 )’a ait “Kur’an ve Sünnete göre Hz. İsa (a.s)’nın diri olup olmadığı ve nüzûlü ile ilgili fetva”nın yayınlanmasıdır. Fetva, Hz. İsa (a.s)’nın öldüğünü, ref’inin manevi olup maddi olmadığını ortaya koymaktadır.2 Kevserî’nin “Nazra Abira” kitabında nakledildiği gibi, Şeltût fetvasının sonunda şöyle demiştir: Hz. İsa (a.s) meselesi eski ve yeni âlimler tarafından ihtilaflı bir konu olarak kabul edilmiştir. Ondan bahseden ayetler onun ölümünün gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. İnanç konusunda Hz. İsa (a.s) ile ilgili hadislere, Âhâd Haber olduklarından dolayı itibar edilmez. En azından o hadisler te’vile/yoruma açık olduklarından Hz. İsa (a.s)’nın ref’i ve nüzûlünü inkar eden kafir olmaz…3

Bu fetvanın yayınlanmasından sonra Mısır’daki ilmî çevrelerde gergin bir hava oluştu. Bu fetvaya -Kevserî’nin de dediği gibi- bazı ilim adamları tarafından reddiyeler yazıldı.

2. Hz. İsa’nın ref’i ve nüzulü meselesi İslam’ın Sahabe ve daha sonraki Tabiin ve Etbai Tabiin dönemlerinde hiç tartışma konusu olmamıştır. Kevserî’nin de işaret ettiği gibi İslam’ın doğuşundan günümüze kadar, itikada ve ahkâma dair sabit hükümleri yenileme ve günün şartlarına uyarlama veya ıslah adı altında düzeltme ve değiştirme çabaları bu ümmete asla olumlu yönden bir katkı sağlamamıştır. Zira Allah’ın kitabı Kur’an, indiği gibi korunmuş, onunla ilgili küçük-büyük bütün ilimler, âlimler tarafından ana ve alt başlıklar şeklinde ele alınmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v)’in sünneti de her asırdaki hadis hafızları ve bilginleri tarafından çok muhkem ve titiz bir şekilde muhafaza edile gelmiştir. Dolayısıyla, Kur’an ve sünnet bağlamında her dönemde ümmetin kendi mensupları arasında olduğu gibi diğer dinlerin mensupları ile aralarında meydana gelmiş tüm ihtilaf ve ittifak konuları kayıt altına alınmıştır. Binaenaleyh çoğu kere, bizim açımızdan meseleleri kavrama ve tanıma noktasında, kaynaklardaki bilgilere müracaat etmenin ötesinde yeni ve özel bir çabaya ihtiyacımız bulunmamaktadır.9

Kevserî, Hz. İsa (a.s) ile ilgili akidevî konuların tartışılmasını yersiz bulmakta ve şöyle demektedir: Bu ümmetin imamları ve âlimleri ilk günden günümüze kadar akidenin anlamını bilmiyor değillerdi. Onlar Hz. İsa (a.s)’nın nüzûl meselesini, Şeltût gibi âlimlerden asırlar önce kitaplarında başlık olarak ele almışlardır. 10

3. Bizim böyle bir çalışmayı yaparken hedeflediğimiz nokta, önceden olmayan ve daha sonra tartışma konusu haline getirilen Hz. İsa (a.s) ile ilgili bu meselelere, Zahid Kevserî’nin Kur’an bağlamında yaklaşımlarını ortaya koymak olacaktır. Bugün, ayetlerden bazılarının anladığı manalar mı daha isabetli? Yoksa Zahid Kevserî’nin bu konuda özel bir eser yazarak ortaya koyduğu tahliller mi daha isabetli? Bunu yaparken de isteğimiz; ortaya konan görüşlerin ilmi açıdan Kur’an ile hangisinin ne derece örtüştüğü hususunda bazı ipuçları verebilmektir.

4. Vefat Kelimesinin Anlamı ve Hz. İsa’nın Vefatı İlgili Ayetlerin Yorumu

5. Hz. İsa (a.s) ile ilgili bu ayetlerde geçen “teveffî” kelimesini müfessirler farklı şekillerde yorumlamışlardır. Müfessirlerin cumhuruna/çoğunluğuna göre bu kelime, Hz. İsa (a.s) hakkında - günümüzde de yaygın olduğu şekilde- vefat (ölüm) manasına değil, “tastamam alma” anlamındadır. Zira “ teveffî” ve türevlerinin sözlük anlamı “kabz etmek, tas tamam almak” anlamlarına gelmektedir. Şankîtî (ö.1973) bu kelimenin, herhangi bir şey eksiksiz olarak yerine getirildiğinde kullanıldığını söylemiştir. Araplar: “Teveffa fulanun deynehu” derken “Falan kişi alacağını tas tamam aldı” kastetmektedirler.20

6. Kevserî, “teveffî” kelimesinin asıl manasının “almak ve kabzetmek”olduğunu söyleyip, bu kelimeyi sadece ölüm manasına hamletmeyi, lügattaki taşıdığı diğer manalardan haberdar olmamaya bağlamıştır

7. Kevserî, Âl-i İmrân suresindeki ayet için “Ben seni yerden tastamam alacağım ve semama yükselteceğim” anlamını vermiştir. İbn Kuteybe (ö.276/889) de ayetin manasında “Seni ölmeden yerden alacağım” demiştir.25 Taberî (ö.310/922)’nin de tercih ettiği görüş budur. Bu mana, diğer ayetler ve hadislerle de uyum halindedir. Netice itibariyle bu ayet de, Nisa suresindeki ayette olduğu gibi Hz. İsa (a.s)’nın diri olarak yükseltildiğini açık olarak ortaya koyan bir nasstır. Mecaz ihtimalinin delili bulunmadığı için, nass’ın delalete kat’iliği geçerliliğini korumaya devam etmektedir. 26

8. Bütün bu ve benzeri sebeplerden doloayı Kevserî’ye göre, Kur’an tefsir edilirken, Kur’an kelimelerinden günümüzde muhatabın ne anlayacağına değil de, indiği dönemdeki muhatabın ne anladığına bakılması kaçınılmazdır. Kevserî, bu tezini verdiği bir örnekle şöyle desteklemiştir: “Risâle” kelime olarak çok eskiye dayanmamakla birlikte günümüzde “görev” manasına gelmektedir. Şimdi kalkıp ta “risale” kelimesinin anlamlarından olan Allah Tealâ’nın vahyi ve mesajı manalarını bir kenara bırakıp (haşa), Kur’an ve sünnette türevleri geçen bu kelimeden sadece “görev” manasını çıkarmak doğru olmaz. Binaenaleyh dilin yaşadığı gelişmeleri Kur’an’a uyarlamak, şüphesiz Allah Tealâ’nın kelamını tahriften başka bir şey değildir.2

9. Dolayısıyla Hak ehlinin söylediği gibi, Hz. İsa (a.s) diri olarak ref’edilmiş olup kıyametten önce de inecektir

10. Muhammed b. İshak (ö. 215/830) da Allah’ın Hz. İsa’yı uyutarak yükselttiği görüşünü benimsemiştir. Bununla birlikte Hz. İsa (a.s)’nın öldüğünü söylemenin, Hıristiyanlara ait bir söz olduğunu belirtmiştir.35

11. Ref’ Kelimesinin Anlamı ve Hz. İsa’nın Ref’i İle İlgili Ayetlerin Yorumu
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ

bence senin atılman lazım. forumda kafir ilan etmediğin ve beddua etmediğin kimse kalmadı.
asıl sen safransın ve senin bir istifralık hükmün kaldı.
şehbal ne zamana kadar koruyacak seni bakalım.


İltifatalrına tşkr ediyorum Ş.S.KULU !
Ama, bana SAFRAN demişsin...Safranın gramı 60-70 Milyon lira ....Ne yaptın sen ? :blink:
Biz senin dediğin kadar kıymetli değiliz ama, şeytanın avanelerinin yanında yakut gibiyizdir.
Evdlaallah onlara hiçbir zaman papuç bırakmayız !

 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
İltifatalrına tşkr ediyorum Ş.S.KULU !
Ama, bana SAFRAN demişsin...Safranın gramı 60-70 Milyon lira ....Ne yaptın sen ? :blink:
Biz senin dediğin kadar kıymetli değiliz ama, şeytanın avanelerinin yanında yakut gibiyizdir.
Evdlaallah onlara hiçbir zaman papuç bırakmayız !


sen safrasın, "nuru ziya"m. cehennemden çıkmışsın ateşle yanmazsın. iğrençliklerini yüzüne vuruyoruz, alışmışsın, ...



Sahtekârın biriyiz vesselâm.

demişsin, kendini ne güzel tanımlamışsın böyle. arada bir böyle doğru laflar da ediyorsun. pili bitik saat gibi.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Sizde yalan yokta hilaf var.Çarpıtma var.
Sürekli edebten ve ahlaktan bahseden bir kişinin NEYZEN TEVFİK'le ne işi olabilir acaba ?
Ki o Neyzen Tevfik küfrün ve ahlaksızlığın ve hakaretin edebiyatını çok iyi bilen birisidir.
Bu konuda eline kimse su dökemez.
Bizim cenahtan onun ağzının payını ancak, Necip Fazıl verebilirdi.
Mahabad'ın sözlerine yürekten katılıyorum.
Demek ki neymiş lafla peynir gemisi yürümüyormuş !
yani ne sözlerimize uyuyoruz ve ne de imzalarımızdaki kilişe sözlere...
Sahtekârın biriyiz vesselâm.
Bu ifadelerden anlaşılan mana kendisine kasıt olmasa gerek.Az çok edebiyat bile bir kimse yazıyı okuyunca anlar.Bir olayı çarpıtmanın,manayı değiştirmenin adı olsa olsa senin dediğinden olur.
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Sen bu yazıyı çok sevmişsin anlaşılan bir kaç defa daha tekrar eder yapıştırısın.:) İlgili ayette ''....lealemun liilmissaah''ifadesi var. Alem olan Hazreti İsa ise diyor. Siyak sibak ilişkisi içinde ortaya çıkabilecek manaları ifade ediyor. Birden fazla şıkkın olduğu yerlerde birden fazla tercih olur. İş tercih hakkına saygı duyabilmekte.

Birde sana bir uyarıda bulunayım SAPTIRMA ifadesini bana hitaben kullanma. Yanlış anlamış veya anlatmış olabilirim ilmin yetiyorsa doğrusunu yaz. Ama saptırma bir kasıt ifade eder. :Cool:

Hala aynı şeyi tekrar etmen konuyu ''saptırdığını ortaya koyuyor beyefendi...İmamı maturidi veya Eş'ari nin kitabları ortada...Hiçbir Tevhid alimi bu konuda tereddüd göstermemişlerdir...Bir ayyetin tefsirindeki ihtilafı, nuzülü isa hakkında tereddüd var gibi göstermek iyi niyetle bağdaşmaz....İtikadi bir konuda böyle uluorta görüş serdetmeniz akıl karı olmadığı gibi nakil karı hiç değildir!!!
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0

Bu yazının sadece son cümlesini''Sahtekârın biriyiz vesselâm.''
alarak birini suçlamak sadece dalga geçmektir. Hiç güzel bir davranış değil.
Kimseyi savunmuyorum ama bu şekilde suçlamayı görünce dayanamadım.
Hani şöyle bir şey anlatırlar:
Adamın birine sormuşlar ''niye namaz kılmazsın'' diye.
Cevap vermiş. ''Kardeşim Allah Kuranda söylüyor, namaz kılmayın diye.''
Bre densiz, Kuranın neresinde namaz kılmayın yazıyor diye sormuşlar.
Cevap vermiş: Hani diyor ya ayette ''namaza yaklaşmayın'' diye.'
Yavrucum ayetin tamamını okusana. Oradaki, ''içkiliyken namaza yaklaşmayın'' diyor.
------
Velhasıl vel kelam, yazının genelinden çıkaracağınız sonuç yerine, içinden cımbızla ayıklarsanız, hiç etik olmaz, sadece sorumluluk yüklenirsiniz.
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Allah razı olsun. İsa As.'ın bedeni ve ruhuyla semaya alındığı, ölmediği ve kıyamete yakın geri dönerek Şeriat-ı Muhammediyye'nin bir ferdi olarak İslam'a destek vereceği, güneş kadar açık ve ortadadır. Bakmasını bilen herkes görebilir. Lakin muhtemel bazı evlerin perdesi çekili olduğundan sanki ihtilaf varmış gibi bir görüntü ortaya çıkabiliyor.

Muhterem, bu nefis alıntının dipnotlarını da verseniz de arşivimize alsak (Belki vardır ama karşılaştırmadığım/bakmadığım için her ihtimaline binaen arşive alalım) Fi emanillah.

(Bu arada Fethullah Gülen adına yazılanlar doğruysa, yani o sözler kendininse, forumdaki muhibban bu makalenin aslını Gülen'e ya da yakınlarına ulaştırsınlar ki bu ciddi hatadan dönebilsinler.)


efendim teşekkür edriz..Evet anlıyan için bu yazı açıklayıcı nitelikltedir...Özellikle M.Zahid kevseri hocamızın Nuzulü isa kitabı çok nefis yazılmıştır.tavsiye ediz.

kaynakları aşağıya alıntılıyorıum:


1] Bkz. Te'vîlât, II, 308, 14, 6, 7; IV, 103-5.
[2] http://www.ebubekirsifil.com/index.php?sayfa=detay&tur=gazete&no=478
[3] Te'vîlâtu'l-Kur'ân, Nuruosmaniye ktp., no: 123; vr. 651a.
[4] http://www.ebubekirsifil.com/index.php?sayfa=detay&tur=gazete&no=470
[5] İmam el-Eş'arî, Risâle ilâ Ehli's-Seğr, 291.
[6] İmam el-Eş'arî, Makâlâtu'l-İslâmiyyîn, 295.
[7] A.g.e., 297.
[8] Te'vîlâtu'l-Kur'ân, II, 307-8.
[9] Te'vîlâtu'l-Kur'ân, II, 314.
[10] Te'vîlâtu'l-Kur'ân, II, 316-7.
[11] Te'vîlâtu'l-Kur'ân, VI, 202-3.
[12] 17/el-İsrâ, 81.
[13] Te'vîlâtu'l-Kur'ân, VIII, 342.
[14] el-Fıkhu'l-Ekber, 64; Ali el-Karî şerhiyle birlikte, 322 vd.
[15] el-Akîdetu't-Tahâviyye, Abdülganî el-Meydânî şerhiyle birlikte, 140.
[16] 10 Nisan 2006; http://www.ebubekirsifil.com/index.php?sayfa=detay&tur=gazete&no=472
[17] Şerhu'l-Makâsıd, V, 312 vd.
[18] el-Müsâyere, 351.
[19] el-Gelenbevî haşiyesiyle birlikte, II, 279.
[20] Sahîhayn’ın, Hadis alimleri tarafından tenkit konusu yapılmış rivayetleri dışındakiler.

[21] İslam ve Modern Çağ, I, 88 vd.
[22] 9/et-Tevbe, 33 ayetinin tefsiri esnasında, VIII, 78.
[23] el-Kurtubî, et-Tezkire, 651.
[24] es-Sevâ’iku’l-Muhrika, II, 480; el-Kavlu’l-Muhtasar, 18.
[25] Nazmu’l-Mütenâsir, 236.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İsa As., Geri Gelecektir

Nisa suresi 157, 158, 159. ayetler, Al-i İmran suresi 55. ayet-i kerimesi, Zuhruf suresinin 61. ayet-i kerimesi gibi Hz. İsa As. ile ilgili Ayetlerin "İbni Kesir, Şevkani, Sabuni, Kurtubi, Razi, El-Cezairi, İbni hatim, Nesefi, Beydavi, Suyuti, Endulusi, Taberi, Şenkiti, Elmalılı, Ömer Nasuhi" gibi muteber Tefsirlerine bakanlar görürler ki:

Muteber Müfessirler (tefsir alimleri), İsa As.'ın ölmediğinde/öldürülmediğinde, bedeniyle beraber semaya yükseltildiğinde İTTİFAK etmişlerdir. Aynı müfessirler İsa As.'ın kıyamete yakın yeryüzüne ineceği ve sonra ölümü tadacağı konusunda da İTTİFAK halindedirler. Dolayısıyla:

İsa As'ın ölmediği, semaya yükseltildiği ve geri ineceği KUR'AN'ın haberidir. Bu kesindir. İhtilafsız.

Sünnet'te İsa As. öldüğüne ve dünyaya geri inmeyeceğine dair tek bir rivayet yoktur. Tek bir tane bile... Zayıf olarak dahi. Aksine Sahabe ve Tabiin nesli, İsa As'ın ölmediğinde ve bedeniyle beraber kıyamete yakın semadan ineceğinde, dünyada bir müddet kalıp İslam'a tabi olarak onun hükümdar olmasına destek vereceğinde İCMA (İTTİFAK) etmişlerdir. Dolayısıyla:

İsa As'ın ölmediği, semaya yükseltildiği ve geri ineceği SÜNNETİN de haberidir. Bu da kesindir. İhtilafsız.

İslam Ümmeti, son birkaç asra kadar KİTAP ve SÜNNET'in bu haberine ihtilafsız, istisnasız inanmış, TESLİM olmuşlardır. Olması gereken de zaten budur. Öyle ki hatta Şia ve (birkaç istisna hariç) Mutezile gibi bid'at fıkralar dahi İsa As. konusunda ihtilaf çıkarmamışlar; cümlesi İsa As.'ın ölmediğine ve tekrar ineceğine İMAN etmişlerdir.

Son birkaç asırdır İsa As. öldü diyenler, bir daha gelmeyecek diyenler birkaç çatlak sestir. Önceki nesillere, hayırlı nesillere, ilim sahiplerine bakarak esamisi dahi okunmayacak, değersiz bir kaç çatlama... Bugün, internette örnekleri de görülen inkarcılar, o birkaç çatlak sesin arkasına düşen tufeylilerdir... Ustalarının esamisi okunmazken bunlarınki hiç okunmaz. Sıra dahi gelmez. İnkarcıların İslam'da hiç bir etkisi yoktur. Ümmet, bu birkaç çatlamışın arkasına düşüp gitmeyecektir. Bunlar sadece; bilgisi olmayan, kalbi yakine kapalı, ilimden alimden uzak kendileri gibi "sallantıları" etkileyebilirler. O nedenle gayretleri boşadır, boşa çıkacaktır.

***

Al-i İmran 55. İz kalellahü ya ıysa innı müteveffıke ve rafiuke ileyye ve mütahhiruke minellezıne keferu ve caılüllezınettebeuke fevkallezıne keferu ila yevmil kıyameh* sümme ileyye merciuküm fe ahkümü beyneküm fıma küntüm fıhi tahtelifun (Allah buyurmuştu ki: “Ey İsa! Seni vefat ettireceğim ve seni nezdime yükselteceğim (ref edeceğim) ve seni inkar edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kafirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.”)


Mübarek İsa As. ile ilgili bu Ayet-i Kerimeye dikkat edelim. Sure-i Şerifte Allah Teala, Meryem validemizin kıssasından başlayarak İsa As.’a geliyor ve O’nun olağanüstü hallerinden bahsediyor. Ve “seni teveffi (vefat) ettireceğim ve ref edeceğim (yükselteceğim)” buyuruyor.

Bir kısım akl-ı evvel, bu ifadeyi sıradan bir ölüm imiş gibi algılıyor. Yani “İsa As. öldü. Ruhu bedeninden ayrıldı. Sonra Allah ruhunu yükseltti” diyorlar. Öyleyse nerede kaldı bunun olağanüstü bir hal olması?! Her mü’min ölür, öldükten sonra ruhu KABİR alemine yükselir zaten... Bunu her Müslüman yapar. Çünkü Kabir alemi, sandığımız gibi toprağın altında değil, Müminler için dünya aleminin üzerinde (yükseğinde) Cennet aleminin altındadır. O nedenle ölen her Müminin ruhu yükselir zaten.

Herkesin yapabildiği bir iş neden İsa As. hakkında zikredilsin ve olağanüstü bir durum olarak anlatılsın ki?

İsa As. için bedeniyle beraber ruhunun ref edilmesi (yükseltilmesi) olduğundan dolayı İsa As. hakkında bu iş zikrolunmuştur. Olağanüstü olan tarafı budur: Ruhla beraber Bedenin de yükseltilmesi...

Teveffi kelimesinin bir manası da zaten ruhuyla bedeniyle beraber yükseltilmektir. Nitekim Peygamber efendimiz, Ashabı ve Tabiin, bu Ayetteki bu kelimeden “Bedeniyle beraber yükseltilmeyi” anlamışlar ve anlatmışlardır. Onlara uymayan, onları dışlayan bir kişi, mutlaka Allah’ı ve kelamını da dışlamış olur. Başka Ayet-i Kerimelerden ve Hadis-i Şeriflerden de İsa As.’ın tekrar bedeniyle yeryüzüne ineceğini ve bu sefer herkes gibi vefat edip, Resulullah efendimizin yanı başına defnedileceği de sabittir. Amenna ve saddakna.

İmam Kurtubi Hz. şu manayı da rivayet etmişlerdir: Aralarında ed-Dahhak ve el-Ferra’nın da bulunduğu meani alimlerinden bir topluluk da yüce Allah’ın: “Senin vefatını Ben gerçekleştireceğim, seni kendime kaldırıp yükselteceğim...” buyruğunda takdim ve tehir (önceye alma sonraya bırakma) vardır, demişlerdir. Çünkü “vav” harfi tertibi gerektirmez. Buna göre mana şöyle olur: Ben seni kendime kaldırıp yükseltecek ve kafirlerin içinden tertemiz çıkaracak, semadan indikten sonra da senin vefatını gerçekleştireceğim. Yüce Allah’ın şu buyruğunda olduğu gibi: “Eğer Rabbinden geçmiş bir söz olmasaydı (azap) lazım olurdu ve belli bir vade olmasaydı.” (Ta-Ha, 20/129) Burada ifade: Eğer Rabbinden geçmiş bir söz ve belli bir vade olmasaydı, azap onlara lazım olurdu, takdirindedir.

***

Sana uyanları kıyamete kadar kafirlerden üstün kılacağım” Ayet-i Kerimedeki bu ifade:

Fahri Razi Hz.leri, tefevvi kelimesini ”bedenle beraber” tam olarak yükseltilmek manasında almıştır. Ve bu mananın güzel bir tefsir olduğunu söyler ve ayetin zahirine bağlı kalmanın bu tefsirle mümkün olduğunu belirtir. İmam Kurtubi’den diyerek naklettiğimiz öbür türlü görüşte ise tertib (sıra) değişmekte, önce ref (yükseltilme) sonra teveffi (ölüm) olacakmış gibi bir erteleme ve önceleme yapılmaktadır. En doğrusunu Allah Teala bilir.

Fahri Razi Hz.leri, Allah Teala’nın “Ve sana tabi olanları Kıyamet gününe kadar, küfredenlerin üstünde tutacağım...” buyruğunda ise şu izahı yapmıştır:

İsa As.’ın dinine tabi olanlar, Kıyamet gününe kadar, kahr, hakimiyyet ve hükümranlık vasıtasıyla Hz. İsa’nın dinini inkar edenlerin üstünde olacaklardır. Binaenaleyh bu, yahudilerin Kıyamet gününe kadar zelil ve makhur olacaklarını haber vermektedir.

Mesih As.’e tabi olanlara gelince onlar, Onun Allah’ın kulu ve resulü olduğuna inananlardır. İslam geldikten sonraysa, onlar müslümanlardır. Hristiyanlar ise, her ne kadar kendilerinin Hz. İsa’ya muvafakat ettiklerini söylüyorlarsa da, aklın sarih delaleti, Hz. İsa’nın bu cahillerin söylemiş olduğu hiçbir şeye razı olmayacağına şehadet ettiği için, bu kimseler Hz. İsa’ya karşı son derece muhalefet etmektedirler. ...

Bu izah, Son Peygamber Hz. Muhammed efendimizin getirdiğine tabi olanların yani Müslümanların, her zaman ve her şartta, mesela hüccet ve delil bakımından da Yahudi ve Hristiyanlardan üstün ve galib olacaklarına işarettir. Kıyamete kadar... Allah doğrusunu bilir ama, bu ifade Hz. Mehdi ve Hz. İsa As. zamanındaki Müslümanların, bütün dünyaya hakim olacaklarını ve hepsine hükmedeceklerini de haber vermektedir.

Allah'a emanet olunuz.
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,088
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
İsa As'ın ölmediği, semaya yükseltildiği ve geri ineceği SÜNNETİN de haberidir. Bu da kesindir. İhtilafsız.


Ayette kendime yükselteceğim buyrulmamış mıydı. ''Rafuike ileyye''

Son birkaç asırdır İsa As. öldü diyenler, bir daha gelmeyecek diyenler birkaç çatlak sestir. Önceki nesillere, hayırlı nesillere, ilim sahiplerine bakarak esamisi dahi okunmayacak, değersiz bir kaç çatlama... Bugün, internette örnekleri de görülen inkarcılar, o birkaç çatlak sesin arkasına düşen tufeylilerdir... Ustalarının esamisi okunmazken bunlarınki hiç okunmaz. Sıra dahi gelmez. İnkarcıların İslam'da hiç bir etkisi yoktur. Ümmet, bu birkaç çatlamışın arkasına düşüp gitmeyecektir. Bunlar sadece; bilgisi olmayan, kalbi yakine kapalı, ilimden alimden uzak kendileri gibi "sallantıları" etkileyebilirler. O nedenle gayretleri boşadır, boşa çıkacaktır.

@hirahoş

İnciler dökülüyor. :gl
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Ayette kendime yükselteceğim buyrulmamış mıydı. ''Rafuike ileyye''
:gl

Bay muallim 08 !

Rabbimiz Ayette "kendime yükselteceğim" buyurmuş buyurmasına da , milletin merakı İsa Aleyhisselâmın canlı mı, yoksa ölü mü yükseltildiği !!!

Eğer, siz de "ölü yükseltildi " diyenlerin görüşüne katılıyorsanız, Rabbimiz İsa Aleyhisselâm'ın ölüsünü ne diye göğe yükselttiğinin hikmetini de açıklar mısınız ?


 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,088
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Bay muallim 08 !

Rabbimiz Ayette "kendime yükselteceğim" buyurmuş buyurmasına da , milletin merakı İsa Aleyhisselâmın canlı mı, yoksa ölü mü yükseltildiği !!!

Eğer, siz de "ölü yükseltildi " diyenlerin görüşüne katılıyorsanız, Rabbimiz İsa Aleyhisselâm'ın ölüsünü ne diye göğe yükselttiğinin hikmetini de açıklar mısınız ?



İsa As'ın ölmediği, semaya yükseltildiği ve geri ineceği SÜNNETİN de haberidir. Bu da kesindir. İhtilafsız.

Semaya mı yükseltildi yoksa Allah'a mı? cc.

Benim sorum bu.
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara



Allah (cc) ın semada olduğunu düşünmek doğru değil. Allah (cc) a mekan isnad etmek doğru değil.



Ben Kur'anda açıkça belittildiği için...
Hz. İsanın ruhunun Allaha yükseltildiğine inanıyorum.

Sonrası için Kur'anda herhangi bir bilgi verilmediği için...
Hz. İsanın tekrar geleceğine inanmıyorum......
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0




Ben Kur'anda açıkça belittildiği için...
Hz. İsanın ruhunun Allaha yükseltildiğine inanıyorum.

Sonrası için Kur'anda herhangi bir bilgi verilmediği için...
Hz. İsanın tekrar geleceğine inanmıyorum......


daha önce cevap vermiştik. paylaşalım...

“inni müteveffike ve rafi’uke ileyye…” (seni eceline yetirecek ve kendime yükselteceğim.)

hiçbiriniz Allah (cc) ın, hz. isayı öldürmeden, bedeni ile katına alabileceğini düşünmüyor mu?

(bazı beyinsizler, yüksekte oksijen az veya yok, yemek yok, vs vs.. nasıl yaşayacak deme ahmaklığını bile gösteriyorlar. bu gibi akılsızlara; ashabı kehf örneğini hatırlatmakta fayda var.)

Allah (cc) sonsuz ilim sahibidir ve herşeye gücü yeter. (kün feyekün) şüphesi olan imanını kotrol etsin.

Allah (cc) a acziyet izafe etmekte ne ola ki. akıl dürbünü ile herşeyi bulmaya çalışıyorsunuz. akılsızlar

bu fitnelerin hepsi, "yalnız kurancılar" olarak isimlendirilen (bize yalnız kuran yeter diyen) bir grup tarafından çıkarılıyor.

bunlar kuranı, kuran ile açıklıyorlar. peygamberi zişan efendimiz olmadan kuran anlaşılabilir mi? (haşa) peygamberi zişan efendimiz postacı mı idi. bu şeref fakiri mahluklardan (yalnız kurancılardan) alacağımız hiçbirşey yoktur. onlara 200.000 dereceden yüksek cehennm ateşini hatırlatmak isterim.

uyanık olun. dikkat edin.

bu söylemi tekrarlayanların hepsi aynı kökten besleniyor.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Semaya mı yükseltildi yoksa Allah'a mı? cc.
Benim sorum bu.



Yaw, çok geride kalmışsın azizim ! İnsan meallere bir bakar. Orada "seni kendime-nezdime yükselteceğim" buyuruyor. "Semaya yükselteceğim" demiyor.
Maderm kendine -nezdine yükseltmiş, soruyorum: canlısını mı yükseltmiş, ölüsünü mü?
Ölüsünü yükseltmiş ise, neden ölüsünü yükseltmiş ? Mantığı var mı böyle bir yükseltişin ?
 
Üst