ümmet | cemaatler | hizipleşme | vahdet hükmü ve çözüm arayışları

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,162
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Ben mesajları okurken kim, yazmış bu neciymiş diye bakmıyorum, içerilik ne ona bakıyorum ilk önce onu belirtmek isterim... sonrasında ise ali imran 104 ayetteki (ümmet) cemaat açıklaması seyyid kutuptada geçmektedir, ancak hakperest kardeşin verdiği ayetin manasının ibni kesirden bakılması gerektiğini düşünüyorum... çünkü orada kastedilen akaiddeki ayrılık, bu günkü cemaatler vs. değil... zira grupların olması yanlış değildir, bilakis olması gerekendir... bunun için ali imran 104 incelenebilir ve dahi rasulüllahın kitleleşmesi incelenebilir... ibni hişam siret - ve ibni kesir tefsirlerinde bu konuda bize öncülük edebilir.

Her sahabe başka bir ekol başka bir yıldız idi; zaten insanları tek tipleştirme derdinde olmamalıyız; ancak cemaatleri ve fikir aykırılıklarını bölünme vesilesi kılmak haramdır.

“Allah’a ve Rasûlüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin. Sonra korkuya kapılırsınız, gücünüz gider. Bir de sabredin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.”
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
Türkiye Âlimler Birliği bölgeselleştirilerek baştan ayrılık çıkarmıyor mu?
birde şu habere bakın.
Endonezya'da Hizb-ut tahrir tarafından gerçekleştirilen çok sayıda ülkeden 7.000 alimin katıldığı "Uluslararası Alimler Konferansı" nda Alimlerin imzaladığı sonuç bildirgesi
https://www.facebook.com/video.php?v=677840408926839
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,083
Tepkime puanı
1,923
Puanları
113
Günaydın @leylinur :gl videoyu sonuna kadar izlemeni öneririm.

[video=dailymotion;xze2s9]http://www.dailymotion.com/video/xze2s9_icma-sempozyumu-kollektif-suur-fethullah-gulen-mesaji_news[/video]
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0


şia imamlara neden masumiyet atfediyor açıklayabilir misiniz?
imamların, peygambere göre konumu nedir izah edebilir misiniz?

1. Sorunuzun cevabı Tathir ayeti diye meşhur olmuş Ahzab suresi 33. Ayettir. Ki bu ayet incelendiğinde ayetin başinda Allah Resulü(saa) nün eşlerine uyarı, ayetin sonunda ise " Aba ehlinin arındırılması " konusu işlenmiştir.İkinci kanıt ise Şuara 23 ayeti dir. Bu ayette ise Ehlibeyti sevmenin Onlara(as) tabi olmanın farziyeti söz konusudur.

Başka bir kanıt isterseniz mubahale ayeti diye bilinen Ali imran 61. Ayetin muhatablarinin Allah Resulü ve ehlibeyti olduğu yaklaşik 300 rivayetle sabittir.
İsmet sıfatı 14 kişiye özgü bi sıfattır. Resullullah(saa) Fatıma tüz Zehra(sa) ve 12 imam(as) temelinde kurulan( ki 12 imam ile ilgili tarihi makale ve eserler mevcuttur) günahtan arınmıs olma durumu ayetle sabittir.(ahzab 33)

2. Sorunuzu Allah Resulü(saa) cevaplamıştır.

"Ey Ali, Senin bana nisbetin Harun un Musa ya olan nisbeti gibidir. Sadece bir farkla. Benden sonra nübüvet yoktur."
(Kaynak isterseniz kaynak gösterebilirim)

Dikkatinizi başka bi noktaya çekmek isterim.

İsa(as)nın 12 havari si vardı. Bu havarilerin ilki Petrus idi.

Musa(as) ın 12 sibti vardı. Bu sibtlerin ilki Harun (as) idi

Allah Resulü(saa) ne ise 12 imam yardımcı olarak verildi. Ve bunların ilki Ali(as) dır.
Dikkat edilirse Allah teala kitap gönderdiği Peygamberlere yardımcılar göndermiştir. Bu yardımcılar bazen yakın derece akraba, bazen en yakınında bulunan vefakar ve fedakar öğrenciler olmuştur.( bu konu çok uzun işlenebilir fakat mantıki yaklaşimlar sağduyu temelli olursa bu kadarı yeterlidir. Akli deliller nakli delillerin destekçisi niteliğinde olmalıdır. Bu bağlamda tartışmalar daha verimli olur. İlla kusur bulunacak ise bu kusur bana aittir. İnancımı izah noktasında zaafiyet gösterdiğim için...
tevfik Allah tandır.)
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,162
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Türkiye Âlimler Birliği bölgeselleştirilerek baştan ayrılık çıkarmıyor mu?
birde şu habere bakın.
Endonezya'da Hizb-ut tahrir tarafından gerçekleştirilen çok sayıda ülkeden 7.000 alimin katıldığı "Uluslararası Alimler Konferansı" nda Alimlerin imzaladığı sonuç bildirgesi
https://www.facebook.com/video.php?v=677840408926839

Kendi fikrinizden olan alimlerinizi neden merkeze alıyorsunuz ki?!
Hem cemaatler ve grupların var olması ümmet olmaya mani değil diyorsunuz;
hem de Türkiye'de Alimler birliği kurulmasına karşı duruyorsunuz.

Meselenin eğer tekleşmekse; o halde ihtiyaç olunan her kurumu tek yapmaktır. Bu, tasavvufta tek tarikat, mücadelede tek cihad grubu vb gider.

Ancak eğer birleşmekse tek olmaya gerek yok fakat bağlı olmayı, birlikte haraket etmeyi gerektirir.
Sonuçta iki Alimler Birliğinden hangisi bağı koparıyorsa o grub ayrılık yapmakta diyebiliriz.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,162
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
1. Sorunuzun cevabı Tathir ayeti diye meşhur olmuş Ahzab suresi 33. Ayettir. Ki bu ayet incelendiğinde ayetin başinda Allah Resulü(saa) nün eşlerine uyarı, ayetin sonunda ise " Aba ehlinin arındırılması " konusu işlenmiştir.İkinci kanıt ise Şuara 23 ayeti dir. Bu ayette ise Ehlibeyti sevmenin Onlara(as) tabi olmanın farziyeti söz konusudur.

Başka bir kanıt isterseniz mubahale ayeti diye bilinen Ali imran 61. Ayetin muhatablarinin Allah Resulü ve ehlibeyti olduğu yaklaşik 300 rivayetle sabittir.
İsmet sıfatı 14 kişiye özgü bi sıfattır. Resullullah(saa) Fatıma tüz Zehra(sa) ve 12 imam(as) temelinde kurulan( ki 12 imam ile ilgili tarihi makale ve eserler mevcuttur) günahtan arınmıs olma durumu ayetle sabittir.(ahzab 33)

2. Sorunuzu Allah Resulü(saa) cevaplamıştır.

"Ey Ali, Senin bana nisbetin Harun un Musa ya olan nisbeti gibidir. Sadece bir farkla. Benden sonra nübüvet yoktur."
(Kaynak isterseniz kaynak gösterebilirim)

Dikkatinizi başka bi noktaya çekmek isterim.

İsa(as)nın 12 havari si vardı. Bu havarilerin ilki Petrus idi.

Musa(as) ın 12 sibti vardı. Bu sibtlerin ilki Harun (as) idi

Allah Resulü(saa) ne ise 12 imam yardımcı olarak verildi. Ve bunların ilki Ali(as) dır.
Dikkat edilirse Allah teala kitap gönderdiği Peygamberlere yardımcılar göndermiştir. Bu yardımcılar bazen yakın derece akraba, bazen en yakınında bulunan vefakar ve fedakar öğrenciler olmuştur.( bu konu çok uzun işlenebilir fakat mantıki yaklaşimlar sağduyu temelli olursa bu kadarı yeterlidir. Akli deliller nakli delillerin destekçisi niteliğinde olmalıdır. Bu bağlamda tartışmalar daha verimli olur. İlla kusur bulunacak ise bu kusur bana aittir. İnancımı izah noktasında zaafiyet gösterdiğim için...
tevfik Allah tandır.)

Argümanlarınızdan ilk ayetle başlayalım isterseniz.
Ayet meali:
33- "Evlerinizde oturun, ilk cahiliye dönemi kadınlarının açılıp-saçılması gibi açılıp-saçılmayın. Namaz kılın, zekat verin, Allah'a ve Peygamberine itaat edin. Ey ehl-i beyt (Ey Peygamberin ev halkı) şüphesiz Allah sizden pisliği giderip sizi tertemiz yapmak ister. '

Bu ayette onlara masumiyet verilmiş demek açık bir şekilde kuranı kerimi bile bile yanlış yorumlamaktır.
Ayette; peygamber ailesinin, bunları yaparak arınabileceğini belirtmiştir ki Allah'ın cc böyle istediğini, onlara özel bir değer verdiğini gösterir yoksa onların masum olmaları imtihan sırrına muhaliftir, kabul edilemez. Nitekim peygamber sav;
“Ey Resulullah’ın kızı Fatıma! Sen de kendini Allah’tan satın almaya çalış; zira senin için de bir şey yapamam.”
ve “Ey kızım Fâtıma! Ey halam Safiyye!

“Allah katında makbul olacak ameller işleyiniz. Bana güvenmeyiniz. Çünkü ben, sizi Allah’ın gazabından kurtaramam!”



hadislerine baktığımızda masumiyet zırhlarının olmadığını anlıyoruz.


şehid seyyid kutup bu ayet için şunları demektedir
"Ey ehl-i beyt! Şüphesiz Allah sizden pisliği giderip sizi tertemiz yapmak ister."
Bu ifadede bir çok mesaj var. Hepsi de şefkat, sevgi ve dostluk yüklü. Burada yüce Allah evi nitelendirmeden, kime ait olduğunu belirtmeden "ehl-i beyt" diye isimlendiriyor onları. Sanki şu yeryüzünde bu nitelendirmeyi hakkeden tek ev buymuş gibi. Bu yüzden "el-beyt" dendimi tanınmış, bilinmiş, belirtilmiş demektir. Kâbe için de böyle denir. Beytullah, Allah'ın evi. O da el-beyt, Beytul haram (dokunulmaz ev) olarak isimlendirilmiştir. Peygamber efendimizin evinin bu şekilde nitelendirilmiş olması, yüce Allah'ın ona kazandırdığı büyük bir saygı, onur ve seçkinliktir.
Yüce Allah şöyle diyor: "Ey ehl-i beyt! Şüphesiz Allah sizden pisliği giderip sizi tertemiz yapmak ister." İfadede, yükümlülüğün nedeninin ve hedefinin açıklanmasından dolayı Peygamberimizin ehl-i beytine yönelik bir iltifat vardır. Bu iltifat, onlara şu mesajı veriyor: Yüce Allah bizzat onlarla ilgileniyor, onları temizlemek, pisliği gidermek istiyor. Bu, doğrudan doğruya şu evin halkına yönelik yüce bir gözetimdir. Bu sözleri söyleyenin kim olduğunu düşündüğümüz zaman... Şu evrenin Rabbi... Bütün evrene "Ol" deyince, hemen "olu-veren"... Ulu ve kerem sahibi Allah... Her şeyi boyunduruğu altına alıp kont-rol eden... Her şeyden üstün olan... Caydırıcı güce sahip olan... Her şeyden büyük olan Allah... Bu sözleri söyleyenin kim olduğunu düşündüğümüz zaman, ehl-i beyte yönelik bu büyük lütfun boyutunu kavrarız.
Yüce Allah bunu, yüceler aleminde, şu yeryüzünde; her bölgede ve her an, her saniye okunan, milyonlarca kalbin onunla ibadet ettiği, milyonlarca dudağın onunla hareket ettiği kitabında söylüyor.
Sonu itibariyle yüce Allah bu emir ve direktifleri ehl-i beytten pisliğin giderilmesi ve onların arınması için araç olarak sunuyor. "Tathir" kelimesi "Tatahhur kelimesinden gelir. Pisliği gidermek ise, insanların bizzat başvurdukları pratik hayatlarında uyguladıkları yöntemlerle gerçekleşir. İslamın yolu budur. Vicdanda bilinç ve takva... Hayatta da davranış ve hareket... Bunların ikisi bir araya gelince islam tamamlanır. İslam'ın bu hayattaki hedef ve amaçları bunların ikisi ile gerçekleşir.
Peygamber efendimizin eşlerine yönelik bu direktiflerin sonu başlangıçta-ki gibi bağlanıyor. Burada da tıpkı başlangıçtaki gibi bulundukları saygın yerleri, başka kadınlardan ayrıcalıklı oluşları, Peygamber efendimizin yanındaki yerleri, yüce Allah'ın kendilerine büyük bir nimette bulunarak evlerini Kur'an Ve hikmetin indiği, nur, hidayet ve imanın parladığı bir makam haline getirmesi hatırlatılıyor:
"Evlerinizde okunan Allah'ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın."
Kuşkusuz bu, büyük ve onurlu bir nimettir. İnsanın bu nimette somutlaşan yüce kadri hissetmesi, buradaki Allah'ın bağışını hayal etmesi, hiçbir nimetin değerine ulaşamadığı eşsiz nimetin kıymetini algılayabilmesi için hatırlatılması yeterlidir.
Aynı şekilde bu hatırlatma da, Peygamber efendimizin hanımlarının dün-ya hayatının nimetleri ve süsleri ile Allah, Peygamberi ve ahiret yurdu arasında tercih yapmaları durumunda bırakılmaları hususu ile başlayan kitabın sonunda yer alıyor. Böylece yüce Allah'ın onlara ayrıcalıklı kıldığı nimetin büyüklüğü ile bütün güzellik ve süsleri ile birlikte dünya hayatının basitliği, değersizliği gözler önüne seriliyor.
İslam toplumunun temizlenmesinden ve toplum hayatının islamın getirdiği değerlere dayandırılmasından söz edilmişken -ki bu konuda kadın-erkek arasında bir fark yoktur. Çünkü onlar bu noktada eşittirler- bu değerleri gerçekleştirecek nitelikler büyük bir dikkatle, bir sıralama içinde ve ayrıntılı olarak hatırlatılıyor:
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0


Argümanlarınızdan ilk ayetle başlayalım isterseniz.
Ayet meali:
33- "Evlerinizde oturun, ilk cahiliye dönemi kadınlarının açılıp-saçılması gibi açılıp-saçılmayın. Namaz kılın, zekat verin, Allah'a ve Peygamberine itaat edin. Ey ehl-i beyt (Ey Peygamberin ev halkı) şüphesiz Allah sizden pisliği giderip sizi tertemiz yapmak ister. '

Bu ayette onlara masumiyet verilmiş demek açık bir şekilde kuranı kerimi bile bile yanlış yorumlamaktır.
Ayette; peygamber ailesinin, bunları yaparak arınabileceğini belirtmiştir ki Allah'ın cc böyle istediğini, onlara özel bir değer verdiğini gösterir yoksa onların masum olmaları imtihan sırrına muhaliftir, kabul edilemez. Nitekim peygamber sav;
“Ey Resulullah’ın kızı Fatıma! Sen de kendini Allah’tan satın almaya çalış; zira senin için de bir şey yapamam.”
ve “Ey kızım Fâtıma! Ey halam Safiyye!

“Allah katında makbul olacak ameller işleyiniz. Bana güvenmeyiniz. Çünkü ben, sizi Allah’ın gazabından kurtaramam!”



hadislerine baktığımızda masumiyet zırhlarının olmadığını anlıyoruz.


şehid seyyid kutup bu ayet için şunları demektedir
Boyle bi yaklasim sergileyeceginizi tahmin etmistim. Bu yuzden İsa ve Musa ( as)dan orneklendirmeler vermistim. Fikrinize saygı duyuyorum. ( ayeti açiklama tekniğiniz bize aşinadır. Ama bir ayeti yorumlarken metodolojinizin olması gerekir. Allah Resulü nün hayatı, 15 asiŕ önce konuşulan arapça lügat, ayetin nüzul sebepi, ayetin muhatabları, ve hadisenin sahih şahitleri vs vs. Özellikle belirtmiştim ayetin kimin üzerine indiği ile ilgili bir çok şii ve sünni kaynak gösterebileceğimi de belirtmiştim.)
Selametle...
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,162
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Boyle bi yaklasim sergileyeceginizi tahmin etmistim. Bu yuzden İsa ve Musa ( as)dan orneklendirmeler vermistim. Fikrinize saygı duyuyorum. ( ayeti açiklama tekniğiniz bize aşinadır. Ama bir ayeti yorumlarken metodolojinizin olması gerekir. Allah Resulü nün hayatı, 15 asiŕ önce konuşulan arapça lügat, ayetin nüzul sebepi, ayetin muhatabları, ve hadisenin sahih şahitleri vs vs. Özellikle belirtmiştim ayetin kimin üzerine indiği ile ilgili bir çok şii ve sünni kaynak gösterebileceğimi de belirtmiştim.)
Selametle...

ayette bunları gerektirecek kelime ve konu yok ki... gayet açık

ehli beytin masumiyeti kuruntudan başka bir şey değildir.
sahabeler öyle algılasa; müslümanlar, başta imanın kalesi ve ümmetin en hayırlısı hz ebubekir, hz. aliye ya da diğer peygamber akrabalarından birine biat ederlerdi. böyle dayanaksız kurgular ümmeti parçalamaktan başka bir şeye yaramaz.
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0


ayette bunları gerektirecek kelime ve konu yok ki... gayet açık

ehli beytin masumiyeti kuruntudan başka bir şey değildir.
sahabeler öyle algılasa; müslümanlar, başta imanın kalesi ve ümmetin en hayırlısı hz ebubekir, hz. aliye ya da diğer peygamber akrabalarından birine biat ederlerdi. böyle dayanaksız kurgular ümmeti parçalamaktan başka bir şeye yaramaz.

Peygamber akrabaları ile İmamlar arasında fark vardır. İmamlık ayrı bi olgudur. Peygamber e akraba olmak ayrı bi olgudur. Sakife çadırının içinde ne olduğu bilinmez. Ancak 1. Halife ye biat etmeyenlerin sayısı( özellikle ilk 6 ay) azımsanmayacak kadar çoktur.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,162
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Peygamber akrabaları ile İmamlar arasında fark vardır. İmamlık ayrı bi olgudur. Peygamber e akraba olmak ayrı bi olgudur. Sakife çadırının içinde ne olduğu bilinmez. Ancak 1. Halife ye biat etmeyenlerin sayısı( özellikle ilk 6 ay) azımsanmayacak kadar çoktur.

Tamam hadi diyelim ki ilki, oldu bitti idi (bu mümkün değil zaten)
ya hz ömer, hz osman?!

demek ki imamın vahiyle tayini yoktur ki olsa peygamber sav kiyamete kadar hepsini saymak durumunda kalırdı
aksi halde vahyin imamlara da geldiğini kabul etmek zorunda kalırsınız ki bu iman açısından tehlikeli bir durumdur.
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0


Tamam hadi diyelim ki ilki, oldu bitti idi (bu mümkün değil zaten)
ya hz ömer, hz osman?!

demek ki imamın vahiyle tayini yoktur ki olsa peygamber sav kiyamete kadar hepsini saymak durumunda kalırdı
aksi halde vahyin imamlara da geldiğini kabul etmek zorunda kalırsınız ki bu iman açısından tehlikeli bir durumdur.
Tutarsızlık burdan başlıyor zaten...
1. Halife secimle basa gelmiş(diyelim)
2. Halife yi neden atama gereği duydu? ( bu noktada müdahale etmemiz gerekir ki 1. Halifenin bile atama yöntemi ile kendinden sonra ki halifeyi tayin ettiğini kabul edenler Allah Resulü nün(saa) atadığı gercek halifesini görmezden geliyor.)
3. Halife ise ilk iki halifenin secilme ve atama yonteminden uzak, şura ile başa geliyorki bu şura da iki tarafın eşitliği halinde abdurrahman bin avf ( abdurrahman bin avf ve 3. Halifenin dostluğu islamiyet öncesine dayanır)ın desteklediği tarafın seçilmesi vasiyet ediliyor 2. Halife tarafından. Bu açik bi sekilde manibulasyon degilmidir?
Gadir hum hadisesini bi araştırın isterseniz... Resulullah(saa) kendinden sonra halife tayin etmişmidir etmemişmidir? Allah Resulü (saa) ümmete bi lider tayin etmeden ümmet kelimesine aykırı bi tutum sergileyip ümmetini İmamsız bir şekilde nasıl başıboş bırakabileceğini düşünebiliriz? Eğer böyle bi tutum sergilemişse ümmetini 1. Halife kadar düşünmekten aciz olduğunu varsayarız ki bu iman açısından daha tehlikeli bi durum değilmidir? Tam tersi durumda 1. Ve 2. halife, tayin ve şura yöntemleri ile Allah Resulüne muhalefet etmiş olmazlar mı?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Peygamberimiz sav. vefatından önce namaz kıldıramadığı durumlarda Hz. Ebubekiri imam yaptı.
 

ibrahimi

Has Uşak
Katılım
19 Haz 2006
Mesajlar
23,463
Tepkime puanı
1,831
Puanları
0
Yaş
37
Konum
forvet arkası
Geçen ilahıyatçı bir prof. hocamızdan dinlemiştim. En kötü müslüman bile en iyi kafirden üstündür diyordu.

Meseleye bu yönden bakarsak çözüme kavuşacağız diye düşünüyorum. Yalnız insanın olduğu yerde güç savaşları olması doğal. Şimdi burada herkes evet konu sahibi haklısın, ama şöyle şöyle şeyler yüzünden biz şu görüşe uymayanları tenkit ediyoruz ve tecrit ediyoruz diyecekler.

İslam dünyası yaklaşık oralarda, bu buhranları yaşıyor. İnsanların cehaletinden nemalanan insanlar, akılları almış yönetiyorlar.

Peki dünya nerede?

Şuan batı ülkelerindeki nüfusun azımsanamayacak kadar büyük bir çoğunluğu ateizme doğru gidiyor. İnsanlar dinden uzaklaşıyor, kendi heva ve hevesleri doğrultusunda hareket ediyor.

İslamofobi ise zaten almış başını gidiyor ki yine baatıda yaşanan olayları biliyorsunuz.

Sizin dininizi kullanan insanlar, sizin dininizle birlikte, size savaş açıyor, dininizi kötülüyor ve siz, banane onlardan ya ben şunu da tekfir edeyim diyorsunuz.

Batıdan etkilenen Türkiye'de aynı yolda devam ettiği için, öncelenmesi gereken konuların başında, insanlara dinin doğru anlatılması ve güzel ahlaka davet edilmesi gerekiyor.

Son olarak ifrat veya tefrite düşmeden "vasat müslüman" olsak en insanları buna davet etsek en azından başlangıç için yeterli.

Selamlar.
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
Kendi fikrinizden olan alimlerinizi neden merkeze alıyorsunuz ki?!
Doğru anlaşılmadığı kanaatindeyim, ümmetin esasları üzerinde birleşiliyor, yoksa alimler başka başka fikirlerden.aynı hareketin alimleri değil yani...

Sonuçta iki Alimler Birliğinden hangisi bağı koparıyorsa o grub ayrılık yapmakta diyebiliriz.
Katılıyorum.ancak bir açılım gerekir birleşmek adına nasla sabit olan bazı değerler çiğnenmemelidir. mesela bazı platformlar da birleşiyor bazı dernek, vakıflar ancak sloganlarda birleşilemiyor... bu açıdan bir bir ölçü olmak zorunda!
 
Üst