spesifik
آزادی قید و بند
wealeykumselam ..
Hoş geldiniz , hayırlı ola...
Hoş geldiniz , hayırlı ola...
Seherlerde okur virdi, Verir âşıklara derdi,
Bahâne eylemiş verdi. Gezen GÜL'ler:flw seni ister.
Sami'ni okur virdi,
Verir ihvana selamı,
Bahane eylemiş tanışmayı,
Gül'le gelmiş Gül ister...
Hoşgeldiniz...
Ve aleyküm selam.
Hoşgeldin kardeşim.
wealeykumselam ..
Hoş geldiniz , hayırlı ola...
Ve Aleyna Aleyküm Selam Hoşgeldiniz.
aleyküm selam ilerki günlerde anlarız iyimi geldin kötümü geldin ehli sünnet olarak mı geldin bidat ehli olarak mı geldin dost mu olacaz düşman mı allahü alem
Hû Hûu
Gül yüzlülerin şevkine gel garibim nûş edelim mey
İşr(et) edelim yâr ile şimdi demidir hey hey heyy
hoş bulduk mübarek.
Allah razı olsun sayın @elbiss;
hoş gördük kardeşim.
Huu Huu
Doldur be Sami'ni hey hey hey
Hiç bitmesin kadehler doldukça dolsun
Millet bize ayyaş diyecek ama
Ayık gezmek bize haram olsun
Aşk ile Can Huuuu...
Aleyküm selam hoşgeldiniz........
Ve aleyküm selam.
Hoşgeldiniz.
Kalbinizden, kalbimize aşk ve muhabbet akar inşallah...
Selametle
Hoş geldiniz! de NeCİsin kardeş
Hay hak
Hangi kapıdan girdin meyhaneye
Bu ne hoşluk bu ne ne sâfa.
Ayyaşlar ne bilir milleti
Bir dir Sakinin sunduğu kadehde ki.
Kana kana içenlere helal olsun.
Çileli bülbülü.. çile :gul
Nasreddin hoca, Allah’ta fânî olduğu devrede uzun bir zaman evden çıkmıyor; halvete çekilmiş çünkü. Karısı da Hoca’nın bu hâlinden usanmış. Ona: “Çoktan beri dışarıya çıkmıyorsun. Evde tuz kalmadı. Bakkala git de biraz tuz al.” diyor.
Hoca: “Kadın, diyor, ben kendimde değilim. Dalıp, dalıp gidiyorum. Gidersem hem tuzu alamam, hem de evin yolunu çıkaramam.” Kadın ısrar ediyor ve Hoca’ya şu aklı öğretiyor: “Merak etme, kaybolmazsın beline su kabağını bağlarım. Kendini kaybetmemen, kendine gelmen için şu taşla kabağa vurursun. Tık! tık! diye ses çıkınca kendine gelirsin.” Hoca itiraz etmiyor. Kadın kabağı bir iple kocasının beline bağlıyor. Hoca evden çıkıyor. Yolda dalar gidermiş. Sonra âlemi farka gelince önündeki kabağa taşla tık! tık! diye vururmuş; o zaman kendi varlığını idrâk edermiş.Nasreddin Hoca’yı çoktan beri göremeyen mahalle çocukları, sevgili Hocalarının peşine takılırlar. Fakat bakarlar ki Hocada başka bir hâl var. Hoca zaman zaman belindeki kabağa tık! tık! diye vuruyor. (Gel) diyorlar, (şu Hoca’ya bir oyun oynayalım) Hoca zorla bakkalı bulup, orada kendinden geçtiği bir sırada, çocuğun biri kabağı Hoca’nın belinden söküp kendi beline bağlıyor. Hoca’nın karşısına geçiyor. Hoca etrafındaki seslerden âlemi farka gelip (Acabâ hakikatten ben kendim miyim?) diye, kendinin kendi olup olmadığını anlamak için elindeki taşı belindeki kabağa vurmak istiyor. Kabaktan ses çıkmayınca şaşırıyor. Bir de bakıyor ki kabak karşısında duran bir çocuğun belinde; hemen gidip kabağa tık! tık! diye vuruyor. Sesi duyunca rahatlıyor. Fakat halledemediği bir mesele çıkıyor meydana. O çocuk kendisi olmaya kendisi… Peki, öyleyse kendi kim? Bunu anlamak için çocuğa soruyor;
(Oğlum! Sen ben olmıya bensin yâ… Acabâ ben kimim?)