Dinler Arası Diyalog Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

Dinler Arası Diyalog Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

  • Bir Vatikan Projesi, Müslümanlar için uygun değil

    Oy: 31 73.8%
  • M.Fethullah Gülen'in Projesi.İnsanlık için faydalı

    Oy: 10 23.8%
  • Kararsızım

    Oy: 0 0.0%
  • Fikrim yok

    Oy: 1 2.4%

  • Kullanılan toplam oy
    42

GENCAKINCI

Profesör
Katılım
21 Ağu 2009
Mesajlar
1,666
Tepkime puanı
26
Puanları
0
Ahmed Şahin
Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var!







Ehli kitapla amentüde ittifakımız nasıl oluyor?


İMANIN 6 ŞARTINA BAKALIM.

1- ALLAH'A İNANMAK : Allah'ın varlığınıi ve birliğini kabul etmek, O'ndan başka tapılacak ve kulluk yapılacak başka hiç bir ilah olmadığına inanmaktır. Bizleri yaratan O, yaşatan O ve rızık veren O`dur. Herşeyi O yaratmıştır ve sonunda O'nun huzurunda toplanılıp dünyada yapılan şeylerden sorguya şekilecek, kişi yaptığı şeylere göre mükafat veya cezasını görecektir.

2- ALLAH'IN MELEKLERİNE İNANMAK: Melekler Allah'a itaat ve ibadetle meşgul olan nurani yaratıklardır. Sayıları kesin olarak bilinmemekle beraber yaptıkları görevlere göre bilinen bazı melekler vardır. Büyük melekler olarak bilinen dört melek şunlardır.

1 - Azrail
2 - Cebrail
3 - Mikail
4 - İsrafil

İnsanların yaptığı iyi veya kötu şeyleri yazarak kaydeden kiramen katibin melekleri ile öldükten sonra insanı sorguya çeken münker ve nekir melekleridir.

3- ALLAH'IN KİTAPLARINA İNANMAK : Yüce Allah insanoğluna kendi emir ve yasaklarını haber vermek ve onları hem bu dünya hem de ahiret aleminde mutlu kılmak için zaman zaman bazı kitaplar göndermiştirr. Allah-u teala tarafından gönderilen dört büyük kitap vardır. Bunların isimleri ile hangi peygambere gönderildikleri aşağıda gösterilmiştir.


1- İncil (Bible) Isa peygambere (Jesus)
2- Tevrat (Torah) Musa peygambere (Moses)
3- Zebur (Zebur) Davut Peygamber (David)
4- Kuran-ı Kerim (Koran) Hz. Muhammed a.s

Müslümanlar olarak bizler Allah'ın gönderdiği bütün kitapalara iman ederiz. Ancak daha sonra diğer kitaplar insanlar tarafından değiştirilip orjinalitesi bozulduğu için bütün kitapların özünü içeren en son kitap olarak Kuran-ı Kerim gönderilmiştir. Bu nedenle biz müslümanlar olarak Kuran'a inanıyor ve onun gereklerini yerine getirmeye çalışıSyoruz.

4 - PEYGAMBERLERE İNANMAK:Cenab-ı Allah insanoğluna yol gösterici kılavuzlar olarak zaman zaman peygamberler göndermiştir. İlk Peygamber Hz. Adem (a.s), son peygamber de Hz. Muhammed'dir (a.s). Bu ikisi arasında pek çok peygamber gelmiş ve insanoğlunu hak yola, Allah yoluna cağırmışlardır. Biz hiç bir ayırım yapmadan bütün peygamberlere iman ederiz. En son peygamber olarak da Hazreti Muhammed'e (s.a.s) inanır, Onun getirdiği dine ve Onun getirdiği kitaba göre amel ederiz.

Kitaplara ve peygamberlere iman bölümünde dikkat edileceği gibi müslümanlar olarak Allah'ın gönderdiği bütün kitapların aslına inanıyor ve hepsini kabul ediyoruz. Onun için de kitaplara inanmak diyoruz. Peygamberlere inanma konusunda da durum aynıdır. Sadece kendi kitabımıza ve peygamberimize değil, Allah'ın gönderdiği bütün kitaplara ve peygamberlere iman etmek dinimizin temel kuralıdır. Hakikaten dinimiz en hakiki, en makbul bir din olduğu gibi akıl ve mantık dinidir. Bütün dinleri kucaklayan, bütün ilahi dinlerin özünü teşkil eden bir dindir. Barış ve esenlik dini, hoşgörü ve kardeşlik dinidir.

5 - AHİRET GÜNÜNE İNANMAK:Hepimizin de bildiği gibi hayat vardır, ölüm vardır. Ölümden sonraki alem vardır, öldükten sonra dirilip Allah'ın huzurunda hesap verme, dünyada yaptıklarının mükafat veya cezasınıi görme durumu vardıir. Biz bunlarıin hepsine inanıyor ve öbür alemde zor durumlara düşmemek için bu dünyada yaptıklarıimıza dikkat etmeye çalışıyoruz. Bir taraftan Allah'ın emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçarken, dişer taraftan da kul haklarına dikkat ediyoruz. Çünkü kul haklarına Allah karışmıyor, kul hakkıi ile huzuruma gelmeyin buyuruyor.

Cennet var, cehennem vardır. Dünyada iken güzel amel işleyenler, Allah'ın emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçanlar, üzerlerine aldıkları vazifeleri hakkıyla yapanlar ve kul hakkına tecavuz etmekten kaçınanlar cennete gideceklerdir. Cennet mükafaat yeridir. Cehennem ceza yeridir. Dünyada iken Allah'ın emirlerini yerine getirmeyenler, yasaklarından uzak durmayanlar ve kul haklarına dikkat etmeyenler cehenneme gideceklerdir. Onun için bu dünyada ne yaparsak ahirette onun karşılığını alacağız, burada ne ekersek ahirette onu biçeceğgiz. Bu nedenle sevgili Peygamberimiz dünya ahiretin tarlasıdır buyurmuştur.

6 - KAZA VE KADERE, HAYIR VE ŞERRİN ALLAH'TAN OLDUĞUNA İNANMAK
Herşeyi yaratan Allah'tır. Takdir O'nundur, herşeye gücü yeten O`dur. İnsan sebeplere sarılacak, alıinması gereken bütün tedbirleri alacak, takdiri Allah'a bırakacaktıir. Sebeplere sarıilmadan, gerekli tedbirleri almadan kader böyleymiş demek ve kadere sığınmak doğru değildir. Çünkü hiç bir kimse kaderini, hakkında ne takdir buyurulduğunu kesinlikle bilmemektedir. Onun için ne yapalım takdir böyleymiş, kaderimiz bu imiş diyerek kendimizi avutmak yoktur.

Cenab-ı Allah insanı en mükemmel bir şekilde yaratmış, hem de yaratıklarıin en üstünü olarak ilan etmiştir. Hiç bir yaratığa vermediği akıl, fikir ve irade nimetlerini insana vermiştir. Herşeyi insanoğlunun ermine ve hizmetine sunmuş, kitaplar ve peygamberler göndererek insanlara dünya ve ahiret saadetinin yollarını göstermiştir.

Hayrı da şerri de yaratan Allah'tır, ancak şerre rızası yoktur. İnsanları hür ve serbest iradeleri ile hareket etmek için serbest bırakmış ama sonunda imtihan olduğunu bildirerek insanların iyilikleri, güzellikleri ve Allah'ın rızasına uygun olan işleri yapmaya davet etmiştir. İnsana düşen görev aklını, fikrini ve iradesini kullanarak hayırlı işleri, dünyası ve ahireti için yararlı olan şeyleri yapmaktır.


1.Madde Allaha inanmak.

Biz müslümanlar Allah birdir diyoruz.Onlar Kitap ehli Allah'a ortak koşuyorlar.Hristiyanlar Allah 3 tür(Teslis inancı) diyorlar. Yahudiler ise Üzeyir Allah'ın oğlu diyorlar.

Bir kere Allah inancında anlaşamıyoruz.

3.Madde Allah'ın kitaplarına inanmak.

Biz 4 kitabıda kabul ediyoruz. Yalnız diğer kitaplar tahrif edilmiştir. Hristiyanlar İncili. Museviler Tevratı ve zeburu kabul ediyorlar. Kitab ehli bizim kitabımızı kabul etmiyorlar.

Kitap ehli ile kitap konusundada anlaşamadık.

4.MADDE - PEYGAMBERLERE İNANMAK

Biz bütün gelmiş geçmiş peygamberleri kabul ediyoruz. Hristiyanlar Hz.İsaya kadar olan peygamberleri. Yahudiler Hz.Musa'ya kadar olan peygamberleri kabul ediyorlar.
Yani kısaca Alemlere rahmet olarak gönderilen bizim peygamberimizi Hz.Muhammed'i(s.a.v) kabul etmiyorlar.

Peygamberler konusundada anlaşamadık.

Hani Kitab ehli ile ametüde ittifakımız vardı?
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
40
Web sitesi
www.herkul.org

Yukardaki haberi Akşam Gazetesi yazarı Nagehan Alçı yazmış.


Yazar ne diyor?"Beni Alman Haber kaynağı yanıltmış ve hocaefendinin ismini Türk dini lider,olsa olsa Gülen olur mantığı ile telaffuz etmiştir.

Demek oluyorki bir yardım yapılmış.Hemde bir Türk dini lider tarafından.Ama ismini kendisi tahmin etmiş.İsim konusundan dolayı özür diliyor.

Yazarın yazdığı yazıda ne demişti?

"Geçtiğimiz günlerde restorasyon çalışmalarını üslenen vakfın yöneticilerinden
biri ile konuşuyordum. Konu dönüp dolaşıp restorasyonun finansörlerine geldi.
Bunun üzerine ismini vermek istemeyen Alman yönetici şöyle dedi: Devlet desteği
dışında toplanan yaklaşık 110 milyon Euro'luk yardımın en büyük bölümü Türk bir
dini liderden geldi. Bu lider Fethullah Gülen'di"


Peki bu yardımı yapan Türk dini lider kimdi?

Kilise diyorki kayıtlarımızda F.Gülen'in ismi yok. Elbette olmaz. F.Gülen dini lider kendisi ismini kullandırırmı? Bir sürü adamı var.Biri vasıtasıyla yardım etmiş olabilir.

Peki Samanyolu TV Kiliseye niye sormamış bu yardımı yapan Türk dini lider kim?

İ'lem eyyüh-el aziz
Sizin gibi ehl-i iman kardeşlerimizden manevi destek ve hüsn-ü zann beklereken maatteessüf böyle su-i zannlarla ömrünü iman ve Kuran hizmetinde adamış olan Hadim-i Kuran hakkında dehşetli ve isbatıyla mükellef olduğunuz bir iddiada bulunmuşsunuz.Va esefa.
"İnat, bazan müfrit fırka müteassıplarına, dalâl ve batılı iltizam ettirir. Şeytan birisine yardım etse, melek der, rahmet okutur. Ötekinde melek görse, libasını değiştirmiştir der, lânet eder. Su-i zan ve hüsn-ü zan nazarıyla, dürbünün iki tarafı gibi leh, aleyhtar... Vâhi emareyi bürhan, bürhanı vâhi emare görür.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=5309&a=sû-i zan
Âyet
"Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Zira zannın bir kısmı günahtır."

Hucurât sûresi (49), 12
İsm, cezalandırılması gereken günah demektir. Zan ise, ihtimal üzerine hüküm vermektir. Binaenaleyh zanna dayalı hükümlerin doğruluğu da zannîdir, asla kesin değildir. Başkasının hakkının söz konusu olduğu yerlerde verilmiş yanlış hükümler neticede iftira ve bühtan olarak büyük bir vebal sebebidir. Zannın kaynağı özellikle eğer kişinin nefsi ise, hata ve vebal daha da büyür. Bu sebeple ihtiyat ve tedbir, zannın çoğundan ya da çoğu zandan kaçınmayı gerektirir.
Zannın bir kısmının günah olduğunun belirtilmesi, herşeye rağmen her zannın mutlaka vebali gerektirmediğini gösterir. Hatta, Allah ve mü'minler hakkında güzel zanda bulunmak vâciptir. Durumu bilinmeyen bir kişi hakkında güzel zanda bulunmak vâcip olmasa bile kötü zanda bulunmak da câiz değildir. Ancak haksızlığı ve günahkârlığı bilinen kişiler hakkında kötü zanda bulunmak haram değildir.
"Zannın çoğundan kaçının" buyurulması, genel bir üslûp içinde kaçınılması vâcip olan zanlar bulunduğunu gösterir. Durum iyice belirli hale gelmeden birileri hakkında kötü zanda bulunmaya cür'et edilmemesini tenbih anlamı taşır. Çünkü bilmeden ağır veya büyük günah olan zanna düşme tehlikesi dâima vardır.
Hadis
1577. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Zandan sakının. Çünkü zan, sözlerin en yalan olanıdır.”
Buhârî, Vasâyâ 8, Nikâh 45, Ferâiz 2, Edeb 57, 58; Müslim, Birr 28. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 56
Açıklamalar
Asıl dayanağı kesin bilgi (yakîn) olması gereken dinî konularda zan ile hareket etmek, zanna dayanarak haber vermek aslâ doğru değildir. Nitekim yüce Rabbimiz, İslâm gerçeği karşısında birtakım zan ve tahminlerle ileri geri konuşan, iddialarda bulunan putperestler hakkında "Onların çoğu, zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan hiçbir şeyin yerini tutamaz" [Yunus sûresi(10), 36] buyurmuştur. "Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar" [Necm sûresi (53), 23] âyeti de hem müşriklerin hem de dinî konularda his ve heveslere dayanarak zan ve tahminle görüş beyan edenlerin asıl yanlışlarını ortaya koymaktadır. Burada reddedilen zan, tam anlamıyla sûizandır.
Dinin iki temelinden biri olan sünnetin asıl dayanağı olan hadis rivâyeti konusunda zan ve tahminle hareket edilmesi, hadis nakledilmesi öncelikle bu yasağın içinde ve hatta başındadır. Çünkü zan, sözün en yalanıdır. Zaten Peygamber Efendimiz, "Kişiye yalan (veya günah) olarak her duyduğunu nakletmesi yeter" (bk. 1551 numaralı hadis) buyurmuştur.
Zan, bir mânada, nefsin telkinlerinin en yalan olanıdır. Zira zan, şeytan tarafından insanın içine atılmış bir düşüncedir. Bu noktadan hareketle hadisimizi "Müslümanlara yönelik olarak sûizanda bulunmaktan sakının! Çünkü bu tür bir beyân, sözlerin en yalanı olur" diye mânalandırmak da mümkündür. Nevevî merhum, büyük bir ihtimalle bu mânayı tercih ettiği için hadisimizi burada bir kez daha tekrar etmiştir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Kötü zan, sözlerin en yalanıdır.
2. Müslümanlar hakkında sûizanda bulunmak haramdır.
Riyazüs Salihin

Hem dahi zamanın da sizin gibi imkanat üzerinden hüküm veren bir müddeiye karşı Üstadımızın izahışöyle sudur etmiştir:
Halbuki mahkeme safahatında hiçbir emare bulamadılar ki, muannid bir müddeiumumi, mecbur olup vukuat yerinde imkanatı istimal ederek mükerreren iddianamesinde "Yapabilir" demiş ve "Yapmış" dememiş. "Yapabilir" nerede, "Yapmış" nerede? Hatta mahkemede Said ona demiş: "Herkes bir katli yapabilir; bu iddianızla herkesi ve sizi mahkemeye vermek lazım geliyor..."
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=3433&a=imkanat
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
40
Web sitesi
www.herkul.org
GENCAKINCI;942194[B' Alıntı:
1.Madde Allaha inanmak.[/B]

Biz müslümanlar Allah birdir diyoruz.Onlar Kitap ehli Allah'a ortak koşuyorlar.Hristiyanlar Allah 3 tür(Teslis inancı) diyorlar. Yahudiler ise Üzeyir Allah'ın oğlu diyorlar.

Bir kere Allah inancında anlaşamıyoruz.

3.Madde Allah'ın kitaplarına inanmak.

Biz 4 kitabıda kabul ediyoruz. Yalnız diğer kitaplar tahrif edilmiştir. Hristiyanlar İncili. Museviler Tevratı ve zeburu kabul ediyorlar. Kitab ehli bizim kitabımızı kabul etmiyorlar.

Kitap ehli ile kitap konusundada anlaşamadık.

4.MADDE - PEYGAMBERLERE İNANMAK

Biz bütün gelmiş geçmiş peygamberleri kabul ediyoruz. Hristiyanlar Hz.İsaya kadar olan peygamberleri. Yahudiler Hz.Musa'ya kadar olan peygamberleri kabul ediyorlar.
Yani kısaca Alemlere rahmet olarak gönderilen bizim peygamberimizi Hz.Muhammed'i(s.a.v) kabul etmiyorlar.

Peygamberler konusundada anlaşamadık.

Hani Kitab ehli ile ametüde ittifakımız vardı?
Eyyüh-el Muhterem
İktibas ettiğiniz yazıda Zaman Gazetesinden 17.04.2000 tarihli Ahmed Şahin Hocanın makalesinden bahsederken vermiş olduğunuz cümle o makalede bulunmadığını arşivden bakarsanız sizde müşahede edersiniz.
Sizin iktibasınız ve altındada tarihini verdiğiniz makalenin linki buyrun gösterin böyle bir cümle varmı:“Üç dinden herhangi bir dine inanmak yeterlidir. Mühim olan kelime-i tevhid inancıdır. Hz. Muhammed’i kabul ve tasdik etmek ise şart olmayıp bir kemal mertebesidir” diyorlar. “Ehli kitap ile amentüde ittifak halindeyiz.” İddiasında bulunuyorlar. (Ahmet Şahin, Zaman- 17.4.2000)

http://arsiv.zaman.com.tr/2000/04/17/yazarlar/14.html
Amma ittifak mevzusu ise kendisi neyi kast ettiğini şöylece tavzih etmiştir:"İslam'a göre ilk peygamberin tebliğ ettiği din ile daha sonra gelen peygamberlerin ve son Peygamber Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği din, temel nitelikleriyle aynıdır! Allah'a iman, peygamberlik müessesesi ve ahiret inancı hepsinde vardır!.." s. 10. Evet, bunlar semavi dinlerin hepsinde de değişmez doğrulardır. Bir bakıma ehli kitabın değişmeyen amentüleridir. Bizler de bu amentüde müttefikiz. "Ehli kitapla Amentüde ittifakımız var." derken de bu değişmeyen doğruları saymıştım geçmişteki bir yazımda. Çünkü biz de Allah'a, peygamberlere, meleklere, ahirete iman ediyoruz. Yani ehli kitapla bu değişmez doğrularda ittifak ediyoruz. Ancak ehli kitabın bazılarının bu doğruları tarif ve tavsif ederken yanlışa düştüklerini de görüyor, Allah'a babalık, peygambere de oğulluk ve krallık sıfatını isnat etmeleri gibi yanılgılarına da şahit oluyoruz. Onlardan bazılarının bu gibi yanlış tarif ve tavsiflerinin doğrusunu anlatma görevi de yine bize düşüyor. Uzaktan seyirci kalma yerine yaklaşıp kendi doğrularımızı anlatma imkanı aramamız icap ediyor. Bunun için de diyaloğa, konuşmaya ihtiyaç oluyor. Zaten atasözünde, "İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar, hayvanlar da vuruşa vuruşa uzaklaşırlar." deniyor. Bizler konuşa konuşa anlatmayı tercih ediyoruz, vuruşa vuruşa uzaklaşmayı hizmet telakki etmiyoruz. "Siz konuşa konuşa bir şey anlatamazsınız!" diyenlere de "Siz de konuşmaya konuşmaya bir şey anlatın öyle ise..." diyerek kendi mantıklarıyla baş başa bırakıyor, bir konuşma örneği arz ediyoruz burada sizlere: Hoca Efendi konuşuyor: - Amerika'da İslam'a çok saygılı bir Hıristiyan din adamı ile konuşuyorduk.
"Bizim gençler kiliseden kaçıyorlar." dedi.
Ben de, bizde camiye giden ve oruç tutan gençlerin sayısında artış olduğunu söyledim.
O devam etti. "Bizim gençler arasında çok bunalım var. Doğrusu, böyle bir neslin karşısında Tanrı'nın yerinde (!) olmak istemezdim!.." dedi.
Ben de, "Allah ile kul arasındaki münasebet açısından sizin konumunuzda olan bir insana, böyle bir cümleyi yakıştıramadım!.." dedim.
Bu konuşmamız üzerine o zat alicenap davrandı: "Allah'tan çok af dilerim, sürç-ü lisan oldu!.." dedi.
Hoca Efendi konuyu şöyle bağlıyor: "Bu insanlar kendi nesillerinden endişe ediyorlar. Bizim misyonerlik yapmamıza gerek yoktur. Kendimizi doğru ifade etme fırsatı bulalım o bize yeter!.." Evet, bütün mesele burada, kendi doğrularımızı ifade etme fırsatı bulabilmektedir. Diyalog bize bu fırsatı veriyorsa bunu değerlendirmek aklın, mantığın icabı olsa gerektir.
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=152779
 

ulvi

Doçent
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
522
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Adana
1- Yahudileri ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan âyetler ya Hazret-i Muhammed (A.S.M) döneminde ...yaşayan ya da kendi peygamberlerleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hıristiyanlar hakkındadır.” ( M.Fethullah Gülen - Küresel Barışa Doğru, s.45)
ne anlama geliyor??????
Şu âyet tarihsel sürecini tamamlamıştır, bu âyet çağımıza uymaz, (bkz.Fethullah Gülen,Küresel Barışa Doğru, s.45)

halbuki Ayeti Şerifede Emrederki

2- Herkes kelime-i tevhid-i esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın Resulüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır"(küresel barışa doğru kozadan kelebeğe gazeteciler ve yazarlar vakfı yayınları sayfa 131 M.Fethullah GÜLEN
 

GENCAKINCI

Profesör
Katılım
21 Ağu 2009
Mesajlar
1,666
Tepkime puanı
26
Puanları
0
Eyyüh-el Muhterem
İktibas ettiğiniz yazıda Zaman Gazetesinden 17.04.2000 tarihli Ahmed Şahin Hocanın makalesinden bahsederken vermiş olduğunuz cümle o makalede bulunmadığını arşivden bakarsanız sizde müşahede edersiniz.
Sizin iktibasınız ve altındada tarihini verdiğiniz makalenin linki buyrun gösterin böyle bir cümle varmı:“Üç dinden herhangi bir dine inanmak yeterlidir. Mühim olan kelime-i tevhid inancıdır. Hz. Muhammed’i kabul ve tasdik etmek ise şart olmayıp bir kemal mertebesidir” diyorlar. “Ehli kitap ile amentüde ittifak halindeyiz.” İddiasında bulunuyorlar. (Ahmet Şahin, Zaman- 17.4.2000)



http://arsiv.zaman.com.tr/2000/04/17/yazarlar/14.html
Amma ittifak mevzusu ise kendisi neyi kast ettiğini şöylece tavzih etmiştir:"İslam'a göre ilk peygamberin tebliğ ettiği din ile daha sonra gelen peygamberlerin ve son Peygamber Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği din, temel nitelikleriyle aynıdır! Allah'a iman, peygamberlik müessesesi ve ahiret inancı hepsinde vardır!.." s. 10. Evet, bunlar semavi dinlerin hepsinde de değişmez doğrulardır. Bir bakıma ehli kitabın değişmeyen amentüleridir. Bizler de bu amentüde müttefikiz. "Ehli kitapla Amentüde ittifakımız var." derken de bu değişmeyen doğruları saymıştım geçmişteki bir yazımda. Çünkü biz de Allah'a, peygamberlere, meleklere, ahirete iman ediyoruz. Yani ehli kitapla bu değişmez doğrularda ittifak ediyoruz. Ancak ehli kitabın bazılarının bu doğruları tarif ve tavsif ederken yanlışa düştüklerini de görüyor, Allah'a babalık, peygambere de oğulluk ve krallık sıfatını isnat etmeleri gibi yanılgılarına da şahit oluyoruz. Onlardan bazılarının bu gibi yanlış tarif ve tavsiflerinin doğrusunu anlatma görevi de yine bize düşüyor. Uzaktan seyirci kalma yerine yaklaşıp kendi doğrularımızı anlatma imkanı aramamız icap ediyor. Bunun için de diyaloğa, konuşmaya ihtiyaç oluyor. Zaten atasözünde, "İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar, hayvanlar da vuruşa vuruşa uzaklaşırlar." deniyor. Bizler konuşa konuşa anlatmayı tercih ediyoruz, vuruşa vuruşa uzaklaşmayı hizmet telakki etmiyoruz. "Siz konuşa konuşa bir şey anlatamazsınız!" diyenlere de "Siz de konuşmaya konuşmaya bir şey anlatın öyle ise..." diyerek kendi mantıklarıyla baş başa bırakıyor, bir konuşma örneği arz ediyoruz burada sizlere: Hoca Efendi konuşuyor: - Amerika'da İslam'a çok saygılı bir Hıristiyan din adamı ile konuşuyorduk.
"Bizim gençler kiliseden kaçıyorlar." dedi.
Ben de, bizde camiye giden ve oruç tutan gençlerin sayısında artış olduğunu söyledim.
O devam etti. "Bizim gençler arasında çok bunalım var. Doğrusu, böyle bir neslin karşısında Tanrı'nın yerinde (!) olmak istemezdim!.." dedi.
Ben de, "Allah ile kul arasındaki münasebet açısından sizin konumunuzda olan bir insana, böyle bir cümleyi yakıştıramadım!.." dedim.
Bu konuşmamız üzerine o zat alicenap davrandı: "Allah'tan çok af dilerim, sürç-ü lisan oldu!.." dedi.
Hoca Efendi konuyu şöyle bağlıyor: "Bu insanlar kendi nesillerinden endişe ediyorlar. Bizim misyonerlik yapmamıza gerek yoktur. Kendimizi doğru ifade etme fırsatı bulalım o bize yeter!.." Evet, bütün mesele burada, kendi doğrularımızı ifade etme fırsatı bulabilmektedir. Diyalog bize bu fırsatı veriyorsa bunu değerlendirmek aklın, mantığın icabı olsa gerektir.
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=152779

Diyorsunki:Sizin iktibasınız ve altındada tarihini verdiğiniz makalenin linki buyrun gösterin böyle bir cümle varmı:“Üç dinden herhangi bir dine inanmak yeterlidir. Mühim olan kelime-i tevhid inancıdır. Hz. Muhammed’i kabul ve tasdik etmek ise şart olmayıp bir kemal mertebesidir” diyorlar. “Ehli kitap ile amentüde ittifak halindeyiz.” İddiasında bulunuyorlar. (Ahmet Şahin, Zaman- 17.4.2000)



Konuyla ilgili videoyu verdim.İzledinizmi ?

Herkes kelime-i tevhid-i esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın Resulüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır"

(küresel barışa doğru kozadan kelebeğe gazeteciler ve yazarlar vakfı yayınları sayfa 131 M.Fethullah GÜLEN)

F.Gülen'in sözleri yukardaki sözlere benzemiyormu?

Yahudileri ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan âyetler ya Hazret-i Muhammed (...A.S.M)
döneminde yaşayan ya da kendi peygamberlerleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve
Hıristiyanlar hakkındadır.”( Küresel Barışa Doğru, s.45)

"Kur’an-ı kerimin gelmesiyle yürürlükten kalkmış olan İncil
ve Tevrat’ın hükümleri hâlâ geçerlidir. Bugünkü İncillere ve Tevrata inanan,
Yahudi ve Hıristiyanlar da cennetliktir. Ehl-i Kitap ile ilgili âyetler,
hadisler tarihseldir, dolayısıyla bugünkü Yahudi ve Hıristiyanları değil o
dönemin insanlarını bağlar.”( Hoşgörü ve Diyalog İklimi s.155-156)

Fethullah Gülen.

Bugünkü Hristiyanlar ve Yahudiler Allah'a ortak koşuyorlar,peygamberimizin(s.a.v) peygamberliğini kabul etmiyorlar nasıl oluyorda Cennette gidiyorlar?



Diyorsunuzki:"Kitap ehli ile dialog kurmasak nasıl onlara doğruları anlatabiliriz?

Peki yıllardır Kitap ehli ile dialog kuruyorsunuz,şimdiye kadar kaç kişiyi müslüman ettiniz? Yoksa onlara sizin dininiz size bizim dinimiz bizemi dediniz?
 

GENCAKINCI

Profesör
Katılım
21 Ağu 2009
Mesajlar
1,666
Tepkime puanı
26
Puanları
0
İ'lem eyyüh-el aziz
Sizin gibi ehl-i iman kardeşlerimizden manevi destek ve hüsn-ü zann beklereken maatteessüf böyle su-i zannlarla ömrünü iman ve Kuran hizmetinde adamış olan Hadim-i Kuran hakkında dehşetli ve isbatıyla mükellef olduğunuz bir iddiada bulunmuşsunuz.Va esefa.
"İnat, bazan müfrit fırka müteassıplarına, dalâl ve batılı iltizam ettirir. Şeytan birisine yardım etse, melek der, rahmet okutur. Ötekinde melek görse, libasını değiştirmiştir der, lânet eder. Su-i zan ve hüsn-ü zan nazarıyla, dürbünün iki tarafı gibi leh, aleyhtar... Vâhi emareyi bürhan, bürhanı vâhi emare görür.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=5309&a=sû-i zan
Âyet
"Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Zira zannın bir kısmı günahtır."

Hucurât sûresi (49), 12
İsm, cezalandırılması gereken günah demektir. Zan ise, ihtimal üzerine hüküm vermektir. Binaenaleyh zanna dayalı hükümlerin doğruluğu da zannîdir, asla kesin değildir. Başkasının hakkının söz konusu olduğu yerlerde verilmiş yanlış hükümler neticede iftira ve bühtan olarak büyük bir vebal sebebidir. Zannın kaynağı özellikle eğer kişinin nefsi ise, hata ve vebal daha da büyür. Bu sebeple ihtiyat ve tedbir, zannın çoğundan ya da çoğu zandan kaçınmayı gerektirir.
Zannın bir kısmının günah olduğunun belirtilmesi, herşeye rağmen her zannın mutlaka vebali gerektirmediğini gösterir. Hatta, Allah ve mü'minler hakkında güzel zanda bulunmak vâciptir. Durumu bilinmeyen bir kişi hakkında güzel zanda bulunmak vâcip olmasa bile kötü zanda bulunmak da câiz değildir. Ancak haksızlığı ve günahkârlığı bilinen kişiler hakkında kötü zanda bulunmak haram değildir.
"Zannın çoğundan kaçının" buyurulması, genel bir üslûp içinde kaçınılması vâcip olan zanlar bulunduğunu gösterir. Durum iyice belirli hale gelmeden birileri hakkında kötü zanda bulunmaya cür'et edilmemesini tenbih anlamı taşır. Çünkü bilmeden ağır veya büyük günah olan zanna düşme tehlikesi dâima vardır.
Hadis
1577. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Zandan sakının. Çünkü zan, sözlerin en yalan olanıdır.”
Buhârî, Vasâyâ 8, Nikâh 45, Ferâiz 2, Edeb 57, 58; Müslim, Birr 28. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 56
Açıklamalar
Asıl dayanağı kesin bilgi (yakîn) olması gereken dinî konularda zan ile hareket etmek, zanna dayanarak haber vermek aslâ doğru değildir. Nitekim yüce Rabbimiz, İslâm gerçeği karşısında birtakım zan ve tahminlerle ileri geri konuşan, iddialarda bulunan putperestler hakkında "Onların çoğu, zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan hiçbir şeyin yerini tutamaz" [Yunus sûresi(10), 36] buyurmuştur. "Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar" [Necm sûresi (53), 23] âyeti de hem müşriklerin hem de dinî konularda his ve heveslere dayanarak zan ve tahminle görüş beyan edenlerin asıl yanlışlarını ortaya koymaktadır. Burada reddedilen zan, tam anlamıyla sûizandır.
Dinin iki temelinden biri olan sünnetin asıl dayanağı olan hadis rivâyeti konusunda zan ve tahminle hareket edilmesi, hadis nakledilmesi öncelikle bu yasağın içinde ve hatta başındadır. Çünkü zan, sözün en yalanıdır. Zaten Peygamber Efendimiz, "Kişiye yalan (veya günah) olarak her duyduğunu nakletmesi yeter" (bk. 1551 numaralı hadis) buyurmuştur.
Zan, bir mânada, nefsin telkinlerinin en yalan olanıdır. Zira zan, şeytan tarafından insanın içine atılmış bir düşüncedir. Bu noktadan hareketle hadisimizi "Müslümanlara yönelik olarak sûizanda bulunmaktan sakının! Çünkü bu tür bir beyân, sözlerin en yalanı olur" diye mânalandırmak da mümkündür. Nevevî merhum, büyük bir ihtimalle bu mânayı tercih ettiği için hadisimizi burada bir kez daha tekrar etmiştir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Kötü zan, sözlerin en yalanıdır.
2. Müslümanlar hakkında sûizanda bulunmak haramdır.
Riyazüs Salihin

Hem dahi zamanın da sizin gibi imkanat üzerinden hüküm veren bir müddeiye karşı Üstadımızın izahışöyle sudur etmiştir:
Halbuki mahkeme safahatında hiçbir emare bulamadılar ki, muannid bir müddeiumumi, mecbur olup vukuat yerinde imkanatı istimal ederek mükerreren iddianamesinde "Yapabilir" demiş ve "Yapmış" dememiş. "Yapabilir" nerede, "Yapmış" nerede? Hatta mahkemede Said ona demiş: "Herkes bir katli yapabilir; bu iddianızla herkesi ve sizi mahkemeye vermek lazım geliyor..."
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=3433&a=imkanat

Eğer F.Gülen Cemaati yardım yapmadıysa,ben sorumu tekrar ediyorum.

Peki Samanyolu TV Kiliseye niye sormamış bu yardımı yapan Türk dini lider kim?


Diyorsunki:"Müslümanlar hakkında sûizanda bulunmak haramdır"

Peki müslüman görünüpte müslümanların itikadını ve inancını bozuyorsa.Bir takım şer güçlerle(Vatikan-ABD-İsrail) iş birliği yapıyorlarsa o zaman ne olacak?

Ömer (r.a.) dedi ki:

"İslamı yıkan şeyin ne olduğunu biliyor musun?"

"Hayır." dedim. Dedi ki:

"Onu alimin zellesi(sapıtanı,ayağı kayanı), münafığın kitap hakkında tartışması ve saptırıcı imamların (liderlerin) hükmü yıkar."
(Darimi, Mukaddime: 71)

 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
papa sizin papanız biz zaten papaya karşıyız, papayı o kadar çok seviyorsunki papa sevgisinden devamlı bahsedip bilnçaltı telkinde bulunmaya çalışıyorsun belkide

Kardeşim hoş ve boş, boşa uğraşırsın

Kardeşim açıktan yazıyorum ben papayı hiç sevmiyorum

Hadi sende yazda papayı sevmediğine bir delilim olsun bari bakalım yazabilecekmisin :))))

sana kimi sevdiğini soran mı var..
neden bu cümleyi kurma ihtiyacı duydun.:)
papayı yakınen tanıdığın için mi sevmiyorsun:)
seni kardinal yapmadı mı diye bu hınç:)

tekrar ediyorum videodaki el öpen kişi istanbul baş papazı idi...
sen bir müslümana mı inanıcaksın
işçi partisine mi inanırsın.

sen bilirsin
vereceğin cevap ile
kalbinin küfürden yana mı
mü'minden yana mı bunu açığa çıkarıcak...
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0

Uploaded with ImageShack.us

Resime iyi bakın. A.Kaya'nın resmi ile videoda PAPA'nın elini öpen kişiye bakın. Videonun sonuna doğru toplu resim çektiriyorlar A.Kaya üste sağ tarafta sonradan görüntüye giriyor.Kendisi ayakta.Takım elbisesine ve kravatına bakın aynı. Saçı aynı.

Hala niye inkar edip montaj diyorsun?

Sahabeden örnek veriyorsun.Sahabe diğer kardeşlerinin canını kurtarmak için bunu kabul ediyor.Yoksa kendi canını kurtarmak için değil.

Peki bende sana soruyorum.PAPA'nın elini öpen A.Kaya kimin canını kurtarmak için el öpüyor?

ali kaya yı tanımam

ama videoda ense traşı görünen biri var:)
sen ali kayayı ensesinden tanıyacak kadar sami misin.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Kardeşim galiba farklı dillerden konuşuyoruz ve birbirimiz anlamıyoruz pek.

1- Ben sana kardeşim derken senin ulvi adlı müye diye yazman zaten pek çok şeyi anlatıyor yazmana gerek yok, gerçekten çok hoşuma gitti :))))

Kaza geçirmişsin geçmiş olsun kardeşim Rab 'bim beterinden saklasın,

Ama konumuz şudurki kardeşim ben senin şahsını ve varlığını sorgulamadım ve anlatmanı istemedimki bana bu açıklamalarda bulunuyorsun

Ben sana partinide sormadım, şu veya bu partidensinde demedim ve dikkat ettiysen bende şu veya bu partidenim de demedim

Kardeşim bıktıysan açıklama çünkü zaten sormuyorum konumuz bu değil

Bakl konu nasıl sen şusun ben buyuma döndü gördünmü kardeşim kim ol olursan ol ben Allah 'a Kulum varmı daha ötesi ve üstünü yok, o zaman olay bitmiştir

Hadi diyelim sokakta yaşıyorum aç susuzum boynumdan aşağısı felç, ellerimi bile kullanamıyorum ne olacak kardeşim şimdi dünya kralı benden üstünmü olacak hayır çünkü ben kulum o sadece nimeti bol verilmiş bir kuldur başka birşey değil

Onun için kardeşim lütfen sen şusun ben buyum mantığını bırakalım

Beni Soruyorsan Elhamdulillah Müslüman 'ım Ümmete ve Millete faydalı herşeyin ve herkesin yanındayım

Kardeşim ya ilimsel konularda konuşalım, yada şu anki konuşmalarımız tanışmamıza sebebiyet vermiş olsun tekrar merhaba tanıştığıma memnun oldum

Yada ricamdır sen şusun ben buyum yada sen şöylesin şeklinde hiç yazışmayalım birbirmizin yazılarına karışmayıp cevap vermeyelim

Bu üç şıktan hangisine kabulsen kabulümdür bana ulvi adlı üye diyen kardeşim

Allah Razı Olsun, yinede meydanı chp lileremi bırakalım derken düşünce hoş ve güzel :)

Ulvi

Samimi isen

SİYONİZM le mücadelede

AÇ KONULARIMI

Destek ver

Eğer bilmediğim Görmediğim varsa belirt saygı duyarım.

HER ŞEYİ BİLECEK DEĞİLİM.

Mesala Üsküdar Bülbül deresi mezarlığında yatanlarla başlayabiliriz.
 

ulvi

Doçent
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
522
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Adana


sana kimi sevdiğini soran mı var..
neden bu cümleyi kurma ihtiyacı duydun.:)
papayı yakınen tanıdığın için mi sevmiyorsun:)
seni kardinal yapmadı mı diye bu hınç:)

tekrar ediyorum videodaki el öpen kişi istanbul baş papazı idi...
sen bir müslümana mı inanıcaksın
işçi partisine mi inanırsın.

sen bilirsin
vereceğin cevap ile
kalbinin küfürden yana mı
mü'minden yana mı bunu açığa çıkarıcak...

Yok papa beni sevmiyor ama seni kardinal yapabilir

hareketlerin, yazmaların, konuşmaların bana hırıstiyanları hiç aratmadı, kendimi eskiden tartıştığım hırıstiyanlarla tartışıyorum zannettim :)))

Bu arada bu yazdığınla Mümin aynadır bakan kendini görür Hadisi Şerif 'inin ispatını yuapmışsın

Ben sana demişimki papayı madem o kadar çok seviyorsunuz demişim sende bana bakıp sana kimi sevdiğini soranmı var demişsin

Demekki bana bakıp kendini görmüşsün :))))

Elhamdulillah Müslümanım
 

ulvi

Doçent
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
522
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Adana
Ulvi

Samimi isen

SİYONİZM le mücadelede

AÇ KONULARIMI

Destek ver

Eğer bilmediğim Görmediğim varsa belirt saygı duyarım.

HER ŞEYİ BİLECEK DEĞİLİM.

Mesala Üsküdar Bülbül deresi mezarlığında yatanlarla başlayabiliriz.

Kardeşim siyonizm asla ve asla kabul etmiyeceğimiz ve kesinlikle düşman olarak kabul ettiğimiz bir yapılanma, siyonizme karşı olan herşeye destek veririm İnşaAllah

İnşaAllah bugün üçerisinde tüm konularına bakmaya çalışacağım
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
quote_icon.png
ulvi Nickli Üyeden Alıntı
Kardeşim Allah Razı Olsun bu cevabın beni sevindirdi inan, o zaman papanın elinin öpüldüğünü savunmuyorsun. Sadece bizlerin bildiğinin doğru olmadığını savunuyorsun

İnşaAllah bu konuda bizlerde yanlışız her ne kadar görüşlerine karşı olsakda, Kelimei Şehadet Getiren bir insanın papa eli öpmesi ağırımıza gider

Çünkü Elhamdulillah Müslümanız

kilitlenen konudan alıntı
niye kilitlenirse
 

ulvi

Doçent
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
522
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Adana


kilitlenen konudan alıntı
niye kilitlenirse


Kardeşim bak kabul ediyorum demedim ama İnşaAllah benim bildiğim değilde senin bildiğin doğru çıkar dedim

Sonuçta bu insanlar Namaz Kılan insanlar her Namazda Kelimei Şehadet getiryorlar, papa eli öpmeleri elbette bir Müslüman Olan bizlerin ağırına gidecektir

İstiyorsan alıntı yaptığın yazımı dünya gazte ve manşetlerine bile verebilirisn çünkü fikrim neyse zikrim odur
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Kardeşim bak kabul ediyorum demedim ama İnşaAllah benim bildiğim değilde senin bildiğin doğru çıkar dedim

Sonuçta bu insanlar Namaz Kılan insanlar her Namazda Kelimei Şehadet getiryorlar, papa eli öpmeleri elbette bir Müslüman Olan bizlerin ağırına gidecektir

İstiyorsan alıntı yaptığın yazımı dünya gazte ve manşetlerine bile verebilirisn çünkü fikrim neyse zikrim odur

gazeteye ilan vermem lazım haklısın bir ülkücünün itirafı diye:)
İnşallah doğru değildir...
doğru olmadığna şu açıdan inanıyorum ortada yalanlamalar mevcut
benim için bu yalanlamanın sahibinin müslüman olması kafi
 

ulvi

Doçent
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
522
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Adana


gazeteye ilan vermem lazım haklısın bir ülkücünün itirafı diye:)
İnşallah doğru değildir...
doğru olmadığna şu açıdan inanıyorum ortada yalanlamalar mevcut
benim için bu yalanlamanın sahibinin müslüman olması kafi

Kardeşim burda bir itiraf yokki ne itirafı, :)))))

Kardeşim seninle yazışmak gerçekten çok ama bende seni gazte ilanlarına vereceğim bir nur taraftarı kardeşimizin fikrimizden dolayı sevinci ve açıklamamızı itiraf kabul etmesi diye :))))

Kardeşim Elhamdulilah Müslümanım, görüş olarak evet ülkücüyüm ama parti savunmam, Onun Yerine Ehli Sünnet 'i Savunurum, Müslüman 'ın Ezilmesine ve küçük düşmasina hazmım yoktur karşı çıkarım

BUnlar itiraf değil her insanda olması gereken ve bizlerinde şimdiye kadar hareketine yön veren desturlar

Lütfen bana iftira atma ve bunu itiraf deme

İnşaAllah benim dediğim değilde senin dediğin doğru çıkar demek itiraf değildir, sadece iyi niyet temennisidir

Lütfen yazımın mahiyetine montaj yapıp ftira atma :)))

Montajcı seni :)))) ( Bu montajcı seni, sadece şakaydı, maksat latife olsun )
 

SaddbinMuaz

Profesör
Katılım
14 Nis 2011
Mesajlar
943
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Müslümanlar birbirlerini hedef aldıranın masonlar olduğunu bilemedikleri sürece itilaf ve tefrikalarıyla devam edeceklerdir... Müslümanın kalbini açıp yaramayız... Müslümanın varsa hatalarını yahutta varsa yanlışlarını dile getirmeyi bıraktığımız gün herşey daha sade olacaktır... İster tarihi inceleyiniz isterseniz hakikatleri Müslümanlar arasına giren fitnenin sebebi masonlardır... Bırakınız Müslümanlar ortak bir noktada buluşsunlar ve Dünyayı kasıp kavuranlara yönünü çevirsinler aksi takdirde isteyerek yahutta istemeyerek direk yahutta dolaylı hizmet ettiğimiz şeytan ve avaneleri olacaktır Allahualem kuşkunuz olmasın...
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Ancak ehli kitabın bazılarının bu doğruları tarif ve tavsif ederken yanlışa düştüklerini de görüyor, Allah'a babalık, peygambere de oğulluk ve krallık sıfatını isnat etmeleri gibi yanılgılarına da şahit oluyoruz. Onlardan bazılarının bu gibi yanlış tarif ve tavsiflerinin doğrusunu anlatma görevi de yine bize düşüyor. Uzaktan seyirci kalma yerine yaklaşıp kendi doğrularımızı anlatma imkanı aramamız icap ediyor(El-Cevaz)


EL-cevazın naklettiği yukarıdaki iktibastan , özellikle ''Ehli kitabdn bazıları'' tabiri sureti katiyetle, son derece yanlış bir cümledir...Ehli Kitabdan, müslümanlar hariç, bütün ehli kitabın, el-an küfürde olduğu hususu itikadi bir husustur...Bu önemli husususn buharlaşmasına vesile teşkil eden bu gibi saakat anlayışların tavzih edilmesi gerekir...Maattessüf diyalog süreci buna hizmet etmektedir...
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
BİR ATESİTE İslamı nasıl anlatırız diye konu açtım İLGİ yok

BİR DEİSTE İslamı nasıl anlatırız diye konu açtım İLGİ yok

BİR HİRİSTİYAN a İslamı nasıl anlatırız diye konu açtım İLGİ yok

BİR MUSAVİ ye İslamı nasıl anlatırız diye konu açtım İLGİ yok

Buna eş anlamlarda konular açmıştım Forum haclenmeden ve sonrası

KİMSE İLGİ GÖSTERMEDİ

Madem F.Gülen ve cemeatinin YOLU SİZCE YANLIŞ

DOĞRUSUNU YAPIN DÜNYAYA YAYILIN.

Bunlarıda yapmıyorsunuz

KALKIP BURADA NEFİSLEİNİZİN ESİRİ OLUP Ayetlerle , Hadisler le Menkibelerle YARGILIYORSUNUZ.
 

GENCAKINCI

Profesör
Katılım
21 Ağu 2009
Mesajlar
1,666
Tepkime puanı
26
Puanları
0


ali kaya yı tanımam

ama videoda ense traşı görünen biri var:)
sen ali kayayı ensesinden tanıyacak kadar sami misin.

Ali Kaya değil.Alaattin Kaya.

Zaman gazatesi nin eski imtiyaz sahibi, star gazetesi eski imtiyaz sahibi, aynı zaman da papanın elini öpen sahış.


Videoyu defalarca tekrar tekrar izledim. Papanın elini öperken kravatı görünüyor. Videonun sonlarına doğru sağ tarafta ayakta görüntüye kısa bir süre giriyor. O anda videoyu durdurdum.Takım elbisesi,kravatı,saçı aynı renkte ve profildende aynı.
 

ulvi

Doçent
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
522
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Konum
Adana
BİR ATESİTE İslamı nasıl anlatırız diye konu açtım İLGİ yok

BİR DEİSTE İslamı nasıl anlatırız diye konu açtım İLGİ yok

BİR HİRİSTİYAN a İslamı nasıl anlatırız diye konu açtım İLGİ yok

BİR MUSAVİ ye İslamı nasıl anlatırız diye konu açtım İLGİ yok

Buna eş anlamlarda konular açmıştım Forum haclenmeden ve sonrası

KİMSE İLGİ GÖSTERMEDİ

Madem F.Gülen ve cemeatinin YOLU SİZCE YANLIŞ

DOĞRUSUNU YAPIN DÜNYAYA YAYILIN.

Bunlarıda yapmıyorsunuz

KALKIP BURADA NEFİSLEİNİZİN ESİRİ OLUP Ayetlerle , Hadisler le Menkibelerle YARGILIYORSUNUZ.

Şimdi açtığın konular benden öncesi olduğu için birşey diyemem, ama şuda var bağdata pirince giderken eldeki bulgurdan olmaya gerek yok

Kimlerin nefsinin esiri olduğunu anca Allah Bilir, bunu kul bilemez

Dünya Müslüman olsun diye uğraşıcağız derken verilen tavizlerde Din Bozulursa yada böyle bir görüntü çıkarsa elbette insanlar Ayet ve Hadislerle Karşı çıkacaklardır

Zaten Ayet ve Hadislerle Karşı çıkılabiliyorsa olayda yanlışlık var demektir Müslüman elbette Ayet ve hadise Sarılacak, terkedecek hali yokya

Diğerine cevap ise Bizler Hidayet Edici değiliz Aynı Asrı Saadet 'e uyar eğilip bükülmeden anlatırız ve asla taviz vermeyiz

Biz Asrı Saadet 'ten dahamı akıllı ve bilgiliyiz Haşa
 
Üst