- Katılım
- 30 Eyl 2013
- Mesajlar
- 6,183
- Tepkime puanı
- 473
- Puanları
- 83
Kadın!
Göreceksiniz, modern dünyanın batmasına kadının yanlış izahı sebep olacaktır. Erkeğin kadını seçmesi ile kadının erkeği seçmesini aynı sonuçları doğuracağını mı sanıyorsunuz? Şu an içinde yaşadığımız dünyanın berbat durumu, kadının erkeği seçmesi düzeninden kaynaklanıyor.
Biz öyle sanıldığı gibi erkek egemen bir toplumda yaşamıyoruz. Kadındır her şeye yön veren. Ve siz bu yön vermeye müsade etmekle dünyanın kadın tasavvuruna dönüşmesine sebep oluyorsunuz. Durum böyle olunca bütün değer yargıları, kadının değer yargılarına dönüşüveriyor.
Sizce kadın nedir? Para hırsı, şöhret ve güce tapmanın heykelleşmiş şeklidir kadın. Hz. Peygambere Miraç'ta Dünya'nın kadın şeklinde gözükmesi bundandır. Evet, kadının tercihi, dünyevî paradigmaların bu yönde oluşmasına sebep oluyor. Çünkü erkek, kadına yaranmak için, beni seçsin diye kendini bozuyor. Erkeğin ipleri elinde tutuyor gözükmesine aldanmayın. O ip erkeğin elinde gözüksede bir karış devamı olan tasma erkeğin boynunda ve bu ipin son ucu kadının elindedir. Erkek, sadece bu tasmalı ipin ortalarında bir yerleri tutmaktadır.
Kadın, kapitalizmin direksiyonu,
kadın, sermaye hakimiyetinin ana direği,
kadın, fakirin daha çok fakirleşmesine ve zenginin daha çok zenginleşmesine sebep ana dinamiktir. Bütün yapmanız gereken şey, bu dinamiğin önünü açmak. O vakit maddenin hakim olduğu dünya zaten kendiliğinden oluşacaktır. Kadına yol verin yeter, başka hiçbir şey yapmanıza gerek yok..
Türk toplumunda ahlak değerlerinin bozulmasına siz bir sebep mi arıyorsunuz? O kadar uzaklara gitmeyin. Kadını ön plana çıkartın, her şey zamanla bozulur..
Peki, bu işin çaresi ne? Tek çare kadını geri bırakmaktır. Bu geri bırakma işinin ne şekil olacağı tartışılmalı ve eli yüzü düzgün şekilde tarifi yapılıp rayına oturtulmalıdır. Kastettiğim şey kesinlikle kadını ezmek, kadını yok saymak veya hakkını yemek değildir. Şiddet uygulamak, veya kadının insanlık onurunu ayaklar altına almak değildir. Bunun felsefi boyutta ciddi bir şekilde tartışılması gerekiyor. Aslında batı dünyası buna bir çare bulmuş ama bu münafık çare müslümana yakışmaz. Batı, kadına yalan söyleme yoluna gidiyor. Çünkü dünya yalan ve bu yalanı ancak yalanla kontrol altında tutabilirsiniz. Batının bulduğu çare müthiştir. Kadını ön plana çıkartanlar, toplumu kadın putu üzerinden yönetmektedir. Batı medeniyeti, kadını, avcının dişi kekliği kullanması gibi kullanıyor. O dişi keklik kafesini içindedir ve ciyak ciyak onu bağırtan avcı, gelen erkekleri takır takır vurmaktadır. Aslında batı dünyasının bu taktiği o kadar da haksız değil. Zira ben gibi bir manyağın yukarıda yazdığı hakikati hangi kadına kabul ettirebilirsiniz ki? Onun bu hakikatten onuru incinecek ve ağlıyacaktır. Bu da olmaz! Peki, ya ne yapacağız? Çok zor bir konu. Yalan söylemeye devam etmekten başka çare yok gibi gözüküyor.. Yalan var yalan var.. Müslümanın kullanacağı yalanla kafirin yalanı bir olmaz elbette. Örneğin kafir: ''Gözlerin bir içim su, hadi soyun'' derken, müslümanın yalanı ''gözlerin bir içim su, hadi gel namaz kılalım'' şeklinde olabilir.
Yukarıda kadın hakkında yazdığım bütün negatif cümleleri geri alıyorum. Olma(ma)sı gereken şekli yazdım çünkü çoğu algılarda kadın suçlanmaktadır. Arkadaşlar, suçlu kadın değildir. Suçlu, kadın üzerinden söylenen yalanların sahipleridir.. Ve bu yalana en müsait kadın, nefisne tapan kadındır. Kadının nefsini iyi analiz edin!!!! Problemi dışarıda aramayın. Problem içimizde, problem nefislerdedir. Kadını kafese alamazsınız. Kadını geri plana atamazsınız. Nefislerin islahına odaklanmaktır çare. Dışarıdan zorlama hiçbir şey olmaz. Tasavvufun nefis terbiyesi, fert fert insanlara, erkeğinden kadınına ulaşırsa kadın zaten yalana alet olmayacaktır. Her birimiz Allah'ın kullarıyız ve nefsimizi terbiye etmekle fert fert biz sorumluyuz. Ali'nin Fatma'nın nefsini terbiye görevi dışarıdan baskı yapmakla bana ait değildir. Herkes kendisinden sorumludur. Ve bu sorumluluğa farkındalık uyandırmanın tek dinamiği AŞKTIR.. Allah aşkı..! Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet.. Yüksek medeniyetlerin oluşumunda hep bu dört ana direk vardır. Akşı inkar eden her fikir ezik kalmaya mahkumdur. Çünkü özgüven çıkartamaz içinden..
Bir kadın, ikinci eş olmayı kabul ederken bunu fakirliğinden veya ezikliğinden kabul etmeyecek. Bunu başı dik, onurlu ve erdemli şekilde yapacak. Estetiğini ortaya koyabilecek. Osmanlıda bu nasıldı? Paran yoksa huzur islamdadır gibi bir ortama mahkum edildi bu din! Yüksek Medeniyet olmanın yolu nefis terbiyesinden geçer. Evet, islam şu an; paran yoksa huzur islamdadır, ortamına mahkum. Ve bence İslam'ın başta garip olması ve tekrar garipleşmesi bununla direk alakalıdır..
Göreceksiniz, modern dünyanın batmasına kadının yanlış izahı sebep olacaktır. Erkeğin kadını seçmesi ile kadının erkeği seçmesini aynı sonuçları doğuracağını mı sanıyorsunuz? Şu an içinde yaşadığımız dünyanın berbat durumu, kadının erkeği seçmesi düzeninden kaynaklanıyor.
Biz öyle sanıldığı gibi erkek egemen bir toplumda yaşamıyoruz. Kadındır her şeye yön veren. Ve siz bu yön vermeye müsade etmekle dünyanın kadın tasavvuruna dönüşmesine sebep oluyorsunuz. Durum böyle olunca bütün değer yargıları, kadının değer yargılarına dönüşüveriyor.
Sizce kadın nedir? Para hırsı, şöhret ve güce tapmanın heykelleşmiş şeklidir kadın. Hz. Peygambere Miraç'ta Dünya'nın kadın şeklinde gözükmesi bundandır. Evet, kadının tercihi, dünyevî paradigmaların bu yönde oluşmasına sebep oluyor. Çünkü erkek, kadına yaranmak için, beni seçsin diye kendini bozuyor. Erkeğin ipleri elinde tutuyor gözükmesine aldanmayın. O ip erkeğin elinde gözüksede bir karış devamı olan tasma erkeğin boynunda ve bu ipin son ucu kadının elindedir. Erkek, sadece bu tasmalı ipin ortalarında bir yerleri tutmaktadır.
Kadın, kapitalizmin direksiyonu,
kadın, sermaye hakimiyetinin ana direği,
kadın, fakirin daha çok fakirleşmesine ve zenginin daha çok zenginleşmesine sebep ana dinamiktir. Bütün yapmanız gereken şey, bu dinamiğin önünü açmak. O vakit maddenin hakim olduğu dünya zaten kendiliğinden oluşacaktır. Kadına yol verin yeter, başka hiçbir şey yapmanıza gerek yok..
Türk toplumunda ahlak değerlerinin bozulmasına siz bir sebep mi arıyorsunuz? O kadar uzaklara gitmeyin. Kadını ön plana çıkartın, her şey zamanla bozulur..
Peki, bu işin çaresi ne? Tek çare kadını geri bırakmaktır. Bu geri bırakma işinin ne şekil olacağı tartışılmalı ve eli yüzü düzgün şekilde tarifi yapılıp rayına oturtulmalıdır. Kastettiğim şey kesinlikle kadını ezmek, kadını yok saymak veya hakkını yemek değildir. Şiddet uygulamak, veya kadının insanlık onurunu ayaklar altına almak değildir. Bunun felsefi boyutta ciddi bir şekilde tartışılması gerekiyor. Aslında batı dünyası buna bir çare bulmuş ama bu münafık çare müslümana yakışmaz. Batı, kadına yalan söyleme yoluna gidiyor. Çünkü dünya yalan ve bu yalanı ancak yalanla kontrol altında tutabilirsiniz. Batının bulduğu çare müthiştir. Kadını ön plana çıkartanlar, toplumu kadın putu üzerinden yönetmektedir. Batı medeniyeti, kadını, avcının dişi kekliği kullanması gibi kullanıyor. O dişi keklik kafesini içindedir ve ciyak ciyak onu bağırtan avcı, gelen erkekleri takır takır vurmaktadır. Aslında batı dünyasının bu taktiği o kadar da haksız değil. Zira ben gibi bir manyağın yukarıda yazdığı hakikati hangi kadına kabul ettirebilirsiniz ki? Onun bu hakikatten onuru incinecek ve ağlıyacaktır. Bu da olmaz! Peki, ya ne yapacağız? Çok zor bir konu. Yalan söylemeye devam etmekten başka çare yok gibi gözüküyor.. Yalan var yalan var.. Müslümanın kullanacağı yalanla kafirin yalanı bir olmaz elbette. Örneğin kafir: ''Gözlerin bir içim su, hadi soyun'' derken, müslümanın yalanı ''gözlerin bir içim su, hadi gel namaz kılalım'' şeklinde olabilir.
Yukarıda kadın hakkında yazdığım bütün negatif cümleleri geri alıyorum. Olma(ma)sı gereken şekli yazdım çünkü çoğu algılarda kadın suçlanmaktadır. Arkadaşlar, suçlu kadın değildir. Suçlu, kadın üzerinden söylenen yalanların sahipleridir.. Ve bu yalana en müsait kadın, nefisne tapan kadındır. Kadının nefsini iyi analiz edin!!!! Problemi dışarıda aramayın. Problem içimizde, problem nefislerdedir. Kadını kafese alamazsınız. Kadını geri plana atamazsınız. Nefislerin islahına odaklanmaktır çare. Dışarıdan zorlama hiçbir şey olmaz. Tasavvufun nefis terbiyesi, fert fert insanlara, erkeğinden kadınına ulaşırsa kadın zaten yalana alet olmayacaktır. Her birimiz Allah'ın kullarıyız ve nefsimizi terbiye etmekle fert fert biz sorumluyuz. Ali'nin Fatma'nın nefsini terbiye görevi dışarıdan baskı yapmakla bana ait değildir. Herkes kendisinden sorumludur. Ve bu sorumluluğa farkındalık uyandırmanın tek dinamiği AŞKTIR.. Allah aşkı..! Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet.. Yüksek medeniyetlerin oluşumunda hep bu dört ana direk vardır. Akşı inkar eden her fikir ezik kalmaya mahkumdur. Çünkü özgüven çıkartamaz içinden..
Bir kadın, ikinci eş olmayı kabul ederken bunu fakirliğinden veya ezikliğinden kabul etmeyecek. Bunu başı dik, onurlu ve erdemli şekilde yapacak. Estetiğini ortaya koyabilecek. Osmanlıda bu nasıldı? Paran yoksa huzur islamdadır gibi bir ortama mahkum edildi bu din! Yüksek Medeniyet olmanın yolu nefis terbiyesinden geçer. Evet, islam şu an; paran yoksa huzur islamdadır, ortamına mahkum. Ve bence İslam'ın başta garip olması ve tekrar garipleşmesi bununla direk alakalıdır..