Baktılar ki Kur'an tahrif edilemiyor. Hafızların hıfzında saklı. Yüz binlerce hafız durmadan yetişip gidiyor. Kur'an'ın manasını tahrif etmenin yolunu aradılar. Hadis-i Şerifler (Sünnet-i seniyye) kale gibi karşılarına çıktı. Bu sefer Hadisler hakkında şüphe, tereddüt uyandırmaya kalktılar. O da az bir kesim hariç tutmayınca Hadislerin manasını tahrif etmek için Mezheblere ve Ulemaya yöneldiler. Mezhebi ve Ulemayı kötüleyeceksin. Gözden düşüreceksin, bir kenara bıraktıracaksın. Sonrası kolay.
Bu taktik şöyle işliyor yani: Ulemayı devre dışı bırakırsan otomatikman Kur'an'da devre dışı... Silsile halinde...
Bunu yapan kimdir, küffar. Yahudiler ve onlara uydu olmaktan kurtulamayan Hıristiyanlar. Başka türlü bu kadar insanın İslam'dan vazgeçmesi mümkün değildi. Bir de İslam dünyasını başsız bırakınca ortalık hepten serbest kaldı. İsteyen istediğini üfürüp piyasaya din diye yutturabilir...
Bu kadar çok zıd fikrin ortalıkda dolaşmasının asıl sebebleri bunlardır.
Peki, taktik tuttu mu? Maalesef evet. Bugün 70 türlü Müslüman çeşidi varsa bu taktiğin tuttuğunu gösteriyor.
Bu forumda da bu taktiğin tesir ettiği onlarca üye var. Maalesef, durum budur. Hiç birisi de burnundan kıl aldırmaz: Doğru benim, diğerleri yanlış, havasındalar.
Mesela, biz asıl Kur'an'a bakarız diyenler bu KÜFFAR taktiklerinin en açık örnekleri, en bariz sonuçları...
Hz. isa As'ın gelişini inkar edenler. Mehdi'ye Decale inanmayanlar. Kadere inanmayanlar. Sırat yoktur diyenler. Allah koltukta oturup bizi seyrediyor diyenler. Vesile yoktur diyenler. Şefaati inkar edenler. Yahudiler Hıristiyanlar cennete girecek diyenler. Teravihi inkar edenler... Neler, neler... Bin türlü.
Bilinçli bir ingiliz, "şu Müslümanlar forumlarda neleri savunuyorlar" dese bir baksa, emin olunuz dünyalar onun olmuş gibi sevinirdi... O ingiliz. İngiliz olmasına rağmen, nereye gidildiğini dışardan daha iyi algılardı...