İslâm akaidinin bilinen bir kuralı vardır: Allah-u Teâlâ'nın hükmünü inkâr eden kâfir olduğu gibi, Allah-u Teâlâ'nın hükmünü hafife alan da kâfir olur. Bu sebeple küfre rıza göstermek, küfrü hoş görmek de kişinin küfrüne delalet eder.
Zira:
"Hüküm ancak Allah'ındır." (En'am: 57)
Oysa bugün nice müslümanlar Allah-u Teâlâ'nın hükmünü hafife alıyor. Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif'i hatırlattığınız zaman, "Ama bu devirde" gibi sözlerle "Allah-u Teâlâ'nın hükmünü değiştirmeye çalışanları" müdafaa etmeye kalkıyor. Farkına varmadan dinden kayıyor.
Bu gibi durumlar, iman zaafiyetinden, ilim eksikliğinden, dine uyması gerektiği halde dini kendine uydurmaya çalışan sahte din önderlerinin ifsatlarından kaynaklanıyor...!!!!!
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in mahrem-i esrârı olan Huzeyfe -radiyallahu anh- Hazretleri buyururlar ki:
"Münafıklık Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- devrinde vardı. Şimdi ise imandan sonra küfür vardır." (Buhârî. Fiten 21)
Huzeyfe -radiyallahu anh- Hazretleri'nin bu sözü ile ne demek istediğine dair bazı alimler şöyle söylemişlerdir:
"Cemaate tefrika sokmak Allah-u Teâlâ'nın "Velâ teferrekû=Tefrikaya düşmeyin." emrine aykırıdır. Bütün bunlar artık gizli-kapaklı değildir. Öyleyse bu, imandan sonra küfür gibidir."
Binaenaleyh Resulullah Aleyhisselâm'sız bir İslâm suret-i katiyede mevzu bahis değildir. Resulullah Aleyhisselâm sadece getirdikleri ile değil, bizzat şahsı ile İslâm dininin içindedir. Onu çıkartmaya, onsuz bir İslâm, ona imansız bir iman icat etmeye çalışanlar katıksız küfür ehlidir.
Bunu yapmaya çalışmak çok büyük bir cürüm, çok büyük bir zulüm, çok büyük bir küfürdür.
Allah-u Teâlâ'nın;
"Allah katında din İslâm'dır" (Âl-i imran: 19)
Buyurduğu hükümleri değiştirip "Hayır Allah katındaki din budur!" diyerek -Allah-u Teâlâ'ya isyan etmiş olmakla kalmıyorlar- Allah-u Teâlâ'yı karşılarına almış, hasım kesilmiş oluyorlar.
Üstelik bu gibi kimseler kendilerinin "Ehl-i sünnet" olduklarını iddia ediyorlar. "Kur'an ehli" olmaktan çıkmış kimselerin "Ehl-i sünnetiz" iddiaları hükümsüzdür.
"Resulullah'a iman etmese de olur." diyen bir kimse nasıl "Ehl-i sünnet" olabilir? Resulullah'ı inkâr eden, hatta hakaret eden hıristiyan ve yahudilere cennet ehli diyen bir kimse nasıl "Ehl-i sünnet" olabilir?
"Ehl-i sünnet" demek; fitne ve tefrikadan uzak kalmış, Resulullah Aleyhisselâm'ın ve Ashâb'ının yolundan giden insan demektir.
Nitekim Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Ümmetim benden sonra yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bir fırka müstesna, diğerleri hep ateştedir.
- Onlar kimlerdir Yâ Resulellah?
Benim ve Ashâb'ımın yolunda olanlardır." (Ebû Dâvud)
Bunlar değil Resulullah Aleyhisselâm ve Ashâb'ının yolundan gitmek, Resulullah Aleyhisselâm'ı kaldırmaya çalışıyorlar. Böyle "Ehl-i sünnet" nerede görülmüş? Tarih boyu eserler neşretmiş, fitne ehli ile mücadele etmiş hangi hakiki İslâm âlimi bunlara "Ehl-i sünnet" der? Mümkün mü?
Bunlar "Ehl-i küfür"dür.
"Ehl-i Kur'an" ise ayrıdır.
"Onlar Kur'an ehli, Allah ehli ve Allah'ın has kullarıdır." (İbn-i Mâce: 215)
Bu, Kur'an-ı kerim'e iman edenlere mahsustur. "Ehl-i sünnet" de bunlardır. Hem Allah'ın emir ve yasaklarına azami riayet ederler, hem Resulullah Aleyhisselâm'ın sünnet-i seniyye'sine sımsıkı yapışırlar.
Hükm-ü ilâhi'yi, Kur'an'ın hükmünü değiştirmeye kalkanlar ise "Ehl-i küfür"dür.
Bu İslâm'ın hükmüdür.
Nitekim mezhep imamımız İmam-ı Âzam Hazretleri bu hususta; mü'min olduğu halde küfre düşüp dinden çıkan kimseler hakkında şöyle buyurmuşlardır:
"Kur'an'da açıkça belirtilen hükümleri kabul etmeyen, günah işlemeyi helâl sayan ve Kur'an'ın bir harfirini bile inkâr eden kimse tekfir edilir."
İmam Ebu Musa el-Eşarî de şöyle söylemiştir:
"Bu Kur'an sizin için bir ecirdir ve aynı zamanda boynunuza bir yüktür. Siz Kur'an'a tabi olun ve sakın ola ki Kur'an size tabi olmasın. Zira her kim Kur'an'a tabi olursa Kur'an onu cennet bahçelerine indirir. Ve her kime ki Kur'an tabi olur, onun ensesine basar ve onu cehenneme yuvarlar."
Bu İslâm âlimleri İslâm'a göre, Kuran-ı kerim ve Hadis-i şerif'e göre konuşuyorlar, zannını hüküm yerine koymak isteyenlerin akıbetini ifşa ediyorlar..