Emekli Astsubayın Gecekondudaki Cephaneliği Ele Geçirildi

Sayha

Asistan
Katılım
19 May 2007
Mesajlar
306
Tepkime puanı
1
Puanları
0



HEPSİ BİRBİRİNİN ARKADAŞI, DOSTU!

İstanbul Ümraniye'de ele geçirilen 27 adet el bombasıyla ilgili yürütülen soruşturmaya adı karışan Kuvvai Milliye Derneği İstanbul İl Başkanı emekli astsubay Oktay Yıldırım'ın, Danıştay saldırısında azmettirici olduğu iddia edilen Muzaffer Tekin ve silah üzerine yemin ettiren Kuvayı Milliye Derneği Başkanı emekli kurmay albay Fikri Karadağ ile yan yana çekilmiş fotoğrafı ortaya çıktı.

Tarihi bilinmeyen fotoğrafın İstanbul Şile'de ulusalcıların bir toplantısında çekildiği iddia edildi. Fotoğrafta yer alanların kim olduklarına ilişkin bilgiler alt alta konulduğunda ortaya farklı bir tablo çıkıyor.

* Oktay Yıldırım: Özel Harp Dairesi'nden malulen emekli edilen astsubay. Ümraniye'de bir evde ele geçirilen 27 adet el bombasının sahibi olduğu iddiasıyla gözaltına alındı. Kuvvai Milliye Derneği'nin İstanbul İl Başkanı.

* Muzaffer Tekin: Yüzbaşı iken 12 Eylül döneminde ordudan ihraç edildi. Kıbrıs Barış Harekatı'na teğmen rütbesinde katıldı, madalya aldı. Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması olaylarında azmettiricisi ve çete lideri olmakla suçlandı. Lakaplarından biri 'Albay'. Diğer lakabı ise 'Kızılelmacı.'

* Fikri Karadağ: Emekli kurmay albay, Özel Harp Dairesi Başkanı, Kuvayı Milliye Derneği Başkanı, Mersin'de silah üzerine yemin ettirirken görüntüleri yayınlandı.

'Bu el bombaları hurda, öldürmez'

Emekli astsubay Yıldırım'ı "düzgün bir adam" olarak tanımlayan Tekin, ele geçen bombaların da hurda olduğunu öne sürdü..

Emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin ele geçirilen bombalar için "kullanılamaz durumda" dedi. Bombaların sahibi olduğunu kabul ettiği iddia edilen Oktay Yıldırım'ı "düzgün bir adam" diye niteleyen Tekin, Yıldırım'ın TSK'dan emekli olduktan sonra "silahlı mücadeleyi bıraktığını", şimdi "fikren" mücadele ettiğini söyledi. Tekin, el bombalarının Yıldırım'a ait çıkmasını şöyle değerlendirdi: "Oktay Yıldırım'ı tanırım. Düzgün bir adamdır. Gazetelerden gördüğüm kadarıyla ele geçirilen el bombaları kullanılmaz. Hatta hurda durumda. Bunlar adam öldürmekte veya başka bir eylemde kullanılabilecek durumda değil. Danıştay saldırısında olduğu gibi, bizim adımızı kullananlar yine hesap ettikleri oyunu oynayamayacak. Danıştay saldırısında olduğu gibi TSK'ya ve TSK'dan emekli askerlere yönelik yıpratma politikası devam ediyor.

Yine bizim ismimiz zikrediliyor." Tekin, Yıldırım ve Karadağ ile göründüğü fotoğrafı da anlattı. Şile'de orman köylülerinin verdiği bir yemeğe katıldıklarını belirten Tekin, "Yemek sanırım 2003'teydi. Sohbet ettik. Fikri Karadağ ile de 3 yıldır görüşmüyoruz" dedi. Bu arada 1.5 yıl önce Kuvayı Milliyeciler arasında Kemal Kerinçsiz grubu ile Yıldırım arasındaki ayrılığın giderilmesi için yapılan bir toplantıda kavga çıktığı öğrenildi. Hukukçular Birliği'ndeki toplantıda Yıldırım'ın, Kerinçsiz'in çaycısının attığı kül tablası nedeniyle başından yaralandığıbelir tildi.

Tekin ile Yıldırım'ı Şahin tanıştırmış...El bombalarının sahibi olduğu iddia edilen Oktay Yıldırım ile Danıştay saldırısı nedeniyle gözaltına alınan Muzaffer Tekin'i Özel Harekâtçı İbrahim Şahin'in tanıştırdığı öğrenildi..

İstanbul Emniyeti terörle mücadele ekiplerinin gizli bir kasa içinde ele geçirdiği 27 el bombası üzerine yapılan soruşturmada gözaltına alınan emekli astsubay Oktay Yıldırım'la ilgili ilginç ayrıntılar ortaya çıktı. Danıştay saldırısında adı geçen emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin ve emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile mitinglerden beraber fotoğrafları da bulunan Yıldırım merkezi Ankara'da bulunan Kuvvai Milliye Derneği İstanbul İl Başkanlığı'nı yürütüyor ve ulusalcı yapıların tanınmış isimlerinden biri. Özellikle Muzaffer Tekin'in yakın çevresinde bulunduğu öğrenilen Yıldırım'ı Tekin'le tanıştıran ismin de Susurluk sürecinde adı gündeme gelen eski Özel Harekâtçı İbrahim Şahin olduğu öğrenildi. Yıldırım'ın Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan malulen emekli olduğu iddia edilmişti. Ancak yakın arkadaşlarının iddiasına göre Özel Kuvvetler Komutanlığı değil, piyade sınıfından sağlık problemi nedeniyle emekli edildi. Yıldırım'ın Kemal Kerinçsiz'in başkanlığını yaptığı Büyük Hukukçular Birliği ekibiyle de bir dönem ortak hareket ettiği öğrenildi. Yıldırım'ın geçen yıl, Kuvvai Milliye Derneği'nin kuruluşu nedeniyle Kemal Kerinçsiz ile ciddi bir tartışma yaşayarak, koptuğu kaydedildi.

İHBAR TELEFONU

Bu arada Ümraniye'deki cephanelik evin ortaya çıkarılmasında İstanbul'dan Trabzon jandarmaya giden bir ihbar telefonunun etkili olduğu öğrenildi. Trabzon jandarmaya gelen telefonda Ümraniye'de evde PKK'lıların bulunduğu ve eylem hazırlığı yapacakları bilgisi verildi. Bunun üzerine Trabzon jandarma ekipleri İstanbul Emniyeti'ni uyardı.

VATANSEVER FALAN DEĞİL BUNLAR. İBRETİ ALEM İÇİN YARGILANIP EN AĞIR CEZALARI ALMALI.
 

KAVİ

Paylaşımcı
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Amerika da toplantı olur. toplantıya subaylarımızda katılır. onlara beyoğlunda bomba patlatın mesajı verilir. ardından da TUĞCU öldürtülür. TABİ BUNLARI ORDUDAN atılan veya emekli edilen TAŞERON VEYA bazı POLAT ALEMDAR rolündeki muzaffer Tekinler veli küçükler yapar. tıpkı DANIŞTAY DA yaptıkları gibi. Bombanın nereden bulunacağı sorun değil, ümraniye çöplüğü var ya.
 

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Gecekondudan devlet sırrı çıktı

Ümraniye'de bir gecekonduda ele geçirilen bombalarla ilgili gözaltına alınan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin'de MGK'nın gizli görüşme tutanakları ve Ergenekon adlı gizli örgütün dökümanları bulundu..

sp.gif

Ümraniye'de bir gecekonduda ele geçirilen 27 el bombası, TNT kalıpları ve fünyelere ilişkin gözaltına alınan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin ile Mahmut Öztürk "devletin gizli belgelerini ele geçirmek'' ve "terör örgütüne üye olmak'' suçlarından tutuklandı. Tekin ve Öztürk'ün bilgisayarlarında ve ele geçen CD'de "Ergenekon" adlı bir yapılanmanın ince ayrıntıları ile örgütün ileriye dönük siyasi hedeflerinin ve Milli Güvenlik Kurulu'nda yapılan gizli görüşme tutanaklarının ayrıntılı dökümlerinin yer aldığı iddia edildi.

Ümraniye'deki gecekondunun sahibi olan Mehmet Demirtaş'ın ifadeleri doğrultusunda geçen cumartesi emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin ile emekli astsubay Mahmut Öztürk, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki işlemlerinin ardından dün sabah Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne getirildi. Muzaffer Tekin, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından yaklaşık 4.5 saat sorgulandı. Diğer şüpheli Öztürk ise yaklaşık 1 saat sorgulandı. Savcı, Tekin ve Öztürk'ü, "devletin gizli belgelerini ele geçirmek'' ve "terör örgütüne üye olmak'' suçlarından tutuklanmaları istemiyle İstanbul Nöbetçi 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk etti. Mahkemeye çıkarılan iki zanlı tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevi'ne gönderildi.

ERGENEKON BİLGİLERİ

Bu arada olayla ilgili olarak daha önce cezaevine gönderilen emekli astsubay Oktay Yıldırım ile Muzaffer Tekin ve Mahmut Öztürk'ün bilgisayarındaki incelemeler devam ediyor. Bilgisayarlarda yapılan incelemede şifreli olduğu belirlenen çok gizli dosyalarda "Ergenekon" adlı bir yapılanmanın ince ayrıntılarının çıktığı ileri sürüldü. Bazı şifreli dosyalarda da Milli Güvenlik Kurulu'nda yapılan gizli görüşme tutanaklarının ayrıntılı dökümlerinin yer aldığı iddia edildi. İncelenen dosyalar içinde örgütün ileriye dönük siyasi hedefleri, kendi arasında aldığı siyasi kararlar ve devlet içinde nüfuz etmeleri gerektiğini düşündükleri noktaların da yazılı olduğu öne sürüldü. İddialara göre ele geçirilen dosyalarda Ergenekon yapılanmasının yeniden düzenlenmiş anayasası da bulunuyor. Ayrıca dosyalarda, Milli Güvenlik Kurulu'nda yapılan gizli görüşmelerin ayrıntılı dökümlerinin olduğu bölümlerde, bazı devlet yöneticilerinin de adı vurgulanarak "Bunlarla bu iş gitmez" diye notlar da düşüldüğü öğrenildi.
 

Dua Nur

Kıdemli Üye
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
37,459
Tepkime puanı
247
Puanları
0
Emekli albaya 'el bombası' gözaltısı

Ümraniye'de ele geçirilen 27 adet patlayıcıyla ilgili olarak emekli Albay Zekeriya Öztürk gözaltına alındı. Emekli yüzbaşı Tekin ile emekli başçavuş Öztürk de dün tutuklanmıştı.
 

Kıble

Üye
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
MGK Belgelerini Mahmut Hoca Verdi

Evinde gizli MGK belgeleri bulunan Muzaffer Tekin, belgeleri "Mahmut Hoca" isimli birinden aldığını iddia etti. Tekin'in ifadeleri oldukça ilginç...
Tutuklanan emekli yüzbaşı Tekin, "İki ay önce Mahmut Hoca adlı bir arkadaşım 'CD'yi incele' diye verdi" dedi..

sp.gif

Ümraniye'de ele geçirilen ve emekli astsubay Oktay Yıldırım'a ait olduğu ortaya çıkan 27 el bombasıyla ilgili tutuklanarak cezaevine konulan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in ifadesinde MGK'nın çok gizli kararlarının yer aldığı CD'yi Mahmut Hoca isimli bir arkadaşının verdiğini anlattığı öğrenildi.

Beşiktaş'taki İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmayla ilgili gizlilik kararı alınırken Muzaffer Tekin'in 4.5 saat sorgulandığı savcılıkta "Mahmut Hoca isimli bir arkadaşım iki ay önce 'al bir incele' diyerek verdi. Bildirilerdeki bilgilerin çoğunluğu Nokta dergisinde yayınlandı. Gizliliği olmayan bildiriler. Kırmızı kitap diye internete yazın bu bilgileri bulursunuz" dediği öne sürüldü.

Polis, Mahmut Hoca'nın peşine düşerken gecekonduda kiracı olarak oturan ve daha önce tutuklanan Ali Yiğit'in ifadesinde ise Tekin ile Yıldırım'ın buluşmalarına Veli Küçük'ün de katıldığını söylediği ileri sürüldü. Samimi beyanlarda bulunduğu ve soruşturma kapsamında tutuklanan Oktay Yıldırım'ın yakalanmasını sağladığı belirtilen Ali Yiğit'in serbest bırakılması talep edilirken, Yiğit'in Yıldırım tarafından cezaevinde tehdit edildiği iddia edildi.

ALBAYIN İFADESİ ALINDI
Öte yandan Muzaffer Tekin'in avukatları tutuklama kararına henüz itiraz etmedi. Ayrıca savcılık tarafından Rafet Aslan isimli emekli bir albayın da ifadesine başvurulduğu, bu kişinin Muzaffer Tekin ile ticari ilişkilerinin olup olmadığının araştırıldığı iddia edildi.
 

zaman

Asistan
Katılım
3 Eyl 2006
Mesajlar
520
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Evet, kıyamet kopmalıydı!

Evet öyle, Türkiye'de kıyamet kopmalıydı. Peki, neden kopmalıydı kıyamet?

"Ümraniye'deki bir gecekonduda ele geçirilen gizli cephaneliğin Hırant Dink, Orhan Pamuk , Perihan Mağden ve Elif Şafak gibi yazarların davalarında çeşitli eylemler düzenleyen emekli bir astsubaya ait olduğu ortaya çıktı ve kıyamet kopmadı. Cumhuriyet mitinglerinde Türk bayrağı sallayarak, halkının bir kısmını düşman ilan edenler arasında bulunan Kuvayı Milliye Derneği'nin kurucularından olan bu kişi, Danıştay saldırısında adı geçen emekli yüzbaşının arkadaşı çıktı ve yine olay olmadı.
Ele geçirilen bombaların Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla benzer özellik taşıdığının ortaya çıkması da 'makul çoğunluk' tarafından bir vakıa olarak ele alınmadı.


Atabeyler çetesi, Sauna çetesi deşifre edildi, gizli iktidarını sürdürenler açısından bir şey olmadı. Emekli general Veli Küçük'ün adı hemen her şaibenin arkasından yankılandı, Dink soruşturması kapsamında ele alındı, yine bir şey olmadı. Olayların iç yüzü, rejimi koruyan kitlelerin ilgi alanına dahil değildi.

Şemdinli'de kitapçıya bomba atanın bir asker olduğu, halk tarafından kıskıvrak yakaladığında anlaşıldı ve yine kıyamet kopmadı. Davayı araştıran savcının meslekten ihraç edilmesi çoktan unutuldu. Cumhurbaşkanı adayının seçilmesi -bugüne dek sanki hep aynı tür bir uzlaşmayla seçilmiş gibi- eski adaylardan daha fazla oy almasına rağmen bir muhtıra ile ve Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla engellendi. Ortaya çıkan belirsizliğin tüm aktörleri sorgulanamadı.

Seçimlere doğru artan terörü gerekçe gösterip Kuzey Irak'a girmemizi savunan resmÓ görevlilerin ABD'deki bir düşünce kuruluşunun toplantısında ortaya çıkması, her fırsatta Batı karşıtlığı yapanların manşetine giremedi. Ankara ve Manisa'daki şehit cenazelerine katılan hükümet üyelerine saldırıp siyasi sloganlar atanların üye olduğu kurumlar arasında, mitingleri düzenleyen Atatürkçü Düşünce Derneği, İzmir Ülkü Ocakları, CHP İzmir Gençlik Kolları olduğu tespit edildi. 'Cenaze tahrikçileri'nin şehir şehir gezdiği belirlendi, protestocular arasında bazı kamu görevlilerinin ve devlet memurlarının olduğu kaydedildi. Şehit kanlarının iç siyasete alet edilmesi hiç dehşete düşürmedi, K.Irak'ta belirsiz bir savaşa girmek için haykıranları...

Buldukları her yüksek tepeye bayrak dikmekte yarışanlar İzmir Limanı'nın yabancı sermayeye satılmasını emperyalizmle savaş gerekçesi olarak görüp gündemi işgal ederlerken, asıl işgalin yanı başımızda sürdüğünü, Ortadoğu'nun salt K.Irak'tan ibaret olmadığını görmediler. Ahmet Kaya tişörtü giydikleri için linç girişiminden son anda kurtulanları duyunca yer yerinden oynamadığı gibi, bu linç kültürünü meşru hale getirircesine, halkı 'kitlesel refleks'e çağıran bir e-bildiri daha yayınlandı.

Bugün kitapçıların best seller raflarında Erdoğan çiftini ve Abdullah Gül'ü Davut yıldızı içine alanlar karşısında zımni bir suskunluk oluştu. Her vesileyle "Yahudi düşmanlığı yapılıyor" diye ayağa kalkanlar şimdi bu antisemit uygulama karşısında ortalıkta görünmedikleri gibi, mitinglerde yabancı azınlıklara karşı atılan sloganları da sorgulamadılar. Türklük yemini ederek Türk kanı dışında bir başka kan taşıyanlara karşı silahlı örgüt kuranlar ile miting düzenleyen dernekler arasındaki bağ pek sorgulanmadı.

Mitinglerini düzenleyen akademisyenlerden birinin intihal vakası yüzünden üniversiteden uzaklaştırılmış olması, bir diğerinin kurduğu kanalın sermayesinin tartışmalı oluşu, kapatılan Nokta dergisinin belgelediği gibi, çeşitli STK'ların TSK güdümlü olması, şeriat korkusu nedeniyle meydanlara akın edenlerin gündeminde bomba etkisi yaratmadı.

Bu kitleler, askerin siyasete karışmasını, çeşitli korkular canlı tutulduğu sürece onaylamaya devam etti. Bu ilgisizlik, duyarsızlık ve vicdansızlık yüzünden meşrulaşmıyor mu zaten bu vesayet düzeni?" :clap2:
HASAN CEMAL
 

Özduygu

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
652
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Erdoğan'dan derin devlet çıkışı

Başbakan Erdoğan, olayları ve derin devlete bakışını anlattı: "Bakın Ümraniye hadise-sinin bağlantıları nerelere gidiyor. Altından kimler çıkıyor. Başka bir şey aramaya gerek yok"

sonuna kadar destek başbakanımıza. türk milletine oynanan oyunları bizden daha iyi biliyor. oyumuz 22 temmuzda ak partiye. ülkemize uzanan pis kanlı ahlaksız eller kırılsın şehitler üzerinden siyaset yapan pislikler temizlensin kimin nereden nası oynadığını halk olarak artık biliyoruz son çırpınışları az kaldı korkunun ecele faydası yok cumhuriyet tarihinde bir partiyi yıkmak için hiç bu kadar oyunlar oynanmadı.
 

Tarık

Üye
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
66
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
avcılar
Evet öyle, Türkiye'de kıyamet kopmalıydı. Peki, neden kopmalıydı kıyamet?

"Ümraniye'deki bir gecekonduda ele geçirilen gizli cephaneliğin Hırant Dink, Orhan Pamuk , Perihan Mağden ve Elif Şafak gibi yazarların davalarında çeşitli eylemler düzenleyen emekli bir astsubaya ait olduğu ortaya çıktı ve kıyamet kopmadı. Cumhuriyet mitinglerinde Türk bayrağı sallayarak, halkının bir kısmını düşman ilan edenler arasında bulunan Kuvayı Milliye Derneği'nin kurucularından olan bu kişi, Danıştay saldırısında adı geçen emekli yüzbaşının arkadaşı çıktı ve yine olay olmadı.
Ele geçirilen bombaların Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla benzer özellik taşıdığının ortaya çıkması da 'makul çoğunluk' tarafından bir vakıa olarak ele alınmadı.

Atabeyler çetesi, Sauna çetesi deşifre edildi, gizli iktidarını sürdürenler açısından bir şey olmadı. Emekli general Veli Küçük'ün adı hemen her şaibenin arkasından yankılandı, Dink soruşturması kapsamında ele alındı, yine bir şey olmadı. Olayların iç yüzü, rejimi koruyan kitlelerin ilgi alanına dahil değildi.

Şemdinli'de kitapçıya bomba atanın bir asker olduğu, halk tarafından kıskıvrak yakaladığında anlaşıldı ve yine kıyamet kopmadı. Davayı araştıran savcının meslekten ihraç edilmesi çoktan unutuldu. Cumhurbaşkanı adayının seçilmesi -bugüne dek sanki hep aynı tür bir uzlaşmayla seçilmiş gibi- eski adaylardan daha fazla oy almasına rağmen bir muhtıra ile ve Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla engellendi. Ortaya çıkan belirsizliğin tüm aktörleri sorgulanamadı.

Seçimlere doğru artan terörü gerekçe gösterip Kuzey Irak'a girmemizi savunan resmÓ görevlilerin ABD'deki bir düşünce kuruluşunun toplantısında ortaya çıkması, her fırsatta Batı karşıtlığı yapanların manşetine giremedi. Ankara ve Manisa'daki şehit cenazelerine katılan hükümet üyelerine saldırıp siyasi sloganlar atanların üye olduğu kurumlar arasında, mitingleri düzenleyen Atatürkçü Düşünce Derneği, İzmir Ülkü Ocakları, CHP İzmir Gençlik Kolları olduğu tespit edildi. 'Cenaze tahrikçileri'nin şehir şehir gezdiği belirlendi, protestocular arasında bazı kamu görevlilerinin ve devlet memurlarının olduğu kaydedildi. Şehit kanlarının iç siyasete alet edilmesi hiç dehşete düşürmedi, K.Irak'ta belirsiz bir savaşa girmek için haykıranları...

Buldukları her yüksek tepeye bayrak dikmekte yarışanlar İzmir Limanı'nın yabancı sermayeye satılmasını emperyalizmle savaş gerekçesi olarak görüp gündemi işgal ederlerken, asıl işgalin yanı başımızda sürdüğünü, Ortadoğu'nun salt K.Irak'tan ibaret olmadığını görmediler. Ahmet Kaya tişörtü giydikleri için linç girişiminden son anda kurtulanları duyunca yer yerinden oynamadığı gibi, bu linç kültürünü meşru hale getirircesine, halkı 'kitlesel refleks'e çağıran bir e-bildiri daha yayınlandı.

Bugün kitapçıların best seller raflarında Erdoğan çiftini ve Abdullah Gül'ü Davut yıldızı içine alanlar karşısında zımni bir suskunluk oluştu. Her vesileyle "Yahudi düşmanlığı yapılıyor" diye ayağa kalkanlar şimdi bu antisemit uygulama karşısında ortalıkta görünmedikleri gibi, mitinglerde yabancı azınlıklara karşı atılan sloganları da sorgulamadılar. Türklük yemini ederek Türk kanı dışında bir başka kan taşıyanlara karşı silahlı örgüt kuranlar ile miting düzenleyen dernekler arasındaki bağ pek sorgulanmadı.

Mitinglerini düzenleyen akademisyenlerden birinin intihal vakası yüzünden üniversiteden uzaklaştırılmış olması, bir diğerinin kurduğu kanalın sermayesinin tartışmalı oluşu, kapatılan Nokta dergisinin belgelediği gibi, çeşitli STK'ların TSK güdümlü olması, şeriat korkusu nedeniyle meydanlara akın edenlerin gündeminde bomba etkisi yaratmadı.

Bu kitleler, askerin siyasete karışmasını, çeşitli korkular canlı tutulduğu sürece onaylamaya devam etti. Bu ilgisizlik, duyarsızlık ve vicdansızlık yüzünden meşrulaşmıyor mu zaten bu vesayet düzeni?" :clap2:
HASAN CEMAL

Bu yazı, Leyla İpekçi'nin.
19 Haziran'da Zaman'da çıktı.
Bu ülkede hukukun üstünlüğü ve demokrasi konusunu önemseyenler, İpekçi'nin bu anlamlı sorgulaması üzerinde dursalar ne iyi olurdu.

HASAN CEMAL
http://www.milliyet.com.tr/2007/06/21/yazar/cemal.html


 

Tarık

Üye
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
66
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
avcılar
Başbakan Erdoğan, olayları ve derin devlete bakışını anlattı: "Bakın Ümraniye hadise-sinin bağlantıları nerelere gidiyor. Altından kimler çıkıyor. Başka bir şey aramaya gerek yok"

Başbakan açıkça savcılara buyur etmiş......
Savcıların arkasında duracak siyasi iradeyide sergilemesi dileğiyle...
 

Derin Manâ

Asistan
Katılım
5 Haz 2007
Mesajlar
260
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bu gün kuyumcuyu soyan iki kişi yakalandı onlarda askermiş .Bunlar çeteliğe dadandılar, sonumuz hayır getirsin Allah.
 

real.ist

Doçent
Katılım
13 Ara 2006
Mesajlar
500
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Ümraniye çöplüğünden ortaya çıkarılan derin lişkiler sürecinde, Muzaffer Tekin yem olarakmı harcandı? Yoksa bazı anlaşmalaramı kurban, edildi veya gerçekten bu şemdinli olaylarıyla süre gelen derin ilşikilerin devamındaki olaylar arkasındaki kişi yada kurumlar gözdenmi çıkarıldı. Ya da mesaj verenler kendi köşelerinde sinsice hazırladıkları derin eylemlerini bundan sonraki günlerdede seçim öncesi ve sonrasına kadar uygulamak için zaman mı kazanıyorlar. Yoksa yapılan pazarlıklarla istediklerini alamadılarmı.Ülkenin istikrarını yok sayıp kendi koltuklarını milletin iradesine tercihmi ettiler. Demekki isteyince oluyormuş bazı kurum ve kişilere rağmen.

Umarım bu son yaşananlar seçim sürecini etkilemez veya gölgelemez. Hükümetin seçim günü özellikle kırsal kesimlerdeki sandıklar için olağanüstü önlemler almasında fayda görmelidir. Asıl kaybedeceği yer sandığın içindekiler değil sandık üzerinden oynanacak oyunlardır.
 

sağanak

Paylaşımcı
Katılım
28 Nis 2007
Mesajlar
162
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Ordu Kendini Yıpratıyor

Meşhur klişe "orduyu yıpratma" suçlaması. Açıkçası, Şemdinli'den Atabeyler'e, Sarıkız'dan Ayışığı'na, Eryaman'dan Ümraniye'ye, ortaya çıkan her skandalda Genelkurmay tarafından tekrarlanan bu "orduyu yıpratma" suçlamasından artık hepimize gına geldi. Ordu üst kademeleri, kendileriyle ilgili her habere, her eleştiriye "orduyu yıpratmaya çalışıyorlar" fobisiyle yaklaşmak yerine, orduyu asıl yıpratanın ne olduğunu bir an önce görse iyi olur.

Orduyu asıl yıpratan, ortalığa saçılan her çetenin içinde yuvalandığını gördüğümüz emekli astsubaylar, subaylar ve bunların ordu içine doğru uzanan bazı bağlantılarıdır. Ordu malı bombaların suikast timlerinin ellerine geçmiş olmasıdır. Çete davalarının birer birer düşmesi, iddianamelerin değiştirilmesi, ceza taleplerinin azaltılması, davaların çete kapsamından çıkarılmasıdır.

Siyasi rakipleriyle siyaset alanında baş edemeyen CHP'nin tahriklerine kapılıp iç siyasete bulaşmaktır asıl orduyu yıpratan... Asker- sivil kimi cuntacı kliklerin, ABD'nin en gerici kliğiyle karanlık işbirliklerine girmesi, ülkeyi uçurumun kenarına götürme pahasına seçim sonuçlarını manipüle etmeye kalkışmasıdır.

Genelkurmay Yasemin Çongar'ı hedef alacağına, bu karanlık klikleri bulup çıkarmaya çalışsa, hem kendi itibarını kurtarmış, hem de bu ülke için hayırlı bir iş yapmış olur...

GÜLAY GÖKTÜRK
 

şifa_

Doçent
Katılım
14 Nis 2007
Mesajlar
551
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bombaların bulunduğu evde de kaldı

Muzaffer Tekin'in bilgisayarının şifreleri kırıldı. TSK'dan bir komutana gönderilen Fiş dosyaları, TSK atamaları ve en önemlisi Ergenekon yapılanmasının şemalı ayrıntıları ortaya çıktı.


Emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin'in Ümraniye'de el bombalarının bulunduğu evi bir süre ikamet olarak kullandığı ileri sürüldü. Tekin'in gecekonduda, yakalanmadan 15 gün kadar önce ikamet ettiği bilgisine ulaşıldı. Evde yapılan aramada, çatı katındaki gizli bölmede üzerinde üzerinde mühimmat istif kartı bulunan haki yeşil renkli kasa içinde 18 adet MKE yapımı el bombası, MKE yapımı el bombalarına ait kutu içinde 18 adet fünye, DM41 NATO standartı tabir edilen 7 adet el bombası ve iki adet Alman el bombası elegeçirildi.

Muzaffer Tekin'in İstanbul terörle Mücadele Şubesi tarafından yapılan sorgulamasında kendisine yöneltilen 25 sorunun sadece 4'üne yanıt verdiği, diğer sorulara yanıt vermeyip susma hakkını kullandığı görüldü.

Kaynak: Yenişafak
 

cicikagan

Üye
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Web sitesi
www.superturkuz.org
şemdinli olayını sanı ingiliz ajanları yapmış/
nerde bunun belgesi..

umut kitab evini bombalayan

astsubay iyi çocuk ali kaya değilmi?

yahu ne zırvalıyorsun?

-Sanırım dünyadan haberiniz yok.Diğer delilleri bir tarafa bırakalım son bir ay içinde yakalanan PKK lı itiraf etmedimi? Ama görmek istemediklerinizi görmezsiniz.
Saçmalıyorsun demişsin ben sana onuda diyemiyorum.ABD nin ağzı ile konuşuyorsun keşke sende saçmalasaydın.

-O saydığınız olaylardan kaçtanesi suclu bulundu kaçtanesi tutuklu o çöpten bulunan silahlar konusunuda her zaman olduğu gibi yalan olduğunu göreceksiniz.Topluma gercek olmayan olaylar varmış gibi konuşularak etki altına almaya çalışılıyor.


-Madem Şemdinlide TSK suclu o zamanın genel kurmay başkanı sucludur.Hani çok sevdiğiniz Hilmi ÖZKÖK.

-Muzaffer TEKİN daha önce gözaltına alınmadımı madem suçlu ise neden bırakıldı.İçişleri bakanlığı görevini suçlu ise tam yapsa idi.Bir adam tutuklanacak her adımı izlenecek bu adam çöplükten silah toplayacak. Tamamen asılsız iftira.Zaman Gazetesinden bir gazetecinin sızdırdığı bilgi unutuldu mu?O gazeteciyi yargılasalarya.
 

Masmavi_

Paylaşımcı
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
199
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ümraniye Danıştay'a Doğru Genişliyor

Ümraniye'deki "bomba dolu gecekondu" olayı genişliyor. Danıştay saldırısına ilişkin davanın görüldüğü mahkeme, Ümraniye bombalarıyla paralellik kurdu.

Danıştay saldırısına ilişkin davanın görüldüğü mahkeme, İstanbul Ümraniye'de ortaya çıkan el bombalarıyla ilgili dosyayı istemeye karar verdi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Gözaltına alınan emekli subay Muzaffer Tekin ile Mahmut Öztürk hakkında Ümraniye'deki olayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği tarafından yapılan soruşturma nedeniyle, her iki olay arasında irtibat olup olmadığının tespiti için soruşturmayı genişletme kararı aldı.

Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz, Ümraniye'de bir gecekonduda bulunan 27 el bombası, TNT kalıpları ve fünyelere ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince yürütülen soruşturmanın, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla ilgili yürütülen dava dosyası ile irtibatlı olabileceği ihtimali üzerine mahkemece resen soruşturmanın genişletilmesi yoluna gidileceğini bildirdi.

Mahkeme Başkanı Karadeniz, Danıştay'a saldırı davasının hazırlık soruşturmasında adı geçen emekli subay Muzaffer Tekin ile Mahmut Öztürk hakkında Ümraniye'deki olayla ilgili İstanbul Cumhuriyet
Başsavcıvekilliği tarafından soruşturma yapılması nedeniyle, her iki olay arasında irtibat olup olmadığının tespiti için İstanbul'daki soruşturmanın onaylı evrak suretlerinin istenilmesine karar verildiğini açıkladı.
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Evet , en azından bu dava hala genişletilerek devam ediyor
Umarım kesintiye uğratılmaz

Malum bombalar belliki askerle ilişiği olanlar ve içeridekile rtarafından bir takım komplolarda kullanılmak üzere çete üyelerine verilmiş
Muzaffer Tekin de bu cephanelikteki mazleme ile eylem peşinde olduğu açık

Cumhuriyet gazetesine atılan bomlarlar da bu gecekonduda bulunan bomlalardan olması olasılığı çok yüksek
seri numaralarından dolayı üç bomba eksik görünüyor
bakalım
eğer gazeteye atılan bombalar da bu sandıktan çıkmış ise
O vakit
Şapka düşecek
kel görünecek
 

KAVİ

Paylaşımcı
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Evet , en azından bu dava hala genişletilerek devam ediyor
Umarım kesintiye uğratılmaz

Malum bombalar belliki askerle ilişiği olanlar ve içeridekile rtarafından bir takım komplolarda kullanılmak üzere çete üyelerine verilmiş
Muzaffer Tekin de bu cephanelikteki mazleme ile eylem peşinde olduğu açık

Cumhuriyet gazetesine atılan bomlarlar da bu gecekonduda bulunan bomlalardan olması olasılığı çok yüksek
seri numaralarından dolayı üç bomba eksik görünüyor
bakalım
eğer gazeteye atılan bombalar da bu sandıktan çıkmış ise
O vakit
Şapka düşecek
kel görünecek

BELKİ AYDINLATILMAYAN BİR ÇOK KONUNUN ÜMRANİYE ÇÖPLÜĞÜYLE İLGİSİ OALABİLİR, ÇORAP SÖKÜĞÜ GİBİ ÇIKAR İNŞALLAH ORTAYA.
 

inkişaf_

Doçent
Katılım
3 Eyl 2006
Mesajlar
1,124
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Türkiye'de kıyamet kopmalıydı...

Ümraniye'deki bir gecekonduda ele geçirilen gizli cephaneliğin Dink, Pamuk, Mağden ve Şafak gibi yazarların davalarında çeşitli eylemler düzenleyen emekli bir astsubaya ait olduğu ortaya çıktı ve kıyamet kopmadı.

Cumhuriyet mitinglerinde Türk bayrağı sallayarak, halkının bir kısmını düşman ilan edenler arasında bulunan Kuvayı Milliye Derneği'nin kurucularından olan bu kişi, Danıştay saldırısında adı geçen emekli yüzbaşının arkadaşı çıktı ve yine olay olmadı.

Ele geçirilen bombaların Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla benzer özellik taşıdığının ortaya çıkması da 'makul çoğunluk' tarafından bir vakıa olarak ele alınmadı. Atabeyler çetesi, Sauna çetesi deşifre edildi, gizli iktidarını sürdürenler açısından bir şey olmadı. Veli Küçük'ün adı hemen her şaibenin arkasından yankılandı, Dink soruşturması kapsamında ele alındı, yine bir şey olmadı. Olayların iç yüzü, rejimi koruyan kitlelerin ilgi alanına dahil değildi.

Şemdinli'de kitapçıya bomba atanın bir asker olduğu, halk tarafından kıskıvrak yakaladığında anlaşıldı ve yine kıyamet kopmadı. Davayı araştıran savcının meslekten ihraç edilmesi çoktan unutuldu. Tıpkı Susurluk skandalında uç veren derin devletin bir postmodern darbenin arkasına gizlenerek iyice unutturulmuş olması gibi.

Cumhurbaşkanı adayının seçilmesi -bugüne dek sanki hep aynı tür bir uzlaşmayla seçilmiş gibi- eski adaylardan daha fazla oy almasına rağmen bir muhtırayla ve Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla engellendi. Ortaya çıkan belirsizliğin tüm aktörleri sorgulanamadı. Seçimlere doğru artan terörü gerekçe gösterip K.Irak'a girmemizi savunan resmî görevlilerin ABD'deki bir düşünce kuruluşunun toplantısında ortaya çıkması her fırsatta Batı karşıtlığı yapanların manşetine giremedi.

Ankara'da ve Manisa'daki şehit cenazelerine katılan hükümet üyelerine saldırıp siyasi sloganlar atanların üye olduğu kurumlar arasında mitingleri düzenleyen Atatürkçü Düşünce Derneği, İzmir Ülkü Ocakları, CHP İzmir Gençlik Kolları olduğu tespit edildi. 'Cenaze tahrikçileri'nin şehir şehir gezdiği belirlendi, protestocular arasında bazı kamu görevlilerinin ve devlet memurlarının olduğu kaydedildi. Şehit kanlarının iç siyasete alet edilmesi hiç dehşete düşürmedi K.Irak'ta belirsiz bir savaşa girmek için haykıranları.

Buldukları her yüksek tepeye bayrak dikmekte yarışanlar İzmir Limanı'nın yabancı sermayeye satılmasını emperyalizmle savaş gerekçesi olarak görüp gündemi işgal ederlerken asıl işgalin yanı başımızda sürdüğünü, Ortadoğu'nun salt K.Irak'tan ibaret olmadığını görmediler.

Ahmet Kaya tişörtü giydikleri için linç girişiminden son anda kurtulanları duyunca yer yerinden oynamadığı gibi, bu linç kültürünü meşru hale getirircesine, halkı 'kitlesel refleks'e çağıran bir e-bildiri daha yayınlandı. E-bildirileri kaleme alanların kullandığı 'bozuk Türkçe' güçlü ve tam bağımsız Türkiye isteyenleri pek endişelendirmedi.

Bugün kitapçıların best seller raflarında Erdoğan çiftini ve Abdullah Gül'ü Davut yıldızı içine alanlar karşısında zımni bir suskunluk oluştu. Her vesileyle "Yahudi düşmanlığı yapılıyor" diye ayağa kalkanlar şimdi bu antisemit uygulama karşısında ortalıkta görünmedikleri gibi, mitinglerde yabancı azınlıklara karşı atılan sloganları da sorgulamadılar. Türklük yemini ederek Türk kanı dışında bir başka kan taşıyanlara karşı silahlı örgüt kuranlar ile miting düzenleyen dernekler arasındaki bağ pek sorgulanmadı.

Mitinglerini düzenleyen akademisyenlerden birinin intihal vakası yüzünden üniversiteden uzaklaştırılmış olması, bir diğerinin kurduğu kanalın sermayesinin tartışmalı oluşu, kapatılan Nokta dergisinin belgelediği gibi çeşitli STK'ların TSK güdümlü olması şeriat korkusu nedeniyle meydanlara akın edenlerin gündeminde bomba etkisi yaratmadı. Bu kitleler askerin siyasete karışmasını çeşitli korkuları canlı tutulduğu sürece onaylamaya devam etti.

Bu ilgisizlik, duyarsızlık ve vicdansızlık yüzünden meşrulaşmıyor mu zaten bu vesayet düzeni?
zaman
 

zaman

Asistan
Katılım
3 Eyl 2006
Mesajlar
520
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Türkiye'de kıyamet kopmalıydı...
ÇÖPLÜKTEKİ EMEKLİ RÜTBELİ OLUNCA İŞLER EDĞİŞİYOR. Başörtülü küçük kızlar için günlerdir bağırıp çağıranların tutumlarını halk görüyor ve kitlesel refleks göstereceği sandık gününü bekliyor.
 

dokur

Paylaşımcı
Katılım
1 Haz 2007
Mesajlar
123
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cenazede kendisine yedi sene bedava avukatlık yapmış Bülent Arınç'ı yuhlayan vatan için yuhluyor.
Evinde bomba koleksiyonu yapan vatan için biriktiriyor.
Danıştaya saldıran vatan için saldırıyor.
Hrant Dink'i öldüren vatan için öldürüyor.
Ama nedense ben hiç birinin ülkeye faydasını göremiyorum!Vatanlarını sevdikleri için vatanlarına zarar verecek işler mi yapıyorlar ne?
 
Üst