İsa As., Geri Gelecektir
Nisa suresi 157, 158, 159. ayetler, Al-i İmran suresi 55. ayet-i kerimesi, Zuhruf suresinin 61. ayet-i kerimesi gibi Hz. İsa As. ile ilgili Ayetlerin "İbni Kesir, Şevkani, Sabuni, Kurtubi, Razi, El-Cezairi, İbni hatim, Nesefi, Beydavi, Suyuti, Endulusi, Taberi, Şenkiti, Elmalılı, Ömer Nasuhi" gibi muteber Tefsirlerine bakanlar görürler ki:
Muteber Müfessirler (tefsir alimleri), İsa As.'ın ölmediğinde/öldürülmediğinde, bedeniyle beraber semaya yükseltildiğinde İTTİFAK etmişlerdir. Aynı müfessirler İsa As.'ın kıyamete yakın yeryüzüne ineceği ve sonra ölümü tadacağı konusunda da İTTİFAK halindedirler. Dolayısıyla:
İsa As'ın ölmediği, semaya yükseltildiği ve geri ineceği KUR'AN'ın haberidir. Bu kesindir. İhtilafsız.
Sünnet'te İsa As. öldüğüne ve dünyaya geri inmeyeceğine dair tek bir rivayet yoktur. Tek bir tane bile... Zayıf olarak dahi. Aksine Sahabe ve Tabiin nesli, İsa As'ın ölmediğinde ve bedeniyle beraber kıyamete yakın semadan ineceğinde, dünyada bir müddet kalıp İslam'a tabi olarak onun hükümdar olmasına destek vereceğinde İCMA (İTTİFAK) etmişlerdir. Dolayısıyla:
İsa As'ın ölmediği, semaya yükseltildiği ve geri ineceği SÜNNETİN de haberidir. Bu da kesindir. İhtilafsız.
İslam Ümmeti, son birkaç asra kadar KİTAP ve SÜNNET'in bu haberine ihtilafsız, istisnasız inanmış, TESLİM olmuşlardır. Olması gereken de zaten budur. Öyle ki hatta Şia ve (birkaç istisna hariç) Mutezile gibi bid'at fıkralar dahi İsa As. konusunda ihtilaf çıkarmamışlar; cümlesi İsa As.'ın ölmediğine ve tekrar ineceğine İMAN etmişlerdir.
Son birkaç asırdır İsa As. öldü diyenler, bir daha gelmeyecek diyenler birkaç çatlak sestir. Önceki nesillere, hayırlı nesillere, ilim sahiplerine bakarak esamisi dahi okunmayacak, değersiz bir kaç çatlama... Bugün, internette örnekleri de görülen inkarcılar, o birkaç çatlak sesin arkasına düşen tufeylilerdir... Ustalarının esamisi okunmazken bunlarınki hiç okunmaz. Sıra dahi gelmez. İnkarcıların İslam'da hiç bir etkisi yoktur. Ümmet, bu birkaç çatlamışın arkasına düşüp gitmeyecektir. Bunlar sadece; bilgisi olmayan, kalbi yakine kapalı, ilimden alimden uzak kendileri gibi "sallantıları" etkileyebilirler. O nedenle gayretleri boşadır, boşa çıkacaktır.
***
Al-i İmran 55. İz kalellahü ya ıysa innı müteveffıke ve rafiuke ileyye ve mütahhiruke minellezıne keferu ve caılüllezınettebeuke fevkallezıne keferu ila yevmil kıyameh* sümme ileyye merciuküm fe ahkümü beyneküm fıma küntüm fıhi tahtelifun (Allah buyurmuştu ki: “Ey İsa! Seni vefat ettireceğim ve seni nezdime yükselteceğim (ref edeceğim) ve seni inkar edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kafirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.”)
Mübarek İsa As. ile ilgili bu Ayet-i Kerimeye dikkat edelim. Sure-i Şerifte Allah Teala, Meryem validemizin kıssasından başlayarak İsa As.’a geliyor ve O’nun olağanüstü hallerinden bahsediyor. Ve “seni teveffi (vefat) ettireceğim ve ref edeceğim (yükselteceğim)” buyuruyor.
Bir kısım akl-ı evvel, bu ifadeyi sıradan bir ölüm imiş gibi algılıyor. Yani “İsa As. öldü. Ruhu bedeninden ayrıldı. Sonra Allah ruhunu yükseltti” diyorlar. Öyleyse nerede kaldı bunun olağanüstü bir hal olması?! Her mü’min ölür, öldükten sonra ruhu KABİR alemine yükselir zaten... Bunu her Müslüman yapar. Çünkü Kabir alemi, sandığımız gibi toprağın altında değil, Müminler için dünya aleminin üzerinde (yükseğinde) Cennet aleminin altındadır. O nedenle ölen her Müminin ruhu yükselir zaten.
Herkesin yapabildiği bir iş neden İsa As. hakkında zikredilsin ve olağanüstü bir durum olarak anlatılsın ki?
İsa As. için bedeniyle beraber ruhunun ref edilmesi (yükseltilmesi) olduğundan dolayı İsa As. hakkında bu iş zikrolunmuştur. Olağanüstü olan tarafı budur: Ruhla beraber Bedenin de yükseltilmesi...
Teveffi kelimesinin bir manası da zaten ruhuyla bedeniyle beraber yükseltilmektir. Nitekim Peygamber efendimiz, Ashabı ve Tabiin, bu Ayetteki bu kelimeden “Bedeniyle beraber yükseltilmeyi” anlamışlar ve anlatmışlardır. Onlara uymayan, onları dışlayan bir kişi, mutlaka Allah’ı ve kelamını da dışlamış olur. Başka Ayet-i Kerimelerden ve Hadis-i Şeriflerden de İsa As.’ın tekrar bedeniyle yeryüzüne ineceğini ve bu sefer herkes gibi vefat edip, Resulullah efendimizin yanı başına defnedileceği de sabittir. Amenna ve saddakna.
İmam Kurtubi Hz. şu manayı da rivayet etmişlerdir: Aralarında ed-Dahhak ve el-Ferra’nın da bulunduğu meani alimlerinden bir topluluk da yüce Allah’ın: “Senin vefatını Ben gerçekleştireceğim, seni kendime kaldırıp yükselteceğim...” buyruğunda takdim ve tehir (önceye alma sonraya bırakma) vardır, demişlerdir. Çünkü “vav” harfi tertibi gerektirmez. Buna göre mana şöyle olur: Ben seni kendime kaldırıp yükseltecek ve kafirlerin içinden tertemiz çıkaracak, semadan indikten sonra da senin vefatını gerçekleştireceğim. Yüce Allah’ın şu buyruğunda olduğu gibi: “Eğer Rabbinden geçmiş bir söz olmasaydı (azap) lazım olurdu ve belli bir vade olmasaydı.” (Ta-Ha, 20/129) Burada ifade: Eğer Rabbinden geçmiş bir söz ve belli bir vade olmasaydı, azap onlara lazım olurdu, takdirindedir.
***
“Sana uyanları kıyamete kadar kafirlerden üstün kılacağım” Ayet-i Kerimedeki bu ifade:
Fahri Razi Hz.leri, tefevvi kelimesini ”bedenle beraber” tam olarak yükseltilmek manasında almıştır. Ve bu mananın güzel bir tefsir olduğunu söyler ve ayetin zahirine bağlı kalmanın bu tefsirle mümkün olduğunu belirtir. İmam Kurtubi’den diyerek naklettiğimiz öbür türlü görüşte ise tertib (sıra) değişmekte, önce ref (yükseltilme) sonra teveffi (ölüm) olacakmış gibi bir erteleme ve önceleme yapılmaktadır. En doğrusunu Allah Teala bilir.
Fahri Razi Hz.leri, Allah Teala’nın “Ve sana tabi olanları Kıyamet gününe kadar, küfredenlerin üstünde tutacağım...” buyruğunda ise şu izahı yapmıştır:
İsa As.’ın dinine tabi olanlar, Kıyamet gününe kadar, kahr, hakimiyyet ve hükümranlık vasıtasıyla Hz. İsa’nın dinini inkar edenlerin üstünde olacaklardır. Binaenaleyh bu, yahudilerin Kıyamet gününe kadar zelil ve makhur olacaklarını haber vermektedir.
Mesih As.’e tabi olanlara gelince onlar, Onun Allah’ın kulu ve resulü olduğuna inananlardır. İslam geldikten sonraysa, onlar müslümanlardır. Hristiyanlar ise, her ne kadar kendilerinin Hz. İsa’ya muvafakat ettiklerini söylüyorlarsa da, aklın sarih delaleti, Hz. İsa’nın bu cahillerin söylemiş olduğu hiçbir şeye razı olmayacağına şehadet ettiği için, bu kimseler Hz. İsa’ya karşı son derece muhalefet etmektedirler. ...
Bu izah, Son Peygamber Hz. Muhammed efendimizin getirdiğine tabi olanların yani Müslümanların, her zaman ve her şartta, mesela hüccet ve delil bakımından da Yahudi ve Hristiyanlardan üstün ve galib olacaklarına işarettir. Kıyamete kadar... Allah doğrusunu bilir ama, bu ifade Hz. Mehdi ve Hz. İsa As. zamanındaki Müslümanların, bütün dünyaya hakim olacaklarını ve hepsine hükmedeceklerini de haber vermektedir.
Allah'a emanet olunuz.