HER TELDEN !!! MAKALELER (herhangi bir konuda, bir müminin, münafığın, müşriğin, kafirin görüşü)

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
laik bir ülkede yaşadığımız hatırlatalım. rektör bakalım bu "şah" hamlesine ne diyecek?

eğri oturup doğru konuşalım. talep "laik bir ülke için" haklı nedenleri içeriyor.


timthumb.php


İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Mehmet Karaca’nın, öğrencilerden gelen cami isteğini değerlendirerek İTÜ’ye cami yapılacağını duyurmasının ardından İTÜ’lü öğrenciler “Budist tapınağı istiyoruz” diyerek Change.org’da imza kampanyası başlattı. Kampanyaya yaklaşık 6 bin kişi destek verdi.

İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Mehmet Karaca, İTÜ24’ün sorularını yanıtladı. “Stratejik planın içinde kampüse cami yapılması gibi bir plan var mı?” sorusunu, “Var tabii. Her türlü plan var. Sadece cami de değil, isterlerse sinagog da açarız. Yeter ki talep gelsin” diye cevapladı.
Bu cevabı ardından İTÜ’lü öğrenciler ‘Budist tapınağı’ istediklerini belirtti. Öğrenciler, “Rektörümüz Mehmet Karaca İTÜ’ye yeterli sayıda istek geldi diye cami yapacak. Ve istek olursa her şeyi yapacağını beyan etti. Biz de Budist tapınağı istiyoruz” diyerek Change.org’da imza kampanyası başlattı. Kampanyaya 27 Mart Cuma günü saat 17.00’yekadar 5 bin 858 kişi destek verdi. Rektör Karaca’nın talebe nasıl karşılık vereceği ise merak konusu.
Öğrencilerin imza kampanyasındaki nedenlerini şöyle sıraladı:
– Konfüçyanizm, Taoizm ve Budizm’le birkaç yıldır ilgileniyorum. Dini vecibelerimi yerine getirebileceğim bir alan olsa çok iyi olurdu. Tipitaka ve Mahayana Sutraları’nı okuyabileceğim huzurlu bir alan istiyorum.
– Dini ihtiyaçlarımı yerine getiremiyorum en yakın Budist tapınağı 2000 kilometre ötede kalıyor öğle tatillerinde gidip gelemiyorum.
– İTÜ’de Budist tapınağı olmazsa olmaz. Bunca zamandır ciddi eksikliğini duyduk. Dini inançlarımıza saygı gösterin lütfen.
– En yakın tapınak 3680 kilometre ötede, ibadetimi yerine getiremiyorum.
– Ufak bir şey de olsa olur. Zaten sayımız fazla değil, olmadı sıkışırız.
– Dini ihtiyaçlarımı kampüs içinde yerine getirmek istiyorum.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
@havas alıntı: "ebubebekir sifil rabıtayı red ediyor..rabıtacıları imana çağırıyor."
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Suriye bu noktaya geldi (+18)


Suriye'de gelinen nokta bu!
Yıllardır süren iç savaş sürecinde binlerce ölümün, yüzbinlerce kalıcı yaralanmanın yaşandığı Suriye'de durum öyle bir noktaya geldi ki, artık söylenecek söz kalmadı... Esed güçleri tarafından yapılan saldırıda bedeni paramparça olan çocuk, bu zulmün daha ne kadar süreceği sorusunu yeniden gündeme getirdi.
Çocuğun kopuk başını kameralara gösteren yakını, Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Suudi Arabistan'a seslenerek "alın bu bir Suriye çocuğu" diyor


[video=dailymotion;x1ncb3q]http://www.dailymotion.com/video/x1ncb3q_suriye-de-gelinen-nokta-bu_news?start=32[/video]
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
357.jpg




Nereden Zuhur Etti Bunca Süslüman Haşarat?
eygi.jpg
BU adamlara ve karılara bakarsanız sanki dindarlık şudur: Lüks ve israflı bir mesken sahibi olmak… Lüks bir yazlık… Lüks otomobil… Lüks mobilyalar… Lüks giysiler markalar… Lüks seyahatler, konaklamalar, beş yıldızlı oteller… Lüks umreler Zam Zam Towerler… Lüks yeme içme… Lüks markalar… Lüks lüks lüks… İsraf israf israf… Benlik şöhret… Bin türlü beyinsizlik… Yahu bunlar Müslüman mıdır, Süslüman mıdır?
Müslümanlıkta böyle şeyler yoktur. İslam dini sahih bir iman, başta beş vakit namaz olmak üzere Allah’a samimiyet ve ihlâsla ibadet etmek… Allah’ın rızasını kazanmak… Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) şefaatine nail olmak… Benliğiyle ve harbî kafirlerle cihad… Yüksek ahlak… Doğruluk dürüstlük adalet insaf… Olabildiğince iyilik yapmak… Faydalı ilimleri öğrenip hayata uygulamak… Bütün mü’minlerin tek bir Ümmet olması… Râşid ve âdil bir İmama biat ve itaat etmek… Dünya hizmet ve vazifelerini yapar olduğu halde ahirete dönük olmak… Büyük Mahkeme huzurundaki hesap ve kitaba hazırlanmak… Emr-i mâruf ve nehy-i münker… Emanetlerin ehil olanlara verilmesi… Helalinden kazanıp yemek… Parayı put haline getirmemek… Ruhbanları erbab edinmemek… Kanaatli ve ölçülü bir ömür sürmek… Yemek için yaşamamak, yaşamak için yemek… esasları üzerine kuruludur.
Nereden çıkıp türedi şu Süslüman denilen güruh-i lâ yüflihûn?..
Bidayette mücahid geçinen şu müteahhidler…
Şu marka fetişistleri…
Elli bin liralık bir otomobil ihtiyacını görecekken, bu adamlar niçin 250 bin liralık otolara biniyor?
Niçin doyduktan sonra yiyorlar?
Birtakım kadınların sergiledikleri o acayip rengârenk cascavlak kıyafet tesettür müdür, yoksa tesettürün karikatürü müdür?
İslam dini rüşveti yasak etmiş, bu kadar dindar(!) rüşvetçi nereden peydahlandı?
Bu herif bunca malı zenginliği nasıl iktisab etmiş? Nereden bulmuş?
Şu canlı gurur ve kibir heykelleri… Dinleri para, kıbleleri para olanlar…
Hem Rahman’a ibadet ettiklerini iddia eden, hem de Deccal’a ve Tağut’a hizmet edenler…
Bunlarınki ne biçim bir dindarlıktır? Böyle dindarlık olur mu? Olmaz olsun olmaz olsun!..
İslam’ı ve Müslümanları bu haşaratın elinden kim kurtaracak?
Bu adamlar İslam dâvasını daha ne kadar mıncıklayacak?
İnsan büyüklüğünde hamam böcekleri…
Tank cesametinde tezek böcekleri…
Kurtlar çakallar tilkiler sırtlanlar kobralar timsahlar…
Sahte mücahidler…
Müslümanların ekinlerini gök iken biçenler…
Süslümanlar…
Öfff!..
Mehmet Şevket Eygi – Milli Gazete

kaynak:
http://www.ihvanlar.net/2015/03/28/nereden-zuhur-etti-bunca-susluman-hasarat/

 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
tayyip beyin dikkatine. kurumlara atadığınız adamlarda liyakat arayın!


ÖSYM Başkanı Ali DEMİR'in Kopya (İntihal) Çektiği İddiası





Ygs 2011 şifreleri mod medyan ile Cemaatin askeri ali demirin yaptığı sınav




not: liyakatsiz ali demire hesap sorulmalı!!!!
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
güzel sanat eserleri örneklerini beğendim. bu örnekler aslında daha açıklayıcı oluyor. sanatın bize kattıklarını daha iyi anlatıyor. bu eserler orada duruyor ve bizim onlara bakıp biraz düşünmemizi bekliyor.

put olarak verdiğin örneklere ise katılmıyorum. onlar kötü işler. sanat değeri olmayan işler. piyasa işleri. ama put değil.

atatürk heykelleri de put değil. kimi abartılı tipler için biraz öyle bir havaya büründürülmüşse de aslında öyle değil. saygı duruşu ile tapınma ayrıdır.

@Enes @Erdem @Ahmet
@Mugalata rumuzlu kemalisti yönetici yapmışsınız. hayırdır?




çevrenizde hiç kemalist müslüman var mı?


Hem Müslüman hem kemalist olunmaz, böyle biri münafıklığa kapı açar - Kadir Mısıroğlu


 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
ilginç bir çalışma olmuş. emeği geçene teşekkürler..

fakiri Nickli Üyeden Alıntı

Sadreddin-i Konevî -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki:

“Hâtem’ül-evliyâ, Hâtem’ür-rüsul’ün şeriatına tâbi olduğu için şeriatı zâhirde ondan alır. Bâtında ise vahiy meleğinin Hâtem’ür-Rüsul’e onu aksettirdiği yerde, aynı kaynaktan alarak, şeriat hususunda Hâtem’ür-Rüsul ile denkleşir.”
(Kitâbü’l-Fukûk fî Müste-nedâti Hikemü’l-Fusûs)

Siyah büyütülmüş kaynak Türkçeye çevrilmiş durumda... Şu adla: "Fususü'l Hikem'in Sırları, Sadreddin Konevi, İz Yayıncılık / İslam Klasikleri Dizisi..." Ekrem Demirli çevirmiş. Az önce temin ettim çeviriyi... Şöyle bir göz gezdirdim. Öngütçülerin aleyhine, onlara SÜRPRİZ olacak bahislere rastladım. Yukardaki alıntı, kitabın neresindeyse inşallah bulacağız. Ondan sonra ayrıntıyla yazarız inşallah. Sürprizlerle beraber. Bakalım, kim neyi ne kadar çevirmiş? :)

Öngütçülerce kaynak gösterilen bu eseri okuyup bitirdim. İlgili bahisleri dikkatlice mütalaa ettim. Neticeyi madde madde yazalım:

1- fakiri, alitufan2003, kurtuluş26 Forumdaki Öngütçü olan bu kişiler, Kıyamete yakın gelecek 3 şahsiyetten bahsedip duruyorlar: Hatemül Evliya yani Evliyanın sonuncusu, Hz. Mehdi As., Hz. İsa As. Öngütçülere göre bunlar ÜÇ AYRI ŞAHIS... Bittabi, bu üçünden ilkini de Ömer Öngüt diye dava ediyorlar. Bu durumda Öngüt mesih veya mehdi olmamakla birlikte çok büyük bir şahsiyet. Öyle ki haşa Peygambeler ona tabi, muhtaç ve müntesib konumunda! Öyle ki haşa batında, ilim almada, şeriat almada Rasulullah efendimizle denk! (haşa ve kella)

Daha önceki yazışmalarımızda bu kişilere, Şerh-i Bosnevi ile Envaru’r Rahman eserlerini kaynak göstererek, "Muhyiddin İbnu Arabi Hz.lerinde üç ayrı şahıs yoktur. Muhyiddin İbnu Arabi Hz., kıyamete yakın Hz. Mehdi As., Hz. İsa As.'ın teşrif edeceklerini ikrar ile beraber, Hatemül Evliya'nın aynı zamanda Mehdi As. ile İsa As. olduğunu söyler" dediğimizde kabul etmediler. Hayır efendim, üçüncü bir şahısdan daha bahseder diye iddiayı uzattılar. Bu konunun ilk mesajında da aynı iddia vardır bknz:

Allah-u Teâlâ'nın Sevgilileri'nin İfşaatlarına
İzah ve Açıklamalar (90)


Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- (3)

Âhir Zaman'da Ümmetin
En Faziletli Üç Öncüsü:


Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde buyurur ki:
"İnsanların hayırlısı benim zamanımdaki müslümanlardır. Sonra onlara yakın olanlar, ondan sonra da Ashâb'ımı görmüş olanlara yetişenlerdir." (Buhârî)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bu Hadis-i şerif'inde birinci bin senenin içinde ümmet-i muhteremesinden en faziletli olanların;
Ashâb-ı kiram, Tâbiîn-i kiram ve Tebe-i tâbiîn olduğunu beyan buyurmaktadır.
Bu Hadis-i şerif'e tutulanlar ilerisini göremiyor, umuma bakarak kararını veriyor. Bu Hadis-i şerif umuma âittir. Bu husus da birinci bin seneye âittir.
Kâdir-i mutlak olan Allah-u Teâlâ dilediği zamanda dilediğini halkeder ve hükmünü yürütür.
Hususa âit olana gelince; bu durumu önceki sohbetimizde arzetmiştik, bu mevzuyu canlandırmak için tekrar arzediyoruz.
Şeyhü'l-ekber Muhyiddin-i İbnü'l-Arabî -kuddise sırruh- Hazretleri "Ankâ-i Muğrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-evliyâ" adlı kitabında, Hakîm et-Tirmizî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin "Hatmü'l-Evliyâ" kitabı'ndakine benzer bir üslûpla, âhir zamanda fitne ve fesadın çok oluşuna aldanarak, bu zamana kötü bir nazarla bakanların; Hâtemü'l-veli, Mehdi Resul ve İsa Aleyhisselâm'ın zuhur edeceği üç devri, üç merdiveni gözardı ettiklerine dikkati çekerek şöyle buyurmuştur:
"Onlarla ilgili olan üç asrı değerlendirdikleri esnâda, ne zaman ki onu küçümseyerek kestirip atarlar; değerlendirme üstüne değerlendirmede, atıf üstüne atıfta bulunurlar. Nihâyetinde de: '(O devirde) artık herhangi bir hayır ve emir kalmaz!' diyerek neticeye ererler. Zirâ onlar, ona eriştikleri an, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-in;
'Gelecek her zaman, sizin için bir öncekinden daha kötüdür.' (el-Bidâye ve'n-Nihâye)
Hadis'ine tutunurlar. (Çünkü) onlar; Mehdî, Hâtemü'l-veli ve İsa peygamber'in -salavâtullâhi aleyh- zamanından ibaret olan, üçüne tâbi olunduktan sonra gelecek dördüncü devri bilmezler. Halbuki beşer içinde (asıl) fesad, (bu) üç devir nihayete erdiği zaman zuhûr eder." ("Ankâ-i Muğrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-evliyâ"; Şehid Ali Paşa, no: 1287, 54[SUP]b[/SUP] yaprağı.)
Hazret halkı uyandırmak ve hakikata celbetmek için, hakikatleri gözler önüne sermiştir. Nasipdar olan nasibini alır, amma Allah-u Teâlâ'nın hidayet vermediği kimseye kim ne verebilir?
Onun bu beyanından da anlaşılıyor ki, ikinci bin senenin içinde ümmetin faziletli olanları da üçtür:
Hâtemü'l-veli
Mehdi Resul
ve İsa Aleyhisselâm.

Bunlar ikinci bin senenin faziletli olanlarıdır.
Hususa âit olanlar ikinci bin seneden sonra gelmişlerdir.
Allah-u Teâlâ Ulul-azm peygamberleri gönderdiği gibi; dinini ayakta tutmak için, zamana ve devre göre onları gönderir ve devreye koyar.
İşte bu gerçek sizin gözünüzden kaçıyor. Onlar hususi kullardır, aldıkları emre göre hareket ederler. Umuma şâmil değildir. İrşada memurdurlar. Allah-u Teâlâ'nın hüccetini ayakta tutmakla görevlidirler.
Nitekim Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Allah-u Teâlâ bu ümmete, her yüz yıl başında dinini yenileyecek bir müceddid gönderir." (Ebu Dâvud: 4391)
Fakat bin seneden sonra gönderdiği müceddid onlara katiyyen benzemediği için ona o ilim verilmiştir. Doğrudan doğruya Kudsî ruh ile desteklendiği için, Resulullah Aleyhisselâm'ın nurunu taşıdığı için ve Âyân-ı sâbite'de de veli olduğu için ona verilen kemâlât çok büyüktür. Yüz senede bir gönderilenlerle bin seneden sonra gönderilen arasındaki farkın büyüklüğü buradan doğmaktadır.
Nitekim İmam-ı Rabbânî -kuddise sırruh- Hazretleri bu hususa işaret ederek buyurur ki:
"Bilesin ki, her yüz başında bir müceddid gelip geçti. Ne var ki, yüz senelerin başında gelen müceddid ile, bin senenin başında gelen müceddid bir değildir. Bunların arasındaki fark, bin ile yüz arasındaki fark gibidir. Hatta daha da fazla...
Müceddid o zâttır ki: O müddet içinde ümmete her ne gibi feyz varidatı gelirse onun vasıtası ile gelir. İsterse o vaktin kutupları, evtadı, ebdali ve nücebası bulunsun." ("Mektûbât"; 317. Mektup)
Yani bu zaman ayrı bir zamandır, Ulül-azm peygamberlerin zamanı gibi bir zamandır. Binaenaleyh o Hadis-i şerif bin seneye kadar gitti, amma Allah-u Teâlâ ikinci bir devri açtı. İkinci devirde öyle kimseler gelecek ki Ashâb-ı kiram'ı elli derece geçecekler.
İşte beşeriyetin içinde bu ikinci ilimden yararlananlar bunlardır. Hakikat ehlinden ona yakın olanlar bundan istifade eder ve bu hakikatları çözebilir.
Umumi ile hususi ayrılmış durumdadır.
Bunlar Allah-u Teâlâ'nın kendi dinini ayakta tutmak için hüccet verdiği kimselerdir, işte biz şimdi bunları size izah ediyoruz.
Allah-u Teâlâ Ulül-azm peygamberlerine vazife yaptırdığı gibi, bunları da vazifeli kılar ve dininin emirlerini hatırlatmaya, hidayetinin artırılmasına, nurunun yayılmasına vesile eder.
Hadis-i şerif'te geçtiği üzere yüz senede bir gelecek irşad memurları vardır. O devir başka idi, bu devir başkadır. Burada tarif edilen, bin senede bir gelecek olandır. Gelen Ulül-azm peygamberin vazifesi ile geliyor. Artık o zaman geride kaldı, yeni zamanı tanıtmaya çalışıyoruz.
Ve yeni zamanın hususiyetlerini ortaya koyacağız, bunu da Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif'lerle izah ve ispat edeceğiz.
Arzedeceğimiz Hadis-i şerif'ler, bu fazilet bu meziyetler bu devre göredir ve bu da üç merdivene dayanır: Hâtem-i veli, Hazret-i Mehdi ve Hazret-i İsa Aleyhisselâm. Bunlar ikinci bin senenin devrinin merdivenleridir.
Bin seneye kadar hudut vardı, bin sene sonraki icraat ise budur. Ulül-azm peygamberleri gönderdiği gibi, ona denk olan vazifedarları da gönderir.
Bunlar bu devirdeki bozukluğu düzeltmek için gönderilmiştir. Ulül-azim peygamber gibi.



Kendilerinin kaynak diye verdiği Sadreddin Konevi, Hz., Kitab-ı Fükuk (Füsusul Hikem'in Sırları). Eserde çok açık biçimde "Hatemül evliyanın İsa As. olduğu" yazıyor. Kaynak olarak itibar ettikleri eser, böylece onları çürütüyor:

https://archive.org/details/FususulHikemSirlariSadreddinKonevi

Linkten eseri okuyabilirsiniz. 84. sayfaya bakınız:

"Allah’ın izni ile, İsa’nın zikredilmemiş bazı küllî hallerini açıklayacağım; böylece, -Allah’ın tevfik ve inâyetiyle- İsa’nın “hâtem” oluşu, velilerin sonuncusu olmasının sırrı ve daha önce dikkat çekilmiş ilâhî-kemâlî insânî hakîkate ait büyük kuşatıcılıktan olan payı öğrenilir."

85. sayfadaki başlığı da şöyle: "Hz. İsa’nın 'Hatem' Oluşunun Nedeni" ...

2- fakiri adlı üyenin güya Öngüt hakkında ifşaat diye verdiği ifadeyi, yani şunu:

Sadreddin-i Konevî -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki: “Hâtem’ül-evliyâ, Hâtem’ür-rüsul’ün şeriatına tâbi olduğu için şeriatı zâhirde ondan alır. Bâtında ise vahiy meleğinin Hâtem’ür-Rüsul’e onu aksettirdiği yerde, aynı kaynaktan alarak, şeriat hususunda Hâtem’ür-Rüsul ile denkleşir.” (Kitâbü’l-Fukûk fî Müste-nedâti Hikemü’l-Fusûs)

Eserin hiç bir yerinde bu cümleleri bulamadım. Böyle bir ifade yok.

İsa As.'dan bahsettiği bölümlerde şu satırlar var:

"İsa’nın “hâtem” oluşu, velilerin sonuncusu olmasının sırrı ve daha önce dikkat çekilmiş ilâhî-kemâlî insânî hakîkate ait büyük kuşatıcılıktan olan payı öğrenilir. Ayrıca, Hz. İsa’nın inmesi, Muhammedî şerîat dâiresine girmesi ve bu esnada kendisine vahyedilecek şeyin Muhammedî şerîat hükmü ile ve özellikleri ile boyanmasındaki hikmete de dikkat çekeceğim.

Hz. İsa’nın insâna ait kuşatıcılıktan olan payına gelince: bu, kuşatıcılığın rûhunun özelliklerinden küllî bir sıfâttır. Bu da, Hz. İsa’nın Muhammedî şerîat ve onun hükmü dâiresine girmesini gerektirmiştir. Çünkü şer’i hükümlerin sırrı, ilka eden ve ilka olunan açısından rûhanî bir nispettir. İsa (a.s)’ın söz konusu kuşatıcılığın rûhuyla ilişkisi güçlenince, şerîatların sonuncusu olan kapsamlı şerîat dâiresine girmesi ve kendisine vahyedilen şeyin Muhammedî şerîat ile şekillenmesi vâcip olmuştur." (84-85-86. sayfalar)

"İsa (a.s)’ın Hz. Peygamber’e mahsus “camilik” makâmıyla ilişkisinin sıhhati ise, onun zevk ve hal olarak “Muhammedî camilik” dâiresine girmesi ve onun hükmü ile boyanmasıyla sâbittir. Allah, bu şeriatın hükümlerini ve hükümlerinin saltanatını Hz. İsa ile sona erdirmiştir. Bunların hepsi, daha önceden Hakkın ona öğretmiş olduğu kitap, hikmet, Tevrat ve İncil’e ilavedir." (sf. 125)

Burda İsa As.'ın Rasulullah efendimizin ümmeti olarak inmesinden önce ve sonra, hiç kimseye tabi olmadan, hiç bir mezhebe bağlı kalmadan Şeriat-ı Muhammediyye'yi vahiy cihetiyle öğreneceği ve sonra tatbik edeceği bilgisinden başka bir mana yok. İsa As.'ın Peygamberimizle denk olacağı gibi bir zırvalık hiç yok.

Haricinde bahis devam ediyor ama alıntıyla alakası yok. Mesela bir yere gelip şöyle yazıyor:

Hz. İsa’nın son/hatem oluş sırrına dikkat çeken diğer yön ise, Hz. Peygamber Efendimiz’in bir hadisinde ifâde edilmiştir. Bu hadis, kıyâmet alametlerini ve özelliklerini içermektedir. Buna göre, İsa ve beraberindeki müminler, kendilerine cennet tarafından gelen bir rüzgar ile vefat ederler. Bir başka rivâyette ise Şam, bir başka rivâyette Yemen cihetinden buyrulmuştur. Bu rüzgar onlara ulaşınca, hepsi ölür ve yeryüzünde hiçbir mümin kalmaz. İnsanların kötüleri yeryüzünde kalır ve vahşi hayvanlar gibi orada yaşarlar; helal ve haram tanımazlar. İşte kıyâmet de, onların üzerine kopar. O gün yeryüzünde hiçbir mümin kalmayınca, hiçbir velinin de kalmayacağı daha aşikardır. Böylece, bu açıdan da, Hz. İsa’nın “hâtem” oluşu ortaya çıkar.

gibi...

3- Sadreddin-i Konevî, Kitâbü’l-Fukûk fî Müstenedâti Hikemü’l-Fusûs eserini kaynak göstererek Öngüt ve hatemliğini dava eden bu kişiler, İsa as. ile ilgili bahsi, İsa As'ın ismini GİZLEYEREK kendi davalarına alet etmişlerdir. Bu bir çarpıtmadır. Bununla da kalmamışlar, eserde hiç geçmeyen manaları varmış gibi vererek "Öngüt, batında Rasulullah efendimizle denktir" gibi bir sapık inancı alıntılarına dahil etmişler. Böylece katmerli bir çarpıtmada bulunmuşlardır. Bu tavır, Rasulullah efendimize hakaret olduğu gibi, kaynak addettikleri alimlere de hakaret ve iftiradır.

4- Yine, bir çarpıtma misalini bugün bizzat gözümüzle gördük:

......
Sultan Veled -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki:

“Onun tevazusu, bütün peygamberlerden fazla olduğundan, yerinde olarak ona Hâtemü’l-evliyâ denilir.
Çünkü bir üstad, sanatında ilerlediği ve o sanatı herkesten iyi bildiği zaman: ‘O sanat, onda sona ermiştir.’ derler. Yani, o sanatı onun bildiği kadar kimse bilemez. Bunun gibi onun ilmine, velâyetine ve sanatına vâris olan talebeleri, canının ve gönlünün oğulları da aynı derece ve değerdedirler.
Bu yüzden Musa Aleyhisselâm:
‘Keşke ben Muhammed’in ümmetinden olsaydım!’ buyurmuştur.
Onun bu temenniden maksadı, lâlettayin bir ümmet değil, Muhammed’in nurundan varolmuş ve onun can ve dilinden bitmiş ve sanatını mükemmel öğrenmiş olan bir ümmet, bir oğul, bir talebe olmaktı.” (Maârif. s. 143, 257)


Hatemül evliyanın yani Öngütlerinin haşa bütün Peygamberlerden daha mütevazı olduğunu iddia ediyorlar. Oysa eserdeki bahisin aslı şu:

"Biz seni ancak âlemlere rahmet olmak üzere gönderdik (Sûre:21, Âyet: 107). .... Nitekim onun tevazuu, bütün peygamberlerden fazla olduğundan, yerinde olarak ona Hâtem-i Enbiya denilir. Çünkü bir usta sanatında ilerlediği ve o sanatı herkesten iyi bildiği zaman, "O sanat, onda sonra ermiştir" derler. Yani o sanatı, onun bildiği kadar kimse bilemez. Bunun gibi onun ilmine, vilâyetine ve sanatı varis olan çırakları canının ve gönlünün oğulları da aynı derece ve değerde olurlar. Bu yüzden Musa: "keski ben Muhammed'in ümmetinden olsaydım!" buyurmuştur. Onun bu temenniden maksadı, lalettayin bir ümmet değil, Muhammed'in nurundan var olmuş ve onun can ve dilinden bitmiş ve sanatını mükemmelen öğrenmiş olan bir ümmet, bir oğul ve bir talebe olmaktı."

http://dosyalar.semazen.net/MAARIF-I_SULTAN_VELED.pdf

Linkten sayfa 56'ya bakınız.

Bahis Rasullulah efendimiz hakkındayken, Öngütçüler Rasulullah efendimizin ismi yerine kendilerine verdikleri lakabı koymuşlar. Yani Öngüt'ü bahse monte ederek, onun tevazuunun da Peygambelerden bile üstün olduğu masalı anlatıyorlar. Haşa ve kella.

5- Daha önceden pekçok kişi Öngütçülerin eserleri çarpıtıp kendilerine alet ettiğini tespitle söylediler. Tespit, basılı kitaba dahi geçmiştir:

Öngütçüler, çoğunlukla Hakim-i Tirmizi Hz. ve Muhyiddin İbnu Arabi Hz.lerini kullanırlar. Hakim-i Tirmizi'nin de Hatemül Evliya eserini... Kendileri tercüme etmişler, bastırmışlar...

Salih Çift hoca da, Hakim-i Tirmizinin Hatemul Evliya kitabını Türkçeye çevirmiş ve kitabında isim vererek Ömer Öngüt ve tayfasının fahiş tahrifat ve kasıtlı çeviri hataları yaptığını yazmıştır:

"Bu eser daha önce Türkçeye tercüme edilmeye çalışılmışsa da mütercimi belli olmayan, fahiş tercüme hataları ve bilinçli yapıldığı anlaşılan tahriflerle dolu olan o çalışmanın sıhhatli bir çeviri olmadığını vurgularım. Bahsi geçen sıhhatsiz çevirinin adı "Kalblerin Anahtarı Hatemül Evliya kitabı" Tercüme: Ömer Öngüt, 2002. Mütercim olarak Öngüt'ün adı geçiyorsa da takdim yazısının altında "eseri neşre hazırlayanlar" ifadesi vardır." (sf. 40)

Sonuç:

Öngütçülerin, eserleri alimleri çarpıtıp batıl davalarına alet ettikleri sabit olmuştur. Şundan emin oldum ki verdikleri 50-60 kaynağın tamamı dikkatle incelense bu tahrifatları tek tek tespit edilir. Maalesef, kaynakların tamamını kontrol edip incelemeye ne imkanımız var ne de zamanımız.

Ahlak harici davranarak ileri sürdükleri Peygamberler ve Efendimiz hakkındaki iddialarının batıl ve hakikat dışı olduğu böylece daha net anlaşılmıştır. Bunları ayrıca çürütmeye gerek yoktur. Zira, ilmi olmayan bir Müslüman bile, sırf imanındaki hassalar ile sözlerin batıl ve çürük olduğunu idrak eder.

Ey Öngüt davacıları! Şiddet, hiddet ile hakaretler yağdırarak kendinizi temize çıkarmaya çalışacağınıza, kaynak diye verdiğiniz eserlere kendiniz bakmalısınız. Kendi gözünüzle görüp ona göre yolunuzu çizmelisiniz. Batıl inançları hakikatmiş gibi kabul etmek sizi hakikatten de salahdan da uzak eder. Bizim vazifemiz buraya kadar. Nasihat. İkna etmek diye bir vazifemiz yok.

Fi emanillah.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
kemalistim diyenler lütfen cevaplamasın.

sadece "kemalist değilim ama mustafa kemali bazı açılardan beğeniyorum" diyenler cevaplasın;

hayır kemalist te olabilirsiniz. laik bir ülkede bunda ne sakınca var. ama kendinizi net bir şekilde ortaya koymanız gerekir.

yok müslümanım diyorsanız, o zaman kendinize şu soruyu sormanız gerekir;

"babanızın katilini bazı açılardan beğenirmisiniz?"

vereceğiniz cevap; ya cahil, ya ahmak ya riyakar, ya da... olduğunuzu ortaya koyacak.

bekliyoruz...
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
kemalistim diyenler lütfen cevaplamasın.

sadece "kemalist değilim ama mustafa kemali bazı açılardan beğeniyorum" diyenler cevaplasın;


merak etme, ben tarihteki olaylara bilgi ve ilke temelinde yaklaşıyorum. doğruya doğru, eğriye eğri diyebiliyorum. bu ilkemde de kimseye ayrıcalık tanımam.

sen bunu yapabilir misin ama? "falancayı severim ve savunurum, ama şu icraatını yanlış bulurum" diyebilir misin?
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
bize ilginç geldi... farklı bakış açılası... komik bile denebilir...

Şeytanlar / Reptilianlar / Depremler / Ufolar Kurgusu
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0

@Büşra hanımefendi, kadın olarak, sesinizi, namahrem olan erkeklere duyurmanız, haram değilmidir? lütfen dikkat. bu durumu, intisabınız varsa, lütfen mürşidinize danışınız.

kadın yuvasından uçmuş bir kuştur. vazifesi "yuva"sı ile müsemmadır.

not: bunu yaparak siz de "kalkanınızı" kaybediyorsunuz. ayrıca evli iseniz, eşinizin de buna izin vermemesi gerekir.

hey büyük Allahım, islama göre, kocasından izinsiz evden dışarı çıkamayan kadınlarımız ne hale gelmiş... kendilerince "tebliğ" yapıyorlar....
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
anlatılanlar dehşet. doğru olmamasını diliyoruz.




merak edenler için programın tamamı:

 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Fuat Avni hesabını hangi ekibin kullandığı, özel mesajlarına kadar her şeyi tespit edildi. Hesabın devletteki uzantıları da belirlendi. ...


nerden biliyorsun. kaynak göstermediysen kaynak sen olmalısın. kaynak sensen, bu bilgileri bilme durumunda olan "sen", kimsin?
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Yaşar Nuri Öztürk (İmam-ı Azam) 2 [Sansürsüz-1-]





Yaşar Nuri Öztürk (İmam-ı Azam) 3 [Sansürsüz-2-]
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Cübbeli Hoca'nın Atatürk Hakkındaki Yanlış Bilgisine Kadir Mısıroğlu'ndan Düzeltme



not cübbeli ya taqiyye yapıyor, ya da inandığı doğruyu söylüyor... çok vahim bir durum..
 
Üst