Engin Ardıç - Solculuğu da bu hükümet yapıyor

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
'Başkanlık Sistemi'ne geçebilirsek başkan her zaman yerleşik düzenden güçlü olacak. Bütün korkuları bu.

Başbakanlık Başdanışmanı Yiğit Bulut, 'Başkanlık Sistemi'ne geçebilirsek başkan her zaman yerleşik düzenden güçlü olacak. Bütün korkuları bu. Yani başkan kim olursa olsun, halkın yarısının desteğini almış bir başkan olacak' dedi.
Başkanlık Sistemi'nde başkanın yüzde 50,01 oyla seçileceğine işaret eden Bulut, bu duruma medya ve bazı kesimlerin karşı çıktığına işaret etti.

"Bu, ne demek? Yüzde 50,01 oyla seçilen başkan yerleşik düzenin karşısında güçlüdür" diyen Bulut, şu görüşleri savundu:

"Başkanlık Sistemi'ne geçebilirsek başkan her zaman yerleşik düzenden güçlü olacak. Bütün korkuları bu. Yani başkan kim olursa olsun. halkın yarısının desteğini almış bir başkan olacak. Onların tek istediği 'Nasılsa bu hükümet de gelir geçer, 5-10 yıl daha sabrederiz, ondan sonra eskisi gibi koalisyon hükümetine döneriz.

Böylece Türkiye'yi istediğimiz gibi yönetiriz.' Bütün hesap bunun üzerine kurulu.
O yüzden Türkiye'de bir daha koalisyon hükümeti çıkmayacak şekilde sistemi yukarı çekmemiz lazım. Unutmayın, bugün çok güçlü gördüğümüz sistemi, Recep Tayyip Erdoğan, Allah'ın kendine lütfettiği özellikleriyle tamamlayarak bu hale getirdi. Bu sistem güçlü değil. Lider sisteme dayanması gerekirken bugün sistem liderin sırtına dayanıyor. Başkanlık Sistemi o açıdan gerekli. Sistem liderin altında olacak. Ben bu ülkede koalisyon hükümeti istemiyorum. Tek bir başkan olsun istiyorum."

rotahaber


 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Fethullahçılar Sarıgül'e mi Önder'e mi Oy Verecek?

Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç bugün yine güçlü kalemini mizahla yoğurup Sarıgül’le ilgili bol bol cemaat göndermeli bir yazı yazdı.
“Başbakana duydukları nefret yüzünden ortalıkta ‘ateist Fethullahçı’ gibi birer ucube şeklinde dolaşan üniversite hocalarının üç ay sonra takınacakları tavrı merak ediyorum. (Bu memlekette ‘namaz kılan ateist’ bile çıktığına göre adamcağızların günahını da fazla almayalım.) Acaba, giriştikleri yeni kumpas nedeniyle ‘cemaatin adayı Mustafa Sarıgül’e mi verecekler oylarını, yoksa gençlik dönemlerinde solculuk ettiklerini hatırlayıp Sırrı Süreyya Önder’e mi?” diye yazan Ardıç, hem “ateist Fethullahçı” tabirini dolaşıma soktu, hem de Sarıgül’ün cemaat adayı olduğunun altını bir kez daha çizdi. Ne Sarıgül’ün ne de Önder’in kazanamayacağını da peşinen söyledi.:clap2:

ARDIÇ’IN YAZISI İÇİN TIKLAYIN

medyagündem
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Bu nasik baslik böyle....

Nasilki, domuz eti, icki icmek, giybet etmek haramsa, bir müslümana kafir demekte HARAM dir.

Meselenin önem ve anlaminin iyi kavranilmasi icin :

"Herhangi bir kimse, din kardeşine "Ey kafir!" derse, bu tekfir sebebiyle ikisinden biri muhakkak küfre döner. Eğer o kimse dediği gibi ise ne ala. Aksi takdirde sözü kendi aleyhine döner." (Müslim, 1/319)
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
25,022
Tepkime puanı
1,505
Puanları
113
Bu konunun silinmesini istiyorum.

Hoş değil.

Medyada müslümanlara saldırı hakaret için yayınlanan yayınlar aynı şekilde ihvan foruma eklenmemeli.

Sözümüzü söyleriz, eleştiririz ayrı mesele ama, Ateist Fethullahçı ifadesini kabul etmemiz mümkün değil.
 

Ahmet

Çöl Aslanı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,764
Tepkime puanı
224
Puanları
0
Yaş
38
Engin Ardıç: "Hiçbir Şey Değişmez"

Muhalif basın zil taktı oynuyor. Bu da doğaldır. Fakat henüz "iktidar değişir" kartını açamıyorlar... Kolay kolay da açamazlar.
Öyleyse,yapılan yaygara "kıl koparma" düzeyinde kalmak zorundadır.

Lafı onlar gibi döndürüp dolaştırmaya hiç gerek yok, açık konuşalım: Dört değil sekiz bakanın, on iki bakanın adı da yolsuzluğa karışsa, iktidar gitmez. Hükümet gidebilir, gerekirse Erdoğan bütün bakanları değiştirir (Menderes'in 1955 yılında yaptığı gibi), yeni bir hükümet kurar, bu gene bir AKP hükümeti olur.

Bu olup bitenler ne yerel seçimi etkiler, ne genel seçimi...
İstanbul'da Mustafa Sarıgül gene kaybeder. 2015 seçimini AKP gene kazanır.
Belki bir puan oynar sonuçlar, belki iki puan, belki hiç oynamaz.
"Cemaat"in bütün eylemi, "sarsmaktan" ibaret kalır. Sarsmak, yıkmak değildir. Hesaplar sandığa toslar. Son sözü sandık söyleyecektir.

Son tahlilde kimin kazançlı kimin kayıplı olduğu da toz duman yatıştıktan sonra daha iyi anlaşılacaktır: Cemaatle ilişkisi olan hiçkimse bir daha bakan olamayacak, cemaat mensubu hiçkimse bir daha milletvekili liselerine giremeyecektir!
Bütün ihvanını Sina çöllerinde kırdıracaksan, senin teşbihinle Firavun'un iki atına ok atmışsın ne fayda?
Bu kavgada "cemaat-mızmız liberaller- derin devlet" koalisyonu elindeki gizli güçleri kullanacak ama iktidar da açık ve legal gücünü, yaptırım gücünü... Kavgada yumruğu saymayacak.
Bizim tanıdığımız Erdoğan korkup pısacak adam değil.
Koalisyonun da "yolsuzluk iddiasından" başka üzerine oynayabileceği yumuşak karın yok!
O da seçmenin umurunda değildir.

Bunu üç ay sonra da göreceksiniz, bir buçuk yıl sonra da.
Bu numara tutsaydı 1994 yılında tutardı, Erdoğan'a "tapusuz gecekonducuların adayı" dediler, türlü tezvirat çıkardılar, İstanbul'a belediye reisi oldu.

Yanlış ata oynuyorlar. Eh, oynayabilecekleri başka at da yok.
Bizi ağzımızla değil başka yerimizle gülmeye sevkeden, eski Marksist yeni sözde liberallerin, hükümeti sarsmak uğruna şeriatçılarla işbirliğine gitmeleridir.
Bu da Türkiye'de hiçbir "şablonun" geçerli olmadığına en güzel örnektir.

Bir de Kılıçdaroğlu'nun hazin çırpınmaları tabii... Ben sizin yerinizde olsam, bu komedi filminin figüranlarını daha bir ilgiyle izlerim:
Taksim olayları patlak verince bir heves "vak'a mahalline" koşup parsa toplamaya kalkan ve nasihat alıp dönen Kılıçdaroğlu, son günlerin gelişmeleri üzerine de soluğu ABD Büyükelçiliği'nde almış. (Hazrette lisan misan nanay olduğu için Şafak Pavey tercümanlık yapıyor.)
Birlikte yemek yemeye on gün önce karar vermişler ama "yanlış anlaşılma ihtimaline karşılık bile" ertelememişler... Kılıçdaroğlu, "joker" olmaya mı heves ediyor?
Ricciardone, CHP'nin hiçbir şansının olmadığını ve olamayacağını bilmeyecek kadar mı gabidir?
Ne yediklerini gazeteler yazmadılar ama tabak tabak yemek ziyan olmuş, hamburgerciye gitselerdi daha ucuza gelirdi.

Sabah
 

Okyanus

Profesör
Katılım
11 Şub 2008
Mesajlar
1,317
Tepkime puanı
163
Puanları
0
Yazar biraz argo yazsa da ,muhataplarının net anlıyabileceğiyle şekilde yazıyor.Bu adam yüzünden Tayyip bey düşmanları sinir hastalıklarına tutuluyordur.Dur be kardeşim şimdiden söyleme hele seçime kadar sevinsin adamlar. Rengarenk açmış gülleri soldurma.
 

Mahpeyker

Kıdemli Üye
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
4,456
Tepkime puanı
742
Puanları
0
Engin Ardıç'tan cemaati kızdıracak yazı

Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, AK Parti cemaat savaşının İstanbul ayağında yaşanabilecek olası gelişmeleri yorumladığı yazısında çarpıcı bir iddiaya yer verdi.


Gülen Cemaati ile CHP'nin Mustafa Sarıgül'ün adaylığında güç birliği yaptığını vurgulayan Ardıç, İstanbul seçimlerini kazanmak için bazı sabotaj girişimlerine girebileceklerini yazdı. Özellikle Marmaray'a dönük bir sabotaj olabileceğini iddia eden Ardıç "köprünün ayağına bomba da koyarlar, cami inşaatını da çökertirler, uçak da kaçırırlar, herşey mümkündür." dedi.

İşte Engin Ardıç'ın yazısındaki ilgili bölüm:

Dün sevgili kardeşim Emre Aköz konuya yeni bir boyut kattı: İstanbul'da başka türlü, beklenmedik bir namussuzluk yaparak oyları etkilemeye çalışabilirler mi?

Hani 1977 yılında Taksim'de halka ateş açarak darbeye iklim hazırlamak gibi canım...

Yapabilirler.

Bunun, "İstanbul seçmeninin anlamlı bir kısmını AKP'den soğutacak" bir eylem olması gerekir.

Emre Aköz, "gurur duyulan bazı eserlerin patlayıp çatladığını düşünün" diyor...

Benim aklıma hemen Marmaray geliyor.

"Binmem bunların yaptığı trene" diyecek kadar sapıtan gözüdönmüşler vardı.

Bunu kitlelere de söyletmenin yolu nedir?

Sabotaj tabii.

Marmaray'da bir çatlak, bir sızıntı, "yüzergezer oyları" AKP'den kaçırır mı?

Yoksa bu karanlık güçler, sırf başbakana vurmak adına binlerce insanın hayatını çöpe atacak kadar ileri giderler mi?

Darbe yapılabilmesi için beş bin kişinin ölümüne yol açanlar, bu hükümetin düşmesi için de birkaç bin kişiyi niçin ölüme göndermesinler? Olur mu olur!

Bunun ötesinde köprünün ayağına bomba da koyarlar, cami inşaatını da çökertirler, uçak da kaçırırlar, herşey mümkündür.
Görelim bakalım, Kavafis'in ünlü şiirinde "Tanrı'nın Antonius'u bırakması" gibi Amerikan gizli servisi ve onun yerli taşeronları da Tayyip'i bırakmak için nereye kadar gidebiliyorlar?

Alman gizli servisi Taksim'e bir fit attı çekildi, yalnızca birkaç kişi öldü, bakalım kim daha katil?


Timeturk
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Cemaati Çıldırtacak Benzetme

Cemaati öyle bir tarikata benzetti ki okuyanları kızdıracak cinsten. Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, Gülen cematini, Hristiyanlığın Katolik kolu olarak bilinen Protestanlarla savaşmak için her tür savaş yöntemini deneyen "Cizvitlere" benzetti. Cizvitlerde çocukken eğitime alınma prensibini, hizmete yarayacak her suçu mübah olarak görme eğilimini hatırlatarak cemaate göndermelerde bulundu.

En ağır benzetmeyi de yazının sonuna sakladı ve Gülen'in bedduasına göndermede bulunarak "Fakat cizvit generalinin 'İsa ocağınızı söndürsün' diye ilendiği hiç duyulmadı" dedi.

NURCULAR ŞİMDİ HÜKÜMET DEVİRİYOR

Yeri cennet olası hocam Tahir Alangu, altmışlı yıllarda "Nurcular'ın örgütlenme

sistemine bayılıyorum," derdi, "hem gizli hem açık... Ne yaptıkları hem belli hem belli değil... Komünistler şunlar kadar akıllı olamadılar!"

Her ikisinin de yasaklı olduğu günlerdi... O zamandan bu zamana komünistler nal

topladılar, Nurcular da geliştiler ve güçlendiler. Şimdi biri yüzde 0.5 oy oranına

ulaşıp ben de varım diyebilmek için çabalıyor, öteki hükümet devirmeye kalkıyor.

CİZVİTLER KATOLİKLERİ ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞTI

Katolik dünyasında da Cizvit örgütü epey geriledi. Kilisenin muazzam gücüyle ayakta duruyor ama eski havası yok. Son kalesi Franco İspanyası'ydı, demokrasiye geçince orada da sustu. "Düşük profil" gösteriyor.

Cizvit tarikatı, protestanlığa karşı bir tepki olarak kurulmuştur ama boynuz kulağı çok çok aşmış, cizvitler bütün katolik dünyasını ele geçirmeye kalkmışlardır.

KÜÇÜK YAŞTAN EĞİTİRLER

Özellikle de "genç beyinlerin küçük yaştan kazanılması" yani "ağacı yaşken eğmek" üzerine çalışmıştır.

Laik eğitimin ancak feylesofların hayallerini süsleyen bir ideal olduğu yüzyıllarda, katolik ülkeler (Fransa, İspanya, İtalya, Avusturya, Polonya), eğitim sistemlerini cizvitlere kurdurdular, gençliği onlara teslim ettiler.

KOPYA ÇEKENİ İHBAR EDERLER

"Papaz mektebi" dedikleri şey yani!

Bizde de vardır, hiç de makbul sayılmazlar, çünkü çocuklara "birbirini gammazlama, örneğin sınavda kopya çekeni ihbar etme" eğitimi verilir, bu ahlak aşılanır.

Bizde kabahat işleyen arkadaşını ihbar en utanılacak ********liktir. Onlarda tam tersine, dini bir vecibe!

Cizvit ahlakı, bir "takiyye" ahlakıdır.

Hasan Cemal ağabeyimizin Türk kamuoyuna öğrettiği bu kavramın Batı dillerindeki

karşılığı "equivocation"... Bir cizvit, gerektiği yerde, sıkıştığı anda hemen ekivokasyona, yani takiyyeye başvurur.

CİZVİTLERE GÖRE CİNAYET BİLE İŞLENİR

Çünkü cizvit ahlakına göre, Hazret-i İsa'nın şanına şerefine hizmete yarayacak her

türlü suç mubahtır! Eğer dine faydası dokunacaksa, eğer kiliseye herhangi bir çıkar sağlayacaksa yalan da söylenebilir, hırsızlık da yapılabilir, cinayet bile işlenebilir!

Yani bir protestanı ya da bir Müslüman'ı yatırıp kıtır kıtır kesebilirsiniz...

Elbette günümüzün cizvitleri "bu kadar" değiller. Bu melaneti on altıncı yüzyılda gönül rahatlığıyla ve ibadet niyetine yaparlardı. İspanya İç Savaşı'nda da bellerine tabancayı vurup, ellerine tüfeği alıp çok cumhuriyetçi öldürdüler...

BİR CİZVİT GENERALİ HİÇ...

Piskoposlar faşist toplarını ve uçaklarını takdis etmekle yetiniyorlar ama bunlar asker gibi fiilen savaşıyorlardı.

Fakat cizvit generalinin (tarikat liderine "superior general" derler), "İsa ocağınızı söndürsün", "Meryem içiniziçıkarsın", "Ermiş Pavlos poponuza ateş yağdırsın" falan diye ilendiği hiç duyulmadı.

Bilmiyorum katoliklerde de "mülaane" ya da "mübahele" gibi atraksiyonlar var mı?

CİZVİT TARİKATI NEDİR?

Cizvitler, (Latince: Societas Iesu) İsa Tarikatı olarak anılan bir Hıristiyan tarikatı. Hıristiyan olmuş eski bir İspanyol askeri olan Ignacio de Loyola (Aziz Loyolalı İgnatiyos, S.J.) tarafından 1534'de kurulmuştur

Cizvitlerin benzer tarikatlardan en önemli farkının örgüt yapısında olduğu görülür. Tarikat üyeleri her zaman göze batmadan her türlü toplum içerisinde, o toplumun insanları ile aynı düzeyde ve uyum içerisinde yaşarlardı. Tarikat, ilk gününden itibaren kısa vadeli hedefler yerine hep uzun vadeli hedeflere yönelmiş ve özellikle insana yatırım yapmıştır. Gerçekten de insana yapılan yatırımlar sayesinde Cizvit tarikatı çok kısa sürede Avrupanın en önemli siyasi ve ekonomik gücü haline gelmiştir.

Tarikata kabul edilen herkes mutlaka uzun ve ayrıntılı eğitimlerden geçirilir, ancak başarılı görülenler tarikatın fikir ve ideallerini öğrenebilirlerdi. Cizvitler, özellikle fakir ve yetenekli gençlere, kurdukları ya da destekledikleri özel okullar aracılığı ile çok iyi bir eğitim verdirirlerdi. Cizvitler fikirlerine karşı çıktıkları bir kurum ya da topluluk ile karşılaştıklarında asla açıkça kavgaya girmezler, sinsi ve gizlice her türlü etkinlikte bulunarak o kuruluşu yıpratırlardı.(Vikipedi)


Milli Gazete

http://www.venharhaber.com/haberler/turkiye-siyaseti/cemaati-cildirtacak-benzetme-h4868.html
 

Yetim

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
2,702
Tepkime puanı
22
Puanları
0
Yaş
45
Gülen Cemaatinin ferdleri niye kızsınlarki gülen cemaati zaten israile biatlı Vatikan konsulunun bir parçası
 

salimabi

Kısıtlı Erişim
Katılım
1 Kas 2011
Mesajlar
0
Tepkime puanı
1,396
Puanları
0
994678_797208473629391_1067884605_n.jpg
 

ramazan_17

Yasaklı
Katılım
29 Kas 2013
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
43
Puanları
0
hala cemat liderinin ve yanındakilerin yanlış yolda olduklarını anlamayan varsa yazıkk..tabandaki samimi kardeşlerim uyanın artık...herşey gün gibi ortada...hocanız yoldan çıkmış.. hemde çok önceden....
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
İki haftan kaldı darbeci

Seçimi yaptırmamak için hepi topu on beş günün kaldı! Hürp diye geçer.
Çünkü bu iş artık belediye meselesi olmaktan çıktı, "iktidar hakkında referanduma" dönüştü.
AKP'nin açık ara kazanacağını en azgın muhalif bile kabul ediyor.
Paralel örgütün ev ev dolaşıp "oy vermeme yemini" ettirmesi bile onu kurtaramayacak.
Bazı "beyaz Türk yazarlar" utanmadan AKP'ye oy vermeyi "aşağılık davranış" olarak niteliyorlar ama sonuç değişmeyecek.

Bazı utanmazlar "AKP yüzde 70'le bile kazansa bu hiç önemli değil" yazıyorlar ama önemli.
Bir kalıyor seçimi yaptırmamak... Radikal çözüm!
Bir yandan da seçimde favori görünen iktidarın "seçimi yaptırmayacağı" safsatasını yaymak tabii... Desteksiz atışın kör müşterisi az da olsa bulunur.
Halkı sokağa dök, sonra "iktidar halkı sokağa döküyor" yaz, belki etkili olur.
"Seçime on beş gün kala darbe" ve de "kazananı belli olan seçimin hemen öncesi darbe" ancak 1967 yılında Yunanistan'da görüldü, günümüzde o kadar açık oynanamıyor oyun...
En iyisi gene "babadan kalma" Alevi-Sünni çatışması.

Bir Alevi çocuk öldü, karşılık olarak bir de Sünni çocuk...
1979 yılında tutmuştu, belki 2014 yılında da tutar.
Üstlenen de -ne hikmetse-, kontrgerillanın taşeron örgütü DHKP-C olsun.
İstanbul sermayesinin uşakları da yangına körükle gitsinler: Hem okuyucuyu kışkırtıp hem de "yeter artık" numarası çeksinler.

"Zaman hepimizin aleyhine işliyor, ne yapacaksak hemen yapmalıyız" yaz.
Ne demek istiyorsun bununla? Ne yapacaksın? Ne yapacaktık yani?
Yoksa ordu mu gelecek? Kastın bu mu?
Nasıl olacak bu iş?

Yazının devamı için tıklayın >>>
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Tükürürsen tükürürler gülüm


Eskiden, gençlik ve hışırlık dönemimde, beni çok sinirlendiren kişiler için "şu herif ölse" dediğim olmuştur.
Günün birinde boynumda ceviz büyüklüğünde bir tümör çıktı. "Warting tümörü" denilen, habis olmayan, selim, yani iyi huylu bir ur... Kanser değilmiş yani.
Lakin bunun böyle olduğu uzun tetkiklerden, ultrasonografi ve MR çekimlerinden sonra anlaşıldı (KBB uzmanı Dr. İrfan Gözübüyük, dört buçuk saat ter dökerek tümörü kesti aldı.)
Yani, ön teşhisle kesin teşhis ve tedavi arasında birkaç gün "bu iş tamam, vademiz bu kadarmış" dedim. "Gittim gidiyorum" hissine kapıldım. O günden sonra da, kimsenin, hatta can düşmanımın bile ölümünü istememeye yemin ettim.
Sizin de bu görüşe gelmek için o noktaya düşmeniz gerekmez. Şimdi bakıyorum, başbakana duydukları kin ve nefretten gözleri dönmüş, "yüreklerinin kulakları sağır" hale gelmiş, sapıtmış, zıvanadan çıkmış insanlar var...
Hayır, sokak ayaklanması çıkarıp yeni bir 27 Mayıs kışkırtmaya çalışan alçaklardan sözetmiyorum. Onların arkasında "profesyoneller" bulunuyor. CIA ve MOSSAD uzun süredir başbakanı devirmeye karar verdiler, bu amaçla kendi uşakları olan "paralel örgütü" de kullanıyorlar, DHKP-C falan gibi yerli taşeronları da, "ağaç sevgisiyle" yanıp tutuşan saftırıkları da. Bu, Alman gizli servisinin de işine geliyor, İstanbul sermayesinin de. Çünkü başbakan İsrail'le "papaz oldu", bu bir, NATO cenderesini kırıp Çin'den silah aldı, bu iki, bizi AB'ye almayacaklarını görüp Şanghay Beşlisi'ne yakınlaşmaya kalktı, bu üç, CIA destekli Mısır darbesine karşı çıktı, bu dört, Suriye iç savaşında taraflardan birine silah gönderdi, bu da beş. Başbakan seçimleri ardı ardına çatır çatır kazandıkça da, devirmek için başka ne yapabilirler, göreceğiz.
Bir yol, suikast.
Yazının devamını okumak için tıklayınız!
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Seçmece bunlar (ellemek yasaktır)

Kılıçdaroğlu el hareketi yapmış!

Yok, bu hemen aklınıza gelen el hareketi değil, yani başparmak işaret parmağıyla orta parmak arasında değil (kimileri "tombik çıkarmak" da derler)...
Ya da son zamanlarda ülkemizde ne hikmetse pek moda olan "alafranga tombik" de değil, diğer parmaklar yumuk, orta parmak çıkık. (Amerikan dizilerinden mi öğreniyorlar?)
Bu el hareketi, bildiğimiz "bozkurt selamı"...
İşaret parmağı ve küçük parmak çıkık, başparmak diğer iki parmağı tutuyor aşağıdan... Uzaktan bakınca, kurdun kafası ve iki sivri kulağı!
Kılıçdaroğlu bu hareketi, yanında MHP'den transfer ettiği Mansur Yavaş'la birlikte, Ankara'da CHP'ye oy isterken yapmış.
Sevgili sosyaldemokratların gözlerinden öper, Kılıçdaroğlu'na ve Yavaş'a verecekleri oyların vatanımıza, milletimize ve Türk dünyasına hayırlı ve uğurlu olmasını dileriz.
Solcular, oylarını gönül rahatlığıyla bir başka partiye, İşçi Partisi'ne de verebilirler... Gazete reklamında Doğu Perinçek, yanında Levent Kırca ve bir adam daha, "Ergenekon'dan çıktık, Türkiye'yi birleştiriyoruz" diyor.
Levent'in çıktığı yerde gözümüz yok, orayı seçmen değerlendirsin.
Ancak Perinçek ikili oynuyor. Hem "Ergenekon davasından tahliye olduk" demek istiyor ve "sanki beraat etmiş" gibi bir hava yaratmaya çalışıyor, hem de faşistlere "ben sosyalist değil nasyonal- sosyalistim" mesajını gönderiyor. Aradaki farkı seksen yıldır bir türlü öğrenememiş solcularımıza bu da hayırlı olsun.
Bilindiği gibi, İP iktidara gelince bankalardaki döviz hesaplarına el koyacak, kendi yöneticileri söylediler. Bankada döviz, yani pis emperyalist parası bulunduran solcularımıza oh olsun!
Dövizlerine mukayyet olmak isterlerse, bir alternatifleri daha var: Sırrı Süreyya Önder ve HDP... Kazanırsa, üçüncü köprüyü yıkacakmış. Ortada henüz köprü yok, ayakları var, ayakları yıkacak.
Trafik sorununu "toplu taşımacılıkla" çözecekmiş. Demek ki Metrobüs, Marmaray gibi araçlara İstanbul halkı değil Fransızlar biniyorlar. Ulaşımı da kademeli olarak ücretsiz hale getirecekmiş. Lenin bunu 1918 yılında Petersburg'da denemişti, tramvayı bedava yaptı, tramvay şirketi battı.
Evlere de hane başına on ton bedava su dağıtacakmış. Yani on metreküp. Üç kişilik bir ailenin aşağı yukarı bir haftalık ihtiyacı... Aşağı yukarı kırk lira... On ton deyince Önder'e Van gölü gibi geliyor herhalde.
İyi ki sosyal demokrat değilim, yoksa bu pırıl pırıl adaylar içinden kime oy vereceğimi şaşırırdım!
Bir sorun daha var: Sırrı Süreyya Önder ile Pınar Aydınlar, İstanbul'a "eşbaşkan" adaylarıymış. Yani kazanırlarsa belediye reisi koltuğunda iki kişi birden mi göreceğiz?
Yazının tamamı için tıklayınız
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
White boy

İşte Haşmet Babaoğlu çok güzel özetledi:

Bunlar Türkiye'yi sevmiyorlar.
Sevmemek şöyle dursun, nefret ediyorlar.
Tiksiniyorlar.
"Beyaz Türkler" diye bir kavram uydurdular, çok tuttu.
Hesapça, beyaz Türk, "alafranga Türk"... Yani Kemalist Türk...
Çünkü içlerinde en "liberal" geçinen bile, sıkıyı görünce hemen Kemalizm'e dönüş yapıyor.
Halk da "zenci Türk" oluyor... Amerika'da zenci haklarını savunmaya gönüllü katılırlar ama "Türk zenciden" tiksinirler.
Amerikan zencilerini kağıt üzerinde destekliyorlar ama İstanbul'da tek tük rastladığımız zenci nüfusu hissedilir derecede artsa, seyredin bunların ırkçı ayaklanmalarını!
Bunlar ezan sesinden rahatsız olurlar, başı örtülü kadın görünce dehşete kapılırlar.
Sakallı adam onları irkiltir (irkilsinler diye beş senedir sakallı geziyorum.) Çünkü kırklı yıllarda İsmet Paşa bunların analarını babalarını öyle eğitmiştir, öyle şartlamıştır, onlar da bu çocukları...
Din mutlaka sömürü demektir onların gözünde, eh, futbol da öyle! Nasıl kadınlara "futbolla hiç ilgilenmiyorum" şeklinde polim yaparak yaklaşmaya çalışırlarsa, dine bakışları da farklı değildir.
Bunlar "Türk filmi" de seyretmezler.
Avrupa'ya gittiklerinde karşılarına Türk dükkanı, Türk şirketi çıkınca da küçümserler...
Sosyalist geçinenleri vardır, herhalde Türkiye'de sosyalizmi Fransız halkıyla kuracaklardır. "Halkın yarısının oyunu almış iktidar gitsin, halk iktidarı kurulsun" diyen şaşkınlar da bunların arasından çıkar...
Bunların liberal maskesi takanları elbette birtakım liberal reformlar isterler.
Lakin, istedikleri bunun "alafranga bir kadro" tarafından yapılmasıdır.
Yani, hükümet on iki senede birtakım işler yapmıştır ama keşke Müslüman olmasaydı!
Abdullah Gül iyi bir adam ama keşke eşinin saçını görseydik!
Daha önce "zencileri sevmem" demiş olan bir adam şimdi de tutuyor, halkın on iki yıldır AKP'ye oy vermekle bir "akıl tutulması" yaşadığını yazabiliyor...
AKP'ye oy vermeyi "aşağılık bir davranış" olarak nitelemekten de utanmıyor.
Sorarsan, ilericidir, Marksist falan.
İyice kazırsan, altından "keşke başka bir ülkede -tercihan Amerika'dadünyaya gelseydim" özlemi çıkacaktır... Hamile karısını uçağa bindirip Amerika'ya götürmek ve orada doğum yaptırıp çocuğunun "kafadan" Amerikan vatandaşı olmasını sağlamak, ancak bunların tenezzül edeceği bir küçüklüktür.
Köken olarak yedi göbek Üsküdarlı'yım, Beşiktaş'ta büyüdüm ama Trabzon doğumluyum, çünkü anam babam orada çalışıyorlardı...

Yazının devamını okumak için tıklayınız
Engin Ardıç - Sabah
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Kambura yatıyorlar

Her seçimde bunu yaparlar. Eskiden seçim sonrası yaparlardı, bu sefer seçimden önce başladılar.

Seçimden sonra da birkaç gün sürdürecekler tabii.
Malum iddia... Zülfü Livaneli'nin 1994'te İstanbul'u Tayyip Erdoğan'a kaybedince ağladığı şekilde: AKP seçimde yolsuzluk yapacakmış!
Neden?
Favori gösterilen parti buna niçin başvursun?
İhtiyacı mı var?
Böylesi, "halk cahil, kime oy vereceğini bilmiyor, eğitim şart" demekten daha bir afili de ondan!
Üstelik, sanki pazar günü genel seçim yapılacakmış, bir iktidar değişikliği sözkonusu olabilecekmiş gibi bir hava yaratıp, "koltuktan inmemek için her türlü hileye başvuracağı hissedilen bir parti var" diye çamuru kovayla boca etmek daha kolay.
O kadar gözleri döndü ki, maskara olmak pahasına utanmayı da bıraktılar. Ar damarları paramparça oldu.
Esenyurt ilçesinde 20 adet "evet" mührüyle 312 mavi zarf çalınmış... Yalnızca o ilçede... Başka yerde yok.
Utanmaz herifin biri "YSK yeni mühür yaptırıp dağıtsın, yoksa AKP'den başka türlü kurtulamayız" diyor.
O mühürleri AKP'lilerin çaldığını nereden biliyorsun?
Müneccimle mi ilişkin oldu, Pennsylvania eyaletiyle mi?
Çalınan oy pusulası adedi sıfır... Çalıntı mühürleri nereye basıp da çalıntı zarfa koyacak bunlar, tuvalet kâğıdına mı?
Başka bir utanmaz, "AKP, 2007 seçimlerinde, bu yöntemle seçimlere yüzde 25 oy farkıyla başlatılmıştı" yazıyor. Utanmazın ileri sürdüğüne göre, "seçim sistemine yüklenen bir programla bir parti seçimlere belli bir oranda önde başlatılabilir"miş... AKP yöneticileri YSK'nin sistemine girmişler, program yüklemişler, böylece 2007 seçimini kazanmışlar.
Nasıl Umut Oran düzeysizliğin son noktasına gelmişse (25 Mart günü Erdoğan'ın siyasi hayatının biteceğini ileri sürmüştü), sen de zavallılığın doruklarına çıkmışsın da haberin yok. İstersen gene "halk cahil, eğitim şart" teranesine dön, çünkü o zaman birçok emekli memur bilgiç bilgiç başını sallıyor... Yürekler serinliyor, bürokratlar "bu halk adam olmaz" ucuzluğuna sarılıp yatıyorlar.
1923 yılından 2002 yılına kadar iktidar sizdeydi, en çok önem verdiğiniz konu da eğitim meselesiydi, niçin eğitmediniz şeker kardeşim?
Ya da "bizim toplum mühendisliği projemiz fos çıktı" deyin, rahatlayın.
Bir başka zat, seçim günü sandıkta kaos yaratmak amacıyla 100 kişilik silahlı bir ekibin Ankara'ya geldiğini söylemiş. Söyleyen, Kılıçdaroğlu'nun MHP'den transfer ettiği
Mansur Yavaş. Sazan gibi üstüne atlayıp utanmadan manşet yapan da, liberal geçinen Kemalist gazete. (Bütün tükürdüklerini yalayıp "eyvah, Erdoğan Apo'ya özerklik verecek" yazacak kadar yerlere düşenler de gene kendileri.)
Yazının tamamı için tıklayınız
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Film daha yeni başlıyor

Bir koşu gittim oyumu verdim, geldim yazıya oturdum.

Seçim sonuçlarının açıklanmasına saatler var. Ne yazık ki bu sayfanın gazetecilik deyimiyle "bağlanmasına" daha az bir süre kalıyor, yani seçim sonuçlarını bekleyip değerlendirme olanağım yok... Eski okurlarımız daha önceki seçimlerden de bilirler.
Eh, biz de iki gün susarız. Yarın da "boş" günüm (AKP'ye oy vermeyi "aşağılık bir davranış" olarak niteleyen Amerikan çocukları buna "off" derler.
Halktan tiksinen solcular!)
Zaten o "hemen bir laf yumurtlama" zorunluluğuna da oldum olası ille- tim...
Televizyonda çok başıma geldi: Seçim biteli henüz yarım saat olmuş, gele gele sekiz sandıktan sonuç gelmiş, dayarlar ağzına mikrofonu: Yorum yap!
Kardeşim bu programa yorum yapmaya geldiysek Nasrettin Hoca'lık yapmaya gelmedik... O kadar da hazırcevap değiliz...
Hele dur bir nefes alalım, bir kafamızı toplayalım...
İyice şişmiş olan kafamızı.
Yay gibi gerilmiş sinirlerimiz hele bir yatışsın.
Siz bu satırları okuduğunuzda ortalık kaynıyor olacak.
Ortalık dediğim, gazete sayfaları yani.
Hele "ihvanı" bir görelim.
Bakalım medya ağalarının bazı yanaşmaları neyi nasıl kıvırtacaklar, kazı yanmasın diye ne yana çevirecekler?
Bakalım "bertaraf" olmaya aday "Pennsylvania tarafı organı" ne gibi entel şaklabanlıklar yapacak?

Yazının devamı için tıklayın >>>
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Biracının adayı şıracı

Ortada isim yok... Çıkamıyor... Yani, AKP cephesinde "ya Erdoğan ya Gül" ikilemi var da, muhalefetin cumhurbaşkanı adayı yok. Bulunamıyor.
Belki de, içinde dokuz tilki dolaşan ama tilkilerin kuyrukları her adımda fena halde birbirine dolanan Kılıçdaroğlu'nun kafasında mevcuttur. Bilemiyoruz.
Gazeteci milleti bu gibi durumlarda ne yapar? Poposundan sallar ya da "kendi adamını" parlatmaya çalışır.
Yazının devamı için tıklayın >>
 
Üst