FETULAHÇI TERÖR ÖRGÜTÜ (FETÖ) hakkkında....

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Kadir Mısıroğlu Fethullah GÜLEN'in amacı ne,Ne yapmak İstiyor 2 Delillerle
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Fethullah GÜLEN'in amacı ne,Ne yapmak İstiyor 1 (Delillerle)
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Fethullah Gülen'in İsrailli Çocuklara Şefkati ve Erdoğan - تصريحات فتح الله غولن وأردوغان



İsrailli çocukların nefreti ve hayalleri..


Yahudiler Neden Pisliktir ?
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Cübbeli Ahmet Hoca'yı tutuklatan sözler SANSÜRSÜZ





Cübbelinin Fişini Çektiren Konuşması





bakın cübbeli aşağıdaki videoda fetulah bey konusunda nasılda kıvırıyor... yazık yahu... adamı hapiste nasılda korkutmuşlar....yazık yazık yazık... milleti salak yerine koyuyor. bi de inandık diyelim cübbeliye...

Cübbeli Ahmet Hocanın Fethullah Gülen yorumu


 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Fethullah Gülen - Papa Eli Öpme Merasimi

HADİ BEN YAŞ itibarı ile GÖRME ÖZÜRLÜĞÜM var bu video yu düzenleyen ve getiren HİÇMİ DİKKAT ETMEMİŞ EL ÖPENİN F.GÜLEN olup olmadığına yoksa AT ÇAMURU ÇIKSA BİLE LEKESİ KALIR denen STAREJİMİ.

EVET İDDİA EDİYORUM EL ÖPEN F.GÜLEN DEĞİL BUNU GETİRENDE İDDİA ETSİN BAKALIM EL ÖPENİN F.GÜLEN OLDUĞUNA.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Fatih Tezcan'dan Fethullah Gülen'e Korkunç Sorular!
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
FULL ANALIZ ! Fethullah Gülen ve Cemaati (Beddua) - Alparslan Kuytul Hocaefendi
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
fatih-tezcanin-gulen-cemaati-paralel-devlet-yapilanmasi-icerisinde-iftirasina-cevap.jpg


Esneme/uyuklama bulaşıcıdır. Karşıdaki,rehavet ortamının gereğini yerine getirir,küçük dilini gösterircesine esnemeye başlarsa,en dinç adam bile gaflete düçar olabilir.

Hele bir de toplu esneme seansları yapılıyorsa! Koro halinde söylenen son ninni,devleti akladıkça aklıyor,pakladıkça paklıyor,kutsal bir metafor haline getiriyor. Üstelik daha düne kadar devlet düşmanlığını cihat zanneden kitleler arasında yapılıyor bu toplu hipnoz. Ve maalesef hiçbir dönemde devlete düşmanlık yapmamış kitlelere karşı yürütülüyor operasyon.

Daha beş-on yıl öncesine kadar,“Bu ülkede cuma namazı kılınmaz;burası dar-ül harptir.” diyen bazı ‘İslamcı entelektüeller’,şimdilerde ekran başına bağdaş kuruyor ve “Devletin gücü,devletin kutsallığı,devletin sırları...” üzerine nutuk irat ediyor. E hani devlet ‘tağut’tu! Bu nasıl bir savrulmadır ki bir yandan o ‘Tağut’a bu kadar serfürû edecek;diğer taraftan kanun ve nizama hep saygı duymuş insanlara karşı aba altından sopa göstermeye cüret edip ‘örgüt’ suçlamasında bulunacaksınız?

Bir zamanlar en müstağni kanaat önderlerini bile ‘devletçi’ olmakla suçlayan birileri,silahlı mücadele yerine gönül fethini tercih edenleri ‘korkaklık’ ve ‘pısırıklık’ ile itham etmiş,anarşiye karşı çıkmayı ‘devlete esaret’ gibi yaftalamışlardı. Şimdilerde devlet derken kendinden geçiyor,herkesi kafasındaki ‘yeni devlet’ karşısında secde etmeye zorluyor.

Kural hep aynı:Kendini ‘devletin gerçek sahibi’ gibi gören,herkesi köle gibi görmek ister. Öteden beri bu böyledir. Asıl vesayet de budur. Modası geçmiş bir telakki. Modern devletler kutsal değildir ki herkes ona aklını,ruhunu,iradesini teslim etsin. Devletin görevi bellidir:Asayişi sağlayacak,adaleti tesis edecek,hizmet götürecek. Bütün bunları halktan topladığı vergiyle yapacak. Yani devletin patronu halktır,vatandaştır.

Türkiye gibi temel hak ve özgürlüklerin oturmadığı,vergi şuurunun demokratik denetim refleksine dönüşmediği,devletin iğneden ipliğe hesap vermediği ülkelerde sivil toplum şuuru da kısa sürede oluşmuyor. O kadar ki devlet,sivil toplum inşa etmeye,sivil toplum örgütlerinin bir kısmını diğer kısmına karşı tavır almaya zorluyor. Dün devleti başka kavramlarla kutsayanlar da benzer bir çaba içindeydi,ama olmadı;çünkü bugünkü açık toplumu devlet eliyle şekillendirmek mümkün değil...

Acı gerçeği ‘siyasal İslamcı yazarlara’ ifade etmek zorundayım:Dün sisteme muhalif olmanın getirdiği avantajla şöyle ya da böyle fikir üretiyor,düşünce yeniliyordunuz. Bugün statükonun bir parçası haline gelerek kısır bir döngü ve kibir ile düşmanlıklara yol açıyorsunuz. Kendinizi devlet yerine koyunca herkesi ‘iç düşman’,‘iç tehdit’ gibi algılıyor,kadim devlet günahlarına ortak oluyorsunuz. İç sistemi eleştirmekten çekindiğiniz,kendinizi ona eklemlenmiş gördüğünüz için iki yanlışı birden yapmakla karşı karşıyasınız. Bir: Sistemin zati vesayetini,dayatmacı ve dönüştürücü uygulamalarını görmezden gelerek bir emirle tasfiye ettiğiniz insanlardan hayali düşmanlar üretmek. İki: İçerideki sistemi kendi ürününüz gibi gördüğünüzden dolayı muhalif söylemi global düzlem üzerinden sürdürmek. İkisi de bir yanılsamadır ve kendi kendini oyalama ve tribünlere oynama taktiğidir...

Devlet düşmanlığı da büyük bir hatadır,devlet kutsaması da. Devleti temellük eden,hem o aygıtın arızalarını göremez;hem de herkesi tehdit gibi algılar. On binlerce insanın ölümüne sebep olan PKK’ya ve onun ‘paralel devlet yapılanması’ olan KCK’ya bile sempati ile bakan birilerinin dünyanın en barışçı hareketine ‘çete’ demeye cüret etmesi;ya da ‘alternatif devlet’ benzemesine yeltenmesi korkunç bir hata değil de nedir!

Bu ülkede vakıflar,dernekler,platformlar kurarak faaliyet gösteren kişileri ‘paralel’ olmakla suçlarsan,unutma ki,bu taciz gelir en başta seni vurur. Kendine düşünce kuruluşu diyen bir kurum,‘paralel yapılar’ üzerinden korku salmaya kalkışıyorsa ve bu arada devlete ait bütün alanlarda kadrolaşıyorsa bir gün aynı suçlama ile yüz yüze gelmez mi? Hele bir de tayinlerde,terfilerde,tenkillerde etkin rol oynuyorsa,faaliyetleri sürekli fonlanıyorsa,doğrudan ya da dolaylı bir şekilde gelir düzeyleri sürekli artıyorsa,bir gün benzer bir ithamla karşılaşmaları sürpriz olmaz ki!

Meseleleri mecrasından saptırmamak lazım:Bir ‘cemaat’e ‘paralel devlet’ dediğiniz an,bütün cemaatleri aynı töhmet altına almış olursunuz. Daha kötüsü de söz konusu. Ülke yöneticilerinin en yakınları da vakıflar kuruyor,dernekler açıyor,okullar inşa ediyor,yurtlar talebe yerleştiriyor,vakıf üniversitelerine öncülük ediyor,öğrenci yetiştiriyor. Herhalde bunları hizmet olsun diye yapıyorlar. Bir densiz de kalkıp o insanlara ‘paralel devlet’ suçlaması mı yapacak? Sonu yok bu tür saçmalıkların. Katılımcı demokrasiyi elinin tersiyle iter,çağdışı bir statüko dayatmasına başvurursanız hem sivil toplumun genetiği ile oynamış,hem devletin meşru çizgisini aşmış olursunuz.

‘Yeni vesayet,paralel yapı,alternatif devlet’ gibi uydurulmuş kavramların sosyolojik ve siyasi bir manası yok. Belli ki kraldan çok kralcılık yapmaya pek hevesli bazı kişilerin asıl maksadı insanları korkutmak,yıldırmak,susturmak. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin dediği gibi “Kimsenin devletiyle ve iktidarıyla savaşma niyeti yoktur.” Herkes katılımcı demokrasinin kendisine yüklediği sorumluluğu yerine getirmek zorunda. İktidar nimetleriyle sermest olmuş bazı kadim ‘İslamcılar’ın herkesi düşünce tembelliğine davet etmesi ve toplu esneme seansları düzenlemesi,sadece İslam dininin tefekkür dinamizmine değil,aynı zamanda global meselelere çözüm aramakla yükümlü bir dünyanın düşünce çeşitliliğine darbe vurmak demektir. Vebali büyüktür...

Çap bu mu olmalı?

Maalesef nevzuhur kalemşorler eşliğinde infaz mangaları kuruldu. Hiçbirinin birkaç yıl öncesine kadar adı sanı bilinmiyordu. Ama şimdi hepsi ‘gazeteci-yazar’ sıfatıyla ekranlarda boy gösteriyor,bol bol tweet atıyor. İl ve ilçe teşkilatlarına “Bu kişilerin mesajlarını takip edin” diye talimatlar veriliyor. Bazılarının adı sanı duyulmamış internet sitelerinden başka bir evveliyatı bulunmuyor. Bazıları karanlık odalardan devşirilmiş tetikçi unvanıyla sahaya sürülmüş. Yalan,iftira,karalama,itibarsızlaştırma...

Vefasız,kadirnaşinas bazı coşkun kişilerin yanına başka diyarlardan devşirilmiş kişiler eklemlenmiş. Şimdilerde yükselmenin şifresi ‘cemaat’e saldırmak,insanları itibarsızlaştırmak,etrafa korku salmak. Oysa bilemiyorlar ki Allah’tan korkan hiçbir şeyden korkmaz.

‘Okur mektubu’ mahiyetinde yazarlara gönderilen karanlık mesajlardan bahsetmiyorum. Teşkilatta el üstünde tutulan,bilgi aktarımında bulunulan,adı sanı belli adamlar bunlar. Mesela biri küstahça diyor ki “Ya tüm cemaatler gibi hadlerini bilirler,ya da tamamen bitirilirler.” Vay vay vay! Bu ne büyük bir itham ve dengesiz bir iddia. Hangi cemaat/tarikat,fani bir güç karşısında diz çökmeyi,tevhit akidesi ve bin yıllık tasavvuf geleneğiyle telif edebilir! Bu ne kibir!

Asıl üzerinde durulması gereken başka bir nokta var:Nevzuhur tetikçiler piyasayı işgal edince ve bunlar merkezde hüsnü kabul görünce,öteden beri tanınan muhafazakâr kalemlerin kimyası da bozuluyor. Nevzuhur tetikçiler,sadece hayali düşmanlarına saldırmıyor;aynı zamanda bunca zaman yazdıkları ve konuştuklarıyla muhafazakâr kesimde bir yer edinmiş insanları da baskı altına alıyor;hatta zan altında tutuyor. “Biz burada kıyasıya bir mücadele verirken siz...” diye başlayan cümleler aklı başında birilerini de topa ölçüsüz ve adaletsiz girmeye zorluyor. Bir yandan iktidar nimetlerinin ağır tortusu,diğer yandan yeniyetme infaz ekibinin ithamları arasında sıkıştırılma korkusu. Çetin bir sınav.

Coşkunluğun tatminsiz gidişatı öteden beri yazı yazan ve toplumun bir kesiminde itibarı hâlâ devam eden insanları da tasfiye edecek bir azgınlığa doğru ilerliyor. Güdümlü ve hormonlu bir nesil,devşirilmiş yaban güllerini kulaklarının arkasına koyarak ikbal kapılarını zorluyor. Ne var ki belli bir duruş ile temayüz etmiş insanların ağzından çıkanı kulağı duymayan bu çocuklara yetişebilmesi imkânsız. Yetişseler kendi kendilerini bitirecekler;bildiğimiz haliyle kalsalar tasfiye edilmeleri söz konusu.

Herkes için zor günler. Bu dönem geride kalınca,tıpkı diğer çetin devirlerde olduğu gibi,kimin vicdanıyla kimin talimatla,kimin istihbarat fısıltısıyla kimin yüreğinin sesiyle yazı yazdığı ortaya çıkacak. Bugün eline tutuşturulan evrak-ı perişanı gazete yazısı sanan ve bangır bangır bağıranlar yarın evlatlarının yüzüne bakamayacak. Keşke bu kadar savrulmasa insanlar,keşke öbür alemin bize yüklediği sorumluluk hiç unutulmasa. Keşke...




http://www.iftiralar.org/gonulluler...-yapilanmasi-icerisinde-iftirasina-cevap.html
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Fethullah Gülen: 'Hz. Muhammed Türkçe Olimpiyatlarındaydı'
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Benim bildiği kadari ile

fatih tezcan hacca gitmeyin diye boykot çağrisi yapmadimi ?????
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
FBI Ajanı EDMONDS Anlatıyor Tayyip Erdoğan ve Gülen Serüveni
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
STV'den İsrail'e selam: Gazze'deki terör örgütleri...
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Hucurât Sûresi 11. ayeti hatırla

“Ey iman edenler! Sizden hiçbir topluluk bir başka toplulukla alay etmesin.

Ne mâlum? Belki alay edilenler edenlerden daha hayırlıdır.

Birbirinizi,(daha doğrusu kendilerinizi) karalamayın. Birbirinize kötü lakaplar takmayın.

İman ettikten sonra insanın adının kötüye çıkması,fâsık damgası yemesi ne fena bir şeydir!

Kim tövbe etmezse işte onlar tam zalim kimselerdir.”
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
HADİ BEN YAŞ itibarı ile GÖRME ÖZÜRLÜĞÜM var bu video yu düzenleyen ve getiren HİÇMİ DİKKAT ETMEMİŞ EL ÖPENİN F.GÜLEN olup olmadığına yoksa AT ÇAMURU ÇIKSA BİLE LEKESİ KALIR denen STAREJİMİ.

EVET İDDİA EDİYORUM EL ÖPEN F.GÜLEN DEĞİL BUNU GETİRENDE İDDİA ETSİN BAKALIM EL ÖPENİN F.GÜLEN OLDUĞUNA.

@rabbinsadikkulu Lütfen cevap veriniz PAPA nın elini öpen kim ? Siz F.Gülen in cemealini yüzünü tanımıyorsunuz KALKMIŞSINIZ İDDİADA BULUNUYORSUNUZ.

GÜNAHTIR

OLMAYAN BİR KİŞİ YE SUÇLAMA YAPMAK İSLAM da varmıdır ?
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
657911.jpg


Rabin oğlu Fetullah
Fetullah Gülen’in 1986 yılında Almanya’ya gitmek için talepte bulunduğu pasaport için Emniyete verdiği formda şok bir ayrıntı ortaya çıktı. Pasaport İstek Formu dolduran Gülen, ‘Refia’ olarak bilinen annesinin ismini ‘Rabin’ olarak beyan etmiş.

Paralel yapının ‘Kainat İmamı’ Fetullah Gülen’in 1986 yılında Almanya’ya gitmek için talepte bulunduğu pasaport için Emniyete verdiği formda şok bir ayrıntı ortaya çıktı.
Akit'ten Osman Yiğit'in haberine göre, pasaport İstek Formu dolduran Gülen, Refiaolarak bilinen annesinin ismini Rabin olarak beyan etmiş. 24 Mart 1986 tarihli formda 5 yıllık turistik bir seyahat için Almanya’ya gideceğini beyan eden Gülen mesleğini de ‘matbaacı’ olarak bildirmiş.
‘Ramiz’ olan babasının ismi forma düzgün bir şekilde işlenen Gülen’in, annesinin isminin ‘Rabin’ olarak beyan edilmesi, Gülen’in anne tarafıyla ilgili iddiaları akla getirdi.
rabin-oglu-fetullah-h1404672914.jpg

AÇIKLAMA BEKLENİYOR
Pasaport İstek Formu gibi belgelerde hata ihtimalinin sıfır olduğunu belirten uzmanlar, ‘Rabin’ ismine dair beyanın ne gibi bir açıklamasının bulunduğunun tek yanıtının Gülen’de olduğuna işaret ediyorlar.
Yeni Akit

kaynak:
http://www.habervaktim.com/haber/377606/rabin-oglu-fetullah.html

HADİ AKİT i anladık peki ya siz İNSANLARDAN UTANMAZSINIZ BARİ ALLAH tan korkun ALLAH tan KORKMAZMISINIZ ?

akit-yazari-yavuz-bahadiroglu-akit-gazetesinin-fethullah-gulen-hocaefendinin-muhterem-validelerine-attigi-rabin-iftirasi-uzerine-akite-veda-yazisi-yazdi.jpg
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
..............................

Yukarıdaki mesajın mantığınla aşağıdaki resimli habere ne diyeceksin

emineerdogansuryaniortodoksmanastiri6.jpg



1300978373_25_emine_erdogan_mum_.jpg


ŞİMDİ BEN EMİNE HANIM ı nasıl yenkit edebilir etmektende ALLAH a sığınırım ve senin gibi düşüncelerede sahip olmaktan ALLAH a sığınırım

barthelehous-erdogan.jpg


Sn Erdoğan ödül alırken ŞİMDİ BEN BU FOTORAF SONUCU ERDOĞAN ın İMANINIMI dğerlendireyim HAŞA BEN KİMİM ki ERDOĞAN ın İMANINI DEĞERLENDİREYİM DEĞERLENDİRMEKTENDE ALLAH a sığınırım BEN ALLAH tan korkarım sizler KORKMAZMISINIZ.

O lafı Bartholomeos da etmiş
13 Mayıs 2013 Pazartesi 05:00
İstanbulun Fetih yıldönümünün yaklaşmasıyla Ayasofya yeniden gündeme geldi. Fatihin emaneti, yıllardır ezan sesine hasret Ayasofyanın ibadete açılması konusuna Başbakan Erdoğanın yaklaşımı, Fener Rum Patriği Bartholomeosun daha önce kullandığı benzer ifadeleri hatırlattı. Başbakan Erdoğanın Sultanahmet çok boş. Sultanahmet dolarsa Ayasofya'yı da gündeme alabiliriz" sözleri, Bartelemeosun Ayasofya ile ilgili geçtiğimiz yıl kullandığı ifadelerle birebir örtüşüyor.

KAYNAK http://www.milligazete.com.tr/haber/O_lafi_Bartholomeos_da_etmis/280601
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
fetulahçılar parti kuruyor.. ilgili haber:

yeni-kurulan-partinin-arkasinda-gul-arinc-ve-cicek-var-0907141200_m.jpg


Yeni kurulan partinin arkasında Gül, Arınç ve Çiçek var


Prof. Abdurrahim Karslı'nın kurduğu"Merkez Partisi" ile ilgili yeni bir iddia gündeme geldi.
İddiaya göre bu proje içinde Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Cemil Çiçek gibi isimler var.
Aydınlık gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar, yeni Kurulan Merkez Partisi ile ilgili "Kurucularından ülkücü kökenli ANAP milletvekili Mustafa Nazikoğlu. Fethullah Gülen ile alakamız yok dedi ama o yönde bazı işaretler yok değil. Mesela AKP'den istifa eden cemaatçi Hakan Şükür ile İdris Bal gibilerin bu partiye katılması an meselesiymiş." diye yazdı.
Prof. Abdurrahim Karslı'nın da Fethullah Gülen gibi Erzurumlu ve eşinin başının türbanlı olduğunu yazan Önkibar, bu parti ile ilgili "önemli bir isimden" dinlediklerini şöyle aktardı:
"Bu projenin içinde sadece Fethullah Gülen ve İstanbul zenginleri değil aynı zamanda Abdullah Gül, Bülent Arınç, Cemil Çiçek ve hatta üçüncü dönemin sonuna gelen çok sayıda AKP'li isim var. Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında bu isimler bu partiye katılırsa şaşırmayın. Bu yeni oluşum Ekmel Bey projesi ile bağlantılıdır. AmaçTayyip Erdoğan'ın tasfiyesidir."

kaynak:
http://www.odatv.com/n.php?n=yeni-kurulan-partinin-arkasinda-gul-arinc-ve-cicek-var-0907141200


konuya farklı bir bakış açısı...

akp-icindeki-kacinilmaz-kavga-yaklasiyor-1107141200_m.jpg




Gören canlı, karanlık mağaraya kapatılırsagörme kabiliyetini kaybediyor.
Görme’niz için çabalıyorum. Aklı yüksek tutmaya çalışıyorum…
Türkiye yeni bir döneme girdi.
Görmeseniz bile…
Doğum sancılarının şiddetini hissetmiyor olamazsınız!..
Tarih: 4 Temmuz 2014
Hürriyet gazetesinin manşetinde Bülent Arınç var:
“Gel Denirse Gül Çevirmez.”
“AKP’nin Abi”si Arınç’ın açıklamaları şöyleydi: (Maddeleri ben koydum-SY)
1) Sayın Başbakanımız seçilip mazbatasını alınca, başbakanlık bitecek.
2) Geçici başbakan
seçilecektir.
3) Ekim ayında da genel başkan seçilir. Ondan sonraki mesele 2015’e kadar partimizin ve hükümetin götürülmesidir.
4) Ekim’deki kongrede parti, teşkilat isterse, istişareler Abdullah Gül derse, elbette Sayın Gül bu talebi geri çevirmez, Genel Başkanlığa aday olur.
İki gün sonra…
Tarih: 6 Temmuz 2014
Neler yaşandı ise Hürriyet alelacele bu kez Abdullah Gül’ü manşetine taşıdı. Gül’ün villası haberini manşetten verdi:
“Gül’ün Yeni Köşkü.”
Haber yalandı ve Gül hemen açıklama yaptı.
Şimdi…
İki gün arayla yapılan manşetleri birlikte okuyunuz; ne düşünürsünüz?
Hürriyet, Gül’ü yıpratmak mı istiyor?
Yoksa…
Erdoğan’ı ürkütmek mi istemiyor?
Doğrusu ise şu:
Zorunlu bir iktidar kavgası var…
Erdoğan’ın cenazesi
Kicking Upstairs…
Yükselterek-yukarı iterek güçsüz hale getirmek, diyebiliriz…
Tarih göstermiştir ki; iktidarı ustaca kullanmayı bilenler ancak aynı yeteneğe sahip olanlar tarafından alaşağı edilebilir. Yani…
Ortaçağ, yeteneksizler yönetimidir.
“Ölmüş” yeteneksiz Erdoğan’ın “cenazesini” yeteneksiz dava arkadaşlarına kaldırtacaklar!
Gül ve Arınç (Cemil Çiçek vd), Erdoğan’ı Çankaya Köşkü’ne çıkarıp ondan kurtulup; kırıp dökmeden AKP’yi tekrar ele geçirme hesabı peşindedir. Erdoğan’ın siyasi yasaklı olduğu ve
Gül’ün başbakan olduğu 58’inci Hükümet (28 Kasım 2002-
11 Mart 2003) AKP’nin “Asr-ı
Saadet” dönemi olarak gördükleri sır değil!
Yolları aslında çok önceden ayrılmıştı fakat sandık başarısı Erdoğan’ı kaçınılmaz “tek
adam” yaptı. Aslında…
Erdoğan’ın “güç sarhoşluğu”, üç dönem seçilme dayatması ve herkesin kalbini kırması bu grubun işini kolaylaştırdı. Bugün AKP’deki sessiz çoğunluk Erdoğan’dan kurtulmayı hesaplıyor. Hepsi Çankaya Köşkü’ne “hapsedilmiş” bir Turgut Özal beklentisi içinde! Bakınız…
AKP’nin “kurt politikacıları” düğmeye Ekmeleddin İhsanoğlu’nu “çatı adayı” yaptırarak bastı!
Dikkat ediniz: Cumhurbaşkanlığı seçiminde gündemde ne var? “Eğer Erdoğan, Çankaya Köşkü’ne çıkarsa Türkiye’yi Başkanlık Sistemi’yle yönetecek!”
Aklın yerini cehalet aldı!
Yahu…
Erdoğan zaten pratik hayatta Türkiye’yi “Başbakanlık
Sistemi”yle yönettiğinin farkında değil misiniz? Erdoğan ne istedi de AKP karşı çıktı; TBMM yerine getirmedi? Sahiden Ankara’da bir Meclis’in olduğunu mu sanıyorsunuz; dekor olduğunun farkında değil misiniz?
(Erdoğan sadece Gezi Parkı’na istediğini yapamadı.)
Asıl amaç; Çankaya Köşkü’ne çıkacak Erdoğan’ı şimdiden
“topal ördek” (Lame duck)
yapmak!
Oyun kurucular arasında; muhalefetten umudunu kesen- ABD, İngiltere, İsrail’in olmadığını düşünmek saflıktır.
GÜL’E MESAJ
Tespit: Kimi meslektaşlar, yeni kurulan Merkez Parti’nin, Gül-Arınç gibi AKP’lilerin partisi olduğunu yazdı. Hiç ilgisi yok. Merkez Parti sık sık örneğini gördüğümüz “pazarlık partisidir” sadece. Önemsizdir.
Evet ana konuya dönersek, Gül ve Arınç AKP’yi tekrar istiyor.
Gül’ün son günlerdeki “siyasete dönecek misiniz” sorusuna verdiği yanıtlara bakınız; hep bir vurguda bulunuyor: “Ben AKP kurucusuyum.” Erdoğan ise kurucusu bile değil, diye de okuyabiliriz bunu. (AKP resmi sitesinde Erdoğan kurucu gözüküyor, oysa değil. Ve aynı sitede Gül kurucu olarak gözükmüyor! Bu tür ince ayrıntılara dikkatinizi çekerim.)
Sonuçta…
Üç ay önce “siyaset planım yok” diyen Gül, bugün “milletim/partim ne derse o olacak. Millete hizmete devam
edeceğim” pozisyonuna geldi. Gül kongre çalışmalarına başlamıştır, diyebiliriz. Fakat…
İlk darbeyi hiç beklemediği bir yerden eski amiral gemisi Hürriyet’ten yedi!
Hürriyet’in kodunu çözmek zorundayız. Çünkü…
Abdullah Gül, Nevzat Yalçıntaş’tır; yani Aydınlar Ocağı.
Abdullah Gül, İKÖ Kalkınma Bankası demektir; yani Suudi Arabistan. (Abdülaziz el-Suud Nişanı’na sahiptir.)
Abdullah Gül, Exeter üniversitesidir; yani İngiltere’dir. (Büyük İngiliz Yüksek Şövalye Nişanı’na sahiptir.)
Abdullah Gül, Erbakan’ı ilk kez ABD’ye götüren Yahudi lobisiyle tanıştırandır.
Vs…
İlginçtir, Hürriyet’in villa manşetinden sonra Gül’ün siyasete dönüp dönmeyeceğiyle ilgili konuşmalar bıçak gibi kesildi. Neler oluyor?


kaynak:
http://www.odatv.com/n.php?n=akp-icindeki-kacinilmaz-kavga-yaklasiyor-1107141200
 
Üst