f.gülenden tartışılacak sözler..!

furk

Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
98
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Tesettür:

“Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arzetmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arzetmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim, Allah’a iman meselesi Mekke’de Efendimize tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.”

Bu sözleri ve beyanları nurculuk dinine göredir.

İslâm dininde tesettür kesinlikle farzdır.

Allah-u Teâlâ Nûr sûresi 31. ve Ahzâb sûresi 59. Âyet-i kerime’lerinde tesettürün farz olduğunu beyan buyuruyor.

“Resulüm! Mümin kadınlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâdır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nûr: 31)

“Resulüm! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. Zaruri bir ihtiyaçları olup dışarı çıkmak istedikleri zaman, dış elbiselerini üzerlerine giysinler. Bu onların ahlâksız kadınlardan olmadıklarının bilinmesi ve incitilmemesi için daha elverişlidir.” (Ahzâb: 59)

Bu, İslâm dinine göredir. Nurculuk dinine göre değil! Tesettür kesin olarak uyulması gereken bir emirdir ve iman meselesidir.

Allah-u Teâlâ emir ve hükümlerini koymuş onu yasaklarıyla sınırlamıştır.

“Bu hükümler Allah’ın hudutlarıdır. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” (Talâk: 1)

Allah-u Teâlâ, “Kim bu hudutları aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” buyuruyorken, “Tesettür teferruattır!” ya da “İman meselesi değildir.” demek açıkca bu hudutları aşmak demektir. Bu Âyet-i kerime’leri inkâr etmek demektir.

O, kendi kurduğu dinine kendi zan kitabına göre böyle söylüyor.

“Doğrusu bir çokları bilmeden heva ve heveslerine uyarak halkı şaşırtıyorlar.” (En’am: 119)

Âyet-i kerime’lere ve Allah-u Teâlâ’nın hükümlerine ters konuştuğu için nefis arzusunu ilâh edinmiş şirke düşmüştür.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Resulüm! Gördün mü o nefis arzusunu ilâh edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın? Onu şirkten sen mi koruyacaksın.” buyuruyor. (Furkan: 43)

“Tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum peygamberliğin 16 ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken teferruatla uğraşılmamalı.” diyor.

Yani Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e tesettür Âyetleri ilk yıllarda gelmediğini bunun için önem arzetmediğini; teferruat olduğunu söylemek istiyor.

Bütün insanlar ve cinler Hazret-i Kur’an’ın bir hükmünü, bir harfini dahi inkâr etseler, hafife alsalar, hepsi kâfir olur. İsterse emir ya da hüküm Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in son nefesinde inmiş olsun. Artık o kesin hükümdür, emirdir. Biz iman ederiz. İslâm dininin hükümleri zamanla ilgili değildir. Hüküm geldikten sonra ona imandan başkası düşünülemez. “16. senede gelmiş, 17. senede gelmiş, 18. senede gelmiş” diye hüküm basite alınamaz, bu açık bir küfürdür.

Âyet-i kerime’de:

“İşte böyle, çünkü onlar Allah’ın indirdiğinden tiksinip hoşlanmamışlardır.” buyuruluyor. (Muhammed: 9)

Oysa inananlar için tesettür kesinlikle uyulması gerekli bir farzdır.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz zamanında savaş sebebi dahi sayılmıştır.

Asr-ı saâdet yıllarında Beni Kaynuka yahudilerinden bir kuyumcunun mümin bir kadının tesettürüne, başörtüsüne el uzatması savaş sebebi sayılmış ve savaşılarak yahudi erkekleri öldürülmüştür. (Hişam: c. 3, sh: 66)

Allah’ın hükmü bu kadar önemli bir meseledir.
 

gumus_Tesbih

Paylaşımcı
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
382
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Konum
van
Türkiyê'de ve Dünya'da ünlü olma yolları

Dünyada ünlü olmak isteyenler Türklere Hakaret İçeren Yazilar Yaziyor Konuşmalar Yapiyor ünlü oluyor.(malum Şahislar isimleri söylemenin gereği yok)


Türkiye'de ise ünlü olmak İsteyenler ise Nur Talebelerine saldirmakla ünlü olmaya çalişiyorlar...

Ne GÜzel DÜnya DeĞİl Mİ ?
ÜnlÜ Olmanin Yolu İftİradan Hakaretten İnsanlarin YapmiŞ Olduklari Hİzmetlerİ GÖrmeyerek Onlari EleŞtİrmek....

Yapilan Nur Hİzmetleri Önünüzde

63 Dİle Çevrİlmiş Bİr Külliyat Ve Milyonlarca Mensubu Olan Nur Talebelerİ....
 

furk

Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
98
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
yaaa yaaa oyledir kesin prim yaparız sımdi:)
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Basörtü teferruattandir diyen imani yoktur be kardesim!!

Iyi vallah işinize geleni yorumluyoruz..Fethullah Gülen sapik kardesim! Allah cc onun gibilerini islah eylesin! Su adamin yüzünü görünce zaten nekadar nursuz oldugunu görebiliyorum. Migdemi bulandiriyor!


Vallaha ben çok sefer çok yakınlarında bulundum demekki bende sapık ım ki görememişim.

Terbiyeni takın böyle konuşacağına buyur karşı fikirlerini söylede fikirlerimiz kimin doğru baktığını ispat etsin.

Eğer fikirlerinle cevap vermiceksen o zaman konuşma.

Ben Bir Müslüman olarak size Allah ıslah etsin bedduası yapamam İslamiyete aykırıdır.Ancak Allah size hidayet versin.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Dünyada ünlü olmak isteyenler Türklere Hakaret İçeren Yazilar Yaziyor Konuşmalar Yapiyor ünlü oluyor.(malum Şahislar isimleri söylemenin gereği yok)


Türkiye'de ise ünlü olmak İsteyenler ise Nur Talebelerine saldirmakla ünlü olmaya çalişiyorlar...

Ne GÜzel DÜnya DeĞİl Mİ ?
ÜnlÜ Olmanin Yolu İftİradan Hakaretten İnsanlarin YapmiŞ Olduklari Hİzmetlerİ GÖrmeyerek Onlari EleŞtİrmek....

Yapilan Nur Hİzmetleri Önünüzde

63 Dİle Çevrİlmiş Bİr Külliyat Ve Milyonlarca Mensubu Olan Nur Talebelerİ....


Türkiyede zengin olmak istiyorsan makam sahibi olmak istiyorsan Laik olucan.

Ayrıca Fettullah GÜLEN VE Cemeatine saldırırsan katmerli kazançlı çıkarsın
 

furk

Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
98
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
komik adamsınız ya yukardaki acıklamlara karsı bır cevab bıle yazmadan cevab beklıyorsunuz cunku verecek cevabınız yok, anca kuru gurultu hersey serbest teferruat olan bır ınanısın pesınden gıden cahılde cok olur ALLAh cc sızı cehalet ve cahillikten kurtarsın ....Ama laf cok,, sızı kadayıfın altını yakanlar sizi sizi bezirgan basları sizi ...:)
ahada bi daha yaziyorum okuyun ögrenin varsa cevabınız verin;



Tesettür:

“Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arzetmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arzetmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim, Allah’a iman meselesi Mekke’de Efendimize tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.”

Bu sözleri ve beyanları nurculuk dinine göredir.

İslâm dininde tesettür kesinlikle farzdır.

Allah-u Teâlâ Nûr sûresi 31. ve Ahzâb sûresi 59. Âyet-i kerime’lerinde tesettürün farz olduğunu beyan buyuruyor.

“Resulüm! Mümin kadınlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâdır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nûr: 31)

“Resulüm! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. Zaruri bir ihtiyaçları olup dışarı çıkmak istedikleri zaman, dış elbiselerini üzerlerine giysinler. Bu onların ahlâksız kadınlardan olmadıklarının bilinmesi ve incitilmemesi için daha elverişlidir.” (Ahzâb: 59)

Bu, İslâm dinine göredir. Nurculuk dinine göre değil! Tesettür kesin olarak uyulması gereken bir emirdir ve iman meselesidir.

Allah-u Teâlâ emir ve hükümlerini koymuş onu yasaklarıyla sınırlamıştır.

“Bu hükümler Allah’ın hudutlarıdır. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” (Talâk: 1)

Allah-u Teâlâ, “Kim bu hudutları aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” buyuruyorken, “Tesettür teferruattır!” ya da “İman meselesi değildir.” demek açıkca bu hudutları aşmak demektir. Bu Âyet-i kerime’leri inkâr etmek demektir.

O, kendi kurduğu dinine kendi zan kitabına göre böyle söylüyor.

“Doğrusu bir çokları bilmeden heva ve heveslerine uyarak halkı şaşırtıyorlar.” (En’am: 119)

Âyet-i kerime’lere ve Allah-u Teâlâ’nın hükümlerine ters konuştuğu için nefis arzusunu ilâh edinmiş şirke düşmüştür.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Resulüm! Gördün mü o nefis arzusunu ilâh edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın? Onu şirkten sen mi koruyacaksın.” buyuruyor. (Furkan: 43)

“Tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum peygamberliğin 16 ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken teferruatla uğraşılmamalı.” diyor.

Yani Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e tesettür Âyetleri ilk yıllarda gelmediğini bunun için önem arzetmediğini; teferruat olduğunu söylemek istiyor.

Bütün insanlar ve cinler Hazret-i Kur’an’ın bir hükmünü, bir harfini dahi inkâr etseler, hafife alsalar, hepsi kâfir olur. İsterse emir ya da hüküm Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in son nefesinde inmiş olsun. Artık o kesin hükümdür, emirdir. Biz iman ederiz. İslâm dininin hükümleri zamanla ilgili değildir. Hüküm geldikten sonra ona imandan başkası düşünülemez. “16. senede gelmiş, 17. senede gelmiş, 18. senede gelmiş” diye hüküm basite alınamaz, bu açık bir küfürdür.

Âyet-i kerime’de:

“İşte böyle, çünkü onlar Allah’ın indirdiğinden tiksinip hoşlanmamışlardır.” buyuruluyor. (Muhammed: 9)

Oysa inananlar için tesettür kesinlikle uyulması gerekli bir farzdır.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz zamanında savaş sebebi dahi sayılmıştır.

Asr-ı saâdet yıllarında Beni Kaynuka yahudilerinden bir kuyumcunun mümin bir kadının tesettürüne, başörtüsüne el uzatması savaş sebebi sayılmış ve savaşılarak yahudi erkekleri öldürülmüştür. (Hişam: c. 3, sh: 66)

Allah’ın hükmü bu kadar önemli bir meseledir.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Furk kardeşim demişki........Asr-ı saâdet yıllarında Beni Kaynuka yahudilerinden bir kuyumcunun mümin bir kadının tesettürüne, başörtüsüne el uzatması savaş sebebi sayılmış ve savaşılarak yahudi erkekleri öldürülmüştür. (Hişam: c. 3, sh: 66)

Eeeee aç bakalım ben bundan pek anlamadım.

Birde sizi anlıyamadım Hiristiyan Rektörlere İncil den dua koyan reltörlere ve Başörtüsü yasağını hazırlayanları bahsetmiyorsunuzda direk F:GÜLEN e yükleniyorsunuz SİZ KİMSİNİZ ? SİZ KİMSİNİZ ? SİZ KİMSİNİZ ?
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Tesettür:

“Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arzetmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arzetmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim, Allah’a iman meselesi Mekke’de Efendimize tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.”

Bu sözleri ve beyanları nurculuk dinine göredir.

İslâm dininde tesettür kesinlikle farzdır.

Allah-u Teâlâ Nûr sûresi 31. ve Ahzâb sûresi 59. Âyet-i kerime’lerinde tesettürün farz olduğunu beyan buyuruyor.

“Resulüm! Mümin kadınlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâdır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nûr: 31)

“Resulüm! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. Zaruri bir ihtiyaçları olup dışarı çıkmak istedikleri zaman, dış elbiselerini üzerlerine giysinler. Bu onların ahlâksız kadınlardan olmadıklarının bilinmesi ve incitilmemesi için daha elverişlidir.” (Ahzâb: 59)

Bu, İslâm dinine göredir. Nurculuk dinine göre değil! Tesettür kesin olarak uyulması gereken bir emirdir ve iman meselesidir.

Allah-u Teâlâ emir ve hükümlerini koymuş onu yasaklarıyla sınırlamıştır.

“Bu hükümler Allah’ın hudutlarıdır. Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” (Talâk: 1)

Allah-u Teâlâ, “Kim bu hudutları aşarsa kendisine yazık etmiş olur.” buyuruyorken, “Tesettür teferruattır!” ya da “İman meselesi değildir.” demek açıkca bu hudutları aşmak demektir. Bu Âyet-i kerime’leri inkâr etmek demektir.

O, kendi kurduğu dinine kendi zan kitabına göre böyle söylüyor.

“Doğrusu bir çokları bilmeden heva ve heveslerine uyarak halkı şaşırtıyorlar.” (En’am: 119)

Âyet-i kerime’lere ve Allah-u Teâlâ’nın hükümlerine ters konuştuğu için nefis arzusunu ilâh edinmiş şirke düşmüştür.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Resulüm! Gördün mü o nefis arzusunu ilâh edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın? Onu şirkten sen mi koruyacaksın.” buyuruyor. (Furkan: 43)

“Tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum peygamberliğin 16 ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken teferruatla uğraşılmamalı.” diyor.

Yani Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e tesettür Âyetleri ilk yıllarda gelmediğini bunun için önem arzetmediğini; teferruat olduğunu söylemek istiyor.

Bütün insanlar ve cinler Hazret-i Kur’an’ın bir hükmünü, bir harfini dahi inkâr etseler, hafife alsalar, hepsi kâfir olur. İsterse emir ya da hüküm Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in son nefesinde inmiş olsun. Artık o kesin hükümdür, emirdir. Biz iman ederiz. İslâm dininin hükümleri zamanla ilgili değildir. Hüküm geldikten sonra ona imandan başkası düşünülemez. “16. senede gelmiş, 17. senede gelmiş, 18. senede gelmiş” diye hüküm basite alınamaz, bu açık bir küfürdür.

Âyet-i kerime’de:

“İşte böyle, çünkü onlar Allah’ın indirdiğinden tiksinip hoşlanmamışlardır.” buyuruluyor. (Muhammed: 9)

Oysa inananlar için tesettür kesinlikle uyulması gerekli bir farzdır.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz zamanında savaş sebebi dahi sayılmıştır.

Asr-ı saâdet yıllarında Beni Kaynuka yahudilerinden bir kuyumcunun mümin bir kadının tesettürüne, başörtüsüne el uzatması savaş sebebi sayılmış ve savaşılarak yahudi erkekleri öldürülmüştür. (Hişam: c. 3, sh: 66)

Allah’ın hükmü bu kadar önemli bir meseledir.


SİZİN İslamiyetten anladığınız Din Kardeşlerinize saldırmakmı yoksa İslamiyet düşmanları ile mücadele etmekmi ? Hangisi ?
 

furk

Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
98
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
neyini anlamadın apacık bır hadısı serıf !Ayrıyetten burda ortunu tefarruat olmadıgını onun ıcın bır musluman hanımın ortusu ıcın savasmayı bıle goze ALAN savasan bır sultanın (sav) ummetıyken buna teferruat dıyecek kadar gozu basıretı kapanmıs bırıne ne denırki. O digerlerinide zaten kuffar kısmına dahıl gordugum ıcın bahsetmıyorum bıle, gozunun gormesı umuduyla !
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Matrax kardeşim demişki " Bu arada utanmasanız F.Gülen'i peygamber makamına çıkaracaksınız..." ne kadar da saçmaladığının farkındamısın... tövbe et...

Fettullah Gülen i Peygamber makamına çıkarmak isteyenler zırcahildir .

İŞTE BEN KAFİRDEN KORKMAM ZIRCAHİLDEN KORKARIM
.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
neyini anlamadın apacık bır hadısı serıf !Ayrıyetten burda ortunu tefarruat olmadıgını onun ıcın bır musluman hanımın ortusu ıcın savasmayı bıle goze ALAN savasan bır sultanın (sav) ummetıyken buna teferruat dıyecek kadar gozu basıretı kapanmıs bırıne ne denırki. O digerlerinide zaten kuffar kısmına dahıl gordugum ıcın bahsetmıyorum bıle, gozunun gormesı umuduyla !


Sorumun cevabı değil.

Samimi değilsin

Ayrıca yazımda bir kaç soru daha sormuştum cevaplandırmamışsın
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Furk kardeşime soruyorum tekrar

SİZİN İslamiyetten anladığınız Din Kardeşlerinize saldırmakmı yoksa İslamiyet düşmanları ile mücadele etmekmi ? Hangisi
 

furk

Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
98
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
benim islam anlayısıma gore resulun sav in deger verdigini(bu yolda savasmayı bıle goze alıp) teferruat olarak gorenlerle sonuna kadar mucadeledir ayrıyetten zaten dıstaki kafirle filistinde,ırakta,cecenyada savas halindeyiz ama bizi içten hosgoru masalıyla ayet ve hadıslerı hafıfe alıp yok sayanlarla mucadelede sonuna kadar devam edecegiz taki hak gelip batıl zayi olana kadar son nefer kalana degin mucadelemiz surecektir tek din vardır oda islamdır...Digerleri ayagımın altındadır!
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Basörtü teferruattandir diyen imani yoktur be kardesim!!

Iyi vallah işinize geleni yorumluyoruz..Fethullah Gülen sapik kardesim! Allah cc onun gibilerini islah eylesin! Su adamin yüzünü görünce zaten nekadar nursuz oldugunu görebiliyorum. Migdemi bulandiriyor!

Ağzı olan konuşuyor ve yazıyor.

SEN KİMSİN PROVAKTÖRMÜSÜN ? PEYGAMBERİMİZ SAV MÜNAFIKLARI BİLMESİNE RAĞMEN AÇIKLAMAMIŞTIR BİRTEK CENAZE NAMAZINA GİTMEMİŞTİR (YANİ SON ANA KADAR BEKLEMİŞTİR.)

HAŞA PEYGAMBERMİSİN DAHA ÜSTÜNMÜSÜN BİR İNSANA İMANSIZ DİYEBİLİYORSUN? KİMSİN ? KİMSİN ?
 

furk

Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
98
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
kusura bakmada senın agzında hıc bos durmuyor desteksız atıyor yukardaki yazıya bile cevab vermekten acızsın cunku vercek cevabın yok !

tovbe et kardesım olum gelmeden !
 
S

SaLtan

Guest
"Bu arada utanmasanız F.Gülen'i peygamber makamına çıkaracaksınız..." ne kadar da saçmaladığının farkındamısın... tövbe et...

sen ne çok şey biliyorsun ya ! senin bilgilerinden istifade etmek, izan ve basiretini aklımın bir köşelerine sıkıştırmak isterdim ama esirgersin. ne olur bizi bundan esirgeme!!

densizin, dengesizin biri çıkıyor sapık, kafir ithamlarında bulunuyor. bir müslüman olarak savunmamız o insanı yüceltmekmi oluyor???

BEN O'NUN ŞEYHİNE ŞİMDİ DÖŞERSEM !!! demiyecem çünkü bu futursuzluğu ne kişiliğime ne sağlığıma yakıştırabilirim. hadi söyledim farzetsinde saldırganlığını, vahşiliğini göreyim. ama yok herkes evinde olsun, huzurlu olsun yahşi kalalım..

vurana elsiz, sövene dilsiz ve gönülsüz olmanında bir sınırıda vardır.

fethullah hoca efendi kendini islam gençliğine adamış bir insandır.neden böyle zatları yargılayıp kendimizi hiç hesaba çekmeyiz

dostun vefasızına rağmen, düşmanın tecavüzüne rağmen... söz vereceksin ve dönmeyeceksin

'zülfiyar namustur'

'bir gün karanlık mağaralardan cıktığınızda aydınlıklardan medet ummayın. zira alıştığınız karanlıklar gözlerinizi kör etmiş olabilir'
 

furk

Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
98
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
BEN O'NUN ŞEYHİNE ŞİMDİ DÖŞERSEM !!! demişsin ;Okuda utan varsa nasibin alırsın ;

.Bu konuda, İman abidesi, büyük mücahid, hakikat güneşi, Bediüzzaman Hazretleri’nin 29. mektubu mevcuttur. Şöyle der:

“Tarikatın dini ve uhrevî ve ruhânî çok mühim ve ulvî neticelerinden sarf-ı nazar, yalnız Âlem-i İslâm içindeki kudsî bir râbıta olan uhuvvetin inkişafına ve inbisatına en birinci, te’sirli ve hararetli vasıta tarikatlar olduğu gibi; âlem-i küfrün ve siyaset-i hıristiyaniyyenin, Nûr-u İslâmiyeti söndürmek için müdhiş hücumlarına karşı dahi, üç mühim ve sarsılmaz kal’a-i İslâmiyyeden bir kal’asıdır.

Merkez-i Hilafet olan İstanbul’u, beşyüz elli sene bütün âlem-i hıristiyaniyyenin karşısında muhafaza ettiren, İstanbul’da beşyüz yerde fışkıran envâr-ı Tevhid; ve o Merkez-i İslâmiyedeki ehl-i imanın mühim bir nokta-i istinadı, o büyük camilerin arkalarındaki tekkelerde ‘ALLAH, ALLAH!’ diyenlerin kuvvet-i imaniyeleri ve Mârifet-i İlâhiyyeden gelen bir muhabbet-i ruhanî ile cuş-u huruşlarıdır.

İşte ey akılsız hakimiyet-füruşlar ve sahtekâr milliyet-perverler! Tarikatın hayat-ı içtimaiyenizde bu hanesini çürütecek hangi seyyiatlardır, söyleyiniz?.”

İşte o zât tarikatı böyle ifade ediyor. İman abidesi, büyük mücahid, Bediüzzaman Hazretlerinin izini takip edenler İslâm’da hizmet edenlerdir. Bunlar ise nurculuk dinini kuranlardır.

Tarikata takındığı tavır ve sözleriyle Evliyaullah hazeratına da karşı gelmiş ve her zaman mevcut bulunan bu topluluğu yok saymıştır.

Âyet-i kerime’de:

“İyi bilin ki Allah’ın veli kulları için hiç bir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.” buyuruluyor. (Yunus: 62)

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde:

“Her kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben ona harp açarım.” buyuruyorlar. (Buhari)

Bir Hadis-i kudsi’de ise:

“Kubbelerimin altındaki velilerimi benden mâdâ kimse bilemez.” buyuruluyor.

Âyet-i kerime’de:

“Yarattıklarımdan öyle bir topluluk da vardır ki onlar Hakk’a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler.” buyuruluyor. (A’raf: 181)

Hadis-i şerif’te:

“Her asırda benim ümmetimden sabikun önde gelenler vardır ki bunlara budela ve sıddıkun itlak olunur. Hakkında inayet ve merhameti o kadar boldur ki, sizler o sayede yer içersiniz. Yeryüzünün halkı için vukuu tasavvur olunan belâ ve musibetler onlarla kaldırılır.” (Nevadirül Usul, Tirmizî)

Hadis-i şerif’te:

“Bâtın ilmi Allah-u Teâlâ’nın sırlarından bir sır hikmetlerinden bir hikmettir. Onu ancak dilediği kulun kalbine atar.” buyuruluyor. (Buhari)

Bu Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’ler velilere ve mârifetullah ehline aittir. Zâhiri âlimler bu ilimden mahrumdur.

İmâm-ı Gazali Hazretleri İhya-u Ulumid’din adlı eserinde ise o topluluğu şöyle ifade ediyor:

“Sakın anlamıyorum diye bu ilmi inkâra kalkışma, aklî ilimleri kavradığını zannederek çizmeden yukarı çıkan âlimlerin helâk noktası burasıdır. Allah dostlarının bu hallerini inkâr eden bir ilimden cehalet çok daha iyidir. Kaynak bir olduğu için velileri ve kerametlerini inkâr ise tamamen dinden çıkmaktır.”

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyururlar ki:

“İlim ikidir birisi dilde olup (ki bu zahirî ilimdir.) Allah-u Teâlâ’nın kulları üzerine hüccetidir. Bir de kalpte olan mârifet ilmi vardır. Asıl gayeye ulaşmak için faydalı olan da budur.” (Tirmizî)

İşte bu gayeye ulaşanlar bunlardır. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Allah kime dilerse ona kat kat verir.” buyuruyor. (Bakara: 261)

İşte ihsanı ve ikramı bol olan Allah-u Teâlâ tasavvura sığmayan ihsanlarını kat kat lûtfetmiştir. Yalnız, mârifetullah ehli olan veli kullarına bahşetmiştir. Başkasına şâmil değildir.

İmâm-ı Âzam -rahmetullahi aleyh- Efendimiz o kadar büyük bir âlimdir ki, İbrahim Ethem -kuddise sırruh- Hazretleri’nin Hakk ile olduğunu gördü, bildi ve söyledi.

Bunu biraz açalım, ağzı mühürlü iki teneke var, birisinin içi mücevher dolu, diğerinin ise taş.

Bunu dışarıdan görebilmek için kalp gözünün açık olması lâzım. O ise gördü ve seçti, tazim etti.

İbrahim Ethem -kuddise sırruh- Hazretleri için “Seyyidünâ” yani “Efendimiz” buyurdu. Talebesi ona niçin böyle dediğini sorunca “Biz ilmimizle nefsimizi düşünürüz, onlar ise kendilerini unutup hikmetle yalnız Allah’ı düşünürler.” cevabını verdi.

Bilen ve görebilen için zahirî ilimle, bâtınî ilimler arasında bu kadar açık farklar vardır. Onların içinde Hakk var. O ise bir maskeden ibaret, vücudu ise elbiseden ibaret. İmâm-ı Âzam Hazretleri ona bunun için tazim etti. Niçin tazim etti? Hakk’a vasıl olduğu için, Hakk ile olduğu için tazim etti. Vaktaki bu tecelliyata mazhar oldu:

“Eğer şu iki senem olmasaydı, Numan helâk olurdu.” buyurdu ve anlayanlara duyurdu. Bu da bir sırdı, bunu da açmış oluyoruz.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Sizin her birinize bir şeriat ve bir yol tayin ettik.” buyuruyor. (Mâide: 48)

Fahreddin Razi ve diğer bazı müfessirler bu Âyet-i kerime’ye “Ey kullarım! Sizin her birinize iki şeyi vacip ettim. Evvela şeriat sonra tarikat.” mânâsını vermişlerdir. Çünkü “Minhac” lügat mânâsı itibarıyla “Münevver bir yol” demektir. Diğer bir Âyet-i kerime’sinde:

“Ey iman edenler! Allah’ı çok çok zikredin.” buyuruyor. (Ahzâb: 41)

Ashab-ı Kiram’dan Şeddat bin Evs -radiyallahu anh- ile Ubâde bin Sâmit -radiyallahu anh- buyururlar ki;

“Resulullah -sallallahu aleyhi ve selem- Efendimiz ile beraber bulunuyorduk. “Aranızda garip yani ehl-i kitap var mı?” diye sordu. “Hayır.” dedik. Bunun üzerine kapıların kapatılmasını emretti ve “Lâ ilâhe illâllah deyiniz.” buyurdu. Bir saat kadar birlikte “Lâ ilâhe illâllah” dedik. Resulullah Aleyhisselâm sonra da:

“Allah’a hamdolsun. Sen beni Kelime-i Tevhid’le gönderdin ve beni bununla memur kıldın. Cenneti de bana bunun üzerine vaad ettin, şüphesiz ki sen vâdinden dönmezsin.” diyerek duâ etti ve buyurdu ki:

“Müjdeler olsun! Allah Azze ve Celle sizi mağfiret etti.” (Ahmed bin Hanbel)

Hadis-i şerif’te:

“Allah-u Teâlâ’yı çok zikretmekle o derece mest olunuz ki, münâfıklar sizi mecnun zannetsinler.” buyuruluyor. (C. Sağir)
 

furk

Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
98
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
İmamlarını İlâh Edinenler:

Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rableri olarak kabul ettiler. Oysa kendilerine, bir olan Allah’a ibadet etmeleri emredilmişti.” (Tevbe: 31)

Bu Âyet-i kerime’nin mânâsını bizzat Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz kendisi açıklamıştır.

Şöyle ki:

Daha önceleri hıristiyan olan Adiy bin Hâtim boynunda gümüşten bir haç olduğu halde, İslâm hakkında bilgi edinmek niyetiyle Medine’ye gelmişti. Şüphelerini gidermek için Resulullah Aleyhisselâm’a bazı sorular sordu. “Bu âyet bizi âlimlerimizi, rahiplerimizi rabler edinmekle suçluyor. Halbuki biz onları kendimize rabler edinmeyiz. Bunun mânâsı nedir.”dedi.

Resulullah Aleyhisselâm “Onlar helâli haram kıldılar, haramı helâl kıldılar. Siz bunu öylece kabul etmiyor muydunuz?” diye sorunca Adiy “Evet böyledir.” diye tasdik etti. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“İşte bu sizin onları rabler edinmenizdir.” buyurdu. (İbn-i Kesir)

Çünkü Allah-u Teâlâ’nın açık hükmü varken, sen bu açık hükmü dinlemiyorsun, onları dinliyorsun, onu hâşâ ilâh olarak kabul ediyorsun.

Bu Hadis-i şerif, Allah’ın Kitab’ını kenara iterek, haramı helâl, helâli haram yapanların nefislerini ilâh ve rab ittihaz ettiklerini, onlara uyup peşinden gidenlerin de onları rabler edindiklerini göstermiş olmaktadır. Dolayısıyle müşrik olmuş oluyorlar. Allah’a inandık deseler bile, bu iddialarının inandırıcı olmadığı ortadadır.

İmamlara iman eden, Allah-u Teâlâ’ya iman etmemiştir. Binaenaleyh bu imamlar size hep Allah-u Teâlâ’nın yasak ettiği şeyleri mübah gösteriyor, helâl olarak kabul ettiriyorlar. Ve siz de onlara uymakla İslâm’ı bıraktığınızdan ötürü, onlara inanıyorsunuz. Allah-u Teâlâ’nın hükmünü arkaya atıyorsunuz ve böylece dinden imandan ayrılmış oluyorsunuz.


Kur’an-ı Kerim’den Öğütler:

İlâhi dâvete icabet edenlerle etmeyenlerin, inananlarla inanmayanların, aklını kullananlarla akıllı geçinenlerin akibetlerini beyan etmek üzere Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurur:

“Rabblerinin dâvetine uyanlara en güzel karşılık vardır.

O’nun dâvetine uymayanlara gelince, eğer yeryüzünde bulunan her şey ve bir o kadarı daha onların olsa, azaptan kurtulmak için hepsini feda ederlerdi.” (Ra’d: 18)

Allah-u Teâlâ’nın azabı o kadar çetindir.

“Eğer yeryüzünde bulunanların hepsi ve bir o kadarı daha o zalimlerin olsaydı, kıyamet günü o kötü azaptan kurtulmak için hepsini feda ederlerdi.” (Zümer: 47)

Fakat ne mümkün? Hangi sebebe sarılsalar elleri boş çıkacak, azabı başlarından savamayacaklar. Zira teklif dönemi bitmiş, çare arama zamanı geçmiş, hesap görme dönemi başlamıştır. Artık ne tevbenin, ne pişmanlığın, ne de teslimiyet göstermenin bir mânâsı vardır. Onların zamanı ve mekânı dünya idi, ahiret değil.

Diğer bir Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“O inkâr edenler var ya, eğer yeryüzünde bulunan her şey ve bunların bir o kadarı daha onların olsa da, kıyamet gününün azabından kurtulmak için feda etseler yine kendilerinden kabul edilmez.

Onlar için pek acıklı bir azap vardır.” (Mâide: 36)

Seve seve vermek isterler, feda etmekten çekinmezler, lakin ricaları kabul edilmez, arzularına kavuşamazlar, azaptan kurtulamazlar.

Bir insan her şeyden önce kendi canını düşünür, en kıymetli olarak onu görür. Nice insanlar vardır, sağlığına kavuşabilmek için bütün servetini harcamak ister. Ahirette de bu böyle olacak, herkes kendini kurtarmanın yollarını arayacak. Buradan şu anlaşılıyor ki, bütün dünya ve içindekilerle beraber bir misli dahi, ahiret azabının bir zerresine bile denk olamaz.

Bu son derece şiddetli bir tehdittir.

Onlar doğru yolda olduklarına, yaptıklarının iyi olduğuna inanırken; yollarının ne kadar batıl olduğunu, doğru bildikleri şeylerin ne kadar yanlış olduğunu anlayacaklardır.

Âyet-i kerime’de:

“O gün Allah tarafından, hiç hesaba katmadıkları şeyler karşılarına çıkacaktır.” buyuruluyor. (Zümer: 47)

Ve bu yüzden çeşit çeşit azaplara maruz kalırlar. Kendilerinin doğru yolda olduklarını zannettikleri için Allah-u Teâlâ’dan taltif beklerken, azapla karşılaşmaları üzüntülerini daha çok arttırır.

Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruluyor:

“Gönlü imanla mutmain olduğu halde, zorlanan kimse hariç, kim iman ettikten sonra Allah’ı inkâr eder ve gönlünü küfre açarsa; onların üzerine Allah’tan bir gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.” (Nahl: 106)

“Yaptıkları işlerin kötülükleri o gün karşılarına çıkacak ve alaya aldıkları azap onları kuşatacaktır.” (Zümer: 48)

“Onların varacakları yer cehennemdir. Ne kötü bir yataktır.” (Ra’d: 18)

Büyük, küçük, gizli ve aşikâr her ne işlemişse hepsinden birer birer mesul olacaklar ve onların mekanları cehennemdir.

“O bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan alınmaz. Onlar kendi kazandıkları yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir.” (En’am: 70)

Allah-u Teâlâ diğer Âyet-i kerime’lerinde buyurur ki:

“Âyetlerim size okunurken, onları yalanlayan siz değil miydiniz?” (Müminun: 105)

“Yıkılıp gidin içerisine!.. Benimle konuşmayın!..” (Müminun: 108)

Şehvetlerinin, hevâ ve heveslerinin, liderlerinin kendilerini dalâlete sürüklediğini itiraf ederler.

Nedâmet çok fakat faydası yok.

Bu size beyan ettiklerimiz hep Hazret-i Allah’ın kelâmı ve Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-in beyanıdır.
 
S

SaLtan

Guest
BEN O'NUN ŞEYHİNE ŞİMDİ DÖŞERSEM !!! demısssın ama sakın dıkkat et baskalarıda sana dosemesin !


mustafa islamoğlu hocamın bir sözü var: "dostlarıyla dalaşanlar, düşmanla savaşamaz" der, çünkü kur'an ona da "müslümanların kendi aralarında hoşgörülü" olması gerektiğini öğretti. bizim misyonumuzun özeti. wessalam...:pokey[1]: :wave[1]:
 
Üst