Hadis Tenkidi ile Hadis İnkarcılığı Arasındaki Fark

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
He he:laugh: ilahi kardeşim.siz beni güldürdünüz Allah'ta sizi güldürsün.yahu ben size kendimi niçin doğrulatayım, kendi düşüncemi niye beğendirmeye çalışayım ki? acaba bu ayetle neyi teyit ettirmeye çalışıyor, hangi haklılık davası peşinde koşuyorsunuz? beni sorularınızla nereye vardıracaksınız?

bunları pek merak etmesem de gönlünüzü kırmayacağım.

Ey Muhammed (s.a.), sen Kabe'ye dönmenin hak ve Allah tarafından gelen bir emir olduğu hakkında ne kadar delil getirirsen getir, onlar kibir ve inatlarından ötürü asla sana tabi olmazlar.Bu hüküm inanmayacakları Allah'ın ilminde kesinleşmiş bir gurup hakkındadır.

"Sen de onların kıblesine dönecek değilsin." Çünkü yahudiler kendi aralarında: "Eğer Muhammed bizim kıblemiz üzerinde sabit kalsaydı, bunun beklediğimiz Peygamber olacağını umardık." diyorlar ve onun yine kendi kıblelerine döneceğini sanıyorlardı.Onların bu istekleri ve arzularını kesmek için Peygamberimizin bir daha onların kıblelerine dönmeyeceği bildirilmiştir.

"Onlar da birbirlerinin kıblesine dönmezler." Yahudiler Beyt-i Makdis'i, Hristiyanlar ise güneşin doğruğu doğu tarafını kıble yapmışlardır.Her gurup üzerinde bulunduğu şeye o kadar sıkı bağlıdır ki, bunların beraberce sana muvafakat etmeleri söz konusu olmadığı gibi, kendi aralarında da uyuşmaları da mümkün değildir.Hak üzere olan sahip olduğu delil sebebiyle görüşünden vazgeçmemekte,batıl üzere olan ise cüret ve inadının şiddetiyle batılından ayrılmamaktadır.

Sana Kabe'nin kıble olduğu hususunda kesin vahiy geldikten sonra, eğer sen iman ederler ümidiyle ve idare etme maksadıyla onların isteklerine uyup Beyt-i Makdis'e doğru namaz kılmaya devam edersen zulmedenlerden olursun. Bu farazi şart cümlesi, doğru olan şey üzere devama teşvik etmektedir.

Bu ayet, muhataplarını nefsin arzularına uymaktan sakındırıp korumak istemektedir.Ehl-i kitabın isteklerine uyması mümkün olmayan Hz. Peygamber (s.a.) bile bundan nehyolunmaktadır."Böyle bir şey farz-ı muhal vuku bulacak olsa sen zalimlerden olursun." buyurularak ümmet uyarılmaktadır. Hz.Peygamber hakkında bu ifadeler kullanıldığına göre biz halimizi bir düşünelim.

Evet Allah Peygamberimizin aklindan geceni biliyordu hata yapmadan önce

Allah Peygamberimizi uyardi onlarin heveslerine uyarsan zalimlerden olursun dedi



Allah Hz. Adem ide uyardi ama hz. Adem Allahin emrine karsi gelip zalimlerden oldu.

Hz. Adem yaptigi hatayi kabul etti Allah da af etti

Meleklerin hocasi da Allahin emrine karsi geldi zalimlerden oldu

ama Meleklerin hocasi yaptigi hatayi kabul etmedigi icin Kafirlerden oldu.
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
Evet Allah Peygamberimizin aklindan geceni biliyordu hata yapmadan önce

Allah Peygamberimizi uyardi onlarin heveslerine uyarsan zalimlerden olursun dedi



Allah Hz. Adem ide uyardi ama hz. Adem Allahin emrine karsi gelip zalimlerden oldu.

Hz. Adem yaptigi hatayi kabul etti Allah da af etti

Meleklerin hocasi da Allahin emrine karsi geldi zalimlerden oldu

ama Meleklerin hocasi yaptigi hatayi kabul etmedigi icin Kafirlerden oldu.

kardeşim, okuduğunuz tefsir İsmail Hakkı Bursevi'nin Ruhul Beyan isimli eserindendi. elbette insanlara örnek olması için Kuran-ı Kerim'de bir çok kıssa anlatılmıştır.amaç bizlerin kıssadan hisse almamızdır.buraya kadar hiçbir sorun yok zaten.o zaman neyi tartışıyoruz anlayamadım.elimizde doğruya ve yanlışa dair bir yol haritası var.onu daha anlaşılır kılmak için araştırmalar yapılmış ve birbirinden güzel açıklamalı tefsirler yayınlanmış.bir çok sahih hadis kaynağına sahibiz.seçme özgürlüğümüz yani irademiz de var.un var, şeker var, yağ varsa o zaman helva yapın kardeşim siz de...
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Ben bir kisinin mealine bakipta konusmuyorum bir cok meale bakiyorum

biz sanıyordukki aklını bie meal yazana vermişsin.. şuraya bak yol geçen hanına döndürmüşsün öüne gelene aklını vermişsin...

ama bunu anlayacak sizde kafa yok

sendeki kafayı gördükten sonra..

ben arastiriyorum dogru olani aliyorum yanlis olani almiyorum

ama siz aklinizi hocaniza verdiginiz icin hocaniz ne derse o diyorsunuz

sende bunu ayrıştıracak ilim var mı diyeceğim oda yok.. nasıl olacak... buldum.. ya şunundadır ya bunda yapıyorsun...
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Aleykum selam ve Rahmetullah.
...
Hem bu işler ulu orta konuşulmaz.Sen cebin de ki parayı dahi kimse görmesin diye saklı saklı taşıyorsun.islamın izzetine ve şerefine halel getirecek mevzuları ulu orta konuşuyorsun.
Yook siz o şerefe zarar veremezsiniz amma bi hristyan bi yahudi yazılarınızı okusa demeyecekler mi bak bak müslümanlar kendi peygamberleriinin nakillerine dahi artık şüphe ile bakıyorlar....

selam aleykum,
haklisin kardes, dogru söze söyleyecek bir seyim yok.
Ancak bu tür konular zaten konusulunca, bir katki olsun diye görüs farkliliklarinin ana sebebini vurgulama geregi dogdu.
Isin cikis noktasi bilinmezse, bu konular daha cok konusulur. Sahsi görüsüm, tenkit degil tahkiktir.
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
biz sanıyordukki aklını bie meal yazana vermişsin.. şuraya bak yol geçen hanına döndürmüşsün öüne gelene aklını vermişsin...



sendeki kafayı gördükten sonra..



sende bunu ayrıştıracak ilim var mı diyeceğim oda yok.. nasıl olacak... buldum.. ya şunundadır ya bunda yapıyorsun...

sende ilim cok

ilim cok oldugu icinde hocalara aklinizi vermissiniz
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
selam aleykum,

neyin tartismasi yapildigini pek anlamadim. Keci hadisinden sonra bir kopma olmus, istenmedik ama nerdeyse geleneksel karsi tarafa bir seyler atmaya dönülmüs. Tekrar konuya dönsek daha iyi olmazmi, bu atismayi devam ettirmenin bir fayda getirecegi yok.
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Bu hadis sahihtir. Aişe (r.anha) şöyle demiştir:

“Andolsun ki recmetme ayeti ve yetişkin kişiyi on defa emzirme (sebebi ile nikahlamanın haramlığı) ayeti indi. Andolsun ki bu ayetler tahtımın (karyolamın) altında bir yaprakta (yazılı) idi. Rasûlullah (s.a.v.) vefat edip biz O’nun ölümü ile meşgul olunca, evde beslenen evcil bir hayvan (koyun veya keçi), girip o yaprağı yedi.” [İbn Mâce, Nikâh, 36, Hadis no: 1944; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 5/131, 132, 183, 6/269]



Bu hadis nasil sahih oluyorki ?

ANLAMAK MÜMKÜN DEGIL


 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Aşağıdaki hadis akla mantığa uymuyor ama sapına kadar sahih bir hadistir. Şimdi bu hadisin uydurma olduğunu söyleyecek biri çıkar mı aranızda?


Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine: - Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan hiçbir şey kurtaramaz, dediler. İçlerinden biri söze başlayarak: - Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler. Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi. Bir diğeri söze başladı: - Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım. Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi. Üçüncü adam da: - Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: - Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona: - Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız: - Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü. Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.
Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Aşağıdaki hadis akla mantığa uymuyor ama sapına kadar sahih bir hadistir. Şimdi bu hadisin uydurma olduğunu söyleyecek biri çıkar mı aranızda?


Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Ömer İbni’l-Hattâb radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine: - Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan hiçbir şey kurtaramaz, dediler. İçlerinden biri söze başlayarak: - Allahım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı. Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim. Birgün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım; onlar uyumadan önce de dönemedim. Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş. Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim. Süt kabı elimde şafak atana kadar uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler. Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı. Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi. Bir diğeri söze başladı: - Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. (Bir başka rivayete göre: Bir erkek bir kadını ne kadar severse, ben de onu o kadar seviyordum). Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi. Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona 120 altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman (bir başka rivâyete göre: Cinsî münasebete başlayacağım zaman) dedi ki: Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme! En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım, verdiğim altınları da geri almadım. Allahım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı. Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi. Üçüncü adam da: - Allahım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim. Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım. Bu paradan büyük bir servet türedi. Birgün bu adam çıkageldi. Bana: - Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi. Ben de ona: - Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim. Adamcağız: - Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim. Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü. Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı. Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler.
Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100

Bu kadar uzun hadisi dinleyen sahabe cep telefonuyla Peygamberimizin sesini cekip saklamis

Buharide ses kaydindan kitaplarami yazmis ?
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Musa a.s. da Allahu tealayı görmek istedi .İnanmadığndan değil görmek istedi .Kim görmek istemez ki.Yanlış cevap veriyorsunuz konuyla alakası bile yok.

Sen burada insani fitne yapmakla suclamaya devam et

Ben burada Hz. Ibrahimin söylediklerini söylesem maksut bu sözlerle kafir oldun diyen muhakkak bulunur.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Bu kadar uzun hadisi dinleyen sahabe cep telefonuyla Peygamberimizin sesini cekip saklamis

Buharide ses kaydindan kitaplarami yazmis ?

Bu hadisi ben bile sana kağıda bakmadan ezbere okurum, vallahi billahi tallahi. Sen ise günah bataklığına öyle bir düşmüşsün ki dün ne yediğini bile unutur hale gelmişsin. Derhal tevbe et ve salihlerle birlikte ol.
 

maksut ibrahim

Kıdemli Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
5,889
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Bu hadisi ben bile sana kağıda bakmadan ezbere okurum, vallahi billahi tallahi. Sen ise günah bataklığına öyle bir düşmüşsün ki dün ne yediğini bile unutur hale gelmişsin. Derhal tevbe et ve salihlerle birlikte ol.

Hadi ezbere okuda göreyim

bak büyük yeminler ettin

ezbere okudugunu bana gösteremezsen carpilirsin
 

ehlinimet

Asistan
Katılım
7 Ocak 2013
Mesajlar
409
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Bu kadar uzun hadisi dinleyen sahabe cep telefonuyla
Peygamberimizin sesini cekip saklamis
Buharide ses kaydindan kitaplarami yazmis ?

Bir fitneciden başkası böyle bir soru sorabilir mi?
Sahabeyle alay etmek ve İman yanyana durabilir mi?
Peygamberin s.a.v adı ismi ve ya sıfatı alay konusu yapan birisi hakkın da açık gözlü bir müslüman
nasıl bir tavır almalı?
Ecnebi papazların dahi ilmi karşısın da hayranlık ve kıskançlık duydukları Buhari hazretleri ile alay eden kişinin müslüman sıfatına yakışırmı ?
 
Üst