İslam'a Arap milliyetçiliği bulaştıran bazı din adamları, Arapça'daki kelimelerin Türkçe karşılığı olmadığını iddia ediyorlar. Bu kocaman bir yalandır. Oğuz Türkçesi hakkında akademik çalışmalarım var. Arapça'daki her sözcüğün Oğuz Türkçesinde tam karşılığı var. İki sene önce dinî bir programda badem bıyıklı bir din adamı Hamd kelimesinin Türkçe karşılığı olmadığını inatla savunuyordu. Bir ara iyice kendini kaybetti, kan ter içinde kaldı. Az kalsın kalp krizi geçirecekti. Bu adamı gören de tevhidi savunuyor zannedecek. Kaldı ki tevhidi savunurken bile bu kadar istekli davranmıyorlar. Lakin "Türkçe ibadet edebilir miyiz?" sorusunu duyunca öfke patlaması yaşıyorlar ve bitkisel hayata girme riskini göze alarak ölümüne Arapçayı savunuyorlar.
Hamd kelimesin Türkçesi: "Övgü, övmek, överek şükretmek." Bu kadar açık ve net. Anlaşılmayacak bir şey yok yani. Din adamlarının öyle derinlere bakarak sanki çok önemli bir şey söyleyecekmiş gibi triplere girmelerinin anlamı yok. Neden her şeyi bu kadar zorlaştırıyorlar anlamıyorum.
Namaz elbette Türkçe kılınabilir. Allah Kur'an'da "Biz her peygamberi kendi toplumunun diliyle gönderdik" diyor. Kendi diliyle göndermesinin sebebi, elçilerin mensub oldukları topluma kendi dilleriyle hitap etmesinden, tevhidi anadilleriyle öğretmesinden kaynaklanıyor. Olması gereken de budur zaten. Yani anadilde ibadet Allah'ın emridir. Aksi halde Allah "kendi toplumunun diliyle gönderdik" demezdi.
"O Allah tektir" demek mi daha mantıklı, yoksa " Kul Huvallahu Ehad" demek mi? Bence kendi dilimizde anlayarak/idrak ederek Kur'an okumak daha mantıklı. Fakat kişi Arapçaya hakimse, ne dediğini anlıyorsa Arapça da okuyabilir.
Anadolu'da gelenek halini almış bir sosyal aktivite var; Kadınlar evde buluşuyorlar; Öncelikle "Pakize'nin kızı kocayı bırakmış, kim bilir ne işler peşinde. Mustafa'nın oğlu çalıştığı şirketi dolandırmış mı, baksana arabayı değiştirmiş" gibi muhabbetlerden sonra kek/börek faslı başlıyor. Anlamını bilmeden, ne okuduklarının farkında olmadan Arapça Kur'an okuyorlar. Aralarında ağlayanlar da oluyor. Halbuki anlamını bilmeden okudukları ayet belki de cennetteki hurilerden bahsediyor. Yani anlam olarak hanımları etkileyecek bir ayet değil. Ne okuduklarını bilmedikleri için ağlıyorlar.
Kuran faslı bitince başörtülerini çıkarıyorlar ve dedikodu/gıybet faslı başlıyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Zahmet edip Türkçe mealini baştan sona okusalardı, gıybet etmemeleri gerektiğini öğrenirlerdi. Yok eğer gıybetin yasak olduğunu bildikleri halde devam ediyorlarsa daha kötü. Allah ıslah etsin.
Erkeklerin çoğu haftanın 6 günü pancar gibi kızarana kadar içki içiyor. Özellikle Trakya ve İç Anadolu'nun bazı bölgelerinde içki su gibi tüketiliyor. %99'unun müslüman olduğu iddia edilen ülkemizden insan manzaraları... Sonra da Cuma günü utanmadan namaza gidiyorlar. Veya çoluğunun çocuğunun rızkını pavyondaki konsomatrislerle harcayıp, ramazan gelince oruç tutan "ramazan müslümanları" haline dönüşüyorlar. Kur'an'ı anlayarak okusalardı zina etmemeleri ve içki içmemeleri gerektiğini öğrenirlerdi. Eğer bilerek yapıyorlarsa daha kötü. Umarım bilgisizlikten dolayıdır.
Kulaktan dolma yalan-yanlış bilgilerle, Rasulullah'ın ölümünden sonra başkaları tarafından yazılan ve Kur'an'la çelişen uydurma rivayetlerle, Harry Potter hikayelerini andıran fanstastik evliya menkıbeleriyle şekillenmiş bir İslam anlayışı... Kur'an'la uzaktan-yakından alakası olmayan bir din anlayışı... Kur'an'da anlatılan peygamberle hiçbir ilgisi olmayan bir peygamber tasavvuru...
Hülasa; İnsanlarımız Kur'an'ı kendi dilleriyle okumalıdır. Allah'ın emir ve yasaklarını öğrenmeleri gerekiyor. İslam'ı Kur'andan öğrenmeleri lazım. Anlamını bilmeden papağan gibi okumanın hiçbir anlamı yok. Kur'an meali dururken, diyanete telefon açıp saçma sapan sorular sormanın da anlamı yok. İslam din adamlarının değil, Allah'ın dinidir. Bu dinin emir ve yasaklarını din adamları değil, Allah belirlemiştir. Hayatımıza din adamları/şeyhler değil, Allah karışablilir.
Öncelikle Kur'an'ın duvardan indirilmesi gerek. Allah Kur'an'ı duvara asalım diye indirmedi. Açıp okuyacağız, anlamını bilerek, idrak ederek okuyacağız. Okuduklarımızı özel ve sosyal hayatımıza yansıtacağız. Kur'an'dan başka rehber yoktur. Allah'tan başka ilah yoktur.