elcevaz13
Profesör
Eyyüh-el MuhteremMesela kızların üniversitede okumaları bu asra göre güya ihtiyaçtır. Halbuki Rabbimiz Kur'an'da kadınlara söyle evlerinde otursunlar emretmiş, Üstadımız da kadınlar yuvalarından çıktılar beşeride yoldan çıkardırlar demiş iken, senin hocan kadınlar tekrar evlerine göndereceğine bilakis başlarını açıp lanetullaha sebep olacak iğreti saçı bile takıp okumalarına kadar yozlaşan tesettür emrini furuattan sayan o batıl izahını yapmıştır.
Halbuki islam fıkhına göre tesettür-i şer'i olan cilbabın tatbiki şeairdendir, Nass-ı Kur'an ile sabittir ve tatbiki devlet eliyle yapılır, açık saçıklığa izin verilmez. Heleki kadın erkek bir arada nikahsız kafirin fen felsefesinin okunmasına ve bunu da güya din adına hizmet adına yapılmasına alsa musade etmez.
Peki bu istibdad-ı keyf-i küfri altında, dinimizde emredilmiş olan başörtüsünü i istemeyerek açıp eğitimini yapmış olan bacılarımızın yaptıkları hizmetlerle ve inayet-i ilahiye ile başını örten ve tesettüre bürünen ve namussuzluk ve iffetsizlikten kurtulan (sayılarını Allah bilir) kızların hakkında ne düşünüyorsunuz?
Saniyen büyük işlerde yalnız kusurları gören, cerbezelik ile aldanır veya aldatır. Cerbezenin şe'ni, bir seyyieyi sümbüllendirerek hasenata galip etmektir.
Binaenaleyh Üstadımızı dinliyoruz:
Sual: Çok fena şeyleri işitiyoruz. Bâhusus gayr-ı müslimler de güya bir İslâm kızını almışlar, filân yerde böyle olmuş, diğer yerde şöyle olmuş. Olmuş, olmuş, olmuş, ilââhir...
Cevap: Evet, maatteessüf, daha yeni ve bulanık bir devlette ve cahil ve perişan bir millette,şöyle fena ve pis şeylerin vukuu zarurî gibidir. Eskiden daha berbadı vardı; fakat şimdi görünüyor. Bir dert görünürse, devâsı âsândır. Hem de büyük işlerde yalnız kusurları gören, cerbezelik ile aldanır veya aldatır. Cerbezenin şe'ni, bir seyyieyi sümbüllendirerek hasenata galip etmektir.
Meselâ, şu aşiretin herbir ferdi bir günde attığı balgamı, cerbeze ile, vehmen tayy-i mekân ederek, birden bir şahısta tahayyül edip, başka efrâdı ona kıyas ederek, o nazar ile baksa veyahut bir sene zarfında birisinden gelen râyiha-i kerîheyi, cerbeze ile, tayy-i zaman tevehhümüyle, birden dakika-i vâhidede o şahıstan sudurunu tasavvur etse, acaba ne derecede evvelki adam müstakzer, ikinci adam müteaffin olur? Hattâ, hayal gözünü kapasa, vehim dahi burnunu tutsa, mağaralatından kaçsalar hakları var. Akıl onları tevbih etmeyecektir.
İşte şu cerbezenin tavr-ı acîbi, zaman ve mekânda müteferrik şeyleri toplar, bir yapar. O siyah perde ile herşeyi temâşâ eder. Hakikaten cerbeze, envaıyla garâibin makinesidir. Görünüyor ki, cerbeze-âlûd bir âşıkın nazarında umum kâinat birbirine muhabbetle müncezip ve rakkasâne hareket ediyor ve gülüşüyor. Çocuğununvefatıyla mâtem tutan bir validenin nazarında, umum kâinat hüzn-engizâne ağlaşıyor. Herkes istediği ve haline münasip gördüğü meyveyi koparır. Bu makamda size bir temsil irad edeceğim. Meselâ, sizden bir adam yalnız bir saat tenezzüh etmek üzere gayet müzeyyen ve müzehher bir bahçeye girse, nekaisten müberrâ olmak cinân-ı Cennetin mahsûsâtından ve her kemâle bir noksanı karıştırmak şu âlem-i kevn ü fesâdın mukteziyatından olmakla, şu bahçenin müteferrik köşelerinde de bazı pis ve murdar şeyler bulunduğu için, inhirâf-ı mizac sevki ve emriyle, yalnız o taaffünatı taharrî ve o murdar şeylere idame-i nazar eder. Güya onda yalnız o var! Hülyanın hükmüyle fena hayal tevessü ederek o bostanı bir salhâne ve mezbele suretinde gösterdiğinden, midesi bulanır ve istifrağ eder, kemâl-i nefretle kaçar. Acaba beşerin lezzet-i hayatını gussedâr eden böyle bir hayale, hikmet ve maslahat rû-yi rıza gösterir mi?
Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen güzel rüya Haşiye7 görür. Güzel rüya gören hayatından lezzet alır.
Haşiye7
Mevt bir nevmdir.