Evliyaullah, Rabıta ve Hadis-i Şerfilerle+Alimlerin Görüşleriyle Tasavvuf

Hattabi

Ordinaryus
Katılım
24 Ara 2013
Mesajlar
2,452
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Tasavvuf , Ebu Nuaymın dediği gibi , Acılı Belalara Sabretmektir.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
iki yüzlü cesaret yokuşunu küfürbaz, sen bari tasavvufu ağzına alma hepten trajikomik oluyorsun.
sen millete belden aşağı küfürler yağdır, şanzımanı dağıt ağzına geleni saydır sonra nefis terbiyesinden tasavvufdan bahset, hayvanların içinde bile bir dünya asil ve tutarlı Mert hayvan var, esfeli safilin kavramını teyit etmek için elinden geleni ardına koymuyorsun, bu nasıl utanmazlık sen nasıl bir varlıksın ya hu.


iPad 'den Tapatalk aracılığı ile gönderildi
 

Hattabi

Ordinaryus
Katılım
24 Ara 2013
Mesajlar
2,452
Tepkime puanı
36
Puanları
0
cahillere he he demekten başka lafım yok,onlar laf haketmiyorlar ki :)
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
ikiyüzlü, takıyyeci tam bir münafık hasletiyle donanmışsın. nasıl hiç ar etmeden takıyye yapıp yalan üstüne yalan söylüyorsun ya sen, bir müminin asla kişiliğinde barındıramayacağı hasletler sende katmer, katmer neyse parmaklarımı yorduğuma değmezsin


iPad 'den Tapatalk aracılığı ile gönderildi
 

Hattabi

Ordinaryus
Katılım
24 Ara 2013
Mesajlar
2,452
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Sizler hiçbir zaman başaramyacaksınız bunu böylece bilin.Hadisi şerif mi? Hadisi şeriflere kurban olun
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Sizler hiçbir zaman başaramyacaksınız bunu böylece bilin.Hadisi şerif mi? Hadisi şeriflere kurban olun

hadisler sana bu iki yüzlülüğü yaptırıyorsa demek ki, artık bir hadis okurken iki yüz defa düşün ben ne yapıyorum diye, patolojik herif.


iPad 'den Tapatalk aracılığı ile gönderildi
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bizi her defasında birilerine hakaret etmekle itham eden yönetim, buradaki hakaretleri neden görmüyor acaba ?..
Yoksa, bunalrın birbirlerine olan bu yazıları iltifat mı sayılıyor ?
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Forumda her turlu kufru ve hakareti yapip sonra banlanan fakat hicbirsey olmamis gibi Hattabi nikiyle tekrar gelen bu sahsa yonetim neden mudahele etmiyor?

Yine ortami germeye basladi iste.

i9703 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Forumda her turlu kufru ve hakareti yapip sonra banlanan fakat hicbirsey olmamis gibi Hattabi nikiyle tekrar gelen bu sahsa yonetim neden mudahele etmiyor?
Yine ortami germeye basladi iste.
i9703 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Red! İyi biliyon mu ? Gerçekten Hattabi nick'li şahıs "İbn-i Hacer" mi ?
Benim bildiğim İbn-i Hacer bizi "kafir" olarak nitelemişti, bizim yazılarımıza asla teşekkür etmez!
Şayet, senin dediğin gibi ise, çok büyük bir yamukluk içindedir demektir.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Ümmetin vahdetinin önündeki engel gizli ve acik tekfircilik.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Ümmetin vahdetinin önündeki engel gizli ve acik tekfircilik.

“Kim kardeşine ‘ey kâfir!’ derse, şübhe yoktur ki onu (kâfirliği, ey kâfir diyen ve kendine kâfir denilenin) ikisinden birisi kendisine döndürür (ikisinden biri kâfir olur).”

Bu hadîsi nasıl anlayacağız?...


Günümüzde bir kimseye kâfir demek veya kâfir diyememek muhkem ilim ölçülerine göre olmayınca, çokları tarafından Mü’min’e kâfir, kâfir’e de Mü’min denilebilmektedir. Ölçüsüzlerde öncelikler zamanla değişmektedir. Bir zamanlar ellerde lastik veya patates damgalarla geziliyor, hemen her Mü’min’e bilir bilmez kâfirdamgası vuruluyordu. Bu denli radikal olanların çoğu şimdilerde gördükleri engin dünyevî maslahat ve menfaatler yüzünden âdetâ tevbe edip radika otu hâline geldiler. O kadar ki şerîat sâhibi olduklarını i’lân edip alternatif şerîatler (anayasalar ve yasalar) îcâd etmeye başladılar. Nerdeyse tamamen değiştiler. Onlar içün ‘değişmeyen tek bir yanları kaldı’ dense yeridir. O da câhillik, geri zekâlılık ve faydacılık…



Anlayacağınız, devrân değişince ve hedefler çok farklı hâl almaya başlayınca, artık işler de tersine döndü. Şimdilerde nihâyet kâfirliği tartışılamayacak olanlara bile Mü’min denilmeye başlandı. Karşı çıkılamayacak derecede muhkem tekfîr sebebleri bile artık kimseleri kesmezken, elinde böylesi kavî mesnedler bulunananlar, kâfire kâfir dedikleri için birilerince karşı atağa geçilip haber-i vâhidlerle dahî tekfîr edilebilmektedirler. Hâsılı, ölçüsüzlük ölçü olunca, işler iyice karıştı.


İngilizlerin ve başka hâricî ve dâhilî mihraklarının ifsâdlarıyla, yağmurlu havalarda yerden bir günde mantar bittiği gibi, hızla Müslüman yaftalı kâfirler türetildi. Bilhassa bugün, siyâsî ve iktisâdî hedeflerle ve şan, şöhret, makam, mevkı ve aktörlük sâikıyle, İslâm ve îmân da’vâsı iyice sulandırılmaktadır. Sözü edilen za’fiyetleri keşfedilenler, önce kiralanmak, sonra da satın almak usûlüyle İslâm’ın yıkılışında vazîfelendirilmekte, daha sonra da isbât-ı rüşdlerine göre yıkım ihâlesi bizzat onlara verilmektedir. Böylece baştaki gaflet nihâyette hiyânetle noktalanmaktadır. Artık Âlem-i İslâm sanki Lawrens’leri hiç görmemiş veya duymamış olmanın verdiği rahatlık içindedir. Nihâyet munâkaşasız kâfirler, şehidler veya İslâm hâmîleri olarak görülüp gösterilmeye başlandı. Bunun için de yine İslâm, Kur’ân, Sünnet ve büyüklerin sözleri âlet edilir oldu.

Ehl-i Kıbleden hiçbir kimseyi, hiçbir günah sebebiyle -o günahı helâl saymadıkça- kâfirlikle suçlamayız.’

Kişi îmândan, ancak onu îmâna sokan şeyler(in hepsini, yâhud bir kısmını veya birin)i inkâr etmekle çıkar.’

Doksan dokuz şey bir kimsenin mü'minliğini, bir şey de kâfirliğini gösteriyorsa, ona kâfir denemez, mü'minliğine hükmedilir.

Şimdi yukarıdaki sözleri nasıl anlayacağız?


Sıradan câhil kimselerin, yâhud öz İslâmî anlayışı raydan çıkmış az buçuk mürekkep yalamışların veya cüz'î İslâmî ma'lûmâtını İslâm dışı bilgiler ve zihniyyetlerle karıştırıp beynini ve kalbini mozaik beton hâlinde dondurarak kayalaştıranların anladığı gibi mi, yoksa İslâm âlimlerinin ve âriflerinin anlayıp anlattığı gibi mi anlayacağız?

Zâhiri Mü'min olup tartışmasız bir şekilde küfrü îcâb ettirecek inanç, söz veya fiiline rastlanmayan bir kişiye kâfir demek bir şekliyle kişiyi nasıl kâfir yaparsa, zâhiri münakaşasız küfür olup, o küfrü hükümsüz kılacak îmânî ve İslâmî söz veya fiiline şâhid olunmayan birine Mü'min demek de şu sözün sâhibini kâfir yapar. Zîrâ birincide îmâna küfür, ikincide de küfre îmân denilmiş olur ki, her ikisi de küfürdür.


Kâfire ‘Kâfir’ Dememek Modası Ne Zaman Çıkmıştır?

Kâfire kâfir dememek, kâfirlerin Müslümanlarla eşit hâle getirildiği, ardından da hâkimiyet elde etmeye başladığı Tanzîmât’tan i'tibâren âdet hâline getirilen şahsiyyetsizlik damlayan çirkin bir bid’attir. Bu, daha sonra hep -İslâm ile alâkasız olarak- İslâm dışı siyâset îcâbı bir muâmele olagelmiştir. Bu tavrın, kimilerince İslâmî bir kılıfla aslî hüvviyyeti örtülmeye çalışılsa da İslâmî hassâsiyyetle uzaktan yakından hiçbir alâkası yoktur.

Zâhirde kâfir, hattâ açık ve azılı İslâm düşmanı olanlara kâfir demek, aslâ bir sû-i zan değildir. Bunun sû-i zann olduğunu söylemek, mes'eleyi bilmemek veya yalan söylemek, buna âyetten veya hadîsden delîl getirmek ise, kelimeleri tahrîf etmiş olmakla Allah’a ve Resûlüne iftirâ etmektir. Asıl hâli küfür olan insanlara kâfir deyip kâfir muâmelesi yapmak, Şerîat’in emri olup işin zâhirine bakar ve kesin bilgiye muhtâc değildir. Aksi bir iddiâ Şerîat’in birçok ahkâmını iptâl eder.



Doksan Dokuz Şey Küfrünü, Bir Şey de İslâmını Gösteren Kişiye ‘Kâfir’ Denemez mi?


Doksan dokuzvebir sözü, ya ilim, akıl ve idrâk kısırlığı yüzünden anlaşılmıyor veya hâinlik olduğundan farklı anlaşılıyor ve anlatılıyor. Zîrâ, değil doksan dokuz şey küfrünü, bir şey de İslâm’ını gösterdiği takdîrde, dokuz yüz doksan dokuz mes'ele îmânı, bir mes'ele de açık ve kesin olarak küfrü gösterdiği takdîrde bile bu vasfı taşıyan kişiye Mü'min denilemez, kâfir denilir: Bunun böyle olduğunu, İslâmî ilimlerden azıcık haberi olan her akıl ve idrâk sâhibi bilir.


Bir kişinin doksan dokuz mes'ele küfrünü, bir mes'ele de Müslümanlığını gösterse, o kişi mü'mindir sözü, hiçbir akâid kitâbında bulunmayan saçma bir sözdür. bazı kitâblarda yer alan söz tamamen farklıdır. Doğrusu, yüz ihtimâlden doksan dokuz ihtimâli küfrü, bir zayıf ihtimâl de îmânı gösteren bir mes'eleden dolayı bir Mü'mine kâfir denilemezşeklindedir. Aralarındaki fark ise aklı ve ilmi olanlar katında çok açıktır.


Kişi Her Zaman Kendini Îmâna Sokan Şeyleri İnkâr Etmedikçe Dinden Çıkmaz mı?


Kişi kendini îmâna sokan şeyler(den hepsi veya bir kısmı, yâhud da birin)i inkâr etmedikçe dinden çıkmaz, sözü doğrudur. Ancak bu doğru söz, doğru anlaşılmadıkça ne kıymeti var? Kişiyi îmâna sokan, tasdîk veya tasdîk ve ikrârdır. Bunların inkârı ise tekzîble, yani yalanlamak ile olur. Bazı söz ve fiiller dinde, îmânı yalanlamak, bazıları da îmânı yalanlamak alâmeti olarak kabûl edilmiştir.


Âlimlerimiz her iki sûrette de kişinin îmândan çıkacağını söylemişlerdir.



Ehl-i Kıble Tekfîr Edilemez ne Demektir?


Ehli kıble tekfîr edilemez sözü de doğrudur ve fakat şiddetle îzâha muhtâcdır. Bu söz, küfrü kesin îcâb ettirecek bir söz, fiil ve tavır bulunmadığı takdîrde, zann, şekk ve vehim mertebesindeki delîllerle hiçbir Mü'minin kâfirlikle suçlanamayacağı ifâde etmektedir. Yoksa namaz kılıp, îmân esâslarını, farzları, sübûtu ve ma'nâyı göstermesi kesin delîllerle sâbit İslâm’ı, Kur'ân ve Sünnet hükümlerini inkâr eden kimsenin -namaz kılsa da- kıble ehli kabûl edilmesi mümkin değildir. Aksi hâlde namaz kılan ama şimdi Allah’ın kanunları geçerli olamaz diyenlerin Mü'min kabûl edilmeleri lâzim gelecekti ki, bu düşüncenin bâtıl olduğunda en küçük bir tereddüt yoktur.


Burada hiçbir zaman akıldan çıkarılmaması îcâb eden mühim bir nokta da vardır ki, o da şudur: Zann, şekk ve vehim mertebesinde olan delîllerle hiçbir Mü'mini kâfirlikle suçlayamayacağımız, onlara bu tehlikeyi hâtırlatmayacağımız, onları bu tehlikeyle korkutmayacağımız demek değildir. Aksine hiçbir sûrette unutmayacağız ki, bir Mü’min içün olan, -değil büyük- en küçük bir küfür ihtimâl ve tehlikesi yüzünden yırtınırcasına bağırmak en büyük İslâmî ve insânî vazîfelerimizdendir.


Bir Mü’mine Bilmeden Kâfir Demek
Hakâret maksadıyla veya câhillik îcâbı olarak bir mü'mine ey kâfir demek: Bunun hükmü, kâfirlik olmayıp, fâsıklıktır. Tabiîdir ki bu da büyük bir şeydir. Neûzü billâh…



Bir Mü’mine Hakâret Maksadıyla Kâfir Demek
Bir mü’mimine, bilmeden, câhillik îcâbı kâfir demek, en fazla günâh olur.



Bir Mü'min’e, Onun Mü'min Olduğunu Bildiği Hâlde, Kasıdlı Olarak Kâfir Demek

Bir Mü'min’e, onun Mü'min olduğunu bildiği hâlde, kasıdlı olarak kâfir demek:
Bu kâfir demenin hükmü, bunu söyleyenin kâfir olacağıdır. Çünki bu noktada îmâna küfür demiş olur. Bu ise küfürdür. Öyleyse bu sözü sarf eden kâfir olur.



İslâm Düşmanları Övülüp Mü’minlere İyi Gösterilebilirler mi?

Kesin bir kâfirin… Hele bilhassa, asrımızda İslâm’a en büyük darbeyi vuran… Dünya Müslümanlarını başsız bırakıp çil yavrusu gibi dağıtan… Zamanındaki ve kendinden sonraki dünyanın diğer zâlim ve kâfir zorbalarına önder ve model olan… Milyonları îmânsızlaştıran… İrili ufaklı sayısız korkunç îmânsızlık tezgâhları ve fabrıkaları kuran… Kur’ânda la’netlenen Ashâb-ı Uhdûd’u çok gerilerde koyan… On binlerce İslâm âlimini ve Müslüman’ı -Müslüman olduğu içün- asan ve kesen… Âkıbeti i’tibârıyla îmânına dâir sahîh bir delîl şöyle dursun hiçbir zayıf karîne bile bulunmayan… Kâfirliğini gösteren sarîh ifâdeleri kendinin ve kullarının kitâblarında açıkça okunan… Ve daha nice kâfirlik vasfını taşıyan zorba kâfirlerin îmânla göçmek ihtimâlini (!) göz önünde bulundurarak haklarında hüsn-i zann yapmak veya mü’minlere hüsn-i zann yaptırmak ve onları aldatmak -hangi maksadla olursa olsun- affedilmez bir hatâ, hattâ ileri derecede bir hiyânettir.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
O halde bu ümmet neden biraraya gelemiyor diye yakinmayin . Tekfircilikten tekfir edenler bile yaka silker hale gelmis bilmem farkindamisiniz.

Bu ümmet paramparca ise birbirini bogazliyorsa bunun sebebi kendini hak görüp ötekini ötekilestirmekten ileri geliyor.

Eger ki hala aklimizi basimiza almazsak daha cok burnumuz sürtürülür. Hic bu dönemde oldugu kadar birbirimizi yememisizdir. Hala daha ayni kafayi devam etirmekte kararli olanlar var. Yasananlardan ibret almak, ders cikarmak söz konusu olmasikca olaylar tekrarlanmaya devam edecektir. Taki dersimizi alincaya kadar.


NOT: "Zannin bir kismi günahtir"
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Ümmetin vahdetini bu ahir zamanda siz mi sağlayacaksınız ?
Rabbimiz ve Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz bu kaos ve fitne devrini kıyametten önce yaşanacağını haber vermiyor mu?
Yaw, bir müslüman bu derecede aymazlık içine hiç girebilir mi ?
Tekfircilik ümmetin vahdetinin önündeki en büyük engelmiş !
Peki ya, kafirlere kucak açarak , onlara kol-kanat gerip sözcülüğünü yapmakla mı vahdeti sağlayacaksınız ?
Küfre girenleri tekfir etmemek, aynen haksız yere tekfir etmek gibidir.
Önce dininizi iyice öğrenin de öyle gelin burada bir şey yazın!
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
@fakiri biraz kendiniz dininizi ögrenseniz, ögrenmekle kalmayip
günümüze tasisaniz.

Ümmet birbirini bogazliyor diyorum , hic orali olmuyorsun. Alemin imani i sorgulamak san bana mi kaldi, hesabini sanami banami verecek yoksa Allaha mi?

Birisi kendini müslüman kabul ediyorsa ona o sekilde muamele yapilir, eksiklik varsa dialog icinde hatirlatiriz, ehli kibleyi tekfir asla etmeyiz. Etmeyiz deyipte bir arka kapi arama icerisinde de olmayiz.


Yeter artik , aklimizi basimiza almazsak bu topraklarada bu illet sicrayacak birbirimizin bogazina sarilabiliriz. Bunu en cok arzulayanlar da bos durmayacak sagdan solda gaz verecek, atese benzin dökmeden geri durmayacak. Olaylara biraz gercekci yaklasin artik.
 

Hattabi

Ordinaryus
Katılım
24 Ara 2013
Mesajlar
2,452
Tepkime puanı
36
Puanları
0
bu fırkalar neden çıktı sanıyorsunuz? Kuraniyyun Mezhebi neden çıktı? Neden tefrikaya ve bozgunculuğa sebep oldular? Tarihe bakın, aynen tekrerrür ediyor
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
"Hz. Hasan'ın,dayısı Hind b.Ebi Hale'den HZ. PEYGAMBER'in hilyesini(Peygamberimizin elini,yüzünü, kaşını,gözünü,boyunu endamını tarif ve tavsir eden metinler,sözler)sorar.Hz Hasan’ın''Onun özelliklerini dikkate alıp kalbi bir bağ kurmak için onu bana tasvir etmeni istiyorum''(buhari,müslim)sözü fiilen rabıtayı anlatmaktadır."Gören,bilen var ise kaynağını açıkça buraya ekleyebilir mi?
Gören olarak bunu okumustum ve yanliz suanda kaynagini da bilmiyorum ve bakmam gerekir sayet bulursam insallah eklerim.
 
Üst