Vuslat Derneği Konferanslar Serisinin Konuğu Hüseyin Avni Kansızoğlu Hoca Oldu

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
FAKİRİ

ÖMER ÖNGÜT Cemeatine bağlısın buna saygı duyarım.

FAKAT Burada kalkıp bir başka mesajında ( Cübbeli hocanın Mürşidini küçümseyip ) Aynı mürşide bağlı H.Avni hocanın sonradan tekzip ettiği bu yazıyı kullanıp SALDIRAMAZSIN

ki

Siz bağlı olduğunuz cemeatte Mahmut efendiyi ve Hocalarını YENİ DİN YARATMAKLA SUÇLAYAN bir düşünce yapısında ve beyan edensiniz.

BIKTIM Siz ve sizin gibilerden GERÇEK YAŞAMDA ne iseniz SANAL Forumlardada böyle olun DÜRÜSTLÜK BUDUR.

Forumlardan AYRILMAK İSTİYORUM lakin SİZ ve SİZİN gibiler SANAL ın avantajından faydalanıp ÇİFTE STANDARTLIK yapıyorlar.

Aslında söylenecek söz var ama ERDEM anında atlar ve ceza verir.


LÜTFEN TIKLAYIN aşağıdaki adresi

http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=107428&p=1011642&viewfull=1#post1011642

İşte ÇİFTE STADART mı diyelim yoksa yok onu demeyelim HEMEN CEZA GELİR
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
fakiri dedemizin farklı iki görüşünü alayım da farkı görülsün..

Hüseyin Avni Kansızoğlu, günümüzde çok ender bulunan ehl-i sünnet alimlerinden Birisidir.bana göre kıymetinin vaz-u nasihatlerinin değeri çok iyi bilinmelidir. Bir üyemiz "BU ÇAĞDA BU KAFA!" şeklinde bir değerlendirme yapmış ! Müslüman, çağa göre kafasını değüiştiren kişi değil, çağı İslâma çağıran kişidir. Şayet çağa göre kafamızı değiştirmemiz şart olsaydı, Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin risaletinden sonra tam 17 kez din değiştirmiş olmamız gerekirdi ! Büyüklerimiz "ezmanın değişmesiyle, edyan değişmez" demişelrdir.

Yaw, Cübbeli dediğin şahsın yanlışları, yanlış ve yalakalık yaptığının bizatihi kendi ifadesi ile itirafları ve çok konuşmasından dolayı yediği naneleri şimdi burada tek tek yazayım mı ?
Mürşidi kimmiş ? Pöh ! Mürşidinin ona bir faydası olsaydı o kadar hatayı yapmaz ve çamlar devirmezdi ! Siz tereciye tere mi satmaya çalışıyrosunuz ?

Hüseyin Avni Hocamızın mürşidi ile Cübbeli Ahmed Hocamızın mürşidi aynı kişidir bildiğim kadarıyla..

Bir yerde överken başka bir yerde yermeniz.. sizin fikir kayması yaşadığınızı göstermektedir syn fakiri dedemiz..

LÜTFEN kararlı ve sabir bir düşünceye sahip olunuz.. hem mürşidi kamil evliya mertebesindeki muhteremlere karşı biraz daha edebli olmanız gerekmez mi..??
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Way be ! Ne büyük bir tenakuz bulmuş beyimz değil mi ? Aynı yere bağlı iki kişden birinin sözlerine onay vermişim, diğerini yermişim. Eeee, ne oldu böyle yaptım da ? günaha mı giridim ? Hakikat görünce onayladım,seyyiat görünce reddettim. Bunda fikir kayması nasıl oluyor ?
Bu mesaj şunu gösteriyor ki, burada benim mesajalrım noktasına ve virgülüne kadar inceleniyor, herhang bir tezat var mı diye... Bri şey bulduklarını zannedenler de mal bulmuş mağribi gibi buraya gelip o buldukalrı şeyi asıyorlar.
dikkat edin, bunalr husumete vakit bulamayan muhabbet fedaileridir!
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Way be ! Ne büyük bir tenakuz bulmuş beyimz değil mi ? Aynı yere bağlı iki kişden birinin sözlerine onay vermişim, diğerini yermişim. Eeee, ne oldu böyle yaptım da ? günaha mı giridim ? Hakikat görünce onayladım,seyyiat görünce reddettim. Bunda fikir kayması nasıl oluyor ?
Bu mesaj şunu gösteriyor ki, burada benim mesajalrım noktasına ve virgülüne kadar inceleniyor, herhang bir tezat var mı diye... Bri şey bulduklarını zannedenler de mal bulmuş mağribi gibi buraya gelip o buldukalrı şeyi asıyorlar.
dikkat edin, bunalr husumete vakit bulamayan muhabbet fedaileridir!

Devamlı söyledim Ömer ÖNGÜT cemeatine bağlısın saygı duyarım SEÇİMİNDİR.

FAKAT

Gerçek yaşamda mücadelen için SANAL FORUM da İKİLİ OYNAMANA SAYGI DUYMAM.

Bir yerde Mahmut efendiye HAŞA PÖH demişsin ama PÖH dediğin benim için Allahın sevdiği kul mahmut efendi nin diğer talebesine ONAY vermisinki Avni hoca yayınlananların çoğunu TEKSİP etti ve onlara uyanlarada alim kılıklı soytarılar olarak nitelemiştir.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
H.Avni Hoca alim kılıklı soytarılar benzetmesini niçin yaptı neden gerekli gördü ?

:dik:


alim kılıklı soytarılar


HER AN KARŞINIZA ÇIKABİLİR
 

aksakal

Üye
Katılım
16 Eki 2006
Mesajlar
48
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Web sitesi
www.muhteva.com
Hüseyin Avni Hocaefendi ile görüşülmüş. Yazıda geçen bazı ifadelerin kendisine ait olmadığını belirtmiş, bu konuya dair bir tekzib yazısı yayınlayacağını söylemiştir.

Böyle bir konunun genelde durması hoş değildir. Çünkü durumun ne olduğu belli değildir.

Maşa olmamak lazım.

işte size tekzip yazısı okuyalım ve neleri tekzip ettiğini anlayalım.

Hüseyin Avni Hoca'dan İslam Alimi Uyarısı Yazısına Açıklama

“Kansızoğlu Hocadan İslam Alimi Uyarısı” Başlıklı Bir İnternet Haberi Münasebetiyle


Zarûrî Bir Açıklama


Erzurum’daki bir sohbetimizin -belki kötü maksadlı, belki de bizi seven ve iyi niyetli ama kifayetsiz olan- bir takım kimseler tarafından haber yapıldığını duyduk ve okuduk. Ancak bu haberde bize -muhtemelen kaydedilmediği veya düzgün yazılmadığı için yahut bir başka sebeble- gelişi güzel ve yanlış ifadeler isnad edilmiştir. Böylece de bir takım süfli tabiatlı ve kötü maksatlı yahut da geri zekalı zavallılara fırsat verilmiştir. “Tebeu’t-Tâbiîn” gibi ifadeleri doğru aktarmayan veya aktaramayan habercinin bu yanlışına sarılacak kadar zavallılaşabilen maskara maymunlara koz verilmiştir.


Bu münasebetle aşağıdaki kısa açıklamayı lüzumlu görüyoruz:

Bir: Ben bir muhaddis değilim; böyle bir iddiayı gerçek “muhaddis”lere hakaret sayarım. Ben - yeterli seviyede değilse de- henüz sadece bir “tâlibu’l-hadîs” ve “muhibbu’l-hadîs”im; yani hadis öğrenmek isteyen ve hadîsi seven biriyim. Ben kendime “muhaddisim” demeyi ve denilmeyi yalan sayar, bu sözden utanırım; ancak bu gün muhaddis olduğuna inanan veya inanılan ve arz-ı endam eden ve ettirilen nice cahil kimseler gibi bir muhaddis olmaya da tenezzül etmem.


İki: Ben, İslâm âlimlerinin tamamının değil, içlerinden ancak bir kısmının küfür cephesi tarafından kiralandığını veya satın alındığını, bunun eskiden olduğu gibi şimdi de aynen böyle olageldiğini söyledim. Bu gerçek, aklı başında olan ve tarihi güzel okuyabilen her iyi niyetli kimseye malumdur. Âlem-i İslam’ın bu günkü hazin tablosu bunun en iyi bir delil ve şahididir.


Şimdi ilâve ederek şöyle diyorum:

Bu satılmışlığın sebeb veya sebebleri, dünyaya rağbet, enaniyyet, nefis, akla -olabileceğinden veya olması gerekenden daha fazla- güvenme akılsızlığı, nasların çeperlerini zorlayıp Makyevelist çizgiye varacak bir maslahatçılık ve hesaba katılmayan söz ve ya fiiller gibi isyanların cezası ve benzeri adalet-i ilâhiyye çerçevesini taşmayan bir mekr-i ilâhîdir...

Nes’elüllâhisselâmeh…


Üç:

Hüseyin Avni Kansızoğlu “Geçmişte de sapıtan âlimler vardı, şuan da sapıtmış, sapkınlık içinde, Yahudilerle Hıristiyanlarla beraber sözde İslam âlimleri var! ‘’
Vuslat Derneği’nin her ay düzenli olarak sürdüğü ‘’Aylık Konferanslar’’ serisinin bu ayki konuğu muhaddis Hüseyin Avni Kansızoğlu Hocaefendi oldu.


Vuslat Derneği Genel Merkezi konferans salonunda gerçekleştirilen Konferansta konuşan Hüseyin Avni Kansızoğlu Hoca Efendi ‘’Tarihini doğru okuyamayanlar, kendi tarihlerini doğru çözemezler. Şu an diyalog denilen hoşgörü denilen bir kavram aldı başını gidiyor. Geçmiş tarihimizi iyi bilmemiz iyi analiz etmemiz lazım." dedi.


Düzeltme:

Benim dediğim sözler bu bozuk sözler değildir. Onlar, aksine şu mealdedir:
Geçmişte dinini dünyası içün satan alim ve siyasetçi olduğu gibi bu gün de çok daha fazla bir sayıda mevcuddur. “Tarihi güzel okuyamayanlar, onu, kendi hayatlarıyla güzel yazamazlar” mealindeydi.


Dört:

Kansızoğlu,Haçlı seferleriyle istediklerine kavuşamayan Hıristiyanların 1800'lü yıllarda İslam medreselerini İslam âlimlerini ve zihniyetlerini satın alarak, Âlimlerin fikirlerini değiştirerek Müslümanlar eliyle İslami yok etmeye çalıştıklarını söyledi.


Düzeltme:

Doğru,

Haçlı seferleriyle istediklerine kavuşamayan Hıristiyanların 1800'lü yıllardan itibaren Müslümanları içten fethetmeyi planladıklarını… Kurdukları küfür mektebleri ile Müslüman çocuklarını devşirdiklerini ve çoğunu kâfirleştirdiklerini… İslam’ın yıkılışını Müslüman gibi gözükenlere ihâle ettiklerini… Bunlar ve benzeri mealdeki sözleri sarf ettim. Bunlar birer vakıa olup günümüzde daha da ileri seviyelerdedir.

Evet,

1800’lü yıllarda İngilizler, Hindistanı işgal etti. Büyük Muhaddis, fakıh ve Tarikat şeyhi Şah Abdulaziz ed-Dihlevi işgalcilere karşı cihad fetvası verdi. Ancak çakal İngilizler -tıpkı günümüzde olduğu gibi- orada da âlim olan veya öyle bilinen bir takımlarını satın aldı ve onlara İngilizlere karşı yürütülen “cihad”ın şartlarını bulundurmadığından terör ve dolayısıylaharam olduğu fetvasını verdirdiler. Bu fetvayı birçok dillere çevirip Hindistan’ın ve hatta dünyanın dört bir yanına hızla ulaştırdılar. Kadiyanilik ve benzeri namazlı niyazlı ve Müslüman gibi görünen bir çok kâfir guruplar türettiler.

Bunlar kendilerinin geleceğini Kur’ân’ın haber verdiğini iddiâ, Îsâ aleyhisselâm’ın nüzülünü inkâr ve İslâm dîni dışındaki din ismi altındaki küfür inançlarını hak kabul etmek gibi birçok sapıklıklara ve kâfirliklere saplandılar. Günümüzde de bütün bu İngiliz pisliklerinin gübre yığınlarında mantar gibi yetiştirilen ve eşelenen, diğer Müslümanları da aynı yığınlara çekmekle vazifelendirilen “İslâm Âlimleri”(!) ve “Müslüman vatandaşlar”(!) var.


Beş:

İngilizlerin Mısır’da bulunan El Ezher Üniversitesi'ni kurduklarını vurgulayan Hüseyin Avni Kansızoğlu’’ El Ezberin yönetimine idari kadrolarına Reşit Rıza gibi ajanlarını koyarak, Müslüman âlimleri bu tezgâhtan geçirmişler ve yavaş âlimleri imandan ve ilamdan uzaklaştırmaya çalışmışlardır. Hıristiyanlar ve Yahudiler İslami medreselerini ortadan kaldırarak üniversiteler mektepler kurdular. Bunların başlarına kendi yetiştirdikleri ve zihniyetlerindeki kişileri getirdiler. Kendi sistemlerinde Müslümanları buralardan geçmeye mecbur tuttular, dolayısı ile kendi istedikleri gibi Müslüman ve kendi istedikleri gibi İslam dini ortaya koydular." dedi.


Düzeltme:

Ben, el-Ezher’i İngilizler’in “kurduğu” gibi bir saçma sözü asla sarf etmedim. Ancak İngilizler’in, el-Ezher’in başına belli dönemlerde Müslümanların arasından seçtikleri Abduh ve Reşid Riza gibi kimi mason maşaları geçirdiği hakikatini her zaman haykırdım ve haykıracağım. Bu dile getirdiğim acı hakikate dair mason dernek kayıtları neşredilmiştir ve bunlar sağır sultanların malumu olmuştur… Dileyene orijinal vesikaları da neşrederiz.
Buna rağmen bu açık gerçeği, onu görmek istemeyen kalbleri kör maskaraların görmemesi veya görememesi ibretlik ise de çok da mühim değildir.


Bu arada, küfür cebhesinin en büyük hedeflerinden birinin de medreseleri silip süpürmek olduğunu… Bunun içün değişik tuzaklar kurduğunu… Bazen onlara dalga kıran olacak mekteb ve kolejler, bazen de lise ve üniversiteler kurarak ve kurdurarak… Kimi zaman da PKK ve benzeri teşkilatlar kurdurarak bu hedeflerine varmayı denediklerini… Ve -ne acıdır ki- bunu büyük ölçüde de başardıklarını anlatmışımdır. Doğru, bunlar ve bunlara benzer mealde şeyler söyledim.


Altı:

Bir kişinin çok büyük âlim çok büyük müderris olması onun hata yapmayacağı anlamına gelmeyeceğini belirten Kansızoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bel’im bin Bafra çok büyük bir âlim ve çok büyük bir Veli idi. Sahrada vaaz ettiği zaman, her yönde ve her yüz adıma bir adam dikilerek onun sesi duyurulur, on binlerce insan dinlerdi. Allah (CC) onun duasını hiç reddetmedi, Musa(AS) orduları ile bir memleketten geçecek idi. O memleketin kıralı bunu istemiyordu. Kral ve adamları Bel’im bin Bafra’ya, Musa(AS)'in ordusunun oradan geçmesini engellemesi için dua etmesini istediler ve bunun için de kendisine çok büyük hediyeler gönderdiler."


"Bel’im bin Bafra: "O Allah'ın peygamberidir, dinimiz onun dini ile aynıdır. O'nun yanındakiler de melekler ve müzminlerdir. Şayet ben onların aleyhinde dua edersem dünyam da, ahirenim de helâk olur" diyerek, önce reddetti. Ama kral ve adamları işin peşini bırakmıyorlardı. Bel'am'e herşeyi vaad ettiler. Ama yine de kabul etmiyordu. Sonra o memleketin güzelliği ile dillere destan olmuş bir kadını vardı, onu da Bel'am'in peşine taktılar. Artık herşey Bel'am'in emrinde olacaktı; para, mal, mülk, kralın en yakın adamı olmak, dünyanın en güzel kadını ile evlenmek... bütün bunlara karşı yapması gereken ise sadece Allah'ın Peygamberi ve ordusu aleyhine lanet okumak, yani Allah'a isyan etmek.."

"Şeytan Bel'am'ın aklını çeldi, "önce lanet okursun, sonra da tevbe edersin, olur-biter" diye vesvese verdi. Dünya onu bile aldattı ve imansız olarak göçtü. Bir insan ne kadar büyük âlim olursa olsun; ne kadar islamı yaşamış olsa da bir gün sapıtabileceğini vurgulayan Kansızoğlu’’


Düzeltme:

Düzeltilemeyecek kadar saçma bir hal almış bu ifadeler bana aid değildir ve bu hikayeyi ben anlatmadım; çünki böyle bir teferruattan haberim yoktur.
Doğrusu şu mealdedir:

İslâm âlimi pozlarındaki bir takım şaklabanların ve İslâm yaftalı satılmış bazı politikacıların günümüzde bir takım maslahat hesablarıyla kendilerine yüklenen ve ihale edilen “İsalam’ı yıkmak ve Mü’minleri kâfirleştirmek” vazıfesini icra ve ifa etmektedirler. Tamam, bunları da anlattık.


Ayrıca, oradakilere,

“Onlara, ayetlerimiz(den olan keramet ve olağanüstülükler) verdiğimiz, sonra da onlardan sıyrılıp çıkan ve peşine şeytanın takıldığı, böylece de ğâvîlerden (azgın kâfirlerden) olan kimsenin mühim haberini oku” (Araf:175) âyetini okuduk.

Yani, Allah’ın, âyetlerini verdiği halde onlardan sıyrılan, şeytanın peşine takıldığı ve kâfir hale gelen “kişi”nin mühim haberini Kur’ân’dan okudum. Bu kişinin “Bel’am” isminde bir kimse olduğunun, küfür cephesi tarafından avlanmak istendiğinin, önce buna direndiğinin, sonra ise mal ve kadın vasıtasıyla satın alındığının kimi İsrâiliyyat rivayetlerinde geldiğini ve bazı tefsirlerde yer aldığını, bu isim ve tafsılatın ise mühim olmadığını, mühim olanın böyle dinden çıkan birinin Allah tarafından haber verilmiş olduğunu ifade ettim.


Sekiz:

Geçmişte de sapıtan âlimler vardı, şuanda sapıtmış, sapkınlık içinde,Yahudilerle Hıristiyanlarla birlikte hareket eden sözde İslam âlimleri ve tarikatlar var. Müslümanlar dikkatli olmak zorunda, Yahudiler ve Hıristiyanların eliyle değil de Müslümanım diyen cemaat ve hocaların aracılığı ile Müslümanlık yıpratılmakta bunu neticesinde de İslami değerler yavaş ortadan kaldırılmaktadır." dedi.


Düzeltme:

Ben, buna yakın manalarda gerçeğin ta kendisi olan bir şeyler demiş isem de tekrar ifade etmek istiyorum ki bu bozuk ifadeler bana aid değildir.


Dokuz:

"Müslümanın asla bir hristiyanın, yahudinin ayağına gidemeyeceğini söyleyen Kansızoğlu’’ Hz Ömer efendimiz birgün kilisenin yakınlarına gidiyor. Yanındakilere içeride ibadet etmekte olan Rahibi yanına çağırmalarını söylüyor. Hz Ömer rahibi görünce ağlamaya başladığında yanındakiler neden ağladığını sonuçta onun Hıristiyan olduğunu söylediklerinde o kadar ibadet ediyor ki hem bu dünyası hemde ahireti hüsrandadır." dedi.


Düzeltme:

Doğrusu “Müslümanın Hıristiyan’ın ayağına gitmeyeceğini” değil, “gittiği”ni, ama bu günkü manada bir diyalog için ise asla gidemeyeceğini, İbnu Kesîr’in Hazreti Ömer efendimizden naklettiği bir rivâyetle anlattım.


Evet,

Elbette bir Müslüman’ın bir kitab ehli kâfirin yanına onu “Müslüman olmaya”,kabul etmediği takdirde -gücü varsa ve şartlar mevcud ise- “İslâm devleti vatandaşı olmaya” davet etmek, onu da kabul etmezse, onunla “harb etmek” içün gitmek mecburiyeti vardır. Ancak İslâm’ın izzet ve şerefini ayaklar altına alıp beş paralık etmek üzere, Müslümanları Hıristiyanlaştırmak projesi olan diyalog ve bunun teşkilatının bir uzvu ve misyoneri olarak, hele Meryemana heykelini hediye almak için gidip alçalamaz ve kâfir olamaz.


Bir Mü’min, “İslâm’ı Allah’ın gönderdiği ve Resûlünün getirdiği İslâm olmaktan çıkarmak ve onu içine kâfirliğin yerleştirildiği bir hale sokmak, buharlaştırmak, böylece de ustaca yıkmak” projesi demek olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçası olarak kâfir olmaya razı olamaz.
İmanı bulunan bir kimse -bazı kusurlu yanları bulunsa bile- küfre karşı bir şekilde harb eden mücahidleri “terörist” ilan edip onları ezen kâfirlere de köpeklik yapamaz.


On:

"Atalarımız boşuna su uyur düşman uyumaz dememişler" diyen Hüseyin Avni Kansızoğlu ‘’Düşmanını bir an için bile unutursan kendini yok bil. Bugün Yahudilerle aynı masaya oturarak aynı masada yemek yiyenler düşmanlarını unutmuşlar, unuttuklarından dolayı da yok olmaya mahkumdurlar. Bugün yahudiler ve hristiyanlar Müslüman cemaatleri saflarına çekerek İslama zarar veriyorlar. Ashabı Kiram ve tabaat tabi’un zamanında Allah Resulünden nasıl duydularsa o şekilde yaşar ve uygulardılar şu anda islamla ayetler, hadisler, sahih konular bile tartışılmaya başlandı.Bunlar Müslümanları satın almışların oyunlarıdır. Bunlara karşı uyanık olun" dedi.


Düzeltme:

Bu bozuk ifadeler de benim değildir; aksine onlar, benim ifadelerimin kırıntıları serpiştirilen isnadlar ve yakıştırmalardır.


Böylesi tahrife uğramış bir konuşmadaki bazı bozuk ifadeleri fırsat bilip ve esas alıp bizi karalamaya çalışan ahlaksızlara bir şey deyip ağzımızı kirletmeyecek ve onların alçak seviyesine düşmeyeceğiz.


Onbir


Küfür cephesi tarafından kiralanan yahut satın alınan alim kılıklı soytarılar dün olduğu gibi bugünde sayılamayacak kadar çoktur.Biz sohbetimizde , bir takım internet sitelerinde sözlerimizin yakıştırıldığı vatandaş dan herhangi bir şekilde bahsetmedik.Bu yüzden yaptığımız tespit ve teşhislerin belli muayyen kimseler ile alakalandırılmasını ve böylece verilmek istenen mesajların budanmasını ve bir takım art niyetli kimselere malzeme verilip fitneye zemin hazırlanmasını münasib görmüyoruz. Diktiğimiz kostümleri bedenlerine uygun bulanlar istediği gibi giyinmekte serbesttir. Yalnız başkalarına giydirmek gibi fitneye malzeme olacak giydirmelerden razı değiliz.



Biz -hamdolsun- hiçbir zaman ne “tatlı su” ne de “acı su radikal”i olmadığımız gibi önce “radikal” olup sonra dünya mevkileri ve dünyalık kemikleri görünce İslâm’ı ve Müslümanları satıp acı su layıkı ve zakkum demokratı ve ehli küfrün maşası olmadık. Ancak hakîkî ve değiştirilmemiş İslâm’ın bir parçasına değil, tamamına talibiz.

Gücümüzün noksanlığı ve ehliyet arızalarımızın bulunması yüzünden nail olamadıklarımızın da taliblisi ve kara sevdalısıyız. Bu satılmışları gördükçe akıbetimizden her zaman korktuysak da ala külli hal kavi bir ümitle ümid ediyoruz ki inşâellah bunlar gibi olmayız.


Vesselâm…

HÜSEYİN AVNİ

28.12.2011
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
BU KONUYU BAŞTAN İLK MESAJ dan itibaren okuyun

Sonra Düşünün

vede

Kendinizi ÖZELEŞTİRIYE YATIRUN ve sorun Lütfen kendinize

BEN ALLAH a İSLAM a VATAN a Hizmet etmek istiyorum bu konun bu hizmetlerim arasındaki ÖNEMİ NEDİR Önemine uyan kaç düşüncem var ve diğer üyeler yazmışlar ?[/SIZE]

Göreceksini yazılanların % 90 ı Konun ana fikrinden çok TARAFGİRLİK ve TENKİT vede YARGILAMA.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
BU KONUYU BAŞTAN İLK MESAJ dan itibaren okuyun

Sonra Düşünün

vede

Kendinizi ÖZELEŞTİRIYE YATIRUN ve sorun Lütfen kendinize

BEN ALLAH a İSLAM a VATAN a Hizmet etmek istiyorum bu konun bu hizmetlerim arasındaki ÖNEMİ NEDİR Önemine uyan kaç düşüncem var ve diğer üyeler yazmışlar ?[/SIZE]

Göreceksini yazılanların % 90 ı Konun ana fikrinden çok TARAFGİRLİK ve TENKİT vede YARGILAMA.


İsrailli bir siyonist devlet adamı derki

MÜSLÜMANLAR NE ZAMAN KURAN ı tam anlamı ile anlamaya başlarsa İŞTE O ZAMAN KORKARIZ.

Kıssadan Hisse.

İspatımı işte bu konudaki mesajlar DOĞRU DEMİŞ
 
Üst