Altını çizdiğiniz satırlar

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Ey cehâlet; ufukta fecir belirtileri var. Gözleri ışıktan rahatsız olmasın diye ülkeni dolduran yarasaların, haktan yüz çevirip hâkikate sırtını dönen çağdaş Firavunların imdadına yetiş. Rahat bir hayat sürmeyi gaye edinen, kurulu düzenini bozmaktan kaçınan, atalarından kalma bir kuşa çevrilmiş garip bir dîni İslâm adı altında pazarlayan hâkikat kaçkınlarının imdadına yetiş. Mendubu farza, kâfiri Müslümana, bid’atı sünnete, yalan haberi görmeye, şartlanmayı eğitilmeye, düşünceyi hisse, menkıbeyi Kur’an’a tercih edenlerin imdadına yetiş. Bilmediği şeyin ardına düşenlerin, her duyduğu şeye inanıp onu yayanların, fâsık habercilerin baş ve değişmez müşterilerinin imdadına yetiş. Düşünmekten sakınan, okumak ve öğrenmekten korkan, bakan ama görmek istemeyen, bilişen ama tanışmak istemeyenlerin imdadına yetiş. İslâm’ı Allah (cc)’a, cennetini kullara ısmarlayıp, sancısız bir hayat hasretiyle sorumluluktan kaçan şuursuzlar güruhunun imdadına yetiş.

[Mustafa İSLAMOĞLU]
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Yolunu gözleyenler çoğaldı; nerdesin ey cehâlet!? Şu rehavet ortamında bizim rahatımızı kaçıracak, kendisini, çevresini, çağını sorgulayan, büyüklerinden hesap isteyen eli kitaplı yeni yetmeler türedi. Eskiden öyle miydi ya? Hatamızda hikmet aranır, günahımız bir imtihân kabul edilirdi. Biz herkesi uyarırdık ama kimse bizden hesap soracak kadar âsileşemezdi. Söylediklerimizi yapıp yapmadığımıza bakacak kadar haddini tecavüz eden çıkmazdı. Büyüklüğün ve küçüklüğün bir edebi vardı. Büyüğe değil soru sormak gözüne bakmak bile edepsizlik sayılırdı. Öyle teslimiyet vardı ki öl dese ölünür, ateşe atla dese atlanırdı; kimse düşünme ihtiyacını hissetmezdi. Anlatılanlara delil istenmez, edeple dinlenirdi. Bir tek âyet ve hadis okumadan saatlerce konuşurduk da insanlar ağızlarının suyu akarak dinlerlerdi. Büyüklerimizin sevdiği sevilir, sevmediğine düşman olunurdu, birlik beraberlik vardı çünkü. Yeniden o günlere kavuşmak için, anarşist ruhlu fitnecilerden kurtulmak için, edep yoksulu nevzuhurlara haddini bildirmek için baban Ebû Cehil’i de alarak imdâdımıza koş; yetiş yâ cehâlet!..

[Mustafa İSLAMOĞLU]
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
İrfanımızı maziye bağlayan köprüler yıkılmış. İslamiyet sisler içinde. İhmalin, bilgisizliğin, bühtanın sisleri. Kur'an'ı, "asrın idrakine söyletmek" Akif'in rü...yasıydı. Müslüman gençlik de aynı emel peşindedir. İslam, içtimai bir nizam. Yaşayan ve yaşayacak olan bir dünya görüşü... Ama bunu çağdaş insana kabul ettirmek kolay mı?

Cemil Meriç
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Ey zayıf bırakılmışların Rabbi!

Sen yeryüzünün zavallılarını, mahkum ve zayıf yığınlarını ve hayattan yoksun bırakılanları – ki onlar, köle arayan azgınların; çağın karanlık zulmünün; kin ve nefret cehenneminin tarihteki kurbanlarının devamıdırlar ve her zamankinden daha çok zulme ve baskıya maruz kalmışlardır –insanların önderliğine eriştireceğini ve onları dünyaya varis kılacağını irade etmişsin. İşte şimdi zamanı gelmiştir. Yeryüzünün lanetlileri senin vaadini gözlemekte ve beklemektedir.

[Ali Şeriati || Dua]
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Onlar, din için ölüyor, dahası onun için yaşıyorlardı. Biz ise çeşitli korkulardan, kalp krizi, trafik kazası, şişmanlık ve stresten ölüyoruz, bugünden yarına da yaşıyoruz. Tek kelimeyle onlar Allah'tan, biz ise insanlardan korkuyoruz. İtiraf etmelisiniz ki fark çok büyüktür. Ve sonuçları da öylesine büyüktür.

- Aliya İzzetbegoviç -
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
''Kulluk bilinci içinde olan insana şişkebabı yemek yasaklanmamıştır.Ama şişkebabı yiyemedim diye de üzülüp dövünmesi de istenmemiş.Oysa hayatın bir şiş etrafın...da dönüp durduğunu sananlar için,o şişi bulamadığında hayatı zehir olup çıkmaktadır.Çünkü kafasında 'şükür' diye bir kavramın yeri yoktur.''

Rasim Özdenören-Müslümanca Yaşamak
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Düşünmek risk almak ve cesaret etmek demektir. Düşünmeye cesaret edemeyenler kendi iradelerinden vazgeçerler. Düşünmeye cesaret edemeyenler, medya sistemleri ve araçları yoluyla oluşturulan moda kimliklere, moda kültürlere bağlanırlar. Bir toplumda yeni kuşaklar, kendi kültür ve medeniyet değerleriyle ilişkilerini kestiklerinde o toplumun tarihinde yeni bir yabancılaşma dönemi başlamış demektir.

Atasoy Müftüoğlu
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Tevbe edebileceğin günahların varsa, ne mutlu sana! Kendisinden dönebileceğin, vazgeçebileceğin, yaptığına pişman olacağın günahların, ama senin günahların, sana mahsus günahların, yapamayacağını zannettiklerin ama yaptıkların.
Tevbe etmek demek, ayağa kalkmak demek, her düşüşünde yeniden kalkmak.
Düşüşlerin, yolda olu...şunun alâmeti. Düşe kalka yürüyüşünün. İnsan oluşunun.
Düşmekten korkmamalısın o hâlde. Korkacaksan, ayağa kalkamamaktan kork!
Düşersen, ayağa kalkmaktan kaçınma! Düş, ama her defasında yeniden kalk!
Günahların da senin, tevbelerin de.
Düşüşlerinle kemâle ereceksin, ve günahlarından dönüşlerinle.
Noksanlarınla, eksiklerinle, yetersizliklerinle âlemin kemâline katkıda bulunacaksın.
Noksan olmayaydın âlem noksan olurdu, senden, senin eksiklerinden, noksanlarından, yetersizliklerinden mahrum kalırdı.
Düşmedikçe kalkamazsın.
Günah işlemedikçe tevbe edemezsin.
Sözün özü, bağışlamadıkça bağışlanamazsın.

D.Cündioğlu
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
insan!
kör maddi tabiatın bile adalet esasına dayalı olduğunu düşünür. mutlak olan yüce Allah'ın bile adalete uymak durumunda olduğunu varsayar..(ali şeriati)
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
1378036_603078489731021_231173509_n.jpg
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
ŞİRK MESELESİ, insanların zihninde geçmişten örneklendirilen bir meseledir. Çağdaş şirkin her türlüsüyle içiçe veya yüzyüze olan insanlarımıza şirk denilince, her nedense sadece Mekke müşriklerinin taptıkları bazı putlar akıla gelmektedir.
Nitekim birçok insanımıza göre putperestlik veya Allah'a eş koşmak, çok eskilerde kalan hadiseler olup, günümüzde böyle ilkel şeyler hiç söz konusu değildir.
Oysa öyle bir çağda yaşamaktayız ki, putperestleri veya müşrikleri İslam'ı reddedenlerin arasında değil, kendilerini İslam'a nisbet edenlerin arasında bulmamız mümkündür. Kendisini müslüman zanneden nice insan vardır ki, itikadıyla, yönelişiyle, yaşantısıyla müşriklerden veya putperestlerden herhangi bir farkı yoktur.

Mehmed Alagaş - TEVHİD VE ŞİRK
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
KÖTÜLÜĞÜ İYİLİKLE UZAKLAŞTIRMAK,kötülük yapan insanlara merhamet duymakla ilgili bir meseledir. Ölümcül bir hastanın tüm hakaretlerine tahammül eden insanlar, nasıl ki o hastaya acıdıkları için tahammül ediyorlarsa; müslümanlar da kötülerin feci akibetini dikkate alarak onlara acımakta ve onları bu feci akibetten, cehennem azabından kurtarabilmek için onlara iyilik ve merhametle yaklaşmaktadırlar. Çevresindeki insanlara iyi ve güzel muamelede bulunan bir müslümanın, cahiller veya şirke bulaşan insanlar tarafından sevilmesi, bu müslümanın kimlik ve kişiliğini gölgelemez. Bir müslümanın böylesi davranışlarda bulunarak müslüman olduğu için sevilmesi, topluma fiili bir tebliğ olup, sözlü tebliğ için de rahmetli bir zemin oluşturacaktır. Çünkü tüm insanlar insan olarak değer verdikleri, sevdikleri kimselerin sözlerini dikkate alarak dinleyebilirler. Kaba, hırçın veya bencil davranışlarımızla nefretini uyandırdığımız bir insana, İslami bir mesaj iletmemiz, iletebilmemiz mümkün değildir. Topluma mesaj götürmek isteyen bir müslümanın, İslam'ın sınırları içindeki güzel davranışlarda bulunarak insanlar tarafından sevilmeyi istemesi, kesinlikle ve kesinlikle bir maraz da değildir. Çünkü müslümanlar bilirler ve iman ederler ki, bütün bir insanlık kendilerini sevse; bu sevgi, müslümanların Rabbimiz katındaki durumlarını değiştirmez. Önemli olan Rabbimizin bizleri sevmesi ve bu sevgiye layık olmamızdır. İşte bütün bunları dikkate alan bir müslümanın, insanlar tarafından sevilmeyi istemesi, bu müslüman için nefsi bir istek değildir. Burada önemli olan husus, o insan tarafından sevilmemiz değil,o insanın bir müslümanı sevmesi, sevebilmesi ve bu sevgiyle müslümanlığa yakınlaşabilmesidir. Mehmed Alagaş-KİŞİYE ÖZEL
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Aradığın şey o kitaplarda değil, aradığın şeyi okuyarak bulamazsın.
Sende eksik olan şeyi gözlerinle tamamlayamazsın.
Aradığın şeyi Dünya'da arayacaksın, aradığın şeyi yüreğinle bulacaksın...
Dünya'da ki tüm kitaplar, tüm hesaplar, akıl oyunları, sayfalarca laflar sevginin yerini tutmaz...
Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın...

Şems-i Tebrizi
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
"Ne garip bir oyuncak şu insan! Yürür, konuşur ve acı çeker. 70 kilodur. Kendisine ve çevresine ait hiçbir şeyi bilmez. Bir nevi ıstırap makinesi. İplerini başkaları çeker. Hantal ve şapşal bir robot. Neye sevinir bilinmez. Sınırsız olan yalnız hayalleri ve acı kabiliyeti. Etten bir kafes ve aciz içinde çırpınan bir ruh. Vücut araba akıl arabacı. Ama gözleri bağlı arabacının, arabaya hükmeden atlar.. Buda haklı: Varolmak için yokolmak lazım, parça bütüne kavuşacak ki hasret dinsin. Bütün musiki, bütün şiir, bütün aşk, bu bir çuval kemik, bu asi ten, bu aptalca endişeler ne olacak? Ne olacağını bilen var mı? Kader hep oynayacağı roller yükler insana ve ıslıklar. Alkış sahtekarların..."

Cemil Meriç - Jurnal 3.11.1965

 

Hüzün Seli

. . .
Katılım
16 Ağu 2009
Mesajlar
1,228
Tepkime puanı
512
Puanları
0
Konum
A'raf
Web sitesi
huzundusumu.blogcu.com
Ah! Düşüşsüz insan! Benden övgü bekleme.
Düşüşün tadını alamayan insan!
Senin, yücelerin serinliğinden, arılığından ne haberin vardır?
. . .

Düşen insandır, hayatın sesini işiten, iç sesini duyan...
Hakikatlere kurban gibi başını uzatmış olan odur.
Tanrısal bıçağın parıltısını o görmüştür.
Akmadan önceki kanın şırıltısını o işitmiştir.
Artık hayatı boyunca o şırıltı kulaklarındadır.
Hayat, o şırıltıyla taze ve yenidir her an...

Sezai Karakoç / Yitik Cennet


 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
İNSANLARIN YERYÜZÜNÜ İMAR ETMELERİ ve bir cennete benzetmek istemeleri, bu meseleye itidalli yaklaşılır ve gerçek cennet ile insanları bu cennete götürecek ameller ihmal edilmezse, elbetteki yanlış değildir!. Ancak çok kısa bir süre yaşayacakları yeri bir cennet haline getirmeye çalışan bu insanlar, ölümsüz olarak yaşayacakları ebedi cenneti ve kendilerini ebedi cennete götürebilecek amelleri unuturlarsa, bu insanlar koyu bir gaflet ve sapıklık içine girmiş olurlar. Çünkü yaptıkları bu tek taraflı tercih ile bir saat kadar yaşayacakları fani bir dünyayı cennete benzetmeye çalışırlarken, ebedi hayatlarını geçirecekleri yeri cehennem durumuna getirmektedirler.

Mehmed Alagaş-YARATILIŞ VE İNSANLIK TARİHİ
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
“Yalanlamak ve reddetmek için okuma!
İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma!
Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma!
Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku!”

(F. Bacon)
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
İNSANLARIN YERYÜZÜNÜ İMAR ETMELERİ ve bir cennete benzetmek istemeleri, bu meseleye itidalli yaklaşılır ve gerçek cennet ile insanları bu cennete götürecek ameller ihmal edilmezse, elbetteki yanlış değildir!. Ancak çok kısa bir süre yaşayacakları yeri bir cennet haline getirmeye çalışan bu insanlar, ölümsüz olarak yaşayacakları ebedi cenneti ve kendilerini ebedi cennete götürebilecek amelleri unuturlarsa, bu insanlar koyu bir gaflet ve sapıklık içine girmiş olurlar. Çünkü yaptıkları bu tek taraflı tercih ile bir saat kadar yaşayacakları fani bir dünyayı cennete benzetmeye çalışırlarken, ebedi hayatlarını geçirecekleri yeri cehennem durumuna getirmektedirler.

Mehmed Alagaş-YARATILIŞ VE İNSANLIK TARİHİ
Bu yazı tamamen bilimi ve kalkınmayı köreltme amacı gütmektedir. Bu amacı gütmüyorsa da ahmaklık alametidir.

Bu yazı tamamen en konforlu ülke olduğumuz zaman yazılacak bir yazıdır. Şimdi değil.

Tıpkı avrupanın sanayi devrimini yaptıktan sonra makinaların insanlara hükmetmesi felsefesini işlemeleri gibi olmalıydı bu yazı. Avrupada matrix, terminatör gibi felsefi filimlerin çıkış zamanlamasına bakarsanız sanayi devriminin kapandığı zamana denk gelir. Buhar makinası ve lokomotiflerin icad edildği dönemde bunu göremezsiniz. Fakat bizim yarı aptal tam bir deli aydınlarımız işte lokomotif döneminde olduğumuz zamanda yazarlar bu tip yazıları. Zamanlama yoktur. Daha doğrusu ferasetleri yoktur. Bilmezler. Dünyayı okuyamazlar. Allah'ın ayetlerini okuyamazlar. Bir ağacın çiçek açmasına bakmakla dünyayı okuyorum, ayet okuyorum sanırlar. Onlar ağaçların çiçek açmasına bakmayı tefekkür olarak algılaya dursunlar. 70 bin rekat namazdan üstün bir iş yaptıklarını sana dursunlar. Onların bu halleri belki de hanelerinde yazılı 70 bin namazı siliyorda fark etmiyorlar.

Bakın şair ne demiş ve başka bir şair bu şairin lafı üzerine ne demiş. Çok güzel buluşturuyor madde(ci) ve mana(cı)yı.

"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda."
Yiğitlik, sen cehennem olsan da bile
Fedayı kabul etmektir,
Cennet yapabilmek için seni,
Yoksul ve namuslu halka.


(mısra, Ahmet Arif'in Vay Kurban şiirinden alıntıdır)

________________________________________
Not: Şiirin tamamını eklemekte fayda buldum. Lütfen tarafgirlikle okunmasın. Güzel bir şiirdir. Hele kendi sesinden youtube'de dinlemenizi tavsiye ederim. Gözleri yaşarmayanın vicdanından da şüphe ederim.

VAY KURBAN


Dağlarının, dağlarının ardı,
Nazlıdır.
Uçurum kıyısında incecik bir yol
Gider dolana dolana,
Bir hastam vardır, umutsuz,
Belki Ayşe, belki Elif
Endamı kuytuda başak,
Memesinin, memesinin altında,
Bir sancı,
Bir hayın bıçak...


Ölüm bu,
Fukara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya bir kuşluk vakti, ya akşamüstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsın, olmuş olacak.
Bir hastam vardır umutsuz,
Hayreti uykularda,
Hayreti soğuk sularda.
Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri,
İki mavi, kocaman korku çiçeği,
Açar, derin kuyularda...


Dağlarının, dağlarının ardı korkunçtur.
Hiç akıl edip de düşünen var mı?
Gün kimin hesabına tutar akşamı,
Rahmetinden kim demlenir bulutun,
Hayırlı evlat makina
Nasıl canavar kesilir.
Kurdun, karıncanın rızkını veren
Toprak nasıl ayartılır,
Yüz vermez topal öküze,
Ve almaz koynuna kara sabanı.


Sepetçioğlu'm bir kömür işçişidir,
Mavzer değil, kürek tutar Urfalı Nazif
Mal, haraç-mezattır,
Can, pazar-pazar.
Kırmızı, ak ve esmer,
Yumuşak ve sert buğdayları
Yaratan ellerin sahibidir bu,
Kör boğaz, nafaka uğruna,
Haldan düşmüş, tebdil gezer...


Dağlarının, dağlarının ardı,
Nasıl anlatsam...
Ağaçsız, kuşsuz, gölgesiz.
Çırılçıplak,
Vay kurban...
"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda."
Yiğitlik, sen cehennem olsan da bile
Fedayı kabul etmektir,
Cennet yapabilmek için seni,
Yoksul ve namuslu halka.
Bu'dur ol hikayet,
Ol kara sevda.


Seni sevmek,
Felsefedir, kusursuz.
İmandır, korkunç sabırlı.
İpin, kurşunun rağmına,
Yürür, pervasız ve güzel.
Sıradağları devirir,
Akan suları çevirir,
Alır yetimin hakkını,
Buyurur, kitabınca...


Gün ola, devran döne, umut yetişe,
Dağlarının, dağlarının ardında,
Değil öyle yoksulluklar, hasretler,
Bir tek başak bile dargın kalmayacaktır,
Bir tek zeytin dalı bile yalnız...
Sıkıysa yağmasın yağmur,
Sıkıysa uykudan uyanmasın dağ.
bu yürek, ne güne vurur...
Kaçar damarlarından karanlık,
Kaçar, bir daha dönemez,
Sunar koynunda yatandan,
Hem de mutlulukla sunar
Beynimizin ışığında yeraltı.


Her mevsim daha genç, daha verimli,
Sunar, pırıl-pırıl, sebil,
Ömrünün en güzel aşk hasadını,
Elimizin hünerinde yeryüzü.
Dolu sofra, gülen anne, gülen çocuklar,
Bir'e on, bir'e yüz'le akşama gebe
Şafakla doğan işgücü.
Yalanım yok, sözüm erkek sözüdür,
Ol kitapta böylece yazılıdır,
Ol sevda, böyledir çünkü..


AHMED ARİF
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
üstteki yazıdan böyle bir şey çıkartana sadece avazım çıktığı kadar susarım ne olur ne olmaz
 
Üst