Tunus`ta seçim öncesi oyunlar

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Bir diktatörün ironik sonu

Bir diktatörün ironik sonu

Tunus'ta yaşananlar Magrip başta olmak üzere Arap dünyasında statükonun sarsılmaya başladığının göstergesi. Henüz olayların gelişine bakarak bir halk devrimi gerçekleştiğini söyelemek erken. Ancak statükonun ciddi biçimde sarsıldığı hatta eski duruma dönülemeyecek bir eşiğe geldiği söylenebilir.

Tunus'u katı laikçi yöntemlerle yıllardır demir pençesinde yöneten bin Ali'nin ülkeyi terk etmek zorunda kalması ardından bir halk ayaklanmasının zaferiyle sonuçlanıp sonuçlanmayacağını zaman gösterecek. Şu ana kadar sistem gelişmelere hakim olduğu görüntüsü vermeye çalışıyor.

Bundan sonraki adımlar ne olabilir? Muhtemel senaryolara girmeden önce aktörlerin pozisyonu, iç ve dış faktörlerin iyi analiz edilmesi gerekiyor. Yıllardır baskı altında yönetilen, yoksulluk ve yoksunluk sınırının altında yaşamaya zorlanan Tunusluların buldukları fırsatta bu rejimi başlarından atmak istediklerini sokak harketiyle göstermiş oldular. AncaZeynel Abidin bin Ali acımasız baskıcı uygulamaları sayesinde ülke içinde alternatif organize muhalefeti ezdi. Böylesi bir halk devrimini yönlendirecek birleştirici bir liderliğin ortaya çıkağından emin değiliz henüz. Nitekim Arap dünyasında Tunuslulara çağrı yapan bazı ulemanın, devrimin çaldırılmaması uyarısı yapmaları önemli.

Tunus'un da tıpkı Cezayir gibi sömürge döneminden kalma şifreleri Fransızlar tarafından belirlendi. Fransız etkisi tümden ihmal edilmese de Amerika'nın gelişmeler karşısında tavrı merak edilecektir. Şu ana kadar Amerika, gelişmeler karşısında sanki hazırlıksız yakalandığı izlenimini uyandıracak bir tutum sergiledi. Devrik başkanın ilk fırsatta kaçması ise en azından daha önce verilen dış destekten mahrum olduğunu gösterir.

Bu arada en-Nahda hareketinin sürgündeki lideri Raşid Gannuşi'nin ilk fırsatta Tunus'a dönmeye hazırlandığı yönündeki haberlere ilaveten hareketin yasallaşması şartıyla kurulacak bir koalisyon hükümetinde yer alabileceklerini açıklaması altı çizilmesi gereken ayrıntılar (gerçi koalisyon hükümetine katılmayacaklarını açıklasa da uzun vadede yönetimde partner olmaya hazır görünüyor). Bu açıklamanın önemi Gannuşi hareketinin Tunus'taki gücünden, kendi karizmasından çok muhtemel gelişmelerde hangi aktörlerin öne çıkabileceğini göstermesi açısından önemli.

Amerika'nın el Kaide benzeri örgütlerin ismini öne çıkartarak bölgede bir düzenlemeye gitmek isteyeceği beklentisi hayli yüksek. Bu düzenlemenin de bir tür Büyük Ortadoğu Projesi'nin daha "akıllıca dizayn" edilmiş versiyonu olması da muhtemeldir. Bu noktafa Gannuşi isminin öne çıkması bir tür 'makul İslam' başka ifadeyle "ılımlı İslam" projesiyle Afrika açılımına start vermek isteyeceğini akla getiriyor. Zira İngiltere'de sürgün hayatı yaşayan Gannuşi'nin liberal-İslam çizgisine yaklaştığı söylenebilir.

Böylesi bir operasyonun Mısır'a kadar uzanması, Mısır'daki statükoyu yerinden edecek gelişmeleri tetikleyeceğinden söz edenlerin dikkate alması gereken bir husus İsrail faktörüdür. İsrail faktörünün olumlamayacağı bir gelişme Mısır söz konusu olduğundan zor görünüyor. Oysa Amerika Lübnan başta olmak üzere Suriye, İran konusunda hayli sıkışık durumda. Bu arada Mısır muhalefetinin alternatif parlameto kurması ve buna Müslüman Kardeşler dahil geniş bir muhalefet yelpazesinin katılması muhtemel gelişmeler için işaret olabilir.

Ancak şimdiden Moritanya'dan Ürdün'e kadar uzanan geniş Arap coğrafyasında Tunus halk hareketinin bir heyecan oluşturduğu bir gerçek. Cezayir'de, Moritanya'da en önemlisi dün sabah Mısır'da insanlar kendilerini ateşe verdi. Ekonomik yoksulluk ve siyasal yoksunluk duygusu kitleleri patlama noktasına getirdi. Bunu sadece bazı Arap rejimlerinin yaptığı gibi gıda fiyatlarında indirim yaparak durumu kurtarmaları ne kadar mümkün?

Tunus'u terk eden bin Ali'nin içine düştüğü durum tam bir ironi gibi. Fransa tarafından kabul edilmeyişi, Tunuslu yöneticileri hesaplarını İsviçre tarafından incelemeye alınması Tunus'ta rejimin geleceği açısından önemli bir sinyal. Asıl trajik olan, iktidarını en katı şekliyle uyguladığı başörtüsü yasaklarına adamış bir tiranın Eşinin başı kapalı gezmek zorunda oldu Suudi Arabistan'a sığınmış olması. İslamcılarla mücadele adına başta Fransa tarafından desteklenen ve başörtü yasağı ile öne çıkan bir diktatörün hazin sonu diğerlerine ders olmalı.​

Akif Emre
Yenişafak
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
İnşaallah hayırların başlangıcı olsun :)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Tunus nereye?

Merve Kavakçı İslam - Yeni Akit, 2011-01-18

Yirmi üç yıllık zulüm son buldu ve Tunus Cumhurbaşkanı Bin Ali canını zor kurtardı. Doğru Fransa'ya. Eee ne de olsa Fransız olabilmenin çabası içinde yaşadı yıllardır. Müslüman Güneyli olmasının verdiği aşağılık kompleksiyle vurdu da vurdu Müslüman halkına. Ezdi de ezdi. Fransızlaşabilmek ne de kutsaldı onun için. Ah ne vardı Müslüman olmakta. Halkı neden bırakmazdı İslam'ı. Ama vardı yolu. Zulüm. Baskı. Kan kusturdu halkına. Kan. Sırtını dayadı Kuzeye. Batıya Amerika'ya, Avrupa'ya. Ben sizdenim dedi. Onlar da eyvallah etti. O zulmetti. Karşılıklı sırt sıvazladılar. O kan kusturmaya devam etti. Ses çıkarmadılar. Çünkü model ülkeydi. Moderndi ve laikti. Bir o kadar da zalimdi. Ama olsun'du. "Bizim" kulüptendi. Fransa olma hayalindeydi. Laikliğini aldı. Türkiye'ye yetişti. Onu da solda bıraktı ileri geçti. Başörtüsünü sokakta da yasakladı. Başlarını örtmeye alışkın kadınlar, sokakta kendilerini çıplak hissettiler, gayri ihtiyari elleri başlarına gider oldu… saçlarını kollarıyla kapatmak için -bu durumu kendilerinden dinlemiştim yıllar önce-. Başlarını açmayanların en başta kocaları varsa erkek akrabaları hepsi hapse atıldı. Sağcı solcu dindar dinsiz muhalefeti hepten susturdu. Fazla sesi çıkan kendini mapusda buldu. Ülke ötesine de yaydı korkularını. Kaçıp giden de dut yutmuş bülbüle döndü. Polis devletini diasporaya taşırdı. Batı da sustu, seyirci kalmayı tercih etti. Tunus'u yere göğe koyamadı. Ne de güzeldi Tunus…

Tunus ilgi alanımdadır. Zira başörtüsü yasağını Türkiye'den daha da acımasızca uygulamış tek İslam ülkesidir. Bu, başka İslam ülkelerinde sorun olmadığı anlamına gelmez şüphesiz ama Tunus bir ekoldür. Davet edildiğim konuşmalarda Türkiye kadar Tunus'taki yasaktan da söz etmişimdir. Şunu da eklemişimdir: Ülke dışındaki Tunuslularla konuşunuz. Siyaset konuşmaktan tedirgin olurlar. Sorularınıza kaçamak cevaplar verirler. Ülkelerindeki zulmü fazla konuşmak istemez, duyulursa Tunus'taki akrabalarımızın başına gelmeyen kalmaz derler. Tunuslular Tunus'u konuşamaz. Tunus'u konuşmak bizlere düşer. Düştü.

Zulümle abad olunmadı. Cezaevlerinde çürüttüğü hayatlar Bin Ali'ye birer isyan bayrağı olarak geri döndü. O da pılısını pırtısını toplayıp Sarkozy'sine koştu. Sarkozy kabul etmedi! Yüz üstü bıraktı. Suudi Arabistan'a kapağı zor attı.

İslam dünyasında bir hareket bir hareket. Halk sokaklara döküldü. Hâlâ kan dökülüyor olsa da Bin Ali'yi defedebilmişlik Tunuslulara kahramanlık payesini kazandırdı. Cezayir'de, Mısır'da, Ürdün'de, Kuveyt'te ve Yemen'de de halk sokaklara döküldü. Darısı başımıza dercesine Tunusluların zincirlerinden kurtulma gayretlerini kutladı. Libya zor tutuyor halkını. Ama içten içe bir kıpırdanma bariz şekilde hissediliyor orada da.

Bir şeyler ummak için henüz çok erken. Her ne kadar Arap dünyası diktatörlüğe son mottosuyla sokakları çınlatıyor olsa da rejim kontrolü kaybetmemek için direniyor. Sonunu göremese de zulmünü artırma riskini de alıyor. Zira kaybedecek çok şeyi var şu anda. Onun için elindeki bütün kozları kullanmaktan çekinmiyor. Dikkat ettim konu Amerikan medyasında çok kısıtlı yer buldu. Tipik bir duruş. Görmezden gelip kimin galip kimin mağlup olacağını görmek. Ondan sonra içeride yeni müttefiklerin arayışına girecektir.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İnşaallah hayırların başlangıcı olsun :)

Öfke ateşi yayılıyor diktatör zalimler panikte!

Tunus'ta ayaklanmanın fitilini ateşleyen ve diktatör Bin Ali'in ülkeden kaçması ile sonuçlanan yakma olayı Cezayir'den sonra, Mısır'a da sıçradı. Firavun Hüsnü Mübarek yönetimini protesto eden bir gencin, Parlamento binası önünde kendisini yaktığı bildirildi. Öfke ateşinin büyümesinden korkan birçok baskıcı Arap liderin devrilme korkusu yüzünden paniğe kapıldığı gelen haberler arasında. Bu ülkelerin başında Mısır, Cezayir, Ürdün, Yemen, Suudi Arabistan, Umman, Moritanya, Fas ve Libya geliyor.

Suriye'deyse halk siyasi özgürlüklerin genişletilmesini istiyor. Halkın tepkisinden korkan Esad yönetimi, kamu çalışanlarının yakacak ödeneğini yüzde 72 artırmak zorunda kaldı.

habervaktim
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Tunus: Yeni kabineden 3 bakan istifa etti

Bir görgü tanığı, ülkenin güneydoğusundaki Sfaks kentinde yaklaşık 5 bin kişinin yeni kurulan ulusal birlik hükümetinde devrik Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali'nin Demokratik Anayasal Birlik Partisi'nden (RCD) üyelerin bulunmasını protesto ettiğini belirtti.
Bölgedeki AFP muhabirlerine göre, Sidi Buzid kentinde binlerce kişi gösteri yaparken, Regep kentinde de bin kadar kişi protesto yürüyüşü düzenledi.
Çoğunluğunu avukat ve sendikacıların oluşturduğu 500 kadar kişi de Kasrin kentinde yeni hükümeti protesto etti.
Bu arada, Tunus'taki ayaklanmada etkin olan işçi sendikası ile bağlantısı bulunan 3 bakan istifa etti.
Ulaştırmadan sorumlu devlet bakanı, kendisi ile sendikayla bağlantılı 2 bakanın daha istifa ettiğini bildirdi.
İşçi sendikası UGTT, yeni hükümeti tanımadığını açıklamıştı.
Sendikanın sözcüsü İfa Nasır, Tunus Genel İşçi Sendikası'nın (UGTT) bugün yaptığı olağanüstü toplantı sonunda yeni hükümeti tanımama kararı aldığını belirterek, hükümetteki üç temsilcisine çekilme çağrısı yapmıştı.
AA


Elbette diktatörler gitsin ama gitmeleri için alt yapıyı kimin oluşturduğu ve gelen iktidarlar incelenmeye,irdelenmeye değer diye düşünüyorum.
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
TUNUS BİZİM NEYİMİZ OLUR
23511.jpg

Biz Tunus'u kimlerle biliriz?
Kamil Yeşil, Gannuşi idam cezası alınca Ankara'da Tunus konsolosluğuna siyah çelenk koyan bir kaç iyi adamı ve başlarına gelenleri hatılatıyor bizlere.


Eğer tarihe bakarsanız, İbni Haldun’un Mukaddimesi’ni okumuşsanız, Tunuslu Hayreddin Paşa’yı ve eseri Akvem’ül-Mesâlik fî Ma’rifet-i Ahvâl’il-Memâlik’i biliyorsanız, Namık Kemal’in, Ali Suavî’nin ve hatta Ziya Gökalp’in fikri macerasını takip etmişseniz Tunus bizim vilayetimiz olur. Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma’nın Tunus Hatıraları’nı okuduysanız görürsünüz ki Tunus halihazırda yine bizim toprağımızdır. Zira Tunus’ta teneffüs edilen hava, manevi iklim her daim Osmanlı’dır, Türk’tür.

Unuttuğumuz topraklara dönüş
Türkiye bir Osmanlı bakiyesi olarak Cezayir’de, Tunus’ta, Fas’ta, Mağrip’te olan biten bütün olaylarla ilgilenmek zorundadır. Ne yazık ki Fransızların bu toprakları sömürgeleştirmesine, on binlerce insanı katletmesine göz yumulmuştur. Türkiye kendi içine kapa(tıl)mış, arkasından maddi ve manevi zenginliğinden bir parça olan bu topraklarda akla hayale sığmayan cinayetler işlenmiştir. Devletin tanımadığı bağımsız Cezayir, Sezai Karakoç tarafından “Cezayir’in Atları” ile selamlanmış, Fethi Gemuhluoğlu tarafından Arapgir’de çıkan küçücük bir gazetede bunun coşkusu ifade edilmiştir. Türk aydını, Franz Fanon kadar bile bir duyarlık göstermemiştir Cezayir’e, Mağrip’e... Ta ki Turgut Özal’ın Cezayir’den özür dilemesine kadar devam etmiştir bu ayıp.



Gannuşi isminin tanındığı yıllar
60’lardan sonra Türkiye’de mayalanan İslami duyarlığın bir gereği olarak ve yukarıda geçen tarihsel arkaplanı da gözeten bir duyarlılığın göstergesi olarak Tunus’ta olan bitenler bizim de gündemimize girmiştir. Nasıl? Tercümelerle, hatıratlarla. Bu duyarlığın bir göstergesi olarak 1987’de Raşid el-Gannuşi’nin liderliğinde oluşan İslami Yöneliş’e Türkiye’den de ilgi duyulmuştur. Gannuşi’nin aynı adı taşıyan kitabı tercüme edilmiştir.
Ç-alıntı bölümümüze alıntıladığımız entelektüel düşüncelerinden dolayı İslami Yöneliş Hareketi’nin lideri ve arkadaşları 1987’de idama mahkum edildi.

Tunus’un demir yumruklu diktatörü
İslami Yöneliş Hareketi 1981’de Tunus’ta kuruldu. Atatürk’ü örnek aldığını söyleyen ve Tunus’un Atatürk’ü kabul edilen Burgiba, oruç tutmayı bile yasaklarken; kendisine yöneltilen eleştirilere tahammülü yoktur. Gannuşi ve arkadaşlarının yürüttüğü hareketi Devlet'e ve kendine muhalif bir örgüt olarak ilan eder ve kurucularla birlikte 101 kişi tutuklanır. Ancak Tunus’ta büyük protestolar olur. Yoğun baskılar neticesinde Gannuşi ve arkadaşları serbest bırakılır. Raşid El-Gannuşi bu kısa süreli serbestliğin ardından rahat bırakılmaz. Ardından yine tutuklanır. Hareket’in hukuki varlığını gerçekleştirmesi engellenir. Ve Gannuşi 30 Eylül 1987’de Tunus’ta idama mahkum edilir. Sebep? Burgiba’nın kendi kanunlarına bile uymadığını, halka düşünce hürriyeti vermediğini söylemesi, yönetimi eleştiren yazılar yazması, konuşmalar yapması, halkı Müslüman olan Tunus’ta insanların dinini rahatça yaşamasının ve dini yükümlülüklerini yerine getirmesinin önündeki engellerin kaldırılmasını savunması... Burgiba’nın hakimleri böyle demiyor tabii. Burgiba yönetimini devirmek, devlete karşı gelmek suçu olarak görüyor bütün bunları.

Adaletsiz hukuk!
Burgiba’nın hakimleri 30 Eylül 1987’de Raşid el-Gannuşi’yi ve arkadaşlarını idama mahkum ediyor. Bu öyle mahsustan korku vermek, sindirmek için verilmiş bir ceza değildir. Kısa zamanda uygulanması istenen bir hükümdür.


Büyükelçiliğe çelenk koymak büyük suç
Türkiye’de aynı zamanda bir entelektüel olarak tanınan Raşid el-Gannuşi’ye ve arkadaşlarına verilen bu haksız cezayı protesto etmek için Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı D. Mehmet Doğan, yönetim kurulu üyesi Mehmet Çetin, avukat Mustafa Everdi 1 Ekim 1987’de Tunus Büyükelçiliğine siyah çelenk koyar. Sen misin çelenk koyan?
Emekli olduktan sonra Türkçe ezanı savunan ve bu görüşü savunduğu için MHP’de siyaset yapmasına müsaade edilmeyen, zamanın Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nusret Demiral bu olayı şöyle yorumlar: “Tunus Büyükelçiliğine konulan çelengin muhatabı Tunus’ta İslam devleti kurmak isteyen bir örgüttür. Biz TCK’nın 163. Maddesi ile Dernekler ve Gösteri Yürüyüş Kanuna muhalefetten soruşturma açtık. Türkiye’de İslam devrimi konusunda herhangi bir çalışma olup olmadığını araştıracağız.”
O günlerin Zaman gazetesinden iki muhabir tartaklanır, fotoğraf makineleri ellerinden alınır.

Bu ayıp temizlenmeli!
Aradan 23 yıl geçti ve aklımdan çıkmış değil D. Mehmet Doğan ve arkadaşlarının tutuklanması. Burgiba öldü, yerine geçen Zeynelabidin bin Ali de gitti geçtiğimiz günlerde. Yanına halkın tonlarca altınını, parasını alarak hem. Tunus yeni günlere gebe. Raşid El-Gannuşi ve arkadaşlarına büyük sorumluluklar düşüyor. Ama bir şey daha düşüyor yeni Tunus’a ve Tunus'u temsilen Tunus Büyükelçiliğine: D. Mehmet Doğan ve Mehmet Çetin’in şahsında TYB’ye hem teşekkür etmek hem geçmişte yapılanlar için özür dilemek. TYB’ye nezaket ziyaretinde bulunmaları da yeterli.
Bin Ali’ye gelince : Devrik İran şahını yakaladığı gibi kanser, Şah’ın oğlunu yakaladığı gibi intihar düşüncesi onları bekliyor. Ahirete inanıyoruz ve cezasını orada da göreceklerine olan inancımız tam. Ama dünyada da yapılan zulümlerin cezalandırıldığından haberdarız.

Kamil Yeşil -dunyabizim.com
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Tunus'ta bardağı Wikileaks belgeleri taşırdı


spacer.gif
spacer.gif
arsive_ekle.gif
spacer.gif
spacer.gif
Foreign Policy 16 Ocak 2011
spacer.gif
11617577.jpg
spacer.gif


spacer.gif
Geçtiğimiz hafta sokaklara dökülen Tunusluların hükümeti protesto etmek için daha fazla gerekçeye ihtiyacı yoktu; gıda fiyatları yükseliyordu, ülkede yolsuzluklar çığırından çıkmıştı ve işsizlik oranları çok yükselmişti. Ancak Tunus aynı zamanda Wikileaks’in yayımladığı ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerinin bardağı taşırdığı ilk ülke olarak da görülebilir.
http://www.hurriyet.com.tr/planet/

Bu protestolar aynı zamanda ülkedeki ifade özgürlüğü eksikliğinin de bir sonucu. Wikileaks’le ilgili haberler de Tunus’ta ifade özgürlüğüne takılmıştı.

Belgelerde Tunus hükümetiyle ilgili olarak pek olumlu bir imaj çizilmiyor. Ülkeyi yöneten aile, ya da belgelerdeki tabirle “O Aile”, ekonominin bütün alanlarına el atmış, mafya benzeri bir topluluk olarak gösteriliyor.

Haziran 2009 tarihli bir belgede “Devlet Başkanı (Zeynel Abidin) Bin Ali yaşlanıyor, rejimde tıkanmalar yaşanıyor ve kendisinin yerine kimin geçeceğini kimse bilmiyor” deniyor. Dahası bu hırsızlar rejiminden kaçıp sığınacak bir liman da yok.

Haziran 2008 tarihli bir belgede öne sürüldüğüne göre “yolsuzluk söylentilerinin yanı sıra artan enflasyon ve sürekli işsizlik Tunus Hükümeti’ne duyulan öfkeyi besledi ve ülkenin güneybatısında son dönemde yaşanan protestoları artırdı. En tepedekilerin yasaları en fazla ihlal edenler olduğu ve bu kişilerin iktidarda kalma ihtimallerinin yüksek olduğu düşünüldüğünde, sistemde bir kontrol mekanizması olmadığını söyleyebiliriz.”

MALUMUN İLAMI
Elbette Tunuslular için bu malumun ilamından başka bir şey değildi. Ancak belgelerde altı çizilen detaylar – örneğin First Lady’nin bir özel okuldan ciddi kar sağlıyor olma ihtimali – tansiyonu daha da yükseltti. Hükümetin durumu kontrol altına alma çabasıyla Wikileaks’i engellemesi de geri tepti. Geçtiğimiz yıl PayPal ve Amazon’un da farkına vardığı üzere Wikileaks’in destekçileri internet erişimlerinin kesilmesini nezaketle karşılamıyor.

Dahası Wikileaks yanlısı hacker grubu Anonymous da hükümetin internet sitelerine karşı OpTunisia operasyonunu başlattı. Bir Anonymous temsilcisi Financial Times’a yaptığı açıklamada “Tunus hükümeti böyle davranmaya devam ettikçe” eylemlerinin süreceğini söyledi.

Moldova ve İran’daki “Twitter Devrimleri”nde olduğu gibi, Julian Assange ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerini ele geçirmeden çok önce Tunus’ta birçok sorun yaşanıyordu. Ancak Wikileaks siyasi ayaklanmanın bir katalizörü ve aracı haline geldi.

Dolayısıyla bugün Tunus’ta yaşananları Wikileaks’e yapılacak en büyük iltifat olduğunu söyleyebiliriz.

Foreign Policy
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Tunus en zayıf halkaydı
İslamcı partilerle uzlaşma sağlanması halinde Tunus'la başlayan kontrollü değişim dalgası bütün Kuzey Afrika'yı etkiler.


Gerek nüfusu, gerek zenginlik kaynakları, gerekse yüzölçümü açısından Kuzey Afrika'nın en zayıf halkasıydı Tunus.
İlk kopan halka da Tunus oldu.

Cezayir, Tunus ve Fas, Fransa'nın Afrika siyasetinde köşe taşları olmuştur.
Fransa'nın Mağrip'te ilk sömürgeleştirdiği ülke, 1830'da Cezayir oldu.

Cezayir'i 1881'de Tunus, 1912'de Fas takip etti
Fransa'dan ilk bağımsızlığını kazanan, 1956'da Fas ve Tunus'tur. Cezayir ise 1962'de bağımsızlığını elde edebildi.
Bağımsızlık sonrası kurulan krallıklar veya askeri rejimler Fransa ile her zaman iyi ilişkiler içerisinde olmaya çalıştılar.
Tunus'un ihracatının ve ithalatının büyük bir kısmını başta Fransa olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleriyle gerçekleştiriyor.

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

(Abdullah Muradaoğlu - Yeni şafak)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Tunus'ta uzun süre sonra Tv'den Ezan sesi duyuldu!

19 Ocak 2011, 00:25, Anadolu Haber

Tunus, geçtiğimiz Cuma günü tarihinin en çalkantılı günlerinden birini yaşamıştı.

İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar çeken Tunus halkı, bu zorlukların yanında, ülke içinde 23 yıldır laik Tunus devleti tarafından devam ettirilen İslam karşıtı tutumu da protesto edip, Cumhurbaşkanı Zeynelabidin bin Ali’nin Tunus’tan kaçmasına neden olmuşlardı.

Tunus Kanal 7 Televizyonu da; özlemi çekilen ve 23 yıldır yasaklı olan ezanı, bu olaylardan sonra kendi yayın akışını keserek gün boyu seyircilerine dinletmeye başladı.

Bilindiği üzere Zeynelabidin bin Ali, her ne kadar Tunus halkının kahır çoğunluğunun Müslüman olmasına rağmen 23 yıldır ezan sesini ülke genelinde yayın yapan televizyon ve radyo kanallarında yasaklamış, Cuma namazının da camiler dışına taşıp, kılınmasına ağır yaptırımlar getirmişti. Ayrıca başörtülü kadınların birçok haklarını elinden alan yasa taslağını onaylayıp, hicabı (tesettürü) genel itibariyle Tunus’ta (sokaklarda) yasaklamıştı.
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Gannuşi’nin Sürgünden Dönüşüne İzin Yok!


Tunus Başbakanı Muhammed Gannuşi, Londra’da sürgünde bulunan “Ennahda” hareketinin lideri Raşid Gannuşi’nin, 1991 tarihindeki müebbet hapis cezasını ortadan kaldıracak bir af yasası olmadan ülkeye dönemeyeceğini söyledi.


Halk ayaklanması sonucu ülkesinden kaçmak zorunda kalan devrik diktatör Zeynelabidin Bin Ali'in adamı Tunus Başbakanı Muhammed Gannuşi, yeni kurulan ulusal birlik hükümetini savundu, ancak Londra'da sürgünde bulunan "Ennahda" hareketinin lideri Raşid Gannuşi'nin, 1991 tarihindeki müebbet hapis cezasını ortadan kaldıracak bir af yasası olmadan ülkeye dönemeyeceğini söyledi..
Bin Ali'nin adamı Tunus Başbakanı Muhammed Gannuşi, diktatörün ülkeden kaçmasından sonra yaptığı açıklamada, sürgünde bulunan muhalif liderlerin ülkeye dönebileceğini açıklamıştı. Yeni kurulan hükümet ile ilgili açıklamalarda bulunan Tunus Başbakanı Gannuşi, hükümetindeki, eski Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali rejiminde görev yapmış ve koltuklarını koruyan bakanların "ellerinin temiz olduğunu" belirterek, bu isimlerin her zaman ulusal çıkarları korumak için hareket ettiklerini bildirdi. Tunus Başbakanı Gannuşi Europe 1 radyosuna yaptığı açıklamada, "Bu isimler koltuklarını muhafaza ettiler, çünkü bu aşamada, altı ay içinde seçimlerin hazırlanması, demokratik inşa için onlara ihtiyacımız var" diyerek, geçiş döneminde güvenlik ve asayişi sağlamanın önemine işaret etti.
Gannuşi, ayrıca eski Devlet Başkanı Bin Ali'nin ülkeyi terk etmesine yol açan gösterilerin kanlı bir şekilde bastırılmasına karışmış kim varsa adalete hesap vereceğini kaydetti. "Bu katliamın ucunda kim varsa adalete hesap verecek" diyen Başbakan Gannuşi, göstericilerin üzerine hiçbir zaman gerçek mermilerle ateş açılması emri vermediğini bildirdi.(Yeni Akit)
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Tunus'ta Siyasi Tutsaklar Serbest

font_01.gif
font_02.gif
font_03.gif
font_04.gif

Tunus hükümetindeki bakanlardan Necip Çebbi, ''Bugün tüm siyasi mahkumlar serbest bırakıldı'' açıklamasında bulundu.


Serbest bırakılan tutsakların çoğunluğunu İslami Nahda Hareketinin mensupları oluşturuyor. Televizyonda konuşan Tunus Devlet Başkanı Fuad Mebazza, Zeynelabidin Bin Ali dönemiyle bağların tamamen koparılacağı sözü verdi.
Zeynelabidin Bin Ali'nin ailesinden 33 kişinin, "Tunus'a karşı suç işlemekten" tutuklandı. Televizyonlarda, aile üyelerinin ele geçirilen altın ve mücevherleri de gösterildi.
 

oguz

Yeni
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Tunus'taki halk ayaklanması diğer diktatörlere örnek olsun hayırlı olsun ....
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
İslami Kuruluşlar Tunus İntifadasını Selamlayacak!


25036.jpg

İslami kuruluşlar Tunus halkının direnişini selamlamak için 22 Ocak Cumartesi günü 14.00'te Galatasaray Lisesi önünde toplanıyorlar.

Türkiyeli Müslümanlar, ceberut bir dikta rejiminin sistematik baskılarına, zulüm ve sindirme çabalarına karşı özgürlük ve adalet talebiyle ayağa kalkan ve diktatör Zeynel Abidin Bin Ali'yi ülkeden kaçmak zorunda bırakan Tunus halkını tebrik etmek için 22 Ocak Cumartesi günü 14.00'te Galatasaray Lisesi önünde kitlesel bir basın açıklaması yapacaklar.
Özgür-Der, İHH, Mazlumder, Medeniyet Derneği, Anadolu Platformu, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Araştırma Kültür Vakfı, Akabe Vakfı, Hikmet Derneği, Fatih Akıncıları Derneği gibi İslami kuruluşların ortak olarak düzenleyeceği eylemde Tunus halkının intifadası selamlanacak. Kanları pahasına tüm zalimlere ve onların efendilerine tarihî bir ders yaşatan Tunuslu kardeşlerimizle dayanışma içinde olunduğunun ifade edileceği eylemde, ayrıca Tunus'ta yaşananların tüm dikta yönetimlerinin alması gereken dersler içerdiğine dikkat çekilecek.
Tarih: 22 Ocak 2010 Cumartesi
Saat: 14.00
Yer: Galatasaray Lisesi önü (İstiklal Caddesi)
HAKSÖZ-HABER
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
İslam ülkeleri çağdaş Roma’(nın ya işgali ve sömürüsü, veya; tehdit ve baskısı altındadır. Bundan dolayı, her İslam ülkesi Amarikan ve batı emperyalizmine karşı, direnen bir Kartaca’dır.


Tunuslu gençlerinin sabır taşını çatlatan öfkesi, sanki Romalıların Kartaca işgaline karşı Hannibal’ın bir başkaldırısı gibi...
Çağdaş Roma’nın temsilcisi batılı emperyalistler, tüm mazlum ülkeler de sömürü ve işgallerini en acımasız bir şekilde Roma’nın varisleri olarak sürdürmeye devam etmektedirler.
İslam ülkeleri çağdaş Roma’(nın ya işgali ve sömürüsü, veya; tehdit ve baskısı altındadır. Bundan dolayı, her İslam ülkesi Amarikan ve batı emperyalizmine karşı, direnen bir Kartaca’dır.
Bakmayın siz çağdaş Roma ve yandaşlarının, İslam ülkelerindeki diktatörlerinin gücüne. Onlar, her gün Kartaca korkusuyla yatarlar, Kartaca korkusuyla kalkarlar. Kartaca’nın varlığı, kuklacılar ve kuklaları için en büyük tehdittir.
Filistin’de çocukların sapan taşı ile başlattıkları İntifada nasıl ki, kibir heykeli İsrail’in putlarını kırdı ise; Kartaca’nın aş, iş ve özgürlük isteyen gençlerinin öfkesi de tüm kuzey Afrikayı istila edecektir. Gazze’yi kucaklayacak ve İsrail’in sınırlarına dayanacaktır.
Çağdaş Roma’nın İslam ülkelerindeki kuklaları, şimdiden televizyon ve haber kaynaklarını karartmaya başladılar. Gizli bir telaş, açık bir korku içinde isyan dalgasının bir tsunami gibi sahillerine vurmasından korkuyular.
Ortadoğu’nun diktatörleri, nereye kaçacaklarını şimdiden kestiremiyorlar.
Çünkü; Kartaca’nın isyanı, ezilenler ve sömürülenler için şafakla gelen güneş gibi bir fenomendir.
Tunus’un kolonyal gücü aransa bile kendi kuklası diktatör Zeynelabidin’i ülkesine kabul etmekten korktu. Şah da, İran halkının ayaklanması karşısında sığınacak bir avuç toprak bulamamıştı da, en son Firavunların yanı başında gömülecek bir avuç toprak bulabildi. İşte; emperyalistlerin dostluğu, vefası...
Milattan önce, çağının emperyalist gücü Roma imparatorluğu ile küçük Kartaca arasında çetin savaşlar sürdü. Kartaca Roma için yıllarca korkulu rüya olmaya devam etti. Romalılar başlarına her ne musibet gelse, Kartacalılardan bilir oldular. Senatoda konuşan her senatörün en son cümlesi, ‘’Kahrolsun Kartaca’’ idi. M.Ö 146 yılında Romalılar nihayet, Kartaca’yı işgal edip taş üstünde taş bırakmadılar.
Bu gün de çağımızın Roma’sı ABD ve yandaşları Avrupalılara göre, dünyanın neresinde bir terör olayı olsa; hemen müslümanları suçlar hale geldiler.
Bir kişinin şahsını, ailesini ve ülkesini işgalcilere karşı savunması çağdaş Romalılar tarafından teröristlik olarak adlandırılmaya başlandı. İşgal altındaki Afganistan ve Irak vatandaşlarının işgalcilere karşı direnişi; teröristlik, işgalcilerin uyguladıkları vahşet; nefsi müdafaa olarak görülmekte.
Milattan önce Fenikeliler tarafından Kartaca Krallığı olarak kuruluşundan bu yana kuzey Afrika’nın en canlı ticaret merkezi ve liman şehri olan Tunus, 1881 de Fransa tarafından işgal edilerek Osmanlıdan koparıldı. İlk olarak 1956’da da Fransız sömürgesinden Fas ile birlikte bağımsızlığına kavuştu. Cezair ise, kanlı ve şanlı bir ayaklanma ile başlattıkları istiklal savaşından sonra sömürgeci Fransa’yı 1960’da topraklarından kovdu ve bağımsızlığını ilan etti.
Bu ülkeler her ne kadar bağımsızlılarını kazansalar da, enselerinde sürekli ABD’nin, Fransa’nın kılıcını hala hissetmektedirler. Hala Fransa’nın siyasi, ekonomik, kültürel baskı ve sömürüsü Kuzey Afrika ülkelerinin üzerinde kara bir bulut gibi dolaşmaktadır. Kuzey Afrika baştan başa diktatörlüklerle idare edilmekte, adeta sömürge ülkeleri gibi yönetilmektedir.
Tunus’ta başlayan gençlik hareketi Sömürgeci, emperyalist güçlerin ülkemizdeki uzantısı medya organları tarafından aş ve iş ayaklanması gibi gösterilmeye çalışılsa da, bu hareket sömürü ve emperyalizme karşı bir başkaldırıdır.Bu başkaldırı Kuzey Afrika ve Ortadoğuda zamanla bir domino taşı etkisi yapacağı görülecektir.
Kartaca’nın çocukları o zaman, çağdaş Roma’ya karşı büyük bir özgürlük savaşın fitilini ateşlemiş olacaklar. Bu ateş yalımı, Ortadoğudaki tüm diktatörleri yerlerinden oynatacak, onların putlarını kırıp, emperyalistlerin oyunlarını bozacaktır.
Sömürgeci güçler Zeynelabidin’in yerine başka bir kukla getirerek halkın öfkesini yumuşatmaya çalışsalar da, bu rüzgar kuzey Afrika’nın tüm ülkelerini derinden sarsacak, tüm limanlarına uğrayacaktır.
Hannibal’ın bu topraklarda Roma esaret ve sömürüsüne karşı verdiği savaş, Kartaca yiğitlerinin çağdaş uzantısı Tunus gençlerinin kıyamı olarak tarihe geçecektir..
Tunuslu gençlerin; (-İsteykız isteykız Hannibal... Belediküm, tahtel ihtilal...) Uyan, uyan Hannibal... Ülken, işgalinde altında... çığlıkları, Kartaca’nın semalarından tüm Kuzey Afrika sahillerine bir diriliş muştusu olarak ulaşacak ve bir çok ülkenin daha da özgürleşmesinin kapılarını aralayacaktır.
Bu çığlıklar, ezilen Afrika ve Ortadoğu halklarının çağdaş Roma ve yandaşlarına karşı başlatılmış bir kıyamın Sur’u gibidir..
Arif Altınbaş - Haber 7
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Tunus'ta gençler Başbakanlığı kuşattı

Tunus'ta Bin Ali rejiminin bakanlarının çoğunlukta bulunduğu geçiş hükümetini düşürmek için sokağın baskısı başkentte yoğunlaşırken ülkenin orta batı kesiminden gelen gençler, geceyi Başbakanlık önünde geçiriyor.


Ülkede hafta sonu gösterilerin devam etmesi, okulların yeniden açılacağı bugün ilköğretim eğitmenlerine sınırsız grev çağrısı yapıldığı bir sırada, geçici hükümetin halkın baskısına dayanma gücü konusunda spekülasyonlar yapılıyor.
Polise göre sayıları 3 bini bulan ve sendikacılar, solcu muhalifler, islamcılar, kadın ve çocuk sade vatandaşlardan oluşan protestocular, tüm gün Başbakanlık merkezini kuşatarak, geçiş hükümetinin istifası için gösteri yaptı.
Ülkenin yoksul orta batı kesiminden gelen ve kendilerine ''Özgürlük kervanı'' adını veren gençler de göstericilere katılarak, ''Halk hükümeti düşürmeye geldi'' diye slogan attı, ''Zenginliğimizi çaldılar, devrimimizi çalamayacaklar'', ''Şehitlerin kanını satmayız'' yazılı pankartlar taşıdı.
BM'ye göre, en az 100 kişinin öldüğü halk ayaklanmasının bastırılması sırasında hayatlarını kaybedenlerin resimlerini de taşıyan göstericiler, ''diktatörlükten geriye kalanları düşürmeye'' geldiklerini haykırdı.
TSİ 21.00'de başkentte sokağa çıkma yasağı başlarken geçiş hükümeti istifa etmeden meydanı terk etmeyeceklerini söyleyen genç göstericiler, geceyi geçirmek için uyku tulumları, çadırlar temin etti, kent halkı da gençlere sandviç ve içecek getirdi.
Bu arada, devrik Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali'nin aralarında eski İçişleri Bakanı'nın da bulunduğu üç yakın isim evlerinde gözetim altında alındı.
Resmi TAP ajansı, Senato Başkanı ve eski İçişleri Bakanı Abdullah Kallel ile Bin Ali'nin danışmanı ve politikasının mimarlarından Abdülaziz Bin Dia'nın yanı sıra bir başka önde gelen danışmanı Abdülvahab Abdullah'ın evlerinde gözetim altında tutulduklarını bildirdi.
TAP daha önce bu kişilerin arandığını duyurmuştu.
Öte yandan, Kanada hükümeti, kısa süre önce Montreal'e gelen Bin Ali ailesinin mensuplarının hepsinin Kanada vatandaşı olduğunu bildirdi.
Önceki gün ''Bin Ali, devrik rejimin üyeleri ve yakınları ülkeye hoş gelmedi'' diyen Kanada Göç Bakanı Jason Kenney, bu kişilerin tamamının Kanada vatandaşı olduklarını, dolayısıyla ülkede bulunma hakkına sahip bulunduklarını belirtti.
(AFP-BUR-NUR)
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
İHH Ekibinin Tunus İzlenimleri

25109.jpg

İHH ekipleri halk devriminin yaşandığı Tunus’ta. İHH ekipleri, Tunus’ta yaşananları yerinde inceleyecek. İhtiyaç duyulan bölgelerde acil yardım çalışmaları yapacak. İnsan hakları ihlallerini tespit ederek raporlaştıracak.


4 kişilik İHH ekibinden bulunan Mustafa Öztürk Tunus sokaklarında yaşananları fotoğraf karelerine kaydederken izlenimlerini şöyle anlattı:
"Cuma namazında insanların bir kısmı bağıra bağıra, hasretle ve bazen ağlayarak dua ediyordu. Cemaatten de yer yer gözyaşlarını tutamayanlar vardı. Namazdan sonra şehitler için cenaze namazı kılınacağı ilan edildi. Sokak eylemlerinde hayatını kaybedenler şehit olarak görülüyor.
Önce diktatör Burgiba, ardından Zeynel Abidin Bin Ali. 50 yıl süren inanılması güç baskı ve zulmün ardından, Tunus'ta insanlar şimdi geleceğe daha umutla bakıyor.
Herkes, önce diktatör Zeynel Bin Abidin'i devirmeyi düşünmüş. Ordu da halk üzerine ateş açmayı reddedince, Yasemin Devrimi'ni gerçekleştirmek pek de zor olmamış. Başkent Tunus'un birçok noktasında tanklar bekliyor.
Halk isyanına müdahale etmeyen orduya sevgi gösterilerinde bulunuyor, çiçekler veriyor. Gösteriler ülkenin tamamında devam etse de, hayat yavaş yavaş normale dönmeye başladı. Dükkânlar, kafeler açılmaya başladı. İnsanlar alış veriş yapıyorlar. Duvarlarda 'Bugünden sonra korku yok' yazıyor. Hakikaten de halk korkmadan Zeynel Abidin'in ailesi ve adamları hakkında, her yerde rahat konuşuyor. Zeynel Abidin'le ilgili ne varsa, halk izlerini siliyor. Gece 20:00 ile sabah 05:00 arası sokağa çıkma yasağı var. Bu arada Tunus'ta uzun bir zamandır yaşanan başörtüsü yasağı da kalktı. Kadınlar örtüleriyle sokağa çıkmaya başladı. Tunuslular, ülkelerinde yaşanan durumun diğer Arap ülkelerine de sıçrayacağını düşünüyor."

25110.jpg

25111.jpg

25112.jpg

25113.jpg

25114.jpg

25115.jpg

25116.jpg

25117.jpg

25118.jpg

25119.jpg

25120.jpg
 
K

Kaçak

Guest
Raşid Gannuşi: Ben Humeyni değilim!

Dünya Bülteni/ Haber Merkezi
Sürgünden konuşan İslamcı lider Raşid Gannuşi, kendisine “yeni Humeyni” yakıştırması yapanlara; "Ben Humeyni değilim. Bizde molla/din adamları sınıfı yok. Tunus bir İran değil. Humeyni’nin düşüncelerini de paylaşmıyorum" dedi.
İtalyan Gazetesi Corriere della Serra'nın haberine göre, Türkiye'de iktidarda bulunan AK Parti'nin kendisinden etkilendiğini, çok sıyada Türkçeye çevrilmiş kitabı bulunduğunu kaydeden Raşid Gannuşi hakkında “Hükümeti devirmeye teşebbüsten” Tunus’ta hakkında “müebbet hapis cezası” bulunuyor.
Raşid Gannuşi, İtalyan gazetesine devrik diktatör Bin Ali döneminde verilen bu “hükmün” “meşru olmadığını” ve dolayısıyla “af yasasını beklemeksizin döneceğini!” belirtirken açık bir meydan okuma da gerçekleştirdi; “Beni tutuklamaya kalkışırlarsa, bu Tunus’ta zaten hiçbir şeyin değişmediğini gösterir!”
AB’YE KARŞI DEĞİLİZ
“Bazıları beni Tunus’un Humeyni’si olarak sunuyor. Ama ben Humeyni değilim” diyen 69 yaşındaki Gannuşi, şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye’deki Ak Parti’ye çok yakınız. Demokrasi ve ılımlı, modern İslam yanlısıyız. AB’ye karşı değiliz. Benim kitaplarım Türkçe’ye çevirildi ve çok okundu. Kendim için, ne parlamentoda, ne de cumhurbaşkanı olarak bir politik isteğim yok. Yaşım da buna izin vermiyor zaten. Ama bizi dışlayarak ulusal birlik kurulamaz. Partim genel seçimlere girmeli.”
Gannuşi, Avrupa basınının “Görüşleriniz değişti mi?” sorusuna, “Partimiz 1988 yılında kadınların statüsünü tıpkı bugün Tunus’ta olduğu gibi tanımıştır. Bizler uzaydan gelmedik. Biz de tüm Tunuslular kadar Tunusluyuz” cevabını verdi.
TÜRBAN BİREYSEL İNANÇ
Türbanla ilgili görüşünü soran Fransız RTL radyosuna “Türban herkesin bireysel inanç sorunudur. İsteyen takar, isteyen takmaz” diye konuştu.
EL KAİDE'YE KARŞIYIZ
Gannuşi, En-Nahda’nın El Kaide’yle ilişkisinin sorulması üzerine de, “Biz Tunus’tayken ne El Kaide vardı, ne de şiddet eylemleri. Şimdi El Kaide’den etkilenen pek çok Tunuslu genç Irak’ta, Afganistan’da, Somali’de savaşmak için gidiyor. Bin Ali İslamcı teröre karşı ülkede bariyer olduğunu söylüyordu ama baskıcı rejimiyle El Kaide’ye militan ihraç ediyordu. Biz şiddeti reddediyoruz” dedi.
 
Üst