Yetiş ya Abdulkadir Geylani !

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Bizim algılarımıza göre Mu'cize kabilinden hususlar da yaşanmıştır ama büyük kısmı bize mesaj vermek için anlatılan Metaforlardır. (Bana göre)
Doğru yöntem Mu'cize mu'cize ağzımızı ayırmak değil, alacağımız mesajı kovalamaktır, yani Adams doğru mantıkla bakıyor ben de öyle bakıyorum.

Samimi yorumların için teşekkür ederim. Benim itikadım ise Kuranda Mucize kabilinden ne yazıyorsa hepsi tahakkuk etmiş gerçeklerdir. Musa as. denizi yarmıştır, İsa as. kabirde yatan ölüleri diriltmiştir. vs.

Rabbim bu itikaddan beni ayırmasın. Amin.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İşte bu, etrafında denizin yarıldığına dair bir olay görmediğin için bu yarılma olayını Allah'ın kanun ve yasalarına aykırı buluyor ve denizin yarılma ayetlerini tevil ediyorsun. Teşekkür ederim sonunda içindekini söylediğin için.

Yahayy da adams gibi mi düşünüyor acaba?

Yani kısaca Allah'ın kudretine inanamıyor... İslam'a iman edemiyor da diyebiliriz.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,989
Tepkime puanı
2,087
Puanları
113
Konum
Mars
Batır Allah’ım Batır! Bir gün bir topluluk gemiyle yola çıkmışlar. Tam da bizim toplumun küçük bir prototipi. Neyse, denizin ortasında bunlar şiddetli bir fırtınaya tutulmuşlar. Gemi bir oyana bir bu yana sallanıp duruyor. Rüzgarın sesi neredeyse kulakları sağır edecek cinsten. (Olaya biraz drama katalım). Gözler dört dönmüş vaziyette. Herkes korkudan kırım iti gibi tir tir titriyor. O esnada i-pod'dan kısık bir ses duyuluyor. O da ne..! İbrahim Tatlıses’in “yetiş ya ali yetiş ya Muhammed” parçası. Bunu duyan vatandaş.. Başlıyor bağırmaya “yetiş ya ali yetiş ya Muhammed”, öbürü bağırıyor “yetiş ya geylani”, bir diğeri “yetiş ya seydaaa” bir başkası “yetiş ya hamza”, bir diğeri “yetiş ya buddha”, “yetiş ya huseyn”, “yetiş ya gavs”.. “yetiş ya buhari”… Her biri bir başkasını yardıma çağırıyor. Çağırıyor ki gelsin kurtarsın onları batmaktan. Geminin *** tarafında oturan gariban köylü de ellerini açmış kısık bir sesle: “BATIR ALLAH’IM BATIR… BATIR GEMİYİ. NASIL OLSA BU GEMİDE SANA TAPAN YOK”. diyor. Tabi gemi batmıyor. Çünkü aralarında bu mümin kul varken, Allah o gemiyi batıracak değil. Gemi sağ selamet karaya ulaştığı vakit, herkes kurtuluşu yardıma çağırdığı şahısların gücüne nisbediyor. Biri diyor: -bizi Ali kurtardı, öbürü diyor Gavs olmasaydı işimiz yaştı. Bir diğeri “gözünü sevdiğimin seydaaaası okyanusun ortasında bile bizi gözetliyor”, bir başkası “hamza olmasaydı zor yırtardık paçayı” v.s. her kafadan bir ses çıkıyor. Tabi bu bir mizansen. Ama gerçek hayata uyan bir mizansen. Çoğunluğun maalesef “Allah’ın berisinden seslendiği amcaları-dayıları, yiğidoları var.” Bir “yetiş” mutlaka bulunuyor. Tekne batmayıp karaya sağsalim varınca da bütün maharet bu “yetiş”lerde sayılıyor. Dolayısıyla Kerameti kendinden menkul zaatlar türemeye başlıyor. Bu da toplumun azgınlığını/sapıtmışlığını iyice artırıyor. Katmerleştiriyor. Aslında dünyadayken azaptan her kurtuluş bir şans demektir. Ta ki sadece ve sadece tek olan Allah’ı yardıma çağırana kadar. Bu tip şansları iyi değerlendirmek gerekiyor. Yoksa bir gün gemiye binemeyenlerden olabiliriz. Suyun ortasında dımdızlak kalabiliriz. Bir de yukarıdaki tiplemelerin değişik versiyonu vardır. Bunlar da gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah’a has kılarlar. İhlas ve samimiyetle Allah’a yalvarırlar. Fakat karaya ayak basar bakmaz bir de bakmışsın ki şirk koşmaya başlamışlardır. Tatlı su balıklarıdır bunlar. İyi gün dostları. Allah’ın tekliğini kavramaları için illaki başlarına bir musibet gelecek. Hastalıkta ve darlıkta, iflasın eşiğinde, hatalı sollama esnasında, eşekten düşeceği zaman Rabbine halis bir şekilde bağlanası tutar. Ama başından musibet kalkınca “oh be yırttık anasını satim” demeyi ihmal etmez ve çoğunluğa karışır gider. Düşünün bir kere. Şu dakika itibariyle kıyamet kopsa, Yer-gök yarılsa, güneş ve ay dürülse, kaçacak biryer kalmasa, “herkesin aklına “Allah’tan” başka bir varlık gelir mi acaba!! Ayağımız tökezlese “Allah” diyoruz. Kaldı ki böyle bir sahnede “Allah Allah” dememiz içten bile değil.. değil mi? Peki bu rahatlık niçin? Bunca bahane Niçin? 6 bin küsürlük ayet barındıran kitab’a boyun eğmemek, ona isyan etmek niçin? Allah’a ortak koşmak niçin? Neden “Allah tek başına anıldığı zaman rahatsız olur insanoğlu”. Rabbiyle olan problemi nedir? O’nun yanında başka varlıkların adı geçtiğinde kalpleri ferahlar. Oysa kalpler ancak Allah’ı anmakla ferah bulmuyor muydu? Allah’ın yanında birilerinin adı geçmeden pek çok kalp mutmain olamıyor? Bunda bir terslik bir sakatlık yok mu? Yoksa Allah yetmiyor mu? Hani dost olarak Allah yetiyordu? Bu işte bir terslik var. Terslik insanoğlunda. Çünkü insanların çoğu şirk koşmadan iman etmiyor. Kıyametin kopuş saatini de bilmediğimize göre, şu an kopmayacağının bir garantisi yok. Madem kıyametin o dehşetli sahnesinde aklımızda kalan tek varlık “Allah”, her an kıyamet kopacakmış gibi yaşamak daha hayırlı değil mi? İşte o bir anlık kıyamet tasviri, tevhidin ta kendisidir. Ne gavslar, ne cavslar, ne aliler, ne hamzalar hiçbir aracı kurum ve kuruluş ortada yok. Hani can kemiğe dayanır “bunu kim tedavi edecek” denir ya. Can çekişen ise bunun artık ayrılık vakti olduğunu bilir. Bacak bacağa dolaşır… İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir. O gün Allah’ın berisinden çağırdığı hiçbir kimse aklının ucundan bile geçmez. Rabbiyle baş başadır. Sıkıysa girsinler o gün araya. Sevdikleri, sevmedikleri, nefret ettikleri/etmedikleri, borçlusu/alacaklısı, annesi/babası, eşi/çocukları, malı/mülkü, şeyhi/mürşidi, arkadaşları/dostları.. İşte o an sevk başladığı zaman bunlardan eser kalmaz. Hiçbiri akla dahi gelmez. Geride kalır hepsi. Madem böyle, madem dünya hayatı oyun ve eylence, madem yukarda saydıklarımız bir sınav, o zaman oyunu kuralına göre oynamak gerekir. Kuralına göre oynayan kazanır ve batmaktan kurtulur. Mızıkçılık yapan ise batar ve boğulur. O halde şu dakika itibariyle yeni bir başlangıç yapmalı, ölçmeli, biçmeli ve doğru bir şekilde karar vermeli. Pislikten arınmalı, temizlenmeli. O'nu yüceltmeli ve O'na boyun eğmeli, sabrederek uyarmalı ve uymalı.Şimdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var? Sanki onlar ürkmüş yaban eşekleri. Arslandan kaçmaktalar. Hayır, onlardan her kişi kendisine açılmış sayfalar verilmesini istiyor. Yok, yok onlar ahiretten korkmuyorlar. Hayır, hayır, O Kur'ân kuşkusuz bir öğüttür. Dileyen onu düşünür. Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da. (74/49-56)…
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,989
Tepkime puanı
2,087
Puanları
113
Konum
Mars
Bana da hep ilginç gelirde Allah tek başına anıldığında bu insanlar neden rahatsız olurlar ki? :)
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,989
Tepkime puanı
2,087
Puanları
113
Konum
Mars
İnsan biraz kendi hayatından pay çıkarır. Yardım edene değil ettirene bakılır ve yardım edene hamd ve şükür edilmez ettirene edilir değil mi?
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Kainatta ki o kadar dengeyi bizim gözümüzle, mikroskopla dahi göremediğimiz çekirdeklere, tüm canlı yaratılış dizaynını bir damla suya kodlayabilecek kadar tasavvurumuzun üstünde ilme ve kudrete sahip olan Allah'a iman etmiş biri Allah'ın kudretine inanmıyormuş öyle mi :)

Ne kadar az düşünüyorsunuz, Allah'ın bir sivrisinek örneği sizin tüm zanlarınızdan daha değerlidir.

Demek siz İbrahim A.S a şahit olsanız onu zındıklıkla, imansızlıkla suçlayacaktınız.

Allah şahidlik istiyor, huccet arama, tefekkür, okuma, düşünme, tedebbür istiyor.

Türlü zanlar üretip onunla Allah'ın bildirmediği makamlar, mevkiler icad edin, Allah'a yaklaşma iddiası ile hakkında hiç bir delil indirmediklerine yerkilerini paylaştırın Allah'ı anar gibi hatta daha fazla onları anın demiyor.

Kitap terkedilince meydan zanlara kalıyor tabi, zan yarışında kim kimi yenecek, kıyamete kadar bu kuruntularla oyalanın durun bakalım.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Türlü zanlar üretip ....................
.

Yahayy Nickli Üyeden Alıntı Bizim algılarımıza göre Mu'cize kabilinden hususlar da yaşanmıştır ama büyük kısmı bize mesaj vermek için anlatılan Metaforlardır. (Bana göre)



yorumsuz...
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,989
Tepkime puanı
2,087
Puanları
113
Konum
Mars
Peygamber bile vahiy ile hareket edebiliyorken bu arkadaşlar veli kullara kendi başlarına hareket edebilme gücü veriyorlar :)

'Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu.'


bu kadar kitaptan uzak durmayın
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
hatirlatman icin sagolasin.
Sorunun cevabini alabilirmiyim.

Rica ederim. Sorunun cevabı belkısın tahtını getiren kişide verildi. Bu kişi Peygamber değil, kim bu kişi?

Kitap bilgisine sahip olan birisi de, 'Ben onu, gözünü kırpman için geçen süreden daha çabuk getirebilirim,' dedi. Onu yanında duruyor görünce, 'Bu Rabbimin bir lütfudur.




Kitap bilgisine sahip olan bir kişiye Allah keramet veriyor. Sen de kitap bilgisine sahip isen sana da verir.


İtirazın var mı?
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,989
Tepkime puanı
2,087
Puanları
113
Konum
Mars
Kitap bilgisine sahip olan bir kişiye Allah keramet veriyor. Sen de kitap bilgisine sahip isen sana da verir.


İtirazın var mı?

iyide sen fizik kurallarını etkisiz hale getirebiliyormusun. Mesela 3 boyutlu dünyada 4 boyutlu olarak görünebiliyormusun :)

Kitaptan ışınlanma bilgisi var mı?
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Rica ederim. Sorunun cevabı belkısın tahtını getiren kişide verildi. Bu kişi Peygamber değil, kim bu kişi?

Kitap bilgisine sahip olan birisi de, 'Ben onu, gözünü kırpman için geçen süreden daha çabuk getirebilirim,' dedi. Onu yanında duruyor görünce, 'Bu Rabbimin bir lütfudur.




Kitap bilgisine sahip olan bir kişiye Allah keramet veriyor. Sen de kitap bilgisine sahip isen sana da verir.


İtirazın var mı?

meseleyi biraz olsun anladim . Geylaniyle alakasini hala degil.

Tahtin göz acip kapayana kadar gelmesi Keramet mi orasini bilmem, kaldiki bu kerametten ne anladiginiza da bagli. Neyse..

Bence "Kitabdan bilgisi olan " tabiri konu hakkinda bir fikir veriyor . Kitabin hangisi oldugu hakkinda cesitli yorumlar getirilebirlir ama orda acik bir sey var Oda BILGI, göz acip kapaya kadar getirme olayinin bir BILGI vaya ILIm le gerceklestigi anlasiliyor.

Demekki bunun bir yolu var, biz bunu daha kesfedemedik, calismalar sürüyor. Isinlanma falan diyorlar, Einstenin bu konuda Mekanin büzülmesi tezide var.

Bu is bilgiyle olmustur, ha Allah insana ilim ögrenme, ve kesfetme kabiliyeti vermistir, buda bir bakima Allah´in insanlara verdigi keramettir. Böyle anliyorsaniz buyrun keramet deyin, ama iste böyle anlasilmiyor pek.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,989
Tepkime puanı
2,087
Puanları
113
Konum
Mars
Senin alanın belli ve sana verilen kitap bilgisi ile yapabileceklerinde beli bir insanın yapamayacağı şeyler yapabilir gibi söylemen ne kadar tutarlı?

Peygamber bile benzeriniz beşerim diyorken sen nasıl benzerlerine üstün özellik verebilirsin.
 
Üst