Zorla Yaptırılan Hayır da Hayırdır..!

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Onun doğrusu gereklerini görüp yerine getiriyorsanız inanıyorsunuz!

Mış gibi hayatlarla dolu fakir bir sosyal görgü, görüş, zenginlik, zerafet, anlayış fakiri bir toplum halindeyiz kusura bakmayın!

Zorla güzellik olduğu görülmedi!
senin o müslüman doğduğunu söylediğin insanların müslüman kalmaları için en az şey yapanlar senin gibi konuşanlardır.

İki şey yukarıda söylediklerimi doğruluyor. Birincisi Peygamberin gücüyle güzelliğe gelen münafıkların veya hamların(müslümanların) peygamberin ölümü ertesi bunu ispat eden durumları.İkincisi Sadık sahabilerin zor koşuldukları için değil kavraya kavraya adım adım bir şeylerin içinde girip orada neşvetmeleri.

Olayları doğru cümlelerle ele alamıyor, tersten bakıyor yamuk görüyorsun. Muhtemelen, ve genel duruşundan anlaşıldığı kadarıyla erken yaşlanma belirtileri var sende, veya zaten yaşlısın bilemiyorum.

Sanki herkesi bloklamışsın forumda şöyle böyle yazıp duruyorsun etrafına hiç bakmadan. Aşağıdaki yüz ifadesi seni ve emsalini temsi lediyor bence. Kendi etrafında tavaf...

:frantic:

İşin garibi bunu yapmazsan düştüğün durum şu gibi şaşkın,anlamlandıramaz halde olmak ve hatta kendinden nefret etmek olabileceği için seni mazur görüyorum:

:eek:leyo::confused1::evil::O:nep:

Belki sana takılmakla kötü yapıyorum özür dilerim. Ama işte emin değilim daha.
Kalp kırmadan inşallah..
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Olay şu ki: Avrupa'yı eleştirirken ''Adamlar dinini yaşıyor'' diyoruz. Oysa dinleri o mudur? Elbette değil. Avrupaya bakarken insanı merkeze alan bir dünya görüşüyle kalkındıklarını görmüyoruz. Sonra da herifler ''bu bizim dinimizle oldu'' diye insanları avlıyorlar, hristiyanlaştırıyorlar. Yehova şahitleri buna misaldir. Oysa inişte yükselişte tamamen zalimin karşısında olmak ve mazlum yanında olmak ekseninde gelişen bir durumdur. İslam dini bize bu düsturu emrettiği için bizim de yüksek bir medeniyetimiz olmuştur. Biz, dinden ayrıldığımız için değil, dinin bu emrinden ayrıldığımız için zelil haldeyiz. Bu nokta çok iyi anlaşılmalı, yoksa bütün bir davayı ıskalar geçeriz. Dinimizin bu kısmında (insanı merkeze alan evrensel dünya görüşü) öyle bir sır vardır ki; bu sırrı ineğe tapanlar uygulasa Allah onlara dünyada üstünlük verir. Bu düstur bireysel olması gerektiği gibi cemiyet olarak evrensel davasıda güdülmelidir. İslamın yayılmacı politikası tek Allah inancından ziyade dünya mazlumlarına kol kanat germektir. Bu kol kanat germe işi için güçlü olmanın yollarını aramak zorundadır islam cemiyeti. Sahip olacağı Atom bombası, teknoloji ve ekonomik gücünün hedefi, merkezinde insan bulunan bir adalet anlayışının garantörü olma adına olmalıdır. İslam, güdük sınırları içinde kendi hegemonyasını kurarak diğer milletlere karşı bu hegemonyasını koruma dini değildir. Müslümanlar olarak bizim evrensel bir davamız vardır. Bu davanın tâcı ise halis muhlis bir tevhid akidesi ile şereflenmiştir. Eğer siz, bütün insanları Allah'a kul etme peşinde koşar, ve bu boyun eğme işi için her türlü baskıyı mübah görürseniz kraldan daha kral olmuş olursunuz. Zira Allah dileseydi herkesi müslüman yapardı. O'nun buna elbet gücü yeter lakin O'nun bizden istediği bu değildir. O bizden mazlumlara kol kanat germemizi istemekte, bu yolda samimiyetimizi imtihan etmektedir. Tevhid mi, dinin yayılması mı? O zaten kendiliğinden olacaktır. Zira mazlumların yanında olan bir evrensel dünya görüşü diğer din mensuplarını kendisine özendirecektir. İnsanlar bu dinin mensuplarının bu mukaddes duruşuna her halükarda ihtiyaç duyacak, bizim kanadımızın altında huzur bulacaktır. Batı dünyası, bizim kaybettiğimiz bu güneşi bulduğu için herkes oralara koşuyor, zulüm gören her unsur dava dosyasını alıp onların mahkemesine sığınıyor. Yahu bütün bunları nasıl görmüyoruz? Nasıl üstünkörü, kuru kuruya, bağnaz davaların peşinde koşuyoruz anlamıyorum.

Bana öyle geliyor ki biz daha neye inandığımızın fakrında değiliz. Muazzam bir gaflet içinde zamanımız geçiyor..

Tarihe bakın; farklı farklı kültürlerin, başka başka din mensuplarının, ve hatta ateist filozofların dahi bir arada yaşadığı ülke neresiydi? Bunların birbirlerine kılıç çekmelerine müsade etmeyen, ama tartışmalarına ortam hazırlayan ülke neresiydi? ..ve şimdi neresi?

Biz, Hallaç'ların, Nesimî'lerin derisini yüzdüğümüz için değil; İmam-ı Azam ile ateist filozofların serbest ortamlarda tartışabilecekleri iklimi kurduğumuz için büyük olduk, bunu unutmayın! Lakin ne yazık ki istisna olan bağnaz el sonunda hegemonyasını kurup bizi zehirlemeyi başarmış, bu iklimi hazana çevirmiştir. Güneşimizin batışı ne ibadette ki noksanlığımız, ne de amelde ki eksikliğimizdir. Batışımızın sebebi tamamen tahammülsüzlüğe kayıp işlediğimiz zulümleri İslamla izah etmemiz olmuştur. Sonunda bu güneşi batırmasına batırdık, aferim. Elde kalan ise bizi batıran izahlardan başka bir şey olmamıştır. Şimdinin İslam aydınları ve âlimleri ise çareyi bu zehirli izahlarda aramaları içler acısıdır.

Bugün batı dünyası ile yarışılacaksa ''onlar niye teknolojik icatlar yapabiliyor da biz yapamıyoruz'' tarzında olmamalı. Onlarda gördüğümüz bütün bu düzen ve bereket teferruattır. Bir ana gayenin elde edilmiş bereketidir. Yarışılacaksa en üst çıtada yarışılmalıdır. Din, dil, ırk ayrımı gözetmeden bütün bir insanlık davasını kendine hedef edinmiş nesiller yetişmeli. Hz. Peygamberin karikatürlerine öfkelendiğinden fazla zalimlerin mazlum insanlara yaptıkları zulme öfkelenmelidir. Sokakta yürürken bile bu tavırda olmalıdır. Eğer böyle bir nesil yetişirse yukarıda ''teferruat'' dediğim diğer bütün bereketler ilahi kudret tarafından üstümüze yağacaktır emin olun. Unutmayın, ilham kapılarını açan Allah'tır. Siz mazlumlara sahip çıkarsanız milyonların üzerine bu ilham kapıları açılır. Birileri bir yerlerden harekete geçer. Mühendisler, mimarlar yetişir. Orjinal fikirlerle gelirler, yaparlar. Bu işin sırrı budur. Eğer bu olmazsa istediğiniz yerden işi ele alın çıkış yol bulamazsınız. Sonra da kemalistler gibi kendi kendinize ''hay anasını sa..yım, biz de okutuyoruz lan niye tek adam çıkmıyor?'' diye şaşar kalırsınız. İlham kapılarını açan Allah'tır.
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0

Kalp kırmadan inşallah..

Benim sözlğümde kalp kırmamak değil suç ve ceza vardır ve hem şerait hem de şeriat böyledir. Benim gözümde bunlar (size şimdi abartı gelebilecek) zulmun yapı taşlarıdırlar. bir kısmı temelde bir kısmı çatıda bir kısm sıvada.

Biraz da doğrudan söylemeyen insanların eksikliği yüzünden insanlar bence öyle böyle hale gelebiliyor veya davranıyor. Herkes kendi rolunu oynar bu da bir rol. Bazen istenmeyen sonuçlar verdiği doğrudur dikkat etmek lazım. Fakat ben dikkatli olduğuma inanıyorum.

Şunu da ifade etmeliyim bayanlar çok daha alıngan erkekler o kadar takmıyor; Kendilerine hakaret edildiğinde veya öyle algıladıklarında kimisi sövüyor kimisi devamlı kötü bir anı ve anektot olarak saklıyor ama yine de o kadar takmıyor.

Ayrıca, "Yanıldığım kadar umurunda olmamalı muhattabın"! Herkese bir rol. Oynasınlar bakalım diyor yaratan.

Kimse herkesten peşin bir sevgi ve saygı beklemesin (gerçi bu herkes genelde ben oluyorum ya neyse).
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,663
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
Devletin müdafaası için gerekirse hendekte kazdırılır abi. Efendimiz sav ömrünü hendek kazarak geçirmedi ;) ama ömrü boyunca sarıklıydı.

konunun özüne inersek evet genel itibariyle sana katılıyorum. İnsan merkezli, insanı yaşat ki devlet yaşasın diyen aklı tamamen yitirmek üzereyiz. Hemen hepimiz kraldan fazla kralcıyız.
 

Takiyüddin

Yasaklı
Katılım
17 Kas 2014
Mesajlar
329
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Devletin müdafaası için gerekirse hendekte kazdırılır abi. Efendimiz sav ömrünü hendek kazarak geçirmedi ;) ama ömrü boyunca sarıklıydı.

konunun özüne inersek evet genel itibariyle sana katılıyorum. İnsan merkezli, insanı yaşat ki devlet yaşasın diyen aklı tamamen yitirmek üzereyiz. Hemen hepimiz kraldan fazla kralcıyız.

Mevzuyu biraz ıskalıyorsunuz. Sarıklıydı. Ama Ömrü boyunca mekke medinede yaşadı. ama ama ama binlerce ama...

Peygamberi beşer olarak alınca bize eş olarak almış olmuyoruz ki. Beşeriyet acziyet ve zaaf çağrıştırıyor diye mi?

İnsanlara telkin edilen dindeki yamalar ve saçmalıklar çok fazla, dile kolay 1400 sene ne bekliyorsunuz ki. Ama bunun sebebi bu yamaların ihtiyari gayri ihtiyari yamaların kendileri de değil, bunların ruhsuz oluşu.

Yani sorun "yanlış bir şeyler yapılmakta olması"ndansa "bir şeyler yapılmamakta olması". Hakikat geldiğinde batılı paramparça ettiğini görürsün. Parçalanmadı mı? o zaman "kendi hakikatini" veya kendini "fazla oyluyorsun" demektir.

Aslında mevzuyu anlamadığınız yönü şu söylediğinizle gösteriyorsunuz. "Diğer peygamberlerin yaptıkları herşeyin devri geçti de sarık da bu son devrin ümmetinin sünneti" mi! Geçiniz bunları!
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Devletin müdafaası için gerekirse hendekte kazdırılır abi. Efendimiz sav ömrünü hendek kazarak geçirmedi ;) ama ömrü boyunca sarıklıydı. konunun özüne inersek evet genel itibariyle sana katılıyorum. İnsan merkezli, insanı yaşat ki devlet yaşasın diyen aklı tamamen yitirmek üzereyiz. Hemen hepimiz kraldan fazla kralcıyız.
İhvankardeşim başka bir açıdan bakmak için bir şey sorabilir miyim?

Resulullah A.S'ın seçilmesindeki ana unsur Resullah'ın şahıs olarak risalete seçilme yetisi taşıması idi değil mi? Arap olmasının Risaelete seçilmesinde özellik arzeden biri durumu yok.Peki Nebi İsrailığullarından seçilse idi, yahut Pagan Roma'dan seçilse idi biz Roma'lıların kıyafetlerini giymek mi sünnet diyecektik.

Resulullah dedesi, amcası nasıl giyiniyorsa öyle giyiniyordu, sence giyim tarzını değiştirip artık böyle giyineceksiniz dese idi sünnet olma durumu o zaman geçerli olmaz mıydı?Örneğin Altın,ipek gibi ziynet olma özelliği ağır basan kıyafet ve takılardan men etmesine ilişkin tavsiyeleri gibi.

Sarık aynı zaman da, Mekkeli Müşriklerinde kıyafet tarzını yaşatmak demek değil mi? Bu manada Sünnet ifadesin Resulullah'ın dine taalluk eden tavsiyelerini anlamamız gerekmez mi?

Madem Normal hayatındaki tüm tercihleri sünnet diyeceksek sarığın yanında çok daha önemli alanlarda yaptığı uygulamaları da sünnet kabul etmemiz gerekmez mi?
Evlilikleri başta olmak üzere, oturduğu evden daha nice örneklere tüm seçimleri sünnet olması gerekir.Bunları ayrıca konuştuğumuzda her hali sünnet savunmasında bulunanların ıhh, mıhh kem küm dediğine her konuda şahit olacağımza eminim.
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,663
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
İhvankardeşim başka bir açıdan bakmak için bir şey sorabilir miyim?Resulullah A.S'ın seçilmesindeki ana unsur Resullah'ın şahıs olarak risalete seçilme yetisi taşıması idi değil mi? Arap olmasının Risaelete seçilmesinde özellik arzeden biri durumu yok.Peki Nebi İsrailığullarından seçilse idi, yahut Pagan Roma'dan seçilse idi biz Roma'lıların kıyafetlerini giymek mi sünnet diyecektik.Resulullah dedesi, amcası nasıl giyiniyorsa öyle giyiniyordu, sence giyim tarzını değiştirip artık böyle giyineceksiniz dese idi o zaman sünnet olma durumu o zaman geçerli olmaz mıydı?Örneğin Altın,ipek gibi ziynet olma özelliği ağır basan kıyafet ve takılardan men etmesine ilişkin tavsiyeleri gibi.Sarık aynı zaman da, Mekkeli Müşriklerinde kıyafet tarzını yaşatmak demek değil mi? Bu manada Sünnet ifadesin Resulullah'ın dine taalluk eden tavsiyelerini anlamamız gerekmez mi?Madem Normal hayatındaki tüm tercihleri sünnet diyeceksek sarığın yanında çok daha önemli alanlarda yaptığı uygulamaları da sünnet kabul etmemiz gerekmez mi?Evlilikleri başta olmak üzere, oturduğu evden daha nice örneklere tüm seçimleri sünnet olması gerekir.Bunları ayrıca konuştuğumuzda her hali sünnet savunmasında bulunanların ıhh, mıhh kem küm dediğine her konuda şahit olacağımza eminim.


Sarık bazında konuşursak eğer bildiğim kadarıyla sarık sarmak hakkında hadisi şerifler var. Ben sarık sarmıyorum ama saranları çok seviyorum. Bir işi yapmamak onu küçümsememeye götürmemeli diye düşünüyorum.

Rasulullah sav efendimizin o an insanlar arasında ki en iyisi bu denilerek seçilmedi abi bunu sen benden daha iyi bilirsin. O zaten yaratılmadan evvel ezeli ilimde seçilmişti. Vasıfları tevratta bildirilmişti.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Sarık bazında konuşursak eğer bildiğim kadarıyla sarık sarmak hakkında hadisi şerifler var. Ben sarık sarmıyorum ama saranları çok seviyorum. Bir işi yapmamak onu küçümsememeye götürmemeli diye düşünüyorum.

Rasulullah sav efendimizin o an insanlar arasında ki en iyisi bu denilerek seçilmedi abi bunu sen benden daha iyi bilirsin. O zaten yaratılmadan evvel ezeli ilimde seçilmişti. Vasıfları tevratta bildirilmişti.
:) ihvan kardeş, sünneti de peygamberin sünneti nasıl tanımladığına bakarak öğrenebiliriz değil mi?

Örneğin namazı kıldığım gibi kılın,
Namazda neredeyse aralarında sohbete çevirek şekilde konuşan sahabilere namazdaki göz, kulak ve kalp hırsızlığı ile namazdan çalınmayı anlatması vs gibi.

Sarık hakkındaki hadisleri okuduğunda bunun sünnetliğine ilişkin bir veri bulamazsın, tamamen anlam kopmasından kaynaklanıyor, en büyük veri elinde tüm müşrikleri sarıklı idi, ayrıca şuan bizdeki gibi sıkı sıkı şekillerle değil, salaş şekilde sahrada kum esintisi olduğunda bol bıraktıkları sarıkları ile yüzleri ağızlarını kapatıp korumak için kullanıyorlardı.
Kendi kıyafet biçimleri olmasına rağöen Şuan şehirli araplar arasında bile Türkiyedeki gibi sarık saran var mı? Hatta Mescidi Haram - Nebevi imamları dahil?
Yok çünkü böyle bir ihtiyaç yok.

Tabi sen gördüğünde hoşuna gider, bilinç altında oluşturduğun peygamberi, ve Veli olarak zihnine yerleştirdiğin muhabbet beslediğin insanları sana hatırlatıyor hoşuna gitmesi çok insancıl ve anlaşılabilir bişey. Ama sünnet iddiası çok cesur bir çıkarım
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Peygamberimizi en cok sevenlerden biri de Abdullah İbn'i Omer idi. Peygamberimizi o kadar cok severdiki beseri islerde dahi onu taklit ederdi. Mesela, ne sekilde yurumus, nerede abdest almis, cok affedersiniz nereye bevletmis aynisini taklit ederdi. Hatta is oyle bir raddeye varmisti ki butun bunlar peygamberin sunneti seklinde anlasilmaya baslanmis ve Abdullah b.Omer bun kendi tasarrufu oldugu seklinde aciklama geregi duymustu.

Asiri yuceltmeci bu ve buna benzer tavirlar zamanla kitaplara sunnet seklinde gecmis. İsteyen konuyla alakali, Bunyamin Erul'un "sahabenin sunnet anlayisi" adli kitabina bakabilirler. Muthis bir kitaptir.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Peygamberimizi en cok sevenlerden biri de Abdullah İbn'i Omer idi. Peygamberimizi o kadar cok severdiki beseri islerde dahi onu taklit ederdi. Mesela, ne sekilde yurumus, nerede abdest almis, cok affedersiniz nereye bevletmis aynisini taklit ederdi. Hatta is oyle bir raddeye varmisti ki butun bunlar peygamberin sunneti seklinde anlasilmaya baslanmis ve Abdullah b.Omer bun kendi tasarrufu oldugu seklinde aciklama geregi duymustu.

Asiri yuceltmeci bu ve buna benzer tavirlar zamanla kitaplara sunnet seklinde gecmis. İsteyen konuyla alakali, Bunyamin Erul'un "sahabenin sunnet anlayisi" adli kitabina bakabilirler. Muthis bir kitaptir.
Evet İbni Ömer örneği ilginç gerçekten günümüz tasavvuf retoriğine de ışık tutuyor aslında.

Yahu peygamberin ölüm yaşından sonraki yıllarını mezar seviyesinde toprağın altında çilehane inşa ederek yaşayan tarikat erbabı var.
Sünnetten bunları anlayacaksak işimiz var. Adam peygamberin mücadelesini örnekleştireceğine toğrak altındaki yaşamını örnekleştiriyor, insanın şirazesi kaymaya görsün.
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
kusura kalmayında, sünneti konuşacak en son insanlar dahi değilsiniz...Müsteşriklerden farkınız olsun...
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
kusura kalmayında, sünneti konuşacak en son insanlar dahi değilsiniz...Müsteşriklerden farkınız olsun...
Sen misin bunun belirleyicisi abi, var mı cevabın sen onu yaz.
Polisçiliği, Yahudi din adamlığı rolünü, ahbarlığı bırak.
faydası yok diyorsan yazma, vereceğin fayda var ise yaz.

Sen her duyduğun peygamber fiilini taklid etmeyi sünnet olarak tanımlıyor isen, sorulacak soruları biliyorsun var mı cevabın?
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Sen misin bunun belirleyicisi abi, var mı cevabın sen onu yaz.
Polisçiliği, Yahudi din adamlığı rolünü, ahbarlığı bırak.
faydası yok diyorsan yazma, vereceğin fayda var ise yaz.

Sen her duyduğun peygamber fiilini taklid etmeyi sünnet olarak tanımlıyor isen, sorulacak soruları biliyorsun var mı cevabın?

sana net bir şey yazayım, bunu mıh gibi belle, pişmanlığın kabul edilmeyeceği gün gelmeden evvelde, samimi olarak, Allah tan iste,.....oda şudur...


Efendimiz aleyhisselamı, yaratılmış her ne var ise, en üstünü ve en kıymetlisi, bilmediğin sürece, imanında, namazında, orucunda ve her ne yapıyorsan, Allah indinde zerre kadar kıymeti yoktur.....ve Allah bu imanı kabul etmez......

bu durumda olan birininde, sünnetten bahsetmesinin, haliyle kıymeti harbiyeside yoktur....
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Misvaki sunnet sanan arkadaslar sunneti cok iyi anlamislardir ewet.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
sana net bir şey yazayım, bunu mıh gibi belle, pişmanlığın kabul edilmeyeceği gün gelmeden evvelde, samimi olarak, Allah tan iste,.....oda şudur...


Efendimiz aleyhisselamı, yaratılmış her ne var ise, en üstünü ve en kıymetlisi, bilmediğin sürece, imanında, namazında, orucunda ve her ne yapıyorsan, Allah indinde zerre kadar kıymeti yoktur.....ve Allah bu imanı kabul etmez......

bu durumda olan birininde, sünnetten bahsetmesinin, haliyle kıymeti harbiyeside yoktur....

Allah'a iftiralara bakin hem de bu kadar rahatlikla pes diyorum !
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
sana net bir şey yazayım, bunu mıh gibi belle, pişmanlığın kabul edilmeyeceği gün gelmeden evvelde, samimi olarak, Allah tan iste,.....oda şudur...


Efendimiz aleyhisselamı, yaratılmış her ne var ise, en üstünü ve en kıymetlisi, bilmediğin sürece, imanında, namazında, orucunda ve her ne yapıyorsan, Allah indinde zerre kadar kıymeti yoktur.....ve Allah bu imanı kabul etmez......

bu durumda olan birininde, sünnetten bahsetmesinin, haliyle kıymeti harbiyeside yoktur....
Pes gerçekten.
İddialı bir tespit yapmak istiyorum, şahsını değil buradaki fiili eleştirdiğim bilinci ile değerlendirilsin istiyorum, şahsi çıkarırımdır.

Bu söylediklerinin Hristiyanların İsa'yı rab edinmelerinden, Üzeyr olsa olsa Allah'ın oğludur demelerinden, Hristiyanların din adamlarını Rab edinmelerinden zerre miskal farkı yok.

İmanı bağladığın şarta baksen hele,
Bunu peygamberin sesinden fazla sesinizi yükseltmeyin ayetine bağlayacak kadar da siyak sibaktan yoksun bir Kur'an okumasına sahipsin, bize mealci diyorsun :)
 
Üst