Baba
'Baba' kelimesinin sözlüklerde hakiki ve mecaz yoluyla birçok anlamı kayıtlıdır.
Fukara babası ile mafya babası, iskele babası ile baba tatlısı, baba adam ile baba dostu, baba evi veya şambaba kelimeleri zihinlerimizde hep ayrı ayrı anlamlar çağrıştırır. Oysa bütün bunlardan başka bu kelimenin çok saygın bir kullanım şekli vardır ki; tarikat büyükleri veya manevi mertebesi yüksek kişilere unvan olarak verilir. Sevgi, saygı, fedakarlık, koruma, himaye gibi ahlakî erdemler üzerine kurulan baba-evlat münasebetleri dolayısıyla olsa gerek, manevi büyüklere de baba unvanı verilmesi bu yüzdendir. Kutsal kitapların Hz. Adem ve İbrahim'den bahsederken 'baba' ifadesini kullanmaları onların hem sulben hem de şeriat itibarıyla saygın birer baba olmalarından kaynaklanmaktadır.
İlk sufiler döneminden itibaren mürşitlere baba unvanıyla hitap edilmiş ancak bu unvanla kayıtlara geçmeleri daha geç dönemlere rastlamıştır. Hucvirî'nin Keşfü'l-Mahcûb adlı eserinde Baba Kuhî (ö. 1050) ve Baba Tahir Üryan'dan (ö. 1055) bahsedilir. Bilhassa İran ve Azerbaycan bölgesinde gönül erleri tarafından bu unvanın sıklıkla kullanıldığı görülür. Ahmet Yesevi'nin mürşidi kabul edilen Arslan Baba ile müritlerinden Zengî Baba ve Maçin Baba gibi isimler Türkistan bölgesinde de çok bilinen ululardandır.
Baba unvanı Şii ve Sünni geleneğin ortak mürşidleri hakkında da telaffuz edilegelmiştir. Köhnepuş Baba gibi. Anadolu'nun fethinden sonra yukarı yurtlardan buraya gelen dervişler arasında 'Baba' lakabını kullanmanın moda olması, biraz da baba kelimesinin Anadolu insanının ruhuna verdiği hürmet duygusundan istifade etmenin kapısını araladığı, böylece menfaat teminine yol açtığı içindir. Babaî tarikatının kurucusu olarak bilinen Horasanlı Baba İlyas'tan sonra bu lakapla anılan dervişlerin çoğalması bundandır. Osmanlı tarihi içinde, adının ya başına, ya sonuna baba sıfatını koyarak gerek İstanbul'da gerekse Anadolu'da seçkin bir hayat süren pek çok derviş veya derviş taslağı yaşayıp gitmiştir. Bunların hakiki dervişlerden olup da Anadolu'da izler bırakmış olanlarından bazıları Geyikli Baba, Koyun Baba, Barak Baba, Duğlu Baba, Avşar Baba, Postinpuş Baba, Otman Baba, Baba Süngü, Baba Haydar, Baba İlyas, Baba İshak vb. olarak sayılabilir.
Balım Sultan tarafından teşkilatlandırılan Bektaşiliğin bir kolu Babaîler adını taşır. Bunlar şehir ve kasabalardaki tekke ve zaviyelerde barınan Bektaşiler olup babalarına 'yol evladı' denir (diğerleri 'bel evladı'dır). 'Baba'lık, Bektaşilik içinde önemli bir rütbe sayılır. Bunlar neredeyse küfre varan fıkraların serbest yaşayışlı 'baba erenler'i olmadan evvel birer mürşid kimliğiyle yaşamış kişiler idiler. Yazık ki sonradan içlerine fesat düşmüştür.
SOMUNCU BABA
Moğol İstilası'ndan sonra Anadolu'da yeşeren manevi hayat içinde bu istilanın önünden kaçıp gelen ermişlerin veya bilginlerin rolleri olduğu tarihi bir gerçektir. Anadolu'nun fethinden sonra yurtlarından kopup gelen Yesevi dervişleri ve alp erenlerin de oluşturduğu bu zeminde canlı bir dinî hayat hüküm sürmeye başlamıştı. İşte bu dönemde çevresinde insanların toplandığı mübarek zatlardan birisi de Somuncu Baba olmuştur.
Asıl adı Hamidüddin Veli olan Somuncu Baba, Bayezid-i Bistamî'nin ruhaniyetinde terbiye görüp Erdebil şeyhi Hace Alaeddin Ali'den el almış, Davud-ı Kayserî'nin dizi dibinde nefsini arıtmıştır. Hızır ile sohbetleri olan Üveysî meşrep bir derviştir. Bursa'da yerleşmiş, inşa ettirdiği küçük fırında ekmek pişirerek geçimini sağlamaya başlamış, kendini melamet hırkasında gizlemiştir. Yıldırım Bayezid Han, Ulu Cami'nin açılış merasiminde damadı Emir Sultan'dan bir açılış hutbesi okumasını isteyince onun, "Beldemizde zamanın kutbu bulunmakta olup benim bu vazifeyi yapmam münasip değildir, o okusun!" demesi üzerine bir hutbe irad etmiş, o günden sonra, herkesin yıllar yılı sevip örnek aldığı somun ustası birdenbire Somuncu Baba adıyla mürşitlik postuna oturtulmuştur.
Somuncu Baba, Buharalı Emir Sultan, Hacı Bayram Veli ve Molla Fenarî gibi pek çok kişinin yetişmesinde rol oynamış, XV. yüzyıl Anadolu sufiliği üzerinde tesirler icra etmiş bir mübarek zat imiş. Herhangi bir tarikatı öne çıkarmaktan ziyade eskilerin "mecmau't-turuk (bütün yolları birleştiren)" dedikleri bir yol tutmuştur. Melami tavırlı bu büyük veliye Anadolu halkı yıllar boyunca 'Baba' demiştir. Bugün Somuncu Baba'nın ahfadından bir kol Aksaray'da, diğer bir kol da Malatya Darende'de Somuncu Baba Dergahı ve Hulusi Efendi Vakfı olarak devam ediyor.
İskender Pala
Zaman
28 Nisan 2009