Erbakan'a Sorular ?????

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
manifesto Nickli Üyeden Alıntı
hoca abd nin bir numaralı adamı,sayesinde 28 şubatı yaşattılar.belki fikren değil ama neticeten...üstün hizmet madalyası almalı,hem siyonistlerden hemde abd den..28 şubat gibi bir fırsat ancak erbakan tekrar iktidar olursa ellerine geçer ki artık hayal sanırım

bu yazıyı ciddiye alıp yazmak da ayıptır ama okuyanların yanlış anlamaması içni gene de cevap vereyim:

1- 28 şubat döneminde sessiz kalanlar kimlerdi?

2- 28 şubat zorbalığı kime karşı yapılmıştı?

3- Madem erbakan hoca abdnin adamı niye bu zorbalık yapılmıştır erbakan hocaya karşı? siz abd olsanız kendi adamınıza bu zorbalığı yapar mısınız? yaptırır mısınız? kendi adamınıza bu zorbalığı yaptıracak kadar saf olur musunuz?

4- Yazdıklarınıza hakkaten kendiniz de inanıyor musunz?

5- İnanmıyorsunuz da laf olsun diye mi yazıyorsunuz?
 

korakademik

Ordinaryus
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
63
Puanları
0
28 şubat cemaate karşı yapılmıştır.

gelicek belaya sessiz kalarak ve dualarla Allah'a sığındık.

erbakan hocaya giden abilerimiz kapıdan çevrildi.
gazetelerimizde defalarca uyarmamıza rağmen gereken tedbirleri almayarak olumsuzlukların vebalini üzerine almıştır.

numan ile anlaşma zemini bulan cemaat le, erbakan gereken adımları niye atmadı.

ergenekon'un birkaç saç ayağı henüz ortaya atılmadı veya atılmak istenmiyor.

susurluk fasa fiso demeseydi acaba 28 şubat yaşanır mıydı?
fasa fiso derken işin içinde kendisine dokunacak ne vardı ki

erkabakan'ın ne özelliği vardı ki paşa paşa hapishaneye gitmedi
bak tayyip gidip yattı ve hak ödülünü defalarca veriyor
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Bu konuyla ilgili mesajlarda hem Hocaefendiye ve cemaatine hem de Erbakan Hoca ve Milli Görüşe karşı ağır sözler kullanılmıştır.Bence acizane her iki tarafta daha temkinli olmalı çünkü heriki tarafta kendi yolun da dine hizmet etmeye çalışıyor.Özellikle de gıybet konusunda dikkatli olmalıyız zira Hocaefendi Gıybetin En Kahredicisinden şöyle bahsediyor:
Fakat, gıybetin öyle bir çeşidi vardır ki, o, diğerleriyle kıyaslanmayacak kadar tehlikeli ve kahredici bir günahtır. Öyle ki, bir hadis-i şerifte gıybetin bu türünün yirmi küsur zinadan daha büyük bir vebal olduğu ifade edilmiştir. Mesela, bir topluluğu, bir hareketi ya da bir cemaati temsil eden bir zatın gıybetini yapmak bu türden bir cürümdür. Çünkü, o insanın kaderi temsil ettiği cemaatle bütünleşmiştir; dolayısıyla onun hakkında yapılan bir gıybet bütün cemaatin gıybetini yapmak gibi sayılır.

Dahası, şayet böyle bir gıybet, herhangi bir insanla alakalı değil de, diyelim ki, Şâh-ı Geylanî gibi bir Hak dostu hakkında, ya da herhangi bir hareket veya sıradan bir cemaat değil de, mesela, Muhammed Bahauddin Nakşibendî Hazretleri'nin temsil ettiği bir daire etrafında yapılmışsa, bir de küçük bir gıybet gibi başlayan bu kîl u kâller medya yoluyla ve ekran aracılığıyla çok geçmeden koca koca iftiralara dönüşmüş ve her yana yayılmışsa, işte bu öyle korkunç bir cinayettir ki, -Allah korusun- o günahta küfre açılan sadece bir değil pek çok yol vardır ve insanın imansız gitmesine bâdî olabilir. Evet, bu öyle öldürücü bir cürümdür ki, onun içinde Nakşibendî Hazretlerinin hakkı olduğu gibi, onun altın silsilesinde bulunan Ubeydullah Ahrâr, Muhammed Zahid, İmam-ı Rabbânî, Abdullah Dihlevî, Mevlânâ Halid Bağdâdî gibi Hak erlerinin ve onların takipçilerinin de hakları vardır. Çünkü bu zatlar, Üstadlarından aldıkları ışıkla kendi dönemlerinden bugüne kadar yeryüzünü aydınlatmış ve nurlarını sürekli neşretmişlerdir; belki farklı versiyonlarıyla halkalar oluşturmuş ve hep irşada vesile olmuşlardır.

Bir de, bu cürmü işleyen kimse, “cı” ve “cu” ekleriyle o kötü fiilini biraz daha çirkinleştirirse, o zaman, o sözle işaret ettiği dairedeki bütün fertlerden teker teker helallik almadıktan sonra Cennet'e girmesi çok zordur. Zira, Peygamber Efendimiz, “Gıybetten sakının; çünkü gıybet zinadan daha şiddetlidir. Kişi zina edip tevbe eder de (bir daha yapmazsa), Allah Teâlâ onun tevbesini kabul eder. Fakat, gıybet eden, gıybet edilen tarafından affedilmedikçe, o günahı bağışlanmaz.” buyurmuştur. Gerçi, Hazret-i Rahman, ekstradan bir lütufta bulunup mahşerde o mücrimi gıybetini ettiği kimselerle karşılaştırarak, “Benim şu kuluma hakkınızı helal edin” diyebilir. Fakat, böyle bir talihlilik sürpriz bir lütfa, ziyade bir ihsana vabestedir ve unutmamak lazımdır ki, ubudiyete dair meseleler ekstra lütuflar üzerine bina edilmez.

Bundan dolayıdır ki, mü'minler öyle kötü bir akıbete düşmemek için gıybetin her türlüsünden uzak kalmaya bakmalı ve dillerini o çirkin sözlerden arındırdıkları gibi zihinlerini de kötü duygu ve düşüncelerden temiz tutmaya çalışmalıdırlar. Zinadan daha beter bir felaket olan gıybet çeşidinden korunmak için kîl ü kâlin en küçüğünden bile kaçınmalıdırlar; farkına varmadan en büyüğüne maruz kalmamak için en küçüğünden de içtinab etmelidirler. Allah'ın belası olan o Cehennem zakkumunun kendi hisselerine düşmemesi için sürekli Cenâb-ı Hakk'a sığınmalı ve dil afetlerinin hepsine karşı tetikte olmalıdırlar.
 

real.ist

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
500
Tepkime puanı
4
Puanları
0
susurluk aydınlatılsaydı ve erbakan erdoğanın yaptığı gibi ergenekonculara dünyayı dar etseydi Türkiye çok başka olurdu.
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
susurluk aydınlatılsaydı ve erbakan erdoğanın yaptığı gibi ergenekonculara dünyayı dar etseydi Türkiye çok başka olurdu.

Susuluk aydınlatılsaydı... ne güzel yazıyorsunuz.

Refahyol hükümeti sadece 1 sene sürdü, tek başına iktidar değildi, ortakdı ve o susurluk dediğiniz şeydeki mercedesin içinden çıkan kişi dyp miletvekili idi!

Kolay mı sanıyorsunuz öyle?

Sanki manavdan domates alıyorsunuz, susurluk olayı araştırılıyor diye 28 şubat yapılmış olmasın? dyp milletvekileri, mehmet ağar gibiler teker teker istifa ediyorlardı demirelin desteğiyle, neden acaba? hiç düşündünüz mü? susurluğun üzerine gidilmiyor olsaydı bunlar olurmuydu sizce?

Ayrıca ergenekonculara dar ediyor diyorsunuz yıllardır devam ediyor gördüğünüz gibi, ama erbakan hoca sözkonusu olunca hemen 1 senede susurluğu haletsin, enflasyonu düşürsün, türkiyeyi düzlüğe çıkarsın diyorsunuz. Bu biraz acelecilik olmuyor mu?

Madem bu kadar susurluk meraklısısınz, madem tayyip erdoğan ergenekona ortalığı dar etmiş, susurluk ile ilgili ne yaptınız desem ne diyeceksiniz?



28 şubat cemaate karşı yapılmıştır.

gelicek belaya sessiz kalarak ve dualarla Allah'a sığındık.

erbakan hocaya giden abilerimiz kapıdan çevrildi.
gazetelerimizde defalarca uyarmamıza rağmen gereken tedbirleri almayarak olumsuzlukların vebalini üzerine almıştır.

numan ile anlaşma zemini bulan cemaat le, erbakan gereken adımları niye atmadı.

ergenekon'un birkaç saç ayağı henüz ortaya atılmadı veya atılmak istenmiyor.

susurluk fasa fiso demeseydi acaba 28 şubat yaşanır mıydı?
fasa fiso derken işin içinde kendisine dokunacak ne vardı ki

erkabakan'ın ne özelliği vardı ki paşa paşa hapishaneye gitmedi
bak tayyip gidip yattı ve hak ödülünü defalarca veriyor

Allah allah...

Demek 28 şubat cemaate karşı yapıldı.

Peki cemaat niye sessiz kaldı o zaman? hatta 28 şubatta camilerdeki başörtüsü eylemlerine dahi soğuk baktılar, provakasyon vs. dediler.

Hakkaten bu dediğinize inandınız da mı yazdınız?

Ayrıca bakın erbakan hoca SUSURLUK FASA FİSO diye bir şey demedi, sadece kendi gazetenizden bakmayın dünyaya. Sadece kendi gazetenizden bakarsanız yanlış yaparsınız, erbakan hoca susurluk olayları olduğu dönemlerdeki eylemler için (ışık söndürme vs.) fasa fiso dedi., ama alçak basın çarpıttılar.

Siz bana şunu açıkça yazar mısınz_?

Bugün cemaat akpye tam destek veriyor, iktidarı destekliyor.

Madem 28 şubat cemaate karşı yapılmışsa o zaman da iktidarı, hükümeti desteklemeleri gerekmezmiydi?

Niye desteklemediler?
 

real.ist

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
500
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Ne yapılmadıki, en son Albay doğanın ifadesini alacak savcı öz. Faili meçhuller aydınlanacak. Susurlukta bunların içinde. Veli küçük susurluk komisyonun küçümser ifade vermeye gitmezdi, ne oldu şimdi, hapiste bak. Yeni anayasa ile birlikte ergenekoncuların yargı ayağındaki güvendiği kişlerden destek bulamadığı için, bir çok kişi, yeniden yargılanacak, ifade vermeye gelmeyen komutanlar yakasından tutulup ifadeleri alınacak, kaçmak yok artık.
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Peki cemaat niye sessiz kaldı o zaman? hatta 28 şubatta camilerdeki başörtüsü eylemlerine dahi soğuk baktılar, provakasyon vs. dediler.

Hakkaten bu dediğinize inandınız da mı yazdınız?
ANKARA (Zaman)- RP Genel Sekreteri Oğuzhan Asiltürk, hükümetin gündem değiştirmek için bazı provokasyonlar gerçekleştireceğini iddia etti. Sessiz sedasız başörtüsü eylemi yapan öğrencilere yönelik uygulamayla düğmeye basıldığını ileri süren Asiltürk, cuma günü provokosyon eylemleri yapılacağı duyumunu aldıklarını bildirdi.
http://arsiv.zaman.com.tr/1997/11/27/guncel/politika/3.html
Başörtüsü ve öğrenciler
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=507087&keyfield=6261C59FC3B67274C3BC73C3BC20796173616B
163'ten de beter

ANKARA (Zaman)- İrtica ile mücadele gerekçe gösterilerek çok sert tedbirler içeren bir kanun taslağı gündeme getirilmeye hazırlanılıyor. İlgili bakanlıkların görüşüne sunulan "Din ve Vicdan Hürriyetinin Korunması ve Kötüye Kullanılmasının Önlenmesi Hakkında Kanun" başlıklı taslağın, önümüzdeki toplantılarda MGK gündemine de getirileceği belirtiliyor.

Türkiye nüfusunun yarısından fazlasının suçlu sayılmasına yol açabilecek, inançları gereği umuma açık yerlerde başörtüsü takanların ve dini alanda hizmet verenlerin bile cezalandırılmasına önayak olabilecek hükümler içeren taslağa, Başbakan Yılmaz'ın yumuşak bir üslupla, 'sıcak bakmadığını' vurguladığı iddia edildi.. Yılmaz'ın, "Bunu bir anda, bir paket halinde geçirmeye çalışırsak toplumun tepkisiyle karşılaşırız. Peyder pey, zamana yayarak uygulamaya geçirelim." dediği öne sürüldü.

HERKES ÖRGÜT ÜYESİ

Dini toplulukları, kurum ve kuruluşları, siyasi partileri, dernekleri, vakıfları, özel okulları, yurtları, bunlara öncülük edenleri, yardım ve bağışta bulunanları gerçekte olmasa bile örgüt kapsamına alabilecek hükümleri içeren, para ve hapis cezaları öngören taslakta şunlar var:

Taslakta "Hürriyetin devlet aleyhine kullanılması" konusunda: "Din ve vicdan hürriyetini Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını tehlikeye düşürmek veya Cumhuriyet'in nitelikleri ile egemenliğin kullanım hakkını değiştirmek veya temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasını ve devlet düzenini dini esaslara uygun hale getirmek amacıyla, her ne nam altında olursa olsun örgüt kuranlara veya kurmaya teşebbüs edenlere veya bunların faaliyetlerini düzenleyen veya yöneten veya bu hususlarda yol gösterenlere veya bu konuda faaliyette bulunanlara beş yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası, bu nevi örgütlerin iki veya daha fazlasını kuran veya yönetenlere on yıldan on beş yıla kadar hapis cezası, bu nevi örgütlere amacını bilerek katılanlara üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası" öneriliyor.

DİN EĞİTİMİ

Ayrıca, "Her ne surette olursa olsun propaganda yapanlara üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası, bu fiilleri övenlere bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası, toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleyenlere üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası, toplantı ve gösteri yürüyüşüne bu toplantı ve gösteri yürüyüşünün amacını bilerek katılanlara bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası" verilmesi öngörülüyor.

"Hürriyetin eğitim ve öğretim aleyhine kullanılması" için ise şu düzenlemeler yapılıyor: "Anayasa'da nitelikleri belirtilen ve diğer kanunlarla düzenlenen eğitim ve öğretim dışında ve yine Anayasa'da belirtilen din eğitimine ait esaslara aykırı olarak veya bunların dışında; din eğitimi vermek üzere örgüt kuranlar veya bireysel teşebbüsler ve faaliyetlerde bulunanlar ile bunların faaliyetlerini düzenleyen veya yöneten veya bu hususlarda yol gösterenlere beş yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası, bu şekilde yapılan eğitime katılan reşit öğrencilerin kendilerine, reşit olmayanların velilerine bir yıldan 3 yıla kadar hapis cezası, bu şekildeki din eğitimini verenlere ve bu eğitim için gerekli kitap vesair ders araçlarını hazırlayanlara satanlara ve alanlara bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası, din eğitimi vermek üzere okul derslik veya diğer adlarla taşınmaz inşa edenlere, tahsis edenlere yurt kuranlara bir yıldan 3 yıla kadar hapis cezası" verilmesi düşünülüyor ve bu işlerde kullanılan taşınmazlara da ayrıca el konulması, Hazine adına tescil edilmesi hedefleniyor.

DİNİ TELKİN SUÇ

Taslakta, telkin gibi her yöne çekilebilecek suç tarifleri yapılarak, "kişileri ibadete dini ayin ve törenlere katılmaya dini vecibelerini yerine getirmeye dini inaç ve kanaatlerinin açıklamaya zorlayanlara belirli bir dini öğrenmeleri veya kabul etmeleri için telkin ve zorlamada bulunanlara dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınayan ve suçlayanlara 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası" verilmesi tasarlanıyor.

BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI GENİŞLETİLİYOR

Başörtüsü yasağını resmi kurumlardan sokaklara taşımayı hedefleyen taslakta, "Dinlerin simgesel giysi ve başlıklar ile temsili" başlıklı 4. maddesinde "Belli bir dinin kurallarını veya dini inancının gereğini ileri sürerek kamu kurum ve kuruluşlarında her derecedeki eğitim ve öğretim kurumlarında, sağlık kuruluşları sanayi kuruluşları ve diğer işyerlerinde dernek, vakıf ve siyasi parti faaliyetlerinde, ibadethaneler dışında herkese açık ve genel yerlerde belirli dinleri simgeleyen özel nitelikli giysileri giyenlere veya başlarına çeşitli başlıklar takanlara bir seneden üç seneye kadar hapis cezası verilir. Varsa öğrencilikle ilişkileri kesilir." deniliyor.
http://arsiv.zaman.com.tr/1997/09/27/guncel/politika/all.html
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Ne yapılmadıki, en son Albay doğanın ifadesini alacak savcı öz. Faili meçhuller aydınlanacak. Susurlukta bunların içinde. Veli küçük susurluk komisyonun küçümser ifade vermeye gitmezdi, ne oldu şimdi, hapiste bak. Yeni anayasa ile birlikte ergenekoncuların yargı ayağındaki güvendiği kişlerden destek bulamadığı için, bir çok kişi, yeniden yargılanacak, ifade vermeye gelmeyen komutanlar yakasından tutulup ifadeleri alınacak, kaçmak yok artık.

susurluktaki mercedesin icinden çıkan miletvekiline ne yapıldı?

O içeri alınmadın hiç kimse susurlukun üzerine gittik mavalı okumasın.

Veli küçük susurluktan değil ergenekondan alındı ayrıca bir not olarak onu da yazayım.

Susurluk olayıyla ilgili hiç bir şey yapılmadı, unutuldu gitti.
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Erbakan ve çevresinin 2002'den bu yana ulusalcı cepheye ve adı bugünlerde darbelerle anılanlara yaklaştığı bir sır değildir. Artık kim kimi kullanmaya çalışıyor/çalıştı; ya da ilişkilerin derecesi ne düzeyde onu bilemiyorum; ancak yakınlaşma sır değildir. Hatta bir takım askerlerin telefon dinlemelerinde Erbakan'ın Akp'ye karşı Askeri darbe taleb ettiği de gündeme düştü ancak üstünde durulmadı. İnşallah doğru değildir diyoruz. Aydın Doğan da bugün el sıkar yarın kurşun! Dost edinilecek kimseler değildir. Kanadoğlu ve Sav da öyle... Bugün yüzüne gülerler, yarın kuyunu kazarlar. Siz de yediğiniz kazıkla ve düşen itibarınızla kalakalırsınız.

Partisini kapatan vural savaş keşke kapatmasaydım Erdoğan bu günlere gelemezdi diye pişmanlığını dile getirmişti. Hoca sonradan kısmeti açıldı 28 şubatçıların gözdesi oldu. vardır bir hikmeti.
 
Üst