alitufan2003
Profesör
Hatem-i Veli ÖMER ÖNGÜT -K.S.- Hazretlerinin Beyanları:
1. Allah-u Teâlâ din-i İslâm’ında setri, örtünmeyi kesin şart koymuş, farz kılmıştır.
Âyet-i kerime’sinde:
“Resul’üm! Mümin kadınlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını, namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâdır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nûr: 31)
Buyurduğu halde; “Tesettür teferruattır.” diyerek kendi zannı ile beyanat verdi. Bu sözü söylemekle bu Âyet-i kerime’yi inkâr etmiştir, inkâr etmekle küfre kaymıştır. Onun bu sözünün doğru olduğunu tasdik edenler de küfre kaymıştır.
2. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar, sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır.” (Mâide: 51)
Buyurduğu, hıristiyanlarla dost olmayı yasakladığı, onları dost edinenin onlardan olduğunu beyan ettiği halde; Fethullah Gülen hıristiyan papazları, yahudi hahamları ile hoşgörü toplantıları yaparak; “Keşke her köşeye bir hoşgörü vakfı kursak da herkes hoşgörü soluklasa.” dedi.
Bu sözü söylemekle bu Âyet-i kerime’yi inkâr etmiştir, inkâr etmekle küfre kaymıştır. Onun bu sözünün doğru olduğunu tasdik edenler de küfre kaymıştır.
3. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Ey Peygamber! Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne kötüdür.” (Tevbe: 73)
Buyurduğu halde, Fethullah Gülen; “Kimse kimseye inancından dolayı ithamda bulunmayacak, kimse kimseye dininden ya da dinsizliğinden dolayı taanda bulunmayacak.” dedi.
O bu sözü söylemekle bu ve buna benzer bu kadar Âyet-i kerime’yi inkâr etmiş ve inkâr etmekle de küfre kaymıştır. Onu tasdik edenler de küfre kaymıştır.
4. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“İşte onlar Allah’ın hizbi (partisi)’dir. İyi bilin ki kurtuluşa ulaşacak olanlar Allah’ın hizbi (partisi)’dir.” (Mücâdele: 22)
Buyurduğu halde Fethullah Gülen, Hazret-i Allah’ın, resulleri arasında vahiy elçisi olan Cebrâil Aleyhisselâm hakkında; “Gökyüzünden inse, parti kursa, kusura bakma ben senin partine girmem desteklemem derim.” dedi.
Bu Âyet-i kerime’yi Allah-u Teâlâ’nın emriyle getiren Cebrâil Aleyhisselâm’dır. Bu Âyet-i kerime’sinde “Ülâike hizbullah” buyurdu, “Bu benim ve Resul’ümün partisidir.” diye ilân etti. Onun girmem dediği parti işte budur. O bu sözü söylemekle küfre kaymış, kendisine tâbi olanları da küfre kaydırmıştır.
İşte bunlar sapıtıcıların ta kendisidir!
5. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“İyi bilin ki Allah’ın veli kulları için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.” (Yunus: 62)
Buyurduğu halde, Fethullah Gülen evliyâ yetiştiren necip tarikatlere dil uzatmış; “Tarikatlar bir dönemdeki misyonunu eda etmişlerdir. Zaman böyle fert zamanı değil, cemiyet zamanıdır.” demiştir.
Tarikatlere takındığı bu tavır ve sözleriyle Evliyâullah hazerâtına karşı gelmiş ve her zaman mevcut olan bu topluluğu yok saymış, küfre kaymıştır.
6. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neyi yasak ettiyse ondan sakının.” (Haşr: 7)
Buyurduğu halde Fethullah Gülen; “Kadından idareci olmasının hiçbir sakıncası yoktur.” diyerek Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-e ve Hazret-i Allah’a karşı gelmiştir.
Çünkü Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde:
“Mukadderatını bir kadının eline veren millet felâh bulmaz.” buyuruyor. (Buhârî, Tirmizî)
7. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsin: 21)
Buyurduğu, para toplayanların doğru yolda olmadığını beyan ettiği halde, gerek himmet geceleri, gerek iftar ziyafetleri ile trilyonlarca lira para topladı, Hazret-i Allah’ın emrine karşı geldi.
Bu Âyet-i kerime’yi bilmeyen, inanmayan onlara tâbi oldu ve helâk oldu. Onlar ilâhlarına öylece inanmışlardı, amma Allah-u Teâlâ’ya inanmış değillerdi.
8. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Amma ne var ki insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük, her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan din veya kitapla sevinmektedir.” (Müminûn: 53)
Buyuruyor; onların ise dini ayrıdır, kitabı ayrıdır, bütün beyanatları, icraatları kurdukları narcılık dinine göredir.
Cenâb-ı Hakk inananları bir tek ümmet kabul ediyor ve teklikten ayrılanlar huduttan ayrılmış oluyor.
İşte bunlar sapıtıcıların ta kendisidir!
1. Allah-u Teâlâ din-i İslâm’ında setri, örtünmeyi kesin şart koymuş, farz kılmıştır.
Âyet-i kerime’sinde:
“Resul’üm! Mümin kadınlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını, namuslarını korusunlar. Ziynet yerlerini açıp göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâdır. Başörtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koyup örtsünler.” (Nûr: 31)
Buyurduğu halde; “Tesettür teferruattır.” diyerek kendi zannı ile beyanat verdi. Bu sözü söylemekle bu Âyet-i kerime’yi inkâr etmiştir, inkâr etmekle küfre kaymıştır. Onun bu sözünün doğru olduğunu tasdik edenler de küfre kaymıştır.
2. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar, sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır.” (Mâide: 51)
Buyurduğu, hıristiyanlarla dost olmayı yasakladığı, onları dost edinenin onlardan olduğunu beyan ettiği halde; Fethullah Gülen hıristiyan papazları, yahudi hahamları ile hoşgörü toplantıları yaparak; “Keşke her köşeye bir hoşgörü vakfı kursak da herkes hoşgörü soluklasa.” dedi.
Bu sözü söylemekle bu Âyet-i kerime’yi inkâr etmiştir, inkâr etmekle küfre kaymıştır. Onun bu sözünün doğru olduğunu tasdik edenler de küfre kaymıştır.
“Ey Peygamber! Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne kötüdür.” (Tevbe: 73)
Buyurduğu halde, Fethullah Gülen; “Kimse kimseye inancından dolayı ithamda bulunmayacak, kimse kimseye dininden ya da dinsizliğinden dolayı taanda bulunmayacak.” dedi.
O bu sözü söylemekle bu ve buna benzer bu kadar Âyet-i kerime’yi inkâr etmiş ve inkâr etmekle de küfre kaymıştır. Onu tasdik edenler de küfre kaymıştır.
4. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“İşte onlar Allah’ın hizbi (partisi)’dir. İyi bilin ki kurtuluşa ulaşacak olanlar Allah’ın hizbi (partisi)’dir.” (Mücâdele: 22)
Buyurduğu halde Fethullah Gülen, Hazret-i Allah’ın, resulleri arasında vahiy elçisi olan Cebrâil Aleyhisselâm hakkında; “Gökyüzünden inse, parti kursa, kusura bakma ben senin partine girmem desteklemem derim.” dedi.
Bu Âyet-i kerime’yi Allah-u Teâlâ’nın emriyle getiren Cebrâil Aleyhisselâm’dır. Bu Âyet-i kerime’sinde “Ülâike hizbullah” buyurdu, “Bu benim ve Resul’ümün partisidir.” diye ilân etti. Onun girmem dediği parti işte budur. O bu sözü söylemekle küfre kaymış, kendisine tâbi olanları da küfre kaydırmıştır.
İşte bunlar sapıtıcıların ta kendisidir!
5. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“İyi bilin ki Allah’ın veli kulları için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.” (Yunus: 62)
Buyurduğu halde, Fethullah Gülen evliyâ yetiştiren necip tarikatlere dil uzatmış; “Tarikatlar bir dönemdeki misyonunu eda etmişlerdir. Zaman böyle fert zamanı değil, cemiyet zamanıdır.” demiştir.
Tarikatlere takındığı bu tavır ve sözleriyle Evliyâullah hazerâtına karşı gelmiş ve her zaman mevcut olan bu topluluğu yok saymış, küfre kaymıştır.
6. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neyi yasak ettiyse ondan sakının.” (Haşr: 7)
Buyurduğu halde Fethullah Gülen; “Kadından idareci olmasının hiçbir sakıncası yoktur.” diyerek Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-e ve Hazret-i Allah’a karşı gelmiştir.
Çünkü Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde:
“Mukadderatını bir kadının eline veren millet felâh bulmaz.” buyuruyor. (Buhârî, Tirmizî)
7. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsin: 21)
Buyurduğu, para toplayanların doğru yolda olmadığını beyan ettiği halde, gerek himmet geceleri, gerek iftar ziyafetleri ile trilyonlarca lira para topladı, Hazret-i Allah’ın emrine karşı geldi.
Bu Âyet-i kerime’yi bilmeyen, inanmayan onlara tâbi oldu ve helâk oldu. Onlar ilâhlarına öylece inanmışlardı, amma Allah-u Teâlâ’ya inanmış değillerdi.
8. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Amma ne var ki insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük, her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan din veya kitapla sevinmektedir.” (Müminûn: 53)
Buyuruyor; onların ise dini ayrıdır, kitabı ayrıdır, bütün beyanatları, icraatları kurdukları narcılık dinine göredir.
Cenâb-ı Hakk inananları bir tek ümmet kabul ediyor ve teklikten ayrılanlar huduttan ayrılmış oluyor.
İşte bunlar sapıtıcıların ta kendisidir!