Her zaman diyorum: Türkiye'yi Kürtler değil, Türkler bölecektir. Kullanılmaya müsait bir bâki aptallığımız olduğu kesin. Avrupa bizim genetiğimizi ta 200 sene önce çözmüştür. Ne yapıldığı zaman nasıl tepki vereceğimizi biliyorlar. Hakkımızda topladıkları verileri çok iyi değerlendiriyor, ona göre siyaset yapıyorlar.
Bu hesaplanabilirlik halinden kurtulmanın tek yolu akletmeyi öğrenmektir. Ananelere dayalı reflekslerden kurtulamayan toplumlar, aydınlanmış toplumlar tarafından hep sömürülür.
Bir hal çareisini bulup eğitim sistemimizi öyle dizayn etmeliyiz ki yeni nesiller akleden nesiller olsun. Bu süreçte sorulu cevaplı eğitim metoduna geçilmelidir. Öğretmen, verdiği derste sorular sorarak öğrenciye kendi ağzından cevabı bulmaya zorlayacaktır. Bunu Avrupa'da uyguluyorlar. Pedagojide buna (endüktif metod) deniyor. Bu metodla eğitim alan birey, hayatta her şeyin mantığını, sorgulama temeline dayalı olarak anlamaya yönelmektedir. Böylece ezbercilikten kurtulmuş olan yeni nesiller oluşacaktır.
Şimdi uygulanan eğitim metodu salt endoktrinasyondur. Entoktrinasyon; Rusya, Kuzey Kore, İslam ülkelerinde, 3. dünya ülkelerinde uygulanan eğitim metodudur. Diktatoryal rejimlerin bu metodu tercih etmelerinin sebebi sorgulamayan vatandaş yetiştirmektir. Çünkü sorgulamak, sistemi sorgulamayı beraberinde getireceği için bundan şiddetle kaçınırlar. Aptal vatandaşlardan müteşekkil kitlelerin otokontrol mekanizması endoktrinasyona dayanır. Bizde ki Kemalizm buna örnektir. İstiklal Marşı okunduğu zaman ayağa kalkmak, 10 Kasım'da sirenler çalınca olduğu yerde durmak gibi kitlesel refleksler buradan gelir. Bu refleksleri kimse sorgulamaz, sorgulayanlar ise dışlanır, ötekileştirilir. Sistem dışına itilir. Müthiş bir otokontroldür bu.. Peki bu sistem kime hizmet eder? Gayet açıktır: Devlet vatandaşı kontrol eder, Avrupa ise o devleti kontrol eder.. Böylece, devlet için hayırlı sanılan bu sistem aslında Avrupanın sömürüsüne hizmet eder. Sistem kendiliğinden çalıştığı için devleti yönetenler dahi bu denklemi çözemez..
Ana hatları ile içinden çıkamadığımız pislik budur.. Ve hükümet hâlâ eğitim sistemine el atmıyor. Atsa bile bir endoktrinasyon içeriğinden başka bir endoktrinsyon içeriğine geçiş yapıyor. Problemin kalıpta olduğunu görmüyor. İçeriği değiştirince kalkınacağını, ilerleyeceğini sanıyor. Bu aptallaştıran kalıptan Atatürk'ü çıkartıp Hz. Peygamberi koyunca her şey düzelecek sanıyorlar. Aaah, ulen ah.. Şu doğunun her şeyden keramet bekler aymazlığı bir türlü bitmedi gitti.. Sebep sonuç ilişkilerini ve fonksiyonu anlamak çok mu zor yahu? ''akletmeyenlerin üzerine pislik yağdırırız'' ayetini ne yapacağız? Ümmet-i Muhammedin problemi felsefeyi kerih saydığı günden beri aklını ve sorgulamasını yitirmiş olmasıdır. Bu bitmez...
Çin'e gidenler bilirler. Çin'de otobüste gidiyorum. Hava karardı. Otobüs, farlarını açmadı. Baktım trafikte kimse farlarını açmamış. Ama hava kararıyor.. Gittim otobüs şoförüne dedim ki: Niye farları açmıyorsunuz, hava karardı! Adam bana dedi ki: Sokak lambaları daha yanmadı!... Sonradan öğrendim ki Çin'de sokak lambaları yanmadan farları açmak yasakmış.. Aa, mantığa bak! Ulen sen can taşıyorsun ahmak herif.. Endoktrinasyonu görüyor musunuz! Bunu gördükten sonra anladım ki koskoca Asya bile bu otokontrol mekanizma üzerinden dumura uğratılmış.. Müthiş bir şey bu!!!
Beni ürperten durum: Bizde ki islamcılar dahi sorgulayan bireyden korkarlar. Bundan dolayı kurmayı hayal ettikleri İslam Devletinden de bir hayır beklemiyorum.. Çünkü çok iyi biliyorum ki Avrupa, kemalizmin vadesi dolduktan sonra bize İslam devleti bile kurdurur. Aynı kalıp olduktan sonra onların kaybedeceği bir şey yok.
Edit: Başka bir örnek: Bugün Filistin'de burçlara Türk bayrağı asıldığı habeirni okudum. Hepimiz coşuyoruz ya!!! Coşmayın beyler. Arap sokağını ve Urbanı ne kadar tanıyoruz? Türkiye, askerî varlığıyla Arap coğrafyasına girse ne güzel olur değil mi? Müslüman kardeşlerimize destek olmuş oluruz değil mi? Ama öyle midir? Kendi arasında bir birlik kuramayan kitleleri siz ne sanıyorsunuz? Yardım edilebilir mi sanıyorsunuz? Edilir ama vücut varlığıyla edemezsin. Onun karşı koyduğu unsurdan ziyade karşı koyma geleneğini tahlil etmen gerekir senin! Bugün, kendi içinde birleşememiş unsur için vücudunu ortaya koyarsın, yarın sana karşı birleşirler. Aykırılığı ananeleştirmiş toplumların her zaman bir ötekiye ihtiyacı olacaktır. Öteki kalmadığı zaman o öteki sen olacaksındır. Sen bitersin, kendi içinden bir öteki bulur gene o ananesini yaşatır. Bu noktaları iyi anlaman gerekir. Yardım edersin evet. Ama bu yardımın, o toplumu akleden bir toplum haline getirmek için olur. Ülkende eğiteceğin onlar içinden yetenekleri, o ülkenin önemli noktalarına taşırsın. Bu elemanlar, kendi halklarını sorgulayan bireylere dönüştürürler. Bu iş ancak böyle olur. Ve bu süreç en az 50 sene sürer. Bilemedin 100 sene.. Başka türlü olmaz bu...
Daha biz kendimizi adam edemedik. Hayal görmeyin!
2. Edit: Gaza gelmişken duramıyorum
.... Bizde hafiften umut ışığı veren bazı felsefeciler var. Mesela Yusuf Kaplan. Güzel sorgulamaları var.. Ama onun da takılı kaldığı noktalar var. Mesela diyor ki: Batı medeniyeti batıyor, bitiyor.. Yusuf hocanın anlamakta zorlandığı nokta şu: Bir medeniyetin batması için ilk olarak sorgulamasının bitmesi gerekir. Bu bitince duraklama sürecine girer, geriler ve yok olur.. Batıda böyle bir şey göremezsiniz.. Yusuf hoca batı medeniyeti tahlilinde çok eksikleri var. Sahaya inip gözlemleme yapmıyor. Avrupa üniversitelerine bi gitsin, orada ki akademisyenlerin konferanslarına bi katılsın bakim. Talebelerin sorularını, ve bu sorulara verilen cevapların kalitesini bi görsün bakim. Ve gelsin bir de bizim talebelerin aptalca suallerini ve aldıkları cevapları bi tartsın bakim.. O vakit desin ki batı medeniyeti batıyor.. Yok öyle bir şey. Batının sorgulaması dimdik ayakta.. Hem de bu sorgulamaların kalitesi de artıyor.. Ekonomik olarak kirze girmek, batmak demek değildir. Çünkü sorgulama kalitesi mevcuttur. Bu mevcudiyetle yeni çareler bulacak, bünyesini tazeleyecek, gerekirse dünyayı yeniden dizayn edecektir. Sen ne batmasından bahsediyorsun hoca? Malesef körüz. Hâlâ dibine kadar körüz..