Âhir Zaman'da Ümmetin En Faziletli Üç Öncüsü

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Allahü Teala katında "en kerimliler" elbet de vardır her dönemde... Kimlerdir dediğimizde, o bilgi de sadece O'nun katındadır. Lakin bizlerinde "şunlardır" diyebileceğimiz düşündükleri vardır... Ama yakın bilgi Allah katındadır...
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Hâtem’ül-evliyâ, Hâtem’ür-rüsul’ün şeriatına tâbi olduğu için şeriatı zâhirde ondan alır. Bâtında ise vahiy meleğinin Hâtem’ür-Rüsul’e onu aksettirdiği yerde, aynı kaynaktan alarak, şeriat hususundaHâtem’ür-Rüsul ile denkleşir.” (Kitâbü’l-Fukûk fî Müste-nedâti Hikemü’l-Fusûs)


Şeriat zahirde de , batında da (bu ikilik anlayışıda bahsi diğerdir) ancak ve ancak Resulu Ekremden alınır..Gerisi lafı güzaftır.Uygun bir vakitte şeyhul ekberin bu konudaki düşüncelerini arzetmeye çalışacağız.
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Son veliler, Son Nebi'den şeriati alırlarmış, yani onu almaya nasıl mecbur kalmışlarsa, kalmışlar işte O'ndan alırlarmış, belki de vaizfeyi kurtarmak adına böyle ifade ediyorlar...

Her ne kadar böyle yazılsa da sanki onlara farklı bir şeriat daha Allah'tan (meleksiz direk, işte burada Peygamberleri solluyorlar) geliyormuş gibi, yazılır, çizilir ve inanılır...

Hadi birileri böyle inanıyor, anladık da, bu veliler kendilerine böyle inananları bildiği halde öyle rahat rahat nasıl duruyorlar, anlayamıyorum...

Ekabiri libas edinmek bu sanırım...

Aha Kur'an, velisi de, delisi de buna uymakla mükellef...

Selamlar...


 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,663
Tepkime puanı
2,339
Puanları
113
Konum
istanbul
@hirohos abi Allah senden razı olsun. Vakit ve emek harcadın, hepimize bildirdin. Allah ecrini kat be kat versin, seni katından müjdelerle müjdelesin.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Hâtem’ül-evliyâ, Hâtem’ür-rüsul’ün şeriatına tâbi olduğu için şeriatı zâhirde ondan alır. Bâtında ise vahiy meleğinin Hâtem’ür-Rüsul’e onu aksettirdiği yerde, aynı kaynaktan alarak, şeriat hususundaHâtem’ür-Rüsul ile denkleşir.” (Kitâbü’l-Fukûk fî Müste-nedâti Hikemü’l-Fusûs)


Şeriat zahirde de , batında da (bu ikilik anlayışıda bahsi diğerdir) ancak ve ancak Resulu Ekremden alınır..Gerisi lafı güzaftır.Uygun bir vakitte şeyhul ekberin bu konudaki düşüncelerini arzetmeye çalışacağız.

Muhterem, hoş geldin. Mutlu oldum seni gördüğüme... :) Sana ve bize, herkese sıhhat u selamet diliyorum.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
@hirahos kardeşim, Allah razı olsun, iyi tetkik etmişsin,, ellerine gözlerine sağlık.... fakiri ile kurt26 yı ayırıyorum, onlara etki edeceğini sanmıyorum,, lakin, @alitufan2003 nickli kardeş bana samimi geldi, İnşaallah, bu yazıyı kalb gözüyle okurda, bu yanlışından döner diye ümid ve dua ediyorum....

Amin ecmain abi. İnşallah üçüne de vesile olur. Sofuoğluyla dört... :)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
@38gayseri kardeşimi etiketlemeyi unutmuşum. Onu da şahit edelim. Unuttuğum başka kardeşlerim varsa mazur görsünler.
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
@hirahos kardeşim, Allah razı olsun, iyi tetkik etmişsin,, ellerine gözlerine sağlık.... fakiri ile kurt26 yı ayırıyorum, onlara etki edeceğini sanmıyorum,, lakin, @alitufan2003 nickli kardeş bana samimi geldi, İnşaallah, bu yazıyı kalb gözüyle okurda, bu yanlışından döner diye ümid ve dua ediyorum....

Allahın izniyle yazılanlara cevap verilir bu söylediğini unutma.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Allahın izniyle yazılanlara cevap verilir bu söylediğini unutma.

331043


http://www.idefix.com/kitap/fususul...din-konevi/tanim.asp?sid=SY2LIBYBNH5H21IZRSMH

Fususü'l-Hikem'in Sırları
Sadreddin Konevi
İz Yayıncılık / İslam Klasikleri Dizisi


Dolayısıyla yayınevimizin Füsûsu'l-Hikem'in Sırları başlığıyla neşrettiği el-Fükûk, İbnu'l-Arabî sisteminin problematik yönünü çözen ve çözümleyen bir eser olarak değerlendirilmelidir.
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
fakiri Nickli Üyeden Alıntı

Sadreddin-i Konevî -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki:

Hâtem’ül-evliyâ, Hâtem’ür-rüsul’ün şeriatına tâbi olduğu için şeriatı zâhirde ondan alır. Bâtında ise vahiy meleğinin Hâtem’ür-Rüsul’e onu aksettirdiği yerde, aynı kaynaktan alarak, şeriat hususunda Hâtem’ür-Rüsul ile denkleşir.” (Kitâbü’l-Fukûk fî Müste-nedâti Hikemü’l-Fusûs)



Öngütçülerce kaynak gösterilen bu eseri okuyup bitirdim. İlgili bahisleri dikkatlice mütalaa ettim. Neticeyi madde madde yazalım:

1- @fakiri, @alitufan2003, @kurt26 Forumdaki Öngütçü olan bu kişiler, Kıyamete yakın gelecek 3 şahsiyetten bahsedip duruyorlar: Hatemül Evliya yani Evliyanın sonuncusu, Hz. Mehdi As., Hz. İsa As. Öngütçülere göre bunlar ÜÇ AYRI ŞAHIS... Bittabi, bu üçünden ilkini de Ömer Öngüt diye dava ediyorlar. Bu durumda Öngüt mesih veya mehdi olmamakla birlikte çok büyük bir şahsiyet. Öyle ki haşa Peygambeler ona tabi, muhtaç ve müntesib konumunda! Öyle ki haşa batında, ilim almada, şeriat almada Rasulullah efendimizle denk! (haşa ve kella)

Daha önceki yazışmalarımızda bu kişilere, Şerh-i Bosnevi ile Envaru’r Rahman eserlerini kaynak göstererek, "Muhyiddin İbnu Arabi Hz.lerinde üç ayrı şahıs yoktur. Muhyiddin İbnu Arabi Hz., kıyamete yakın Hz. Mehdi As., Hz. İsa As.'ın teşrif edeceklerini ikrar ile beraber, Hatemül Evliya'nın aynı zamanda Mehdi As. ile İsa As. olduğunu söyler" dediğimizde kabul etmediler. Hayır efendim, üçüncü bir şahısdan daha bahseder diye iddiayı uzattılar. Bu konunun ilk mesajında da aynı iddia vardır bknz:



Kendilerinin kaynak diye verdiği Sadreddin Konevi, Hz., Kitab-ı Fükuk (Füsusul Hikem'in Sırları). Eserde çok açık biçimde "Hatemül evliyanın İsa As. olduğu" yazıyor. Kaynak olarak itibar ettikleri eser, böylece onları çürütüyor:

https://archive.org/details/FususulHikemSirlariSadreddinKonevi

Linkten eseri okuyabilirsiniz. 84. sayfaya bakınız:

"Allah’ın izni ile, İsa’nın zikredilmemiş bazı küllî hallerini açıklayacağım; böylece, -Allah’ın tevfik ve inâyetiyle- İsa’nın “hâtem” oluşu, velilerin sonuncusu olmasının sırrı ve daha önce dikkat çekilmiş ilâhî-kemâlî insânî hakîkate ait büyük kuşatıcılıktan olan payı öğrenilir."

85. sayfadaki başlığı da şöyle: "Hz. İsa’nın 'Hatem' Oluşunun Nedeni" ...

2- fakiri adlı üyenin güya Öngüt hakkında ifşaat diye verdiği ifadeyi, yani şunu:

Sadreddin-i Konevî -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki:Hâtem’ül-evliyâ, Hâtem’ür-rüsul’ün şeriatına tâbi olduğu için şeriatı zâhirde ondan alır. Bâtında ise vahiy meleğinin Hâtem’ür-Rüsul’e onu aksettirdiği yerde, aynı kaynaktan alarak, şeriat hususunda Hâtem’ür-Rüsul ile denkleşir.” (Kitâbü’l-Fukûk fî Müste-nedâti Hikemü’l-Fusûs)

Eserin hiç bir yerinde bu cümleleri bulamadım. Böyle bir ifade yok.

İsa As.'dan bahsettiği bölümlerde şu satırlar var:

"İsa’nın “hâtem” oluşu, velilerin sonuncusu olmasının sırrı ve daha önce dikkat çekilmiş ilâhî-kemâlî insânî hakîkate ait büyük kuşatıcılıktan olan payı öğrenilir. Ayrıca, Hz. İsa’nın inmesi, Muhammedî şerîat dâiresine girmesi ve bu esnada kendisine vahyedilecek şeyin Muhammedî şerîat hükmü ile ve özellikleri ile boyanmasındaki hikmete de dikkat çekeceğim.

Hz. İsa’nın insâna ait kuşatıcılıktan olan payına gelince: bu, kuşatıcılığın rûhunun özelliklerinden küllî bir sıfâttır. Bu da, Hz. İsa’nın Muhammedî şerîat ve onun hükmü dâiresine girmesini gerektirmiştir. Çünkü şer’i hükümlerin sırrı, ilka eden ve ilka olunan açısından rûhanî bir nispettir. İsa (a.s)’ın söz konusu kuşatıcılığın rûhuyla ilişkisi güçlenince, şerîatların sonuncusu olan kapsamlı şerîat dâiresine girmesi ve kendisine vahyedilen şeyin Muhammedî şerîat ile şekillenmesi vâcip olmuştur." (84-85-86. sayfalar)

"İsa (a.s)’ın Hz. Peygamber’e mahsus “camilik” makâmıyla ilişkisinin sıhhati ise, onun zevk ve hal olarak “Muhammedî camilik” dâiresine girmesi ve onun hükmü ile boyanmasıyla sâbittir. Allah, bu şeriatın hükümlerini ve hükümlerinin saltanatını Hz. İsa ile sona erdirmiştir. Bunların hepsi, daha önceden Hakkın ona öğretmiş olduğu kitap, hikmet, Tevrat ve İncil’e ilavedir." (sf. 125)

Burda İsa As.'ın Rasulullah efendimizin ümmeti olarak inmesinden önce ve sonra, hiç kimseye tabi olmadan, hiç bir mezhebe bağlı kalmadan Şeriat-ı Muhammediyye'yi vahiy cihetiyle öğreneceği ve sonra tatbik edeceği bilgisinden başka bir mana yok. İsa As.'ın Peygamberimizle denk olacağı gibi bir zırvalık hiç yok.

Haricinde bahis devam ediyor ama alıntıyla alakası yok. Mesela bir yere gelip şöyle yazıyor:

Hz. İsa’nın son/hatem oluş sırrına dikkat çeken diğer yön ise, Hz. Peygamber Efendimiz’in bir hadisinde ifâde edilmiştir. Bu hadis, kıyâmet alametlerini ve özelliklerini içermektedir. Buna göre, İsa ve beraberindeki müminler, kendilerine cennet tarafından gelen bir rüzgar ile vefat ederler. Bir başka rivâyette ise Şam, bir başka rivâyette Yemen cihetinden buyrulmuştur. Bu rüzgar onlara ulaşınca, hepsi ölür ve yeryüzünde hiçbir mümin kalmaz. İnsanların kötüleri yeryüzünde kalır ve vahşi hayvanlar gibi orada yaşarlar; helal ve haram tanımazlar. İşte kıyâmet de, onların üzerine kopar. O gün yeryüzünde hiçbir mümin kalmayınca, hiçbir velinin de kalmayacağı daha aşikardır. Böylece, bu açıdan da, Hz. İsa’nın “hâtem” oluşu ortaya çıkar.

gibi...

3- Sadreddin-i Konevî, Kitâbü’l-Fukûk fî Müstenedâti Hikemü’l-Fusûs eserini kaynak göstererek Öngüt ve hatemliğini dava eden bu kişiler, İsa as. ile ilgili bahsi, İsa As'ın ismini GİZLEYEREK kendi davalarına alet etmişlerdir. Bu bir çarpıtmadır. Bununla da kalmamışlar, eserde hiç geçmeyen manaları varmış gibi vererek "Öngüt, batında Rasulullah efendimizle denktir" gibi bir sapık inancı alıntılarına dahil etmişler. Böylece katmerli bir çarpıtmada bulunmuşlardır. Bu tavır, Rasulullah efendimize hakaret olduğu gibi, kaynak addettikleri alimlere de hakaret ve iftiradır.

4- Yine, bir çarpıtma misalini bugün bizzat gözümüzle gördük:



Hatemül evliyanın yani Öngütlerinin haşa bütün Peygamberlerden daha mütevazı olduğunu iddia ediyorlar. Oysa eserdeki bahisin aslı şu:

"Biz seni ancak âlemlere rahmet olmak üzere gönderdik (Sûre:21, Âyet: 107). .... Nitekim onun tevazuu, bütün peygamberlerden fazla olduğundan, yerinde olarak ona Hâtem-i Enbiya denilir. Çünkü bir usta sanatında ilerlediği ve o sanatı herkesten iyi bildiği zaman, "O sanat, onda sonra ermiştir" derler. Yani o sanatı, onun bildiği kadar kimse bilemez. Bunun gibi onun ilmine, vilâyetine ve sanatı varis olan çırakları
canının ve gönlünün oğulları da aynı derece ve değerde olurlar. Bu yüzden Musa: "keski ben Muhammed'in ümmetinden olsaydım!" buyurmuştur. Onun bu temenniden maksadı, lalettayin bir ümmet değil, Muhammed'in nurundan var olmuş ve onun can ve dilinden bitmiş ve sanatını mükemmelen öğrenmiş olan bir ümmet, bir oğul ve bir talebe olmaktı."

http://dosyalar.semazen.net/MAARIF-I_SULTAN_VELED.pdf

Linkten sayfa 56'ya bakınız.

Bahis Rasullulah efendimiz hakkındayken, Öngütçüler Rasulullah efendimizin ismi yerine kendilerine verdikleri lakabı koymuşlar. Yani Öngüt'ü bahse monte ederek, onun tevazuunun da Peygambelerden bile üstün olduğu masalı anlatıyorlar. Haşa ve kella.

5- Daha önceden pekçok kişi Öngütçülerin eserleri çarpıtıp kendilerine alet ettiğini tespitle söylediler. Tespit basılı kitaba dahi geçmiştir:

Öngütçüler, çoğunlukla Hakim-i Tirmizi Hz. ve Muhyiddin İbnu Arabi Hz.lerini kullanırlar. Hakim-i Tirmizi'nin de Hatemül Evliya eserini... Kendileri tercüme etmişler, bastırmışlar...

Salih Çift hoca da, Hakim-i Tirmizinin Hatemul Evliya kitabını Türkçeye çevirmiş ve kitabında isim vererek Ömer Öngüt ve tayfasının fahiş tahrifat ve kasıtlı çeviri hataları yaptığını yazmıştır:

"Bu eser daha önce Türkçeye tercüme edilmeye çalışılmışsa da mütercimi belli olmayan, fahiş tercüme hataları ve bilinçli yapıldığı anlaşılan tahriflerle dolu olan o çalışmanın sıhhatli bir çeviri olmadığını vurgularım. Bahsi geçen sıhhatsiz çevirinin adı "Kalblerin Anahtarı Hatemül Evliya kitabı" Tercüme: Ömer Öngüt, 2002. Mütercim olarak Öngüt'ün adı geçiyorsa da takdim yazısının altında "eseri neşre hazırlayanlar" ifadesi vardır." (sf. 40)

Sonuç:

Öngütçülerin, eserleri alimleri çarpıtıp batıl davalarına alet ettikleri sabit olmuştur. Şundan emin oldum ki verdikleri 50-60 kaynağın tamamı dikkatle incelense bu tahrifatları tek tek tespit edilir. Maalesef, kaynakların tamamını kontrol edip incelemeye ne imkanımız var ne de zamanımız.

Ahlak harici davranarak ileri sürdükleri Peygamberler ve Efendimiz hakkındaki iddialarının batıl ve hakikat dışı olduğu böylece daha net anlaşılmıştır. Bunları ayrıca çürütmeye gerek yoktur. Zira, ilmi olmayan bir Müslüman bile, sırf imanındaki hassalar ile sözlerin batıl ve çürük olduğunu idrak eder.

Ey Öngüt davacıları! Şiddet, hiddet ile hakaretler yağdırarak kendinizi temize çıkarmaya çalışacağınıza, kaynak diye verdiğiniz eserlere kendiniz bakmalısınız. Kendi gözünüzle görüp ona göre yolunuzu çizmelisiniz. Batıl inançları hakikatmiş gibi kabul etmek sizi hakikatten de salahdan da uzak eder. Bizim vazifemiz buraya kadar. Nasihat. İkna etmek diye bir vazifemiz yok.

Değerli dostum @Sofuoglu na da ima ile dava sürdürmekten önce yazdıklarımızı araştırmasını tavsiye ederiz.

Fi emanillah.

Başka bu mesajı beyenecek yorum yapacak yok mu?Hani bize o kadar mesaj yazanlar nerede.Sürekli yalan,iftira,hakaret edenler nerede.Onlarda yazsın.Bak çok uğraşmış.Sizin istediniz gibi.Sizin inanmak istediniz gibi yazmış.
Elinize belki bida böyle fırsat geçmez.Sürekli alay edenler nerede hani nerdesiniz?Bekliyoruz.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
İnsanlar nasıl da Kuruntuların ve Zanların peşine takılıp gidiyorlar, şeytan insanları kuruntuların peşinde oyalayıp sürüklüyor... Hani nerde zansız, şeksiz şüphesiz Allah'ın kitabı üzerinde tefekkür, varsa yoksa uydurma, icad..
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İnsanlar nasıl da Kuruntuların ve Zanların peşine takılıp gidiyorlar, şeytan insanları kuruntuların peşinde oyalayıp sürüklüyor...

Bu kısmını beğenip teşekkür ediyorum. Diğer kısmı hariç bıraktım, çünkü mana başka tarafa kayacak gibi... :)

Kur'an ve sünnet ile, bu iki asıl kaynağı güzellikle izleyen alimlerden başka bir tabiiyetimiz, bir ölçümüz, bir itikadımız, bir endişemiz ve bir gayretimiz yoktur. Elhamdulillah. Eğer bu forumdaki bir kısım şahsın düşündüğü gibi "gözü kapalı taassub ehli" olsaydık, adı Tarikat olan, adı Nakşi olan, adı Kadiri olan herkesin kırıklarını halı altına süpürürdük. Teemmül edile. @Verda nın "hatemlik" kavgası (yani benim şeyhim hatem olacak tarzı bir mücadele) ediliyor iddiası da boştur. Hiç araştırmadan yazılmış çürük bir ithamdır. İmkanı var: Bu başlıkta yazan bütün üyelerin geçmiş mesajlarına bakabilir. Kim hatemlik davası güdüyor, senlik benlik yapıyor ortaya çıkarabilir.

Allah'a hamd ile nimetlerinden dolayı iftihar ediyoruz. Ves'selam.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Kadı İyâd; Tertibül-Medârik adlı eserinde anlatır: Sa'd bin Leys diyor ki: Medine-i Münevvere'de İmam Mâlik ile karşılaştım. Ona ne var, alnından terleri siliyorsun? Ne oldu? dedim. Bana şu cevabı verdi: «Ebu Hanif e beni terletti, ey Mısırlı, o gerçek bir fakihtir.» Sonra Ebû Hanife'yle karşılaştım. Ve ona: «Malik'in senin dediklerini kabul edip seninle konuşması ne güzel şey! dedim. Ebû Hanife de: «Ondan daha sür'atlı, doğru cevap veren ve yerli yerinde kusursuz eleştiri yapan kimse görmedim» dedi.
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
@hirahos abi madem ismimi zikrettin bende bir kaç kelam edeyim müsaadenizle,
Konuyu baştan sona okudum Bahsini ettiğin eserden çıkarımların seni bağlar abi!
Batini demek,sapkınlık,sapıklık demek çok yanlış!
Hatemlik meselesine gelince biz mübareğin irşadları ve eserleri doğrultusunda hatemül Veli olduğuna iman ediyoruz,sende etmeyi ver be abi ,edene ben okudum şunu bunu buldum şu sonuca vardım,bunlar sapkın,batini,Sapık diyerek çığırtkanlık yapmak ne derece doğru,ve kimin haddi!,kaçtane eserin kitabın var,neyi görebildinde,bulabildinde, ben ,buldum,
gördüm diye onu bunu etiketleyerek birde yanına Yandaş toplayıp küfür ve hakarete meyilli kişileri buraya davet ediyorsun!
Şimdi ben çıksam ruhul Furkan'ın falanca sayfasını inceledim orada sapıklık ,sapkınlık var desem haddimemi,herkes haddini bilsin lütfen,şu benlik atından biraz inin ,ben okudum buldum benim ilmim şudur budur edalarını bırakırsanız belki sizlerede birşeyler idrak eder!!!,Buda bizim nasihatımız olsun....!!!!
Daha önce diğer arkadaşlarada söyledim hatemül velilik herkesin kabul edeceği bir konu değil girmeyin diye ama nafile,şimdi sana size ne anlatılsa,bana bize ne denilse boş!!!!abi,bu tren bu raylara çıkalı yıllar oldu,kimse burda kimseyi değiştirmeye kalkışmasın bişey elde edemez!çünkü,kimin HAKLI,kimin batıl veya hak olduğu zamanla çıkacak,herkesin yaşantısı,neyle kimle meşgul olduğu ortada,fazla Söze Hacet yok,Allah(c.c.) hepimize hidayet nasip etsin...
Sürçi lisanımız olduysa affola
Selametle....
(Mümkünse konuya hakaret,küfür ve alaycı tavır sergilemeden devam edilsin lütfen ..!!!!!)
 
Üst