Üsve-i Hasene En Güzel İnsan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN s.a.v. KUR'ÂN'I ANLAYARAK OKUMAK -devamı- 02/04/2008 çarşamba

iyice anlayıp tatbik etmeden diğer on âyete geçmezlerdi.

İlmi ve ameli birlikte öğrendik, derlerdi. (İbn-i Hanbel, V, 410)

Meselâ İmam Mâlik, Abdullâh bin Ömer'in Bakara sûresini öğrenmek için üzerinde sekiz sene çalıştığını rivâyet etmektedir. (Muvatta, Kur'ân, 11)

Bu rivâyetle alâkalı olarak el-Bâcî şu îzâhı yapar; “Bu durum, onun hâfızasının yavaşlığı sebebiyle değildir.

Bilakis o Kur'ân-ı Kerîm'in ferâizini, ahkâmını ve bunlara tealluk eden şeyleri öğrenmek ve tatbik etmek için bu kadar zaman ayırmıştı.” (Kettânî, et-Terâtip, II, 191)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN s.a.v. KUR'ÂN'I ANLAYARAK OKUMAK -devamı- 02/04/2008 çarşamba

Mevlâna -kuddise sirruh- ne güzel söyler:

“Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- zamânında sahâbeden her kim bir veya yarım sûre ezberlese,

ezberinde bir sûre var diye insanlar ona ta'zîmde bulunurlar ve parmakla gösterirlerdi.

Çünkü onlar, Kur'ân'ı en güzel şekilde anlayıp hazmederler, âdetâ yer gibi okurlardı.

Bir kimsenin altı veya on iki batman 1 ekmek yemesi, elbette büyük bir iştir.

Ancak ağzına alıp çiğnedikten sonra çıkarmak şartıyla bin merkeb yükü ekmek yemesi dahi mümkündür. «

Nice Kur'ân tilâvet edenler vardır ki, Kur'ân onlara la'net eder.» îkâzı vârid olmuştur.

İşte bu, Kur'ân'ın ma'nâsına vâkıf olmayan kimseler hakkındadır. ” ( Fîhi Mâ fîh, s. 78)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN s.a.v. KUR'ÂN'I ANLAYARAK OKUMAK -devamı- 03/04/2008 perşembe

Gerçi Kur'ân'ın mânâları bitip tükenmez nihâyetsiz bir deryâdır.

Muhammed Pârsâ hazretlerinin dediği gibi;

“Kur'ân'ın âyetlerinin ve harflerinin hakîkî mânâları âşikâr olsaydı, onun tecellîsine yedi kat gök ve yerler tahammül edemezdi.”

Şâir, ilmin gelişmesi sonucu kâinâtın altının üstüne getirildiği ve bir çok keşifler yapıldığı halde

Kur'ân'ın mânâlarının henüz çok azının ortaya çıktığını güzel bir beytinde şöyle ifâde etmektedir:

Bikr-i fikr-i kâinât çâk çâk oldu fakat
Perde-i ismette kaldı maânî-i Kur'ân henüz.

“Kâinât ve varlık hakkında her türlü düşünceler enine boyuna tartışılıp açıklandığı halde, Kur'ân'ın eşsiz ve nihâyetsiz mânâları, henüz kat kat perdeler arkasında anlaşılacağı zamanı beklemektedir.”

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN s.a.v. KUR'ÂN'I ANLAYARAK OKUMAK -devamı- 03/04/2008 perşembe

Ancak bize düşen Kur'ân-ı Kerîm'in o engin mânâ deryâsından istidâdımız nisbetinde öğrenmek ve amel etmektir.

Zirâ onu bütün derinliği ile ihâta etmek beşerî tâkatin fevkindedir.

Şâir ne güzel söyler:

Bir bahr-i cevâhir içre daldım

Ben muktedir olduğumca aldım

Bir katredir ancak aldığım hep

Deryâ yine durmada lebâlep

Bu sebeple, Âlemlerin Rabbi'nin nihâyetsiz bir mânâ ummânı olan Kelâm-ı İlâhîsi'ni huşû içinde,

büyük bir saygı ve hürmetle okumak gerekmektedir.

Kur'ân-ı Kerîm'den hakkıyla istifâde edebilmek de, ancak buna bağlıdır.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN s.a.v. KUR'ÂN'I ANLAYARAK OKUMAK -devamı-04/04/2008 cuma

Huşû veya haşyet ise, insanın Rabbine karşı duyduğu saygıdır.

İlim ve irfân sâhibi olan ve yürekleri Allâh saygısı ile dopdolu bulunan kimselerin, Kur'an karşısında büyük bir vecd içinde ağlayarak derhal secdelere kapanıp onun kudretini ve hak olduğunu itiraf ettiklerini Cenâb-ı Hak şöyle bildirir:

“ (Kur'an okunduğu zaman) ağlayarak yüzüstü secdeye kapanırlar. Kur'an onların saygısını artırır.” (el-İsrâ 17/109)

Rasûl-i Ekrem Efendimiz, Kur'ân-ı Kerîm'i devamlı olarak huşû içinde okuyan, muhtevasıyla amel eden, hayâtının her safhasını onun emir ve yasakları doğrultusunda tanzim eden kimseleri, “Ehl-i Kur'ân” diye isimlendirmiştir.

Kur'ân-ı Kerîm kıyâmet gününde, gece uykusuz gündüz susuz bıraktığı (İbn-i Mâce, Edeb, 52) bu kimseleri, kurtarmak için gayret edecektir. Bu hakikati hadîs-i şerîf şöyle ifâde etmektedir:

“Kıyamet gününde Kur'an ve dünyâdaki hayâtlarını ona göre tanzim eden Kur'an ehli mahşer yerine getirilirler.

Bu sırada Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri Kur'an'ın önüne geçer… Her ikisi de kendilerini okuyanları müdâfâ için birbiriyle yarışır.” (Müslim, Müsâfirîn, 253)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN s.a.v. KUR'ÂN'I ANLAYARAK OKUMAK -devamı-04/04/2008 cuma

Resûlullâh Efendimiz Ehl-i Kur'ân'ın, sâdece kendilerine değil, yakınlarına da faydalı olacaklarını şöyle bildirmektedir:

“Kim Kur'ân-ı Kerîm'i okur ve onunla amel ederse, kıyâmet günü babasına bir tâc giydirilir.

Bu tâcın nûru, güneşin dünyâdaki bir eve konulduğunda vereceği ışıktan daha güzeldir.

Öyleyse, Kur'an-ı Kerîm ile bizzat amel edenin nûru nasıl olur? Bir düşünün!” (Ebû Dâvûd, Vitr, 14)

Kur'ân'ı sâdece ezberleyen ve güzel sesle okuyan kimseler, onunla amel etmedikleri müddetce “Kur'ân ehli” sayılamazlar.

Müslümanlar için aslolan, Kur'an'ı hayâta hâkim kılma niyeti, düşüncesi ve gayreti içinde olmaktır.

Nitekim şâir okuyucunun güzel sesine takılıp kalmadan daha ötelere geçerek, Allâh'ın sözünü doğru olarak anlamaya ve kalben hissetmeye çalışmak gerektiğini, şöyle ifâde etmiştir:

Kavl-i Bâri'yi işit Bâri'den
Perdedir geç neğam-ı kârîden.

“Ey Kur'ân'ı okuyan kişi! Kalb gözünü aç da, Bârî olan Allâh Teâlâ'nın kelâmını, yine O'ndan dinle!

Okuyucunun yaptığı nağmeler, senin için birer perdedir; sakın onlara takılıp kalma!”

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN s.a.v. KUR'ÂN'I ANLAYARAK OKUMAK -devamı-04/04/2008 cuma

Kur'ân'ı öğrenmek ve anlamak için bir araya gelip sohbet etmek ve ders yapmak da Resûlullâh Efendimiz'in medhettiği güzel bir ameldir.

Bu gayret içinde olan insanların nâil olacakları nimetler, bir hadîs-i şerîfte şöyle anlatılmıştır:

“...Bir cemâat, Allâh Teâlâ'nın evlerinden bir evde toplanıp Allâh'ın kitabını okur ve onu aralarında müzâkere eder, anlayıp kavramaya çalışırlarsa, üzerlerine sekînet iner ve kendilerini rahmet kaplar.

Melekler onları kuşatır, Allâh Teâlâ da onları kendi nezdinde bulunanların arasında zikreder...” (Müslim, Zikr, 38)

Kur'ân-ı Kerîm'e son derece ehemmmiyet atfeden Resûl-i Ekrem Efendimiz, ashâbından da böyle olanları sever ve onlara kıymet verirdi.

Nitekim, Sakîf temsilcilerinden yaşı en küçük olan Osman bin Ebi'l-Âs -radıyallâhu anh-'ı, Kur'ân'ı en iyi bildiği ve onu anlama yolunda gayret sarfettiği için emir tâyin etmiştir:

devamı var
 

Aşiyân

Asistan
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
738
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Konum
Şehr-i Yâr
Selamun aleykum kardeşim..

Bu değerli paylaşımınız için Rahman gani gani razı gelsin..

Tam hepsini incelemedim ama Osman Nuri Topbaş Hzlerinin Usve-i Hasene kitabından değilmi bu paylaşım ?
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Selamun aleykum kardeşim..

Bu değerli paylaşımınız için Rahman gani gani razı gelsin..

Tam hepsini incelemedim ama Osman Nuri Topbaş Hzlerinin Usve-i Hasene kitabından değilmi bu paylaşım ?

ve aleyküm selam kardeş dualarınız için canı gönülden amin cümlemize diyorum.
üsvei hasene com dan alıntılıyoruz kardeş.
 

Aşiyân

Asistan
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
738
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Konum
Şehr-i Yâr
Mübarek Üstazımında öyle bir kitabı varda. Okudum konular aynı geldi bana.. Tekrar teşekkür ederim..
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN s.a.v. KUR'ÂN'I ANLAYARAK OKUMAK -devamı-05/04/2008 cumartesi

Sakif kabilesinin temsilcileri Osman bin Ebi'l- Âs'ı, aralarında yaşca en genç olduğu için geride, hayvanlarının yanında bırakmışlardı.

Temsilciler onun yanına dönüp öğle sıcağında uykuya daldıkları zaman, Osman -radıyallâhu anh-, Peygamberimiz'in yanına gelerek ona dinî sorular sorar, Kur'ân-ı Kerîm dinler ve öğrenirdi.

Böylece Efendimiz'den bâzı sûreleri okuyup ezberledi.

Temsilci arkadaşlarından önce gizlice bey'at edip Müslüman olan Osman -radıyallâhu anh-, Resûlullâh Efendimiz'i uyur bulduğu zaman, ya Ebûbekir'e ya da Übeyy bin Ka'b'a gider, soracağını sorar, okumak istediğini okurdu.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN s.a.v. KUR'ÂN'I ANLAYARAK OKUMAK -devamı-05/04/2008 cumartesi

Onun bu hâli Resûlullâh Efendimiz'in hoşuna gidiyor, kendisini seviyordu. Sakif temsilcileri yurdlarına dönmek istediklerinde :

– Yâ Resûlallâh! İçimizden birini bize imam yap! dediler. O da Osman bin Ebi'l-Âs'ı, yaşca en gençleri olmasına rağmen onlara imam tâyin etti. (İbn-i Sa'd, V, 508; İbn-i Hişâm, IV, 185; İbn-i Hanbel, IV, 218)

Resûlullâh Efendimiz'in Kur'ân ehline olan bu itibârı ölülere de şâmildi.

Câbir -radıyallâhu anh-'den rivâyet edildiğine göre, Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Uhud Gazvesi'nde şehid düşenleri her mezara iki kişi konacak şekilde bir araya getirtmiş:

“– Bunların hangisi daha çok Kur'an bilirdi?” diye sormuş ve şehidlerden hangisi gösterilirse, önce onu kıble tarafına koymuştur . (Buhâri, Cenâiz, 73, 75)

Bütün bunlar gösteriyor ki hamele-i Kur'ân, gerek Allâh Teâlâ gerekse Resûl-i Ekrem'i nezdinde fevkalâde bir öneme sâhiptirler.

http://www.usveihasene.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ s.a.v. ve ASHÂBIN KUR'ÂN'LA ÜLFETİ 05/04/2008 cumartesi

Fahr-i Kâinât Efendimiz'in nebevî terbiyesinde yetişen ashâb-ı kirâm da, Kur'ân-ı Kerim'e gereken ehemmiyeti vermişler, onunla duygulanmışlar ve onunla yaşamışlardır.

Onlar Kur'ân'ı çokça okur; onu okumadıkları ve sayfalarına bakmadıkları bir günün geçmesini istemezlerdi.

Günlerine Kur'ân'la başlarlar, göz rahatsızlığı olanlara da Mushaf-ı Şerîf'e bakmayı tavsiye ederlerdi.

Hatta Hz. Osman, çok okuduğu için iki Mushaf eskitmişti. (Kettânî, II, 197)

Ömer bin Hattâb -radıyallâhu anh- de, sesi çok güzel olan ve Kur'ân'ı pek mükemmel okuyan Ebû Mûsâ el-Eş'arî -radıyallâhu anh-'a zaman zaman:

– Ey Ebû Mûsâ! Bize Rabbimizi hatırlat, derdi. O da Kur'ân okurdu. (Ebû Nuaym, I, 258)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ s.a.v. ve ASHÂBIN KUR'ÂN'LA ÜLFETİ -devamı- 05/04/2008 cumartesi

Yine bir defâsında Ebû Mûsâ el-Eş'arî'ye:

– Kardeşim! Bizi Rabbimize doğru coştur, demişti. O da Kur'ân okumaya başladı.

Bir müddet okuduktan sonra Hz. Ömer'i namaza çağırdılar.

Dalmış olduğu mânevî âlemlerden uyanan Halîfe:

– Biz namazda değil miydik? (İbn-i Sa'd, IV, 109) diyerek şaşkınlığını ifâde etti.

Bu hâdise Kur'ân-ı Kerîm'i çok okuyan ashâb-ı kirâmın, aynı zamanda onu dinlemekten ne kadar derin bir haz aldığını da göstermektedir.

Resûlullâh Efendimiz, ümmetine Kur'ân-ı Kerîm'i çok okumayı emretmekle birlikte aşırı gidenleri de uyarırdı.

Zâten hangi husûsta olursa olsun, dinde aşırı gitmeyi ne Allâh Teâlâ ne de Resûlü tasvib etmişlerdir.

Abdullâh bin Amr bin Âs -radıyallâhu anhümâ- şöyle anlatır:

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ s.a.v. ve ASHÂBIN KUR'ÂN'LA ÜLFETİ -devamı- 06/04/2008 pazar

“Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- bana:

«– Senin bütün günleri oruçlu geçirdiğinden ve her gece Kur'an'ı okuduğundan haberdar olmadığımı mı sanıyorsun?» dedi. Bunun üzerine ben:

– Elbette haberdarsındır, yâ Resûlallâh! Fakat, ben bununla sâdece hayra ulaşmayı umuyorum, dedim. Peygamber Efendimiz:

«– Allâh'ın Nebîsi Dâvûd'un orucunu tut, çünkü o insanların en çok ibâdet edeni idi. Ayda bir defa da Kur'an'ı hatmet!» buyurdu. Ben ise:

– Ya Resûlallâh! Benim bundan daha fazlasına gücüm yeter, dedim. O:

«– O hâlde yirmi günde bir hatmet!» buyurdu. Ben yine:

– Ya Resûlallâh! Bundan daha fazlasını yapabilirim, dedim. Bu defâ o:

«– Öyleyse on günde bir hatmet!» buyurdu. Ben tekrar:

– Bundan daha fazlasına gücüm yeter, yâ Nebîyyallâh! diye ısrar edince:

«– Şu hâlde yedi günde bir hatim yap, artık bunun üzerine artırma!» buyurdu. Ben artırdıkça, meğer aleyhime artırılmış.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ s.a.v. ve ASHÂBIN KUR'ÂN'LA ÜLFETİ -devamı- 06/04/2008 pazar

Efendimiz bana:

«– Şüphesiz ki sen bilmiyorsun, belki ömrün uzun olur?» demişti.”

Abdullâh bin Amr -radıyallâhu anh- daha sonraları şöyle diyecektir:

– Nebî -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in bana söylediği hâle döndüm.

İhtiyarlayınca, onun ruhsatını kabul etmiş olmayı çok arzu ettim.

Bu mübârek sahâbî, Resûlullâh'ın sözünü dinlemediği için ne kadar büyük bir hatâ etmiş olduğunu anlamış ve zor da olsa, Allâh Resûlü'ne verdiği sözü yerine getirmeye çalışmıştır.

Resûlullâh'a olan muhabbeti ve ahdine vefâsı nedeniyle, tâkatini zorlayarak son günlerini geçirmiştir.

Geceleyin rahat etmek için Kur'an'ın yedide birini gündüz aile fertlerinden birine okuyup dinletirmiş.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ s.a.v. ve ASHÂBIN KUR'ÂN'LA ÜLFETİ -devamı- 06/04/2008 pazar

Güçlü ve kuvvetli olmak istediğinde de, bir kaç gün oruç tutmaz, daha sonra Rasûl-i Ekrem Efendimiz'e verdiği sözden caymış olmamak için, tutamadığı günler kadar orucu kazâ edermiş. (Buhârî, Savm, 55, 56, 57; Müslim, Sıyâm, 181-193)

Yine Merhamet Ummanı Efendimiz:

“Sizden biri geceleyin kalkınca Kur'ân diline dolaşıp ne dediğini anlamamaya başlayınca, hemen yatsın.” (Müslim, Müsâfirîn, 223) “

…Zîrâ uykulu uykulu namaz kılan kimse, istiğfar etmek isterken kendi kendine küfreder.

” (Ebû Dâvûd, Tatavvu', 18) buyurarak, insanların kendilerine eziyet etmemeleri gerektiğini vurgulamıştır.

http://www.usveihasene.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ s.a.v. in TEFEKKÜRÜ 07/04/2008 pazartesi

Bin ders-i maârif okunur her varakında
Yâ Rab ne güzel mekteb olur mekteb-i âlem 1
Ziyâ Paşa

Tefekkür, herhangi bir mesele hakkında derin derin düşünme, zihni yorma ve işin şuuruna varma faaliyetidir.

Hâdisâtın künhüne vâkıf olmak ve ibret almak için kalbin gayret sarfetmesi diyebileceğimiz tefekkür, insana âid bir husûsiyettir.

İnsan, bu sâyede diğer varlıklardan ayrılır ve üstün olur.

Yani bir kimsenin yükselmesi de alçalması da, tefekkür kâbiliyetini kullanıp kullanmamasına bağlıdır.

Âlemdeki kusursuz nizâmı, yaratılışın gâyesini, verilen nimet ve güzellikleri, dünyânın geçiciliğini, gece ve gündüzün peş peşe gelişini düşünen bir insan, kalben derinleşir, kemâle doğru adım atar ve Allâh Teâlâ'nın azametini daha iyi idrak eder.

Tefekkür, Allâh Teâlâ'ya huşû ile teslîmiyet, O'na yönelmek, beşerî rezâletlerden kurtulmak, nefsi dünyâ hayâtının etki ve izlerinden koruyarak ona bel bağlamasını engellemek gibi güzel ve hayâtî hasletlerin kazanılmasında en tesirli bir yoldur.

Allâh'ın azametini tefekkür eden insan, O'nun büyüklüğü karşısında gafletten kurtulur ve îmânı kuvvetlenir. Tahkikî îmân da, ancak tefekkür ile elde edilebilir.

Onun için Kur'ân-ı Kerîm'in birçok âyetinde tefekkür emredilmiştir.

devamı var
 
Üst