Yedikıta Dergisi

ihvan23

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
3,539
Tepkime puanı
220
Puanları
0
1876’da odasında iki bileği kesilmiş bulunan Sultan Abdülaziz’in kızı Nazime Sultan’ın babasının ölümünü gördüğü ortaya çıktı. Gördüklerini 1940’da Beyrutlu yazar Adil Sulh’a anlatan Nazime Sultan, babasını iri yapılı 8 kişinin sarayda yakalayarak usturayla bileklerini kestiğini söylemiş.

021020112044485590772_3.jpg
Son Halife Abdülmecid’in de babası olan Sultan Abdülaziz 30 Mayıs 1876’da tahttan indirilmesinden 4 gün sonra gözaltında tutulduğu Ortaköy’deki Feriye Sarayı’nda sakalını kesmek için bir makas istemiş ve o makasla iki bileğini keserek intihar etmişti. Abdülaziz’in ölüm raporlarında iki bileğini kendisinin kesmiş olamayacağı ve dolayısıyla öldürüldüğü iddia edildi, Padişah’ın annesi Pertevniyal Sultan da oğlunun 3 kişi tarafından öldürüldüğünü söyleyerek bu iddiaya destek vermişti.

Abdülaziz’den 5 yıl sonra tahta çıkan yeğeni 2. Abdülhamit amcasının karanlık ölümüne çok üzüldüğü için bu işte adı geçen tanzimatın önemli ismi eski sadrazamlar Mithat Paşa, Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa, Abdülaziz’in tahttan indirilmesine fetva veren Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi ve bir çok askerle sivilin meşhur Yıldız Mahkemesi’nde yargılanarak cezalandırılmasına sebep oldu. Ancak Sultan Abdülaziz’in sır ölümü bu yargılama sonucunda da aydınlatılamadı.

Beyrut’ta yaşadı

Yedikıta Kültür ve Tarih Dergisi bu ay piyasaya çıkan yeni sayısında tarihçi-yazar Ömer Faruk Yılmaz’ın bulduğu ve Türk basınında ilk kez yayınlanan bir belgeyle sır ölümün perde arkasını araladı. İddiaya göre Padişah Abdülaziz’in 3. eşi Hayran-ı Dil Sultan’dan olan kızı Nazime Sultan bu cinayeti görmüş ve yaşadığı Beyrut’ta bunu birine anlatmıştı. Babası öldürüldüğünde 10 yaşında olan Nazime Sultan, 1924’te saltanat sürgüne gönderildiğinde ise Beyrut’a yerleşti ve Damad Ali Halid Paşa ile evlendi. 1947’ye kadar yaşayan Nazime Sultan Beyrut’un Cünye kasabasında 80 yaşındayken vefat etti. Nazime Sultan bu çok tartışılan ölümü 1940’da yakın dostları olan yazar Adil Sulh Bey’e bir sohbet sırasında anlattı. Adil Sulh’un oğlu Munah Sulh babasının ölümünden sonra babasının kütüphanesinde bulduğu bu bilgileri tarihçi yazar Halid Ziyade ile yıllar sonra 1991’de El Hayat Gazetesi’nde yayınladı ama bu bilgiler Türkiye’de kimseye ulaşmadı.

‘Babamı sekiz kişi öldürdü’

Ömer Faruk Yılmaz’ın bu bilgilere ulaşarak yazdığı makale Sultan Abdülaziz’in ölümünden 135 yıl sonra yeni bir kanıtı gün yüzüne çıkardı. Babasının öldürülüşüne tanık olan Nazime Sultan gördüklerini şöyle anlatmış,

“Bir gün babam sarayın salonlarından birinde oturuyordu. Ben de hemen yanı başında idim. O zaman on yaşında idim. Birden yanımıza pehlivan gibi sekiz adam girdi. Kuvvetli ve kötü niyetli oldukları belli oluyordu. Babam onları görünce kötü niyetli olduklarını anladı. Kurtulmaya çalışarak ayağa kalktı. Adamlar ilerlemeye başladılar. Bir taraftan da babamdan gelecek bir mukavemete karşı ihtiyatla hareket ediyorlardı. Babam büyük cüsseli, sağlam bünyeli ve güçlü pehlivanlardandı. Birkaç oyuna getirme teşebbüsünden sonra babam adamlardan uzaklaşarak sarayın bir üst katına çıkaran seyyar merdivenin olduğu yere ulaşmayı başardı. Ancak oraya varınca şaşırdı kaldı. Çünkü merdiven yerinde yoktu. İhtiyat olsun diye komplocular onu kaldırmışlardı. Sonra durdu ve yüksek bir sesle haykırdı: ‘Burada merdiven vardı. Kim aldı?’ Bu soruyu tekrar tekrar sordu. Telaşla sarayın salonlarında dolaşmaya başladı. Adamlar da arkasından onu takip ediyorlardı. Gördüğüm bu sahne beni korkuttu. Kapılardan birinin örtüsünü kendime siper ederek olup biteni izlemeye başladım. Nihayet adamlar babamın şiddetli mukavemetinden sonra onu bir köşede sıkıştırarak ele geçirdiler. Sonra sırt üstü yere yatırdılar. İkisi sağ koluna, ikisi sol koluna, ikisi sağ ayağına, ikisi sol ayağına oturdular. İçlerinden biri bir ustura ile iki elinin atardamarlarını kesti. Çok kan kaybedinceye kadar üzerinden inmediler. Babam bu hal üzere ruhunu teslim etti. Sonra onu pencerelerden birinin perdesine sardılar. Girişte olan karakola götürdüler. Mithat Paşa da orada idi. Babama karşı niyetlerinin kötü olduğu baştan belli idi. Zira babam hal’ edildikten sonra münadileri mahallelere gönderip ‘Sultan Abdülaziz öldü. Sultan Murad onun yerine geçti’ diye nida ettirdiler.”

Sultan Abdülaziz kimdir?

32. Osmanlı padişahı ve 111. İslam halifesi olan Abdülaziz II. Mahmut ve Pertevniyal Sultan’ın çocuğu, Abdülmecid’in kardeşidir. Abdülaziz 25 Haziran 1861 tarihinde kardeşinin ölümü üzerine, 31 yaşındayken tahta geçti. 15 yıl tahtta kalan Sultan Abdülaziz, Osmanlı donanması ve ordusunun modernizasyonu, Osmanlı Bankası’nın açılması, sayıştay ve danıştay benzeri kurumlar ile itfaiye kurulması gibi önemli işlere imza attı. Yavuz Sultan Selim’den sonra Mısır’ı ve Avrupa’yı ziyaret eden ilk ve tek Osmanlı Padişahı olan Abdülaziz, 1867’de Napolyon’un daveti üzerine Paris’te açılan bir sergiye katıldı ve İngiltere, Belçika, Almanya, Avusturya-Macaristan’a giderek temaslarda bulundu. Bundan 4 yıl önce Topkapı Sarayı Müzesi’nin deposunda annesi Pertevniyal Sultan’ın sakladığı Abdülaziz öldürüldüğünde üstünde olan kanlı elbiseler ortaya çıkmıştı.
 

ihvan23

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
3,539
Tepkime puanı
220
Puanları
0
402525_10150564828169218_96117039217_8581253_1240474373_n.jpg
.
YEDİKITA
TARİH ve KÜLTÜR DERGİSİ
ŞUBAT 2012, 42. SAYI

Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi bu ay, Kanuni’nin Fransa Kralı Fransuva’ya gönderdiği mektubu, “Fransa Kralını Esaretten Kanunî Sultan Süleyman Kurtarmıştı” başlığıyla kapağa taşıyor. Ülkesi işgal edilen ve kendisi de esir düşen Fransa Kralı I. Fransuva’nın, Kanunî Sultan Süleyman’a kurtarılması için gönderdiği mektup ve Kanuni’nin cevabı, ta...rihçi yazar Ömer Faruk Yılmaz’ın kalemiyle anlatılıyor.
İttihat ve Terakki’nin, Sultan İkinci Abdülhamid’i tahttan indirip idareye hâkim olmak maksadıyla tertiplediği 31 Mart Vakası’nda çok sayıda mazlum insanın darağaçlarına çekilmesi, yayınlanan vesikalar ve hatıratlarla günden güne daha da açığa çıkıyor... İttihat ve Terakki’nin İdam Sehpaları makalesi Yedikıta’nın bu sayısında…
Tarihçi yazar Selman Soydemir’in “Osmanlı Mekteplerinde Hangi Dersler Okutulurdu?” makalesi, Osmanlı eğitim sisteminin bel kemiği olan ders kitaplarını ayrıntılı bir şekilde ele alıyor. Osmanlı devrinde ilkokuldan liseye, devlet okullarından hususi mekteplere, askeri ve mülki mekteplerden, erkek ve kızlara mahsus bulunanlara kadar pek çok okul vardı. Makale, günümüz okullarında okutulan Türkçe, matematik, kimya, biyoloji, coğrafya gibi derslerin iddia edildiği gibi Osmanlılar nezdinde varlığı bilinmeyen meçhul ilimler olmadığını da gözler önüne seriyor.
Bu sayıda Osmanlı sarayının şekilde satır satır kayda giren yemek masrafları üzerinde de bir makale yer alıyor. Osmanlı padişahlarının ve ailelerinin yemek masraflarını anlatan makale, aynı zamanda Osmanlı padişahlarına atılan içki içme yalanlarını da ortaya çıkarıyor.
Yedikıta tarih ve kültür seyahatinde Osmanlı’da kadın ve günümüz Avrupa bilim ve sanatının temellerini atan Endülüs’ün fetih destanı makaleleri de dikkat çekiyor.
Derginin bu sayısında, Kanunî’nin Fransa kralına mektubu ek olarak hediye ediliyor.
Birbirinden orijinal makalelerin yayınlandığı Aylık Tarih ve Kültür Dergisi Yedikıta, seçkin bayii ve kitap evlerinde...

YEDİKITA Tarih ve Kültür Dergisi
 

ihvan23

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
3,539
Tepkime puanı
220
Puanları
0
.
Sultan Abdülaziz'in İntikamını Alan Subay

tbd19001_10.jpg
Abdülaziz Han şehid edilmiş, etrafı aç kurtlarla çevrilmiş olan Osmanlı Devleti, sinsi planlarla yok edilmeye çalışılmaktadır. Bu karanlık günlerde padişahlık makamının uğradığı bu büyük saygısızlığı kabullenemeyen bir Osmanlı subayı, intikam planları yapmaktadır.
303330_10150836679264218_96117039217_9284251_980454273_n.jpg
578087_10150911656804218_96117039217_9422466_94098047_n.jpg
 

ihvan23

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
3,539
Tepkime puanı
220
Puanları
0
Tarih mi, Masal mı?Bir asırdan beri milletimize çeşitli masallar, efsaneler, hikâyeler, romanlar ve mühendislik eseri kurgular maalesef tarih diye okutturulmaktadır. Altı buçuk asırlık bir tarih, masallardan ibaret gibi gösterilmiş, hâlen de kısmen gösterilmeye devam edilmekte… Sultan Abdülaziz'in İntikamını Alan SubayPadişahı tahttan indiren darbecilerin lideri Hüseyin Avni Paşa, padişahın kayınbiraderi Çerkes Hasan’ın İstanbul’da kalmasını tehlikeli görmüş ve sahip olduğu Seraskerlik makamının yetkilerini de kullanarak Çerkes Hasan’ı Bağdat’a tayin ettirmiştir. Bir Balkan Hikâyesi“Haiz olduğum hilafet-i kübrâ münasebetiyle, hepinizin de pederi bulunduğum, rahat ve huzurunuza herhangi bir zarar ve noksanlık gelmemesi için uykumu, rahatımı ve nefsime hoş gelen şeylerin tamamını terk ettiğim teslim olunan hakikatlerdendir.” Yemen'in Alim Sultanları ResûlîlerBir zamanlar Yemen, deniz ticaretinden elde edilen vergiler sayesinde refah ve kültür seviyesi yüksek, âlimler tarafından yönetilen bir ülkeydi. Yemen bu parlak devrini, 1228-1454 yılları arasında, Resûlîler zamanında yaşamıştır… “Mamur Manastır”dan Mahzun Manastır’aOsmanlı’nın göz bebeği şehirleri bağrında taşıyan Rumeli topraklarında, Makedonya’nın Manastır şehrindeyiz… Manastır, fetihten sonra çok gelişmiş ve bir ara Rumeli Eyaleti’nin merkezi olmuştu. Hac Yolunda NamazHer hususta duayı ve sırtını Mevla’ya dayamayı ihmal etmeyen sultanın hatlarından biri şu manidar ifadelerle biter: “Hudâ yardımcıdır ehl-i hüdaya, sizi ısmarladım hıfz-ı Hudâ’ya” Elektrikle Aydınlanan İlk Şehir TARSUSGünümüzde Mersin’e bağlı bir ilçe olmasına rağmen birçok ilimizden daha büyük bir şehir olan Tarsus, barındırdığı tarihî değerlerin yanında şehircilik alanında birçok uygulamanın ilk olarak hayata geçirildiği yer olmuştur. İnsanoğlunun Sadık Hizmetkarları AtlarAt, atgiller familyasına dâhil otçul bir memeli hayvandır. Evcilleri olduğu gibi, günümüzde Amerika bozkırlarında ve Altay Dağları yamaçlarında sürüler halinde yaşayan yabanileri de mevcuttur. Osmanlı'nın Düğün Sandığı: SûrnamelerDüğün ve şenlikler başlamadan aylar önce hazırlıklara başlanır, düğün mekânı tespit edilir, düğün için gerekli işlerin yapılması, davetlilerin ağırlanması, yemekler, oyunlar, gösteriler, hediyeler, nahıllar, ateş işleri ve diğer masraflar için binlerce altın harcanırdı.
 
Üst