Hz. İsa(a.s) Hatemi Veli Midir?

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Bak kardeşim... Seni severim... Bilmeni istediğim bir konu var onun için cevap yazıyorum. Yoksa şu yukarıdaki cevabını muhatap alıp cevap yazmazdım. Sırf sizi sevdiğim için.
1. Ben Ömer Öngüt kimdir bilmiyorum. İsmini burada duydum. Tanımam etmem. Onu savunduğum da yok.
2. Benim davamı biliyor musun ki batıl olduğunu söylüyorsun?
3. Okuma yazmamı soruyorsun. Bilmem var mı? Sen karar ver.
4. Tanımadığın insanlar hakkında bu cümleleri kurduğuna inanamıyorum. Ben sizi tasavvuf ehli sanıyordum.
5. Füsus benim kütüphanemde var zaten. Okudum ben o kitabı. Benim anladığımı anlasaydın tanımadığın insanlar hakkında bu cümleleri kullanmazdın.
6. Hatemi Veli, geldiyse kıyamet yakın dedim. Gelmediyse velilerin sonuncusu diye bir kavram olmaz demek istedim.
7. Daha da başka bir şey söylemiyorum.

Sizi tebrik ediyorum. Hayatınızda başarılar diliyorum. Size kolay gelsin. Kavgalarınıza beni karıştırmayın.

O yazı sana değildi muhterem. Muhatabı Öngütçülerdi. Seni takip edesin diye haber vermek için alıntılamıştım. Dua edesin. Fi emanillah.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
O yazı sana değildi muhterem. Muhatabı Öngütçülerdi. Seni takip edesin diye haber vermek için alıntılamıştım. Dua edesin. Fi emanillah.

Ne kadar alıngan bir ümmet olduk yahu...

İyice anlamadan kavramadan hart hurt yapıyoruz.

Bu arada hoş geldin kardeşim nasılsın?
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Ne kadar alıngan bir ümmet olduk yahu...

İyice anlamadan kavramadan hart hurt yapıyoruz.

Bu arada hoş geldin kardeşim nasılsın?

Olur abi, insanlık hali. Beşer, hata edebilir.

Elhamdulillah güzel abim. Şükürden aciziz. Günahkar yaşayıp gidiyoruz. Dua edesin. Fi emanillah.
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Meseleye nurcuca bakacak olursak pek şaşıracak değiliz :)

Sorularla risale sitesi:

Meseleye Risale-i Nur'un zaviyesinden bakacak olursak, Hatem-ül Evliya Mehd-i Azam'dır. Yani ahir zamanın beklenilen en büyük evliyası demektir.

Yani diyorlar ki Saidi Nursi dir hepsi herşey :)

İşte bu kadar basit!
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İnceleyip tedkik etmeyince kimse kimseyi tanıyamaz efendim.

Biz, Öngütçüleri yakından inceledik. Kaynaklarına, referanslarına baktık. İddia ettiklerinin aksine kendi kitaplarını, sitelerinde yazdıklarını okuduk. Bu fırkanın adeta röntgenini çektik.

1- Tekfircilikte, Müslümanı kafir görmekte haricilerin uzantısı bir topluluk. Yöntem şu: Ayet'i, Hadis'i önüne al... Ayet Hadis ne için, ilmen/ilmine bakmadan, Müslümana tatbik et. Başka bir dinden olduğunu ilan et. Bu tarzlarıyla Vehhabilere de benzemekteler. Onlar da Ayetlerin sebeb-i nüzulüne, ilmine bakmadan Müslümanlara yakıştırırlar. Mesela putperestlere, müşriklere inmiş Ayetleri kullanarak tekfir (kafir ilan) ederler.

2- Muhyiddin İbnu Arabi Hz.lerinin mücmel ve mestur (ayrıntısız ve kapalı) ifadelerinden yola çıkarak "son veli biziz, bizden başka yok" davasını ortaya atmışlardır. Arabi şerhlerini de referans olarak göstermekteler. Şerhlere baktığımızda Mehdi As. ve İsa As.'dan başka bir son veli olmadığını gördük. Şerhler (açıklayan eserler) kim olduğunu açıkça yazıyorlar halbuki. Mestur yani kapalı ifadeler değil.

Tabii, Mehdi ya da Mesihim dese dünya çapında bir ihtilal ve idare bekleyecek herkes... Böyle bir kudrete sahip olmayacağını bildiği için, kurnazlık yapıp ikisinin arasına kendini sıkıştırmış uyanık... :) Makam büyük olsun da icraata gerek kalmasın.

3- En dehşetli tarafı... Kaynaklarda Rasulullah efendimiz ve İsa As. hakkında kullanılmış cümleleri siyak ve sibakından (bağlamından) kopararak Öngüt'ü Peygamberlerin üstünde yüce bir makamda göstermeye kalkıyorlar. Haşa ve kella. Öngüt'ün vahye muhatap olduğu inancındalar. Bütün Peygamberler, Öngüt'e mürid ve muhtaç. Öngüt olmasaydı, hiçbir Peygamber Hakkı göremez, feyzine nuruna mazhar olamazdı, diye itikad etmişler. Haşa. Bu yönüyle kendini (haşa) Rasul ilan eden Evronosla yarışmaktalar.

4- Davalarını ispat etmede, referans kaynakların bazen manasını bazen metnini tahrif etmekten çekinmediklerini de tespit ettik.

5- Hatalarını söyleyince, sertlik ve hakaretle mukabele eden Öngütçüler gördük... Hepsi öyledir demeyiz lakin hepsi, çarpıttıklarını, yanlışlıklarını gösterene mukabil "iftira" yaftasıyla sıyrılmaya çalışıyor.

6- İddialarına inanmayanların ilimden habersiz, sırlardan mahrum hatta Cehennemlik olduğunu sanıyorlar. Kabul etmeyenlerin kafir olacağını iddia edenleri de var. Ayrıca kendi tercümelerinden başka hiçbir tercümeye itimad etmiyorlar. Nezdlerinde Öngüt'ün yazdıkları edille-i şeriyye kadar muhkem sened. Sık sık kopyaladıkları bu yazılarla ilmi müzakere yürüttüklerine kanaat etmişler.

vs.

Kesinlikle hatalılar. Ehli Sünnet ve cemaatten ayrılmışlardır. Tevbe edip düzeltmedikçe itikadlarından / inançlarından / sözlerinden uzak durmak selamettir. Allah'a şükür, forumda bunlara meyleden görmedim ama tespitlerimizi yazarak misafir okuyuculara bilgi vermiş olduk...

Selam hidayete tabi olanların üzerine...

Fi emanillah.
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com


Tekfir Konusu
(Hangi bilgiyi inkar ediyorsun.Söylede ne olduğun anlaşılsın)
http://www.ihvanforum.org/showthread.php?152653-Tekfir-Konusu&highlight=

2.) Muhyiddin İbnu Arabi Hz.lerinin mücmel ve mestur ifadelerinden yola çıkarak "son veli biziz, bizden başka yok" davasını ortaya atmışlardır.

"..Zira artık Hatem-i veli'den sonra irşadla vazifeli bir veli gelmeyecek, gelse de kendi çapında olacak. Ondan çok kısa bir zaman sonra Hazret-i Mehdi ve Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın devri başlayacak.."
Yüze yakın evliya hatemi veliden bahsetmiştir.Bu bilgileri okuyanlar gerçekten "hatemi veli" demekle ne dendiğini çok iyi anlayacaklardır.

"...Arabi şerhlerini de referans olarak göstermekteler. Şerhlere baktığımızda Mehdi As. ve İsa As.'dan başka bir son veli olmadığını gördük. Açıkça yazıyorlar halbuki. Mestur yani kapalı ifadeler değil...."


Bu konunun ilk mesajına bakınız.Kırmızı ile gösterdiğimi okuyunuz.

"Hâtemü'l-Evliyâ Hakkında Konuşan
Hakîkat Ehli ile Dalâlet Ehli'nin İçyüzü:

Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- Hazretleri "Ankâ'-i Mugrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-Evliyâ" adlı eserinde; Hâtemü'l-evliyâ'nın Hazret-i Mehdî ya da İsâ Aleyhisselâm olduğunu zannedenlerin, veya bu iki zâttan başka Hâtemü'l-evliyâ bulunmadığını iddiâ edenlerin, bu taassuba nefislerinin hastalıkları nedeniyle saplandıklarına dikkati çekerek; bu hususta avâm kimselerin boş iddiâlarına değil, ancak keskin görüş ve basîret ehli velîlerin sözlerine itibâr etmek gerektiğini haber vermiştir:
"Bil ki Allah-u Teâlâ, kendisine tâbi olunan en büyük imamı; velâyet bayrağının ve mühürünün taşıyıcısı, cemaatin ve hikmet ehlinin öncüsü olan bu kerem sahibi 'Hatm'i zikretmiş; Azîz Kitab'ının pek çok yerinde ondan haber vererek, bir ayırım ortaya koymak için, onun mertebesiyle ilgili olarak tembihte bulunmuştur.
İmam Mehdî, kendisine tâbî olunan bir imam olduğu vakit, Peygamber Aleyhisselâm'ın ehl-i beyt'ine mensup olacaktır. İşi duyanlar kimi zaman (onu), onun sıfatı üzere bir şahsa benzetirler ve ondan dolayı onun kim olduğunu karıştırırlar.

'İsâ Aleyhisselâm'a gelince; onun alâmetleri husûsunda ise herhangi bir ortaklık ortaya konulmaz. Zîrâ onun bir peygamber olduğunda hiçbir şüphe ve karışıklık yoktur.

'Hatm' ve 'Mehdî' ortaya konulduğu vakit, kimi zaman her iki velînin ikisinin birden karıştırıldığı vâki' olur ve nefsin hastalıkları nedeniyle bir taassup husûle gelir. Zira bu büyük işle ilgili olan şeyleri haber verebilmek, ancak keskin görüş ve basîret ehli olan için geçerlidir. Avâm'a gelince; onların sözü bizimkiyle bir değildir. Dolayısıyla onların parçaları birleştirip genişletmeleri mümkün de değildir."
("Ankâ'-i Mugrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-Evliyâ' ve Şemsü'l-Mağrib", s. 72 bas.: Mısır, 1954)"

3.)" En dehşetli tarafı... Kaynaklarda Rasulullah efendimiz ve İsa As. hakkında kullanılmış cümleleri siyak ve sibakından (bağlamından) kopararak Öngüt'ü Peygamberlerin üstünde yüce bir makamda göstermeye kalkıyorlar. Haşa ve kella. Öngüt'ün vahye muhatap olduğu inancındalar. Bütün Peygamberler, Öngüt'e mürid ve muhtaç. Öngüt olmasaydı, hiçbir Peygamber Hakkı göremez, feyzine nuruna mazhar olamazdı, diye itikad etmişler. Haşa. Bu yönüyle kendini (haşa) Rasul ilan eden Evronosla yarışmaktalar."

Yüze yakın evliya hatemi veliden bahsetmiş.Çok güzel anlatmışlar fakat sen okumadın hirahos.

Allahın veli kullarının hatemi veli hakkında söylediklerine biz inanıyoruz.Fakat bu kişi hala biz söylemişiz gibi yapıyor...

Muhyiddin-i İbnü'l-Arabî -kuddise sırruh-
"Ben sona erdirme ve sıdk imamlığına oturmuş bir şekilde, Allah velilerinin Hatm'ini hakkıyla gördüm. O'nun hudutlanmış olan sırrı benden kaldırıldı. Ben onun elini kabul etmekle emrolundum. O'nun Sıddîk ve Sıddîk'ların sıddığından aşağıda bulunan Fâruk'a karşı çok mütevâzi olduğunu gördüm." (Anka-i Muğrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-Evliyâ, Şehid Ali Paşa, no: 1287, 14a - 14b yaprağı)

Kemâleddîn Abdürrezzâk el-Kâşânî -kuddise sırruh-

“Âhir zamanda yaşayacak olan Mehdî gibi, onun (Hâtemü’l-evliyâ’nın) da, hükümde Hâtemü’l-enbiyâ’nın şeriatına tâbî olacağına işâret etmek gerekir. O gerek şer’î hükümlerde, gerek ma’rifette, gerekse hakîkat ilimlerinde Muhammed Aleyhisselâm’a tâbî olur. Bâtını Muhammed Aleyhisselâm’ın bâtını olduğu için, bahsettiğimiz şeye kıyasla bütün peygamberler ve velîler de, bizim bir velîmiz olarak ancak ona tâbî olurlar. Bunun içindir ki ona, ‘Seyyidü’l-mürselîn’in hasenâtından bir hasene’ denilir.

Onun, bütün peygamberlerin ve velîlerin ilimlerinin kaynağı olması husûsunda ona tâbî olması, kendisi için bir noksanlık da değildir. O, ilâhî incelikler ve Allah’ı bilme ilminde (diğer peygamberlerden) yüksek olduğu gibi; şeriat ve ahkâm husûsunda da (onlardan) düşük olur.”
(“Şerhü’l-Kâşânî alâ Fusûsu’l-Hikem”; Ayasofya, nr.: 1901, 21a-21b yaprağı.)

Ziyâüddîn Ammâr el-Bitlisî -kuddise sırruh

Hâtemü’l-Evliyâ’nın

“Ferdâniyyet ve Samedâniyyet Makâmı”na Seyri:
Ziyâüddîn Ammâr el-Bitlisî -kuddise sırruh- Hazretleri “Behcetü’t-Tâife Bi’llâhi’l-Ârife” isimli eserinin son satırlarında, Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri’nin “Hatmü’l-evliyâ” kitabında sorduğu “Kalbin varacağı en son nokta neresidir?” sorusunu cevaplandırırken, Hâtemü’l-evliyâ’nın makâmı olan “Ferdâniyyet ve Samedâniyyet mülkü”nden öteye hiç kimsenin geçemeyeceğine işâret etmiş; “Velîlerin seyyidi” ve “Sıddîkların reîsi” olan bu zâta bu vasıflarla birlikte, ilâhî dâvet ve şefâat gibi lütufların verileceğini haber vermiştir:

“Kalbin nihâyeti, kendisine Sübhân’ı bildirecek olan şeye erişmektir. Ona kendisi için nihâyet bulunmayan Sübhân’ı bildiren şey de, varılacak yerin sona ermesiyle vâkıf olunan ilâhî isimlerin sonuncusudur. O artık ‘Ferdâniyyet ve Samedâniyyet makâmı’nda, Mülk’ün Melik’ine dâhil olmuştur. İşte ne bundan sonra husûle gelen hâl hakkında, ne de tahsîs edilen ismi Hatm’e erdirenden sözetmekle, onun Hatm’e erişinin alâmetleriyle ilgili olarak söylenebilecek hiçbir şey yoktur.”
“Hiç şüphe yok ki kalp, tâ ki Mâlik’e varan mülk mümkün kılınıncaya kadar; bir mülkten öteye geçip, başka bir mülke ulaşarak nihâyete erer.
Hakîm (et-Tirmizî); ‘Öyle velî vardır ki, ilk mülkte ikâmet eder ve bu mülkün ismi kendisine verilir. Öyle velî de vardır ki; ikinci, üçüncü ve dördüncü mülke kadar ulaşarak, ilâhî isimlere karşılık gelen her mülkün ismi kendisine tahsîs edilir.’ buyurmuştur. Zîrâ ‘Ferdâniyyet ve Samedâniyyet mülkü’ne vâsıl olmak bundan daha başkadır.
İşte ‘Allah’ın velîsi’nin kalbi budur. Velîler için bundan öteye geçme ve seyretme yoktur. Zîrâ o, onların Seyyid’i ve aynı zamanda sıddîkların reisi olan, kendisine dâvet ve şefâat verilmiş bulunan ‘Hâtemü’l-evliyâ’dır.

İzin Sâhibi’nin sarfını muhâlefetle kesmeksizin, onun dâimâ O’nunla tasarruf etmesini sağlayan ilâhî kabza olacağı için; o nerede izne muhtaç olmaksızın, kendisini koruyan ve muhâfaza altında tutan ilâhî kabzanın içinde bulunur.

Hiç şüphesiz ki ilâhî tasarruf, ilâhî bir iznin husûle gelmesiyle olur; zîrâ ilâhî izin olmadıkça herhangi bir kimse tasarrrufta bulunamaz. Halbuki ilim makâmındaki bir kimse bundan müstesnâdır. Derin ve lâtif bir makamda bulunan kimse de bunun dışındadır. İşte ‘Allah’ın velîsi’ olan Hâtemü’l-evliyâ’nın tasarrufunda (bunların) hepsi vardır.” (“Behcetü’t-Tâife Bi’llâhi’l-Ârife”; Berlin “Ahlwardt”, nr.: 2842, 45b-46a yaprağı.)


Daha fazla bilgi elbette var.
http://hatemievliya.blogspot.com.tr/

4.)"Davalarını ispat etmede, referans kaynakların bazen manasını bazen metnini tahrif etmekten çekinmediklerini de tespit ettik."
Bu kişinin iftiralarını orjinal metinlerle ispat ettik.Bu konun ilk mesajındaki orjinal metinde hirahosun iftiralarını çürütmektedir Elhamdülilah.

5)"Hatalarını söyleyince, sertlik ve hakaretle mukabele eden Öngütçüler gördük... Hepsi öyledir demeyiz lakin hepsi, çarpıttıklarını, yanlışlıklarını gösterene mukabil "iftira" yaftasıyla sıyrılmaya çalışıyor. "

Allah senin şerrrinden tüm müslümanları korusun amin .
İlk hatemi veli konularına bakınız bu kişinin hakaret içeren mesajları hala durmaktadır.Ömer Öngüt(k.s) ve bu yolda olanlara demedikleri kalmamıştır.Allaha havale etmiştik zaten.

İftiraya cevaptır... (Bu konudada içyüzleri ortadadır.)

http://www.ihvanforum.org/showthread.php?151566-İftiraya-cevaptır&highlight=

6-)

"İddialarına inanmayanların ilimden habersiz, sırlardan mahrum hatta Cehennemlik olduğunu sanıyorlar.Kabul etmeyenlerin kafir olacağını iddia edenleri de var."
Bu cümleni ispatla.Kimmiş onlar ?

"kendi tercümelerinden başka hiçbir tercümeye itimad etmiyorlar. "
Orjinal metinler ekleniyor sizde bir değişiklik yok...Arapça bilmiyorsan bilene göster diyoruz bu kadar basit.
Hala cevapda gelmiş değil ojinal metin eklendi.Yetmedi birde büyüttük.Onlar iftira atıyor onlar uğraşması lazım.Fakat biz uğraştık aylardır cevapda yok.
http://www.ihvanforum.org/showthread.php?151566-İftiraya-cevaptır&p=1592312&viewfull=1#post1592312
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Bize masal anlatma! demektir susmak bazan kimbilir :)
 

Aşk Şairi

Kıdemli Üye
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,286
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Web sitesi
www.haksairi.com
bu ve benzeri farklı gruplar arasında tartışmalara şahit olunca aklama gelen


Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir. 30/RÛM-32
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
bu ve benzeri farklı gruplar arasında tartışmalara şahit olunca aklama gelen


Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir. 30/RÛM-32

“Biz o bölücülere (azap) indirmişizdir. Onlar Kur’an’ı parça parça edenlerdir.
Rabbin hakkı için onlara mutlaka yaptıklarından soracağız. Resulüm! Sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklerden yüz çevir.” (Hicr: 90-94)
“Onları ateşe çağıran imamlar kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir.

Bu dünya hayatında biz onların peşine bir lânet taktık (daima lânetle anılacaklardır.) Kıyamet gününde ise onlar çirkinleştirilip iğrenç kimselerden olacaklardır.” (Kasas: 41-42)


_____
Nitekim Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz insanların asırlardır hiç değişmeyen ve bugüne kadar devam edegelen hâl ve siretlerini üç sınıf halinde beyan etmiştir.
Buyururlar ki:
“Kalpler, kap durumundadır. Onların en hayırlısı, en anlayışlı olanlarıdır. İnsanlar üçe ayrılır:
Allah’ı bilen âlimler,
Kurtuluş yolunda ilim öğrenenler,
Basit, âdî kimseler ki; bunlar her çağıranın peşine takılır, her esen rüzgâra kapılırlar, ilmin nûru ile aydınlanmazlar ve sağlam bir dala da yapışmazlar...
Âlimler zaman devam ettiği müddetçe diri olarak yaşarlar... Ancak ilim, (âhir zamanda) onu taşıyanların ölmesiyle sönüp gidecektir. Bununla birlikte yeryüzü, ilâhî hükümleri ayakta tutan kimseden de hâlî kalmaz. Bu kimseler, ya halkın arasında bilinip tanınır, veyâ Allah-u Teâlâ’nın ilâhî delil ve hüccetlerini korumak için gizli kalırlar. Onların nerede bulunduğunu Allah bilir. Çünkü onların sayıları az, kıymetleri ise çok yüksektir. Zâtları gizli, fakat hâl ve hâtırâları gönüllerdedir. Allah-u Teâlâ hüküm ve hüccetlerini onlarla korur. Tâ ki onları, onlardan sonra gelenlere emânet etsin ve kendileri gibi olanların kalplerine nakşetsin. Bu şekilde ilim, onların içlerine tam mânâsıyla sirâyet eder.

Neticede yakîne kadar ulaşırlar. Öyle bir hâle gelirler ki, mülâyim kimselerin sert gördükleri dahi onlar için yumuşak olur. Gâfillerin ürktüğü şeylerle onlar ünsiyet ederler. Bedenleriyle dünyâda bulunurken, ruhlarıyla âlî makamlarda seyrederler. İşte bunlar Allah-u Teâlâ’nın kulları içinden seçtiği dostları, yeryüzünde dinine dâvet ve irşad için vazifelendirdiği kullarıdır.” (Ebû Tâlib el-Mekkî, “Kûtu’l-Kulûb”, c.1, s.134’den naklen.)


___

Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri şöyle buyurmuşlardır:
“Âhir zamanda Mehdi yokken, henüz yaklaştırılıp seçilmemişken; aradaki boşlukta, Hâtemü’l-velâye’den başka adâleti (hakkâniyeti) ayakta tutacak kimse olmaz. Ve o, bütün veliler üzerine o devirde, Allah’ın hücceti olmaya muvaffak olur.” (“Hatmü’l-velâye”; Fâtih no.: 5322, 168[SUP]b[/SUP] yaprağı)

Kâdı Muhammed bin Mehmed -kuddise sırruh- Hazretleri de “en-Nâberât fî Beyânu Hatmü’l-Velâyeti’l-Muhammediyye” adlı risâlesinde, Hâtemü’l-evliyâ’nın âhir zamanda şer’î hudutları yeniden yerine oturtacağını haber vererek şöyle buyurmuştur:
“Allah-u Teâlâ âhir zamana kadar, tâ ki Hâtem’ül evliyâ ile birleşinceye dek, onu (şer’i hudutları) devam ettirecek ve onunla tekrar yerine oturtacaktır. Ki Allah, nübüvvet duvarını nasıl ki Hâtemür-resul’ün nübüvvetiyle hatmetmişse, sonra da Hatem’ül evliyâ ile onun duvarının her iki tuğlasını tamamlamış olsun. Buna göre de umarım ki güneşin batıdan doğma saati artık iyice yaklaşacaktır.” (“Risaletü fî’l-Beyânu Hatm’ül-Velâye”; Düğümlü Baba, no: 283’de mahfuz. 26[SUP]b[/SUP] yaprağı)

 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Hakîm-i Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri “Nevâdirü’l-Usûl fî Ma’rifeti Ehâdîsü’r-Resul” adlı eserinin “Yüz Yirmi Sekizinci Aslı”nda Resulullah Aleyhisselâm’dan sonra ashâbının önde gelenlerinin dini bid’at ve fitnelerden temizleyip aslını koruduklarını misallerle anlattıktan sonra, Hâtem-i veli’nin de dini ve onun ehlini buna benzer fitnelerden koruyacağını haber vererek şöyle buyurmuştur:

“O öyle bir kimsedir ki, bunun benzeri şeyleri (dinden) uzaklaştırıp defeder. Ondan temizleyip, kovup uzaklaştırması sâyesinde de artık onu giderir. O’nunla düşündüğü, O’nunla konuştuğu için O’nunla defeder. İşte o Allah’ın halk üzerindeki hücceti, O’nun sürüsünün çobanı ve kullarının mânevî tabibidir. O’nu engellemeye kalkışan kimse farkına bile varmadan helâk olur.” (c. 2, s. 225)

İLÂHÎ GÖRÜŞ BİRLİĞİNE DAVET
http://www.hakikat.com/nur/risaleler/ilgorus/ilgbird.html



 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
O yazı sana değildi muhterem. Muhatabı Öngütçülerdi. Seni takip edesin diye haber vermek için alıntılamıştım. Dua edesin. Fi emanillah.

Hata benim kardeşim. Duygusal bir günümdeydim sanırım. Benim yazıdan da alıntı yapılınca, cevabınızı üstüme alıvermişim. İncindiğimizden dolayı özür dilerim. Hakkınızı helal edin. Hak elinizi/elimizi bırakmasın... Aşk ile Huu...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Hata benim kardeşim. Duygusal bir günümdeydim sanırım. Benim yazıdan da alıntı yapılınca, cevabınızı üstüme alıvermişim. İncindiğimizden dolayı özür dilerim. Hakkınızı helal edin. Hak elinizi/elimizi bırakmasın... Aşk ile Huu...

İncinmedim muhterem. Estağfirullah. Olur, insanlık halleri, hepimiz hata ederiz. Dua edesin. Fi emanillah.
 
Üst